YER: Hanem Otel
TARİH: 02 Aralık 2017
KATILIMCILAR
DERNEK, VAKIF VE GİRİŞİMLER
1 / Sakatlar Derneği (Ali Haydar Koyun)
2 / Uluslararası Af Örgütü (Ferman Salmış)
3 / Önder İmam Hatipliler Derneği (Mustafa Baştürk)
4 / Zeynel Abidin kültür Vakfı (Erdoğan Ünverdi)
5 / Atmalılar Derneği Ali Seyfi Yücel)
6 / Ehl-i Beyt Kültür Derneği (Sadık Gökgöz)
7 / Arguvan Bozan Derneği (Hasan Öztürk)
KANAAT ÖNDERİ VE BİREYLER
1 / Asım Demirkök (Gazeteci)
2 / Hamza Doğuç (Emekli Eğitimci)
3 / Ali Tura (Araştırmacı-Şair)
4 / Kadir Akgüneş (Avukat)
5 / Yusuf Gezer (Eğitimci)
KATILAN MİLLETVEKİLLERİ
Katılan Olmadı.
BELEDİYE BAŞKANLARI
Katılan olmadı.
MESAJ YOLLAYANLAR
Yok
MEDYA
Katılan olmadı.
MODERATÖR
Ferman Salmış
KONULAR
GENEL KONU: Türkiye-Nato İlişkileri
KONUŞULANLAR
1 / Ferman Salmış Nato-Türkiye ilişkileri makro bir konu ve üzerinde çok şey konuşulabilir. İzlediğimiz kadarıyla Nato Türkiye ilişkilerinde daha önce de olan gerilim 15 Temmuz’la birlikte daha da arttı. Çünkü darbe girişiminde Nato’cu bir grubun darbe sürecini yönettiğini iddia edildi ve bu gerilim karşılıklı olarak bir yere kadar geldi. İkinci olarak Rusya ve İran’la ilişkiler uluslararası anlamda Nato’cular tarafından farklı okunuyor ve bu Türkiye-Nato ilişkilerini geriyor. Özellikle S400 füzelerinin ihalelerinin yapılmış olması, Suriye ve Irak’taki tutumu bir sıkıntıya işaret ediyor. Nato ve merkezindeki ABD’nin Türkiye’de yirmi sekiz farklı üssü var. ABD’nin Türkiye’de ekonomik,siyasal,sosyolojik ilişkileri devam ediyor.
2 / Erdoğan Ünverdi Rusya ve Amerika arasında bir bilek güreşi ve arada ezilen küçük ülkeler var. Soğuk savaş döneminde Sovyet blokuna karşı Nato^yu kurdular. Türkiye tercihini Nato’dan yana kullandı. 1990 yılında Sovyetlerin yıkılması ile birlikte Amerika tek başına kaldı. Daha sonra Rusya’nın tekrar dönüş yaparak bölgede önemli bir aktör olduğunu gördük. Ortadoğudaki gelişmeler Türkiye’yi de tehdit etmeye başladı aslında. Ortadoğu projesine ilk başlarda Türkiye önce sıcak bakıyordu ama sonra gelişen süreçte Türkiye’nin de canını yakmaya başladı. Türkiye Nato’dan çıkabilir mi? Çin’in ve Rusya’nın içinde olduğu Avrasya bloku Türkiye’ye uyar mı? Türkiye Nato’dan çıkarsa ABD ile bilek güreşi yapabilir mi? Çünkü Amerika herkesi tehdit ediyor. Türkiye öncelikle kendi içinde birliği sağlayacak ki kendini tehdit eden güçlere karşı güçlü olsun. Baktığımızda da Türkiye kendi içinde çok parçalı ve dağınık ve daha kendi demokratik yapısını oluşturamamış, çoğulculuktan uzak çoğunlukçu bir yapıda. Bu da Türkiye’yi siyasal alanda zayıflatıyor. Nato’dan çıkmanın ötesinde bağımsız bir Türkiye, kendi kararlarını alan bir Türkiye, demokratik ve çoğulcu bir yapıyla oluşturulabilir. Bu bölük pörçük yapısıyla Amerika’ya karşı direnemeyecektir.
