YER: MÜSİAD Toplantı Salonu
TARİH: 07.10. 2017
KATILIMCILAR
DERNEK, VAKIF VE GİRİŞİMLER
1 / İlim ve Hayra Hizmet Vakfı ( Zülfü Biçerer – Genel Başkan )
2 / Akıncılar Derneği ( Mehmet Ertuğrul – 2. Başkan )
3 / İpekyolu Derneği ( Abdulkerim Avanoz – Başkan )
4 / Karayolları Trafik Güvenliği Derneği ( Hakkı Tüver – Yön. Kur. Üyesi )
5 / Azadi Hareketi ( Atik Okuyucu – İl Temsilcisi )
6 / Tüm İşçi Emeklileri Derneği ( Mehmet Kayabaş – Başkan )
7 / ŞAVAK-DER ( Naim Doğan – Başkan )
8 / Elazığ STK Platformu ( Resul Şahin – Danışma Kurulu Üyesi )
9 / MÜSİAD ( Servet Özdemir – Üye )
10 / Ensar Vakfı ( Alaattin Meydanoğlu – Başkan )
11 / Böbrek Hastaları Derneği ( Filiz Özel – Başkan )
MESLEK ODALARI
******************
SENDİKALAR
1 / Eğitim Bir Sen ( Mehmet Okur – Yön. Kur. Üyesi)
KANAAT ÖNDERİ VE BİREYLER
******************
GÖZLEMCİLER
******************
BELEDİYE BAŞKANLARI
Katılım olmadı.
MESAJ YOLLAYANLAR
Mesaj yollayan olmadı.
DİĞER KATILIMCILAR
5 İzleyici – Dinleyici
MEDYA
1 ajans (AA) ve 3 TV kanalı katıldı ( Kanal Fırat – Kanal 23 – Kanal E )
MODERATÖR
Resul Şahin – Elazığ STK Platformu Danışma Kurulu Üyesi
KONULAR
GENEL KONU: Değişen Dünyada Yeni Bağımsızlık Talepleri
KONUŞULANLAR
1 / Resul Şahin: Bildiğiniz gibi milliyetçilik Osmanlı’ nın son dönemlerinde hız kazandı, bunun sonucu olarak bağımsızlık talepleri arttı ve amaçlarına da ulaştılar. 1916’ da Syces-Picot Anlaşması’ nda yapılan bir harita düzenlemesiyle bölge daha da küçük parçalara bölündü ve bu da yetmemiş olacak ki bugün hemen hemen her millet bağımsızlık mücadelesine başlamıştır.
Ben bugün konunun fazla derinine inmeden, sadece bir takım sorularla katılımcılarımızın dikkatini çekip konuyu tartışmaya açmak istiyorum.
Bugün Türkiye’ nin güneyinde iki tane Arap devleti var, bunlar problem olmadı da bağımsız bir Kürt devleti mi problem olacak veya nasıl bir etkisi olacak?
Türkler ile Kürtler Araplar’ dan çok önce birlikte yaşamaya başlamışlar, kaynaşmışlar ve etle tırnak haline gelmişlerdir. Ancak bugün neden, bu bağımsızlık talebi karşısında askeri müdahale seçeneği de masaya gelebiliyor?
Yıllardır güneyimizde federe bir Kürt devleti olduğu malumunuz, bugün bu federe devletin bağımsız olması bizim için problem olur mu, olursa neden olur?
Emperyalist devletlerin bölge üzerindeki emelleri ortadayken, bugün bu bağımsızlık talebi Kürtlerden mi geldi yoksa emperyalistlerin emellerinin bir sonucu mudur?
Tarihin hiçbir döneminde emperyalist devletlerin Müslümanların lehine bir tutum sergiledikleri görülmemiştir ama bugün kalkıp Müslüman olan Kürtler’ den yana tavır takınmaları hayra mı alamettir yoksa ne?
Son olarak; haydi diyelim Kuzey Irak referandumunu el altından desteklemediler ve sessiz kaldılar peki akabinde Katalonya’ da yapılan referanduma neden karşı çıktılar? Yoksa serf determinasyon sadece Müslüman ülkelerde yapılınca mı birleşmiş milletler tarafından kabul görüyor.
2 / Mehmet Ertuğrul: Irak’ ın yaşadığı siyasi kriz ve güvensiz ortam Kürtlerin bağımsızlık taleplerine bir ortam hazırladı. Barzani ise bu ortamdan faydalanarak Kürtlerin bağımsızlık taleplerini meşrulaştırmak istedi. Irak’ da 2014’ de yapılan parlamento seçimleri siyasi tablonun ülkenin bütünlüğünü sürdürmeyi zorlaştırdığı tezini işledi. Kuzey Irak Kürtlerinin bağımsızlık talepleri komşu ülkelerin toprak bütünlüğünü tehlikeye sokmaktadır ve dolayısıyla bu komşu ülkeler önlem almak zorunluluğu duymaktadırlar. Elbette ki Kürtlerin hakları korunmalı ve talepleri dikkate alınmalıdır ancak yapılmaya çalışılanın bu olmadığını biliyoruz. Asıl amaç Siyonistlerin ve emperyalistlerin büyük İsrail’ i kurma girişimidir. Erbakan Hoca’ nın dediği gibi: bir gün konu Suriye olursa amaç Türkiye’dir.
