YER: MÜSİAD Toplantı Salonu
TARİH: 02.12. 2017
KATILIMCILAR
DERNEK, VAKIF VE GİRİŞİMLER
1 / Azadi Hareketi ( Atik Okuyucu – İl Temsilcisi )
2 / İlim ve Hayra Hizmet Vakfı ( Zülfü Biçerer – Genel Başkan )
3 / İdareciler ve Bürokratlar Birliği ( Çetin Özmen – ( İl Temsilcisi )
4 / Altı Nokta Körler Derneği ( Refik Temiz – Başkan )
5 / Akıncılar Derneği ( Mehmet Ertuğrul – 2. Başkan )
6 / İpekyolu Dayanışma Derneği ( Abdulkerim Avanoz – Başkan )
MESLEK ODALARI
******************
SENDİKALAR
1 / Eğitim Bir Sen ( Yetgin Er – Başkan Yardımcısı)
KANAAT ÖNDERİ VE BİREYLER
Müslüm Çelik – Eğitim Bir Sen
Ramazan Arı – Eğitim Bir sen
Mehmet Yeni – Eğitim Bir Sen
GÖZLEMCİLER
******************
BELEDİYE BAŞKANLARI
Katılım olmadı.
MESAJ YOLLAYANLAR
Mesaj yollayan olmadı.
DİĞER KATILIMCILAR
MEDYA
Medya katılımı olmadı.
MODERATÖR
Resul Şahin ( Elazığ STK Platformu Danışma Kurulu Üyesi )
KONULAR
GENEL KONU: TR-NATO İlişkilerinin Dünü, Bugünü ve Yarını.
KONUŞULANLAR
1 / Resul Şahin: Bildiğiniz gibi İkinci Dünya Savaşı tamamen Müslüman olmayan devletler üzerinde gerçekleşti. Bu deneyimi yaşan batılı devletler üçüncü bir dünya savaşı yaşamak istemediler. Bundan dolayıdır ki üst akıl tuttu dünyayı doğu ve batı diye iki bloğa böldü. Sonuçta Müslümanlar açısından ikisi de aynıdır. Ancak Türkiye’ nin o günkü yöneticileri biz geleceğimizi Avrupa’ da görüyoruz demişlerdir. Bunda biraz da yakın düşman olarak görülen Rusya etkili olmuştur. Türkiye’ de kendini batıya kabul ettirip NATO’ ya girebilmek için tutup Kore’ ye asker göndermiştir. Orada kahramanlığımızı gösterdikten sonra, bizi uslu çocuk olarak NATO’ da yanlarına almışlardır. Bizi istemelerinin en önemli nedenlerinden biri de coğrafi olarak stratejik bir bölgede olmamızdır.
Başından beri NATO bizden rahatsızlık duymuştur. Çünkü Türk halkı hep NATO’ yu sorgulamıştır, Amerika’ yı sorgulamıştır. Yapılan anketlerde Amerika’ nın Türkiye için hep zararlı olduğu sonucu çıkmıştır. Bugün Norveç’ teki NATO tatbikatında Atatürk ve Erdoğan’ ın hedef gösterilmesi, küpün içindekini sızdırmasının bir sonucudur. Yine milli olan devletçilerin ülkemizde hakim olmaya başlaması NATO’ yu ayrıca rahatsız etmeye başlamıştır. Bu anlamda Rusya’ dan S 400 füzelerinin alınmasına karşı çıkmaları da çok manidardır. Bir NATO üyesi olan Türkiye’ nin kendileri tarafından korunmasına karşı çıktıkları gibi, bizim kendi kendimizi korumamıza da karşı çıkmaktadırlar.
Demek ki: Türkiye önce kendisi güçlenmeli ki ardından da kendi bloğunu kurabilsin, bu da mevcut Müslüman ülkelerle oldukça zordur. Bu konuda İran’ a mı güveneceksiniz, Mısır’a mı yoksa Suudi Arabistan’a mı?
2 / Atik Okuyucu: 1949’ da NATO kuruldu ve Türkiye de 1952 de örgüte üye oldu. Ardından NATO Türkiye’ de 1960 darbesini gerçekleştirdi. Sonra 1971 ve 1980 yıllarında iki tane daha NATO destekli darbe yaşadı bu ülke. 90 yıllara kadar da kendilerine bağlı yöneticilerle birlikte hareket ettiler. Aynı şekilde 1979’ da da İran’ da bir devrim gerçekleştirdiler. Sonuçta İran Devrimi bir Amerikan Devrimi’ dir. Ardından İran ve Irak’ ı savaştırdılar.
