Yer: Kocasinan Belediyesi Meclis Salonu
Tarih: 01.10.2016
KATILIMCILAR
DERNEK,VAKIF VE GİRİŞİMLER
1. KAYSERİ GÖNÜLLÜ KURULUŞLAR PLATFORMU (Ahmet TAŞ)
2. MAZLUMDER (Mehmet Fatih OKUT)
3. FAKİR VE MUHATAÇLARA YARDIM DERNEĞİ (Salih DEMİRAYAK)
4. YENİ UFUKLAR DERNEĞİ (Burhan KARAMUSTAFAOĞLU)
5. MEHMET AKİF ERSOY DERNEĞİ (Hüseyin TÜRKMEN)
6. HİMAYEDER (Hülya TURHAN)
7. KİMDER (Ahmet YURTLU)
8. MİMAR VE MÜHENDİSLER GRUBU (Hasan ARPACIK)
9. KAYSERİ GÖNÜLLÜ KURULUŞLAR PLATFORMU (Ahmet TAŞ)
10. TEKNİK ELEMANLAR VAKFI (Cafer BEYDİLLİ)
11. MİRAÇ KÜLTÜR DERNEĞİ (Furkan Yılmaz ALTUNÖZ)
12. ASDER (Kemal METE)
13. BİRLEŞİK KAFKAS DERNEĞİ (İzhan BAYKAL)
14. GİMDES (Gıda ve İhtiyaç Maddeleri Denetleme Sert.) (Sena ÖZDEMİR)
SENDİKALAR
1. BAYINDIR MEMURSEN (Ragıp AKKURT)
2. EĞİTİM BİRSEN (Harun GÖZTAŞ)
3. MEMURSEN (Aydın KALKAN)
4. GENÇ MEMURSEN (Mücahit YILDIZ)
5. SAĞLIKSEN (Mahmut Faruk DOĞAN)
6. BÜRO MEMURSEN (Bahri GÖÇMEN)
BELEDİYELER
1. KOCASİNAN BELEDİYESİ (Fatih YAZVUZLAR)
GÖZLEMCİLER
1. ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI (Hasan YAŞAR)
2. ERCİYES ÜNİVERSİTESİ (Ebrar ASLAN)
3. ERCİYES ÜNİVERSİTESİ (Yüsra DOĞAN)
4. SİYAMDER (Gizem BALCI)
MEDYA
1. İHLAS HABER AJANSI
2. TV KAYSERİ
3. KAYTV
ÖZEL KONUK
1 Fatin DAĞISTANLI (Araştırmacı Gazeteci)
Çeşitli sivil kuruluşlardan ve gözlemcilerden toplam 60 izleyici katıldı.
MODERATÖR:Adnan EVSEN
Kayseri küçük Millet Meclisi 1 Ekim tarihli buluşmasında son günlerde gündemde olan ve sıkça tartışılan "KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELER VE SONUÇLARI" konusunu görüşmek üzere özel konuğu Fatin DAĞISTANLI nın da katılımı ile Ekim ayı buluşması gerçekleştirilmiştir.
01 Ekim 2016 tarihinde Cumartesi günü Kocasinan Belediyesi Meclis salonunda yapılan toplantıya birçok sivil toplum kuruluşuna ait temsilciler, gözlemciler, medya ve üniversite öğrencileri katıldı.
"KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELER VE SONUÇLARI"
Özel Konuk Fatin DAĞISTANLI (Araştırmacı Gazeteci):
Daha önceki açıklamalarımda da söylemiştim. PKK ne ise FETÖ odur. Abdullah Öcalan ne ise Fetullah Gülen odur. Pensilvanya ne ise Kandil odur. Her ikisi arasında fark yoktur. Bugün burada KHK masaya yatıracağız. 15 Temmuz darbe girişimin olacağını herkes biliyordu. Maalesef 15 Temmuzu yaşadık. Bugün kendilerinin mağdur olduğunu iddia eden 15 Temmuz sanıkları, eğer darbe başarılı olsaydı bugün çok fazla farklı uygulamalar ortaya çıkacaktı. Bugün bizler atarafından sarf edilen cümlelerin hiç birisi darbe severler tarafından söylenmeyecekti. İnfazlar, tutuklamalar, işten çıkarmalar vs gibi bugünkü şartlarda ortaya çıkan durumun kat ve kat fazlası ortaya çıkacaktı. Lütfen 15 Temmuz gecesi canını veren şehitlerimizi ve gazilerimizi düşünün. Şu anda OHAL uygulaması var ama bizler OHAL'i hissetmiyoruz. Şu anda OHAL'i konuşup eleştirebiliyorsak uygulamada aslında OHAL yok demektir. Bu salonda ne OHAL'i ne de KHK leri konuşup eleştirebilecektik. Demek ki bu uygulamaları vatandaşlar için değil suçluları tespit ve ortaya çıkarmak amacıyla yapıldığına şahit oluyoruz. KHK ile işten çıkarılıp, yargılaması devam eden kişiler arasında "suçlu" olduğunu söyleyen hiç kimseye rastlamadım. Bu kapsamda herkes suçsuz. Bu kişiler öyle yad a böyle sağından veya solunda FETÖ terör örgütü ile beraber olmuş veya beraber çalışmışlar. Ama karşımıza sendika üyesi oldum, derneklerinde göörev aldım, toplantılarına katıldım gibi oldukça masum görünen bir iki kelime ile kendilerini ifade ediyorlar. Hatta bylock kullanıcıları bile by programları kendilerinin kullanamadıklarını, programı kendilerinin kurmadıklarını iddia etmektedirler.
Ancak şunun üzerine basarak ve altını çizerek söylüyorum. Şu anda KHK ile işten atılanların, tutuklananların, yargılaması devam edenlerin zurnanın son deliği olduğu kanaatindeyim. Bu oldukça önemli. Zurnanın üst delikleri ise hala mekanizmanın ana damarlarını oluşturuyor. Zurnanın son deliklerinin devletten temizlenmesi gerektiği yönünde karar alanların ise hala mekanizmanın içerisinde yer alan üst düzey görevde bulunanların karar verdiği noktasında kanaate sahibim. Bu her kurumda böyle. Görevden alınıp, sorgulananların arasında bir müsteşar, üst düzey bir vali, daire başkanı, üst düzey bir emniyet amiri göremedim. Bu anlamda bir zafiyet var. Bu zafiyet ise AK Partiden kaynaklanıyor. Bu örgütün oluşmasına AK Parti sebebiyet vermemiştir ama örgüt elemanlarının üst düzey görevlerde yer almasına AK Parti sebep olmuştur. Bu örgüt hala AK parti içerisinde varlığını koruyor. KHK ile işetn atılanların eğer suçsuz ise valilik merkezlerinde kriz noktası ile dilekçeleri alıp inceleme heyeti kuruldu. Bu anlamda suçsuz olduğuna % 1 bile olsa olan kişiler hakkını arayacaklardır. KHK cadı avına dönüşmedi. Aşlelerden kardeşlerden birisi işten atılmış ancak diğer kardeş çalışıyor. Eşler yine ha keza. Bu örgütün siyasi ayağının nasıl deşifre edileceği çok daha önemli. AK parti içinde üst düzey siyaset yapanların bir kısmı temizlendi ancak hala parti içerisinde hala mevcutlar. Aslında sayılarının ne olduğunu bilmediğimiz ilçe veya il başkanı, milletvekili, bakan olduğu konusunda bir değerlendirme yapılmıyor. Muhalefet partilerinin bile içinde bu örgüt üyeleri var. CHP Kemal Kılıçdaroğlu'nun şahsından kaynaklı FETÖ'nün siyasi uzantısıdır. CHP gezi olaylarından bu yana FETÖ'nün sözcüsü oldu. Hatta CHP'de 2010 yılında Deniz Baykal'ın gönderilip yerine Kemal Kılıçdaroğlu'nun getirilmesi bir FETÖ operasyonudur. Bu yüzden CHP'nin açıklamalarına, pensilvanya açıklaması şeklinde bakmanızda bir sakınca yoktur. MHP ise 15 Temmuz darbe girişimi sırasında yine önemli ve başarılı bir sınav verdi. Burada da MHP lilerden daha ziyade Devlet Bahçeli'n,n şahsından kaynaklanmaktadır. Bundan dolayı FETÖ MHP içine sızmıştır ancak ele geçirememiştir. KHK, OHAL uygulaması ile cadı avına dönüşmemiştir. Bence FETÖ eski gücünden daha fazla güçlü, Yeni bir darbe girişimi olacaktır. FETÖ tek başına bir örgüt değildir. ABD, CIA, MOSSAD ile birlikte çalışıyor. FETÖ tarafından yeni dalgalar gelecektir. Bu dalgaların nasıl olacağı konusunda bilgimiz yok. Yozgat'taki birahanelerin kapatılması, otobüsteki şort giydi tartışmaları ve hatta MOODY's in not düşürmeleri sanki bunların ip ucu gibi geliyor. Bunların tek amacı Türkiye'yi geçirmek ve yönetmektir. Bunu yapabilecekleri konusunda benim kanaatim var. Geçmişte bunun örnekleri var. 2012 Yılında Erdoğan'ı hastaneye yatırıp, işini orada bitirecek bir plan yapmışlardı. Özetle KHK ile ortalıkta bir cadı avı yapılmıyor. Devlet kendi bekası için gerekli tüm tedbirleri alması yönünde doğru karar vermiştir.
