YER: Büyükşehir Belediyesi Fırat Toplantı Salonu
TARİH: 10 Şubat 2018
KATILIMCILAR
DERNEK, VAKIF VE GİRİŞİMLER
1 / Sakatlar Derneği (Ali Haydar Koyun)
2 / Atmalılar Derneği (Halit Seyfi Yücel)
3 / Önder İmam Hatipliler Derneği (Mustafa Baştürk)
4 / Alevi Eşit Yurttaşlık Derneği (Erdoğan Ünverdi)
5 / Engizekliler derneği (Suat Mengüşoğlu)
6 / Toplum Gönüllüleri Birliği (Sinan Oral)
7 / Ulaştırma Memur Sen (Doğan Tunç)
KANAAT ÖNDERİ VE BİREYLER
1 / Asım Demirkök (Gazeteci)
2 / Hamza Doğuç (Emekli Eğitimci)
3 / Ferman Salmış (Eğitimci)
4 / Ali Tura (Araştırmacı-Şair)
5 / M.Ali Başıbüyük
6 / Bülent Yılmazer
7 / Yusuf Akdağ (Araştırmacı-Yazar)
8 / Bülent Yılmazer
KATILAN MİLLETVEKİLLERİ
Katılan Olmadı.
BELEDİYE BAŞKANLARI
Katılan olmadı.
MESAJ YOLLAYANLAR
Yok
MEDYA
Katılan olmadı.
MODERATÖR
Ferman Salmış
KONULAR
GENEL KONU: Türkiye’de Yoksulluk
KONUŞULANLAR
1 / Ferman Salmış Dünya’da şöyle bir ekonomik tablodan söz ediliyor; sermayenin giderek belli gruplarda ve ellerde toplanmaya başlandığı öte yandan gelir adaleti vb. konuların bastırıldığı bir kapitalist sistem var. Yalnız ekonomiyi değil, ekonomi üzerinden insanları kontrol edecekler. Önümüzdeki dönem çok da iç açıcı değil. Örneğin Almanya’nın gayri safi milli hasılası bütün İslam coğrafyasının gayri safi milli hasılasından daha fazla. Bunlara baktığımızda bizim ekonomide, sanayide, üretimde çok çok geri olduğumuz görülüyor. Ortadoğu’ya baktığımızda sermayenin yöneticilerde olduğunu görebiliriz. Türkiye’de temel meselelerden biri üretim meselesidir. Gelecekte Türkiye’nin bu coğrafya ile sıkıntılı bir döneme evrilmesi söz konusu olabilir. İnsanların dünyası gelecekte insansız, belli güçlerin dünyayı kontrol eden egemenliğine gireceğini görebiliriz. Kalkınma hamlesine ve büyüme hamlelerine bakıldığında Türkiye’de kağıt üzerinde bir büyüme görülüyor. Fakat şu açıdan bakıldığında şu açıdan bakıldığında sıkıntı görülebilir;örneğin Amerika’nın,Avrupa’nın elli yıllık bir kalkınma planları var. Dünyaya ve ilişkilere böyle yön veriyorlar, bizimde bir ekonomik stratejiye ihtiyacımız var. Önümüzdeki yıllarda ekonominin parametreleri büyük bir değişikliğe uğrayacak. Tuik verilerine baktığımızda; Türkiye’de sokakta kalan insan sayısının azaldığını görebiliriz. Gıda dışı yoksullukta da azalma olduğu görülüyor fakat bunun altında şöyle bir gerçeklik var; biz banka ve kredilerle yaşayan bir toplumuz bir yerde güven ve istikrar varsa borçlanırsınız. Türkiye’de yoksulluğu önlemek için sivil toplum neler yapabilir tartışmamızı bunun üzerinden yapmamız daha doğru olur.
2 / Hamza Doğuç Biz tarım ülkesiyiz diye övünürken biz artık ne tarım ne hayvancılık ne de endüstri ülkesiyiz. Geleneksel ürünlerden incir, fındık, kayısı dışında ürettiğimiz bir şey yok. Süper güçler dediğimiz her zaman etkili ve yetkili ülkeler enerji savaşı yürütüyorlar. Bu enerji savaşından sonra su savaşları başlayacak. İnsan kaynağımız, beyin gücümüz var ancak beyin gücümüzü harekete geçirecek bir şeyimiz yok. Bu gelişmelerin önündeki en büyük engel kalitesiz siyasettir. Gerek tarımda gerek sanayide ara insan gücü çok önemli ama maalesef biz bunu da yetiştiremiyoruz. Diğer taraftan nüfus ve yerleşme, iç göç ve dış göç sorunu var. Bunun önüne nasıl geçilir, ne yapılır düşünmek lazım. Yine önemli bir sorun uyuşturucu önemli bir sektör haline geldi.
