YER: TİGRİS ARAŞTIRMALAR MERKEZİ TOPLANTI SALONU
TARIH: 04.06.2017 PAZAR: saat : 14- 00- 16:00
KATILIMCILAR:
DERNEK VAKIF VE GIRISIMCILER:
1- Süleyman ERİŞ (Zeytin Dalı Derneği Başkanı)
2- İbrahim ŞİMŞEK ( Mültecilerle Dayanışma Derneği Başkanı)
3- Bedri ÇUBUK ( Sur dayanışma Platformu Sözcüsü)
4- Yaşar SÜREN ( Sohram Diyalog grubu Sözcüsü)
5- Fidel MİRHAN ( DKSV Kurucu başkanı)
SENDİKALAR
1 – Cengiz DÜNDAR ( Eğitim-sen 2 NOLU Şube üyesi)
2 – Ekrem KILIÇ ( KESK Yürütme Kurulu Üyesi)
ODALAR
1- Mehmet VURAL ( TMMOD Diyarbakır Şube Başkanı)
2- Ümit DEMİR ( EMO Diyarbakır Yön. Kur.Üyesi)
KATILAN MILLETVEKILI VE SIYASI PARTI TEMSILCILERI: 2
AK PARTİ DİYARBAKIR İL BAŞKANI : MUHAMMED DARA AKAR
CHP İL BAŞKAN YARDIMCISI : GÜLCAN MERMUTLU
GOZLEMCI: 3
MODERATÖR: Mehmedi AKTOPRAK
GENEL GÜNDEM: OHAL’de yaşamak
KONUŞULANLAR:
Diyarbakır TkMM Haziran ayı toplantısı 04.06.2017 Pazar günü saat: 14.00 da Tigris Araştırmalar Merkezi toplantı salonunda başladı. Toplantıda önceden hazırlanan görsel materyal sunumu yapıldı, toplantıya geçilmiştir. STK temsilcileri görüşlerini ifade etmişlerdir.
Ekrem KILIÇ ( KESK Yürütme Kurulu Üyesi) : Yaşadığımız bölge on yıllarca zaten OHAL altında yaşadıktan sonra, bugün yeniden bu süreci yaşamış olması doğrusu, bizim için her noktadan bir geri gidişi ifade etmektedir. Bu geri gidişin koşulları ve insan yaşamına etkisi kolayca bilinmektedir. Darbe sonrası hükümetin en kolaycı yolu seçmesi, OHAL koşullarını yaratarak sürdürmesi ve bu noktadan ülkeyi yönetmesi ısrarı, birçok noktadan ülkeyi çok gerilere götürmüştür. İnsanımız asla bunu hak etmemektedir. Bu geri gidişi önlemenin en kısa yolu, yeniden barış sürecine dönmek ve demokratik değerlere dönmektir. Günlük yaşamımızda çok canlı bir şekilde OHAL etkisini yaşamaktayız, sadece devletin bu süreçten etkilendiğini söylemek kolay değildir.
Yaşar SÜREN ( SOHRAM DİYALOG GRUBU SÖZCÜSÜ) : Şu an tüm ülkenin yaşadığı OHAL koşulları, adli ve siyasi açıdan çok sorunlu bir tabloyu göstermektedir. Çünkü yüzbinlerce insan hakkında ihraç kararı verilmiş, bu kişilerin en temel hakkı olan, savunma haklarından mahrum bırakıldıklarını görmekteyiz. Ciddi mağduriyetlere neden olan OHAL uygulamaları, Türkiye’yi evrensel hukuk değerlerinden ve uygar dünyadan uzaklaştırmaktadır. En son, uğradıkları haksız ihraçlara tepki olarak, açlık grevi yapan iki akademisyene müdahale edilmesi ve tutuklanmaları doğrusu ülke ve demokrasi adına, çok büyük bir çıkmazı ifade etmektedir. Bunun açıklanması kolay değildir, ülkenin tümünde OHAL, aynı derecede etkisini göstermemektedir, bölgemizde bunu fırsat bilenler, vatandaşın yaşamını daha fazla zorlaştırmaktadırlar. İnsan hakları ihlalleri daha fazla belirginleşmektedir.
Süleyman ERİŞ ( Zeytin Dalı Barış Derneği Başkanı) : Darbe sonrası birçok noktada kargaşa ortaya çıktığı için, OHAL, kaçınılmaz olarak ilan edildi. 15 Temmuz Ülkenin tarihinde bir dönüm noktası olmuştur, onun için OHAL, bu açıdan da dikkate alınmalıdır. Binlerce yaralı ve çok şehit vardı, ayrıca daha ne olacağı belli olmayan bir süreç vardı, kimilerince ifade edilen darbelerin süreceği ifadeleri, OHAL noktasında bir beklenti yaratmıştır. Hükümet bu noktada yeniden bir değerlendirme yapmalı, gerekiyorsa bu durumu değiştirmelidir, doğrusu OHAL bizim bireylerin yaşamında çok büyük bir olumsuzluk ve sıkıntı yaratmıyor. Ama OHAL, koşullarını bireysel olarak kullananlara asla fırsat vermemeliyiz.