3 / Atik Okuyucu: Kuzey Irak’ da ( benim deyimimle Güney Kürdistan ) yapılan bir referandumun Türkiye’ ye ne gibi bir etkisi olabilir. Bildiğiniz gibi dünyada bir ara sosyalizm, bir ara milliyetçilik akımları vardı şimdi ise bağımsızlık talepleri kendini göstermeye başladı. Daha önce Türkiye ile samimi bir ilişki kuran Sayın Mesut Barzani’ nin Türkiye’ye bakışı nasıldır? Amerika’ nın karşı duruşuna rağmen petrolünü Türkiye üzerinden sattığını hepimiz biliyoruz. Ben bu konuda umutluyum, Türkiye’ nin de uzun vadede bölge ile ilgili pozitif yaklaşacağını düşünüyorum. Bağımsız bir Kürt bölgesinin Türkiye’ ye bir zarar vereceğini sanmıyorum. Yapılmaya çalışılan sanal bir düşmanlıktır. Amerika’ nın, Rusya’ nın ve Avrupa’ nın Kürt politikası varken Türkiye’ nin neden bir Kürt politikası yok, bunu anlamak zor.
4 / Zülfü Biçerer: Tabi dünyanın geçmişine de bakmak lazım. Esas itibariyle Adem Aleyhisselam’ın çocukları Habil ile Kabil arasında da mücadele olmuştur. Nitekim bu mücadele dünyanın sonuna kadar da devam edecektir. Bu çerçevede biz Türkiye olarak Ortadoğu’ da tarihi misyonumuzun gereği olarak ümmet anlayışı içerisinde hareket etmek zorundayız. Siyonist düşünce milliyetçilik anlayışı ile Osmanlı’ yı küçük devletçiklere böldü. Netice olarak da bölgede barışın yerini savaşlar aldı. Bugün halihazırdaki olaylar da bu düşüncenin bir sonucudur. Bu Siyonist düşünce bölgedeki enerji kaynaklarına sahip olmak için milliyetçiliği ön plana çıkarmaktadır. Biz Türkiye olarak bölgede oynanan oyunun farkındayız. Bunun için de İslam kardeşliğini ön planda tutup tavrımızı da bu doğrultuda ortaya koymaktayız. Emperyalist güçler de bunun farkında olduğundan Türkiye’ yi hedef tahtasına koymuş bulunmaktadırlar. Ve ekonomik ve siyasi olarak abluka altına almaya çalışmaktadırlar.
5 / Naim Doğan: Kuzey Irak’ da ki referanduma gösterilen tepkiler Kürt kardeşlerimiz tarafından yanlış anlaşılmamalıdır. Bizler et ile tırnak gibi bütünleşmiş halklarız. Bizlerin tepkisinin sebebi o bölgedeki büyük fotoğrafı görmemizdir. Ülkemizin bir beka vesilesi olarak görmekteyiz. Çünkü biz biliyoruz ki orada bağımsız bir Kürt devletinden ziyade Büyük İsrail devleti kurulmaya çalışılmaktadır. Her ne kadar ABD ve İsrail referandumu desteklemiyor görünse de, esasında perde arkasında emperyalistlerin olduğunu hepimiz biliyoruz. Barzani ve Talabani en sıkıntılı zamanlarında Türkiye’ te sığınmış ve Türkiye de üzerine düşeni fazlasıyla yapmıştır. Bu kadar içli dışlı olmuş bir yönetimin referandumu mutlaka Türkiye ile istişare etmesi gerekirdi. Biz bu referandumun ülkemizin geleceği açısından büyük bir tehdit olduğunu düşünüyoruz ve tavrımızı da bu yönde ortaya koyuyoruz. Dolayısıyla Türkiye’ nin Kuzey Irak ve Suriye konularında ki politikalarını destekliyor ve gereğinin yapılmasını temenni ediyoruz.