Aydın KALKAN (MEMURSEN İL TEMSİLCİSİ): Cumhurbaşkanı yalnız bırakıldığını biliyoruz. 15 Temmuz darbe girişimi başarılı olsaydı FETO Humeyni gibi Türkiye'ye gelecekti ve Türkiye işgal edilecekti. Ben sendika başkanıyım. Kayseri'de 1300 öğretmen arkadaşımız açığa alındı. 864 öğretmen ihraç edildi. 89 tane Eğitim Birsen üyesi var. Geriye kalan öğretmenler açıkta bekliyorlar. Açıkta bekleyenler burada KAYGED dediğimiz Kayseri Gönüllü Eğitimciler Derneği adına faaliyette bulunanlar. 2011 Yılında kurulan ve has bel kader üye olan arkadaşlar. Bu arkadaşların çoğunun üyelik imzası yok. Bir kısmı da eğitim konusunda gönüllülük olduğu için imza atmışlar. Bu öğretmenlerin mağdur olduğuna inanıyorum. 7 Haziran ve 1 Kasım ve hatta yerel seçimlerde Kayseri'deki siyasetçiler FETÖ terör örgütü ile ilgili cümle kurduklarına ben inanmıyorum. Cumhurbaşkanı bu anlamda yalnız kaldı. Hatta 30 Martta buradan aday olan arkadaşımıza ben KAYMEK ile ilgili bir soru sordum. Bana ihtilaflı konularda taraf olmamak lazım diye cevap almıştım. Hem böyle söylüyorsunuz hem de 30 Martta aday oluyorsunuz. Aslında siz tarafsınız. Milletvekilliği adaylığım sırasında benim dışında FETÖ ile ilgili söz söyleyen olmadı. Hala aynı karede olanlar var. Aynı karede olanlara herhangi bir şey yapılmıyor. Fakat en alttaki öğretmene, memura siz bankaya para yatırdınız, sendikasına üye oldunuz diye açığa alıyorsunuz. Bu FETÖ'ye bulaşan siyasiler temizlenecektir. 15 Temmuzda Cumhurbaşkanının çağrısını beklemeden örgütümüzle birlikte meydanlara indik. Bundan sonra da yine ineriz. Yeni bir kalkışmanın olacağına inanmıyorum.
Ferhat ÇAKIR (………): Fatin bey daha önce geldiğinde FETÖ'cüler gezi parkı eylemlerini kışkırtan gruplar, bunlar iyi niyetli değiller diye açıklamada bulunmuş ve buradaki hazirunda tepki göstermişti. Öncelikle kendine özür borcumuz olduğuna inanıyorum. Bunların cani kılıklı insan olduklarını yeni yeni anladık. Bir örgütün terör örgütü olması için amaç birliği, insan gücü ve milyarlarca dolar olarak ifade edilen yönettiği para var. Bu örgütün kesinlikle köküne kibrit suyu dökülmesi gerekir. Avrupa da kolaylıkla OHAL ilan edilebiliyor. Bu ülkede meclis bombalanıyor, darbenin eşiğinden dönülütor hala daha özgürlükler yok diye fere yan ediliyor. Kardeşim bir de Fransa'ya bakalım. Bir patlama oldu diye aylarca OHAL uygulaması devam ediyor. OHAL uygulaması ile toplam gözaltı sayısı 100 bin, toplam tutuklanmalar 50 bin civarında. Milyarlarca insanların umudu haline gelmiş olan bu ülkede 100 bin civarındaki tutuklamlar ile kısmen de olsa mağduriyetler yaşanabilir. Bu mağduriyetlerin kesinlikle yaşanmaması gerekir. Bir tek kişi dahi olsa hak mücadelesi devam ettirilmeli.
