YER: Malatya Belediyesi Fırat Toplantı Salonu
TARİH: 04 Şubat 2017
KATILIMCILAR
DERNEK, VAKIF VE GİRİŞİMLER
1 / Sakatlar Derneği (Ali Haydar Koyun)
2 / Uluslararası Af Örgütü (Ferman Salmış)
3 / İmam Hatipliler Derneği (Mustafa Baştürk)
4 / Zeynel Abidin Vakfı (Erdoğan Ünverdi)
5 / Barış Meclisi (Hasan Doğan)
6 / Öz İplik-İş (Hak-İş)- (Oral Şentürk)
KANAAT ÖNDERİ VE BİREYLER
1 / Asım Demirkök (Gazeteci)
2 / Hamza Doğuç (Emekli Eğitimci)
3 / Alaattin Günaydın
4 / Enver Bakır
KATILAN MİLLETVEKİLLERİ
Katılan Olmadı.
BELEDİYE BAŞKANLARI
Katılan olmadı.
MESAJ YOLLAYANLAR
Yok
MEDYA
Katılan olmadı.
MODERATÖR
Semine Dengeşik
KONULAR
GENEL KONU: Anayasa Değişikliği-1
KONUŞULANLAR
1 / Ferman Salmış Türkiye’de Anayasa konusu çokca konuşuldu. Şöyle bir tablo var; tasarıdan yana olanlar aşırı bir iyimserlikle hareket ediyorlar, bürokratik vesayetin geriletileceğini ve Türkiye’de daha demokratik bir düzenin kurulacağını söylüyorlar. Yürütmenin güçlenmesinin Türkiye’de daha hızlı iş yapma geleneğini geliştireceğini, bürokratik ve hantal devlet yapısını gerileyeceğini ileri sürüyorlar. Karşı çıkanlar ise oldukça kötümser bir tablo ortaya koyuyor; onlara göre ise parlamenter sistem geriliyor, parlamenter sistemi bitiriyor ve aynı zamanda Büyük Millet Meclisinin yetkilerini gasp ediyor. Bir başka önemli özellik de Cumhurbaşkanına, yürütmeye verilen yetkilerin yasamayı zor durumda bırakacağına ilişkin bir görüş ortaya koyuyorlar. Türkiye’de siyah beyaz bir tartışma yürütülüyor. Biraz duygularımızı da konuşturarak aşırı tarafgirlik veya aşırı karşıtlık gerçeği görmemize engel oluyor. Yeni tasarıda Başbakanlık kavramı değişiyor ve onun yerine Cumhurbaşkanı geliyor. Temel problem; cumhurbaşkanının devletin başı mı,siyasetin başı mı olacak tartışmasında. Diğer önemli bir konu güçler ayrılığı artıyor mu yoksa iç içe mi geçiyor meselesi. Bir de zaman zaman hukukçuların dile getirdiği darbe anayasası ile mevcut düzenlemenin nasıl birbirini destekleyeceği konusu var. Yüce divan meselesi önemli bir mesele. Üzerine yoğunlaşacağımız sorun daha fazla hükümetin nasıl kurulacağı konusudur. Dar bölge ya da daraltılmış bölge sistemi olmadan başkanların siyasi parti yasası nedeniyle milletvekilleri üzerindeki etkileri de önemli ölçü de olacak ve cumhurbaşkanı parlamentoyu belirleme imkanına sahip olacak. Bütün bunlar olurken temel ivme daha çok demokrasi mi, yoksa güvenlik mi buna da bakmamız lazım. Bu konuda da aslında işin birbirine karıştırıldığını görüyoruz. Güvenlik politikalarının daha ağır bastığını Türkiye’nin savaş politikaları dahil birçok konuyu gündemine alarak sistem değişikliğini bir darbe girişiminden sonra ele aldığını görüyoruz. Ohal’in devam ettiği bir süreçte acaba biz sağlıklı tartışabilecek miyiz, bu iklimde sağlıklı bir tartışma yürütebilecek miyiz? İçeriği kadar süreci de önemlidir, süreç endeksli de bakmamız lazım. O nedenle “evet” diyenler de “hayır” diyenler de bu ülkenin yurttaşları ve ikisini de söyleme hakları var.
