YER: Mardin Toplumsal Dayanışma Federasyonu Toplantı Salonu
TARİH: 03.09.2016
KATILIMCILAR
DERNEK, VAKIF VE GİRİŞİMLER
1/ Mehmet Şerif Öter Mardin Toplumsal Dayanışma Federasyonu Bşk.
2/Cemil Aydoğan Mezopotamya Gazeteciler Derneği Bşk
3/ Ahmet Aslan Kızıltepe Sivil Toplumu Destekleme Derneği Bşk
4/ Mesut Yükseloğlu Mardin Eğitimi Yaygınlaştırma Ve Geliştirme derneği bşk
5/ Mehmet Nafi Yıldız Kızıltepe İlmi Araştırmalar derneği bşk.
6/ Ahmet Damar Mezopotamya Toplumsal İnsiyatifi Oluşturma derneği bşk.
7/ İsa Tunç Kızıltepe Yüksekokul ve Fakülte Yaptırma ve Yaşatma dernek bşk.
8/ Lokman Aslan Mardin genç iş adamları dernek Bşk.
9/Abdulhalim Bozdağ Gökçe Engelliler ve Özürlüler derneği Bşk.
10/Abdulkadir Kahraman İmam hatip Liselerini yaşatma ve geliştirme derneği bşk.
MESLEK ODALARI
YOK
SENDİKALAR
Yok
KANAAT ÖNDERİ VE AKADEMİSYENLeR
Abdullah EREN Akademisyen
KATILAN MİLLETVEKİLLERİ
yok
BELEDİYE BAŞKANLARI yok
YOK
MESAJ YOLLAYANLAR
YOK.
GÖZLEMCİLER :
İZLEYİCİLER
MEDYA
1/İbrahim Koçhan Kızıltepe sesi
MODERATÖR
Abdullah EREN Akademisyen
KONULAR
GENEL KONU: Suriye'deki gelişmeler ve Türkiye
YEREL KONU:
KONUŞULANLAR
1- Mehmet Şerif Öter Mardin Toplumsal Dayanışma Federasyonu Bşk.
Mart 2011’de Suriye’de başlayan çatışmalar büyük bir insanlık dramına dönüşmüştü. Ülkelerinde can güvenliği kalmayan Suriyeliler başka ülkelere sığınmaya başlamıştı, Türkiye yüz binlerce Suriyeliye kapılarını açmış ve bu durumun ortaya çıkardığı problemlerin başında eğitim sorunu gelmekteydi. Krizin uzaması ve kısa zamanda çözüm umutlarının zayıflamasıyla eğitim sorunu ön plana çıkmaya başlamıştı. Sığınmacıların eğitimiyle ilgili, Türkiye ve Suriyeliler için oluşturabileceği sıkıntılar da göz önüne alınarak, acil çözümlerin üretilmesi gerekmekte idi.Suriye de yaşanan olayların bir an önce çözüme kavuşturulması Türkiye’nin önünü açacaktır.
2- Cemil Aydoğan Mezopotamya Gazeteciler Derneği Bşk
946 yılında bağımsızlığını kazanan Suriye ile Türkiye arasındaki ilk ciddi bunalım 1957'de yaşanmıştır. Suriye'de 1960'ların ikinci yarısından itibaren yönetimde etkili olmaya başlayan Baas Partisi, Hatay'ın Suriye'nin toprağı olduğunu iddia etmiş ve bu konuda hem kendi kamuoyunda hem de Arap dünyasında propagandalar yapmıştır. Türkiye'nin Güneydoğu Anadolu Projesi'ne başlamasından sonra su sorununu gündeme taşıyan Suriye, Türkiye'yi su emperyalizmiyle suçlamış ve Arap ülkelerini Türkiye aleyhine kışkırtmıştır. Arap ülkelerinden, Suriye, Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nden tehdit algılayan Türkiye, İsrail ile stratejik işbirliği içine girmiştir. Güneydoğu Anadolu Projesini engellemek için Türkiye'ye karşı olan terörist örgütlere destek veren Suriye, Türkiye'ye 1984'ten bu yana ciddi zararlar veren PKK Terör Örgütü'ne 1998 yılına kadar yardım etmiştir.Turkiye’nin Suriye politikasında rol oynaması ve bugünlerde yapılan operasyonlar Türkiye için çok Önemlidir.
