YER: Eğitim Bir Sen Toplantı Salonu
TARİH: 07.04. 2018
KATILIMCILAR
DERNEK, VAKIF VE GİRİŞİMLER
1 / Azadi Hareketi ( Atik Okuyucu – İl Temsilcisi )
2 / İlim ve Hayra Hizmet Vakfı ( Zülfü Biçerer – Genel Başkan )
3 / KAYED ( Murat Özekinci – Genel Başkan )
4 / Elazığ STK Platformu ( Resul Şahin – Danışma Kurulu Üyesi )
5 / İpekyolu Dayanışma Derneği ( Abdulkerim Avanoz – Başkan )
MESLEK ODALARI
******************
SENDİKALAR
*************
KANAAT ÖNDERİ VE BİREYLER
*************
GÖZLEMCİLER
HAK – PAR ( Siracettin Sarı – İl Başkanı )
BELEDİYE BAŞKANLARI
Katılım olmadı.
MESAJ YOLLAYANLAR
Mesaj yollayan olmadı.
DİĞER KATILIMCILAR
MEDYA
Kanal Fırat
Kanal E
MODERATÖR
Resul Şahin – Elazığ STK Platformu Danışma Kurulu Üyesi
KONULAR
GENEL KONU: Türkiye’ de Medya, Haber Alma ve Yapma Özgürlüğü.
KONUŞULANLAR
Genel Konu:
1 / Resul Şahin: Avrupa'nın gözüyle baktığımız zaman Türkiye'de Medya özgürlüğünden bahsetmemiz mümkün değildir. Mesela onlar PKK’ yi kendi meclislerinde ağırlayabiliyorlar ve imkan tanıya biliyorlar. Tabi onlar terör örgütü demelerine rağmen, bizden de aynısını yapmamızı bekliyorlar. Bizim de eksikliklerimiz olabilir ancak Avrupa'nın gözüyle bakmak yanlış olur. Bir insanın olur da bir devletin sırları olmaz mı? Avrupa'nın herhangi bir ülkesinde bir gazeteci ülkesinin bir sırrını ifşa ettiği zaman o gazeteciye müdürlük mü verilir ceza mı verilir? Bugün sayın cumhurbaşkanımız Avrupalılar ve bir takım yerel medya tarafından diktatör olarak lanse edilmektedir. Hakkında yazılmadık ve çizilmedik bir şey bırakmadılar. Bugün çok bağıranların geçmişlerine bir bakalım: Siz değil miydiniz 28 şubat sürecinde komutanlardan brifing alan. Darbecilerin yanında hazır ola geçip selam çakanlar; siz değil miydiniz? Siz değil miydiniz 411 el kaosa kalktı diyenler.
Bakın Fransa'da bir terör eylemi yaşandı ve 100'e yakın insan katledildi, ancak siyaseti ile basınıyla tüm kurumları yekvücut oldu ne dışarıdan gelen devlet adamlarıyla kol kola girip terörü kınadılar. Hiç kimsede çıkıp Fransız hükümetini suçlamadı ancak bizde durumun böyle işlemediğini hepimiz çok iyi biliyoruz. Basın basınlığını yapacaksa sonuna kadar destekliyoruz, ancak bir savcının katilleri basın organlarında ve sosyal medyada kahraman diye lanse ediyorlarsa, kimse kusura bakmasın bu tür insanlar için basın özgürlüğünden bahsetmek mümkün değildir. Bundan olsa olsa terör özgürlüğü olur, buna da hiçbir ülkenin izin vereceğini sanmıyorum.
2 / Atik Okuyucu: Ülkemiz 15 Temmuz' dan sonra olağanüstü halle yönetilmektedir. Böyle bir durumda gerçek bir basın özgürlüğünden bahsetmek mümkün değildir. Biz ne kadar kendimizi avutsak da, uluslararası standartlarda bir haber yapma durumumuz söz konusu değildir. Haber alma özgürlüğümüzü de aynı şekilde değerlendirebiliriz. Basın özgürlüğü de patronların izin verdiği ölçüde özgürdür.
Biz 80 milyonluk bir ülkeyiz, farklı düşünebiliriz, farklı eğlenebiliriz, farklılıklarımız zenginliğimiz olarak görülmelidir. Hümanist bir yaklaşım sergilenmeli ve tüm insanlar bu şekilde kabul edilmelidir.
