Yer: Kocasinan Belediyesi Meclis Salonu
Tarih: 03.02.2018
KATILIMCILAR
DERNEK,VAKIF VE GİRİŞİMLER
1. Mustafa TEMİZER (MİLLET DERNEĞİ)
2. Mustafa KURBAN (YEŞİLAY)
3. Yasin KARAKAYA (MAZLUMDER)
4. Mehmet ŞEKER (HİMAYEDER)
5. Furkan YILMAZ ALTUNÖZ (MİRAÇ VAKFI)
6. Mustafa İLHAN (KARDEŞ KAL TÜRKİYE)
7. Arif DOĞRUER (STRATEJİ DERNEĞİ)
8. Ahmet Biçer CEYLAN (ANADOLU RADYO VE TV YAYINCILARI DERNEĞİ)
9. Ahmet TAŞ (KAYSERİ GÖNÜLLÜ KURULUŞLAR PLATFORMU)
10. Cafer BEYDİLLİ (TEKEV)
11. Hasan Hüseyin ŞAHİN (İYİLİKDER)
12. İsmail BİLLUR (ENDERUN KÜLTÜR DERNEĞİ)
13. Salih DEMİRAYAK (FAKİR VE MUHTAÇLARA YARDIM DERNEĞİ)
14. Mehmet ŞEKER (HİMAYEDER)
15. Ahmet BEYAZKUŞ (RİBAT EĞİTİM VAKFI)
16. Fatih KAYA (MİMAR VE MÜHENDİSLER GRUBU)
17. Osman ÖZENÇ (KUDÜS PLATFORMU)
18. Mehmet ÖZTÜRK (JEOLOJİ MÜHENDİSLERİ ODASI)
19. Erol ÜNLÜ (KAYSERİ GÖNÜLLÜ KURULUŞLAR)
SENDİKALAR
1. Uğur MEMİŞ (EMEKLİ MEMURSEN)
2. Hacı SARI (EĞİTİM BİR SEN)
3. Aydın KALKAN (MEMURSEN İL TEMSİLCİSİ)
4. İbrahim ÜNAL (GENÇ MEMURSEN)
SİYASİ PARTİLER
1. Esef ÖZKAN (KAYSERİ CHP TEMSİLCİSİ)
ÖĞRENCİ KULÜPLERİ
1. Meryem Betül KEBAP (SİYAMDER)
KURUMLAR
1. Muhammed CANLIOĞLU (TARIM KREDİ KOOPERATİFİ)
2. Serdal ÇELİK (BÜNYAN MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRÜ)
3. Yasin YAŞAR (TARIM İL MÜDÜRLÜĞÜ)
4. Harun GÜRPINAR (İL MÜFTÜLÜĞÜ)
5. Lutfi ÇETİNKAYA (DİYANET)
6. Osman AKGÜNEŞ (DSİ)
MEDYA
1. KAYTV
2. Hâkimiyet Gazetesi
3. Sabah Gazetesi Kayseri Temsilciliği
4. Akit Gazetesi Kayseri Temsilciliği
5. Kayseri Gündem Gazetesi
ÖZEL KONUKLAR
1. Araştırmacı Gazeteci Turan KIŞLAKÇI
Çeşitli sivil kuruluşlardan ve gözlemcilerden toplam 60 izleyici katıldı.
MODERATÖR: Hacı YAKIŞIKLI
Kayseri küçük Millet Meclisi Şubat ayı buluşmasında "AFRİN HAREKÂTI; TÜRKİYE’NİN GÜVENLİK POLİTİKALARI" konusunu görüşmek üzere Araştırmacı Gazeteci Turan KIŞLAKÇI nın katılımı ile Şubat ayı buluşması gerçekleştirilmiştir.
03 Şubat 2018 tarihinde Cumartesi günü Kocasinan Belediyesi Meclis salonunda yapılan toplantıya birçok sivil toplum kuruluşuna ait temsilciler, gözlemciler, kamu kurumu, medya ve üniversite öğrencileri katıldı.