3 / Suat Mengüşoğlu Tarımda bizim çok büyük sıkıntılarımız var, büyük tarım alanlarımız hep boş yatıyor, devlet bize üretmeyin diyor. Buğday üretilmeyince halk ekmeği dışarıdan almak zorunda kalacak. Sulama birliklerinin dağıtılması çiftçi için iyi oldu. Tarım ürünlerinin üretim faaliyetleri yeterli değil.Bu konuda herkesin bir çaba göstermesi lazım
4 / Erdoğan Ünverdi Yoksulluk kader mi yoksa sistem sorunu mu? Bana göre daha çok sistem sorunundan kaynaklanmaktadır. İnsanlığın var olduğu zamandan beri bir sorun var, üretim araçlarını elinde bulunduranlar zengin gerisi yoksul olarak yaşamını sürdürmeye çalışıyor. Toplum örgütlü olduğu sürece gelir dağılımında eşitlik olur. Eğitim çok önemli, mesleki yönden çok eğitimli nesiller yetiştiremiyoruz. Sistem insan gücünü iyi planlayamayınca işsiz sayısı artmaya başlıyor. Sermaye büyük işletmelerde ileri teknoloji kullanarak iş yerlerinde sendikal örgütlenmeyi kırarak işçilere asgari ücret düzeyinde ücret vermeye başladı. Günümüz şartlarında asgari ücretle geçinmek mümkün değil. Bunu aşmanın yolu; dünyanın kapitalist sistemden çok daha adaletli daha sosyal politikalar izleyen, sendikal hakların ön planda olduğu bir sistem olmalı. İşçini hakkını savunacak sendikalar ve meslek örgütlerine ihtiyaç var. Eskiye oranla ekonomide bir iyileşme ve ilerleme var, yoksulluk da var ama eskisi gibi değil.
5 / Ali Tura Bir ülkenin açlıkla karşı karşıya gelmemesi için ekonomik üretim araçları, kültür, inanç gibi üst kurumlarla uyumlu olması gerekir. Selçukluların ilk yıllarına baktığımızda Diyarbakır’da dört bin tane dokuma tezgahı var. O zamanki ahilik örgütlenme modelinde her mesleğin kendi örgütlenme modeli var; usta, çırak, ustabaşı gibi. Mesleki yapının kendi ayakları üzerinde durabilecek bir sistemleri var. Kendi dinamizmi üzerinden gelişerek 1500 lü yıllara kadar geliyorlar. Bundan sonra yeniçeriler bu üretim modelini yok ederek gelişmiş ülkelerdeki malları tezgahlara koyarak satmaya başlamışlar ve o zaman Osmanlılar yoksullaşmaya başlıyor. Cumhuriyet döneminde devlet eliyle sanayi ve üretimi geliştirmeye başlamışlar ve bu coğrafyada yaşayan insanları sürekli olarak devlete el açma, devletten medet umma anlayışına sürükledi. Bizi tamamen tembel ve piyasa ekonomisine yönelik insan tipi yetişti. Sanayi alanlarında insanlar hala devlet içerisinde bir yerlere gelmeye çalışıyor. Devlet küçük de olsa sanayi bölgelerindeki üretimlere sahip çıkmak zorunda. Ama asıl güç kendi ekonomik güçlerini geliştirerek mümkündür. Tarım alanlarında da her şey devletten bekleniyor. Üretimin olmadığı yerde açlık ve yoksulluk kaçınılmaz hale gelir.
6 / Halit Seyfi Yücel Üretimin olmadığı bir yerde insanların zengin olması mümkün değildir. Sadece geçici olarak bir ferahlama ve rahatlama olur, ötesinde hiçbir şey olamaz. Sosyal devlet politikası öyle bir şey ki, üretim yapana verilen bir destek değil, üretim yapmayana verilen bir destek olduğunda üretim olmaz. Sosyal yardımla dilenci bir toplum yarattık. Üretimi yapılamadığı için ülkeler sömürüye maruz kalıyor. Kapitalist sistem, üretimin yapılmamasına yönelik bir sistem. Sosyal devlet benim üretimimi artıran bir devlet olmalıdır. Devlet lüks tüketime verdiği vergisiz mazotu çiftçiye çok yüksek fiyattan veriyor. Tarım ürünleri üreticiden çok düşük fiyata alınıp beş katı fiyata satılıyor o zaman çiftçi niye üretsin ki? Çiftçinin üretmediği zaman daha karlı olduğu bir düzen var.
