Yer: Kocasinan Belediyesi Meclis Salonu
Tarih: 04.06.2016
KATILIMCILAR
DERNEK,VAKIF VE GİRİŞİMLER
1. ZEHRA DERNEĞİ (Mustafa KARCI)
2. FAKİR VE MUHTAÇLARA YARDIM DERNEĞİ (Salih DEMİRAYAK)
3. KAYSERİ GÖNÜLLÜ KURULUŞLAR PLATFORMU (Ahmet TAŞ)
4. BİRLŞİK KAFKAS KÜLTÜR VAKFI (Mükremin ÖNER)
5. KAYSERİ YAZARLAR BİRLİĞİ (Mustafa KURBAN)
6. HİMAYEDER (Hülya TURHAN)
7. MİMAR VE MÜHENDİSLER GRUBU (Hasan ARPACIK)
8. DARULACEZE VAKFI (Ömer FARUK AKSEBZECİ)
9. İLİM HİKMET VAKFI (Nevzat TERECİ)
10. MAZLUMDER (Hüseyin SOYLU)
SENDİKALAR
1. TOÇ BİR SEN (İbrahim ÜNAL)
2. EMEKLİ-MEMURSEN (Ömer ÇAKIR)
3. EĞİTİM BİR-SEN 2 NOLU ŞUBE (Murat Bİ)
4. EĞİTİM BİR-SEN 1 NOLU ŞUBE (Harun GÖZTAŞ)
5. KAYSERİ STRATEJİ DERNEĞİ (Cemil GÖRÜCÜ)
6. SAĞLIK-SEN (Faruk DOĞAN)
7. ULAŞTIRMA MEMUR-SEN (Davut ŞAVLI)
SİYASİ PARTİLER
1. AK PARTİ (Hüseyin Cahit ÖZDEN-İl Başkanı)
2. AK PARTİ GENÇLİK KOLLARI (Muhammed KÜÇÜK )
BELEDİYELER
1. Katılım yok
GÖZLEMCİLER
1. Hüseyin TAŞ (Öğretmen)
2. Uğur MEMİŞ (Emekli Öğretmen)
3. Yusuf AKSOY
4. Kadir KAÇANORKUN (Öğrenci)
5. Mehmet AKSOY (KÜÇÜKÇALIK AL Müdürü)
6. Musa BALTACI (DHMİ Kayseri)
MEDYA
1. İHLAS HABER AJANSI
MİLLETVEKİLİ
1 Taner YILDIZ (AK PARTİ)
ÖZEL KONUK
1 İzhan BAYKAL
Çeşitli sivil kuruluşlardan ve gözlemcilerden toplam 68 izleyici katıldı.
MODERATÖR:Adnan EVSEN
Kayseri küçük Millet Meclisinin Mayıs ayı konukları genel gündem konusunda Kayseri Milletvekili ve Eski Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner YILDIZ, "Neden Başkanlık, Nasıl Bir Başkanlık?" konusunu, yerel gündem konusunda ise "Büyük Çerkez Sürgünü ve Kayseri'deki Durum" konusunda Birleşik Kafkas Derneği Başkanı İzhan BAYKAL hakkında sunum yaptılar.
4 Haziran 2016 tarihinde Cumartesi günü Kocasinan Belediyesi Meclis salonunda yapılan toplantıya birçok sivil toplum kuruluşuna ait temsilciler, gözlemciler, siyasi parti yetkilisi, medya ve üniversite öğrencileri katıldı.
Yerel Gündem; "BÜYÜK ÇERKEZ SÜRGÜNÜ VE KAYSERİ'DEKİ DURUM"
Özel Konuk Birleşik Kafkas Derneği Başkanı İzhan BAYKAL:
Büyük Çerkeş Sürgününün 152 nci yıldönümünü anmış bulunuyoruz. Çarlık Rusya nın Kuzey Kafkasya'yı işgal maksadıyla 1579 senesinde başlayan saldırıları tam 285 yıl sürmüş 21 Mayıs 1864 tarihinde de Kafkas halklarının kesin yenilgisiyle sonuçlanmıştır.
