YER: Birlik Vakfı Toplantı Salonu
TARİH: 05.01.2019
KATILIMCILAR
DERNEK, VAKIF VE GİRİŞİMLER
1 / DAST- BİR ( Hayrettin Karakaya – İl Koordinatörü )
2 / Birlik Vakfı ( Selahaddin Canpolat – Elazığ Şube 2. Başkanı )
3 / Azadi Hareketi ( Atik Okuyucu – İl Temsilcisi )
4 / Türkiye Emekliler Derneği ( Vedat Gür – Başkan )
5 / İpekyolu Dayanışma Derneği ( Abdulkerim Avanoz – Başkan )
6 / EKİDER ( Kerameddin Seçer –Y.K.Ü )
7 / EHAD ( Abdurrahman Gül – Başkan )
8 / Karayolları Trafik Güvenliği Derneği (Hakkı Tüver – Başkan Yardımcısı )
9 / HABİTAT ( Gülsüm Uzun – İl Temsilcisi )
10 / Akıncılar Derneği (Mehmet Ertuğrul – 2. Başkan )
11 / Ülkü Tek ( Vedat Demirbağ – Elazığ Şube Başkanı )
MESLEK ODALARI
*************
SENDİKALAR
Eğitim Bir sen ( Mehmet Zeki Ataş – Şube Başkan Yardımcısı )
İL BAŞKANI:
HAK-PAR ( Siracettin Sarı – İl Başkanı )
KANAAT ÖNDERİ VE BİREYLER
MİLLETVEKİLLERİ
Katılım olmadı.
BELEDİYE BAŞKANLARI
Katılım olmadı.
MESAJ YOLLAYANLAR
Mesaj yollayan olmadı.
DİĞER KATILIMCILAR
MEDYA
Kanal Fırat
Kanal 23
Kanal E
MODERATÖR
Hayrettin Karakaya – DAST BİR Genel Koordinatörü
KONULAR
GENEL KONU: Bir Yılın tortusu, 2019’ da Türkiye
KONUŞULANLAR
Genel Konu:
1 / Hayrettin Karakaya: Geçtiğimiz yıl; hemen hemen her toplantıya siyasilerimizi ve milletvekillerimizi davet ettiğimiz halde ve özellikle de Mayıs ve Haziran aylarında gündemimiz seçim olmasına rağmen, sadece muhalefet partilerinden katılım oldu, yine seçimin yaklaştığı bugünlerde siyasilerin bu toplantılara duyarsız kalmasını iyi görmüyorum. Dileğimiz odur ki önümüzdeki toplantılarda özellikle belediye başkan adaylarımızın bu toplantılara katılması ve sivil toplumun sesine kulak vermeleridir. Siyasilerimizin hemen her toplantıda sivil toplumun fikirlerine önem veriyoruz söylemi, sadece sözde kalıyor gibi. Biz bunun sözde kalmaması gerektiğini düşünüyoruz. Sivil toplumun bu ülkenin bir parçası olduğunu; halkın temsilcisi, sözcüsü ve dışa vurumu olduğunu ve sivil toplum olmadan bu ülkede bazı şeylerin gerçekleşmesinin zor olduğunu belirtmek istiyoruz.
2 / Mehmet Zeki Ataş: Ben bir sendikacı olarak eğitim ile ilgili sıkıntılarımızı bir kaç başlık altında dile getirmek istiyorum. Sadece Elazığ'da 300'e yakın öğretmen açığımızı olduğunu ve bu açığın bu yıl içerisinde giderilmesi beklentimiz var. Mevcut öğretmenevimiz Elazığ’a ve öğretmen camiasına yakışmayacak durumda olduğundan, Elazığ'ın yeni bir öğretmen evi ihtiyacının olduğunu belirtmek isterim. Ayrıca bulunduğu konum itibariyle Sivrice gibi güzide bir ilçemizde hizmet İçi eğitim merkezinin yapılmasını istiyoruz. Yine 2023 eğitim vizyonu açıklandı; başlıkların son derece önemli ve güzel olduğunu görüyoruz, ancak bu başlıkların altının doldurulması gerektiğine inanıyoruz ve bu kapsamda açıklanan öğretmenlik meslek kanununun da hazırlanarak yürürlüğe girmesini istiyoruz. Ayrıca hemen her gün bir okulumuzda, bir mahallemizde veya bir ilçemizde öğretmenlerimiz şiddete maruz kalmaktadır. Biz öğretmenlere uygulanan bu şiddetin çok daha ciddi yasal düzenlemelerle engellenmesini istiyoruz. Yine öğretmenlerin ücretli, sözleşmeli ve kadrolu diye kategorize edilmesi camiada rahatsızlık yaratmaktadır. Biz bu yanlışın da bir an önce giderilmesi gerektiğini belirtmek istiyoruz.