3 / Zülfü Biçerer: Türkiye'de medyayı iki sınıfa ayırmak lazım; birisi müspet ve yerli medya, diğeri de yerli olmayan medyadır. Şimdi biz dünyaya bakıyoruz; özgürlük diye öne çıkan medya, tamamen algı operasyonlarıyla hareket etmektedirler. Örneğin bugün Türkiye'de olağanüstü hal var, neden diyecek olursanız Türkiye'nin geleceği ve sınırları tehlike altındadır. Hele bir medya grubu var ki; bu ifsat medya grubu devamlı Türkiye'nin aleyhine haberler yapmaktadırlar. Bunu yaparken de dışarıdan destek aldıklarını çok net belli ettirmektedirler. Onlara tanınan imkânlar sayesinde Türkiye' nin geleceğini karartmak için ellerinden geleni yapmaktadırlar. Bunlar görsel yazılı ve internet medyasında gençlerimiz için büyük tehlike arz etmektedirler. Devlet buna bir sınır getirmek mecburiyetindedir. Dolayısıyla özgürlüğümüz kısıtlanıyor söylemi dile getirilmektedir, bilinmelidir ki sınırsız özgürlük dünyanın hiçbir ülkesinde yoktur.
4 / Murat Özekinci: Üstat Bediüzzaman: ‘‘Gerçek hürriyet budur ki başkasının özgürlüğünün başladığı noktada onun hürriyetinin bitmesidir’’ diyor. Bizim toplumun her kesiminde gerçek hürriyeti belirtmemiz gerekiyor, gerçek manada haber nedir yapılan bir haber midir yoksa provokasyon mudur bunun bilinmesi lazım. Geçmişte gezi olaylarında ve yine bugün terör olaylarında görüyoruz ki gerçek anlamda bir basın özgürlüğünü engellemekten söz etmek mümkün değildir. Haber yapmak isteyen bütün haberciler istedikleri gibi haberlerini yapabilmektedir. Gerçek olan şu ki: milli ve manevi alanda haber yapmak isteyen herkes istediği şekilde haberini yapabilmektedir ve haber almak isteyenler de istedikleri habere istedikleri şekilde ulaşabilmektedirler. Bizler provokasyonla gerçek haber arasındaki farkı anlayabilirsek, başka da bir sorun yaşayacağımızı sanmıyorum
5 / Abdülkerim Avanoz: Türkiye'de basın ve yayın organlarının varoluş sebebini idrak içinde olduğunu söylemek mümkün değildir. Eğer kamuoyuna karşı gerçek sorumluluğunu bilerek yayın yaparsa o zaman medya bir fazilet abidesi olabilir. Aksi takdirde çirkin bir müstebit olarak kalacaktır. Günümüzde ve gelecekte basın yayın araçları doğruluk liyakat ve cesarete sahip olmak şartıyla çok şerefli bir kurum olabilir. Ancak geçmişe dönüp baktığımızda medyanın sicilini çokta temiz göremiyoruz. Yapılan darbeleri destekleyen basın biliyoruz, hala bu hastalıktan kendini kurtaramayan basın patronları mevcuttur.
Basın özgürlüğü hiçbir zaman özgürlüklerin ihlali şeklinde kullanılmamalıdır. Medya demokrasi, insan hak ve özgürlüğünün gelişmesi yönünde toplumun ufkunu açmalıdır. Medya emekçilerinin hakları ivedilikle verilmeli ve can güvenlikleri garanti altına alınmalıdır.
6 / Siracettin Sarı: Biliyorsunuz Türkiye'de medya dördüncü güç olarak biliniyor. Açıkçası ben de medyanın özgür ve tarafsız hareket edebildiğini düşünmüyorum. İnsan hak ve özgürlükleri açısından ele aldığımızda; bir defa medyanın iktidarlardan ve devletten bağımsız hareket etmesi gerekir. Ancak o zaman kendi tarafsızlığını korumuş olur. Türkiye'de medya hiçbir dönemde olmadığı gibi bugün de aynı şekilde bağımsız değildir. Genelde iktidarlar kendilerine nasıl bir yol çiziyorlarsa, medya da aynı şekilde onların çizgileri doğrultusunda hareket etmektedir. Aslında insan hakları ve demokrasi evrenseldir ülkelere göre belirlenmez. Doğrusu ben medyanın yerli ve milli olmasını bir türlü anlayamıyorum. Hiçbir ülkenin sorunları sadece o ülkeyi bağlayan sorunlar değildir. Dünya artık globalleşmiştir ve herhangi bir ülkede yaşanan herhangi bir gelişme o bölgeyi ve bazen tüm dünyayı ilgilendirebilmektedir. Yani herkesin bizim gibi düşünmesi ve bizim gibi tepki vermesi mümkün değildir, o zaman zaten medyanın özgürlüğünden ve tarafsızlığından söz etmek de mümkün olmaz.
DEĞERLENDİRME
İLETİŞİM
SİVİL TOPLUM İLE
150’ ye yakın sivil toplum örgütüne SMS atılarak haber verildi.
MİLLETVEKİLLERİ İLE
Milletvekillerine SMS atılarak toplantı hatırlatıldı ancak ne katılım ne de geri dönüş oldu.
MEDYA İLE
İldeki neredeyse tüm yazılı ve görsel basın davet edildi, iki televizyon kanalı katıldı.
SONUÇLAR
DEĞERLENDİREN KİŞİ
Ercan Sözüer / Elazığ kMM Girişimcisi