Son yüzyılı çok kanlı geçen savaşlar sonrası ülke tamamen işgal edilerek sağ kalan nüfustan Karadeniz kıyısında oturan Adige ve Abhazların %90 nı ile diğer halklarında bir cüzi kısmı vatanlarından sürülmüştür.
Sürülenlerin bir kısmı yerleşim mahallerine varabilirken, dörtte biri çıkış noktalarında kurulan kamplardaki uzun bekleme sürelerinde, yolculuk esnasında, Karadeniz'in fırtınalı sularında, limanlarda, yollarda, vardıkları yerlerde de salgın hastalıklar yüzünden, iklim uyumsuzluğu ve diğer sebepler den kırılıp gitmişlerdir.
1859-1879 Yılları arasında sürülen 2 milyon kişiden ancak 1,5 Milyonu hayatta kalabilmiştir. Büyük kısmı Anadolu'ya olmak üzere Osmanlı İmparatorluğu coğrafyasına İskan edilmişlerdir.
Muhacir Çerkezler gittikleri yerlerde kurdukları nice köyler vardır ki 20-30 sene sonra birer mezarlıktan ibaret kalmıştır.
Bu sürgünün bir sonucu olarak günümüzde Rusya sınırları dışında altı milyonu Türkiye de olmak üzere yedi milyon civarında Adığe – Abhaz ve diğer Kafkasya halklarından İnsan dünyanın 40 ülkesinde yaşamaktadır.
Bu büyük sürgün Çerkezlerin tarihi gelişiminde olumsuz rol oynamış sosyo-ekonomik, politik ve kültürel gelişimlerini onlarca yıl geri bırakmıştır.
Çerkezler kendilerini anayurttan uzaklaştıran bu büyük felaketi soykırım ve sürgün olarak isimlendirmekte 21 Mayıs 1864 tarihiyle simgelenen bu dramı toplumsal hafızalarında canlı bir şekilde yaşatmaktadır.
Her yılın 21 Mayısında ilimizde dernekler olarak sessiz yürüyüş, milli ve dini programlar düzenleyerek şehitlerimi anmaktayız.
Çerkezler son yıllarda devlet yönetiminde meydana gelen İNSANI ÖNCELEYEN zihinsel değişimi ve bu yönde geliştirilen politikaları saygıyla karşılıyoruz ve destekliyoruz.
Ayrıca T.B.M.M nin de taleplerimize duyarsız kalmayacağını Umuyoruz.
Çerkezlerin tarihi acısına ortak olunduğunun ifade edilmesini ve bu İnsanlık suçunu işleyen güçlerin açıkça kınanmasını istiyoruz. Çerkezler hiçbir zaman intikam peşinde olmamıştır. Her zaman adalet peşinde olmuşlardır.
Davut ŞAVLI (ULAŞTIRMA MEMUR-SEN):
Çerkez sürgününü hep okuduk ve duyduk. Toplam göçe zorlanan Çerkez nüfusunun % 25 i telef oldu. Ölenleri bir kez daha rahmetle anıyoruz. Bu güne kadar tarih kitaplarında bizlere öğretilen Çerkez Ethem haindir ifadesinin kitaplardan çıkarılması gerekir.
Cemil GÖRÜCÜ (KAYSERİ STRATEJİ DERNEĞİ):
Kayseri küçük Millet Meclisi'nin yerel gündeme almış olduğu Büyük Çerkez Sürgünü konusundan dolayı tebrik ediyorum. Biz bu sürgünleri unutmadık, unutmayacağız. Yürümeye devam ediyoruz ancak yürüyüşlerimiz dahi sessiz devam ediyor.
Hülya TURHAN (HİMAYEDER):
Bu kadar Yahudi'yi katletmiş bir Almanya'nın sözde Ermeni soykırım kararı almasını kınıyorum. Bu konuda karar alabilecek son ülke Almanya olmalıdır. Üstelik bu tarihçilerin konusudur. Çerkezlere Ruslar tarafından yapılan bu zulmün tarihçiler tarafından incelenerek karar verilmesini, tarihi gerçekliğin ortaya çıkarılmasını arzu ediyoruz. Parlamentoda Çerkezler ile soykırım kararı almak doğru değildir. Çerkezlere bu acıyı yaşatan Rusları kınıyorum.