6 / Hakkı Tüver: Bugün Kuzey Irak’ da yapılan referandum ile dünyanın diğer ülkelerinde yapılan bağımsızlık hareketleri farklı şeylerdir. Yani Barzani’ nin yapmaya çalıştığı şey dış güçlerin oyununu sahneye koymaktır. Bu kadar zengin petrol yataklarının olduğu bir bölgede güçlü devletlerden bağımsız hareket etmek mümkün değildir. Orada İsrail bayraklarının sallanması da bunun bir göstergesidir. Bu durum Türkiye’ nin geleceği açısından oldukça sıkıntılıdır. Buna çok dikkat etmemiz gerekmektedir. Osmanlı, zamanında üç kıtaya hükmetmiş ve tüm halklar kardeşçe bir arada yaşamaktaydı. Oysa şu anda dış güçler tarafında yapılmaya çalışılan ise, orada kukla bir devlet kurmak ve o bölgeyi kontrol altına almaktır.
7 / Abdulkerim Avanoz: Emperyalizmin dünyada yarattığı fitne, devletleri bölme ve o devletlerde yaşayanların evlerini başlarına yıkma kabul edilebilir bir durum değildir. Yeni bir devlet kurma ve orya demokrasi ve insan haklarını götürme oyunlarının artık nasıl sonuçlandığını hepimiz biliyoruz. Bugün Afganistan’ da, Libya’ da, Mısır’da ve daha birçok ülkede yaptıklarını Kuzey Irak’ ta da yapmaya çalışmaktadırlar. Sanki Türk ile Kürdün bir biriyle bir sorunu varmış gibi bir algı yaratılmaya çalışılmaktadır. Hatta bugün Kürtler arasında ‘‘ bu cami Türklerin mi Kürtlerin mi ’’ anlayışı bile yerleşmiş bulunmaktadır. Tabi bugün bağımsızlık hareketleri durup dururken ortaya çıkmamaktadır. Batı; 22 milyonluk kilometrekarelik Osmanlı’ yı böldüğü yetmiyormuş gibi bugün mevcut durumu bile parçalamaya çalışmaktadır. Bunu da halkların kendi kaderini tayin hakkı kılıfıyla bizlere yutturmaya çalışmaktadırlar. Oysa Birleşmiş Milletler’ de sadece 5 devletin veto hakkı olması bile kendi kendileriyle çelişkiye düştüklerini görmektedir. Ne yazık ki bunu sadece bizim cumhurbaşkanımız dile getirmektedir. Bunda dolayıdır ki Türkiye’ ye karşı bir cephe almaktadırlar ve sadece kendi emperyalist emellerine hizmet edecek hükümetleri desteklemektedirler.
8 / Servet Özdemir: 2003’ de yapılan tezkere oylaması meclisten geçmemişti oysa zamanın Erdoğan tezkerenin geçmesini istemekteydi. Şahsen ben de birçoğumuz gibi duygusal düşünerek ve Irak’ da ne işimiz var diyerek tezkerenin geçmesini istememiştim. Bizim girmediğimiz Irak’ a Amerika girdi ve ne kadar petrol götürdüklerini tahmin bile edemiyoruz. Üstüne üstlük de şimdi başımıza bu çorabı örmeye çalışmaktadırlar. Uluslararası ilişkilerde devletlerarası dostluk yoktur sadece menfaat ilişkileri vardır. Dolayısıyla biz, ülkemizin menfaatlerini düşünmek zorundayız. Tarihe baktığımızda; ceddimizin gittiği yerlere barış, huzur ve mutluluk götürdüğünü görmekteyiz. Demek ki olaylara bakış açımızı duygusallık üzerinden değil de mantık çerçevesinde bakmamız gerekmektedir. Bugün Kuzey Irak’ da yapılmaya çalışılan şey; bağımsız bir Kürdistan’ dan ziyade sömürgeci güçlerin bölgede elini güçlendiren bir yapılanmadır, bunun böyle bilinmesi gerekir.
9 / Mehmet Okur: Ben şahsen hukuksuz ve bencil bağımsızlık taleplerinin doğru olmadığını düşünüyorum. Tarihten ders çıkarmak gerekir, hepimiz 19. YY sürecini az çok biliyoruz, Fransız İhtilali’ ni ve Birinci Dünya Savaşı’ nı biliyoruz. Ulus devletlerin bittiği bir ortamda, etnik grupların isteklerine göre ülkelerin kesilip biçilmesi insanlık adına bir ileri adım mı, yoksa geri adım mı olduğu tartışılmalıdır. Tabi ırkçı söylemlerin bizim dini değerlerimiz arasında olmadığını biliyoruz. Bunu emperyalistlerin kullandığı bir argüman olarak görmekteyim. Hukuksuz olarak dile getirdikleri bağımsızlık taleplerini doğru bulmamaktayım. Bizim toplumumuz diğer ülkelerdeki gibi değil hemen tüm halklar akraba olmuş ve kaynaşmışlar. Bu durumu bir tarlanın çiçekleri gibi değerlendirmek gerekir. Kuzey Irak’ daki referandumun neleri getirip neleri götüreceğini iyi ölçmek lazım. Bölgeye ne getirecek, insanlığa ne katkı sunacak? Türkiye’ nin süreci çok iyi takip etmesi ve ona göre pozisyon alması gerekmektedir. Türkiye’ nin tutumu insalcıl bir tutumdur ve tek başına batılı devletlere karşı mücadele etmektedir. Bölgede bir İran’ ı ve bir Rusya’ yı aynı konumda göremiyoruz maalesef. Okyanusun ötesinden gelen Amerika’ nın insanlık için burada olduğunu düşünmüyorum; öyle olsaydı aynı tavrı, Katalonya için de sergilemesi gerekmez miydi?