"AFRİN HAREKÂTI; TÜRKİYE’NİN GÜVENLİK POLİTİKALARI"
Özel Konuk: Araştırmacı Gazeteci Turan KIŞLAKÇI
Kayseri küçük Millet Meclisini bu organizasyondan dolayı tebrik ediyorum. Afrin’i anlamak için şu dört konuyu iyi anlamak gerekiyor. Bunlardan birincisi; Kıymetli dostlar, dünya siyaseti büyük bir değişim yaşıyor. ABD’nin tek başına dünyayı yönetemeyeceği artık ortaya çıktı. Büyük yalanlar ile Irak ve Afganistan işgal edildi. BM bu konuda bir adım atmadı. Benzer bir olay Suriye’de yaşandı. Suriye’de ölen insan sayısı 1 500 000 oldu. BM isterse herhangi bir ülkeyi bölebilir. Türkiye’yi de isterse bölebilir. Güney Sudan ve Doğu Timor’da olduğu gibi. BM’nin bu yapısı artık değişmeli ve yeniden yapılandırılmalıdır. Ancak bunu seslendiren sadece TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan var.
İkinci temel konu ise NATO meselesidir. Türkiye’nin NATO’ya alınması için iki önemli gerekçe vardı. Bunlardan ilki Rusya’nın çevrelenmesi, diğer ise NATO ülkelerinden herhangi birine bir saldırı olması durumunda diğer NATO ülkeleri de savunmaya geçeceklerdi. Ancak; NATO’ya girdiğimiz günden bu tarafa hiçbir zaman yanımızda yer almadı. Hatta bazı NATO ülkeleri Türkiye’ye vermiş oldukları silahları PKK ile mücadele konusunda kullanmaması gerektiği konusunda uyarı yapmışlardır. Bu ülkelerin başında Almanya gelmektedir.
Üçüncüsü ise Birinci Cihan Harbi sonrası neler yaşandığını çok iyi anlamak gerekiyor. Bazen “Yurtta Sulh Cihanda Sulh” dersiniz fakat bazen de “Söz Konusu Vatansa Gerisi Teferruattır” der ülkenizi savunursunuz. Bugün Ortadoğu’da kartlar yeniden karılıyor. Sykes-Picot (Seykıs-Piko) ve Balfour Deklarasyonu yeniden ortaya çıkıyor. ABD’nin kuzeyde bir koridor oluşturuyorsa bu yeni bir Sykes-Picot tur.
Dördüncü önemli konu ise şark meselesidir. Bugün hala gündemde olan bir meseledir. Yazarlar ve fikir adamları şark meselesini Türkler’ in Avrupa’ya girmesi ile başladı şeklinde görüşleri mevcuttur. Bu sorunun çözümü noktasında Türkleri önce Balkanlardan, sonra İstanbul’dan ve daha sonra da Kayseri’den daha uzak noktalara sürgün etmek şeklinde tanımladılar. Bu planlar hala devrede.
Son olarak da şunu söyleyebiliriz Irak ve Suriye’de neden sorunlar bitmiyor. Tarih boyunca bütün egemen güçler hep Suriye ve Irak’a tahakküm ettikleri zaman küresel güç olmuşlardır. Geçmişte İpek Yolu olarak görülüyordu şimdi ise petrol ve doğalgaz da eklendi. Peki, Musul Sorunu neden çözülemedi diye soracak olursanız el cevap Musul dünya petrolleri için önemli bir yer tutar. Bugün hala açılmayan rezervler var. Fransa’nın Almanya’nın Rusya’nın Musul’da ayrı ayrı hesapları vardır. Bu yüzden Musul Sorunu bitmez. Ancak bir devler oraya hükmederse sorun bitecektir. Bu coğrafya sadece Osmanlı ve Selçuklular zamanında barışı yaşadı. Bunun dışında bu coğrafya hep sorunlarla boğuştu. Osmanlı burada 400 yıl boyunca barışı sağladı.
Suriye’de savaşla birlikte yeni yeni politikalar yaşandı. Buna uluslararası ilişkilerde taktiksel ittifaklar denir. ÖSO Suriye ordusundan ayrılanların kurmuş olduğu bir yapılanmadır. ABD; İsrail’in talebi ile ÖSO’dan desteğini kesti. İran’ın Suriye’ye girişine ABD izin verdi. Türkiye başından beri güvenlikli bölge istiyordu. Ancak batılı liderler bunu istemedi. Çünkü kimse savaşın bitmesini istemiyordu. PYD Kürtlerin içindeki en küçük gruptu. Osman Öcalan kurdu. Şimdi bu örgüt emperyalistlerin lejyonerleri oldular. PYD, Esed karşıtı bütün muhalifleri öldürdü.
