YER: Cezayir Toplantı Salonu
TARİH: 8 Ekim Pazar
KATILIMCILAR
DERNEK, VAKIF VE GİRİŞİMLER
1 / Kontrgerillaya Karşı Girişim (Faik Güleçyüz)
2 / Uluslararası Kudüs Platformu (Mustafa Haksever)
3 / ASSAM (Gürcan Onat)
4 / DSKG (Zeynep Serinkaya)
5 / İHG (Şahin Tekgündüz)
8 / LİPAD (Hüsnü Adalı)
9 / İstanbul Platformu (Ali Faik)
SİYASİ PARTİLER
1 / CHP Meryem Karaçay
2 / HAK-PAR Mehmet Ali Erdoğan
MODERATÖR
Yakup Kadri Karabacak
GENEL KONU: Değişen Dünya Düzeninde Bağımsızlık Hareketleri
KONUŞULANLAR
1 / Yakup Kadri Karabacak: Üç aylık bir aranın ardından tekrar beraberiz. Ancak biliyorum ki bu masanın etrafında olan katılımcılarımız Türkiye’nin gündemini yakından takip eden katılımcılarımız. Son haftalarda yaşadığımız meselelerde aşağı yukarı aslında geçen dönem lafı bıraktığımız yerden devam edecek meseleler. Bunlar arasında bu ay öne çıkan başlığın Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi’nde gerçekleşen referanduma bağlı olarak hem İspanya’da hem de dünyanın farklı noktalarında güç kazanan hem milliyetçilik hareketleri hem de self determinasyon hakkı yani ulusların kendi kaderini tayin hakkı bu ayrılıkçı bağımsızlıkçı girişimler meselesini masaya yatıralım istedik.
Türkiye ve Orta Doğu özelinde başta Kürt meselesi olmak üzere meseleyi tartışmak aynı zamanda dünyada küreselleşmenin geri dönülemezliğine rağmen yeniden ulus devletlerin ve milliyetlerin siyasette uluslar arası politikada neden bu kadar önemli bir aktör ve değer olmaya başladığını tartışalım istiyoruz.
2 / Hüsnü Adalı: İleride “sınır” kavramı tartışılır hale gelecek. Sınır zihinde başlar. Ulus devlet başarısız olmuş veya miadı dolmuş görünüyor. Ya dünya 200-300 ülkeye çıkacak mikro milliyetçilikle yada otoriter liderler gidecek tekrar liberal demokrasi hakim olacak. Bir dünya düzeni çökerken o düzen üzerine tefekkür başlar. Değişen dünyada yeni bağımsızlık talepleri. Liberal demokrasinin yerine popülist otoriter yönetimler yer alıyor. Bağımsızlık talepleri var ve artarak devam ediyor. Bu bir sonuç tabi kötü devlet yönetimlerinin sonucu. Düşünün mesela bir aileniz var üyeleri Trump, Putin, Erdoğan bu evde yaşamak ister misiniz? Mazoşist değilseniz yaşamak istemezsin herhalde böyle bir evde. Dünyada 2008 de başlayan bir kriz var ve bu devam ediyor işsizlik, düşük ücret, tırpanlanan emekli maaşları, geleceğe olan güvensizlik milliyetçiliği ve ırkçılığı besliyor. Saydığımız liderler iktidara gelip uzun süre kalıyorlar ama 90’larda olsa bunlar gelemezler gelseler de kendi sürelerini doldurmadan giderlerdi. Konjonktür çok önemli belirleyici. İyi haber bu dönem bitecek kötü olan ise biraz uzun sürecek. Otoriter demagogların yükselişi dönemindeyiz sadizm, hınç, kadınlar ve azınlıklar hakkında aşağılayıcı ifadelere her gün her yerde rastlıyoruz. Ötekileştirilen bir ortamda ötekinin ben ayrılmak istiyorum demesi en doğal hakkı değil mi? Örnek 81 ilimizde bir tane vali emniyet müdürü milli eğitim müdürü alevi değilse ve siz alevi olsanız ne düşünürsünüz? Çoğulculuk yerini çoğunlukçu luğa bıraktı maalesef. Demokrasi azınlıkların özgürleşmesini savunan bir rejim olmaktan çıkıp çoğunluğun gücünü savunan siyasi bir rejim haline geldi. Milliyetçilik de bence din gibi kitlelerin afyonu. Kendini bir milletten üstün görmek çok tehlikeli. Buradan ırkçılığa ve faşizme kayılabilir. Yurtseverlik yeterli bence kendi ülkeni sev ama diğer ulusları ve insanlığı eşit gör. Ekonomik egemenlikler çöktükçe kültürel egemenlikler vurgulanıyor. Yani somutta başarısız olan yönetimler ve liderler soyut şeylerle insanları kandırıyor. Bütün otoriter liderler azınlıklar üzerinde baskı kurmaya ifade özgürlüğünü sınırlandırmaya çalışırlar. Hukuku rakiplerine zulüm etmek için kullanırlar. Kötü insandan iyi lider olmaz. Bir nevi kötü insanlar çağındayız. Her yerde kültürel şovenizm göçmen düşmanlığı ve çoğunlukçu öfke günümüzde seçimler demokrasiyi terk etmenin bir yolu haline geldi. Otoriter liderlerin hepsi demokrasiyi bir ayak bağı olarak görüyor. İş imkanları emekli maaşları ve gelirler azalmaya devam ettikçe göçmenler ve azınlıklar günah keçisi olarak kalmaya devam edecek.