10 / Alaattin Meydanoğlu: Bizler kesinlikle Irak’ ın toprak bütünlüğünden yanayız. İngilizlerin 1900’ lü yıllarda ortaya koyduğu böl-parçala ve yönet mantığının sömürülen ülkelere neler getirdiğini hepimiz gördük. Bunun en yakın örneğine de Suriye ve Irak’ da tanık olduk. Ensar Vakfı il başkanı olarak bizlere müracaat eden Suriyeli kardeşlerimizin ne halde olduklarını çok net bir şekilde görmekteyiz. Bir gün konu Suriye olduğunda asıl meselenin Türkiye olduğunu söyleyen, derin düşünce adamı rahmetli Erbakan Hoca’ mızın sözleri bugün karşılık bulmaktadır. Bizler de bunun farkında olup tavrımızı bu doğrultuda almak durumundayız diye düşünüyorum.
11 / Mehmet Kayabaş: Birleşmiş Milletler genel kuruluna katılarak bir konuşma yapan cumhurbaşkanımız Erdoğan uluslararası topluma çağrıda bulunarak: verilen sözlerin tutulmasını ve terör örgütlerinin cinayetlerine, insani krizlere ve mağduriyetlere engel olacak bir irade ortaya koymazsak dünyamız yeni bir kaos ve zulüm fırtınasının içine sürüklenir demişti. Türkiye Suriye ve Irak’ da istikrarsızlıktan beslenen terör örgütleriyle mücadele etmektedir. İspanya’ nın özerk bölgesi olan Katalonya, kendine has bir parlamentosu ve başına buyruk bir başkana sahiptir. Buna rağmen bağımsızlık peşinden koşmaktadır. Merkezi yönetimin istemediği bir referandum yapmaya kalktı ve futbol sahalarına kadar yansıyan bir gürültü koptu. Bask bölgesi gibi silaha sarılarak bunu gerçekleştirmeye kalkışmasa da yine de bağımsızlık sevdasından vaz geçmemektedir.
12 / Resul Şahin: Şimdi bu Kuzey Irak’ da ki bağımsızlık talebi gerçekten orada yaşayan halkın bir talebi miydi, yoksa emperyalistleri oradakilere: daha ne duruyorsunuz bakın biz sizin arkanızdayız hadi bağımsızlık talebinizi dile getirin söylemlerinin bir sonucu muydu? İsrail bugüne kadar bu tür girişimleri pek açıktan desteklemezdi ancak bugün sergilediği tavır ilginçtir. Dünyada İsrail’ in en sevmediği Müslümanlardır. Bu Müslümanların Türk; Arap veya Kürt olmasının hiçbir önemi yoktur.
Bugün bize deseler ki gidin şu ülkeyi sömürün, biz bunu yapamayız. Ancak İran’ ın bizimle aynı düşündüğünü söyleyemeyiz. Yine bugün burada kurulacak bir Kürt devletinin asla bağımsız olacağını söyleyemeyiz, hatta bugün ki mevcut kazanımlarını bile kaybedecektir. Bir Kürt devletinde Barzani ailesinin esamesi okunmayacaktır. Kaybedeceğini bildiği için seçim bile yapamamaktadır. Sonra bugün her bağımsızım diyen devlet bağımsız oluyor mu? Sözüm ona biz 1923’ de bağımsız olduk değil mi peki gerçekten bağımsız mıydık?
Biz bugün Amerika ile adı konulmamış bir savaş içerisindeyiz. Ancak Amerika perde arkasında durup sahneye PYD’ yi sürmektedir. Yarın ilan edilecek bir Kürt devletini sahiplenip bölgede istedikleri gibi at koşturacaklardır.
DEĞERLENDİRME
İLETİŞİM
SİVİL TOPLUM İLE
150’ ye yakın sivil toplum örgütüne SMS atılarak haber verildi.
MİLLETVEKİLLERİ İLE
Milletvekillerine SMS atılarak toplantı hatırlatıldı.
MEDYA İLE
İldeki neredeyse tüm yazılı ve görsel basın davet edildi, Anadolu Ajansı ve 3 TV kanalı ( Kanal Fırat, Kanal 23, Kanal E ) katıldı.
SONUÇLAR
DEĞERLENDİREN KİŞİ
Ercan Sözüer / Elazığ kMM Girişimcisi