Ahmet TAŞ (KAYSERİ GÖNÜLLÜ KURULUŞLAR PLATFORMU): Turan beye çok teşekkür ediyorum. Türkiye’nin 20111 den beri başını ağrıtan bir konu. Eğitimi, yaşamı ve entegresi ile Türkiye halkı ve devleti iyi bir sınav verdi. Bunu yaparken terör örgütleri ile de mücadele etti. Türkiye Fırat kalkanı ile masada olan ülkelerden biri oldu. Türkiye güneyimizde oluşacak bir koridora izin vermemek adına bu harekatı yaptı. Suriye’nin geleceği için anlaşma yaptılar. Bu arada ABD daha çok rol yaptı. Tırlar dolusu silahlar PYD’ye verildi. ABD ile uzun görüşmeler yapıldı. ABD Türkiye’ye karşı hiçbir sözünü yerine getirmedi. Hiç müttefik gibi davranmadı. Türkiye’ye yapılan saldırılarda bir çok vatandaşımız şehit oldu. Bu saldırılarda PKK, DAİŞ, PYD ve diğer bazı örgütler rol aldılar. Türkiye bu terör olaylarını önlemek için bu harekatı yaptı. Bir yandan Afrindan kovulan insanları memleketlerine getirmek, diğer yandan Türkiye’ye olan göçü engellemek ve saldırıların önüne geçmek için Afrin Harekatı yapıldı. İyi de yaptı. Kendi halkı ve toplumunun güvenli geleceği için bu harekatı başlattı. Bunu yaparken de Uluslararası anlaşma ve nezaketi ihmal etmedi. Bu anlamda ABD; NATO, BM, Rusya ve diğer Avrupa ülkelerinin bilgilendirdi. Bu anlamda Türkiye isabetli bir karar verdi. Türkiye haklı olan davasını meşruiyet zeminini kaybetmeden yapmaya devam ediyor.
İbrahim ÜNAL (GENÇ MEMURSEN): Türkiye ABD ile uzun yıllar yapmış olduğu stratejik ortaklığın sonuna geldi gibi gözüküyor. ABD hem ortak gibi görünüyor hem de arkayı dolanıp iki puan almanın gayretini gösteriyor. Bu ikili stratejiyi hem teoride hem de sahada yapıyor. Bu durumu gören Türkiye Rusya’ya yakınlık göstermeye başladı. Rusya’da gerçek anlamda bir dost değildir. Rusya bu durumdan faydalanmak istiyor. Uzun süredir sıcak denizlere inme politikası olduğunu bilmeyen yoktur. Türkiye’de nereye tutunacağını bilmeyen bir pozisyonda ortada kalmıştır. Bütün bunlara rağmen Türkiye kendi gibi düşünen, kendi gibi inanan, kendi değer yargıları ile muadil olan ülkeler ile ortak stratejiler geliştirmek zorundadır. 1974 Kıbrıs Barış Harekatı ve terörle verilen mücadelede Türkiye’ye verilen silahlarda sınırlama getiriliyorsa kendi silahlarımızı yapmak zorundayız. Aksi takdirde emperyalist ülkelerin oyuncağı bir ülke konumuna gelebiliriz. Türkiye Afrin harekatı ile aslında terör yuvalarını bombalıyor ama buna rağmen sınır kentlerimize füze atıyorlar. Türkiye bu harekatı başlatmakla ne kadar haklı olduğu gösterdi. Bizim güney sınırlarımız güvende değil.
