Son dokuz yılını sürekli bir seçim atmosferinde geçiren Türkiye’de de tartışmayı gündemimize almamıza neden olan gelişme,…
Son dokuz yılını sürekli bir seçim atmosferinde geçiren Türkiye’de de tartışmayı gündemimize almamıza neden olan gelişme,…
Eylül 2019’da Türkiye küçük Millet Meclisleri’nin 11. yıl raporunu sunarken, “Mutfağın ışıklarını söndürdüğünü” de üzülerek duyurmuştuk.
Türkiye küçük Millet Meclisleri, sivil toplumla siyasetin -seçenle seçilenin– düzenli olarak yanyana gelip ülkenin genel sorunları ile illerin yerel sorunlarını, önyargısız ve sansürsüz olarak konuşmasını sağlamak için uğraşan, bize özgü bir oluşumdu.
Özerk bölümleri illerde (Kocaeli kMM, Kayseri kMM, Muğla-Bodrum kMM gibi), hepsine hizmet veren birimleri ise Ankara (TBMM ile ilişkiler) ve İstanbul’daki ofis, aramızdaki adıyla “Mutfak” idi.
Bu iş için yola çıkarken şöyle düşünmüştük:
Asıl amaç, sivil toplumun karar süreçlerine, yaşamın her alanında ve her yerde aktif olarak katılması. Ama henüz bu amaca çok uzağız. Politik süreçler yukarıdan aşağı düzenlenmiş durumda. Sivil toplumun ne yeterli gücü var ne geleneği. Amaçladığımız sonuca ise yukarıdan aşağı varılması tabii ki olanaksız. Gücü eline geçiren bunu neden başkalarıyla paylaşsın ki?
Bu iş günün birinde olacaksa, aşağıdan -toplumdan yönetime- doğru oluşabilir. Çok mu zaman alır? Tabii. Varsayalım 50 yıl. Yani bugün başlarsak 50 yıl sonra bugün, gelecek haftaya ertelersek, 50 yıl artı bir hafta.
“O halde başlamalıyız” dedik ve başladık.
Ne kadar ömür biçiyorduk bu işe?
Dürüstçe söyleyelim, 1, hadi bilemediniz 2 yıl.
Çünkü yaptığımız iş “Akıntıya kürek” bir işti ve tıkanmaya mahkumdu. Ama günün birinde bu istek bir “sosyal ihtiyaç” olarak ortaya tekrar çıktığında, o gün bu işe soyunacaklar sıfırdan değil, bizim düştüğümüz yerden başlar, 50 yıllık takvim, bir ara da verilse, işlemeye devam eder.
Yaklaşık 2 yıl süren ön hazırlıklar (8 bölgede konu temelli “Ortak Payda” toplantıları) sonrasında TkMM ler 2008 yılında toplanmaya başladı. İlk yıl boyunca sadece sivil toplum temelinde yürütülen çalışmaların sonuçlarını bir raporda toplayıp siyasi parti yönetimlerinin kapılarını çalmaya başladık. Sağ olsunlar, hiçbiri kapıyı yüzümüze kapatmadı. Kiminden ciddi destek gördük, kiminden sadece güleryüz. Hepsine bir daha teşekkür ederiz.
Sonuç, tahmin ettiğimiz gibi oldu. Bir yandan mali güçlükler, öte yandan siyasette giderek artan kutuplaşma sonucu bu yapıyı sürdüremez hale geldik ve 2019 Eylülünde mutfağın ışıkları söndü.
Ama bizim 1, hadi bilemediniz 2 yıl ömür biçtiğimiz çalışma tam 11 yıl sürdü!..
“Nerde hata yaptık?” diye derin derin düşündük tabii.
Vardığımız sonuç şu oldu: Toplumda “Sorunları kavgasız gürültüsüz dostça görüşmelerle tartışıp çözüm aramak” isteği, tahmin edebildiğimizin çok üstündeymiş.
Seçilmişlerin giderek azalan katılımına karşı sivil toplum katılımcılarından gelen “Gelmezlerse gelmesinler, biz ayda bir yan yana gelip dostça tartışmaya hasret kalmıştık” söylemlerinin çok daha uç bir örneğine tanık olduk.
Milliyetçi bir örgüt geleneğinden gelen bir katılımcımız, solcu bilinen bir diğerine açıkça şunu söyledi:”40 yıl önce yan yana gelsek ben seni vurabilirdim.” İkisi şimdi çok iyi iki dost.
************
Çok beklemeyecekmişiz. Eylül 2019’dan 2 yıl sonra, Eylül 2021’de, tüm olumsuzlukların temelini oluşturan siyasal kutuplaşma ne yazık ki hala sürüyor, ama bu kutuplaşma -ironik bir şekilde- kendi zıddını da güçlendirdi, “Dostça yan yana gelerek ortak sorunlara birlikte çözüm üretme” dileğini.
Şimdi bu toplumsal dileği gerçeğe dönüştürmek için çalışma zamanı.
İnsandan ümit kesilmez, toplumdan da.
Size çok gecikmeden olumlu haberler verebilmek umuduyla…
TkMM mutfağı