3/ Şahin Tekgündüz: Bütün bunlardan tek tek şikayetçi olmak şikayetle kifayet etmekten sıyrılalım bir vakadır bu bir süre daha yaşayacağız bunu ilanihaye değil bu elbette onun için geleceğe baksak diye düşünüyorum ben. Yani gelecekle ilgili tasavvurlarımızı konuşsak tartışsak çünkü bu dönem bittikten sonra Türkiye ve Türkiye toplumu çok daha çetin ve çetrefil içinden çıkılması son derece güç sorunlarla birlikte yaşamak zorunda kalacak. O zaman ne yapacağız? Onun için o süreye bir an önce girmek ve tahribatı hiç olmazsa bir yerde kesebilmek için referandumda olduğu gibi bir bütünleşmeyi dayanışmayı ve bir arada düşünüp hareket etmeyi sağlayacak bir çoğunluğu oluşturup bu gelişmeye bir son vermenin yollarını aramamız lazım. Geleceği düşünerek gelecek perspektifi içinde düşünce üreterek yapmalıyız. Temel düşüncem ve temel beklentim bu tür sivil toplum örgütlerinde bundan sonraki fikir üretimi ve eylemlerin bu istikamette olması yönünde. Ayrılmalar ve yeni ulus devlet oluşturmalar konusunda Hüsnü Bey güzel tahlil etmiş meseleyi. Milliyetçilik bütün dünyada giderek tırmanıyor. Milliyetçilik güçlendikçe ulus devletlerin içerisinde kalan azınlıklar ister istemez ve haklı olarak kendi ulus devletlerini kurma eğilimde ve çabasında olacaklar. Bunun önüne geçmek mümkün değil. Şiddetle savaşla bunlar önlenemez. Bunu anlamamız lazım. Kaldı ki bu talepleri kamçılayan sadece azınlıkta olmak değil gelir dağılımı dengesizliği adaletsizlik yönetimde yer alamamak kaçınılmaz bir şekilde onların kendi devletlerini kurma hakkını elde etmelerini meşrulaştıracaktır. Buradan çıkarak Kuzey Irak referandumuna gelirsek -bize ne- diye düşünüyorum. Bizim komşu bir ülkemiz referandumu yapar bir grup ayrılmak istiyorsa ayrılır, bize ne oluyor. Bunu hatta savaş konusu haline getirecek kadar abartarak kullanmaya kalkıyoruz.