Ahmet Biçer CEYLAN (ANADOLU RADYO VE TV YAYINCILARI DERNEĞİ): Bu coğrafya savaşların merkezi olmuş. Osmanlı ve Selçuklular zamanında bir dinginlik yaşansa da diğer dönemlerde hep savaş ve kaynayan kazan şeklinde olaylar olmuş. Emeviler ve Abbasiler döneminde bile hep savaşlar olmuş. Bugüne geldiğimizde enerjiye hakim olmak için her türlü yolları deniyorlar. 1960-1970 li yıllarda çok fazla savaş yok ancak daha sonraki yıllarda sıcak savaşların dışında soğuk savaşlar oldu. Türkiye bu süreçte hep seyirci kaldı. Yurtta Sulh Cihanda Sulh’a mı sadık kaldı başka sebepler var mıydı veya korkuyor muydu bilmiyoruz ancak bu coğrafyaya hep uzaktan baktı kaldı. Türkiye hem kendi sınırlarımızdaki ülkelerde meydana gelen değişikliklere hem de diğer ülkelerde zuhur eden siyasi olaylara yabancı kaldı. Bundan dolayı bu ülkelerde rejim değişikliklerini hep batılı ülkeler gerçekleştirdi. ABD bu ülkelerde silahla rejim değişikliği yaptı. Girdiği yerden de çıkmadı. Türkiye o yıllarda bile sessiz kaldı. Türkiye’nin silah bakımından dış ülkelere bağımlı olması, dış siyasetinin varlığını da etkiledi. Ancak Afrin’e Türkiye müdahale etmesi gerekiyordu. Sosyal, siyasal ve ekonomik anlamda bu harekat yapılmalıydı. Sonuna kadar bu mücadele devam ettirilmesi gerekiyor. Hatta Irak’a kadar bu sınır güvenliği sağlanmalıdır. Eğer bu güvenlik sağlanmazsa İsrail pusuda bekliyor. Belki de 50 yıl sonra Allah korusun Türkiye diye bir ülke kalmayabilir. Afrin harekatı çok isabetli ve destekliyorum.
İhsan GÖRÜCÜ (Hâkimiyet Gazetesi): Bu organizasyonu yapanlara teşekkür ediyorum. Afrin operasyonu yurtta sulh cihanda sulh illüzyonunu bozdu. ABD 6. Filosu Akdeniz’den bomba atar da hepimiz ölürüz diye bizi korkuttular. Bir millet bir asır boyunca korkutularak baskı altında bırakıldı. Çok şükür bu harekatla korkumuzu üstümüzden attık. Sendromdan kurtulduk. BM de ABD’ye karşı alınan karar bunun bir göstergesidir. Bizler zulme karşı hayır diyebilmeliyiz. Eğer bunu diyemiyorsak haksızlıkların karşısında durmamız söz konusu olamaz. ABD bütçesinin çoğunu dış ülkelerdeki yardımlara yapıyor. Artık kasabalı değiliz. Korkuyu üstümüzden attık. Bu harekat gerekli ve yapılmalıydı. Sonuçta güney sınırlarımız güvenceye alınırsa ülkemizdeki Suriyeliler buraya yerleştirilir ve güney sınırlarımız güvence altına alınır. Politikamızı bu şekilde geliştirmeliyiz.
Serdal ÇELİK (BÜNYAN MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRÜ):Bütün bu gelişmeler ışığında Suriye’yi nasıl bir gelecek bekliyor çok merak ediyorum. Suriye bölünecek mi diye kendi kendime soru soruyorum. Sonunda hem Suriye’nin hem de Türkiye’nin güvenliği ve toprak bütünlüğünün Afrin harekatının yapılmasına bağlı olacağı kanaati hasıl oluyor bende. Güney sınırlarımız güven içide olmadan ülkemizin güvenliği de olmayacaktır diye düşünüyorum.
Hacı SARI (EĞİTİM BİR-SEN): Arap baharı başladığında herkeste bir değişik hava vardı. Suriye’ye sıçradığında ise herkes bir an önce bu diktatörler gitsin demokrasi gelsin şeklinde beklenti içindeydi. Hatta Esed yerine daha halktan birinin gelmesi öngörülüyordu. Bu anlamda Türkiye bu gelişmeleri göremedi ve zaman zaman politika değişikliğine gitti. Yaklaşık 3 milyon insanı ülkeye aldı daha sonra sınırları kapattı. Türkiye Sudan’dan başlamak üzere Ortadoğu ve Arap coğrafyasında öngörüsünü gerçek anlamda yapamadı veya dünya konjonktüründe gelişen politikalar karşısında Türkiye de politika değişikliğine gitti. Geldiğimiz noktada Esed ile aynı savunma mekanizmasını oluşturduk. Rejim güçleri ve biz de PYD’nin ortadan kaldırılmasından yana olduğumuz bilinmektedir.
