Yer: Kocasinan Belediyesi Meclis Salonu
Tarih: 07.01.2017
KATILIMCILAR
DERNEK,VAKIF VE GİRİŞİMLER
1. KAYSERİ GÖNÜLLÜ KURULUŞLAR PLATFORMU (Ahmet TAŞ)
2. MAZLUMDER (Dilaver GÖĞTAŞ)
3. HİMAYEDER (Mehmet Emin ŞEKER)
4. ŞEHİT GAZİ VE HARP MALULU DERNEĞİ (Süleyman ÖZDEMİR)
5. RİBAT EĞİTİM VAKFI (Habip KÜÇÜK)
6. STRATEJİ DERNEĞİ (Arif DOĞRUER)
7. ANADOLU RADYO VE TV YAYINCILARI DER. (Ahmet BİÇER CEYLAN)
8. MİLLET DERNEĞİ (Mustafa TEMİZER)
9. KAYSERİ ULUSLARARASI ÖĞRENCİ DER. (Mücahit BULUT)
10. FAKİR VE MUHTAÇLARA YARDIM DERNEĞİ (Salih DEMİRAYAK)
11. SİYAMDER(Yüsra DOĞAN)
SENDİKALAR
1. GENÇ MEMURSEN (Mehmet Mücahit YILDIZ)
2. HİZMET İŞ SENDİKASI (Feyyaz ÜNAL)
3. EMEKLİ MEMURSEN (Uğur MEMİŞ)
4. EĞİTİM BİRSEN (Mustafa KURBAN)
5. BÜRO MEMURSEN (Bahri GÖÇMEN)
GÖZLEMCİLER
1. Lutfi ÇETİNKAYA (Emekli)
2. Ömer BERKSOY (Muhasebeci)
KURUMLAR
1. Ramazan ÖZÖN (Cezaevi)
MEDYA
İhlas Haber Ajansı
ÖZEL KONUKLAR
1 Doç. Dr. Gökhan BOLAT (Erciyes Üniversitesi)
Çeşitli sivil kuruluşlardan ve gözlemcilerden toplam 40 izleyici katıldı.
MODERATÖR:Fatih OKUT
Kayseri küçük Millet Meclisi Ocak ayı buluşmasında "TERÖR ve GÜVENLİK" konusunu görüşmek üzere özel konuğu Erciyes Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Gökhan BOLAT'ın da katılımı ile Ocak ayı buluşması gerçekleştirilmiştir.
07 Ocak 2017 tarihinde Cumartesi günü Kocasinan Belediyesi Meclis salonunda yapılan toplantıya birçok sivil toplum kuruluşuna ait temsilciler, gözlemciler, medya ve üniversite öğrencileri katıldı.
"TERÖR ve GÜVENLİK"
Özel Konuk Erciyes Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Gökhan BOLAT:
Yakın zamanda da Kayseri'de hain bir terör saldırısı oldu. Terörün yol açtığı acıları her gün hissetmeye başladık. Güvenlik; Toplum yaşamında herhangi bir aksama olmadan normal bir şekilde devam etmesidir. Güvenliğin üç ana noktası vardır. Birincisi toplumun kendisini devam ettirmesidir. İkincisi ulusal bütünlüğünün korunması, üçüncüsü ise toplumun milli kimliğinin korunmasıdır. Özellikle 19. yy kadar askeri anlam ifade ederken bu yüzyıldan sonra kapsamı değişmeye başladı. Bunu çoğaltmak mümkün, bilgisayarlardaki veri güvenliğinden ülkelerin sınırlarının ve toplumun güvenliğine kadar gitmektedir. Gelecekte savaşların network üzerinden çıkacağından hareketle her devlet kendi güvenliğini almaktadır. ABD seçimlerinde, seçimlerin Ruslar tarafından hack edildiğine dair iddialar vardır. Güvelik sadece askeri değil diğer alanlara da sirayet etmiştir. Terörizm ise; siyasal dinsel veya ekonomik olarak sivillere, yerel ve genel yönetimlere baskı, yıldırma ve her türlü şiddet içeren yolu tanımlar. Teröriz devletden devlete ve toplumdan topluma farklılık oluşturur. Terörizm konusunda batı iki yüzlü bir politika izlemektedir. Resmi olarak terör örgütü olarak kabul ettiği bir yapılanmayı arka kapılarda desteklemektedir. Terör örgütleri bizden ne istiyor? Terör son 3-4 yıldan bu tarafa daha çok arttı. Yıllar önce ASALA diye bir örgüt vardı. PKK yı hala biliyoruz. Şimdi TAK diye başka bir örgüt, DHKP-C, DAEŞ, FETÖ vs gibi bir çok örgüt ortaya çıktı. Terörün iki amacı vardır. Birincisi örgütü kuranların bir amacı ve hedefi vardır, veya örgütü kurduranların bir amacı vardır. Örgütü kuranların da bir hedefi vardır. Son dönemde FETÖ, DAEŞ, YPG, PYD, PKK, TAK ve daha bir çok terör örgütünün bu ülkede eylemlerini artırmasının temelinde Türkiye'nin Suriye'de izlediği politika vardır. Türkiye Fırat Kalkanı operasyonu ile DAEŞ'e karşı ciddi bir savaş vermektedir. Türkiye bu coğrafyada yaklaşık 1000 yıldır var. Bu 1000 yılın 200 yılını çıkarırsak geriye kalan 800 yıllık süreçte Türkiye bu coğrafyada söz sahibi olmuştur. Yine Türkiye tarihten gelen bu dini ve milli misyonunu