4/Faik Güleçyüz: 29 Ekim 1923’de Türkiye Cumhuriyet’i devletini kurmuşuz bir defa bu devleti ters kurmuşuz. Ben bunu amuda kalkmış insana benzetiyorum. 1923 – 2017 bizim devlet amuda kalkmış bir vaziyette yaşıyor. Bu amuda kalkışta bir sürü yanlış var tabi ama en canımızı yakan Kürt meselesi. En vahim hata burada yapılmış. Nasıl yapmışız, Kürtler yok ne güzel değil mi? Kürtler kurtuluş savaşında var, mecliste var. 29 Ekim de ne oldu da Kürtler yok oldu birden. Koskoca kadim bir halka yok dedik. Yok diye diye buralara geldik şimdi. Kan gövdeyi götürüyor. Biz bu sorunu çözmediğimiz müddetçe hiç bir meselemizi çözemeyiz. Barzani bağımsız devlet kurmak istiyor biz burada kıyamet koparıyoruz. Biz ilk olarak kendi Kürtlerimizle barışmak zorundayız eğer refah mutluluk huzur istiyorsak. Burada en önemli mesele akan kan. Gençlerimiz bir hiç uğruna ölüp gidiyor ortada hiç bir şey yokken. Bana göre PKK hendek savaşıyla büyük bir hata yaptı devlete karşı şu an inisiyatif PKK’de devlette değil. Hendek savaşından bu tarafa yani bu akan kan nasıl duracaksa PKK’nin iradesinde bu iş. Bana göre PKK silahlı güçlerini Türkiye’den çekmeli. Ondan sonra meseleyi siyasetle ve TBMM’de çözmeliyiz çözebiliriz de bizde o olgunluk var çünkü. Türkiye toplumunda o olgunluk var artık. Konuşarak meselelerimizi halledebilecek demokratik seviyeye gelmiş insanlarız biz. Biz sadece ülkemizdeki Kürtlerle değil Irak’taki Suriye’deki hatta İran’daki Kürtlerle barışık olmalıyız. Ve federe bir devlet olmalı bu bölgede. Türk ve Kürt federe devleti bu bölgede kurulmalı herkesin hayrınadır bu. Böyle bir devlet ortaya çıkarsa güçlü bir devlet olur. Petrol var ellerinde ordu var aslanlar gibi Türk ordusu var en azından İsrail’e dur diyebilir bu devlet. Benim şahsi fikrim Kürtler ve Türklerle federe bir devlet olmalı.
5/Yakup Kadri Karabacak: Bölgesel Kürdistan yönetiminin ve Irak Kürtlerinin yaşadığı problemin evveliyatına ait bir fikrimiz var General Kasımın darbe sürecinden sonra Irak Kürtlerinin vatandaştan sayılamaz noktasına getirilmesi, sonrasında Saddam ile beraber Halepçe katliamına benzer girişimler gibi örneklerle orada problemler olduğunu biliyorduk. Irak’a ABD müdahalesinden sonra 36. Paralelin kuzeyinde bir Kürt otonomunun oluşması bunun Türkiye’nin o dönemdeki yönetiminin verdiği tepki vs bugün hükümet kaynakları ısrarla Türkiye’nin güneyindeki gelişmelere verdiği tepkinin 90’larda verilen tepkiyle eşdeğer olmaması gerektiğini söylüyor. Hükümet ve toplumun önemli bir kısmı açısından bir beka sorunu olduğu görünüyor. Türkiye’nin bölünmesine giden yolun bir parçasının olabileceği referandumun Türkiye’deki ana akım bütün siyasi aktörler tarafından ifade ediliyor nitekim HDP dışında mecliste grubu bulunan bütün partiler tezkerenin uzatılmasına evet yönünde oy kullandılar ama bir yandan da tüm bu gelişmelerin Türkiye’nin kendi Kürt yurttaşlarıyla olan duygusal bağında bazı zedelenmelere sebebiyet verdiği de bizzat Ak Parti’nin bölge milletvekilleri tarafından bile kabul edilen bir mesele halinde. Dolayısıyla bu tepkiler farklı mıdır? 90’larda verdiğimiz geleneksel milliyetçi tepkiyi mi veriyor Türkiye yoksa bugün o güne nazaran daha haklı makul nedenlere sahip mi?
6/Murat Altun: Mesele azınlık ve çoğunluk olma meselesi değil mesele yönetim erkinde hak ve söz sahibi olamama meselesi. Şimdi mesela diyoruz ki işte Kürtler 15 milyon 20 milyon. Kafkasya’da 150 binlik nüfusu olan bağımsız devletler var, özerk bölgeler değil. Meseleye böyle bakmamak lazım. Faik Beyin ifade ettiği gibi cumhuriyetimizin kuruluşunda Türkler ve Kürtler kader birliği yaptılar ve bu kader birliğini Lozan’a da taşındı. Gelinen bu noktaya baktığımızda ayrılıklar ulus devletler karın doyurmuyor. Ben hayatımın büyük bir çoğunluğunu Rusya’da eski Sovyetler Birliğinde geçirdim. Moldova ve Ermenistan’ın kuruluşuna şahit oldum büyük bayramlar yaptılar bayraklar salladılar açlık ve sefalet içinde perişan vaziyetteler pişmanlar. İnsanlar kendi etnisitelerini kökenlerini seçemiyorlar. Sosyoekonomik ve sosyokültürel hakları güvence altında olmadıktan sonra mensup olduğu ulusun hakim homojen üniter devletinde yaşasan ne fark eder yaşamasan ne fark eder. Ben meseleye böyle bakıyorum. Çekoslovakya barışçıl biçimde ayrılmanın yegane örneğidir. Yugoslavya çok kanlı oldu.
