Yer: Kocasinan Belediyesi Meclis Salonu
Tarih: 01.12.2018
KATILIMCILAR DERNEK,VAKIF VE GİRİŞİMLER
1. Mustafa İLHAN (KAYSERİ STRATEJİ DERNEĞİ)
2. İhsan OĞUZMAN (ZİRAAT MÜHENDİSLERİ ODASI)
3. Ali İhsan FETİH (MAZLUMDER)
4. Nevzat TERECİ (ASDER)
5. Mustafa TEMİZER (MİLLET DERNEĞİ Şube Başkanı)
6. Mehmet Emin ŞEKER (HİMAYEDER)
7. Uğur DURSUN (HİLALDER)
8. Rabia ÖCALAN (EVDE SAĞLIK VE SOSYAL HİZMETLER DERNEĞİ_EVSAD)
9. Perihan ALTUN (MELİKGAZİ SAĞLIK VAKFI)
10. Necla CEREN (TAŞÇIOĞLU HAFIZ OKULU DERNEĞİ)
11. Ahmet Biçer CEYLAN (ANADOLU RADYO ve TV YAYINCILARI DERNEĞİ)
12. Mustafa KURBAN (BEYTÜL MAKTİS DERNEĞİ)
13. Hasan Hüseyin ŞAHİN (İYİLİK DER)
14. Burhan KARAMUSTAFAOĞLU (FAKİR VE MUHTAÇLARA YARDIM DERNEĞİ)
15. Ahmet TAŞ (KAYSERİ GÖNÜLLÜ KURULUŞLAR PLATFORMU -Sözcüsü)
16. Ali MAZICIOĞLU (İLİM YAYMA CEMİYETİ)
17. Rafet URAL (KAYSERİ YAZARLAR BİRLİĞİ)
18. Mehmet Şerif GÜNDÜZ (SEYYİD BURHANEDDİN DERNEĞİ)
19. Mehmet SARIKAYA (SİVASLILAR DERNEĞİ)
20. Abdullah KORKUT (ANADOLU GENÇLİK DERNEĞİ)
21. Habip KÜÇÜK RİBAT EĞİTİM VAKFI)
22. Cafer BEYDİLLİ (TEKNİK ELEMANLAR VAKFI)
23. Selçuk TUTAK (YENİLİKÇİ ARAŞTIRAN VE GELİŞTİREN EĞİTİMCİLER DERNEĞİ)
24. Fatma OYTUN (KAYSERİ BEDENSEL ENGELLİLER DERNEĞİ)
25. Mehmet Soner BEŞPARMAK (İNSANİ MEDENİYET HAREKETİ)
26. Hüseyin TÜRKMEN (KAYSERİ KÜLTÜRÜNÜ GELİŞTİRME DERNEĞİ)
27. Kemal CEYLAN (ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE DERNEĞİ)
28. Mehmet GÜNTAY (SEYYİD BURHANETTİN VAKFI)
SENDİKALAR
1. Yasin KARAKAYA (EĞİTİM BİR-SEN-Üye)
2. Uğur MEMİŞ (EMEKLİ MEMURSEN)
3. Yasin YAŞAR (TOÇ BİR SEN)
4. Seyfullah KAPLAN (EĞİTİM BİR SEN)
5. Cemil BAYRAM (DİYANET SEN)
SİYASİ PARTİLER
1. Abdullah ÖZTÜRK (SAADET PARTİSİ)
2. Mustafa ÇELİK (AKP. BLD. BŞK. A. ADAYI)
ÖZEL SEKTÖR
1. Mehmet MÜCAHİT YILDIZ (GİRİŞİMCİ)
KURUMLAR
1. Kurtuluş KARAMUSTAFA (KAYSERİ ÜNV. REKTÖRÜ)
2. Mustafa ÇALIŞ (ERCİYES ÜNV. REKTÖRÜ)
3. Hamdi SAKAR (MEB Müfettiş)
4. Ünal ÖZUZUN (ORGANİZE BÖLGE MÜD)
5. Şaban UĞUR (KOCASİNAN BELEDİYESİ)
6. İbrahim BAYRAM (İL MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ)
ÖĞRENCİ KULÜPLERİ
1. Yüsra DOĞAN (SİYAMDER -Üye)
GÖZLEMCİ
1. Rabi NUR UĞUR (MİMAR)
2. Meryem İNCİ (ÖĞRENCİ)
3. Tuğba YILMAZ (ÖĞRETMEN)
4. Ekrem SARAR (İŞ ADAMI)
5. Leyla ŞAHİN (ÖĞRETMEN)
MEDYA
1. Mükremin ÖZLÜ (FURKAN RADYO)
2. İhsan GÖRÜCÜ (KAYSERİ HAKİMİYET GAZETESİ)
3. Mansur Tuncay TAŞÇI (DİRİLİŞ POSTASI GAZETESİ)
4. Tv Kayseri
5. KAYTV
6. İhlas Haber Ajansı
ÖZEL KONUKLAR
1. Prof. Dr. Şükrü KARATEPE (KAYSERİ ESKİ BŞ BELEDİYE BAŞKANI)
2. Prof. Dr. Mustafa ZÜLKÜF ALTAN (ERCİYES ÜNV. ÖĞR. GÖREVLİSİ)
Çeşitli sivil kuruluşlardan ve gözlemcilerden toplam 75 izleyici katıldı.
MODERATÖR: Yasin KARAKAYA
Kayseri küçük Millet Meclisi Aralık ayı buluşmasında "NASIL BİR BELEDİYE BAŞKANI SEÇMELİYİZ?” ve “2023 EĞİTİM VİZYONUMUZ” konularını görüşmek üzere Prof. Dr. Şükrü KARATEPE ile Prof. Dr. Mustafa ZÜLKÜF ALTAN’ı özel konuk olarak davet etmiştir.
01 Aralık 2018 tarihinde Cumartesi günü Kocasinan Belediyesi Meclis salonunda yapılan toplantıya, siyasi partiler, birçok sivil toplum kuruluşuna ait temsilciler, gözlemciler, kamu kurumu, medya ve üniversite rektörleri ve öğrencileri katıldı.