hatırlayarak yeniden bu coğrafyada söz sahibi ve oyuncu olmak istemesinden kaynaklanmaktadır. Özeti şudur; Türkiye son 100 yıldan bu tarafa bölgedeki toprak varlığımız azaldı. Bundan kaynaklı olarak bir medeniyet temsilciliğinden bir devletin temsilciği durumuna kadar geriledi. Hem bölgesel hem küresel anlamda etkinliğimizi kaybettik. İddiamız kalmadı. Bundan 100 yıl sonra Türkiye şunu seslendirmeye başladı. Bundan sonra artık dizayn etmeye çalıştığınız bir Türkiye yok. Kendisini tanımaya başlayan tarihi misyonunu hatırlayan bir ülke var. Bundan sonra bu coğrafyada bir plan yapılacaksa bu planda bende varım diyebilen bir Türkiye var anlayışı ortaya koydu. İşte bu sebeplerden dolayı ne idüğü belirsiz, devlet içinde 40 yıldır yuvalanan FETÖ, salaların okunduğu zamanda silahlarını Türk halkına doğrultmuş acımasız bir örgüt haline gelmiştir. 15 Temmuzdan sonra daha cesuruz. Dünyanın korktuğu DAEŞ örgütünün elinde olan Cerablus'u bir iki günde ele geçirdik. El Bab düşmek üzere. Sonra Münbiç'e doğru gidilecek. Görüldüğü gibi DAEŞ örgütünü bilerek ne kadar da şişirmişler. Irak'ın isteğiyle kurulan Başika kampı İBADİ'nin saçma sapan konuşmalarından sonra yeniden düzene binmiştir. Güvenlik Ortadoğu'nun en önemli konusudur. Türkiye Arap Baharı denilen prjeye dahil olmadığı gibi karşı bir hamle başlattı. İşte bu yüzden dolayı nerdeyse iki günde bir bombalama eylemi yapıyorlar. Türkiye'yi kim yönetirse yönetsin tarihi misyonuna uygun davrandığı sürece bu tür terör eylemleri olacaktır. Bu eylemler, batının veya kürsel güçlerin isteklerine evet dediğimiz an bitecektir. Bunlar aynı yerden beslenmektedir. Terör olaylarının arkasında görünenden daha çok görünmeye maskeli yüzler de vardır. Her ne kadar görüntüde ABD olsa bile onların arkasında İngilizler vardır. Mondros Mütarekesi sonrası oluşan Lozan Antlaşması ile şekillenen resmiyet kazanan Ortadoğu coğrafyası sınırları uzun vadeli olmayacak, olamayacaktır. Bu böyle devam etmeyecektir. Batılı için bir doğulunun insan hakları, hürriyet vs gibi kavramların bir anlamı yoktur. Onlar kurdukları ve destekledikleri örgütler ile doğulu insanları öldürmekten çekinmezler. Batı için değerler değil çıkarlar vardır. Batıda örneğini görüyoruz bir kaç kişi maratonda veya başka bir yerde ölse günlerce konuşulur. Ama Yemende, Afganistan'da, Pakistan'da, Türkiye, Suriye, Irak'ta yüzlerce insan ölse bile bunun bir değeri yoktur. Aylan bebek kıyıya vurur kimsenin umurunda olmaz. Bunların talepleri bizlere yeni bir SERV dayatmaktır. Mevcut sınırlarımız içinde ve hatta daha içerilere çekilmiş küçülmüş bir Türkiye'de kalmamızı isterler. Hatta bu coğrafyadan defolup gitmemizi istemekteler. Biz ise burada 800 yıl söz sahibi olduk. Tarihi misyonumuz gereği buralarda kalacağız diyoruz. Ana bu işin sonunda şahadet var. Misyonumuz gereği ölmemiz gerekiyorsa öleceğiz. Bu örgütler bu ülkeden def olup gidene kadar mücadelemiz devam edecektir. Bu ülkenin insanları ne zaman birliğini sağlasa o zaman büyük bir devlet kurmuştur. Türkiye Cumhuriyeti geçici bir devlettir. Bunun nihai hedefi Büyük Türkiye olmaktır. Bizim devlet geleneğimizde daha küresel bir devlet anlayışı vardır. Cihanşümul bir devlet anlayışımız vardır. Milliyetçilik esasına dayanan bir anlayış bizde yoktur. Bizler Büyük Türkiye'yi kurduğumuz an huzuru güvenliği sağlayıp, terör olaylarını rahatlıkla önleyeceğiz. Terörizm bizden bu büyük iddialardan vazgeçmemizi istiyor. Biz ise neyi istediğimizi ortaya koymamız gerekir. Batıya boyun eğen, bir milyar dolar için el pençe divan duran, İMF yöneticilerinin Türkiye'de başbakan dahil yöneticilere fırça attığı, istediklerini yaptırdıkları bir Türkiye isteyip istemediğimize karar vermemiz gerekiyor.