Ahmet TAŞ (KAYSERİ GÖNÜLLÜ KURULUŞLAR PLATFORMU): Kayseri küçük Millet Meclisinin yeni dönem çalışmalarında başarılar diliyorum. Fatin bey Kayseri'ye ilk defa geldiğinde Türkiye'de olan olayların arkasında üç önemli güç var demişti. Bunlar; ABD, CHP ve paralel devlet yapısı şeklinde özetlemiştir. Neticede Fatin bey olayları yorumlama açısından haklı çıktı. İnsanları ortaokuldan alıp, ta bugüne kadar alıp eğiten ve peşini bırakmayan bir yapı var karşımızda. Ülkemizin her türlü kurumlarına bu tür insanları yerleştirmişler. Bu insanları üç ayrı gruba ayırmak mümkündür. Üstteki yöneticiler, generaller, vali, eski milletvekili vsç bunlar ben pişmanın diyeni hala yok. Bir kısmı açığa alındığında inadında devam eden ve hala aynı iddiaları devam ettiren grup ve bu grup devletin bir gün kendilerinden özür dileyeceğini, kendilerinin haklı olduğunu söyleyen insanlardır. Bir kısım kişiler de en tabanda yer alan ve bu alandan sadece Allah rızası için yer aldığını ancak FETÖ olaylarının ortaya çıkması ile pişman olduklarını ifade eden ve bu gruptan ayrılan insanlar var. Şu anda mahkeme ve sorgulamalar devam ediyor. Kişilerin yargılamaları neticeleninceye kadar masumiyet karinesi devam eder. Bu anlamda hükümetten çağrı da geldi. Valilik nezdinde komisyon kurularak yeniden incelenmesi yönünde talepte bulunanlar oldu. Neticede sorgu ve yargılaması devam eden herkes komisyona müracaat ederek suçsuz olduklarını dile getirdiler. Anlaşılan o ki bu ülkede hiç kimse darbe yapmak gerekçesiyle bir yere gitmemişler. Herkes devletten mağdur olduğunu dile getiriyor. İhbarlarda ismi ve imzası olmayanlar dikkate alınmayacağı yönünde açıklamalar var. Hukukun içinde kalınarak bir karar verileceğini düşünüyor. Adaletli bir geçişin olacağını umut ediyorum. Hiç kimde kendi otoritesini başkası ile paylaşmaz. Devlette paylaşmaz. Bu darbe girişimi eğer başarılı olsaydı bu ülkenin başına gelecekler tahmin dahi edilemezdi.
Hüseyin TÜRKMEN (Mehmet Akif Aile Derneği): 1980 darbesini iliklerime kadar yaşadım. İdamla yargılandım. 4,5 Yıl işkence gördüm. 108 Sene hüküm giydim. 1,5 yıl mahkeme süreci devam etti. Yargılama sonucunda 4,5 yıldan sonra beraat etti. Şimdi olayları tersinden irdeleyelim. O zaman darbe oldu ve kimsenin sorgusu olmadan içeriye atıldı. Darbeciler muktedir oldu ve her türlü zulmü uyguladılar. Zincidere'de 97 gün gözlerim bağlı olarak çarmıha gerdiler ve işkence ettiler. Ne anne, ne baba, ne elbise, ne avukat ne yemek, üzerime bir yazı yazdılar 15 gün yemek verilemeyecek diye. Sonra 28 Şubat yıllarını yaşadık. Bu süreçte radyoda program yapıyor ve günlük bir gazetede yazılar yazıyordum. Bu süreçte Ali Kırca ile FETO'nun bir röportajını dinledim. Konuşmanın içerisinde konu Ulu'l Emre geldi. Ulu'l Emr kim diye sorduğunda FETO Genel Kurmay Başkanımız diye cevap verdi. Bu esnada verieln cevap karşısında ekrana müdahale etmek istedi. Çünkü Ulu'l Emr, İslam da önemli bir mevkidir. Neden bu cevabı veriyorsun sana silah dayayan yok diye kendi kendime yerindim. Bu adam Müslümanların inancıyla oynuyor diye çok kızdım. O günden bu tarafa noktayı koydum. Radyo programlarımda bu konuyu işledim ve eleştirdim. Günlük yazılarımda da olayı yazdım. Bazı taraftarları beni arayıp hocamıza fazla