2 / Hasan Doğan Önemli sonuçlar doğuracak bir tartışma. Yarın daha az olumsuzluk yaşamak için bugünden insanların bir gerekçelerinin olması için iyi tartışmamız gerek. Kazananın veya kaybedenin hain ilan edilmemesi için de önemli. Yaklaşık doksan, yüz senelik cumhuriyet rejimi içinde yaşıyoruz; epeyce badireler atlatıldı. Halen demokratikleşme ve insana yakışır, çağa yakışır bir sistem arayışındayız. Bunun için kimisi kendisini dağa vuruyor, kimisi bağa vuruyor, kimisi bürokrasinin alt kademelerinde ezile ezile bu yükü taşımaya çalışıyor, siyasetçilerimiz şu veya bu şekilde insanlarımızı ikna etmeye çalışıyor. Her seferinde de demokratikleşmeye adım atılıyor ve her darbeden sonra da iyi şeyler oluyor. Ama seksen darbesinden sonra onu beğenmedik yeni bir şeyi aşarken çok bedelli oldu. Ancak hala yeni bir düzen tutturulamadı. Yeni bir düzene geçmek için bir çabada sonuna gelinmişti sonra bir boşluk doğdu ve o istenen durum gerçekleşmedi. Bir takım açılımlar olmuştu tam da demokratik bir sisteme geçmekteyken birden bire her şey alabora oldu ve geriye döndü. Daha demokratik ve çağa uygun bir düzene geçmeye bizim gücümüz yetmiyor diye düşünüyorum. Sosyolojik olarak birikimimiz yetmiyor, uygarlığı özümsememişiz, uygarlık için çok çok mesafe gerekiyor. Bugün insanlarımız yeni ve demokratik bir sistem bekliyordu ve halen de bu özlemi çekiyor. Bugünkü değişiklik “başkanlık” la başladı. Fakat bu yeni düzenleme demokratik sistemin önünü kesen bir değişiklik. Yürütme organına fazlasıyla yetki verilmesi bir yana bu değişiklik demokratik bir sistemin kurulmasını engelliyor. Sebebi şu, hiçbir sorunu çözmüyor. Her gün birçok ölüme sebep olan sorun çözülmüyor. Kürt sorunu ve alevi sorunu gibi. Bunlara çözüm getirmediği gibi sorunları öteliyor. İkinci bir sorun; çevremizde, bölgemizde yeni bir yapılanma var,yeni bir sistem var. 1. Dünya savaşında kurulan o milliyetçi yapılar halkla bütünleşmemiş, tabana inmemiş sistemlere karşı yeni bir sistemin temelleri atılıyor. Bölgedeki savaş ve yapılar bizi şu ana kadar ne kadar etkilemişse ilerde daha çok etkileyecek. Parlamenter sistemin geliştirilmesi demokratikleştirilmesi gerekiyordu. Kurumlar ve sivil toplum buna hazırdı. . Yürütmeye fazladan bir yetki veriliyor. Türkiye’de etkili bir muhalefet eksikliği var. Giderek kutuplaşmayı etkileyecek bir yaklaşım var. Sürecin bilek güreşine dönüşmeyeceğini umuyorum, muhalefetin de polemiklerden uzak, bilimsel yanını ve gerçeklik yanını göz önüne alarak bir propaganda yürütülürse daha doğru olur.
3 / Erdoğan Ünverdi Toplum neye “evet” neye “hayır” dediğini çok da bilmiyor. Aslında oy verdiğimiz partinin tutumuna ve davranışına göre pozisyon alıyoruz ve oy veriyoruz. Oysa ki anayasalar daha büyük uzlaşılarla çıkmalı. %51 Evet çıksa, %49 Hayır çıksa ne olur? Sonuç böyle çıksa bu anayasada bir uzlaşı sağlayabilir miyiz, sorunlarımızı çözebilir miyiz? Yine biz Türkiye’de bütün enerjimizi yeni anayasa üzerinden sürdürmeye devam edeceğiz. Gelişmiş ülkelere baktığımız zaman hem ideolojik hem de inanç olarak büyük uzlaşı ve ittifaklar gördük orda da bir çatışma ortamı kalmıyor. Biz bir demokrasi iklimi oluşturamamışız, öyle bir kültürümüz yok. Oysa ki amaç her grubun düşüncesini, inancını, kimliğini özgürce yaşayacağı bir ortamı yaratmaktır oysa biz bunu yaratamıyoruz. Kriter sadece demokrasi ise ve evrensel hukuka uygunsa bunun şekline bakmadan “evet” dememiz lazım, eğer bu anti demokratikse, bizlere özgürlük getirmiyorsa o zaman hep birlikte “hayır” dememiz lazım. Büyük çoğunluk olarak uzlaşı sağlamamız gerekiyor. Güçlü bir iktidar muhalefetten rahatsız ve daha güçlü bir sistem istiyor. İstediği yasayı daha kolay çıkaracak ve daha kolay yönetecek bir model getiriliyor Türkiye’ye. Bu model demokratik mi değil mi bunu tartışalım. Güçlünün hakim olduğu bir modelden çok çoğulcu bir sistemin olması daha uygun. Bu siyasi partiler yasası ve seçim yasası varken bir demokrasi olur mu? Her grubun kendini rahatça ifade edebileceği, çağdaş ve demokratik bir sistemi bizim getirmemiz lazım. Oysa bakıyoruz toplum bölünüyor, uzlaşı ve barışı nasıl sağlayacağız? 79 milyonu kucaklayan bir anayasa olsaydı kimin çıkardığına bakmadan herkes tarafından benimsenecek ve desteklenecekti. Bizi uzun yıllar bir arada yaşatacak, özgürlükçü, demokratik bir anayasa yapmamız gerekiyor. Ohal’in olmadığı normal bir ortamda bunun tartışılması daha doğru olurdu.