"2023 EĞİTİM VİZYONUMUZ”
Özel Konuk: Prof. Dr. Mustafa ZÜLKÜF ALTAN
Sayın başkan, değerli konuklar ve sevgili katılımcılar bahsettiğiniz gibi benden 2023 eğitim vizyonu belgesini irdelemem istenmişti. Ben eğitimcisi ve yıllarını bu alanı adamış biri olarak makalemi hazırladım ve kitap olarak da yakında çıkacak buradan da detaylı bakılabilir. Çok önemli bir konudur. Eğitim geleceğin tasarlanmasıdır. O yüzden çok önemlidir. Bizler geleceği bugünden itibaren tasarlamamız lazım. Eğitime ne oldu ki bu vizyon belgesi yayınlamak zorunda kaldı. Dünyada da bu böyledir. Ama dünyadaki bazı ülkeler kültürleri gereği nüfusları gereği ve bazı özel unsurlardan erken yol aldılar bazı konularda. Peki, biz ne yaptık sistemi? 19. Yüzyıldan gerçeklerine tasarlanmış bir eğitim sistemi nedir bu eğitim sistemi köylü kasabalı başta orta sınıf vatandaşları bildiğim meslekler hazırlayan fabrikalara işçi devlet dairelerinde memur ve alanlardan mühendis ve doktor yetiştirmek için tasarlanmış bir sistemdir. Bu sistemle ne yapılır? Sistemde sınıflar vardır eğitim sınıfa dayanmıştı Öğrenciler içeri doldururuz zil çağlar çıkarlar zil çalar girerler. Bir fabrika gibi ne yaparız sınıfta Bir tane öğretmen vardı tek bilen odur ders anlatır. Maalesef devam ediyoruz ama 19. yüzyılda bu tasarlandığı zaman İşe yarıyordu fakat 20. yüzyıl başından itibaren başka şeyler oldu. 20. Yüzyılın ikinci yarısına geldiğimizde bambaşka bir dünya karşımıza çıktı. Mesela makine mühendisliği binlerce öğrenci alıyor ama ortada malzeme yok ortada. Ben 19. yüzyılın felsefesini yani 20. yüzyıla eleman yetiştiriyorum mezun oluyor. Bu çocuklar hepsi işsiz vasıfsız ne yapacaklar memur olacaklar pekala. Ben siyasi olarak söylemiyorum. Bütün eğitim sistemimiz son beyin odaklı. Sol beyin adamı memur yapar sol beyin test çözdürür bu testi yapar, sözel zeka dediğimiz kod IQ dediğimiz milletin dilinde televizyonlarda duyarsınız efendim IQ dan bir şey çıkmıyor diye. Dünya liderlerine bakın. Kime IQ testi verildi? Mesela Leonardo IQ dan geçmedi mesela Mimar Sinan’ın A IQ şuna bakmadınız bunları zamanla ortaya çıkar biz ne yaptık 1860 da Bir adam Fransa’da diyorlar ki bize bir test yap ki biz ne yapalım diye. Biz ise köyde çalışan çocukları şehre gönderdiğimizde yaşasın ama köyde kalan kalsın adamda oturuyor bir tane test üretiyor bildiğimiz IQ testi üretiyor zamanla bu Amerika’ya gidiyor Amerika’da ise kullanım şekli bir şey içindir beyaz ırkının zencilerden göre daha akıllı olduğunu kanıtlamak için. Şu anda hocalarımız bilecektir Amerika’da üniversite ye gidebilmek için skolastik test diye bir test var. Biz bunu aldık getirdik Türkiye uyarladık Üniversite sınavı yaptık ne yaptık sayısal sözel tek sayısal sözel halbuki zekâ başka bir şey baktığınız zaman Zeka tektir ya vardır ya yoktur ne yaptık ilkokuldan doktora sonrasına kadar tek bir test üzerinden yaptık sonucundan ne yaptık Bir tek grup insan yani İnsan mühendisi yaptık yani bütün toplum tek grup insandan oluştu: doktoru savcısı hakimi öğretmeni. Çoklu zeka kuramı diye bir kuram var doksanlı yıllarda çıktı. Ben Türkiye'ye getiren kişilerdenim. Ve 99 da bir makale yazdım. Türkiye'de bunu başaramadım İngiltere de yayınlattım. 1999 bakın şimdiki Belge bunu söylüyor 99 da şunu yazdım yirmin birinci Yüzyıl ahlaki zekanın yılı olacak bakın çok mühendis yetiştirdik, çok devlet adamı yetiştirdik İsrail oradaki örneklerini veriyorum makalemdeki örnekleri israil'in bütün komutanları bütün efendim başkanları Bosna'da yaşananları ne ile izah edebilirsiniz onların IQ leri yüksektir. Hepsi üniversite mezunuydu ama başka sorunlar yarattılar başımıza efendim gidin Ruanda ya bir gecede 750000 kişi katledildi hiç duymadık bile Türkiye'de bilenler vardır elbet Ruanda da bir gecede Palalarla kutularla tutuları birbirlerine kırdırdılar. Belçikalılar aradan çıktı. Türkiye'deki bütün şirketler toplayın bir Apple etmiyor demek ki orada bir sorunum var işte girişimcim neden yok ben bunu Fatih Terim'e anlattım sporcu çıkma şansı yok. İlkokulda çocuğun eline testi verdiğin andan itibaren o çocukta yaratıcı olmasını bekleyemiyorsunuz. Çünkü tek bir tek şeyi yapıyor. Dikkat edin Kayseri çok güzel bir yer Sanayideki hiçbir yerde üniversite mezunu olmak gerekmiyor. Demek ki sınıfa soktuğumuz çocukların yaratıcılığını girdiği gününde öldürüyoruz o yüzden de bizler Matematik öğretemedik resim öğretemedik müzik öğretemedik din öğretemedik dil öğretemedik bütün Problem burada bunun en güzel örneği bakın 15 Temmuz'da Türkiye çok acı bir şekilde yaşadı yetiştirdiğiniz o ellerine diploma verdiğiniz insanlarda bir şey eksikti ne eksikti tepemize general yaptınız ama kafamıza bombalar indirdi. Bu çocukların tamam mı da demek ki bakın merkezi sınavlar olduğu müddetçe de hileye açık bir sistemimiz var demektir O merkezi elinde tutan bu yüzden onu ÖSYM’nin ele geçirilmesi hala devlet belki de orada çok eksik kalıyor kopya çekenleri yakalıyor. 21 Yüzyılın başında dedik ki efendim yaratıcı olsun eleştirel düşünsün girişimci olsun yok 40 yaşındaki bir adam gidip KOSGEB’den para götüreceksiniz TÜBİTAK’tan para götüreceksiniz Yok devlet Sanayi Bakanlığı para verecek yok girişimdi. Hayır efendim posası çıkmış biz onu öldürdük kör ediyoruz sonra öldürüyoruz 40 yaşındaki adamı artık girişimci yapamazsın girişimciliği de bizim anladığımız tarzda artık dünya bulamıyor. Ticari değildir girişimcilik. Girişimcilik insanın kendisi ile ilgilidir o yüzden 2014 yılında yazdığın kitap girişimci öğretim girişimci öğretmen biz ilkokuldan itibaren anaokulundan itibaren öyle bir sistemle gelirsek ki bunun da iki ayağı vardır. Belge bunu çok güzel söylüyor 2 ay ne demek bir bireysel farklılıkları bekleyeceksiniz ben farklıyım o farklı o farklı sınıfa girenlerin mutlak suretle bu farklılıkları göz önüne alarak hoca anlatacak matematiği anlatan yabancı dili de aynı anlatıyor. Niye yabancı dil öğrenemiyoruz herkes bana soruyor nasıl öğrenilir matematik gibi buraya gelip ders anlatıyor öğrenme şansınız yok bu kadar basit. Bu sistemin değişmesi lazım Bu sistemin değişmesi için de yaradan bir şekilde yaratmış sağ beyin sağ beyin odaklı bir eğitim sistemine geçmemiz lazım. Sağ beyin yaratıcılığın beynidir. Sağ beyin etiğin beynidir. Sağ beyin estetiğin beynidir. Sağ beyin efendim merhametin vicdanın beynidir. Biz bunları kaybettik.