Bakın Celal Talabani vefat etti cenazesine İran dış işleri düzeyinde katıldı Türkiye’den kimse katılmadı. Irak Bölgesel Kürt Yönetiminin bayrağını Ankara’da asıyor Kerkük’e asılamaz diyorsun böyle bir saçmalık olur mu? Salih Müslim Türkiye’de ağırlanıyor uçaktan iner inmez bunlar teröristtir diyorsun bunlar son derce zavallı şeyler. 1946 sonrası İsrail kurulurken iki kurucu büyük şunları söyledi bizim Arapların tepesinde boynuna basacak müttefiklere ihtiyacımız var. Bunların bir tanesi o günün şartları içerisinde İran idi diğeri Türkiye idi. Bugün İsrail bağımsız Kürdistanı Araplara karşı baskı oluşturmak için kurmak istiyor. Kürtler bu oyuna gelmesinler. Kürtlerin hakları analarının ak sütü gibi helaldir. Üniter bağımsız devlet kurmak sosyokültürel sosyal hakların verilmesi noktasında güvence değildir. Olabiliyorsa Irak’ın Türkiye’nin İran’ın Suriye’nin bütünlüğü içerisinde yönetim erkine ortak olunsun. Bu ulus devlet dayatmaları çare değil. Aslında yeni bir model gerekiyor. Yeni devlet modelini konuşmamız gerekiyor. Bu yeni devlet modelinde dağıtılan bize dayatılan bu para sistemini finans sistemini egemen sistemleri esas itibarıyla küresel güç odaklarına karşı bir güç birlikteliği yapmak gerekiyor. Bu çok zor olacak ama insanlık bu tecrübeyi aşacak. Dünyanın bütün %97 lik serveti %3 lük bir azınlığın içinde bunların sorgulanması gerekiyor.
7/Gürcan Onat: Konunun temel insan hakları meselesi olduğunu düşünüyorum. İnsan haklarının ülkemizde ve dünyada yeterince olması gerektiği gibi olmadığını düşünüyorum. Konuşulanların %80 ine katılıyorum. Mesela silahlı kuvvetlerde niye Alevi yok Kürt yok aslında var arkadaşlar Alevi de var Kürt te var fakat dile getiremiyor. Çünkü ülkemizde Aleviler Kürtler aşağılandı. İnsanları olduğu gibi kabul edemiyoruz inançlarını olduğu gibi kabul edemiyoruz. Biz bireyler olarak bunu nasıl yapamıyorsak devletler de yapamıyorlar. En temel insan hakkı yaşamdır değil mi devlette buna güvenlik sorunu diyor. Güneydoğudaki Kürt meselesine Barzani’nin referandum olayına bu şekilde bakıyor benim güvenliğim söz konusu diyor. Evet İsrail dendi bu çok aşikar biliyoruz. Kurmasınlar mı devlet kursunlar gerçekten beni hiç ilgilendirmiyor Kürtler bir araya gelip Kürt devleti kurmak istiyorlarsa kursunlar. Ama burada perdenin arkasındaki oyunları görelim ben buna dikkat çekmek istiyorum. Ben sınır olmasını da istemiyorum sınırların kalkmasını istiyorum. Ben kendi oturduğum apartmanda Alevi ile Kürt ile Rum’la Ermeni ile yaşamak istiyorum karşımdakini insan olarak görüyorum. Temelde zihnimizdeki o tabuları sorgulayalım. Beynimizdeki sınırları kaldıralım.
8/Yakup Kadri Karabacak: İki açmazımız var galiba ilki bir siyasetçinin yakın çevresinde gelişen meseleler hakkında her zaman bu kadar özgürlükçü bakma şansı olabilir mi?
