YER: Çankaya Belediye Başkanlığı
TARİH: 2 Şubat Cumartesi, 14.00-17.00 arası
KATILIMCILAR
DERNEK, VAKIF VE GİRİŞİMLER
1 / Pembe Hayat ( Belgin Çelik, Raportör)
2 / Sol Görüş ( Mutlu Fırat, Yazar)
3 / Başkent Kadın Platformu ( Nesrin Ayata Demirdağ, Yönetim Kurulu Üyesi )
4 / Devrimci 78’liler Federasyonu (Nejat Kangal, Yönetim Kurulu)
5 / NDI (Mine Çini, Proje Asistanı)
6 / Ankara Düşünceye Özgürlük Girişimi ( Mahmut Konuk, Üye)
7 / TEPAV ( Evren Aydoğan, Araştırmacı)
8 / Parlamento Danışmanları Derneği ( Murat Fırat, Üye)
9 / İHH ( Mukadder Tanok, Kurumsal İlişkiler)
10 / İHD (Cafer Ekmekçi, üye)
11/Demokratik Anayasa Hareketi ( Besime Özkök, Üye)
MESLEK ODALARI
1/ Jeoloji Mühendisleri Odası ( Ümit Uzunhasanoğlu, Yönetim Kurulu Üyesi)
SENDİKALAR
1 / Hak-iş (Hasan Çiloğlu, Ankara il temsilcisi)
KANAAT ÖNDERİ VE BİREYLER
GOZLEMCİLER
1 / Barış ve Demokrasi Partisi (Mehmet Can, Çankaya İlçe Yönetici )
2 / Yeşiller ve Sol Gelecek ( Süleyman Özyürek, İl yönetimi)
KATILAN MİLLETVEKİLLERİ
1 / Bülent Kuşoğlu (CHP- Ankara)
2 / Orhan Atalay (Ak P. – Ardahan)
3/ Yusuf Halaçoğlu (MHP – Kayseri)
BELEDİYE BAŞKANLARI
Katılım olmadı
MESAJ YOLLAYANLAR
Yok
DİĞER KATILIMCILAR
Çeşitli sivil kuruluşlardan ve halktan toplam 9 izleyici/gözlemci katıldı.
MEDYA
1 Katılım olmadı
MODERATÖR
Ömer Şahin (Radikal Gazetesi Haber Müdürü )
KONULAR
GENEL KONU: “İmralı süreci çözüme giden yol mu?”
KONUŞULANLAR
1 / Cafer Ekmekçi: İyimser olmak sorunların çözümü için çok önemli. Toplu katliamlar, kıyımlar yaşandı bu ülkede. Ancak demokrasi ile her şey çözümlenebilir.
2 / Belgin Çelik: Hükümetin ağır ceza politikası söz konusu. Çözülmesi gereken birçok sorun var. Örneğin son zamanlarda art arda genelevler kapatılıyor. Köşe başlarında seks işçiliği yapmak zorunda kalıyor insanlar. Bir de bu yetmezmiş gibi inanılmaz cezalar kesiliyor. Kimin iffetli olduğuna bile devlet karar veriyor.
3 / Hasan Çiloğlu: İmralı süreci ile başlatılan çalışmaya sıcak bakmaktayız. Bu konuda çözüm üretilmesi taraftarıyız. Ancak bu konu yalnızca İmralı taraf alınarak çözülemez. Tüm bireylerin ve özellikle sivil toplumun hep birlikte çözüme ortak olması gerekmektedir.
4 / Murat Köylü: Şiddetin çözümü demokrasi ve ortak vicdan ile yapılmalı. Ben 1978 doğumluyum. Kürt sorunu ile büyüdüm.1985’te duydum ilk kez “Kürtlerle oynama” lafını. Etnik kimliğe bakmadan insanları sevebilmek… 90’larda soğuk savaş başladı. Birçok taraf oluştu.
Son zamanlarda PKK’nin uyguladığı şiddet meşru görülmeye başlandı. Hastane koğuşunda etnik kimliğine, tarafına bakılmaksızın aynı hayat mücadelesini veren insanlar söz konusu. Hiçbir şey insan hayatından daha önemli değil.
Felsefi, sembolik olarak düşünmemeli ve kavramlaştırmamalıyız. Birey ve dernek olarak barışçıl zeminde verilen mücadelelerde yanınızdayız.
5/ Mahmut Konuk: İmralı süreci müzakeredir ve barışçıl bir duruma gidebilir. Ancak görüşmeler açık değil. BDP eş başkanı bile haberdar değil. Görüşmeler kamuoyuna açık yapılmalı.