"NASIL BİR BELEDİYE BAŞKANI SEÇMELİYİZ?”
Özel Konuk: Prof. Dr. Şükrü KARATEPE
Değerli arkadaşlar hemen söze girmek istiyorum vaktimiz kısa siyaset biliminde ve bizim siyasetnamelerimizde Nasihat Ül Mülk dediğimiz kitaplardan devlet adamlarının yöneticilerin nasıl olacaklarına metallik listeler verilmiştir. Devlet adamı inançlı olmalı şöyle olmalı şöyle olmalı bir sürü şeyler liste demişlerdir. Ben bir akademik konuşma yapmayacağım yani bunlarla ilgili bir gün olmasına rağmen ben biraz tecrübeme dayanarak biraz da tabii yine siyaset bilimi hocası olduğum için onunla hafif irtibat kurarak
Bir miktarda değerli hocamız anlattıklarıyla da bazı şeyler örtüşüyor. Söylediklerim meseleyi biraz da ahlaki bir problem olarak ele alırsak konuşmamı bitireceğim efendim. Bir Belediye Başkanı nasıl olmalı sorusunun 1. cevabı hiç şüphesiz nasıl olmalı yani sağlıklı olmalıdır. İnsan nasıl bir sağlıklı olmalıdır derken, ruh sağlığı olacak. Belediye başkanı kendini ifade etmeyi bilecek karşısındaki insanı anlayacak yani insanların gözüne, yüzüne bakacaktır. Öyle siyasetçiler vardı ki birinin gözüne bakarken, diğerinin elini sıkıyor. Belediye başkanı böyle yapmamalıdır. Belediye başkanı gerçekten ilişkileri düzgün ve güven veren bir insan olacaktır. Yani dengeli bir ilişkisi olacak ve sabırlı olacaktır. Belediye başkanı hem fiziki sağlıklı olacak hem akli sağlığı yerinde olacaktır. Belediye başkanı doğuştan ölüme kadar bir toplumun mesele ile ilgilendiği için hareket kabiliyeti olan biri de olmalıdır. Yönetici olmak için beden sağlığı şart değil ama tercih edilir çünkü Belediye Başkanı hareketli olmak durumundadır. Her yerde her an olabilmelidir. Yangının da, heyelanın da olduğu yerde olmalıdır. Başkanı ruh sağlığı mutlaka olmalı beden sağlığı da olmalıdır. Belediye Başkanı bilgili ve tecrübeli bir insan olmalıdır. Yani hayat tecrübesi olan bir insan olmalıdır Belediye Başkanı bilgili olmalı bu bilgi ansiklopediden öğrenilen bilgi değildir. Bu bilgi hayat bilgisi olmalıdır. Hayat ile örtüşen bilgiler olmalıdır. Onun için tecrübe ile test edilen bilgiler olması yani hocanın dediği gibi bir IQ ölçümünün genel olarak değeri var hayatımda ama burada IQ ölçümü belki ölçümünden çok hayatım bizzat kendisi söylüyor. Bana belediye başkanlığım dönemimde başarılı olmamı akademik hayattan gelmeme bağlayanlar oldu. Ben de onlara dedim ki hayır Ankara pazarlarında serbest ticaret yani pazarcılık yapmam daha fazla etkili oldu dedim. Yani akademik hayattan gelmem etkiliydi ama Ankara pazarında manifatura satmam bana göre daha etkili oldu. İnsanı anlamak, dinlemek, insanı ikna etmek, yerel yönetişim önemli görevlerindendir. İnsanların her şeyle ilgili kötü düşüncesi var önyargıları var. Doğru anlatacaksınız bütün olguları. Belediye başkanı olan birisinin şehir nedir, şehircilik nedir, şehircilik neden önemlidir, şehir hayatında İmar ne demektir, estetik nedir bütün bunları anlaması gerekiyor. Başkanın entelektüel alakasının olması gerekir. Bu işlerle ilgilenmeyen bu işleri hafife alan bu işleri olsa da olur olmasa da olur gibi bakan insanların Belediye Başkanı olması mümkün değildir. Belediye başkanı inançlı olmalıdır. Bu inanç imanlı anlamında değildir elbette. Genel manada söylüyorum ve İnançlı bir millete inanacak biletin büyük olduğunu ancak güçlü olduğunu ancak bu milletin hak ettiğini bulacak bu halkın hizmeti hak ettiğine inanan birisi olmalıdır. Belediye başkanı tarihine inanacak, kültürüne inanacaktır. Belediye başkanı duygulu bir insan olacaktır. Başkanda duygu olacak, hayal gücü olacak, hayal gücü geniş olacaktır. Yaptığı işin hayalini görecektir. Başkanın keşif yeteneği, merak sahibi olması gerekecektir.
Başkanın sezgileri olacaktır. Belediye başkanı saygılı insan olacaktır. Biz artık göçebe bir toplum değiliz. 2000 Yıllık tarihimizde Devletimiz var hele hele 1200-1300 yıllık Tarihimizde yerleşmiş medeniyet kurmuşuz eğer hakikaten şüphesi olan varsa gitsin Özbekistan'a gitsin Asya'ya görsün 1000 yıl önceki ne muazzam şehirler kurmuşuz orada %100 Müslüman ve Türk şehri 1000 yıl önce yapılmış bunlar. Bugün bu şehirleri kuramıyoruz artık. Nerede bir boşluk görse belediye başkanlarının aklına hemen AVM yapmak geliyor. Türkiye'de yaşayan bütün insanların aklına ördükleri her arsaya İnşaat yapmak geliyor. Belediye başkanı kısaca saygılı olmalı toprağa saygılı olmalı, insana, tabiata saygılı olmalı, birikime saygılı olmalıdır. Bugünkü şehir ve caddeler bugünkü hale tek bir hamlede gelmedi. Bu şehir bugünkü halini 110 senede almış, 110 senede oluşan bu yapıya siz kaz oğlum burayı bir bat çık, geç oğlum üzerinden bir viyadük, gir buradan, dal buradan, yüz buradan diyemezsiniz tarihe saygılı olacaksınız, birikime saygılı olacaksınız.
