Yer: Kocasinan Belediyesi Meclis Salonu
Tarih: 15.07.2017
KATILIMCILAR
DERNEK,VAKIF VE GİRİŞİMLER
1. Necla CEREN (TAŞCI EĞİTİM VE KÜLTÜR VAKFI)
2. Kemal METE (ASDER)
3. Cafer BEYDİLLİ (TEKEV)
4. Fatih KAYA (MİMAR VE MÜHENDİSLER GRUBU)
5. Ahmet TAŞ (KAYSERİ GÖNÜLLÜ KURULUŞLAR PLATFORMU)
6. Furkan YILMAZ ALTINÖZ (MİRAÇ KÜLTÜR VAKFI)
7. Mustafa İLHAN (KASDER)
8. M. Şerif GÜNDÜZ (SY. BURHANETTİN HZ. DERNEĞİ)
9. Burhan KARAMUSTAFAOĞLU (FAKİR VE MUHTAÇLARA YARDIM DERNEĞİ)
10. Ebubekir YANYA (KUDER)
11. Mekselina KURNE (KALEMDER)
12. M Fatih OKUT (MAZLUMDER)
13. Yüsra DOĞAN (SİYAMDER)
SENDİKALAR
1. Serhat ÇELİK (HAK-İŞ İL BAŞKANI)
2. Fatih OKUT (DİYANET SEN)
3. Harun GÖZTAŞ (EĞİTİM BİR SEN)
4. Uğur MEMİŞ (EMEKLİ MEMURSEN)
5. Abdülaziz YILDIRIM (TOÇ BİR SEN)
6. Kenan BENLİ (HİZMET İŞ SENDİKASI)
SİYASİ PARTİLER
KURUMLAR
1. Seyfullah KAPLAN (İNCESU İLÇE MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRÜ)
2. İsmail CEHYAN (ÖĞRETMEN)
3. Mehmet AKSOY (NMK AND. LİSESİ MÜDÜRÜ)
4. Yasin YAŞAR (TARIM İL MÜD.)
5. Bayram YERLİ (KAYSERİ BÜYÜKŞEHİR BLD.)
GÖZLEMCİ
1. Gamze DOĞAN (ÖĞRENCİ)
2. Selda DOĞAN (EV HANIMI)
MEDYA
1. KAYTV
2. Melikgazi Basın Yayın
ÖZEL KONUKLAR
1. Memduh BÜTÜKKILIÇ (MELİKGAZİ BELEDİYE BAŞKANI)
Çeşitli sivil kuruluşlardan ve gözlemcilerden toplam 60 izleyici katıldı.
MODERATÖR: Adnan EVSEN
Kayseri küçük Millet Meclisi Temmuz ayı buluşmasında "15 TEMMUZ KANLI DARBE GİRİŞİMİ” konusunu görüşmek üzere özel konuğu Melikgazi Belediye Başkanı Dr. Memduh BÜYÜKKILIÇ ın katılımı ile Temmuz ayı buluşması gerçekleştirilmiştir.
15 Temmuz 2017 tarihinde Cumartesi günü Kocasinan Belediyesi Meclis salonunda yapılan toplantıya birçok sivil toplum kuruluşuna ait temsilciler, gözlemciler, kamu kurumu, medya ve üniversite öğrencileri katıldı.
KONU: "15 TEMMUZ KANLI DARBE GİRİŞİMİ”
Özel Konuk: Melikgazi Belediye Başkanı Dr. Memduh BÜYÜKKILIÇ
Yaşam sürecime baktığımda hayatımda hep olumsuz olaylar ile karşılaştığımı ifade edebilirim. Çocukluğumuzdan bu yaşımıza kadar hep olağanüstü olayları yaşadık. Elbette hayat devam ediyor. Yaş adağımız coğrafyadan dolayı ülkemiz üzerine oynanan oyunlar hiç bitmeyecektir. Bu süreçte hakkın sesi, halkın temsilcisi olmaya çalıştığımızda karşımıza çıkanlar elbette olacaktır. OHAL bana göre devam ediyor ve etmesi de gerekiyor. Bugün bile tehlike arz eden yedi binin üzerinde insan kamudan ihraç edildi. Bu kişiler bizim tanımadığımız, güvenlik noktasında bilmediğimiz ancak devletin bu kişiler üzerinde yaptığı araştırmalarda çalışmak istemediği kişilerdir. Geçen yıl bir ay boyunca tuttuğumuz nöbetler bile tehlikenin geçmediğinin göstergesi idi. Bizim gidecek başka bir yerimiz yoktur. Vatanımızı sevmezsen sizler de bizler de burada olmazdık. Bizlerin her biri değişik bir mecradan gelmiş olabiliriz. Eğer dikkatli olmazsak, bizlere yanlış yön vermeye çalışanlara dur demesi bilmezsek, bu yönlendirme yapanlara dur diyemezsek başımızdan çok daha ağır vakalar geçebilir. Bizler bunu hep tecrübe olarak yaşadık. 1960 Lı yıllarda rahmetli Menderes ve arkadaşlarının idam edilmelerinden sonra 27 Mayıs Bayramı diye kutlanan kutlamalar ile büyüdüm. Daha sonra 12 Mart 1971 dönemini yaşadım. Öğrencilik yıllarımda imam hatip okulları tehlike olarak yansıtılmış ve imama hatipler bir öcü olarak görülerek ilk iş oradan başlamıştır. Bu okulları kapatmaya çalıştılar ve kapattılar da. Bu ülkenin cumhurbaşkanlarının yetiştiği bir okuldur. Cumhurbaşkanı yetiştiren okul olarak gözüken bu okulları seneler önce tehlikeli olarak görmüşlerdir.