Bağımsız, eşit, özgür bir yaşam hakkından söz etmek gerekli. Kürtlerin bağımsız devlet kurmak ya da birlikte yaşamak istekleri değerlendirilmeli. Halklar kendi kararlarını vermeli ve bu demokratik yoldan çözülmeli.
Avrupa’da birçok ülke kendi devletlerini kurmak için savaştı ama şimdi Avrupa Birliği adı altında ortak çalışıyorlar. Ancak bunlar eşitlik zemini üzerine kurulu. Irkçılık kabul edilmemeli. Görüşme sürecine neden başbakanın karar verdiği de ayrı bir durum.
Paris’teki suikastın da Türkiye Cumhuriyeti’nin derin devleti ile alakalı olduğunu düşünüyorum. Ya teslim olursunuz ya da sizi her yerde imha ederiz anlayışı yansıtılıyor. Sadece Kürtleri kapsayan bir eşitlik mantığı değil tüm halkları eşit sayan bir anlayış gösterilmeli.
6 / Nejat Kangal: Basında aslında durumu provoke etmek isteyen bir duruş var. Ben 17-18 yaşlarındayken bir kitap okuduğumda çok şaşırmıştım. Kürt sorununu öğrenmiştim. Hep bu sorunu önemseyen siyasi yapıların içinde yer aldım.
Bu devlet benden çok şey çaldı. Tesettürlü bir kadının hayatından da çok şey çaldı. Ama benimle yaşıt bir Kürt’ün her şeyini çaldı.
Şimdi çok önemli fırsatlar yakaladık. Bu fırsatlar kendiliğinden ortaya çıkmadı ama. Kürtler 50 bin can vererek bir noktaya getirdiler. Olacak ya da olmayacak ama sürece destek olmak lazım. Ancak AK Parti’nin/hükümetin söylediklerine değil, PKK'nin, Abdullah Öcalan'ın, KCK’nin, BDP'nin söylediklerine kulak vermek gerekir.
Ben özgür olmak istiyorum ve biliyorum ki Kürtler özgür olmazsa ben özgür olamam.
7 / Murat Fırat: Bence öncelikle aktörleri çok net olarak ortaya koymalıyız. Şimdiye kadar BDP’yi tamamen dışlayarak Avrupa üzerinden bir çözüm üretilmeye çalışıldı ancak çözüm olmadı. Bunu iyi görmek gerekli. O yüzden şu anki süreç daha olumlu. BDP’nin başkanlarının da sürece dahil edilmesi daha iyi olacaktır.
Anayasa çalışmaları da bu yönde ilerliyor. Mart ayı ısrarı bu süreç ile ilişkili olabilir. Ak Parti şu anda bir başkanlık sistemi düşünüyor. İmralı üzerinden bir anlaşma sağlamaya çalışıyor. Suriye’de yeni oluşacak Kürdistan bölgesi sonrası Türkiye’nin de bir adım atması şart olacaktır. Bu da başkanlık sistemi içerisinde şekillenecektir. Şimdilik bunun içeriğini bilemiyoruz. Süreci olumlu bir şekilde izlemek gerektiğini düşünüyorum.
8 / Belgin Çelik: Bence de Türkiye’de birçok insan İmralı görülmelerinden umutlu. Barış sürecini bizler çok önemsiyoruz. Kanın durması bizim için çok önemli. Bu konuda CHP’ye de umutla bakıyorduk ancak son dönemde bir kadın vekilin yaptığı açıklamalar bizi hayal kırıklığına uğrattı. MHP’den de olumlu bir adım bekliyoruz. Her iki taraftan da gençler ölüyor.
9/ Evren Aydoğan: İsmi barış olan her türlü sürece insanların bir şekilde destek olması gerekir. Vekillerimiz buradayken bu süreçte onlardan ne bekliyoruz onu konuşmalıyız. Biz anayasa çalışmaları yaptık TEPAV olarak ve gördük ki birçok farklı görüşteki kişi bir araya gelip Kürt sorunu, eşcinseller gibi birçok hassas konuyu gayet medeni bir şekilde konuşabiliyor. Demek ki konuşulabiliyor. Ben geçen 1 haftalık süreci izledim ve vekillerin üsluplarının oldukça korkunç. Bu dil ile sorunların çözümü söz konusu olamaz. Bu bakış açısı olduğu sürece elbet Kürtler de, Aleviler de, unuttuğumuz Ermeniler de çok sorun yaşar. Yapmamız gereken 1930larda, 40larda, 50lerde birbirimize yaptığımız kötülükler yerine 2020lerde, 30larda, 40larda nasıl bir renk oluşturabileceğimize bakmalıyız.