Başkanın dengeli bir dünya görüşünün olması gerekiyor. Özellikle gelişmiş olgunlaşmış kişilikli ve dengeli bir dünya görüşünün oluşması gerekiyor. Bunu ideolojik anlamında söylemiyorum. Belediye başkanı halka yakın görünmek için popülizm yapmamalıdır. Ulusal ve uluslararası alanda yerel dil kullanılmaz. Uluslararası planda konuşan beyanat veren arkadaşlar lütfen dillerine dikkat etsinler.
Değerli kamuoyunda yapılmış bir çalışmadan aldığın bir alıntıdan bahsetmek istiyorum.
Hangi meslek mensupları belediye başkanlığında başarılı olamamıştır. Muayene hekimleri, ilkokul öğretmenleri, polis memurları, astsubaylar belediye başkanlığı konusunda başarılı olamamışlardır.
Seyfullah KAPLAN (İNCESU MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRÜ):
Değerli hocam eğitim vizyonunu değerlendirirken hep akademik çerçeveden baktı. Akademik çerçeveden baktığı için hakikaten okullarda şu anda yaşanan sıkıntılara değinmediniz hocam biraz bu konulara değinmek istiyorum Tabii eğitim öğretimin olmazsa olmaz öğesi öğretmendir. Öğretmen hakikaten öğretmenin Onur'u tabiri caizse ayaklar altındadır. Yani eğitimde başarılı olmak istiyorsak gerçekten önce bu öğretmenin onurunu kurtarmamız lazım. Şimdi öğrencilerin adeta şamar oğlanına döndü öğrenciler hem ailesini avucunun içine aldı istediği gibi yönlendirebiliyor. Bunun yanında aynı şekilde öğretmeni de yönlendirmek istiyor açtığın zaman moda olmuş bir şey vardır öğretmenim beni taciz etti bu hakikaten son zamanlarda çok moda bir tabir oldu. Bunda da hakikaten öğrenciler başarılı oluyor ben bu eğitim vizyonu içerisinde Bununla ilgili eğer gerçekten bunu yapmış bir durum varsa Ne gerekiyorsa yapılsın ama objektif bir durumda ispatlamazsa Buna öğretmeni iftirayı öğrenciye ve veliye yaptırımı uygulanacak bir şey getirilmesi gerekiyor. Doktorların uygulamasına benzer bir uygulama getirilmelidir.
Necla CEREN (TAŞÇIOĞLU HAFIZ OKULU DERNEĞİ)
Yurtdışında çıktığımız zaman gerçekten ciğerimiz yanıyor. Tabiri caizse gittiği ülkelerde meydanı ile anlıyor veya bir caddesi oluyor güzel karşılıklı gidiyorsun geliyorsun bizim bir Sivas caddemiz vardı güzeldi yani. Şu anda ora mahvolmuş durumda halkın söylediği de bu Bizim gördüğümüz de bu meydanımız yok doğru düzgün yıllardır söyleniyor ama Kayseri’de bu eksiklik bunu söylemek isterim. Eğitimle ilgili de devamlı söyleniyor ama öğretmenlerin gerçekten bu işe özveriyle nasıl yapılır ne yapılır bilemiyorum ama bu işe sarılmaları gerekiyor Biz Doktorlar arasında ben aile hekimiyim öğretmenler belki yanlıştır ama kusura bakmasın öğretmenlerimiz öğretmenler rapor almayı raporcu tabiri denilir hekimler arasında. Hani bu üzücü mesleklerini canla başla bir şekilde yapması için heveslendirmemiz lazım. Öğretmenleri Nasıl yapacağız bilmiyorum ama çocuklarımız onlara emanet çünkü ve gençlikte şu anda çok üzücü bir durumda gençliğin durumu vahim arkadaşlara söyleyince o kadar değil diyorlar ama benim gördüğüm o daha dün yeğenim şunu anlattı teyze dedi lisede okuyor yeğenim 3 tane çocuk öğlen arasında alkol almış ve okula gelince kusmuş 112 çağırmışlar çocuk öğlen arasında değişim diyen çocuklar var. Eskiden böyle bir şey var mıydı bizim dönemimizde ateistlik nedir bilinmezdi bile şimdiki çocuklar maalesef bir şekilde bilemiyorum nasıl yaparlar ama hakikaten ciğerimiz yanıyor Teşekkür ederim Kusuruma bakmayın.
Hüseyin TÜRKMEN (KAYSERİ KÜLTÜRÜNÜ GELİŞTİRME DERNEĞİ)
Değerli hocalarıma teşekkür etmek istiyorum. Burada olmalarından dolayı ve bize verdikleri bilgilerden dolayı. İnanç yapımızda devlete yüklenilen misyon ortaya konulurken bir toplumun bir devlet yönetici olduğu toplumun akıl, nesil, din, mal ve can emniyetini de sağlamakla yükümlülük ifade edilir. Mal, can eyvallah ayrı ama eğitim ile ilgili konuya geldiğimizde akıl nesil din eğitimi kapsayacak bir şekilde tahlilleriniz önemlidir. Tespitlerini çok önemli yayımlanan bilgilerde önemli bunları önemsememiz gerekiyor. Sadece sizden istirhamım konuşmanızdan algıladığım kadarı ile ben hakikaten birikim sahibiyim doğru biriyim diyorsunuz. Gelsinler bana sorsunlar istiyorsunuz hocam. Bilgi var tecrübe var bunlar çok kıymetli şeyler. Yolunu yöntemini bularak ayıp değil günah değil bu sorumluluktur. Bir şekilde sizde var olan bu bilgi ve tecrübeyi yönetim kademesi ile paylaşmanızdır. Şükrü hocam bir konuştu ki hakikaten manifesto diyebileceğimiz türden. Keşke şehrimizde güçlü anlamda aday adaylığınız konuşulsaydı. Keşke aday adayları da burada bulunsalardı. Bu dersi sizden dinleselerdi. Ben bugün buradan lüzum arz eden notları aldım. Bu notları aday adayları ve adaylar ile paylaşacağım.