Zamanında solcular 6. Filo’ yu taşlarken bugünkü sözüm ona İslamcılar o zaman Amerikancıydılar. Oysa şimdi iş çok değişti. Amerika bizim bölgemizdeki hiçbir milletle dost değildir. Yeri geldiği zaman Kürtler bizim kardeşimizdir diyen İslamcılar, Kerkük’ te bir Kürt valiye tahammül göstermedikleri gibi merkezi hükümet tarafından atanan bir Arap valiyi gayet olumlu karşıladılar. Bugün hiçbir kesim Kürtlere olumlu yaklaşmamaktadır. Ben bu konuda 2002’ den beri Ak Parti’ yi gözlemlemekteyim ve halen de umut beslemekteyim. Türkiye devleti tahammül gösteren bir devlet olmak zorundadır. Her ağzını açanı bir terör örgütü ile yaftalamak doğru bir yaklaşım değildir. Bu tür yaklaşımlar batılıların gelip bölgeyi kaşıması için yeterli sebeplerdir. Bunu göz önünde bulundurarak hareket etmeli ve kardeşliğimizi pekiştirmeliyiz.
3 / Zülfü Biçerer: Kurtuluş Savaşı’ ndan sonra 1954’te önceden savaştığımız haçlı orduları ile aynı safa dönmemiz neticesinde yurdumuzda NATO üslerinin kurulması gerçekleşmiştir. 1990’ da SSCB’ nin dağılması ile doğu bloku ülkelerine karşı kurulmuş olan NATO, doğuda rakipsiz ve işlevsiz kaldığından dolayı, yeni düşman olarak kendine İslam’ı ve Müslümanları almıştır. Bugün Türkiye NATO üyesi olduğu halde AB ve ABD NATO aracılığı ile ülkemizi hedef haline getirmişlerdir. Terör örgütlerine silah vererek Türkiye’ yi içeride ve dışarıda ekonomik algı operasyonlarıyla çaresiz bırakmak istemektedirler. NATO tatbikatında cumhurbaşkanımız ve Atatürk’ ü hedef düşman olarak göstermeleri bizlere olan bakış açılarının bir sonucudur. Batı emperyalizmi ve NATO bugün içeride ve dışarıda ülkemizle savaş halindedirler. PKK, PYD, YPG ve FETÖ gibi terör örgütleri bunların uzantıları durumundadırlar. Ne ABD, ne AB ne de Rusya Türkiye’ nin dostudur. Bundan dolayı güçlü Türkiye’ yi kurmak milli bir mesele haline gelmiştir.
4 / Çetin Özmen: Bizim zaten yıllardır düşmanlarımız vardır. Yaptıklarını da düşmanlıklarından yapıyorlar. Önemli olan bizim ne yaptığımızdır. Birincisi Türkiye’ nin de pek dürüst davrandığı söylenemez. Bazı şeyler çok açıktan yapılmamalı. Sürece baktığımızda NATO karşısında Türkiye Şangay Beşlisi için çok uğraştı. Ancak bunu çok açıktan yapması doğru değildi. NATO’ nun düşman olduğunu bile bile bu görüşmeleri yapmak NATO’ nun bize gizliden gizliye daha fazla cephe almasına neden oldu. Ancak NATO’ dan ayrılmak da çözüm değil, çünkü buna alternatif bir birliğimiz yok. Varşova Paktı desen, daha bir yıl önce Rusya ile boğaz boğaza gelmiştik. Bizden domates almaması bile ülkemizi ne kadar etkiledi hepimiz gördük.
Biz ancak kendi kendimize yetecek duruma gelirsek, o zaman kendimizi bir yerlere oturtabiliriz. Ve zamanla bu gücümüz, yanımıza başka güçlerinde gelmesine sebep olacaktır. Çünkü hiç kimse zarar eden bir esnafa gidip de ortak olamaz.
5 / Ramazan Arı: İnsanları yok eden kendi nefisleri olduğu gibi devletleri yok eden de kendi iç dinamikleridir. Öncelikle kendi iç işlerimizi yoluna koymalıyız. Bunun zor olduğu ve zaman alacağını unutmamalıyız. Bugün Amerika’ nın dünyanın en güçlü devleti olduğunu biliyoruz. Biz güçlenmeye çalıştığımız bu süreçte ne Amerika’ yı ne de Rusya’ yı kendimize düşman etmemeliyiz. Bu dengeyi korumamız gerekmektedir.
6 / Refik Temiz: Hepimizin güçlü diye bildiği Amerika’ nın Kuzey Kore karşısındaki acizliğini hepimiz görüyoruz. Amerika’yı Amerika yapan sözüm ona bizim Müslüman ülkelerdir. Biz Arap sermayelerinin paralarının nerede olduğunu iyi biliyoruz. Amerika ve dolayısıyla NATO Müslüman ülkelerin sırtından geçinmektedirler.