Bütün bu yaşadığımız problemlere hem bölgesel hem Türkiye hem de dünya çapında bazı entelektüel çıkış yolları arıyoruz ama dünya bir yandan bunları tartışıyor bir yandan ölen maalesef bizleriz. Dolayısıyla bir acelemiz yok mu ne yapmalıyız? Biz siyasetin yerinde olsak ne yapıp bu denklemin içerisinden çıkarız?
9/Zeynep Serinkaya: Tayyip Bey’in söylemi sömürgeci bir söylem. Devamlı -biz buranın kralıyız hakimiyiz bana sormadan sen bunu nasıl yaparsın- gibi gerçekten kolonyalist ve Osmanlıyı tekrar garip bir yerden kurgulayan söylemi var. Bu söylemle geri kalmış bir coğrafyada hiçbir şey yapılamaz. Siz gerçekten güçlü olmak istiyorsanız ve böyle küresel bir krizden geçerken hepimizin teslim ettiği gibi paradigma değişiminden geçerken yeni bir paradigma doğuramıyoruz. Yapısal olarak sistem pat diye değişmeyecek eşitsizliklerde bir anda ortadan kalkmayacak o zaman ne yapılabilir takım olunabilir bölgesel olarak işbirliği diplomasi olabilir. Maalesef son dönemde diplomasi kalmadı. Züccaciye dükkanına girmiş fil gibi sağı solu dağıta dağıta bir yandan da sanrı içine girerek yani gerçekten bu kadar güçlüyüz ne yapabiliriz tek başımıza bu kadar sınırım var bana sormadan ne yapıyorsun demek yerine bu kadar sınırımız var burada da bir şeyler oluyor yeni bir devlet kurulacaksa bu devletle nasıl işbirliği yapabilirim veya hangi konuda ayrı düşeriz gibi şeyleri düşünmek yerine Kerkük’te benim çekilin yıkılın karşımdan demekle hiçbir şey olmayacağı aşikar.
10/Yakup Kadri Karabacak: Türklerin ve Kürtlerin dünyada genel siyasal eğilimlerin aksine bölgede yeni bir şey yapma şansı var mı?
11/Ali Faik: Kuzey Irak’ta ayrılık isteyenler bana göre haklı. Bir topluluk çeşitli nedenlerle ayrılık isteyebilir. Irak’ta toprak bütünlüğü diyorsa ona da hak vermek gerekiyor bir anlamda. Kuzey Irak denilince çağrışımla grupsal yada bireysel dünya çapında bölge çapında tehdit oluşturan İslami kökenli terör örgütleri aklıma geliyor. Bunu emperyalizm tezgahlıyor ama işbirlikçi yerel lider de bu teröre destek veriyor. Küresel ve bölgesel olarak asıl tehdit o terör örgütleridir yoksa toprak bütünlüğü yada ayrılık hakkı bunlar bir noktada teferruat.
12/Mustafa Haksever: Dünyaya genel olarak baktığımız zaman dünyada küresel güç olarak gücü elinde bulunduran şu an iki ülke var. Bunların stratejilerine baktığınız zaman diğer ülkeleri bölerek onları küçülterek kendilerine rakip çıkacak güçleri engellemek için bir çalışma içerisindeler. Bunu o ülkelerin doğal kaynaklarını sömürerek onların bütün zenginliklerini elinden alarak onları da istedikleri gibi yönlendirerek dünyada adaletsizce bir hayat yaşanmasını sergilemek istiyorlar. Kendi halklarını üstün bir hayat seviyesinde diğerlerinin rezil bir hayat seviyesinde yaşamasını istiyorlar. Bizim gibi ülkelerin de bunların yaptıklarının tam tersini yapması lazım ki güç dengesi oluşturulmalı ve onlar istedikleri emellerine ulaşamamalı. Aksi halde onlara yem oluruz. Bu iki küresel güç ırkçılığı pompalıyor mezhepçiliği pompalıyor yani insanları bölebileceği hangi argüman varsa hepsini kullanıyor. Biz de onların oyunlarına karşı tavır almamız gerekir.