4 / Alaatin Günaydın “Hayır” ile “evet” arasında bir gerçek var ama hangisi doğru hangisi yanlış millet takdir edecek. Şimdiye kadar gelen bütün siyasi partiler meydanlarda demokrasiden ve laiklikten bahsediyorlardı ama bana göre ne demokrasi vardı ne de laiklik vardı. Türkiye’de terör niye esiyor? Cumhuriyetin anlamı da aslında bütün halkları aynı kucaklamaktır. Eğer sen bunları kucaklaştırmıyor, ayrıştırıyorsan bir sorun vardır. Siyaset yaparken de, bir yol izlerken de bütün insanları kucaklayarak yapmak gerek. Yönetim herkesi kucaklarsa terör olmaz.
5 / Asım Demirkök Çağımızda felsefi derinlik yok. Anayasaya “evet” ve “hayır” ekseninde bakıyoruz. Evet ve hayır birbirini içinde taşıyorsa o zaman nasıl ayıracağız? Bütün mesele egemenliğin kimin elinde olacağı, nasıl paylaşılacağı sorunudur. Bu Magna Carta’dan beri gelen bir sorun. Yapılan anayasa değişikliği ile sonumuz geldi diye bakmamız lazım. Değişikliğin içerisinde “evet” diyeceğimiz veya “hayır” diyeceğimiz maddeler var. Mevcut anayasaya baktığımızda Cumhurbaşkanının çok fazla yetkileri var ve sorumluluğu olmayan bir cumhurbaşkanı. Artık hükümetler hızlı ve etkin kararlar almak zorunda. Bu nedenle yürütmeye getirilen yetkiyi olumluyorum. Erkin egemenliğin paylaşılması sorunu var. Bizim en büyük açmazımız, anayasayı toplumla tartışmıyoruz, halkı cahil buluyoruz. Siyasi parti yasası ve seçim barajı ile ilgili değişikliği getirseydik o zaman milletvekillerini yürütmenin karşısında özgür ve bağımsız kılacak bir yapı olacaktı. Rejim değişikliği olmadığını düşünüyorum. Bürokratik vesayetin geriletilmesi ve hızlı karar alıp uygulamak için bu değişikliğe ihtiyaç var. Siyasi partiler ve seçim yasasını değiştirmemiz lazım. Dünyada önemli değişiklikler oluyor, bizim ülkemizde de hızlı, etkin ve ortaklaşa bir karar almamız gerekiyor. Yasamanın ve yürütmenin gücünü önemsiyorum.
6 / Enver Bakır Parlamenter sistemde gördüğümüz kadarıyla birçok olumsuz yanlarıyla bugüne geldi. İkilem içinde kalıyoruz hangisi daha iyi diye ikisinin de iyi yanları var. Bu değişiklik bir ihtiyaçtan mı kaynaklandı? Gerçekten parlamenter sistem tıkandı ve Türkiye’nin sorunlarını çözemedi de biz buna geçmek istiyoruz burada kaygılarım var. Anayasa toplumsal uzlaşma metnidir derler. Burada bir uzlaşma metni göremiyoruz. Toplumsal bir mutabakat sağlayacaksak ve anayasa da buysa anayasa değişikliğinin hazırlanış şekli hiç demokratik değil. Kimlerin hazırladığını ve nasıl hazırlandığını bilmiyoruz. Bu değişiklik ne Kürtlere ne de Alevilere bir şey getiriyor. Hdp’li belediye başkanları, meclis üyeleri cezaevindeyken ve her gün göz altına alınıyorken yapılacak bir referandum ne kadar doğru? Uzlaşma olmayınca elbette kutuplaşma olacak. Hızlı karar mekanizması değil de ortaklaşarak karar almak daha doğrudur. Değişikliğin ilk dört maddesine çok da itiraz edilecek bir şey yok. Yargının bağımsız olamaması ile ilgili endişelerim var. Türkiye’de Kürtlerin, Alevilerin ve diğer kesimlerin kabul etmeyeceği bir anayasayı getirirsen hızla çok da ciddi kutuplaşır. Temel hak ve özgürlükler halka sorulmaz, uzlaşılır.