İmam hatip öğrencisinden devletine bayrağına milletine ülkesine ihanet eden bir grup çıkmamıştır. Biz bu bayrağı, devleti vatanı kolay bulmadık. O yüzden kolay da kaybetmeyeceğiz. Kardeşlerim bu ülke hepimizi. Ne olur benim adamım demeyin. Bu ülkeye sahip çıkan dürüst, sağlam, çalışkan insanların olduğunu unutmayalım. Değişik dernek vakıf, sendikalara sempatimiz olabilir. Ne olur onların hatasını gördüğümüzde nezaketçe uyarmasını bilelim. O zaman birlik ve beraberliğimiz daha da kenetlenecektir.
12 Eylül 1980 yılını yaşadım. Asker bizim askerimiz. Ancak askerleri yanlış yönlendirenleri bulup çıkarmak gerekir. O gece bile tehdit edildim. O yıllarda sıkıyönetim olmasına rağmen bazı olayların durmadığına hep birlikte şahitlik ettik. O yıllarda bile vatanımıza bayrağımıza ülkemize bağlı bireyler olarak hata yapanın yanında değil, vatanını seven kişilerin yanında yer almamız gerektiğini söylüyorum.
28 Şubat sürecini de yaşadım. Ali Kalkancıları, Müslüm Gündüzleri, Fadime Şahinleri aczmendicileri, din adına dini kullanan soytarıları gördük. 28 Şubat post modern darbesinin bu ülkenin seçilmişlerine uygulandığını gördük. O süreçte en büyük tehlike imam hatiplerdi. O dönemde TBMM de sayısal çoğunluğumu olmadığı için milletin yanında yer aldığını söyleyenler milletin aleyhine kanun çıkarmışlardı. O dönemde yapılan raporlar ile en büyük suçlular imam hatipliler olarak görülmüştü. Aradan geçen koalisyonlardan sonra bu milletin gerçek temsilcileri siyaset sahnesinde yer almıştır. Bu kişiler dünya beşten büyük demeye başladı. Çok tehlikeli bir cümle idi bu. Sonra karşımıza, dindarlığımızı, yardımseverliğimizi, sohbetlerimizi kullanan dini görüntülü bir yapıyı karşımıza çıkardılar. Bu yapı her şeyimizi kullanamaya başladı. Yine bu yapı asker elbisesi giyerek vatanına, milletine, TBMM ne ve milletin kendisine ihanet etmiştir. Bu yapı bizden gözükerek bizi vurmuştur. Bu tür örgütlere karşı hep birlikte olmamız gerekiyor. Bu yapı bir takım kurum ve kuruluşları yıprattılar.
Bugün 15 Temmuzun senei devriyesidir. Geçen yıl olduğu gibi bugün de yine hep beraber birlikte bu günü anıp ülkenin gerçek sahiplerine olan desteğimizi göstermemiz gerekiyor. Burada adınız küçük Meclis olabilir ancak kaygınızın çok büyük olduğunu düşünüyorum.