7 / Doğan Tunç Yoksulluk konusunda, ülkemizin kaynaklarını göz önüne getirmeliyiz. Bunun dışında yoksulluğu ortadan kaldırmanın tek yolu üretimdir. Yoksulluğun nedeni yeterince üretemememiz, pazarlama konusunda kaliteli ürün azlığı, dünyaya satıldığında parasal karşılığı birim başına çok para kazandıran ürünlerle, birim başına az para kazandıran ürünler arasında bir seçim yapmıyoruz. Her şeyden önce ülkenin sınırları içerisinde bulunan insanlar birbirleriyle kavga etmeden, uzlaşmacı bir anlayışla, kardeşçe paylaşım için yasaların çıkmasına gayret etmeliyiz. Yoksulluğun nedenlerinden olan eğitim konusunda da gelişmiş ülkelerin çok gerisindeyiz. Alt birimlerde çalışanlar, ara elemanlar, uzman elemanlar ve yöneticiler konusunda dünya devletlerinin çok gerisindeyiz. Önemli olan konulardan biri de ürettiğin ürünü pazarlama konusudur. Ürettiğin miktar ne kadar çok olursa olsun pazarlayamıyorsan rekabet etmen mümkün değildir. Adaletli paylaşımı dünya nasıl yapıyorsa bizim de öyle yapmamız lazım.
8 / Bülent Yılmazer Amerika, Avrupa gibi ülkeleri örnek gösteriyoruz ama bu güneşi taşlamak gibi bir şey. Burada yerel unsurları göz ardı ediyoruz. Bizdeki esnaf çiftçiyi sömürmüyor mu? Çiftçiden ürünü çok düşük fiyata alıyor onun üzerine on beş kat fiyatla satıyor.
9 / M. Ali Başıbüyük Köylünün kalkınması için neler yapabiliriz diye bir toplantı yaptık. Devletin köylüye, küçük üreticiye bakışı büyük üreticilere bakışından daha farlık ve köylüye yeterince değer verilmiyor. Devlet politikaları kırsaldan kalkınmaya doğru değildir. Yöneticilerin biraz da halkın içine girmesi gerekiyor. Sadece tüketim olmaz, üretim de yapmamız lazım.
10 / Mustafa Baştürk Yoksulluk sadece bizim ülkemizin problemi değil, dünyanın tüm ülkelerinde yoksullar vardır. Önemli olan dayanışmayı sağlayıp mümkün olduğu kadar mağdur etmeden onların problemlerini çözmektir. Türk-iş’in gerçekçi bir açlık sınırı rakamını açıklaması lazım, açıkladıkları rakamlar çok inandırıcı değil. Devlet sosyal politikaları ön plana çıkarmalıdır, sosyal politikalar olmadığında bu ülkede zengin olmanın da bir anlamı yoktur. Sosyal dayanışmayı iyi yapan bir toplumuz. Türkiye’de asgari ücret tespit edilirken işçiyle alakalı tüm kesimlerin asgari ücret tespit komisyonunda olması ve bu komisyonun demokratik hale getirilmesi gerekiyor. Ekonomik kaynakları çok verimli kullanamıyorsanız o zenginlikleri çöpe atıyorsunuz demektir. Bunun en büyük nedeni Türkiye’deki israftır. Yerel yönetimlerin yaptıkları israf büyük boyutlardadır. Siz yanlış yapıyorsunuz diyen bir sivil toplumun olması gerekir. Terörle mücadele ve savaşa harcadığınız parayı adil bir paylaşım için kullandığınızda neleri kaybettiğinizi görebilirsiniz. Savunma sanayine harcanan parayı düşündüğünüzde bu daha iyi anlaşılacaktır. Tarımda eğer siz tutar da siyasi tercihler üzerinden birilerine karşı adil ve adaletli olmazsanız çok büyük bir yanlışa düşersiniz. Doğruyu, iyiyi ve insani olanı ortaya çıkarmamız gerekir.
Gündemin 2. Maddesi:Şehirde Artan Şiddet Olayları
1 / Ferman Salmış Malatya’daki asayiş meselesi; uyuşturucu, silah kullanımında çok ciddi bir artış var. Elimizde olan bir veride son bir yılda 469 bin kişi sorgulanmış. Şehrin merkezinde artan silah kullanma, mafyavari örgütlenmeler ve bunların rant için çatışmaları giderek görünür hale geldi. Uyuşturucu kullanma miktarı arttığı gibi Malatya giderek pazar haline geliyor.