Kayseri küçük Millet Meclisi (Adnan EVSEN): Zor bir coğrafyada yaşıyoruz. Letonya, Litvanya, Estonya gibi daha dün devlet olmuş bazı ülkeler çok rahatlar. Herhangi bir sorunları yok. Belçika ve İspanya gibi ülkeler zaman zaman bölünme sendromu yaşarlar. Bu sendrom kısmen İtalya'da da gündeme gelmektedir. Bizler bu coğrafyada yaklaşık 1000 yıldır buradayız. Biz bunun bedelini ödedik. Bu ülkeye gelirken bölünmüş yollardan, sürat yaparak gelip yerleşmedik. Kan dökerek bedel ödeyerek buralara kadar geldik. Bundan sonrada binlerce yılda burada olacağız. Bundan kimsenin şüphesi olmasın. Bizim için batılı ülkeler ne düşünürse düşünsün, hangi plan ve projeksiyonu ortaya koyarlarsa koysunlar biz ne istediğimizin kararını vermemiz gerekiyor. Ya idealleri ve hedefleri olmayan boyun eğen bir Türkiye veya tarihi misyonu içinde bu coğrafyada söz sahibi olmaya devam edecek olan bir Türkiye. İşte biz bu anlamda tarihi misyonunu üstlenmiş Büyük Türkiye istiyoruz.
Mustafa TEMİZER (MİLLET DERNEĞİ): Öncelikle sorunun teşhisinde sorun vardır diye düşünüyorum. Yıllardır bu toplantıya katılırım. Bu salonda Arap Baharının bir BOB projesi olduğunu söylemiştim. Bu salondaki bir arkadaşım bana Müslümanların hiç mi kendi kanaatlerini belirtme hürriyeti yoktur diye tepki göstermişti. Yine terör konusunda Doğu Ergil'in hazırlamış olduğu raporu eleştirdiğimde yine tepki aldım. Çözüm sürecinde bu adamlar güneydoğuda hazırlık yapıyorlar dediğimde aynı tepkiyi aldım. 1970 Yıllardan bu tarafa Milletimizi uyarmaya devam ediyoruz. Peki çare nedir? Bu milletin sorunlarının çözümü ancak Milletin birliğinin sağlanması ile mümkündür dedik. Bütün siyasileri ve toplumu birlikte hareket etmeye davet ettik. Bütün partilerin katılımı ile Milli Danışma Platformu oluşturulmalı. Bu platform güvenlikten sorumlu olmalı. Platformdan çıkan kararlar dikkate alınsın yetki verilsin.
EĞİTİM BİRSEN (Mustafa KURBAN): Bizler bu terör yapılanmasının arkasında ABD'nin olup yöneticisinin İngiliz olduğunu biliyorduk ama hocam çok net olarak izah etti. FETÖ, PKK gibi örgütlerin büyümesi bunları güçlü olduğundan dolayı değil bizim eksikliğimizden kaynaklanmaktadır. Biz 15 Temmuz'u atlattık ama şu anda kısa sürede büyük devlet kuracak durumda değiliz. Hemen kapitalist zihniyetin etkisine giriyoruz. Hep başkasından bekliyoruz. Bugün pek çok eğitimli insanlar STK lara üye olmayacağım diye beyanat veriyor.
GENÇ MEMURSEN (Mehmet Mücahit YILDIZ): Teröristlerin çoğunun yurt dışı menşeli olduğunu düşünüyorum. Bu yüzden sınır kapılarının çok daha güvenli olması gerekiyor. Sınırlarımızdan hem terörist hem de bombalar giriyor. Birlik fikrine katılıyorum ancak toplumun daha fazla katkı sağlaması gerekiyor. Bazı milletvekilleri dağa mühimmat götürüyor.