Ahmet TAŞ (KAYSERİ GÖNÜLLÜ KURULUŞLAR PLATFORMU): Darbe dönemleri Türkiye tarihinde en çok hukukun çiğnendiği, en çok hukuksuzlukların olduğu dönemleri yansıtıyor. 1960 Darbesini pek bilmem ancak daha sonraki darbelerde hep kapımızı kapattık ve sesimiz çıkartamadık. Polisten, jandarmadan ve güvenlik güçlerinden korkar duruma geldik. 2000 Li yıllardan sonra halk ile devlet bütünleşti. Şimdiki Cumhurbaşkanımız cenaze tabutunun altına giriyor. Fakirin evine misafir oluyor. Garibin derdini dinliyor. Arakan’daki insanların derdi ile dertleniyor. Dünyadaki, mazlum coğrafyadaki insanların derdi ile de ilgileniyor. Ne oldu da kapısını, penceresini, kapatıp evine kapanan bir toplum, cumhurbaşkanının, başbakanın daveti ile meydanlara indi. Bu devletin vatandaşı ile buluşmasıdır. Bu bir özgüvendedir. Bu milletin devletini idare edenlere güvenmesidir. İnşallah böyle bir kalkışma bir daha olmaz. 15 Temmuzu unutmayalım ve unutturmayalım. 15 Temmuz yeniden bir uyanıştır. Bu konu ile ilgili olarak STK lar olarak bir takım programlar düzenledik. Bu programlara vatandaşlar iştirak etti.
Kemal METE (ASDER): 28 Şubat döneminde orduda yarbaydım. Sonra ihraç edildim. O dönemde halk meydanlara dökülmek ve tahrik edilmek isteniyordu. O zaman duyarlı insanlar kırılacaktı. O dönemde milletimiz ortaya çıkmadı ve kırılmadı. Cevabı sandıkta verdi. 15 Temmuz da ise cevabı meydanlarda veri. Memleketine sahip çıktı. Ben bu millete çok teşekkür ediyorum. 15 Temmuz milletin yeniden yükselişe geçtiği bir dönüm noktasıdır.
M. Şerif GÜNDÜZ (SY. BURHANETTİN HZ. DERNEĞİ): Cumhurbaşkanımız mazlum coğrafyanın sesi olabilmek için birçok çıkışlar yaptı. Davos çıkışı bunun bir örneğidir. Batılı ülkeler sürekli bizleri tahrik etmeye çalıştılar. Bu olayları çıkaranlar Gezi eylemlerini yapanlar, daha sonra MİT tırlarını durduranlar, sivil bir darbe yapmaya çalışanlardır. Erdoğan BM de dünya beşten büyüktür dedi. Bunu birçok ülke hazmedemedi. Kobani olayları, vs hepsi malum çevrelerin olayları tezgâhlamasıydı. Daha sonra Rus uçağı düşürüldü. Sonra da 15 Temmuz darbe girişimi oldu. Evden helalleştim ve çıktım. Meydana geldiğimde Cumhurbaşkanımızın çağrısı üzerine meydanlara halkın gelişini gördüm. Bu halkı tebrik ediyorum. 15 Temmuz bir milletin yeniden uyanışıdır.
Mekselina KÜRNE (KALEMDER): 1960 Lı yılları düşündüğümüzde bugünlerin de geçici olduğunu düşünüyorum. 15 Temmzu günü içinde bir takım faaliyetlerde bulunuyoruz. 15 Temmuz bize gösterdi ki artık bu ülkde bundan sonra bir daha darbe girişimine teşebbüs edilemeyecektir. 15 Temmuz bu ülkede bundan yeniden dirilişin adı olacaktır.
M Fatih OKUT (MAZLUMDER): Ben bir 28 Şubat mağduruyum. Erbakan’ın politikaları 25 Şubat darbesi ile kesintiye uğradı. Bize o günlerde çok şiddetli baskı yapıldı. Bu baskılardan kurtulmak için başka şeylere sarılmaya başladık. Bunlar her türlü ahlaksızlık, terbiyesizlik, aile yapımıza uymayan şeyleri yapmaya başladık. 15 Temmuz bu batışın yeniden çıkışa geçtiği bir manifestodur. Bu günde elde ettiklerimizi ciddi anlamda koruyalım ve daha da geliştirelim. Müslümanlar olarak daha da fazla hoşgörülü olalım. Ancak bu ılımanlaşma anlamı taşımamalıdır. Daha fazla ılıman Müslüman olursa bu günde gördüğümüz gibi FETÖ gibi oluruz. O yüzden ılıman değil Allah nasıl bir Müslüman olmamızı istiyorsa o şekilde olmamız gerekir. Her bir ılımanlaşmış dindarı bir araya geldiğinde birbirinden farkı kalmıyor. Bu da ABD nin istediği bir durumdur.