dokunma dedi ancak ben hocalarının rahat durmadığını söyledim. Kayseri'de gönüllülük esasına göre çalışan bir STK var ve bunların hiç bir tanesi buraya gelmez ve yer almazlar. Üzüldüğüm nokta şu; devlet yönetmek basiret ister. Ben sıradan biri olarak bu tehlikeyi gördüm. Bu olayı ben gördüğüme göre devleti yönetenler daha önce görmeleri gerekirdi. Buna bir tedbir almaları gerekirdi. Özür dilemek bir erdemliliktir ancak, bu acı tecrübeyi çok iyi korumamız gerek devlet ve millet olarak. Askerliğim sırasında bir astsubayın daha yüksek rütbelilere ders verdiğini gördüm. Bu olaylara 40 yıl önce şahit oldum. FETÖ soruşturması kapsamında en tabanda yer alanlar yakalanıp sorgulanıyor ancak, daha üst seviyedekilere devlet hala bir refleks geliştirebilmiş değil. Ne devletin ne millettin artık zaaf kaldıracak bir durumu yoktur. PKK ulusal bir terör örgütü. bunlar ise uluslararası terör örgütüdür. Bunlar tahmin ettiğimizin çok ötesinde örgütlenmiş destek almış bir yapılanma içerisindeler. Bunların arkasında ABD var ve üzerimizdeki tehlikeleri çok büyüktür. Toplumda bu grubun arasına samimi duygular ile gelmiş, kişilere bizim terapi uygulamamız gerekir. Bedavadan millete ve devlete düşman oluşturmanın faturası ağır olur. Aslında FETÖ büyük bir sabırla bu olayın sabırla olgunlaşmasını bekliyordu. Ancak ABD nin Suriye ve Ortadoğu üzerindeki planlarından dolayı olay aceleye geldi ve CIA zorladı ve erken doğum oldu.
Fatih OKUT (MAZLUMDER): Bu olayın neticesinde mağdur yok diyemeyiz. Baro başkanı da açıkladı. Adliyelerdeki iş yükü korkunç arttı diye. Bu olayda mağdurlar var. Bir yerde mağduriyet varsa bunu es geçemeyiz. Bunu en çok adliyeler bilir. Hukuk bilir. Bizler MMAZLUMDER olarak mağdurların yanındayız. FETÖ'nün karşısında mağdurların yanındayız. FETÖ ile mücadele ederken adaleti elden bırakmayacağız. Bunlar ne hak ediyorsa cezaları verilmelidir. Ancak mağdur halkasını göz ardı etmemiz söz konusu değil. Bu olayda darbeyi milletin imanı kurtardı. Çok dikkatli olmalıyız. Bir sonraki teşebbüste milletin iradesini zayıflatmak isteyecekler. Laik, anti laik, Sünni- alevi, Atatürkçü veya değil diye milletin arasında tefrika oluşturarak. Bizim bu olaylara çok dikkat etmemiz gerekiyor. Medyaya çok dikkat etmemiz gerekiyor. Türkiye'de 2001 yılı krizinde firmaların bazıları batmıştı ancak bazıları da hiç zarar görmedi. Bunların arasında FETÖ örgütü mensupları vardı. ABD burada önemli rol oynuyor. Dünyada ılımlı İslam oluşturma derdinde. Allah bizi ılımlı bir Müslüman olarak değil gerçek bir Müslüman olmamızı istiyor. Hatta biz dindar oldukça DAEŞ gibi göstermeye çalışacaklar.
Mehmet Mücahit YILDIZ (GENÇ MEMURSEN): Darbe girişiminden sonra toplumda bizim proje üretmemiz gerekir. Açığa almalar, ceza evine atılanlar ve yakınları ile ilgili proje üretmemiz gerekir. Yıllardan beri okullarda veya yurtlarda barındırdığı insanları hep pençelerine aldılar. Bizim okul, yurt, barınma ve diğer konularda ihtiyaç hissedilen alanlarda toplum yararına ve mağduriyeti engelleyici projeleri geliştirmemiz gerekiyor. KHK ile FETÖ' cü gruptan olanları terapi edecek ve toplum desteğini kesecek her türlü projeleri üretmemiz gerekiyor. Eğer devlet bunlara sahip çıkmaz ise FETÖ gibi grupların eline düşüyor.