3 / Halit Seyfi Yücel Birleşmiş Milletler ve Nato’nun kuruluş amacının kendi çevrelerindeki daha güçsüz ülkeleri kendi ellerinde tutmak ve kutuplaşmadan oluşan cepheyi güçlendirmek için olduğunu düşünüyorum. Bunlardan hiçbirinin derdinin demokrasi ve özgürlük olduğunu zannetmiyorum. Böyle baktığımızda Nato askeri kanadıdır, askeri kanat da demokrasiye çok yakın bir yapı değildir. O dönem menfaatlerinin orda olduğunu düşünen Türkiye yönetiminin Nato’ya girmesi doğru karar mıydı onu bilemem. Ancak Türkiye ve Nato ilişkilerinin olumlu yönde olduğunu düşünmüyorum. Bu bağımsız bir Türkiye söyleminin tam tersine bağımlı hale gelmesine ve dışarıdan yönetilmesine neden oldu. Bugün Türkiye kendi kendini yöneten bir ülke değil. Bu da demokrasi ve özgürlük anlayışının yerleşmemesi ile alakalı. Her şeyden önce Türkiye’de yaşayan herkesi olduğu gibi kabul edip herkesin fikrine saygı gösterilmeli. Savunma söylemleri ile ilgili sanki karşıda bir saldırı varmış gibi yansıtılıyor. Dış güçler söylemi çok mantıklı değil. Nato ve Birleşmiş Milletlerin merkezinde üç-dört ülke var ve onların söz hakkı var diğer ülkelerin yoktur. Karşılıklı çıkarlarınızı temsil etmiyorsa yani kazan-kazan yoksa orda olmanın da bir anlamı yoktur. Her şeyden önce Nato’yu tartışırken aslında bizim kendi bağımsızlığımızı tartışmamız daha doğru. Çünkü tam bağımsız Türkiye Nato’ya ihtiyaç duymayacaktır.
4 / Hamza Doğuç Birleşmiş Milletler ile Nato’yu ayırmamız gerekiyor. Dünyanın mevcut konjonktürüne göre kendimizi yenilememiz gerekiyor. Dünyada yaşanan olumsuzlukların temel sorumlusu insan hakları evrensel beyannamesiyle kurulmuş olan Birleşmiş Milletlerdir. Birleşmiş Milletler içerisinde gıda tarım örgütü Fao’dan tutun, Unesco ve diğer birimler var. Nato konusunu ele alırken Birleşmiş Milletlerin bu konuda illegal oluşmuş tüm silahlı güçlere karşı bir tavır geliştirmesi gerekiyor. Dünyanın en önemli meselesinin bu olduğunu düşünüyorum. Birleşmiş Milletler’in demokrasi dersini tüm dünyaya örnek olarak vermesi gerekiyor. Bizim Nato’daki durumumuzu gözden geçirmemiz lazım. Biz güçlüysek herkesle dost olmamız ve önce kendimize güvenmemiz lazım. Varsayalım ki aklımızı ortak kullanarak Nato’dan çıkalım dedik neye göre çıkacağız? Çıktığımız zaman elimiz ne kadar güçlü? Ortaklığımız devam ederse ona göre hangi şartlarda geçerli olacak? Bağımsızlığımıza ve onurumuza gölge düşürmeyecek şekilde olmalı. Bizim en büyük kaybımız kendimizi anlatamamamız.