Mustafa KURBAN (BEYTÜL MAKTİS DERNEĞİ)
Her iki özel konuğa da çok teşekkür ediyorum gerçekten harika bilgiler verdiler. Eğitim konusunda kaç bir şey daha söylemek istiyorum. Ben hem aileler hem de Milli Eğitim bakanlığımız öğrenci ve ailelerine bence gereğinden fazla değer veriyor. Eğitim yöneticileri de eğitimciler de sıkıntıda Benim okulumda geçen sene bir bayan müdür yardımcısı bıçaklandı Basın kanalıyla herkes bu olayı duydu. Bu öğrenci aynı zamanda benim öğrencimdi. Bayan öğretmen karıncayı incitmeyen tarzda olan birisiydi. Ağzı var dili yok denen birisiydi. Hoca hanım disiplin kuruluna baktığı için bıçaklandı Ben de aynı zamanda disiplin kurulu üyesiydim ve o çocuğu hiçbir zaman rencide edici ve defalarca disipline gelmesine rağmen rencide edici aşağılayıcı hiçbir durum sergilemedi. Ama öğrenci öğretmenimizi, müdür yardımcımız sokakta bıçakladı ve öldürme niyetiyle bu olay oldu. Ahmet Taş hocamın da bir sözü var ailelerimiz çocuklarını adeta Kabe yaptılar etraflarına dönüyorlar. Bu basın üzerinde çok etkili oldu düşünüyorum. Yani bir türlü ailelerimizle bu konuyu dengeyi kurmak zorundayız. Aileler öğrencilerin her söylediğini doğru kabul ediyor aileler de okula gidip öğretmen ile kavga ediyor. Bu olay gerçekten öğretmenleri yılgınlığa sürüklüyor, pasifize olmalarına neden oluyor. Bu konuda ailelerle ve öğretmenlerle hem Milli Eğitim Bakanlığı hem eğitimcilerimiz hem yerel yöneticilerimiz yani herkese görev düşüyor burada. Herkese görev düşüyor bunu dengelememiz lazım. Hocam çok güzel şeyler söylediniz ama 18 milyon öğrencinin öğretmenin siz uzun vadeli projesini çizdiniz. Acilen neler yapılmalıdır diye bir soru yönetmemi yöneltmek istiyorum. Çünkü acil olarak bir şeyler yapmamız gerektiği herkes tarafından biliniyor.
Yerel gündem de ise Şükrü Karatepe hocanın söylediklerine katılıyorum. 31 Yıldır Kayseri’deyim ve hocamızın söyledikleri özelliklere sahip bir belediye başkanı seçmeliyiz. Türkiye'de böyle bir çalışma var mı bir diğeri şehirleşme ile ilgili herhangi yayınınız var mı diye merak ediyorum. Kayseri’de gerçekten vesayet devam ediyor mu? bir vesayetin olduğunu onu çıkamadığını misal yerel yöneticilerde olsun en çok bizi ilgilendiren bu konu var mı yok mu Ben inanmak istemiyorum bu konuda açıklama yapıp yapmamakta serbest teşekkür ediyorum.
İhsan GÖRÜCÜ (KAYSERİ HAKİMİYET GAZETESİ)
Şükrü bey bilinen ve bilinmeyen hep mükemmel olması gereken şeyleri söylediler. İnsan bilmedikleri şeyleri ayağının altına alsa başı göğe değer. Bu laf çok hoşuma gider benim. Problemsiz toplum olmaz Problemsiz insan dolmaz. Şimdi bunu problemlerle beraber açmaya çalışacağız. Benim görüşüm âcizane budur. Bizim Kafamızda boşluk çok Şükrü abi çok yeri doldurdu Allah razı olsun. Hayati konulara değindi. Şimdi biz büyük bir milletiz diyoruz ancak 90 senedir doğru düzgün bir sanat yapamamışız.
Uğur DURSUN (HİLALDER)
Hem Şükrü Karatepe Hocama hem Mustafa hocama küçük meclisimize gelmiş olduklarından dolayı teşekkür ediyorum. Benim tahlillerim şu yönde olacak şimdi hasbelkader birkaç tane ülke dolaştık ülkelerinde hem batı ülkelerinde hem de Orta Afrika ülkelerinde Ortadoğu'da bir kaç ülke gezdim. Bir ülkeye gittiğimizde şehir ibaresini hissedebiliyorsunuz orada Kırgızistan'a gittim mesela Kırgızistan ile ilgili şehir kültürünün olduğunu bir mimarinin olduğunu görebiliyorsunuz. Savaştan önce Suriye'de oldu Halep çok orijinal bir şehirdi. Halep'e özgü bir mimari bir tasarım bir üslup ruh vardı. Şimdi Tabii ki ondan bir şey geriye kalmadı. Hasbelkader yine Paris'te bulundum Paris'te vardığınız zaman o barok sanatını hissedebiliyorsunuz. Brüksel aynı illerin başında son yıllarda Makedonya'da Üsküp’te barok sanatına ait bu şehirleşme bir mimari tarzının geliştiğini görebiliyorsunuz
Türkiye'de dolaşıyorsunuz Bir de ve Türkiye'de şehirleri dolaşırken yani ben sanat tarihçisi yönüm yoktur. Bu yönde eğitimim falan da yok bir eski eserlere baktığımda şu Selçuklu Osmanlı diye ayırabiliyorum. Burası çok güzel Selçuklu eseri mesela cami var Güzel bir minare yapmışlar diyebiliyorum Osmanlı eseri ne kadar güzel bakın üzerinden yıllar geçmesine rağmen bugünkü estetiği ile hala aynı kalmış. Ama son Cumhuriyet döneminde böyle bir estetik göremiyoruz maalesef. Cumhuriyet dönemine ait bir mimari yok bir ruh yok Bir siluet yok maalesef gelişmedi. Şimdi Şükrü hocam bunlarla ilgili birçok projeyi söyledi şu eğitim kurumlarında şu meslek gruplarının da gelenler Aslında şehirr mimarisinde çok da başarılı olmadı. Bunun üstüne bina ben de şöyle bir değerlendirme yapmak istiyorum. Acaba şehirleri yöneten belediye başkanlarına seçilirken burada birçok şeyin üstünde durduk ve tartıştık belediye başkanlarına bu niteliği haiz olmakla birlikte acaba bu seçimle ve başarısız başarılı meslek gruplarından Belediye Başkanlığı yapabilecek nitelikte yapabilecek haiz olan bir mesleklerin bir eğitimden geçirerek Belediye Başkanları seçsek diyorum. Nasıl ki bir tıp doktoru 1 tıp fakültesi eğitiminden sonra hekimlik yapabiliyor bir hakim hukuk veya siyasal eğitim aldıktan sonra bunları yapabiliyor ama belediye başkanlığını herkes yapabilir bizim ülkemizde. Yani eğitim olan da, olmayanda yapabiliyor. Belediye başkanı seçilebilmek için en az ilkokul mezunu olması gerekiyor. Sadece eğitim olmayanı da yapabiliyor mesleki bir kariyeri olanda yapabiliyor mesleki kariyeri olmayanda yapabiliyor. Hiçbir seçiciliğin olmadığı bir ortamda kişinin sadece popülaritesinin olması yetiyor diye düşünüyorum.