3 / Mehmet Ertuğrul: 2018 yılı içerisinde en önemli olaylardan birisi sınır ötesi operasyonlardır. Güçlü bir Türkiye'yi hedef alan batılı işgalci güçler hedeflerinin ilk aşaması olan ve Irak’ı geçmişte işgal etmişlerdir ve Suriye’yi de çeşitli eller vasıtasıyla işgal ederek hedefin Türkiye olduğunu ortaya koymuşlardır. Zeytin Dalı, Fırat Kalkanı ve bu sene yapılacak olan muhtemel ismi Süleyman Şah operasyonları ile hem sınır güvenliğimizi korumak hem de ezilen mazlumların umudu olma yolunda yaşanabilir bir dünya hedefinde adım atmıştır ve atacaktır. Erbakan Hoca’nın 90'lı yıllarda günün birinde Suriye'de savaş çıkarsa bilin ki Hedefte İran ve Türkiye vardır sözüne binaen Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak uyanık olmalı ve dostluğumuzu iyi seçmeliyiz. Ülkemiz üzerinde oynanan ciddi oyunlardan biri de ekonomik operasyonlardır; ülke halkını ve devleti güçsüzleştirme ve kolay lokma haline getirip yutma amacında olan Siyonizm ve batılı güçlerin ülkedeki hainler eliyle de iş tuttuğu son olaylarda iyice ayyuka çıkmıştır. Türkiye'nin kolay lokma olmadığını devletini ve bayrağını satmayacağını içimizdeki hainlerin de böyle bir teşebbüste bulunursa cevabını alacağını herkes bilmelidir.
Eğer tüm olumsuzlukların önüne geçmek ve muhasır medeniyetler seviyesine ulaşıp ütopyamızdaki devleti inşa etmek istiyorsak, milli ve ahlaklı bir nesil de inşa etmemiz gerekiyor. Eğitim 2023 Vizyon politikasının millileşme ve ahlaklı bir neslin inşası yolunda zayıf kalabileceğini okullarda ve ailelerdeki malum olumsuzluklar sebebiyle müfredatın yeterli olmaması noktasında devletimiz ciddi adım atmalı ki bu en büyük gerekliliktir.
4 / Atik Okuyucu: Arkadaşlar biz 2018'i savaşlarla kavgalarla ve ekonomik krizlerle geçirdik ve bugün 2019'a geçerken en azından ağzımızda bir barış kelimesi olsun. Yazılı ve görsel basında ki şovlarla biz bu ülkeyi bir yere götüremeyiz. Bizim birinci vazifemiz ülkemizi barış ve huzur içinde düşünce ve fikir özgürlüğü alanında kendini aşmış bir şekilde ileriye götürmek için çalışmak olmalıdır. Bakın hepimiz İslam’dan bahsediyoruz, peki İslam ne diyor: Barış değerlerin en yücesidir diyor. İslam Allah'ın kanunu ve nizamıdır, yoksa sağdan soldan kitaplar getirerek bu dine yön veremezsiniz. Ben 2019'da barışın, adaletin, insan haklarının ve demokrasinin ülkemizde egemen olmasını diliyorum.