Furkan Yılmaz ALTINÖZ (MİRAÇ KÜLTÜR DERNEĞİ): 15 Temmuz darbe girişimin sıradan bir darbe olmadığını, ülke dışında bileşenlerinin olduğunu hep birlikte gördük. Bugün burada KHK leri tartışıyoruz. KHK bir zorunluluktur. Devletin beka sorunu olmasından dolayı devleti yönetenler bu kararı aldılar. Devlet kendini koruma refleksi içerisinde her kurumun yaptığı gibi OHAL ilan etmesi son derece doğal bir olaydır. Bu anlamda OHAL'e ne gerek vardı diyenlere karşı olduğumu beyan etmek durumundayım. Ancak KHK sürecinin uzun olması ne tür bir sorun oluşturacaksa bunun tartışılması ve gerekli tedbirlerin alınması gerekmektedir. Türkiye henüz ulus devlet olamamıştır. Tarihinde altı defa darbe ile karşı karşıya gelmiştir. Bunun sonucunda da küskünler topluluğu oluşturmuştur. Daha açık bir ifade ile söylenecek olursa Kürtler, dindarlar, aleviler küskündür. Hatta yeni eni küskün gruplar oluşturulmaya başlanılmıştır. Bu karmaşık durum içerisinde Türkiye'nin beka sorunu sadece kendisini ilgilendirmiyor. Bölgesini ve ümmet bilinci içerisinde bu süreci çok iyi yönetmek gerekiyor. Bu noktada küskün gruplar, fırsat bekleyenler KHK ile ne kadar fazla sayıda tasfiye hareketi olursa siyasi irade KHK yönetirken adaletli olmak durumundadır. Devlet yeni mağdur tabakası oluşturmamalıdır. KHK ile operasyonlar sürerken devletin diğer taraftan da rehabilite olayını gündemine almak zorundadır. Eğer rehabilite olmayacak olursa bu anlamda dışa açık müdahale ortaya çıkabilecektir. PKK ve PYD ABD nin kontrolünde bir yönetim izlemektedir. KHK uygulaması bir başkasının postalı olmamalıdır. Eğer KHK iyi yönetilemezse devletin beka sorunu ve devletin adaleti tartışmaya açılabilir.
Burhan KARAMUSTAFAOĞLU (FAKİR VE MUHTAÇLARA YARDIM DERNEĞİ):15 Temmuz günü Ankara'daki torunum bana darbe oluyor diye haber verdi. Bende bu saatte darbe mi olur diye kızdım. Bu lanet herifin böyle bir eylem içinde olabileceğini herkes biliyordu. Gereken cezalar hak eden kişilere verilmelidir. Şırnak ziyaretimzi sırasında hendek kazmalarını haber verdiğimizde kimse gelip olayı görmedi. Biz siyasi temizliği yapmamız gerekir. Siyasi temizlik olmalıdır. Bakanlar, başbakan kime güvenerek atama yapacak. Bu olayların daha net hale gelmesi için tepeden itibaren temizlik olmalıdır. 40 Yıl önce temelleri atılan bu örgütlenmenin ne olacağın ne ben ne de bakkal amca bilemez. Herkes mağdur olduğunu iddia ediyor. Eğer mağdur iseler yargılama sonucunda olaylar açığa çıkacaktır.
Hasan YAŞAR (ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI): Batının İslam ile mücadelesi ve hesaplaşması bitmemiştir. Batının İslamla ile ilgili iki sorunu vardı. Birincisi İspanya idi. İspanya da Endülüs mahkemeleri kurarak, tek bir Müslüman bırakmayarak İspanya sorununu çözdüler. Ancak batının Anadolu sorunu devam ediyor. Batının Anadolu sorunu devam ettiği için operasyonlar devam ediyor. Anadolu İspanya gibi oluncaya kadar batı Anadolu ile olan hesabını kapatmayacaktır. FETÖ'nün içinde veya başka yerinde olup destek veren siyasetçiler, fırsatçılar kollayanlara ulaşılmadıkça zurnanın son deliğindekiler gibi temizlenmedikçe, siyaseti yönetenler bu işin altında kalacaktır. Ülkeyi yönetenler, FETÖ cüleri benim yakınım, akrabam, yandığım gerekçesi ile kollayıp gözetlediği sürece ülke daha büyük bir felaket ile karşı karşıya kalacaktır. Yeni bir darbe olmaması başta Sayın Cumhurbaşkanı desteklenmelidir. FETÖ 'cülerden bunun hesabı sorulmalıdır. Diyanet İşleri yeniden yapılanmalı ve bu tür örgütlenmelere fırsat verilmemelidir.