5 / Yusuf Gezer Türkiye devamlı olarak operasyonlar yiyen bir ülke. İktidarlar hep operasyonlarla gelmiş ve operasyonlarla gitmiş. Bizim Nato gibi sağlam bir yapıya zorunluluğumuz var, kozmopolit yapımızdan, farklılıklarımızı zenginlik olarak görmememizden kaynaklı olarak. En son Nato tatbikatında iki poster asıldı. Biri Cumhurbaşkanımızın diğeri Atatürk’ün. Bu durum nasıl yaşandı? Türkiye’de iki kutup oluştu; biri Ak Parti diğeri Atatürk’ü sahiplenen diğer kutup. Nato ve üzerindeki egemen güçler Türkiye’nin Nato’dan ayrılma algısını başlattı. Türkiye’ye başkanlık sistemi söylemleri 2016’ya ya kadar sürdürülen algı ile getirildi. Hatta başkanlık sistemi oylanmadan önce halk desteği yüzde yirmilerdeydi. Yapılan algı yönetimi ile birlikte bizi bu noktaya getirdi. Nato’daki egemen güçlerin Türkiye’nin Nato’dan çıkması için çaba ve algı yaratmaya başladıklarını düşünüyorum. Her iki farklı kutbun orada posterinin kullanılması sıradan bir şey değil tam tersi çalışılmış bir şeydi. Egemen güçler Türkiye’nin Nato’dan çıkmasını neden istiyorlar? Cumhurbaşkanımız “ben büyük Ortadoğu projesinin eş başkanıyım” demişti. Türkiye, Büyük Ortadoğu projesinin ilk iki perdesini gördü ne yazık ki diğer perdelerini göremedi. Geldiğimiz noktada bambaşka bir şey ortaya çıktı. Büyük Ortadoğu projesi içinde sınırlarını değiştirmek istedikleri ülkelerden biri de Türkiye idi. Türkiye Nato içerisindeyken böyle bu operasyon yapma ihtimalleri yok. Egemen güçlerin kısa vade ya da uzun vadede Türkiye’nin Nato’dan çıkması için yapılıyor. Bizim Nato’dan çıkmamamız gerekiyor, farklılıklarımızın demokrasi içinde olması gerekiyor.
6 / Asım Demirkök Nato ve Birleşmiş Milletlerin tarihsel süreç içerisinde bir gelişimi ve değişimi var. Ülkelerin kendi çıkarları doğrultusunda yarattıkları bir algı var. Nato ve Birleşmiş Milletler gibi kuruluşlar 1. Dünya savaşı sonrası kuruldu. O zaman 10-15 milyon insan öldü. Neden? Çünkü ülkelerin ekonomik çıkarları ve kendi gelecek çıkarları yüzünden. 1948’de Nato kuruldu, daha Nato’ya girmeden 1951 yılında Kore savaşına asker gönderdik. 1952’de Nato’ya girdik, doğru muydu belki o tarihte doğruydu. Stalin’in söylemleri bizim ülkemizde bir korku yarattı. Tarihsel süreç içerisinde Nato veya Birleşmiş Milletler olsun bunlar sorumluluklarını yerine getirdi mi? 27 Mayıs olduğunda Birleşmiş Milletler’ den kimse demedi ki “darbe” oldu. Şimdi yine Mısır’da darbe olurken kimsenin sesi çıkmıyor. Tarihsel olarak şuna bakmamız lazım; ortak geleceğimizi nasıl kuracağız? Ortak gelecek kaygısı batıyı kötülemeden, halkları dışlamadan, birbirine kırdırmadan bunlarla birlikte ortak geleceği nasıl kuracağımızı konuşmamız lazım. Ülkemize yönelik dışarıda saldırılar var; düşmanlaştırma üzerine.
7 / Sadık Gökgöz Burda her kesimden insan bir araya gelip yüzyüze konuşabilirsek biz başarabiliriz. Aksi takdirde şunu görüyorum; batılılar iki yüzlüler bir yüzü silahlı güçleri Nato, diğer yüzü yani yumuşak yüzü Birleşmiş Milletler. Önce Nato gidiyor mazlum insanları katlediyor sonra Birleşmiş Milletler onları masaya getirip “hadi bunları barıştıralım” diyor başka da yaptıkları hiçbir şey yok. Çünkü hepsi Yahudi, Hristiyan topluluğun kendi güvenceleri ve ülkelerinin refahı için diğer ülkeleri yerle bir ediyor ve sömürüyorlar. Artık kendi askerlerini de sahaya sürmüyorlar. Bizler bir araya gelemediğimiz için önce geliyor Suriye’yi yerle bir ediyor sonra Suriye’deki farklı kesimleri bir araya getirip gelin sizi barıştıralım diyorlar. Ben şuna da inanıyorum; Ak parti çıktığı gibi herkesi bir arada tutabilseydi, o kardeşlik ve barış havasını devam ettirebilseydi çok daha farklı bir noktada olurduk. Ama bundan nasıl kurtulabiliriz? Biz sivil toplum kuruluşları tüm gücümüzle oturup konuşabilseydik tüm bunları yaşamazdık. Malatya’daki sivil toplum kuruluşları, farklı görüşteki insanlar bir araya gelirsek sorunu çözebiliriz. Herkes elini taşın altına koyabilmeli ve bu kardeşlik savaşının olmaması için elinden geleni yapmalı Avrupa Birliğine yıllardan beri bizi almıyorlar. Bizim islami kültürümüz olduğu için almayacaklar.