Esef ÖZKAN (KAYSERİ CHP TEMSİLCİSİ): Bu buluşmaya partimizi davet ettiğiniz için teşekkür ediyorum. CHP olarak Afrin harekatı konusunda ne düşündüğümüz herkesin malumudur. 2011 Yılında başlayan olaylar ile birlikte gerek ülkemiz gerekse müttefiklerimiz maalesef yanlış politikalar izlemişlerdir. Sonuçta Suriye bölünme noktasına gelmiş, halkının büyük çoğunluğu göçmen durumuna gelmiş, bir çoğu da savaştan ölmüşlerdir. Keza güney sınırımız boyunca PKK ile aynı terör örgütü olan PYD’nin bu bölgeye yerleşmesine de seyirci kalmışızdır. Hatta liderleri Salih Muslim’in kırmızı halılar ile karşılanarak filli bir durum oluşturmaya sebebiyet vermişlerdir. Ülkemizin bir terör örgütü ile tehdit edilmesi kabul edilemez sürdürülemez bir durumdur. Bu nedenle devletimizin Afrine’e harekat düzenlemesi son derece gerekli ve doğru olmuştur. TSK’nın çok iyi planlaması ile yapmış olduğu bu harekatı gönülden destekliyoruz. İnşallah kahraman ordumuz en az kayıpla ve zaferle ülkesine döneceğinden yüreğimiz ve dualarımız yanlarındadır. Ancak harekat sonunda bu bölgenin akibeti ne olacak? Kimler burada görev alacak? ÖSO ne olacak? TSK’nın geri dönmesinden sonra tekrar işgal edilmesini kim engelleyecek? Şeklindeki sorulara cevap bulmamız gerekiyor.
Mustafa KURBAN (YEŞİLAY): Emperyalistlerin bugüne kadar söyledikleri hak hukuk ve veciz sözlerin aslında içi boş olduğu ve dünyayı sömürmek için kullandıkları aşikârdır. Bunu son BM oylamasında gördük. Artık harekete geçme zamanı geldi ve geçti bile. Dünya ülkelerine verilen Dünya Beşten Büyüktür mesajı bütün herkese ders niteliğindedir. Tarih boyu okutulacak bir ders niteliğindedir. Bundan sonra kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz sözü de bir derstir. Bir diğer güçlü mü haklı, haklı mı güçlü? Sözünü de iyi değerlendirmemiz gerekir. Asıl söyleyeceğim şudur ki; artık ana muhalefetin ABD gibi bir gün başka yarın başka söylememesi gerekiyor. Afrin harekatını destekliyoruz deniyor ancak savaş bir halk sağlığı sorunudur şeklinde açıklama yapanlara da destek veriyorlar. Böyle bir şey yok. Böyle bir şey olamaz. Mehmetçik dağlarda terörle mücadele verirken, doğuda ve güneydoğuda hendek savaşlarını verirken, polisimiz ensesinden kurşun yerken bu açıklamayı yapanlar neredeydi? TTB keşke savaş gerisinde çadır açıp yaralılara yardım etseydi. Afrin harekatı kaçınılmaz bir sondur. Güney sınırlarımızı güven içine almamız için.
Mustafa İLHAN (KARDEŞ KAL TÜRKİYE): Eskiden Almanya’da yapılan tahkimat filmlerini izlerdik. Afrin’de yapılan korunaklar Almanya’da yapılan tahkimatın çok çok üstünde yapılmış. Hemen yanı başımızda yapılan bir örgüt karşısında beklememiz anlamsız olurdu. Bunlar bize hala roket gönderiyorlar. Bu harekat gerekliydi. Biz orda savaş yapıyoruz. Savaşta yanınızda güvendiğiniz birisi olmalıydı. ÖSO bizim güvendiğimiz bir yapılanmadır. Güvenmezsek yan yana silah kullanamayız. Bu anlamda araziyi daha iyi bilen, sahayı tanıyan bir yapı ile yan yana durmamızda bir sakınca yoktur. ÖSO geleceği ile ilgili olarak eğer buralar güvenli bir alan sağlarsa, Türkiye’deki Suriyeliler bu güvenli bölgeye nakledilir. Gerekirse güvenli bölgelerde bir milyonluk şehirler kurulabilir. Buralarda düzgün bir iskan politikası izlenebilir. Bu vesileyle madem ülkemiz bir savaş içinde tam da zamanı olarak orduya destek olmak için yardım kampanyası başlatılmalıdır.