3-) Ahmet Aslan Kızıltepe Sivil Toplumu Destekleme Derneği Bşk
Türkiye'nin İsrail ile işbirliğine gitmesi Suriye'nin kendini bir anda çevrelenmiş hissetmesine yol açmıştır. 16 Eylül 1998'de Orgeneral Atilla Ateş ile başlayan Suriye'ye uyarı ve tehdit mesajları Ekim ayında Türkiye ile Suriye'yi savaşın eşiğine kadar getirmiştir. Özellikle Mısır'ın arabuluculuğu ve diğer Arap ülkelerinin desteğiyle imzalanan Adana Mutabakatı sonrası Suriye, PKK'ya olan desteğini kesmiş ve PKK'nın elebaşı Abdullah Öcalan'ı sınır dışı etmiştir. Adana Mutabakatından sonra ilişkiler yumuşamaya başlamıştır. 2000 yılında Suriye'de iktidarı devralan Beşar Esad, Türkiye ile olan ilişkilere önem vermeye başlamıştır. ABD'nin Orta Doğu'daki emperyalist tutumu Suriye ve Türkiye'yi 2002'den sonra yakınlaştırmıştır. Beşar Esad Suriye’de halkına karşı rejimi 2011 de Suriye’yi iç savaşa sürüklemiştir.En kısa zamanda Suriye’nin düzelmesi eski haline gelmesi ve Türkiye’de yaşayan Suriyelilerin kendi evlerine dönmesi Türkiye’yi rahatlatacaktır.
4) – Mesut Yükseloğlu Mardin eğitimi yaygınlaştırma ve geliştirme derneği Bşk.
Tarihsel süreç içinde Türkiye-Suriye ilişkilerine baktığımızda Hatay meselesi, su sorunu ve Hafız Esad’ın PKK’ya verdiği desteğin iki ülke ilişkilerinin yıllarca soğuk seyretmesine yol açtığı görülmektedir. 1998 yılındaki Öcalan Krizi sonrası imzalanan Adana Protokolü ile düzelmeye başlayan ilişkiler 2000 yılında Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in Hafız Esad’ın cenaze törenine katılmasıyla daha da iyileşmiştir.Türkiye Suriye ilişkilerindeki asıl kırılma noktası ise 2002 yılında Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AK Parti) iktidara gelmesi ve Türk dış politikasının Ortadoğu paradigmasını değiştirmesiyle yaşanmıştır. ‘Komşularla sıfır sorun politikasını’ Ortadoğu’ya yönelik politikasının temel yaklaşımı olarak benimseyen AK Parti, bu çerçevede Suriye ile ilişkilere özel önem vermiştir. AK Parti hükümetleri döneminde, Türkiye-Suriye ilişkileri özellikle siyasal ve ekonomik alanlarda hızla gelişmiş ve iki ülke arasındaki problemli meseleler çözüme kavuşturulmuştur. Ancak Esad Rejiminden baskı gören Suriye halkı 2011 yılında iç savaş sebebiyle göç etmek zorunda kalmışlardır.Türkiye Suriyelilere kucak açmış onları barındırmıştır.Ancak suriye’nin eski huzurlu haline gelmesi ve Suriye vatandaşlarının memleketlerine dönmesi Türkiye için çok daha iyi olacaktır.
5)- Mehmet Nafi Yıldız Kızıltepe İlmi Araştırmalar derneği bşk.