Fatma OYTUN (KAYSERİ BEDENSEL ENGELLİLER DERNEĞİ)
Şimdi bu mimar illerden bahsedince mimariden ve güzellikten, bir engelli olarak bizim pek o kadar gidecek yerimiz yok. Fakat biz gideceğimiz yere erişmek ve gitmek istiyoruz. Giremediğimiz alanın hiçbir şey güzelliği işimize yaramıyor. Neden tekerlekli sandalye ile arkadaşlarımız giremezse, ben bu mekâna giremezsem, buradaki güzellikleri göremem. Onun için şehrimizin belediye başkanlarımızın özellikle görmek ile bakmak arasındaki farkın belirlemesini temenni ediyoruz. Biz de görmek istiyoruz.
Leyla ŞAHİN (GÖZLEMCİ): Şükrü Karatepe hocama çok gecikmiş bir teşekkürümü iletmek istiyorum. Ben Türkçe öğretmeniyim. Kayseri'ye yeni geldiğimizde bir Atatürk sergisi hazırlamış ve siz de o sergiyi açmıştınız. Siz aslında sadece sergiyi değil benim vizyonumu açtınız. Ücra bir okulun sergisinde bulunmak, öğrencilere dokunmak, bizlere dokunmanız bizleri çok mutlu etti. Sizi çok örnek aldık Biraz önce saymış olduğunu o niteliklerin hepsini siz zaten taşıyorsunuz. Güzel şeyleri hepsini siz o zaman yapıyordunuz zaten. Çok güzel bir örnek olduğunuz için çok çok teşekkür ediyorum. Bir belediye başkanı aynı zamanda iyi bir psikolog olup, vatandaşları cesaretlendirmelidir.
Rafet URAL (KAYSERİ YAZARLAR BİRLİĞİ)
kayseri gündem gazetesi köşe yazarı: iki konuşmacının da bahsettiği gibi vurgu yaptığı noktaya temas edeceğim hocam söyledi inanç ve sezgili olmak dedi bu aslında kuramcıların da karşısında durarak İsyan ahlakında topçunun bahsettiği iki önemli kavram Ben aklıma o geldi çünkü Nurettin Topçu da bu kavramları arz etmişti doktora tezi yapılmıştı Fransa'da çok unuttuğumuz kavramlar zaman unutturmuş bize Sevgili Hocam 2023 eğitim felsefesi konusunda beyanatlar da bulunduğu bizi Ben eğitimciyim öğretmenim 14 yıldır Sınıf öğretmeniyim sınıftayım bu süre zarfında da Tabii Bu sistemin 16 Biz kaçırdığımız bir nokta var sürekli sistemler üzerinde konuşuyoruz değişen sınav sistemi fakat unuttuğumuz nokta aslında bizim eğitim felsefemiz var mı gerçekten Sahici anlamda biz bunu sorgulamalıyız ne yazık ki batıdan ithal ettiğimiz kuramlardan bu eğitim felsefesini özümüze uymuyor bizim gözümüze aykırı bir noktaya geliyor ve otomatik hafta başlıyor burada Peki ne yapabiliriz ben buna inanıyorum ya bu yeni bakanla yeni eğitimle ilgili sistemin içerisinde olan Bakan içerisinden geliyor ve sadece Türkiye'de değil tüm insanlığa sunulabilecek bir eğitim felsefesi ve onun üzerine inşa edilmiş bir eğitim felsefesi lazım bunu yapabiliriz tekrardan ülkemize özgü bir eğitim sistemi düşüncesi gerçekleştirebiliriz ithal kuramlar ve paradigmalar da yani Yok anlamayacağım 2 görüldü bunun örneği de 15 Temmuz'da yaşadık keza bunu. sistemlerden ziyade Muhakkak bir eğitim felsefesinin gündeme alınması gerektiğini nasıl bir çocuk yetiştireceğiz nasıl bir insan yetiştireceğiz bunun üzerine sistemin inşa edilmesi gerektiğini Teşekkür ederim katılımcılarından dolayı. Ahmet Taş hocam buyurun-
Ahmet TAŞ (KAYSERİ GÖNÜLLÜ KURULUŞLAR PLATFORMU – Sözcüsü)
Mustafa Hocam çok güzel bilgiler verdiler solsunlar. Geçmişten beri ben 26 buçuk yıl öğretmenlik yaptım. Milli eğitim politikamızda ya veliler kendi kafasındaki şekillere göre çocukları yönlendirmek istiyor veya okullarda onların bilgileri ıslahatları yetenekleri ilkokul 1. sınıftan itibaren tespit edilip aşama aşama gittiği okulları dosya halinde getirilip, bunlar neye layıksa hangisi yapabilecekse tespit edilenlerin yapılması gerekmektedir. Bir insan istemediği halde bir yere gönderiliyorsa bunda başarısızlık olacaktır. Kendimden örnek vereyim. Ben sosyal bilimler öğretmeniyim. Aslında lisede fen bölümünden mezun oldum, fen bilimleri ile ilgili bir alana gitmem gerekiyordu. Halbuki ben tarihi seviyordum fakat Üniversiteye gideceğim eğitim bilimleri enstitüsünde sosyal bilgileri tercih ettim. Daha sonra tarih öğretmeni oldum. Sonunda su gitti gitti yatağını buldu. Zaten böyle olması gerekiyordu. Ne yazık ki başkalarının çocukları başka çocuklarla yarıştırırken ziyan olmaktadır. Veliler kendi hayalindeki yerleri çocuklarının hayaline göndermek istiyorlar. Bu da ciddi anlamda sorunlar oluşturmaktadır. Arkadaşlarımdan biri dedi ki benim oğlan çoban olmak istiyor. Gerçekten de yanına 15 tane keçi aldım 15 tane de koyun aldım falan köyde bir tanede ahır yaptırdım orada çobanlığa devam ediyor. Çoban oğlum hayatından memnun olduğunu söyledi. Sabahtan akşama kadar geziyorum ve memnunum dedi. Şimdi bu çoban kötü bir iş mi yapıyor? Hayır Peki çirkin mi? haram mı? O da hayır. Su aslında yatağını bulmuş. Sanki kişilerin tercihlerini kendilerine bırakırsak çok daha güzel olacak. Ancak her ilde kurulan üniversiteler acaba gerekli mi, acaba faydalı mı? Mesela bir ilçede meslek yüksekokulu açıldı. Orada açılan bu okula gerçekten ihtiyaç var mı? Bizler öncelikle hangi meslek grubundan kaç kişiye ihtiyacımız varsa ona göre insan yetiştirmeliyiz. Kaç tane orman mühendisine ihtiyaç var, 1000 tane. Eğer 2000 tane orman mühendisi yetiştirdiğimiz de 1000 tanesi ne olacak? Buna iş bulamayacağız iş veremiyoruz. Hiç ilgisi olmayan alanlarda iş yapıyor olacaklar. Bunlar hepsi bizim dertlerimiz.