Ümit DEMİR( EMO DİYARBAKIR YÖN.KUR.ÜYESİ) : OHAL, zaten dünyanın hiçbir yerinde doğru görülen bir şey değil, onun için bununla yaşamak zorunda olmamız aslında, bizim için büyük bir utançtır. Avrupa ile ilişkiler başta olmak üzere, birçok sorunun kaynağında da bu yatıyor. Bu kadar uzun bir süre olağan yönetimi askıya almak, ülkenin geleceğini de ipotek altına almaktır. OHAL de yaşamak öyle hükümetin ifade ettiği gibi, hiç te kolay değildir, psikolojik olarak sürekli halkın bir şikayeti ve sitemi vardır. Onun için hızla normalleşme sağlanmalıdır. Bu konuda hemen OHAL uygulamaları son bulmalı, bireysel özgürlüklerin önü açılmalıdır. OHAL konusunda AİHM içtihatlarının aşıldığı, bir keyfiliğin söz konusu olduğu İnsan Hakları savunucuları tarafından sık sık dile getirildiği süreçte, tepkisizlik daha fazla toplumu kaygılandırmaktadır.
Mehmet VURAL( TMMOD Diyarbakır Şube Başkanı): 12 Eylül darbesini yaşamış biri olarak, bugün OHAL koşullarını değerlendirdiğimde, durumun daha belirsiz olduğunu, hatta hukuksuzluğun çok daha fazla olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Bu konuda toplumunda daha tepkisiz olduğu, demokrasiye sahip çıkmadığını görmek her açıdan çok üzücü bir durumdur. 12 Eylülde olağan olmayan bir yönetim vardı, yani zaten silahlı bir askeri darbe söz konusuydu, onun için öyle çok büyük şeyler beklemiyorduk yönetimden, ama şimdi normal yollardan seçilen bir yönetim var, bu uygulamalar darbe hukukunu da aşmış durumda, çünkü hak arama kanalları şimdi kapalı, kimse bir şey soramıyor. Onun için OHAL de şimdi yaşamak çok zor, çünkü hukuk giderek siyasallaştı.
Cengiz DÜNDAR ( Eğitim-sen 2 NOLU Şube üyesi): Yüzbinlerce insan bu OHAL, sürecinde işinden oldu, birçok kişi haksız bir soruşturmaya tabii tutuldu , ve birçok kişi intihar etti. Tüm bu yaşananların içinde tek bir siyasi kişilik hesap vermedi. Demek ki OHAL vatandaşın yaşamını etkilemiyor söylemi hiç doğru değil, bizzat tek mağdur vatandaşın kendisidir. Onun için bu noktada hızla ülkenin normal yönetsel koşullara dönmesi gerekiyor. Yapılan tüm idari ve yargı kararları denetime açılmalı, bireylerin mağduriyetine sebep olan OHAL, daha fazla sürdürülmemelidir. Sivil toplum örgütlerinin üzerinde ki baskıdan vazgeçilmelidir. Çünkü sivil toplum OHAL nedeni ile çalışamaz bir duruma gelmiştir.
İbrahim ŞİMŞEK ( Mültecilerle Dayanışma Derneği Başkanı): 4 yıldır çalışma yapan bir dernek olarak, OHAL koşullarında işlerimizin daha fazla zorlaştığını ifade etmem gerek……İktidar Partisinin Başkanı burada, onun için önemli bir noktaya temas etmem gerek, göçmenler ve mültecilerle ilgili çalışma yapan herkes, OHAL döneminde daha fazla enerji ve mesai harcamak zorunda kalmaktadır. KHK’larla sivil çalışma yapan birçok uluslararası yardım kuruluşu kapatıldı, bu karar her şeyden önce BM kararlarına aykırıdır. Onun için yardımlar ve çalışmalar şu an durmuş durumdadır. Yerel yönetimler bu konuda oldukça sınırlı bir alanda çalışma yaptıkları için, göçmenler için durum daha fazla zorlaşmaktadır.
Bedri ÇUBUK ( Sur dayanışma Platformu Sözcüsü): OHAL ile birlikte, onun koşulları içinde en zor yaşamı, galiba Sur halkı yaşamaktadır. Çünkü binlerce yıllık bir yerleşim alanında ki evlerimiz zorla, elimizden alınmaktadır. Buna itiraz edenlere hemen OHAL, gerekçe gösterilmektedir. En son mübarek Ramazan Ayında Diyarbakır’ın bazı mahallerinde elektrikler ve sular kesilmek suretiyle, halkın üstüne bir baskı kuruldu. Bu noktada yaşamı daha fazla daraltıldı Sur Halkının, onun için kim OHAL yaşamı etkilemiyor diyorsa, gelsin Sur’a ve görsün herşeyi.