7 / Hamza Doğuç Anayasa değişikliğini toplumun yüzde doksan beşi istiyordu. Sivil toplum örgütleri, sosyologlar, kanaat önderleri, azınlıkların temsilcileri, sendikalar, baro başkanları, dini cemaatlerin temsilcileri, üniversitelerin katılacağı anayasa çalıştayları yapılmalıydı, toplum bu konuyu tartışmalıydı. Referandum sonucu %50-% 50 çıksa ne olacak? Dilerim bu referandum dış dünyaya karşı; ülkemizin tarihine, dokusuna, kültürüne uygun bir şekilde tamamlanır.
8 / Mustafa Baştürk Yıllardır sivil ve demokratik anayasa istediğimizi dile getiriyoruz. Bunu en çok isteyen halk kesimleridir. 82 anayasasını değiştirmek istiyoruz fakat sürekli önümüze engeller çıkarılıyor. Rejim değiştiriliyor deniyor. Rejimin tehlikede olduğu fikrini öne sürenler bunun altını yeterince dolduramıyor. Bu korkularımızı zaman içerisinde aşacağız. Hepimizin bilinçaltında ideolojik kaygılarımız ve korkularımız var. Bu ülkenin aydınları anayasa değişikliği ile nelerin değişeceğini anlatırsa halkın yüzde doksanı buna onay verir. Fakat aydınların ideolojik bilinç altı doğruları anlatmaya engel oluyor. Halkı küçümsememek gerekir bunu ülkenin aydınları sık sık yapıyor. Olağanüstü hal düzeninde zorlamayla oy kullandırılacağına inanmıyorum. Maddeler üzerinde yeterince tartışma yapılmadı. Bir kesim hep “halka güvenmeyin, halk bilmez” diyor, bu doğru değil. Özellikle muhalefetin çok ciddi eksikliği var yasaların oluşmasında hiçbir katkıları olmuyor. İlk üç maddenin değişmemesi ne kadar demokratik? Birbirimizi ayrıştırmadan, kimliklerimize vurgu yapmadan bakmamız gerek. Türkiye’de şimdiye kadar çatışmacı ortam varken parlamenter sistem yok muydu? Yeni sistem gelince çatışmalar bitecek mi? Biteceği kanısında değilim. Teslimiyetçi bir zihniyetten uzak durmamız lazım. Şu an ortada anayasa yaptırmama gibi bir çaba var. Bana göre bu anayasa değişikliği bizi ayrıştırmayacaktır. Biz demokratik ve sivil bir anayasa istemeye yine devam edeceğiz. Dünyanın hiçbir yerinde de tam uzlaşı ile bir anayasa yapılmamıştır.
9 / Oral Şentürk Parlamenter sistem gerçekten yorulmuş bir sistem olabilir ama bu parlamenter sistem demokrasi ve laikliği layıkıyla işleten bir sistem değildi. Onun için ayrıştırıcı şeyler çıktı, Kürt, Türk alevi gibi. Eğer demokratik sistemin yeni bir anayasa oluştuktan sonra işleyeceğini düşünürsek demokrasinin ve laikliğin demokratik bir işleyişe kavuşacağını düşünüyorum. Ülkenin Kürdü ve Türkü ile birleştiğinde neler yapabileceğini 15 Temmuz’da gördük. Her Anayasa değişiminde toplum sıkıntıyla karşı karşıya geliyor.
10 / Ali Haydar Koyun “Evet” diyenin de “hayır” diyenin de kazanıp kazanmadığını zaman gösterecek..Önemli olan halkın kazanmasıdır, kişilerin ya da siyasi partilerin değil. Ülkede sivil ve demokratik bir anayasa istemeyen yoktu. Daha önce uzlaşılan 60 madde neden bu anayasa taslağında yok? Sadece belli başlı birkaç madde var? Neden tüm maddeler değişmiyor? Bu 18 madde içinde iyi değişiklikler de var. Hepimizin karşı çıkacağı maddeler de var. Seçim sandığına giderken beğendiğine “evet” beğenmediğine “ hayır” deme imkanın yok. Öyle olmasaydı gerçekler daha kolay ortaya çıkardı. Ne çıkarsa çıksın halkın yararına olması önemli.
DEĞERLENDİRME
İLETİŞİM
SİVİL TOPLUM İLE
Email ve sms çağrı yaptık.
MİLLETVEKİLLERİ İLE
Mail, sms davet edildiler.
MEDYA İLE
20 civarında tv, gazete ve internet sitesine çağrıda bulunduk.
KATILIMCILARLA
Email ve sms davet etti.
SONUÇLAR
DEĞERLENDİREN KİŞİ
Semine Dengeşik
Malatya kMM