13/Mehmet Ali Erdoğan: Ben Malatya’da bir Kürt köyünde doğduktan sonra bir Arap şehri olan Antakya’ya göç etmişiz. Çocukluğum ve lise yıllarım orada geçti. Suriye’yi çok iyi bilirim. Buralarda demokrasi yok. Şimdi bu Kürt meselesi nereden çıktı? Ben bir Türk olsaydım muhtemelen şimdiki düşüncelere sahip olurdum. Buradakilerin hemen hemen hepsi Türk olmalarına rağmen Kürtlerin haklılığını savunuyor. Çünkü Kürt yoktu bu ülkede. Şırnak’ın ortasında ne mutlu Türküm diyene yazıyordu ama onlar Türk değillerdi. Sadece bu ülkede Kürtler değil Ermeniler, Yahudiler de var. Bu globalleşen dünya içerisinde bugün bakıyoruz Avrupa Birliği mesela globalleşmenin sonucu 30 ülke bir araya geliyor tek bayrak tek para tek marşla Avrupalılar birleşiyor, ama Avrupa’nın içerisinde bir Bask çıkıyor bağımsızlık istiyor. İngiltere’de İskoçlar İrlandalılar Türkiye’yi Avrupa sayarsak Kürtler sadece bunlar değil tabi. Bunları üst akla emperyalist ülkelere bağlamak çok yanlış bu bir olgu. Zannediyorum önce uluslar özgür olacaklar herkes kendi dilini kendi kültürünü yaşatacak ondan sonra kardeşlik büyük globalleşme büyük Avrupa Birliğinde olduğu gibi kardeşlik el ele yaşam biçimi o zaman tesis olacak. Sosyolog değilim bu etnik hareketlerin neden globalleşme döneminde çıktığına dair çok derin bir şey yapmayacağım ama bizim bunlara hak vermemiz lazım herhalde büyük barış büyük dünya devleti bağımsızlık ve özgür düşüncelerin bir araya gelmesiyle olacak.
14/ Şahin Tekgündüz: Şunu kesinlikle reddetmeliyiz, her sorunu her kötü giden olguyu efendim emperyalistler yüksek akıllar dış güçler diye adlandırmayalım. Biz o zaman neyiz? Şamar oğlanıyız. Bu duruma da kendimizi koymamalıyız. Şimdi her siyasi davranışın emperyalist anlayışa sahip iktidar sahiplerinin mutlaka bir takım art düşünceleri ve oynamak istedikleri oyunlar vardır. Bugünkü gazetelere bir baksaydınız. İdlip daha başlangıç sırada filan yer var aklı başında diplomasimiz olsa bugün burada bunu konuşmuyor olurduk.
15/Hüsnü Adalı: Küçük devletleri küçük görmeyelim Norveç İsveç Hollanda İsviçre Finlandiya Danimarka eğitimde kişi başı gelirde kadına saygıda ortalama yaşam süresinde çevreye saygıda hepsinde üst sıradalar. Kusura bakmayın ama 2017 yılında bir kişi öleceğine ülkeniz bölünsün kimse kimsenin çocuğu üzerinden vatanperverlik nutukları atmasın. Irkçılık milliyetçilikten mezhepçilk dinden çıkıyor. Sorunun ana kaynağını çok konuşamıyoruz maalesef. Çünkü oralar dokunulmaz noktalar tabular. Kürt Türkçeyi öğrenmiş de Türk Kürtçeyi neden öğrenmemiş? Merak ediyorum.
İnsan ne diline ne ırkına aittir insan sadece kendine aittir. Çünkü o özgür bir varlıktır ahlaki bir varlıktır.
16/ Faik Güleçyüz: Türkler Kürtleri anlamak istiyorsa akıl ile değil vicdanla hareket etmeli duygu ile hareket etmeli. Kürt meselesi benim için vicdani ahlaki ve insani bir meseledir. Bizim ülkemizde iki problem var Kürtlere dair bir devletten gelen baskı var yok saymak birde toplumdan gelen var. Kendimizi kandırmayalım. Türk tarafına söylüyorum biz Kürtleri sevmiyoruz Kürtleri küçük görüyoruz kendimizle eşit görmüyoruz. Çoğumuz belki de bunun farkında bile değiliz.
