YER: Malatya Belediyesi Fırat Toplantı Salonu
TARİH: 01 Nisan 2017
KATILIMCILAR
DERNEK, VAKIF VE GİRİŞİMLER
1 / Sakatlar Derneği (Ali Haydar Koyun)
2 / Uluslararası Af Örgütü (Ferman Salmış)
3 / İmam Hatipliler Derneği (Mustafa Baştürk)
4 / Zeynel Abidin Vakfı (Erdoğan Ünverdi)
5 / Toplum Gönüllüleri Birliği (Sinan Oral)
6 / Malatya Alevileri Eşit Yurttaşlık Platformu (Turan Özkan)
KANAAT ÖNDERİ VE BİREYLER
1 / Asım Demirkök (Gazeteci)
KATILAN MİLLETVEKİLLERİ
Katılan Olmadı.
BELEDİYE BAŞKANLARI
Katılan olmadı.
MESAJ YOLLAYANLAR
Yok
MEDYA
Katılan olmadı.
MODERATÖR
Turan Özkan
KONULAR
GENEL KONU: Anayasa Değişikliği ve Referandum
KONUŞULANLAR
1 / Turan Özkan Meclis’te oylamalarla başlayan süreç 16 Nisan’da son bulacak. Sonrasında her iki tarafın da idaası olan yeni Türkiye’ye uyanacağız. Belki de her iki tarafın anayasa referandumunda ortak noktası bu. Referandum çalışmalarının aslında değişen maddeler üzerinden çok da gitmediğini görüyoruz. İşsizliği, Avrupa’yı, Suriye’deki dış politikanın olumlu ya da olumsuz yanlarını vs. daha çok konuşulduğunu görüyoruz. Çok da demokrasiden ve özgürlükten bahsedilmiyor. Yeni değişikliğin ne kadar demokrasi getireceğini ya da şimdikinin ne kadar özgürlükçü olduğunu, demokrasiye sahip çıktığını konuşmuyoruz. 18 madde ile ilgili Türkiye’de nelerin kazanacağını bilmiyoruz. “Hayır” oyu verdiğimizde yeni sistemde neleri kaybedeceğimizi de bilmiyoruz. “Hayır” oyunu savunanlar eski sistemin devamını isteyenlerdir. Mevcut sistem toplum üzerinde cidddi arızalara yol açmış bir sistemdir. “Hayır” derken aslında bu eski yapı devam etsin diyoruz. Yeni sistemde demokratik hak ve özgürlüklerin olmayışı konusunda aslında konuşmak gerekir. Toplum bu konuda çok bilinçlendirilmedi çok hızlı bir sürecin içine girildi çok da tartışılmadı. “Evet” i savunanlar domokratik haklar konusunda çok da farklı şeyler söylemiyorlar. Gönül isterdi ki; meclisi oluşturan dört siyasi parti bir araya gelsin Türkiye’nin ihtiyacı olan ortak bir yol haritası çıkarsın. Türkiye’yi daha çok nasıl demokratikleştiririz ve çağdaş demokrat ülkeler seviyesine nasıl çıkarabilirizi konuşabilselerdi ve bunu inşa edebilselerdi. Türkiye’de siyaset inşa etmede bir problem var. Biz iyi ve doğru şeyler üretmenin ötesinde siyah beyaz üzerinde bir konumlanmayı tercih ediyoruz. Aslında Türkiye’nin ciddi bir muhalefet sorunuyla da karşı karşıya kalıdığımızı görüyoruz. Muhalefetin yeni bir tez sunamadığını görüyoruz.
2 / Ferman Salmış 18 maddelik bir paketin 2 maddesi hemen 17 Nisan’da uygulanmaya başlayacak.16’sı da 2019 yılına kadar yürürlüğe girecek. Bu değişiklikten sonra 2000’e yakın yasa değişecek. Bunun içinde seçim yasası ve siyasi partiler yasası da var. Toplum Anayasa değişikliğinin ne olduğunu aslında çok da bilmiyor. Geçmişte önümüze bir sandık geliyordu ve biz hepsini bir kerede seçiyorduk. Şimdi iki sandık gelecek ve yürütme ile yasamayı ayrı ayrı seçeceğiz. Seçmenin önüne iki sandık gelmesi daha demokratiktir. Yasama, yürütme ve yargı arasındaki ilişki ve dengenin daha adil olması gerekir. Özgürlük alanları genişletilmelidir. Herkes birbirini ordan vurmaya çalışıyor. Mevcut anayasa darbe ve vesayet anayasasıdır.”Evet” oyu verecekler haliyle “hayır” diyor. Konunun özüyle ilgili çok fazla konuşulmuyor. Sistemde bir değişikliğin demokratik boyutunu artırma, seçim ve siyasi partiler yasasının da değiştirilmesi ve %10’luk seçim barajının düşürülmesi gerekir. Israrla başka bir tartışma yaşanıyor. Bu sistem yürütmeyi güçlendiriyor ve hantal işleyişi değiştiriyor. Daha pratik ve hızlı bir yürütme gelecek