Bizim isteğimiz üslupların değişmesi ve barışa yönelinmesi. Bu her anlamda ve alanda sağlanmalı.
10 / Nesrin Ayata Demirdağ: Ben konuya beşeri bir noktadan bakmak istiyorum. Uzun yıllardır yaşanan bu süreç annelerin yüreğinin yanmasıyla sonuçlanıyor. Yapılan bir saldırıda ağır yaralanan ve ölmek üzere olan bir asker, o bölgede yaşayan Kürt bir annenin kucağında can veriyor. O annenin de oğlu dağda can vermişti, o anne de evlat acısını çok derinden yaşamıştı. Çekilen acı her iki tarafın da acısı sonuçta. Kederin dili ortaktır. Yaşanan bu acıya artık bir son vermemiz ve bunun için kararlı olmamız gerekli. Herkesin samimi olması gereken bir noktadayız. Nefret içeren, ötekileştiren söylemlere son vermeliyiz.
11 / Bülent Kuşoğlu: Biz bu sürece yeşil ışık yakıldığında silahlar susacak, analar ağlamayacak denildiği için destek olmuştuk. Ancak bunun belli koşulları vardı. Şartlardan biri şeffaf olunmasıydı. Bilgi aktarımı yapılmasıydı. Şu anda biz de sizler gibi basından gelişmeleri öğreniyoruz ve kafamız oldukça karışık.
Başbakanın 2014 ile ilgili bir amacı var. Siyaset adamı olarak çok başarılıdır. Ama ben kendisini siyasi bir kişilik olarak görmem. Burada da bir oyun oynanıyor, samimiyet söz konusu değil. Biz bu süreci son zamanlarda süren kayıplar üzerine PKK’nın da toparlanma süreci olarak da görüyoruz. Başbakan da başkanlık sistemi için bu anlaşmayı istiyor. Başkanlık sistemi BDP ve AKP’nin ortak görüşü. Böyle bir süreç içerisinde çözüme ulaşılamayacaktır.
Bu durumun ekonomik tarafı söz konusu. Ülkede bu kadar yüksek işsizlik söz konusuyken çözüme nasıl gidilecek? Rejim değişiyor, sistem tıkanacaktır. Bizim partimiz hassasiyet gösterip bu konu üzerine konuşuyor. Ancak AKP vekilleri konuşmuyor. Sadece başbakan konuşuyor.
12 / Yusuf Halaçoğlu: Bu konuyu sadece Türkiye için ele almak sorunlu olur. Dünya ölçeğinde bakmak gerekli. Çin, son dönemde ekonomik olarak son derece iyi bir atak yaptı. Sovyetlerin dağılacağına dair bir varsayım vardı. Tüm bunlara karşı Amerika Ortadoğu’da harekete geçti. Olayların çıktığı yerlerin stratejik noktalar olması bir tesadüf değil. İmralı süreci de aynı şekildedir. Öcalan PKK’ya gerçekten sahip mi? Biz biliyoruz ki PKK içerisindekilerin sadece %57’si Türkiye uyruklu. Suriye ve İran’dakilere nasıl müdahale edilecek?
Süreç deşifre olunca ortaya konuldu, yoksa yeni bir süreç değil. Gizli olarak sürüyordu. Şimdi de bilgi verilmiyor. Kanunlara baktığınızda da bunları görebiliyoruz. Bu süreçle ilişkili kanunlar çıkarıldı. Belediyeler kanunu ve anadilde savunma hakkı gibi kanunların ne sebeple çıkarıldığı ortada.
13 / Orhan Atalay: Gördüğünüz gibi esasında muhalefet partileri toplumu daha ileri bir evreye ulaştırmak, daha fazla özgürleştirmek, statükoyu değiştirmek yolunda ciddi çabalar verirken, Türkiye’deki muhalefet tam aksine son derece tutucu bir tavır içindedir.