5 / Kerem Seçer: 2018'de Türkiye’ye tozpembe bir tablo çizerek batı karşısında dik duran, bütün dünya ülkelerini dize getiren ülke olarak bakmak yerine, kendi değerlerine sahip çıkmış bir Türkiye ve bu şekilde yükselmiş bir Türkiye'nin tortusuna bakalım. Biz 2018'in gerek bölgesel gerek küresel dalgalanmalarla alıp başını gittiğini gördük. İnsanlık 2018'de büyük bir beklenti içerisinde idi ancak bu beklenti ne Türkiye özelinde ne de dünya genelinde vuku bulmadı. Türkiye açısından bunun en önemli sebebi şahsiyetsiz bir dış politikaydı. Çünkü; olayları geriden takip eden, batının çıkarları doğrultusunda hareket eden bir dış politika idi. Olaylara anında müdahale etmeyen bir dış politika, ülkemin çıkarlarını koruyamayan bir dış politika. Bu durum dolayısıyla iç politikaya da yansımaya başladı. Bildiğiniz gibi batının dayatmalarıyla aile kurumu adeta yok edildi. Çünkü batıda aile yoktur. Dolayısıyla bunu İslam ümmeti içerisinde en güçlü ve dirayetli ülke olan Türkiye'ye de dayattılar.
Bugün Türkiye'de Adalet kavramında Vicdan diye bir şey kalmadığını rahatlıkla söyleyebiliriz bu konuyu dikkatinize sunar hepinize teşekkür ederim.
6 / Hakkı Tüver: 2019 yılına mutlu ve huzurlu bir şekilde başlamalıyız, milletin refahını artırmak ve devletin itibarını yükseltmek çabası içerisinde olmalıyız. Türkiye'nin giderek artan demokrasi kültürü ve hukuk devleti kimliği dikkatleri üzerine çekmektedir. Yeni Şehir hastaneleri ve İstanbul üçüncü havalimanı Cumhuriyet tarihinin en önemli yatırımlarındandır. İhracatımız arttı, savunma sanayiinde şayet Türkiye bölgesindeki sorunları çözmez ise geleceğini garanti altına alma şansı yoktur. Dolayısıyla sahada aktif olarak rol almak zorundayız. 2019 yılı içerisinde adalet, kültür, aile kadın ve çocuk, gençlik, eğitim ve sağlık alanlarında problemler ve çözüm yolları araştırılarak daha ileri seviyelere taşınmalıdır.
7 / Vedat Demirbağ: Bugün gelinen süreçte; devletlerin tarihsel süreci içerisinde yasama yürütme ve yargı eklerinden sonra basın ve sivil toplum da 4 ve 5 Güçler olarak kabul edilmektedir. Özellikle sivil toplum örgütleri vatandaşın yönetim süreçlerine, karar alma süreçlerine ve değerlendirme süreçlerine direkt veya dolaylı olarak katılımının sağlandığı organizasyonlardır, ilimiz özelinde sivil toplum örgütlerinin aktif, sürdürülebilir ve yönetim üzerinde etkili hale gelmesi temennimizdir. Çünkü sivil toplum örgütlerinin, üyelerinin istek ve şikâyetlerini muhataplarına ulaştırılması konusunda ciddi sorumlulukları vardır. Bu anlamda ilimizdeki sivil toplum örgütlerinin şehrin geleceği ile ilgili hiçbir sürece dahil edilmediğini belirtmek isterim. Yapılan bir takım kolektif çalışmalar da, ya siyasetin baskısıyla ya da yönlendirmesiyle kadük kaldı diyebiliriz. Bu şehirde İnsanlar bir araya gelmedikten sonra, ne şehir ile ilgili karar alabiliriz, ne de sorunların çözümü konusunda aşama kaydedebiliriz. İnsanların birbirine öteki gözüyle bakması bu insanların ortak bir paydada buluşması önünde ciddi bir engeldir. Bilmiyorum 2019 yılında aynı şeye üzülen ve aynı şeye sevinen insanlar, aynı şeyin altına imza atabilirler mi?