17/ Zeynep Serinkaya: Ben bu sömürgecilik lafını bilerek söyledim. Tamda o ast üst ilişkisinin asla silinemediğinden dediğiniz gibi Türkler neden Kürtçe öğrenmiyor Kürt meselesini çalışanlar genelde Kürtler olur Türk çalışıyorsa da Kürtçe bilmez. Müthiş bir Ermeni kaynağına biz erişemiyoruz Ermenice olduğu için ben aynı sebepten Ermenice öğrenmeye başladım. Hamasetten uzak bir vatanseverlik kuracaksak hakikaten birbirimize bağlılık üzerinden gelişmesi lazım. Birbirimizi sahiplenmek birinin acısını başkasının derdini ne yaşamış merak etmek. Sokağa çıkma yasağını olduğu dönemde hepsini izlemek zorunda kaldık üzerine konuşamadık hala bilmiyoruz ne oldu ne bitti. Toplum olarak bir travma geçirdik aslında onu gömmek içinde dışarıya karşı saldırgan bir tutum var. Irak Kürdistanına yapıldığı gibi. Katman katman gömülerek de devam ediyor bu. Ondan önce de Ermeni meselesi kazdığınız zaman topraktan devamlı ceset çıkıyor. Bizim toprağa bağlılığımız bu şekilde mi olacak? Kültür hepimizin kültürü Ermeni kilisesi sadece Ermeni’nin değil ki sende bu toprakta yaşıyorsun. Gündelik hayatta da yaşadığımız toprakla toplumla ilişkimizi çok pedagojik bir yerden dönüştürmemiz lazım ki AKP’nin eğitim politikalarıyla maalesef çok geri gittik o yüzden çok uzun zaman alacak.
18/ Murat Altun: Bu bölgede Türkün Kürtün Ermenin yemeği aynıdır müziği aynı müziktir bakışları aynı bakıştır düğünler cenazeler aynı kutlanır öyleyse bu suni olarak zihinlerdeki bu düşmanlığı ortadan kaldırmak lazım. Kuzey Irak ta bağımsız bir Kürdistan kurulacağına geniş çaplı Arap Kürt Ermeni Türk’ün olduğu ortak işbirliğine gideceği birliktelik bölge insanının ve dünya barışının hayrınadır. Bu sorunun çözülmesini istemiyorlar çözümsüzlükten beslenen Kürtler, Türkler, Araplar var. Çünkü akan kan onlarının evlatlarının kanı değil. Ölümü kutsadığımız sürece bu coğrafyada hiç bir şey düzelmez. Bizim hayatı kutsamamız lazım.
19/Gürcan Onat: Bir şey düzeltmek istiyorum İslamcı terör örgütü denildi böyle bir şeyi kabul etmiyorum. İslamcı terör örgütü olmaz, DAEŞ terör örgütüdür.
20/ Mustafa Haksever: Bölgemizi değerlendirirken Amerika’nın PKK’ye üç bin tır silah vermesini insanımızın düşünmesini istiyorum.
21/Mehmet Ali Erdoğan: Ben orduda Kürt ve Alevinin olmadığı inancındayım. Mensup olduğunuz aidiyetinizi rahatça söyleyemiyorsanız yok sayılıyorsunuz demektir. Nobel Ödülü alan Aziz Sancar’ın ağabeyi ile tanıştım emekli albay, ben Kürt olduğumu söyledim siz de yanılmıyorsam Arap’sınız dedim. Yok bana eşek de Arap deme dedi. Turgut Özal Kürt’tü İsmet İnönü Kürt’tü ama Talabani’ye Irak’ın ilk Kürt cumhurbaşkanı deniyor. Bakın Türkiye’de de Kürt cumhurbaşkanı var başka ülkelerde de var ama demek ki Kürt kimliği ile cumhurbaşkanıydı. Talabani Irak’ın cumhurbaşkanıydı ama Türkiye cenazesine gitmedi bu nedir biliyor musunuz Kürt sevgisizliğidir Kürt’ten nefrettir.
YEREL KONU: İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş neden istifa etti?
KONUŞULANLAR
1/Faik Güleçyüz: Seçilmiş bir insan seni oradan biri senin iradene rağmen alıyorsa senin istifa etmemen lazım bana göre ben olsam etmem. Hem kendime saygımdan dolayı istifa etmem hem de bana oy veren milyonlarca İstanbulluya karşı saygıdan istifa etmem. Tamam parti seni oraya getiriyor ama halk kişiye oy veriyor değil mi bakıyor hırsız mıdır değil midir bakıyoruz bunlara. Gördüğüm kadarıyla Kadir Topbaş tertemiz bir adam.
2/Hüsnü Adalı: Topbaş neden istifa etti ben şıklarla açıkladım bunu.
-Haysiyetli bir adam olduğu için istifa etti çünkü baskılara dayanamadı
-Haysiyetsiz bir adam olduğu için istifa etti o kişi getirdiği için geldi göreve getiren kişi istifasını istediği için istifa etti.