Türkiye’deki sorun esasında bir totalitarizm sorunudur. Kurucu ideolojinin asli unsura ilişkin yaptığı tanımın dışında kalan herkesim sorun haline geldi. Kürt Sorunu, Alevi Sorunu, Başörtüsü Sorunu gibi. Hâlbuki bunlar toplumun asli unsurları ve değerleridir. Bu sosyolojik realite yıllarca görmezlikten gelindi ve totalitarizmin yarattığı sorunlara sahici çözümler üretilmediği için her geçen gün sıkıntılarımız arttı. Öyle ise bir an önce tez elden demokratikleşme sürecini tamamlamak gerekiyor. Dün Avrupa'da yedi, otuz ve yüzyıl savaşları oldu. Bu ülkede de 30 yıldır bir savaş yaşanıyor. Bu savaşı yüzyıla da tamamlasanız onu mutlaka bir barış müzakeresi ile noktalamak zorundasınız. Bu savaşta hangimiz kazançlı çıktık? Hiçbirimiz. Kim kaybetti? Hepimiz. Bakın sadece bu iki soru bile bizi bir çözüme mecbur bırakıyor. Her geçen gün daha fazla insanımızın ölmesini mi bekleyelim? Dolayısıyla daha fazla aciliyeti olduğu için öncelikle bu sorun hem de bir an önce çözülmelidir. Çünkü daha ileri tarihi evrelere ulaşmak için bir çaba içinde olan bu dünyada biz bu kısır döngülü köhne düzeni devam ettiremeyiz. Bakın dün OSLO süreci yaşandı, bugün de İmralı süreci yaşanıyor. Ben toplumun buna hazır, hatta çok istekli olduğunu düşünüyorum. Çünkü Oslo görüşmeleri deşifre edildikten sonra seçimlere gidildi ve iktidar yüzde elliye yakın oy aldı. Demek ki sorunu açık ve samimi olarak ortaya koyduğumuzda toplumsal desteği alabilmişiz. Keza böyle bir sorunu ilk olarak yaşayan biz değiliz. ETA ve IRA örneklerinde de böylesi süreçle güvenlik bürokrasisi ile böyle yönetilmiştir. Dolayısıyla bu süreci MHP'nin dediği gibi sadece dış etkenlere veya gelişmelere bağlamak, ya da CHP'nin iddia ettiği gibi sadece başkanlık süreciyle ilişkilendirmek kesinlikle yanlıştır. Başbakan'ın samimi olup-olmadığı anlamak için de on yıl boyunca atılan adımlara bakmak, yapılanları görmek yeterlidir diye düşünüyorum.
14/ Mehmet Can: 90 yıllık tarihe baktığımızda gerçekten artık bir çözüme ulaşılması gerektiği ortada. Bizim tarihimiz acılarla dolu. 1915’e bakmalıyız, 1938’e gelmeliyiz, İstanbul’dan Rumların sürülmesine, Çorum, Sivas olaylarına bakmalıyız. Eğer tüm gerçekleri ortaya koymazsak çözemeyiz. Bu süreç Öcalan’ın sonlandırmasıyla etkin olduğunu ortaya koymasıyla oluştu. Ahmet Türk, bir taraftan görüşmeler sürerken bir taraftan operasyon yapılmamalı, yurtseverler, Kürtler, aydınlar tutuklanmamalı açıklamasını yaptı. Yaptığı açıklamalar çarpıtılmamalıdır. Bu sürecin sağlıklı sürebilmesi için yapılması gereken şeylerden biri de seçim barajının değişmesi, düşürülmesi ya da kaldırılmasıdır.
Bu sürece gelene kadar birçok farklı isimle anıldı. Doğu sorunundan Kürt sorununa kadar değişti. Süreci iyi okumak gereklidir. CHP’nin vurguladığı gibi bu süreç nefes alma süreci olarak değerlendirilmemeli. Halklaşan bir hareket söz konusudur. Böyle bir hareketin bu tarz şeylere ihtiyacı yoktur.
15 /Süleyman Özyürek: En iyi savaş bile en kötü barıştan daha kötüdür. Binlerce insanın öldüğü bir ülkede bu sürece gelebilmişken samimiyeti var mı yok mu demeden sürece destek olmalıyız. Kendimize yapılmasını istemediğimizi başkasına yapmayarak başlayabiliriz. Anadilde eğitim, kimliklerini ve kültürlerini yaşatmak en doğal hakları. Aynı konularda Bulgaristan’da, Azerbaycan’da benzer konular olduğunda müdahil oluyoruz ama kendi ülkemizdeki aynı sorunları görmezden geliyoruz.
Paris’te öldürülen 3 kadının cenazesi Diyarbakır’da inanılmaz bir kalabalıkla kaldırıldı. Sınırlar açıldığında da halk sevinçle sokaklara dökülmüştü ancak medyada çok farklı gösterdiler.
Barışı yalnızca masa başında sağlamanın bir önemi yok. Asıl önemli olan barışı hayata geçirebilmektir.