Mustafa TEMİZER (MİLLET DERNEĞİ): Yaşadığımız sorunların temel sebebi siyasi anlayışın arzu edilen seviyede olmadığından bu sorunlar yaşanıyor. Ülkeyi yönetenlerin siyasi birikimlerinin yetersiz olduğunu düşünüyorum. Afrin harekatına gelmeden önce ABD ve Rusya bu bölgede kendi aralarında kavganın bitirilip kendilerine göre normal bir statüye kavuşturmak için aralarında anlaştıkları kanaatindeyim. Çünkü uyguladıkları politika bunu gösteriyor. ABD Irak’a müdahale etmek istedikleri zaman Musul’da Kerkük’te yaşayan Türkmen kardeşlerimizin tapu belgeleri talan edildi. Nüfus kütükleri talan edildi. Bu yıllarda genel başkanımız Cumhurbaşkanına, Başbakana Meclise Bakanlar ve ordu komutanına derhal Irak’a girmemiz konusunda çağrıda bulundu. Eğer girmezseniz tarih önünde millet size hesap soracaktır. Bugün geç kalmış bir harekatı konuşuyoruz. Allah ordumuza güç kuvvet versin. Şehitlerimize Allahtan rahmet diliyorum. Gazilerimize acil şifalar diliyorum. Türk milleti hep cephede kazanmış ama masada kaybetmiştir. Bundan sonra Musul’a ve Kerkük’e kadar olan bölge güvenlik içine alınmalı ve bu bölge zaten Türkmendir ve adı da Türkmeneli’dir. Misaki milli sınırlarımız içindedir bu bölge. Eğer başarılı bir harekat gerçekleştirip tekrar geleceksek masa başında kaybedeceğiz demektir. Yapılacak şey güvenli bölge içine alınmış bu alanda Türkmeneli Cumhuriyeti kurulmalıdır. Siyasiler bu anlamda adım atmalıdır. Bunu milli birliği sağlayarak gerçekleştirebiliriz.
Yasin KARAKAYA (MAZLUMDER): ABD ve Rusya iki kutuplu bir yapı bölgenin etkin biçimde yapılandırılmasında rol oynamaktadırlar. Türkiye’nin abartılı bir gücü yok ancak yüreği var. Bu topraklarda bunu her hali gösteriyor. Türkiye eğer bu coğrafyada adından söz ettirecekse ülkelerin toprak bütünlüğünden bahsederek bunu gerçekleştirmesi gerekiyor. Çünkü ABD de yayımlanan makalelerde ülkelerin bölünmesine yönelik çalışmalar var. Afrin olması gereken bir çıkıştır. BM bölgeye barış getirmediğini, demokrasi getirecek denilen ülkelerin aslında fitne ve fesat getirdiklerini kan döktüklerini görmekteyiz. Bu anlamda bu coğrafyadaki ülkelerin bu gerçeği zaman içinde göreceklerini tahmin ediyorum. Birlik ve beraberliği perçinlemesi anlamında yapılan açıklamalara çok dikkat etmeliyiz.
Mehmet ŞEKER (HİMAYEDER): Madde bağımlıları derneği adına katılıyorum. Biz aslında PKK’nın uyuşturucu ile uğraştığını zaten biliyorduk. PYD ‘de ele geçirilen sahada da uyuşturucu olduğunu gördük. Bizim sınırın en kritik bölgesidir. Biz Suriye’nin hepsini alsak bile yeterli değil. Çünkü küresel denklemler var. Türkiye’nin güçlü bir politika izlemesi gerekmektedir. Ülke güvenliğini öncelemesi gerekiyor. Birkaç gün içinde milli silahlar konusunda şahit olduğum bazı gelişmeler beni çok mutlu etti.