8 / Gülsüm Uzun: 2018'in değerlendirdiğimiz zaman, kindar bir Z kuşağı yetiştirdiğimizi söyleyebiliriz. Öğretmenin öğrencisine teneffüs saati olmadan su içemezsin demesi üzerine o öğretmen linç ettiriliyor, işinden uzaklaştırılıyor ve ebeveyn benim çocuğum istediği zaman su içer diyor. İşte bu çocuğumuz ilerleyen dönemlerde bu öğretmeni öldürmeyi kendinde hak olarak görebiliyor. Aynı şekilde tartıştığı doktoru hastasına iyi bakmadığı gerekçesiyle öldürmeyi kendinde hak olarak görebiliyor. Üzülerek belirteyim ki böyle bir kuşağı yetiştirmeye doğru gitmekteyiz. Çocuk hakları konusunda, dezavantajlı kesimler konusunda dünyayı çok geriden takip ettiğimizi rahatlıkla söyleyebilirim. Bu durumları tetikleyen en önemli etkenlerden biri de siyasi argümanlar. Özellikle seçim dönemlerinde meydanlarda halka kışkırtıcı söylemler olduğu sürece bu tür sonuçlarla sık sık karşılaşacağımızı düşünüyorum. Bu yerel seçimler döneminde beklentimiz odur ki; her aday çıksın barıştan söz etsin, insanlıktan söz etsin, İslamiyet’ten söz etsin, gelenekten, iyi bir eğitimden, iyi bir aile yaşantısından ve iyi bir toplum yaşantısından bahsetsin. Kısacası kendi siyasi görüşünü yüceltmek yerine, insanlığı yüceltsin ve biz toplum olarak ancak bu şekilde refah seviyemizi yükseltebiliriz.
9 / Siracettin Sarı: Elazığ'da kurulduğu ilk günden beri hemen hemen tüm küçük Millet Meclisi toplantılarına katılmak için azami çaba göstermişimdir. İlk başlarda oldukça güzel, bol katılımlı etkili ve ses getiren toplantılar idi. Bugün geldiğimiz noktada 600'den fazla sivil toplum örgütünün bulunduğu ilimizde, bu toplantılara olan ilginin ne durumda olduğunu hepimiz görüyoruz. Yani kimse sorumluluğunu yerine getirmiyor. Oysa politika sadece üst düzeyde yapılan bir şey değildir. Tabanda yapılması gereken halkın öneri ve eleştirilerinin dikkate alınması gereken bir şeydir. Biliyoruz ki bir ülkede sivil toplum örgütleri fazlaysa ve her biri toplumun belirli kanatlarını temsil edebiliyorsa o ülkede hemen her şeyin az da olsa yolunda olduğu anlamına gelir. Ama maalesef Türkiye'de Bunun tam tersi olmaktadır, görüyoruz ki sivil toplum örgütleri mevcut iktidara ve yaşanan gelişmelere göre kendilerini ayarlamaktadırlar. STK’ların olaylara yaklaşımı hemen hemen iktidarın yaklaşımlarıyla örtüşmektedir. Oysa sivil toplum örgütlerinin amacı ve hedefi savaşı kutsamak, ölümleri hoş karşılamak ve toplumun şu veya bu kesimleri arasında taraf tutmak olmamalıdır. Olması gereken: proje geliştirmek, hayata geçirmek ve halkın çıkarları doğrultusunda iktidarlara yön vermektir. Biz böyle olduğumuz sürece Türkiye'de ne demokrasinin sınırları genişler, ne hak ve özgürlüklerin sınırları genişler, ne de adalet yerini bulur. Yani kısacası kutuplaşmış bir toplum haline geliriz. Bu durumun da ülkenin menfaatine olmayacağını ve ülkenin halinin ne olacağı hepimizin malumudur.
DEĞERLENDİRME
İLETİŞİM
SİVİL TOPLUM İLE
150’ den fazla sivil toplum örgütüne SMS atılarak haber verildi.
MİLLETVEKİLLERİ İLE
Milletvekillerine SMS atılarak toplantı hatırlatıldı.
BASIN İLE
İldeki basın davet edildi, Kanal Fırat, Kanal 23 ve Kanal E katılım gösterdi.
SONUÇLAR
DEĞERLENDİREN KİŞİ
Ercan Sözüer / Elazığ kMM Girişimcisi