8 / Mustafa Baştürk Nato-Türkiye ilişkilerine baktığımızda Amerika ve batı Avrupa gibi tüm çıkar güçleri bizim güçlü olmamızı istemezler, bunu üzerinden bizi vurmaya devam ediyorlar. Ama öncelikle bizim iç dinamiklerimiz önemli, bizim kanayan yaralarımızı kaşımaya devam edecekler. İçerde fazla ciddi probleminiz varsa bunun yansıması Avrupa’da olacaktır. Mesela 15 Temmuz darbesinin artıklarının Avrupa ve Nato içerisinde hala aktif olduklarını düşünüyorum. Türkiye’deki muhalefet partilerinin de ümitlerini dışarıda. Türkiye’ye ne kadar kötülük yapılırsa “biz iktidara o kadar yakın oluruz, bizi iktidar yaparlar” beklentisi içerisindeler. Hiçbir zaman Türkiye’yi dışarıda itibarsızlaştırmanız bu ülkeye ve hepimize zarar vereceğini görmemiz gerekir. Türkiye’de çoğulcu demokrasiden hiçbirimiz kaçmayız. Herkese adil ve adaletli olacaksınız. Türkiye’nin hiçbir zaman Nato’dan ayrılması söz konusu olmayacaktır. Sivil toplum örgütlerinin çok sesli olduklarına inanmıyorum. Gerektiğinde karşı durma cesareti göstermeliyiz; bu büyük bir eksiklik.
YEREL KONU: Şehir ve Çoğulculuk
1 / Ali Tura Toplumda meydana gelen bir olaya bakış çok önemlidir. Tarihsel süreç içerisinde toplum felsefeden uzak kaldığı için toplumun öncüleri de olaya felsefik bir bakış açısıyla değil de politik duruşuyla bakıyor. İnsani bakış açısıyla bakarsak sorunu anlayabilir veya çözebiliriz. Malatya’daki olaylara insan hakları bağlamında bakmak istiyorum. Toplumda farklı inanç sistemleri var, inançsızlar var. Malatya’daki Alevi vatandaşların evleri işaretleme olayının iki boyutu var. Birincisi; ekonomik diğeri ise kültürel ve yönetimsel boyutu var. Kültürel boyutunda varoşlarda uyuşturucu, fuhuş vs. müthiş artmış. Sokakta ne kadar çocuk var ve ne iş yapıyor sayısını bilmiyoruz. Bunlar bu işi yapmak için çok uygunlar. Tarihsel süreç içerisinde Alevilerin özellikle Malatya’da kırk yıla yakındır yerel yönetimlere uzak kalışları sebebiyledir. Son dönemlerde yaşanan çatışmaların yerele yansıması neticesinde bu olaylar olmuştur. Eylemin nerden geldiği ve kimin yaptığı hiç önemli değil. Önemli olan neye hizmet ettiğidir ve amaçlarının ne olduğudur. Halk karşı karşıya gelmedi ama olumsuz durumlar olmaz mı olur. Genel anlamda Türkiye’de yaşayan halklar çok cahiliz, inancımızı gelenek ve göreneklerimizi yeterince bilmiyoruz. Böyle olunca toplumlar karşı karşıya getirilebilir. Herhangi bir farklılığa yapılan saldırıya karşı diğerleri onları korumalıdır. Bu kuşağı oluşturmak zorundayız. Biz yan yanayız, siz bizi ayıramazsınız mesajını vermek zorundayız.