Abdulhamit BAYIRBAŞI (GÖZLEMCİ): Sykes-Picot (Seykıs-Piko) İngiliz ve Fransız diplomatların birinci dünya savaşı sonrasında dünya haritasını özellikle Osmanlı topraklarının sınırlarını çizdiğini biliyoruz. ABD’nin ikinci cihan savaşından sonra önemli olabilecek birkaç anlaşma yaptığını biliyoruz. Tahran, Yalta ve Potsdam anlaşmaları bunların başında gelir. ABD savaş galibi olarak masaya oturmuş ve istediklerini Postdam masasında dikte ettirmeye başlamıştır. Amaç; kurulduğu günden bugüne kadar topraklarında kan dökülmemişliğini muhtemel çıkacak üçüncü dünya savaşında yine dökmek istememektedir. Bu topraklarda silah patlamasın istiyordu. Bu tarihlerde ABD kimi ülkelere ekonomik yardım, kimi ülkelere de siyasi profil çizmiştir. Türkiye’de bu ülkelerin başında gelmektedir. Bu siyasi profil yörğngesi neticesinde Türkiye NATO’ya girmek zorunda kalmıştır. NATO’ya girmesi ile beraber Türkiye adeta bir NATO üssü haline getirildi. Hatta İranı kontrol etmek için doğu sınırlarımıza bazı silahların konuşlanması sağlandı. ABD Ortadoğu’da bir parçalanma bekliyor. Bu plana karşı başta Türkiye olmak üzere ABD bu coğrafyadan def edilmesi gerekmektedir.
Nihat OK (GÖZLEMCİ): Diğer ülkelerde milli meselelerde beraber olma zorunluluğu varken bizim ülkemizde bazı muhalefet partileri ÖSO’yu tanımadığını ve eli kanlı bir örgüt olduğunu söylemektedir. Hatta PYD nin terör örgütü olmadığını veya bilemediğini dile getirmektedirler. Bu açıklamalar bizleri üzmektedir. ÖSO aslında eli kanlı bir örgüt değil. Ülkesinin özgürlük mücadelesini vermektedir. Afrin harekatı yerinde bir çıkıştır. Biz güney sınırımızı güven altında tutmadığımız zaman her zaman güvenlik sorunu yaşayabiliriz. Bu anlamda Türkiye kendi coğrafyasından kendi gibi düşünen ülkeler ile ortaklık aramalıdır.
Abdulkadir DEMİRAL (GÖZLEMCİ): Bir söz vardır terörü başka bir terör örgütü ile yenebilirsiniz. Günümüzde bir ülkenin terör kavramı başka bir ülke ile çelişmektedir. Dolayısı ile bize göre terörist olan başka birine göre özgürlük mücadelesidir. Türkiye’nin güvelik politikalarında sistemsel anlamda okumaları iyi takip etmeliyiz. Eski ve yeni terör diye kavram geliştirip güvenlik açığını buna göre oluşturmamız gerekiyor. Şimdiki terör kavramında devletin beynine kadar sızan komple ve bütünsel bir yapılanmaların varlığı ortaya çıktı. Bu anlamda yeni güvenlik politikaları da buna göre şekillendirilmelidir.
Osman ÖZENÇ (KAYSERİ KUDÜS PLATFORMU): kahraman ordumuz bu harekattan başaırılı bir şekilde çıkacaktır inşallah. Bu yapılması gereken bir harekattır. Suriye bundan sonra zor bir devlet olur. Bu parçalanmışlık kolay kolay düzeltilemez. Ancak Türkiye bir Suriye olmamak üzere gerekeni yapmalıdır.
Genel Gündem Ortak Sonuç:
1. Afrin harekatı Türkiyenin güvenliği açısından yapılması gereken bir harekettir.
2. Türkiye ve diğer ülkeler Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygı göstermelidir.
3. Türkiye güney sınırımızı güven altında tutmak için bu alanda güvenliği sağlamalıdır.
Değerlendirenler
Adnan EVSEN
Kayseri kMM Hamalı