Yer: Adapazarı Belediyesi Meclis Salonu
Tarih: 01.10.2010
Katılımcılar:
a. Dernek, Vakıf ve Girişimler:
1- Ada Fikir Kulübü (A. Sadi Tanış)
2- SAGED (Rüstem Budak)
3- Sakarya Dayanışma Derneği (Muharrem Demircan)
4- Özgür-Der (Murat Aydoğdu)
5- SİMDER (Nafi Özdin)
b. Meslek Odaları Katılım olmadı.
c. Sendikalar
1- Bem-Bir-Sen (Ahmet Öksüzali)
2- Özgür Eğitim-Sen (Beytullah Önce)
d. Kanaat önderi bireyler
1- Şaban Günel
2- Kemal Vardal
3- İbrahim Özcan
Katılan Milletvekilleri: Katılım olmadı.
Belediye Başkanları: Katılım olmadı.
Mazeret Bildiren Vekiller: Mazeret bildiren olmadı.
Gözlemciler: Katılım olmadı.
Moderatör: Sacit Kayasu
Konular:
1- Genel Konu: Kalıcı bir barış için neler yapılmalı?
2- Yerel Konu: İlimizdeki ulaşım sorunları
Genel Konu Üzerine Konuşulanlar:
1- A. Sadi Tanış: Birlikte yaşamanın asgari şartları beraber karar verme sürecinin olmasıdır. Devletlerde bu süreç anayasa ile olmaktadır. Türkiye’de sivil bir anayasa henüz oluşmuş değildir. Kesimler arası birlikte yaşam noktasında şüpheler var. Niyetimizin gerçek anlamda doğru zeminde olması gerekiyor. Toplumun çeşitli kesimlerinden talepler gelmektedir. Verilen özgürlükler AB birliği gibi merkezlerin talepleri doğrultusunda olduğu için toplum bunları tam bilememektedir. İmparatorluk bakiyesi olduğu için farklı dil ve ırklar var. Ortak bir dil oluşturmalıyız. Bir grubun etkin olduğu bir anayasa sorun olmaya devam edecektir.
2- Şaban Günel: Kürt meselesini konuşurken, Kürtler bu tartışmanın yaşanacağı yerlere gelmiyorlar. Bir kere Kürtler ne istiyorlar sorulurken büyük bir kibirle soruluyor. Bir şeyler veriliyorken de aynı şekilde büyük kibirle neler verildiğinden bahsediliyor. Ne istendiği sorulup verilse bile sorun ortadan kalkmıyor. Neden onlar talep eden durumunda ve ne biz neden veren konumundayız. Ne kerametimiz varda onlar isteyen biz verme durumundayız. Bunlar bağımsız Kürt devleti kurmak istiyorlar diyorlar, alıştıra alıştıra söylüyorlar. İşin doğrusu onların başta talep edeceği şeyi biz baştan vaat edelim. Dövmekle öldürmekle bu sorundan kurtulduğumuzu düşünüyorsak ölüleri saymayı bırakalım. Kürtlerin ayrı devlet kurmaya hakları var. Bu ayıp günah ve suçsa Türklerinde olmamalıdır. Kürtlerin bağımsız Kürt devleti hakkı olduğunu kabul edip beraber yaşama ricasında bulunulmalıdır. Hakkınız var ama bir arada yaşayalım diyeceğiz ya da öldürmeye devam edeceğiz. Ama o zaman kendi ölülerimizi saymayacağız.
3- Murat Aydoğdu: Kimse kimseye güvenmeyebilir. Güven meselesini bir yana bırakmalıyız. Kalıcı çözüm çok idealize edilmektedir. İyi de kötüye de gidebilir. Temel sâikler problemli. Sivil toplum gerçek anlamda sivil değil. Neo liberal kitle var. Sokak pragmatizmi ile çözümlemek arasında kalınmıştır. Türk halkında genel anlamda Kürt düşmanlığı bulunmamaktadır.
4- Nafi Özdin: Kürt meselesinde ortak olan inanç kültürünün geliştirilmesi taraftarıyım. İslami dokumuz aynıdır. Kardeşlik hukukumuzu geliştirebiliriz. Çoğunluğun Müslüman olduğunu düşünerek düşünüyorum. İki millet arasında din temelinde yaklaşıldığında daha iyi anlayacaktır. Din eğitiminde yaş sınırının ortaya çıkardığı temel sorunlar bunmaktadır. Müslümanlara bakarak İslami yargıları yorumlamamak lazımdır.