17 / Murat Fırat: CHP anadilde savunmaya neden hayır dedi?
18 / Bülent Kuşoğlu: Biz bu aşamada birlikte yaşama taraftarıyız. Federal bir yapı oluştuğunda çözüm olacak mı? Eğitim gibi dillerin ortak olması gerektiğini düşünüyoruz bu süreçte.
19 /Murat Köylü: CHP olarak, evrensel değerlere dayanan bir parti olduğunu söylerken dönüştürücü, pozitif ve sosyal demokrat ana muhalefet görevini Abdullah Gül’den ne zaman devralacaksınız?
20 / Bülent Kuşoğlu: Abdullah Gül’den devralma durumunu çok anlayamadım ama biz 12 Eylül’ü görmüş bir sol partiyiz. Eskiden daha militarist bir sol vardı ancak şimdi şehir yaşamıyla ilgili sıkıntıları olan, dine daha yakın ve yeşil politikayı izleyen bir sol var. Biz de zaman içerisinde bazı değerleri yerine oturtacağız.
21 / Murat Köylü: Etnik kavgadan kaçan tavrınızı sürece destek vererek taçlandırmayı düşünmüyor musunuz?
22 / Yusuf Halaçoğlu: Etnik kavga ile insanların sokağa dökülmesi söz konusu. Buradaki hadisede sadece Türkiye’deki Kürtler söz konusu değil. Dünya devletleri var. Bu coğrafyada binlerce medeniyet kurulmuştur. Oynanan oyunları görmezden gelemeyiz. Yoksa biz Kürtlerin dilini öğrenmesinin karşısında değiliz.
23 / Evren Aydoğan: Orhan Bey bu sürecin topluma açık olması ne gibi bir sorun oluşturur?
24 / Orhan Atalay: Bu toplumun ciddi tabuları var, hassasiyetleri var. Bunlar onlarca yıldır böyle sürüyor. Sadece bu konuda değil, birçok konuda aynı durum söz konusu. İktidar da olsa, muhalefet de olsa toplumun hassasiyetlerine dikkat etmesi gerekir. Şimdi böyle bir ihtiyaç vardır. Bundan korkan bir durumumuz yok. Oslo süreci açıklandıktan sonra seçime gidildi ve sonuç ortada. Biz toplumu bu duruma alıştırmaya çalışıyoruz.
25 / Hasan Çiloğlu: Parlamentoda birçok parti bir arada ancak bu konu parlamentoda çözülmeden neden İmralı’ya taşındı?
26 / Orhan Atalay: Siz sürece tüm partilerin destek verdiğini varsayıyorsunuz. Bana göre Kürt sorununda da, başörtüsü sorununda da iki muhalefet partisi sorun yaşıyorlar. Çünkü kurucu iradenin sorunlarıdır bunlar. Bu sorunların çözülmesi Türk milliyetçilerinin de faydasınadır.
27 / Nejat Kangal: Dış dinamikler var diye sorunu çözmemeli miyiz?
28 / Yusuf Halaçoğlu: Tabi ki çözmemek söz konusu değil. Ancak bunları yok sayarak da sorunu çözemezsiniz. İktidarın tavrının net olması lazım. Bugün söylenenin yarın aksi söyleniyor. Ne konuşuluyorsa halka anlatmak zorundalar. Bunların belirsizliği halkı kaosa sürükler. Bu tavırla batıdaki Kürtlerle Türkleri birbirine düşürürsünüz.
DEĞERLENDİRME
Toplantıda ilk kez kronometre uygulaması kullanıldı. Duvara yansıtılan kronometre ile verilen sürelere daha uygun konuşmalar yapıldı. Ayrıca soru-cevaptan oluşan ikinci bölümün ilk kez uygulanmasıyla sorulara cevap alınamaması şikâyeti ortadan kalkmış oldu. Toplantı yerinin değişmesi sonucu bu toplantıda teknik bir aksaklık yaşadık. Daha öncesinde ve toplantıdan hemen önce denemeler yapılmasına rağmen toplantı sırasında yaşanan aksaklık sonucu video sunum gösterilemedi.
İLETİŞİM
SİVİL TOPLUM İLE
170 STÖ ile iletişime geçildi. 22 STÖ geleceğini bildirdi ancak 13 STÖ katıldı.
MEDYA İLE
Mail yoluyla ajanslara ve kanallara duyuru gönderildi.
DEĞERLENDİREN KİŞİ
Ankara kMM Hamalı Esin Alp
02.02.2013 Ankara kMM Toplantı Tutanağı
previous post