Arap dünyası, 2011 yılından itibaren otoriter iktidar yapılarına karşı gelişen halk hareketleriyle birlikte siyasi bir dönüşüm sürecine girmiştir. Arap halkları, demokratik ve ekonomik hak ve özgürlük taleplerini sokak yürüyüşleriyle dile getirmeye, otoriter iktidar yapılarına itiraz etmeye başlamıştır. Tek adam ve aile yönetimlerinin tahakkümüne, sıkıyönetim uygulamalarına başkaldıran Arap toplumları insan haklarının korunması, siyasi özgürlüklerin sağlanması, gelirlerin adil paylaşılması ve işsizliğin giderilmesi için değişim istemektedir. Reform taleplerinin seslendirildiği gösteri yürüyüşleri ile başlayan ve bazı ülkelerde silahlı isyan hareketlerine dönüşen Arap uyanışı Tunus, Mısır, Libya
ve Yemen’de iktidarların devrilmesine yol açmıştır. Yönetimin değişmediği Arap ülkelerinde ise halkın taleplerinin ayaklanmaya dönüşmesini engellemek maksadıyla iktidarlar, siyasi reformlara ve ekonomik destek seçeneklerine yönelmiştir. Demokratikleşme istikametinde müspet bir gelişme olarak değerlendirildiği için çoğunlukla “Arap baharı” ifadesiyle isimlendirilen süreç, Orta Doğu’da aynı zamanda istikrarsız bir döneme yol açabilecek dinamikler ortaya çıkarmıştır. Dini, mezhepsel ve etnik farklılıklar temelinde beliren bu dinamikler, bölgede yeni çatışma alanlarına zemin hazırlarken bölge dışı aktörlerin de Orta Doğu’daki gelişmeleri yönlendirebileceği bir konjonktür meydana getirmiştir. Tunus ve Mısır’daki olumlu süreçlerin aksine Arap devriminin çıkmaza girdiği Suriye krizi bu açıdan kritik bir örnektir. Rusya’nın Akdeniz’deki tek askeri üssüne ev sahipliği yapan, İran’ın Arap dünyasındaki tek müttefiki olan Suriye’deki süreç Türkiye’yi de yakından ilgilendirmektedir.
6) – Ahmet Damar Mezopotamya Toplumsal İnsiyatifi Oluşturma derneği bşk.
Suriye’de Baas rejimine karşı gelişen halk hareketi, reform talepleri ve kitlesel yürüyüşlerle aşlamış, iktidarın muhalefeti şiddetle bastırma yoluna gitmesiyle silahlı isyana dönüşmüştür. Beşşar Esed iktidarının muhalefet gösterilerini
bastırma hedefiyle halka karşı şiddete başvurması, yerleşim yerlerini bombalaması 10 binlerce Suriye vatandaşının ölümüne, 100 binlerce vatandaşın ise ülkeyi terk etmesine yol açmıştır. Özgür Suriye Ordusu’nun kurulması ve Esed’e bağlı güvenlik güçlerinin mukavemetini nispeten koruması ile de kriz bir iç savaş halini almıştır. Dış aktörlerin gerek Esed rejimi gerekse muhalefet tarafında müdahil oldukları kriz ülke çapında bir sıcak çatışma alanı doğururken, Suriye üzerinde bölgesel ve küresel düzeyde bir nüfuz mücadelesi başlatmıştır.
Türkiye, Irak, Ürdün, İsrail ve Lübnan’la sınırı, Doğu Akdeniz’e kıyısı bulunan Suriye, Orta Doğu bölgesinde ve Arap dünyasında stratejik bir konuma sahiptir. İsrail-Filistin çatışma alanına yakınlığı, Şii jeopolitiği hattında İran-Irak-Hizbullah irtibatındaki işlevi ve Türkiye ile oldukça uzun bir sınıra sahip olması Suriye’yi Tel Aviv, Tahran ve Ankara için önemli kılmaktadır. Türkiye ve İsrail’in güvenliği ve İran’ın dış politika hedefleri için hassas bir coğrafi konumda yer alan Suriye, Lübnan’daki istikrarı da doğrudan etkileyebilecek bir aktör statüsündedir.
7)- Lokman Aslan Mardin genç iş adamları dernek Bşk.