7 / Müslüm Çelik: Bizim en büyük eksiğimiz, tarihimizin bize yanlış anlatılmasıdır. Bunun için de mutlaka bir eğitim reformuna ihtiyacımız vardır ki; yeni nesil geçmişini öğrensin ve dolayısıyla geleceğine de yön verebilsin. Kimler sömürgecidir, kimler emperyalisttir ve kimler gerçekten inançlı insanlardır bilinmelidir. Yıllardır bizlere batıyı ileri bir medeniyet olarak yutturdular oysa hepimiz biliyoruz ki batı; sömürgeci anlayışının sonucu olarak düzenini kurmuştur. Bir petrol kuyusu olmayan Avrupa’ nın, tüm petrol şirketlerini elinde bulundurması bunun bir ispatıdır.
8 / Yetgin Er: Avrupa Avrupa olalı hiçbir zaman bizimle tek başına baş edememiştir. Haçlı Savaşları’ ndan tutunda Osmanlı ile yapılan savaşlara değin hemen hepsi ittifaklar halinde yapılmıştır. İkinci Dünya Savaşı’ ndan sonra Amerika’ nın yalnızlık politikası vardır. Bu politikasını sürdürmek isterken de Avrupalılar ‘‘ bizi Rusya ile baş başa mı bırakacaksın ’’ dediler. Bu söylem NATO’ nun çıkış noktasıdır. Yıllarca birbirleriyle savaşmış ve milyonlarca insanın ölümüne sebep olan bu ülkeler kendi aralarında bir birlik oluşturabildiler. Bu bir Hristiyan birliğiydi ve Türkiye de tek Müslüman ülke olarak bir şekilde bu birliğe girdi.
Rahmetli Erbakan Hoca aynen şöyle demişti: NATO’ nun hedefi artık Varşova Paktı değil Müslüman ülkelerdir. Nitekim Sovyetlerin dağılmasından sonra İslam coğrafyasında yaşananlar bunun en bariz örneğidir. Şunu rahatlıkla söyleyebiliriz: adamlar teknik, derin ve organize li bir şekilde çalışmaktadırlar. Bu kadar savaşa rağmen bugün batılıların aralarında sınır yoksa ve bizler de hala parçalanıp bölünüyorsak ve her gün yeni yeni sınırlar çiziliyorsa söyleyecek çok fazla bir şey yok diye düşünüyorum.
9 / Mehmet Ertuğrul: 1952 yılında NATO’ya katılan Türkiye uzun yıllar boyunca sağladığı savunma ve güvenlik teminatlarının yanı sıra batılı kimliğini de pekiştiren bir örgüt olarak görmüştür. Son döneme kadar Türk halkı ve yöneticilerinin önemli bir kısmı nezdinde yüksek güvenilirliğe sahip olan NATO zamanla bu özelliğini kaybetmekle kalmamış Türkiye’ nin milli birlik ve bütünlüğüne tehdit oluşturan bir kurum olarak görülmeye başlanmıştır. Özellikle 15 Temmuz darbe girişiminden sonra Türk halkının önemli bir kesiminde bu girişimin arkasında NATO’ nun olduğu yönünde bir inanış gözlemlenmektedir. Son gelişmeler Türkiye ile NATO arasında kesinlikle sağlıklı bir ilişki durumu olmadığına işaret etmektedir. NATO üyeliğinin sağladığı faydaların yanı sıra aslında Türkiye açısından ciddi güvenlik sorunlarını da getirmiş olduğu uzun yıllar boyunca Türk kamuoyu nezdinde açıkça ve yeterince tartışılmadı. Mutlaka Türkiye ve NATO’ dan yetkililer tarafından –eğer ittifak ilişkisi devam edecekse – geleceğe yönelik etkin işbirliği alanlarının neler olması gerektiğini belirtmek suretiyle en kısa sürede bunların hayata geçirilmesi gerekmektedir. 56.00
10 / Abdulkerim Avanoz: Ben Türkiye’ nin batı ile ilgili hiçbir oluşumun içerisinde olmasını istemiyorum. NATO kurulalı beri Türkiye’ nin hiçbir dar gününde ülkemizin yanında olmamıştır. Yaptıkları tek şey sadece Türkiye’ yi kendi çıkarları doğrultusunda kullanmaktır. Ülkemiz batılı tüm örgütlerden çıkmalı ama onlarla işbirliğine de devam etmelidir. Nitekim onların istekleri doğrultusunda hareket eden ve onlarla işbirliği yapan hükümetler ile iyi anlaştıkları gibi, onlar gibi düşünmeyen ve milli çıkarları doğrultusunda hareket eden hükümetleri de düşürmek için ellerinden geleni yapmaktadırlar.
DEĞERLENDİRME
İLETİŞİM
SİVİL TOPLUM İLE
150’ ye yakın sivil toplum örgütüne SMS atılarak haber verildi.
MİLLETVEKİLLERİ İLE
Milletvekillerine SMS atılarak toplantı hatırlatıldı.
MEDYA İLE
İldeki neredeyse tüm yazılı ve görsel basın davet edildi, bu ay katılım olmadı.
SONUÇLAR
DEĞERLENDİREN KİŞİ
Ercan Sözüer / Elazığ kMM Girişimcisi