2 /Ali Haydar Koyun Yaşanan gelişmelerden sonra Malatya’daki belli sivil toplum örgütlerinin birlik ve beraberlik adına gidip Cemal Gürsel mahallesinde açıklama yapmaları lazım. Yerel yöneticiler, milletvekilleri gitti. Ama asıl gitmesi gereken sivil toplum örgütleri ve kanat önderleridir. Yapılan şey, var olan sorun halı altına süpürülüyor. Daha önce belli sorunlarda bir araya gelen yüz-yüz elli sivil toplum örgütü tekrar bir araya gelebilirdi. Küçük Millet meclisinin onları bir araya toplayacak gücü olabilir mi? Alevi kesim sağduyulu bir yaklaşım gösterdi. Toplum olarak okumuş cahil bir toplumuz. Yarın bu oyun başka bir yerde tutabilir, tutmaması için tedbir almaları gerekir.
3 / Halit Seyfi Güler O işaretlemeler yeni bir şey değil, geçmiş zamanlarda da olmuştu. Çarpı işareti Nazi’lerin Yahudilere yaptığı gibi bir işarete dönüştü. Bu olayın bir merkezden yönlendirildiğini düşünüyorum. Halklarımızın birbirleri ile sorunu yok ancak çabuk galeyena gelen, orantısız tepki gösteren, milli reflekslerle hareket eden bir topluluk var. Tepki olmadan tedbir alınmıyor. Bir Alevinin sorunu aynı zamanda bir suni vatandaşımızın da sorunudur. Dışarıdan biri gelip de o yazıyı yazmaz. Temelde şu var; “beni tanımazsanız ve beni öteki olarak görürseniz benim buraya girmemin bir anlamı yok.” Biz kendimizi birbirimize anlatamıyoruz ki dışarıya nasıl anlatacağız? Birbirimize birliği anlatmak zorundayız. Kendimiz için ötekiler yaratıyoruz. Siyasiler öteki yaratacak, biri benim oyumu, biri senin oyunu alacak. Ama bize ne oluyor? Ortak gelecek için fedakarlık gerekiyor. Birbirimizden nasıl fedakarlık bekliyoruz? Birbirimize bunu anlatmak zorundayız. Beni olduğum gibi kabul etmenizi istiyorum. Benim hatamı düzeltecek olan sizin eleştirilerinizdir. Ama ben kendimi tarif edeceğim, siz beni tarif etmeyeceksiniz. Çözüm çok basit; tepkiyi bugün koymalıyız.
4 / Erdoğan Ünverdi Bir provakasyon var, toptan bir tepki koyabilirdik. Malatya çok inançlı ve çok kültürlü bir şehir. Önemli olan farklılıkların bir arada yaşayacağı demokratik ortamı yaratmaktır. Herkes birbirinin farklılığını kabul ederse bu sorun çözülür.
5 / Mustafa Baştürk Bilinçaltımızı içinde bulunduğumuz toplum içinde ve sivil toplum örgütleri içinde doğruları seslendirme cesareti göstermemizdir. Öteki değil, bir arada yaşayan, birbirini seven, birbirine destek olan insanlar olmalıyız. Ortak yaşama kültürünü nasıl yakalayacağımız konusunda birlikte konuşalım.
6 / Yusuf Gezer Bir çıkmazımız var; bizi kurtarsın diye seçtiğimiz herkes bir canavara dönüşüyor. Niçin? Farklılıklarımızı yönetemedikleri için. Alttaki insanların uyanık olmaları lazım, birbirimizi kırmamamız lazım. Ortak akıl ile ortak bir şeyler yapmamız gerekiyor.
7 / Asım Demirkök Herkes kendi mahallesinde kimi suçluyor? İktidarı suçluyorsa bu, devletin, hükümetin işine mi yarıyor? Bu sorgulamayı mahallemizin içinde yapıyor muyuz? Ortak bir gelecek kuracaksak, mahallenin içinde oturarak bunu yapamayız. Malatya’da neler olup bittiğini bilmiyoruz. Sadece mahallemizi değil, ortak mahallemizi ayağa kaldıralım.
SONUÇLAR
DEĞERLENDİREN KİŞİ
Semine Dengeşik
Malatya kMM