5- Kemal Vardal: Kalıcı barış hemen mümkün olmaz. 30- 40 yıl içerisinde gelişmelerde olmuştur. Süreci tamamlamak gerekmektedir. Empatik anayasa olmalıdır. Bütün insanları gözetmelidir. Bu anayasada Kürtler ve aleviler sorunlarının işlenmesi gerekmektedir. Bu insanlar barışa ulaşmak zorundadır. 1975 yılında Latin Amerika’da yaşanan kavgalarda şu düşünce insanlar barışa itti. Denildi ki- gerillalarımız devletle savaşıyorlar. Çok gerilla kaybettik. Devlette çok asker kaybetti. Ama artık gerillalarımız çay içmek- evlenmek istiyorlar. Askerler artık ölmek istemiyorlar.- Ama artık bu sürecin sonu isteniyor. Herkes bu süreci kısaltmak için elbirliği etmelidirler. Bir insanın ölmemesi için kalıcı bir barış nasıl sağlanır bunu hedeflemek gerekmektedir.
6- Ahmet Öksüzali: Birleştirici din unsurunun yeniden anlaşılması gerekiyor. Diğer unsur anayasal hakların konuşulması gerekmektedir. Hep Kürtleri konuşuyoruz. Ülkedeki özgürlüklerin önünü açarak hareket edilmelidir. Bu sorunlar kimlik temelli ifadelendirme ile şiddet sarmalında devam ediyor. Kimi onlara devlet veriyor veya vaat ediyor. Bunları söyleme ve yapma hakkının nereden alındığını bilmek lazımdır.
7- Beytullah Önce: Kürt meselesi aynı zamanda Kürtçe meselesi olarak da anlamak lazım. Kürtçenin kullanımı ile ilgili hususlarda meselenin özüne değil arka taraftan dolaşmak şeklinde hareket ediliyor. Eğitim meselesinde Kürtçeyi devre dışı bırakacak çözümler soruna çare olmayacaktır. Ana dil eğitim hakkı bölücü propaganda olarak algılanıyor. Bu tür talepler teklif dahi edilemeyecek haklar statüsünde değerlendiriliyor. Okullarda tek tip ırk temelinde tek bir kültür yaklaşımı ortaya çıkartmaktadır. 1980den sonra ki din derslerinin Türk İslam sentezcisi olarak gösteriliyor. Türk tarafını bilemem ama dini yönünde içeriklerinden utanç duyuyorum. Okullarda gösterilen din değil Kemalizm’dir. Kemalizm’i propaganda eden bir din anlayışı verilmektedir. Alevi vatandaşlarımızın sıkıntı çektiği alanlardan biridir. Anadil hakkının mutlaka iade edilmesi gerekir. Gerek kamusal yapının ve gerekse de STK’ların model üretmeleri gerekir. Ders kitaplarındaki ırkçı öğeler metinlerden çıkarılmalıdır. Askerler kışla kültürünün okula getirmek misyonundan hareket etmektedirler. Milli güvenlik siyaset belgesi değiştiği halde milli güvenlik dersi kitabının içeriği değiştirilemiyor.
8- Muharrem Demircan: Türkiye neden şimdi sorunu çözümlemek istiyor. Olayın bir uluslararası boyutu da vardır. Bütünlük içinde konuşmak gerekiyor. Türkiye Cumhuriyeti Ak parti ile birlikte yeniden restorasyonu misyon edinmiş görünüyor. Birçok alanda özgürlük alanları daraltılıyor. Genel anlamda özde çok şey değişmiş değildir. PKK’nın da terör örgütü olup olmadığı artık tartışılmalıdır.
9- Rüstem Budak: Bir suç- günah işlendiğinde dini terminolojide tövbe- af dilemesi tavsiye edilir. İhlal edilen haklar içinde muhakkak hesap sorulacağı defaten deklare edilir. Türkiye’nin son dönemine baktığımızda o kadar çok günah işlendi ki , katliamlar, sürgünler, tasfiyeler işlendi ki. Olan bitenlerden sonra kimse hesap vermedi. 60 darbesi, 71 darbesi gibi binlerce gayri hukuki olay oldu. Bir şeyler yaparlar devlet adına devlet için ve yaptıklarını da kimse sorgulayamaz. Bu anlamda daha yeni ve kısmen 80 darbesi hesabı sorulmaktadır. Ben yaparım benden sonrakiler beni de korurlar. söz konusu Kürt sorununda devletin hesap vermesi gerekiyor. aslında şu anda suçu örtülmesine çalışılıyor. Mevcut durumda bu süreçte suç işleyenler hesap verebilir konuma getirilmesi gerekmektedir. Bu olmadan gerçek anlamda barış olması beklenemez. Diğer nokta halkın kendi ellerindeki kanı görmesidir. Türkiye’de halk genelde bu durumlarda suçu başkalarına atmaktadır. Sorunlarda devlete ihale eder. Kendi ellerinde ki kanı ve sorumluluğu görmemektedir. Türkiye’de yaşayanlar daha henüz Kürtler başta olmak üzere ötekileştirilen vatandaşlar kardeş olarak görmemektedir. Dinin sorunun çözümünde araçsallaştırılması tehlikedir. Siyasal sosyal politikaların güdümüne girmemesi gerekir. Kardeşlik söyleminin İslamcılar- dindarlar- cemaatler- tarikatlar bu söylemde samimi değillerdir. Bu bölgeye yönelik bakış açılarında devlet söylemini aşan ve çatışan bir bakış açısı getiremediler. Barış söylemleri savaştan yorulunca gündeme gelmektedir. Yorulunca barış akla gelmemeli zihniyetimizi kuşatan bir devlet düşüncesi var. Bunda bağımsız bir akıl ortaya konulmalıdır.