Gizem BALCI (SİYAMDER): Akıl ve vicdan arasında kalmadan duygusallığa da yer vermeden, devleti yönetenler daha basiretli olmalılar. Devletin iletişim araçlarını daha etkin kullanmak için bazı projelerde bulunması gerekir. KHK neticesinde ortaya bir mağduriyet çıkmışsa bu mağduriyeti gidermek devletin asli görevi olmalıdır.
Mahmut FARUK DOĞAN (SAĞLIK SEN): Herkes devletten şikayet ediyor. Bürokrasidekiler bile devleti arıyor, devlet nerde diye. Bizim gibi düşünmeyenler veya düşünenler bizi kandırıyor mu acaba? Dün yelpazenin sağında yer alan bugün sol taraf geçiyor. Bunun tersi de geçerli. Bizi medya yönetmeye çalışıyor. Acaba darbe sağ yelpazenin ikinci bir rant kaynağı oldu? Bunu merak ediyorum. 28 Şubat tuk aka idi. Bütün olayları yapanlar hep FETÖ mü? Herkes bu toplumu uyutmak için mi çalışıyor. Hamurumuz sağlam olduğu için iman dolu göğsümüzle tankların karşısına çıkıyoruz. Bugün KHK sonucunda sorgusu devam edenleri ve 30-40 yıl önceden olan olayları da mı FETÖ yapıyordu? Bu soruların cevaplarını merak etmiyor değilim. Toplumun her dönemde bütün cinayetleri ve olayları mal bulmuş mağrip gibi birinin üstüne yüklemsinden rahatsızlık duyuyorum.
Fatih YAVUZHAN (KOCASİNAN BELEDİYESİ):İlk olarak insanlar FETÖ ve benzeri örgütler ile iş, ticaret din konularında tanışma şansını yakalıyor. Bu tür örgütlerin önüne geçmek için devletin adaletli olması gerekiyor. KHK ile bir mağduriyet olmuşsa bu mağduriyetin sebepleri araştırılarak mağdurlar haklılığı teslim edilmelidir.
Hasan ARPACIK (MİMAR VE MÜHENDİSLER GRUBU): Hiç kimse darbeciler ile birlikte olmadığını, darbe yapmaya değil, darbeyi önlemeye gittiğini söylüyor. Bu ifadelerin inandırıcılığı oldukça zayıftır. Eğer herkes darbeyi önlemeye gittiyse darbe girişiminde kimler bulundu? Meclisi kimler bombaladı? 250 İnsanı kimler şehit etti, binlerce insan neden gazi oldu? Tankları sokacağa kimler çıkarttı? Bununla birlikte şahsi hesapları olanlar da KHK den faydalanarak şahsi davrananlar da olmuştur. Gerçek darbeciler ile mağdurlar birbirinden ayrılmalıdır.
Genel Gündem Ortak Sonuç:
1. Darbe girişiminde bulunanlar bile, darbeyi önlemeye gittiklerini, darbeyi tasvip etmediklerini dile getirmekteler. Bu inandırıcı değil.
2. Darbe girişimi neticesinde OHAL ilan edilmiş ve KHK ile işten çıkarmalar, uzaklaştırmalar, ihraçlar ve tutuklamalar yapılmıştır. Bu süreç içerisinde suçlu ile suçsuz olanlar birbirine karışmış, örgütün en tabandaki sempatizan düzeyinde yer alan kişiler tutuklanmıştır. FETÖ örgütünün en üst seviyesindeki yöneticileri ve destekçileri hala görev başında. Örgütte en üstte yer alan asıl suçluların da cezalandırılması gerekir.
3. FETÖ'nün siyasi ayağı ortaya çıkarılmalıdır.
4. KHK ile bir mağduriyet oluşmuştur. Oluşan bu mağduriyetlerin giderilmesi devlete düşer.
Değerlendirenler
Adnan EVSEN
KayserikMM Hamalı