3 / Asım Demirkök Yeni bir yapıyla karşı karşıyayız. Mevcut sistem arızalı ve değişmesi gerekiyor. Meseleye ne yazık ki siyah ve beyaz olarak bakıyoruz ve siyah ile beyaz arasında farklı tonlar olduğunu göremiyoruz. Devlet yapısında tabiri caizse “yalama” oldu, önemli kurumların içi hep boşaltıldı. Değişikliğin 13 maddesi çok önemli. Dünya’da neler oluyor ona bakmamız lazım; bu dünya artık iki kutuplu ve tek merkezli değil. Dünyada her an, her zaman diliminde, merkez bir yere kayıyor ve dünya oraya yöneliyor, hiçbir ülke, dünyada artık savaşa ve barışa tek başına karar veremiyor terörü bile ortaklaşa durduramıyorlar her ülkenin terörü besleyen bir yanı var. Dünün iki kutuplu, ya da tek kutuplu kurumları çatırdıyor, dünyanın ekonomik kararlarını veren güç merkezlerinin yerleri her an değişiyor. İMF şaşırmış, ekonomik güç merkezi olmaktan hızla uzaklaşıyor, Birleşmiş milletler sorgulanmaya başlanmış. Dünyanın beşten büyük olduğu sarkmış gün yüzüne. Yakın bir gelecekte dünya sorunlarının çözümünde, Birleşmiş Milletler ve orada rol alan baş aktörler de değişmek zorunda kalacaklar. Giderek karmaşıklaşan dünya sorunlarının çözümünde, yeni aktörler öne çıkarak, kendi kurumlarını da yaratacaklar. Orta Doğuda yaşananlar, çevremizde olup bitenler zamanın en yakın, en çarpıcı, en somut tanığı değil mi?Her gün, her şey, yeni bir şeylere gebe ve yeni şeyler oluyor. Bunları bırakın bizlerin çözmesi; dünyanın entelektüelleri ve her türlü bilgi ve bilgilere sahip olan ülkelerin, devletleri ve istihbarat örgütleri dahi şaşırmış. Bir gün aldıkları kararlarını, ertesi gün değiştirmek zorunda kalıyorlar. Dünyada olup bitenlere damgasını vuran ne? Dönüp dünyamızın geçmiş zamanından bugüne geçirdiği evrime baktığımız da ne görüyoruz? İnsanlık tarihi öyle bir aşamaya geldi ki; doğa üzerindeki kontrolünü her gün, her an, artırdıkça artırıyor. Her an her şey, bilginin değişim hızının karesine orantılı olarak değişiyor. Yer değiştiriyor. Değişmek zorunda kalıyor ve bu oluşumu dünyaya dağıtıyor. Peki, bu yeni dönem, bu yeniçağ neyi ifade ediyor? Bu çağda insanlık ve bilim; silahla sorunlar çözülsün istemiyor. Ayan beyan her şey açık olmalı. Dünya üzerinde silahla para kazananlarla, bilgiyle para kazananlar, dünyayı paylaşamıyor, birbirleri üzerinden insanlığı cayır cayır yakıyorlar. Kanım o ki, insana ait olan ‘’bilgi’’ kazanacak. Neden mi? Bilginin kendisi açık. Açık olmak zorunda. Bilimin gerçekliğinin var olma koşulu bunu zorunlu kılıyor. Bu nedenle bilginin yarattığı ortam saf, açık temiz olmalı. Yoksa bilginin somut gerçekliği, varlığını ortaya çıkaramaz. Bu nedenle bilginin küresel dünyası, dünyaya yayıldıkça, yayıldığı alanlarda kirliliği, kirli ilişkileri yerinde bırakmıyor. Farş edip, ortaya döküyor da, döküyor. Kendisinin girebilmesi için bu bir zorunluluk halini alıyor. Girdiği yeri de, bu nedenle olduğu gibi bırakmıyor, çözüyor, çatıştırıp yeryüzünde görünmesini sağlayarak, aydınlığa çıkarıyor. Açıkçası; ‘ Üretim İlişkileri’ dediğimiz insani ilişkiler, dünyanın kaynakları yeniden değişmek, vicdani-ahlaki-adil paylaşılmak zorunda. Geçmişin üst yapı kurumları olan devlet, partiler, meslek odaları, sivil toplum kuruluşları, bizler, paradigmalarımızla birlikte’’ değişmek zorundayız. Bir gün değişeceğiz. Geçmişte tarih nasıl her şeyi yerli yerine oturttuysa, bugün bizler onları görüp çekilen acılara hayıflanıyor, güzelliklerine sahip çıkıyorsak, yarın; bugüne bakanlarda tarihin bizleri oturttuğu yerleri, yerli yerine oturttuğunu göreceklerdir.
4 / Sinan Oral Yapılacak değişiklikle yürütmenin artık başı boş olmayacağını düşünüyorum. Türkiye’de şimdiye kadar varolan bürokratik vesayetin değişmesi gerekiyor. Bürokratı devlet atıyor, siyasileri de parti başkanı. Bakanların artık tek başına hareket edemeyecekleri bir yapı oluşacak. Anayasada değişecek maddelerin ne olduğu konusunda toplumda çok fazla tartışma olmuyor. Kişiler daha çok liderin arkasına sığınarak sempati duyduğu lidere göre oyunu verecek. Muhalafet; şartlar ne olursa olsun herşeyin karşısında olduğu bir anlayış var. Sonucun ülkemiz için hayırlı olacağını düşünüyorum.