2 / Hamza Doğuç Bu işe eğitimden başlayacağız. Mutlaka her bireyin ortak sorunu sahiplenmesi gerekiyor. Göç sonucunda gelenlerde özellikle sorun oluyor. 2003 tarihinde ilimize çeşitli nedenlerle gelen öğrenci sayısı on bin, bunu aile sayısıyla çarptığımızda elli bini buluyor. Malatya Doğu’nun bir cazibe merkezi haline geldi. Göçle birlikte gelenlere hassasiyet göstermeliyiz. Hepimize düşen ortak sorumluluklar var, aklı ortak kullanmalıyız. Sistem bir türlü işlemiyor, olayları anlatırken hemen sistemi suçluyoruz ama sistemi çalıştırmak da bize düşüyor.
3 / Ali Tura Öncelikle yapmamız gereken; okul öncesi dönemden 16 yaşına kadar olan gençler için projeler hazırlanmalıdır. Demokratik, çoğulcu, paylaşımcı, ötekileştirmeyen yaşam alanları yaratmalıyız. İlk etapta biz sivil toplum örgütleri olarak elimizi taşın altına koymalıyız. İkinci önemli husus polis örgütüdür. Polis örgütü bir türlü halkın örgütü haline gelemedi. Emniyet anlamında bir otokontrol sistemimizin olması için tüm kesimlerle sıcak ilişkiler geliştiren, ailelerle diyalog kuracak bir emniyet teşkilatının olması gerekir. Eğitim sistemimiz de çok kötü durumda.
4 / Doğan Tunç Öncelikle maneviyat eğitiminin insanlarımıza kazandırılması lazım. Adalet, doğruluk, hak, hukuk kavramlarının yeni nesillere çok iyi öğretilmesi gerekir. İkinci olarak iş bulmak için organize sanayi bölgelerinin artması lazım. Sivil toplum örgütlerinin de eğitimler vererek halkı bilinçlendirme çalışmaları yapmalıdır.
5 / Erdoğan Ünverdi Aslında uyuşturucunun nedenlerini araştırmamız lazım. Uyuşturucu satıcıları zenginleştiğinde bu toplum için olumsuz bir etki yaratıyor. Tv’lerdeki diziler vs.de buna katkı yapıyor. Devlet kısa sürede adaleti sağlayamadığı için mafya adaleti devreye giriyor. Mafya daha çok yoksul çocukları kullanıyor yani yoksulluğu önlediğimiz zaman bunu da aza indirebiliriz.
6 / Suat Mengüşoğlu Biz devlete yönetici seçerken aslında kendimize “efendi” seçiyoruz. Milletvekili seçerken önümüze bir liste konuyor. Ne zamanki kendi yöneticilerimizi kendimiz belirler ve seçersek devlet halkıyla daha çok ilgilenir.
7 / Asım Demirkök 2006 yılından 2016 yılına kadar Malatya’ya gelen ve giden insan sayısına bakarsak daha fazla göç veren bir şehir aslında. Yapılması gereken üniversitenin Malatya’nın sosyo ekonomik yapısını ortaya çıkaracak bir araştırmayı yapmasıdır. Mahallelerde ev ev gezerek insanlardan verileri alacak. O analiz yapılmadan bir şey yapamayız. Sivil toplum kuruluşları sadece siyaset üretiyor, eğitim sendikaları özellikle bu konuda herhangi bir şey üretmiyor.
8 / Mustafa Baştürk Küçük yaştaki çocuklara “iyi insan nasıl olmalı” ama ideolojik bir yaklaşım olmadan ders olarak verilmeli. Suç işlemeye yakın insanların, yerel yönetimlerin sosyal politikalarla topluma nasıl kazandırabiliriz üzerinde çok ciddi çalışma yapması lazım. Sivil toplum örgütleri de bu çalışmanın içinde olmalıdır.
9 / Halit Seyfi Yücel 0-6 yaş çok önemlidir. Özellikle 3 yaşından sonra vereceğimiz eğitim önemli. Aynı zamanda velinin de eğitilmesi gerekiyor. Bizim eski mahalle kültüründe mahallenin çocuğu hepimizin çocuğuydu, şimdi öyle değil. Şiddet eğilimli çocukların temel motivasyonu dikkat çekmektir. Onlara mutlaka ulaşmamız lazım.
DEĞERLENDİREN KİŞİ
Semine Dengeşik
Malatya kMM