-Kendisine oy veren vatandaşa saygısı olmadığı için istifa etti.
-Ülkemizde demokrasinin kırıntısı kalmadığı için istifa etti
-94’ten beri İstanbul’u önce resmen sonra fiilen yöneten kişi öyle emrettiği için istifa etti.
-Koca ülkenin ne rezil bir durama düştüğünü göstermek için istifa etti.
-Fetöcü olduğu için istifa etti.
-Ademi merkeziye olmadığı için istifa etti.
-Ağlanacak halimize gülmemiz için istifa etti.
-Aymaz yandaşların kafasına bazı şeylerin dank etmesi için istifa etti.
-Türkiye’nin artık iyice bir muz cumhuriyetine döndüğünü göstermek için istifa etti.
-Görevde kaldığı süre içinde yaptığım dünyalık bana yeter biraz da harcayalım diye düşündüğü için istifa etti.
-İstanbul’un beton şehir halini görmeye vicdanı dayanmadığı için istifa etti.
3/Şahin Tekgündüz: Topbaş istifa etmek zorunda bırakıldığı için istifa etti. Eğer sizin söylediğiniz gibi direnseydi ertesi gün fetöcü idi ve içeri atılacaktı. Balıkesir direniyor başına neler gerecek merakla bekliyorum. Bir ülkede eğer dikta rejimi varsa ve bir adam gemi azıya alıp Üsküdar’ı da arkada bırakıp doludizgin gidiyor ise bütün bunları doğal karşılamak durumundayız. Arkasında başka şeyler aramaya gerek yok. Önümüzdeki seçimlerde kaybedebilir kaybederse ya seçimleri iptal edecek o takdirde bütün dünyayı karşısına almış olacak biliyor her şeyini kaybedecek demir parmaklıklar bekliyor.
4/Gürcan Onat: İstanbul devlet gibi bir şehir belediye başkanı önemli. Neden istifa ettiği açıklanmalı bunu da buradan duyuralım. Benim kanaatim fetö bağlantısı olabileceği. Tabi böyle bir şey henüz yok ispatlanmış değil. Fetö bağlantısı var ise gerçekten istifa etmesi gerekiyor. Fetö basite alınacak bir örgüt değil hakikaten.
5/Mustafa Haksever: Siyaset olarak belli bir kaliteyi yakalamamız gerekiyor. Bu kalite de değişmekten geçiyor. Türkiye’de maalesef hala ve hala siyasi partilerimiz bu değişme noktasında yerinde sayıyor. Benim görebildiğim bu konuda sadece Ak Parti farklılık gösterdi. Belli bir noktada başbakanını değiştirebildi bakanlıkları sık sık değiştirdi ve değiştirerek geliştirdiğini gördük. Şimdi belediye başkanlarını da rahatlıkla değiştirebiliyor. Sayın Cumhurbaşkanımız Tayyip Erdoğan yaptığı işleri kendi kafasından değil kamuoyu yoklaması yaparak araştırma şirketlerine kamuoyu yoklaması yaptırarak onun neticesinde aldığı kararla yaptırıyor benim bildiğim. Sayın Kadir Topbaş’ın da ayrılması gerektiğini kamuoyu istemiştir onun için ayrılmıştır. Toplumdan yana alınan bir karardır toplum istiyor bunu. Ancak böyle siyasette ve demokraside belli bir yere varırız kaliteyi yakalarız. İnşallah temennimiz bu örnekler çoğalır ve Türkiye siyasette belli bir kaliteyi yakalar o zaman biz refaha erişiriz.
6/Mehmet Ali Erdoğan: Şahin Bey ben doğal karşılıyorum dedi bence ironi yaptı. Bir ülkede bir başbakan Ahmet Davutoğlu %40 küsur oy aldı bir gecede görevinden alındı şimdi demokrasilerde var mı böyle bir şey. Şimdi deİstanbul belediye başkanı ne kamuoyu ya bunu Ak Parti yapmadı Tayyip Erdoğan yaptı. Topbaş açıklamasında ben adam yerine konulmadım dedi kamuoyu mu onu adam yerine koymadı? Diyelim Gürcan Bey’in dediği gibi fetö ile bağlantısı vardı niye o zaman yargılanmıyor. Sadece fetö ile bağlantılı olan kendisi midir? Cumhurbaşkanı yok mu? Yani şimdi bunlarla bizi kandırmasınlar.