5 / Erdoğan Ünverdi Referandum kampanyasında bugün “evet” cephesi ve Mhp’nin çok da demokratik bir dil kullanmadıklarını görüyorum, “tek” ler üzerinden ve milliyetçilik üzerinden bir propaganda yürütüyorlar ki 18 madde çok demokratik de olsa alanda çoğunlukçu bir dil kullanmadıklarını görüyoruz. Örneğin güneydoğuya gidiyorlar; hamaset dolu ırkçı bir dil ve etnik söylemlerle propaganda yapıyorlar ki bu da çok doğru bir dil değil. Batı değerleri ile kavga ediliyor sanki 1923’leri hatırlatan bir dil kullanılıyor. Oysa ki yeni Türkiye’nin daha çağdaş ve seküler bir dil kullanması gerekir. Bu dil eski Türkiye’den daha eski bir Türkiye’ye götürüyor. Vatandaş özgür iradesi ile ve özgürce tartışacağı bir alan bırakılmamış. Liderlerin “evet ya da “hayır” demeleri üzerinden kararını belirliyor. İhtiyacımız olan anayasa çağdaş, seküler, özgürlükçü, bütün insanların demokratik haklarının anayasada teminat altına alındığı, hiç bir tartışmaya yer verilmeyecek bir anayasadır. Bu anayasa değişikliğinin 12 Eylül anayasasından daha farklı haklar sağlaması gerekir. Aleviler için cemevleri serbest mi kalıyor? Alevilik tanınacak mı, biz eşit yurttaş olacak mıyız? Hiç biri yok. 80 milyonun inançsal, düşünsel, demokratik, kültürel haklarının yasalarla teminat altına alındığı bir anayasa olmalıydı. Sonuç ne olursa olsun ülkemiz için hayırlı olsun.
6 / Mustafa Baştürk Türkiye’nin sivil ve demokratik bir anayasaya ihtiyacı olduğunu yıllardır tartışıyoruz. Keşke daha katılımcı ve uzlaşıcı bir dil olsaydı ve tüm siyasi partilerin uzlaştığı bir metin olsaydı. Öyle olmayınca da toplumda kutuplaşmaya neden oluyor. Tabanda aslında kimse kutuplaşmıyor, kullanılan siyasi dil kutuplaştırıyor. “evet” diyender de “hayır” diyenler de neye “evet” veya “hayır” dediklerini bilmiyorlar. Siyasi partiler Türkiye’nin sivil ve demokratik bir anayasaya ihtiyacı olduğunu hep söylüyorlardı. Bunu yapmak için önlerindeki bürokratik engellerin kalkması,bu anayasa değişikliği onaylandığında işler daha seri ve daha hızlı olacaktır. Tüm maddeler üzerinde tartışma yürütülmesinin Türkiye şartlarında olmayacağını herkes görüyor. Muhalefetin süreci tıkayıcı bir engel koyduğunu hepimiz gördük. Bu toplumu ayrıştırmaya kimsenin gücü yetmeyecek. Sivil toplum örgütleri değişen 18 madde üzerinde sürece dahil olmayışını görüyoruz. Sonuç ne olursa olsun herkes için eşit ve özgür bir ortamın olması ve birlikte kardeşçe yaşacağımız bir ülke olması dileğimizdir.
7 / Yasemin Özbey 18 maddeye baktığımda benim için önemli olan askeri mahkemelerin kaldırılacağı ve askeri yargıtay ile yüksek idari mahkemelerin kaldırılacak olmasıdır. Geçen yaz yaşadığımız darbe girişiminden sonra yapılacakların bir daha darbe olmaması, çocuklarımızın bu tür şeylere şahitlik etmemesi adına çıkan sonucun ülkemiz ve çocuklarımız adına en iyisinin olmasıdır. Beklediğimiz en büyük şey “eşitlik”tir. Din, dil,ırk herhani bir ayrımcılığın olmadığı eşitçe yaşayacağımız bir ortamın oluşmasını istiyoruz.
8 / Ali Haydar Koyun Anayasa değişikliğinden sonra “darbe” olmayacağının garantisi nedir merak ediyorum. 18 madde değiştiği zaman 1982 anayasası tamamen kaldırılmış mı olacak? Bunlar cevabını bulamadığım sorular. Bu anayasa değişikliği sonrası neler değişeceğini göremiyoruz.
DEĞERLENDİRME
İLETİŞİM
SİVİL TOPLUM İLE
Email ve sms çağrı yaptık.
MİLLETVEKİLLERİ İLE
Mail, sms davet edildiler.
MEDYA İLE
20 civarında tv, gazete ve internet sitesine çağrıda bulunduk.
KATILIMCILARLA
Email ve sms davet etti.
SONUÇLAR
DEĞERLENDİREN KİŞİ
Semine Dengeşik
Malatya kMM