ŞEHİT GAZİ VE HARP MALULU DERNEĞİ (Süleyman ÖZDEMİR): Terörden en fazla bizler mağdur olduk. Şunu biliyoruz ki şehit olan babanın evlatları yine şehit olmaya hazırdırlar. Bu ülkeye bizler Malazgirt'ten gelirken bize buyurun gelin denmedi. Bedel ödedik. İçimizdeki vatan hainler var. Bize düşen görev birlik ve beraberlik içinde olmalı. Bütün siyasi partiler elini taşın altına elini sokması gerekir. Terör örgütleri ile ekonomik ve siyasi olarak mücadele edilmeli. Bu vatan hainlerine karşı idam yasası çıkarılmalı ve her terör örgüt üyeleri kamudan ihraç edilerek mal varlıklarına el konulmalıdır.
KAYSERİ GÖNÜLLÜ KURULUŞLAR PLATFORMU (Ahmet TAŞ):Terör sadece bizim değil dünyanın derdi nerdeyse. Bulunduğumuz coğrafyadan dolayı rahat bir ülke değiliz. Bizler Malazgirtden sonra beyliklerin Selçuklunun ve Osmanlının devamı olan bir devletiz. Bizi parçalamak istediler. Toplum 2000 li yıllardan sonra emir eri olmaktan çıkmış bir ülke konumu ortaya çıktı. 1980 Li yıllarsa aynı silah ile hem sağcılar hem solcular katledilirdi. Sol örgütlerin çoğunu PKK bünyesine aldı. Çözüm süreci ile Kürt halkı bir takım değişimler ile tanıştı. Terör örgütleri kendi görevini yaparken devlet neden gereken emniyeti almıyor, hiç mi suçu yok devletin? Devletin de suçu var. Devlet de yeteri kadar kucaklayamadı. Bu yüzden devlet eliyle küstürülenler oldu. Artık mahalle, semt, köy, apartman bazlı çalışma yapılıp, bilgiler bir merkezde toplanmalıdır. Çok dikkatli olmamız gerekir. Bu anlamda hepimize çok ciddi görevler düşüyor. Devler hepsinin üstesinden gelemez.
ANADOLU RADYO VE TV YAYINCILARI DER. (Ahmet BİÇER CEYLAN): Yıllardan beri programlar yaparım. Hocam bu anlamda duygularıma tercüman oldu. Biz ülkeye gelirken bedel ödeyerek geldik. Biz devlet olduğumuzu, millet olduğumuzu hatırlar bu amaçla çalışırsak işin üstesinden geliriz ama buna yapmaya engel olmaya çalışacaklardır. Osmanlı saltanat ile yönetici sınıf oluşturmuştu. Bizler cihanşümul bir devlet anlayışına sahip olduğumuzu hatırlayıp var olmaya çalıştığımızda Suriye, Irak, Afganistan dediğimizde bize yapacakları aşağı yukarı bunlardı. ABD ikiz kulelerin yıkılışından bu tarafa en yüksek güvenliği uygulayan ülke. Buna rağmen terör olayları orada da oldu. Bizde ileri düzeyde güvenlik uygulasak bile bu olaylar yine olacaktır. Birlik diyoruz ama bu nasıl yapacağımızı tarih bize gösteriyor. İnanıyorsa sonuna kadar sarılıp birlikte yaşamamız gerekiyor.
MAZLUMDER (Dilaver GÖĞTAŞ): Terör örgütlerine karşı bu direnç aslında çok geç kaldı. Devlet için canını vermiş olan babanın evladı şehit olmayı arzu ediyorsa birlik sağlanmış demektir. Devlet güvenliği en üst düzeyde yerine getirmelidir.
Lutfi ÇETİNKAYA (Gözlemci): Birlik güzel bir şey ancak birlikler nerde? Allahın dininin dışında oluşan birlikler menfaate dayanır ve dağılır. Eğer bizler Allah'ın dinini dağ başında yaşayan örgüt mensubu olmuş, birisine götüremediğimiz sürece bizler de bu olanlardan sorumluyuz. Gerçek anlamda Müslüman olmamış kişiler terör örgütü üyeliği yapmaktadırlar. Hem Müslüman olacaksın hem de insan öldüreceksin. Kusura bakma Müslüman değilsin ve de canisin.
Genel Gündem Ortak Sonuç:
1. Terör örgütlerinin kaynağı aslında batılı ülkelerdir. Resmi olarak listelerinde terör örgütü olarak ilan etseler bile arka planda maddi ve silah desteği vermektedirler.
2. Üst düzey güvenlik ve askeri tedbirler alınsa bile güvenlik açığı olabilecektir.
Değerlendirenler
Adnan EVSEN
KayserikMM Hamalı