Furkan YILMAZ ALTINÖZ (MİRAÇ KÜLTÜR VAKFI): 15 Temmuzu tarihi, sosyolojik ve değişik pencerelerden bakarak anlamamız gerekiyor. Bu anlamda gereken hassasiyet gösterilmelidir. Bu ülkenin kanaat önderleri ağlama duvarı ya da mazeret üretme makineleri olmaktan vaz geçmelidir. Bu anlamda darbe girişimini diğer darbe girişimleri ile kıyaslamak yerinde olacaktır. Diğer darbe girişimleri nitelik açısından 15 Temmuzdan daha farklı bir anlam taşımaktadır. 15 Temmuz darbe girişimi sadece siyasilere verilen bir mesaj olarak değil, sadece ülkede bazı olaylara hakim olmak şeklinde değil, aslında Anadolu üzerinden dünyadaki Müslüman Osmanlı coğrafyasına bir düzen vermek bir intizam vermek şeklinde özetlenebilir. Hatta bundan daha ötesi sade Müslümanlara yönelik değil mazlumlara yönelik bir darbe girişimi olarak değerlendirmek gerekir. 15 Temmuz üniversitelerde ve okullarda bir ders niteliğinde okutulmalıdır. İslami gelenekte darbe yoktur. Hiçbir peygamber darbeden yana olmamıştır. Hiçbir peygamberin hayatında darbe söz konusu olmamıştır. Dolayısı ile peygamber bağlılarının da darbeden yana olması söz konusu olamaz.
İbrahim peygamber bulunduğu ülkede taşlanmış ancak bir darbe teşebbüsünde bulunmamıştır. Nuh peygamber bulunduğu yerden kovulmuş ancak darbeye yeltenmemiştir. Üstelik başka ülkelerde kulluğuna devam etmiştir. İslami gelenekte darbe yoktur. 15 Temmuzda ne yazık ki din soslu bir darbe görüntüsü ortaya çıkmış ve din soslu insanlar darbeye yeltenmişlerdir. Bu çerçevede Türkiyeli Müslümanların 15 Temmuz ile birlikte bir itibarsızlaştırma süresine sokulmaları ortaya çıkmıştır. Bu darbe girişiminden sonra bir vakıf medeniyetinin mensupları operasyonlara maruz bırakılmış ve itibarsızlaştırma sürecine girdirilmiştir. 15 Temmuz kanaat önderleri, sosyologlar, siyasiler ve toplumun bütün katmanları için okullarda ve uygun mekânlarda bir ders konusu olmalıdır.
Burhan KARAMUSTAFAOĞLU (FAKİR VE MUHTAÇLARA YARDIM DERNEĞİ): Bugün burada olmamıza vesilen olan ve belki de konuşma imkânı bulduğumuz gün için 15 Temmuz da şehit olanlara bir vefa borcumuz var. Allah onlara rahmetini esirgemesin inşallah. 15 Temmuzun olduğuna inanamadım. Bugün camide sıradan vatandaşı ile birlikte saf tutan, cenaze salacalarının altına giren, milletin derdi ile dertlenen, hüzünlenen, ağlayan ağlatan bir resimiz var. Bu adam bizden biri. Dolayısı ile 15 Temmuz bugünden sonra yeni bir kurtuluş yeni bir destandır. Ham d ediyorum, şükür ediyorum.
Cafer BEYDİLLİ (TEKEV): Bu ülkede 27 Mayıs, 1980 ve diğer darbelerden sonra 15 Temmuz yeni bir diriliştir. Darbelerin susturduğu ezanlardan ezanların durdurduğu darbe dönemleri yaşıyoruz. Bu darbe girşimi sadece bir darbe teşebbüssü değil bir işgal operasyonuydu.
Fatih KAYA (MİMAR VE MÜHENDİSLER GRUBU): Bu ülkede din kisvesi adı altında bu ülkenin dindarları kullanılmaya başlandı. Bu darbe girişiminde bulunanlar ülkeye ihanet eden vatan hainleridir. ABD nin uşaklığını yapan başkalarının taşeronu olan bir rol üstlenmişlerdir. Her ley rağmen 15 Temmuz bir kurtuluş başlangıcıdır.
Harun GÖZTAŞ (EĞİTİM BİR SEN): 15 Temmuz yeniden kurtuluşun adresidir. Başka söze gerek yok. Bizim gidecek başka bit vatanımız yok. Bu açıdan çok dikkatli çok uyanık olmamız gerekir Bir şekilde değişik grupların müntesibi olabiliriz ancak çok dikkatli olmamız gerektiğini ya da yanlış yönlendirmelere bu yapılan yanlış dememiz gerektiğini unutmayalım.
Genel Gündem Ortak Sonuç:
1. 15 Temmuz darbelere karşı yeniden bir diriliş destanıdır.
2. Bu girişim basit bir el koyma değil, işgal planıdır.
Değerlendirenler
Adnan EVSEN
Kayseri kMM Hamalı