Şükrü hocama çok teşekkür ediyorum. Ama şunu özellikle söylemek istiyorum şehirlerde belediye başkanlarını çalıştıranların vatandaş olduğuna inanmaya başladım Gördüğümüz her eksikliği her yanlışı bir yoluyla belediyeye veya belediye başkanlarına ulaştırmamız gerekiyor. Belediye mekanizması iyi çalışırsa, şehir yaşanabilir hale gelecektir. Belediye ve belediye başkanına vereceğimiz katkılar ile şehrin estetiğinin yaşanabilir olmasına, modern bir şehir olmasına, düzensizliğin ortadan kalkmasına çok katkımız olur diye düşünüyorum. Ayrıca İnşallah belediye başkanlarımız belli zamanlarda sivil toplum kuruluşları ile belli semtlerde halk buluşmalarını ciddi olarak yapmalıdır diye düşünüyorum. STK ve vatandaşlardan gelen talepleri ve tepkileri çok ciddiye alarak değerlendirilirse sanırım daha başarılı olurlar diye düşünüyorum.
İbrahim BAYRAM (İL MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ-ÖĞRETMEN)
Kıymetli hocam fikirlerini paylaştı teşekkür ediyorum bizlere tercüman oldu. Bizde bazı okul ziyaretleri yaptığımız zaman hakikaten ne yapacağını bilmeyen arkadaşlarımızla karşılaşıyoruz. İnsanlara veya öğretmenlerimize ne yapacaksın bilmediklerini öğretmek, bir adım atmak, onları dinlendirmek 2023 vizyonumuzun başında geliyor. Hem okullarımızı bilgilendirmek, hem de öğretmenlerimizi bilgilendirmek en güzel bir şey. Sayın başkanımız da çok güzel şeyler anlattı. Belediye başkanlığı döneminde çok güzel inşaat yaptığını, ancak inşaatın yapılması esnasında yapmış olduğu bir tespit ve bu tespiti de bizle paylaştığı için çok teşekkür ediyorum. Çok güzel inşaatlar yapabiliriz ancak bu çok güzel inşaatları yapacak olan mimar, mühendis ve diğer tüm meslek erbapları bir eğitimci hocanın elinden çıkmaktadır. Bu olayların birbiri ile bağlantısı vardır. Mutlaka bu tecrübelerin de yeni seçilecek olan başkanlarımızla paylaşacaklardır diye umut ediyorum. Yapılan toplantılarda da sayın başkanımızın fikirlerini değerlendirileceğini de düşünüyorum.
Ben Mustafa Bey'in açıklamasını bir konuda açıklık getirmek istiyorum. Son dönemlerde eğitimle alakalı birçok projeler gerçekleştiriyoruz Bunu sadece Milli Eğitim Bakanlığımız değil, Sosyal ve Politikalar Bakanlığı ve daha birçok Bakanlıklarımız proje temelli ilerliyor. Bu projelerde genellikle STK lar başta olmak üzere, diğer kurum ve kuruluşlar oluyor yer alıyor. Fakat ben acizane olarak bu projelerin işlerinin doldurulmadığını ve ülkemizin maddi kaynaklarının tamamıyla heba edildiğini düşünüyorum. Konuşmanızın başında KOSGEB'den alınan kredilerin nasıl çarçur edildiyse benzer bir durumda burada var. Birileri tarafından sadece fotoğraf karelerinde insanları gösterebilmek, öğrencileri gösterebilmek adına birçok okullarımızda da bu tip projeleri yürütüldüğünü biliyoruz. Sadece o fotoğraf kareleri alınıyor bir yerlere servis ediliyor. Buralarda da paralar çözülüyor şeklinde düşünüyorum. Yani proje temelli kısa süreli birilerinin cebini dolduracak ve hakikaten o olaya elini atmayacak iş ve işlevlerden projelerden bahsediyorum. Sayın başkanım da inşallah Cumhurbaşkanlığı danışmanlığını yaptığı için bu tip projelerin verilmemesi gerektiğini ve ülke ekonomisine katkı sağlamasını düşünüyorum. Son dönemlerde hakikaten bu projelerin öğrencilerimizin hem de maddi kaynaklarımızın birçok noktada heba edildiğini düşünüyorum.
Burhan KARAMUSTAFAOĞLU (FAKİR VE MUHTAÇLARA YARDIM DERNEĞİ)
Asıl konulara girmeden önce küçük Millet Meclisi'nin VTR’sinde eğitimle ilgili konularda görüş sorulmasında bir eksiklik olduğunu belirterek, görüş sormanın bütün siyasi partilerden sorulması gerektiğini belirtiyorum. Eğitimle ilgili bütün sendikalardan sorulması gerektiğini üzerine basa basa söylüyorum. Eğer görüş sorulmasına rağmen, sorulan kişilerden bir cevap alınamamışsa bu VTR içerisinde yer almalıdır diye düşünüyorum. Bu konuda VTR hazırlayan arkadaşların dikkatini çekmek istiyorum. Bu böyle devam ederse TkMM’nin bundan sonraki toplantılarına katılmayacağımı belirterek protesto edeceğim.
Eğitimle ilgili konularda Mustafa Bey hocamı temel prensipler itibariyle ellerimle alkışlıyorum. Hatta ve hatta yüreğimle alkışlıyorum. Bir eğitimci olarak, üstelik teknik eğitimci olarak konunun ne kadar önemli olduğunu ifade ettiniz. Yürekten katılıyorum. 60’lı yıllarda cereyan eden bir olaydan bahsettiniz. 60'lı Yıllardaki öğretmen yetiştirme politikası gerçekten çok nitelikliydi. Gerçekten de yüksek öğretmen okulları mezunları bugünün üniversitelerinin mühendislik bölümlerini ayakta tutan temel liselerdi. Öğretmen olabilmek için herhangi bir dalda doçentliğini, doktorasını almış bir öğretim üyesini bana izah edebilir misiniz? Öğretmen olabilmek için bir konu ile ilgili doktora ve yüksek lisansımı yaparım, doktora mı da yaparım, doçentliğini de alırım, güzel bir konu ile ama Ondan sonra öğretmen olurum derse girelim ders anlatırım anlayışı doğru mudur? Peki, siz hangi alanda bu öğretmenliğin pedagoji, psikoloji ders anlatım tekniklerini soru anlatım tekniklerini ve soru değerlendirme tekniklerini aldığınız? Almadınız. Siz kendi imkanlarınız ile bu alanda başarılı oldunuz. Ben yönetici iken, Erciyes Üniversitesi Meslek Yüksek Okulunda bir profesör arkadaşım 90 dakikalık dersini bitirdi. Geçmiş olsun dedim. Uyandınız mı? Dedim. Daha girmemişsiniz. Bu nasıl bir konudur? Hoca bana profesör hocanın dersi böyle olur dedi. Bu arkadaş özellikle öğretmen öğretmen yetiştirme konusunda hocalık yapıyor. Bu Türkiye'nin kanayan yarasıdır diye düşünüyorum. Eğitim politikalarının temelli olarak gözden geçirilmesi ve hangi sistem getirilirse getirilsin öğretmen yetiştiren üniversitelerin, üniversite hocalarının ve de mezun olan öğretmenlerin dört elle işe sarılmaları gerekiyor. Bir tabir var. Güneş çarığı, çarıkta ayağı sıkıştırırmış.