10- Sacit Kayasu: İsteklerin bulunması kaçınılmazdır. Ancak istekler karşıdakini bezdirmeden gündeme gelmelidir. Kürtçe dilinin kullanılmasının önünün açılması gerekir. Halklar arasında düşmanlık yok. Ancak bir kuşkunun olduğu da şüphesiz var. Egemenler silah ve ekonomik egemenler bu savaşı tetiklemektedirler. Bölgede kaçakçılıktan çok büyük rantlar dönmektedir. Bu sisteme askeri ve sivil bürokrasi tarafından gündeme gelmektedir. Özellikle birçok olayda güç savaşımının ve bunu kaybetmeme üzerine bina edilmektedir. PKK’yı bazı güç odaklarının kurduğuna inanıyorum. Yakın tarih çok karanlık. Gerçekleri bilmeden söylenecekler ya eksik ya da yanlıştır. Gizli olan tüm şeyler ortaya çıkacaktır. Bölgede halkı devletten soğutan davranışlarda bulunanlar bulunmaktadır. Kalıcı bir barış ancak devlet inisiyatif olursa gerçekleşecektir. Karşı tarafın makul isteklerini kabul edilebilir olması gerekmektedir.
11- Faik Bostancı: Barış için önce dilimizi düzgünleştirmeliyiz. Öncelikle barış dilini konuşmamız gerekmektedir. Rehabilite edecek sözcükler yakalamalıyız. Toplumun her kesimine yönelmelidir.
Yerel Konu Üzerine Konuşulanlar:
1- Sadi Tanış: Ulaşım sorunlarının diğer devletlerin nasıl çözümlendiğine de bakmak gerekir. Sakarya’da ova olmasına rağmen metro- hafif raylı sistem gündeme gelememektedir. Yeni yerleşim bölgelerindeki bağlantıları dikkate alarak gerekmektedir. Üniversite öğrencilerin taşıma problemleri bulunmaktadır. Metrobüs ile taşımacılık ön plana alınabilir.
2- Beytullah Önce: İnsanlar özel araba kullanma alışkanlığı ön plandadır. Bisiklet kullanımına kolaylık sağlanmalıdır. Bisiklet kullanıcılarının bisikleti koyacakları yer yok. Yollarda bisiklete ayrılmış yolar zaten ortada yok. Sakarya’da rahatlıkla kullanılabilir. İnsanlara bisiklet kullanmaya teşvike eden çalışmalar bulunmuyor. Şehirde planlı yaşamak gerekir. Sakarya’da planlı bir yolcu taşıması bulunmamaktadır. Engellerin seyahat etmesini kolaylaştırıcılığı sağlanmamaktadır.
3- Rüstem Budak: Ulaşım sistemi halkın yararına değil belli çevrelerin rant çabasına katkı sağlamaktadır. Ulaşımda kullanılan taksi dolmuşlar ulaşım açısından hem kullanışsız hem de pahalı bir seyahat imkânı sunmaktadır. Toplu ulaşım araçlarında toplulukları temel almıyor. Yeni alınan arabalar oturum olarak çok az. Toplu taşımadan ziyade ayakta taşımayı hedef ediniyor. Uzak mesafeleri taşımada sorun yaşanmaktadır. Bundan dolayı merkeze taşınmaktadır. Şehirlerarası yolcu taşımada çok büyük sorunlar yaşanmaktadır. Şehirlerarası yolcular geliş ve gidişlerde saatlerce çok gayriinsanî şartlarda bulunan ortamda beklenilmektedir. Sakarya’nın çevre yerlerine akşam 9' dan sonra bir yere genelde varamazsınız.
4- Murat Aydoğdu: Ulaşım için yapılması düşünülenler ranta dönüştürücü olmamalıdır. Haydarpaşa hattında hızlı olmalıdır.
5- Muharrem Demircan: Arabalara gereğinden fazla yolcu binmektedir. İzmit arabalarında oturma yerleri çok dardır. Çok fazla yolcu var. Tren seferleri artırılabilir.
Değerlendirme:
İletişim:
a. Sivil toplum ile
Her toplantı öncesi fırsat buldukça ziyaret edilip bilgilendiriliyor.
b. Milletvekilleri ile
Faks ve mail ile tümüne davet gönderildi.
c. Medya ile
34 yerel medya kuruluşu mail yoluyla davet edildi .
Değerlendirenler: M. Faik Bostancı- Sakarya kMM Temsilcisi