Esed iktidarının reform taleplerini dikkate almaması, halk kitlelerinin muhalefetine şiddetle karşılık vermesi Suriye’deki sürecin niteliğini de değiştirmiştir.
Esed yönetimine bağlı güvenlik güçlerinin (polis, ordu ve istihbarat) gösterilere şiddetle mukabelede bulunmasıyla muhalif unsurlar silahlı mücadeleye yönelmiştir. Kitle yürüyüşleri biçiminde ortaya çıkan muhalefet hareketi böylece Baas rejimine karşı silahlı bir ayaklanmaya dönüşmüş ve taraflar arasındaki çatışma süreç içinde ülke geneline yayılarak iç savaş halini almıştır. Güvenlik güçlerinin muhalefet hareketini bastırmak için uyguladığı şiddet ve müteakiben başlayan çatışmalar sonucunda 10 binlerce Suriyeli hayatını kaybetmiş ve yaralanmış, 10 milyondan fazla vatandaş yurtiçinde yerlerinden edilmiş ve 100 binlerce kişi ülkeyi terk etmiştir.Suriye’de iç savaşa dönüşen kriz ülke sınırlarının ötesinde sonuçlar ortaya çıkarmıştır. Kriz; bölgesel ve küresel bir anlaşmazlığa sebep olmuş, Orta Doğu’da Şii-Sünni gerilimine zemin hazırlamış, Suriyeli sığınmacılar sorununu doğurmuş, PKK/KCK terör örgütüne farklı bir hareket alanı sağlamış
ve böylece Türkiye’yi güneyde meşgul edecek bir istikrarsızlık meydana getirmiştir.
8)- Abdulhalim Bozdağ Gökçe Engelliler ve Özürlüler derneği Bşk.
Suriye krizi, krizin sebep olduğu bölgesel ve küresel anlaşmazlık, bölgede Şii-Sünni geriliminin belirginleşmesi, sığınmacılar sorunu ve PKK/KCK terör örgütünün Orta Doğu’da yeni bir hareket alanına kavuşması Türkiye’nin güneyinde istikrarsızlığa yol açmaktadır. Suriye krizi bu bağlamda Ankara’nın Orta Doğu’daki girişimlerini kesintiye uğratabilecek, Türkiye’nin bölgedeki artan nüfuzunu sınırlandırabilecek bir çatışma zemini doğurmaktadır .Suriye’deki halk hareketi, diğer Arap ülkelerindeki başarılı süreçlere nazaran kısa sürede olumlu bir sonuca gidememiştir. Tunus ve Mısır’da iktidardaki liderlerin devrildiği aylarda Suriye’de kitlesel gösteriler başlamış ancak yak
laşık üç yıl geçmesine rağmen Esed rejimi varlığını korumaya devam etmiştir. İktidar değişikliğinin gerçekleştiği Arap ülkelerinden farklı olarak Suriye’de Esed rejiminin varlığını sürdürmesine imkân tanıyan ve muhalefet hareketinin muvaffak olmasını engelleyen bazı şartlar belirleyici olmuştur.Suriye’de nüfus Tunus, Mısır ve Libya’dan farklı olarak homojen değildir ve iktidar büyük bölümünü Nusayri azınlığın oluşturduğu Baas ideolojisine sahip geniş bir çıkar grubunun denetimindedir. Suriye’de muhalefet hareketi başlayınca Esed rejimi Bin Ali, Kaddafi ve Mübarek iktidarlarının aksine güçlü bir dış destek almıştır. Suriye’de ortaya çıkan muhalefet zayıf kalmış, kendi içinde birlik sağlayamamış ve silahlanma aşamasına erken geçerek Esed rejiminin elini güçlendirmiştir. Batılı ülkeler Suriye krizinde Libya’dakinden farklı bir tutum sergilemiş, Türkiye krize müdahil oldukça geri çekilmiş, söylemde halk hareketini desteklerken eylemde çekimser kalmıştır.