Mustafa TEMİZER (MİLLET DERNEĞİ Şube Başkanı)
Verilen bilgiler için teşekkür ediyoruz. Her iki özel konukta konuşmalarında işin olumsuz taraflarını dile getirdiler ağırlıklı olarak. Yalnız şu gerçeği unutmamamız gerekir. Eğer iş ehline verilmezse çok ciddi problemler ortaya çıkar. Ortada bir problem varsa iş ehline verilmemiş demektir. Çünkü işi ehline verilmediği zaman kıyameti bekleyin buyuruluyor ülkede hangi alanda sıkıntı varsa Demek ki biz bu alanda Eylül olan insanlara sorumluluk vermiyoruz demektir işin temel özeti budur Eğer hala sıkıntılarımız devam ediyorsa Demek ki bir işi ehline verilmiyor demektir. Aslında hocam eğitimle ve öğrenciler ile ilgili başarısızlıkları net bir şekilde ortaya koydu. Ben bununla ilgili bir not çıkarmıştım. Özellikle sınavlarda almış olduğu notlar ile ilgili başarısızlıklarını hazırlamıştım. Onu söylemeye gerek yok hocalarımız onları anlattılar. Asıl başarısız olan öğrencilerimiz değil sürekli değiştirilerek yapboz tahtasına çevrilen eğitim politikalarımızdır. Eğitim sistemimizdir. Milli Eğitim Bakanlığının eğitimle ilgili projeleridir. Gençleri ve aileleri karamsarlığa itmeden, ne yapılması gerekiyorsa, iş işten geçmeden gerekeni yapmak gerekir. Aileleri ve gençleri karamsarlığa gitmeden başarısızlık yolundaki bütün engeller acil bir şekilde aranıp bulunmalıdır. Bu ve benzeri sorunlara çözüm üretmek siyasilerin görevidir. Eğitim ve üretimin milli şartları çağın ihtiyaçlarına göre düzenlemek, yeni bir eğitim seferberliği başlatmak zorundayız. Sorunlarımız şahıs temelli mesele değildir. Sistem meselesidir. Milli Eğitimin sorunları bakan değişikliği ile hükümet politikaları ile çözülmez. Sorun şahıs ve hükümet programları ile değil, devlet politikası ile çözülür. Hiçbir düşünce devlet politikası haline gelmediği sürece o düşünce alanında, o eylem alanında başarı göstermek mümkün değildir.
Anlattığı konuda bilhassa öğretmenlerin yetiştirilmesi ile ilgili üniversitemizin görevi olduğu için mevcut öğretmenlerimiz konusunda sihirli bir değnek yok ki bir anda değiştirebilirim. Siz kendi öğrencilerinizi yetiştirebileceğiniz gibi kendi öğretmenlerinin de daha kaliteli bir eğitim verebilmesi için materyal bir proje konusunda destek desteklerinizi bekliyoruz.
Bununla birlikte 1949 yılında Amerika ile yapılan bir antlaşma var. Bu antlaşmanın iptal edildiği ile ilgili geçerliliği ile ilgili resmi bir açıklama yok. Bu süreç devam ediyor mu ediyorsa bu olumsuzlukların altında bu sürecin etkisi var mı? Bu eğitim Anlaşmasının rolü var mı teşekkür ederim.
Mustafa İLHAN (KAYSERİ STRATEJİ DERNEĞİ)
Şükrü başkanımın anlatmış olduğu konuya bir ekleme yapmak istiyorum. Sanırım kendisi de atlamış olabilir.
Bilhassa partilerde ve belediye meclislerinde ekonomik özgürlüğün kazandırılması gerekiyor. Şunu söylemek istiyorum. Partiler ve belediye meclisleri zenginlerden, bilhassa müteahhitlerin oluşturduğu belediye meclislerinde alınan kararlarda çoğunlukla bunların önerileri kabul ediliyor. Son yüzyılda Türkiye'de mimarinin bozulması, Kayseri’de mimarinin bozulması konusunda, yeni bir mimari tasarım oluşturulamaması, para kazanan müteahhitlik sektörü eliyle olmuştur.
Mehmet Emin ŞEKER (HİMAYEDER)
Belediye başkan adaylarının belli bir eğitimden geçirildikten sonra aday olması sağlanmalıdır. Hiçbir Kanun ve yasadan anlamayan kişiler bile belediye başkanı olabilmektedir. Bu tür talepler ile ilgili olarak yeni bir tartışma ortamının sağlanması gerekmektedir. Eğitimcilerin eğitimi ise başlı başına tam bir devlet politikası olmalıdır. Her bir iktidara göre politika değişikliği olmamalıdır.
Genel Gündem Ortak Sonuç:
1. Eğitim politikaları adından anlaşılacağı üzere milli olmalıdır. Eğitim politikaları belirlenirken iktidar ve muhalefetin birlikte mutabık kalacağı bir çalıştaydan sonra kararlaştırılmalıdır.
2. Hangi eğitim politikası getirilirse getirilsin öncelikle eğitimcilerin eğitilmesi gerekiyor.
Yerel Gündem Ortak Sonuç:
1. Belediye başkanı seçilecek kişi; Sağlıklı, kendini ifade edebilecek, anlayışlı, ilişkileri düzgün ve güven veren olacaktır.
2. Vatandaşı dinleyecek, hareket kabiliyeti olacak, bilgili ve tecrübeli olacak, hayatın içinden gelen birisi olacak, ikna kabiliyeti olacaktır.
3. Önyargısız olacak, şehirden ve şehircilikten, tarihten ve estetikten anlayacak, doğruyu anlatan olacak, inançlı olacak, duygulu ve hayal gücü olacak, keşif yeteneği olacak, merak sahibi olacaktır.
Değerlendirenler
Adnan EVSEN
Kayseri kMM Hamalı