Mükremin ÖNER (BİRLŞİK KAFKAS KÜLTÜR VAKFI):
Bugün Suriyeliler ülkelerindeki bu savaştan dolayı başka ülkelere gitmek için yollarda denizlerde hastalıktan veya başka sebeplerden dolayı nasıl telef oluyorlarsa Çerkezlerde 1564 Sürgünü ile aynı böyle telef oldular. Bu konu Türkiye gündeminde tartışılması gerekir. Şu anda sürgün olarak değerlendiriliyor ancak yapılacak tarihi incelemeler ile sürgün veya soykırım olduğuna karar verilmelidir.
KAYSERİ YAZARLAR BİRLİĞİ (Mustafa KURBAN);
Çerkezlere ile yapılan bu acı sürgünü kınıyorum. Hiç bir etnik unsur düşüncesi veya inacı gereği hiç bir şekilde sürgün veya başka olaylar ile memleketlerinden tehcir edilmemelidir. Bunun sürgün veya soykırım olması yönünde arşivler açılarak, tarih süzgecinden geçirilmesi gerekir.
Salih DEMİRAYAK (FAKİR VE MUHTAÇLARA YARDIM DERNEĞİ):
Büyük Çerkez sürgünü olayını kınıyorum. Bu konu geniş bir şekilde araştırılmalıdır. Dünyadaki bir çok ülke parlamentosunun sözde Ermeni soykırım kararı aldığı gibi bizim de parlamentoda siyasi bir karar almadan arşivlerde ve tarihçiler kanalıyla iyi bir araştırma yapılmalıdır. Çerkez sürgünü konusunda veya soykırımı konusunda dünyadaki bütün tarihçiler ortak bir sempozyum yaparak bir sonuca gidilmelidir. Aksi takdirde bizlerin vereceği karar yanlış sonuçlar verebilir.
Hasan ARPACIK (MİMAR VE MÜHENDİSLER GRUBU):
Çerkez sürgünü konusunda tarihçiler söz söylemelidir. Ancak bu büyük sürgün olayını kınıyorum ve Çerkez kardeşlerimizin acısını paylaşıyorum. İnsanların kendi öz yurtlarından başka yerlere sürgün edilmelerini doğru bulmuyorum.
Yerel Gündem Ortak Sonuç:
1. Her ne maksat ve amaçla olursa olsun, insanların kendi öz yurtlarından başka yerlere sürgün edilmelerini, tehcir edilmeleri, vatansız bırakılmaları insanlık dışı bir uygulamadır.
2. Büyük Çerkez Sürgünü ile 1864 yılında yaşanan bu büyük acının sürgün mü veya soykırım mı olduğu, arşiv çalışmalarına ve tarihçilere bırakılarak ortaya çıkarılmalıdır. Parlamentonun bu yönde bir karar alması siyasi bir karar olur
Genel Gündem: Taner YILDIZ: NEDEN BAŞKANLIK, NASIL BİR BAŞKANLIK?
Büyük Çerkez sürgününün yıl dönümünde, büyük soykırım ve katliamlar yaşandı. Federal Alman Cumhuriyetinin almış olduğu sözde soykırım kararını kabul etmiyoruz. Hitler'in döneminde 12 milyon Yahudi'nin katledildiğini biliyoruz. 1919 yılları arasında Kayserinin nüfusu 23 binlerde ve bunların 8 bini de Ermeni vatandaşlarımızdan oluşuyordu. İbadet tarzlarımız ayrı olabilir ama ticaret tarzlarımız benzer olmuş. Ve o 8 bin kişinin Kayseri'den gittiğini ve bu konulara tarihin ışık tutması gerektiğini biliyoruz. Almanya için Türkiye, Türkiye de Almanya önemli ülkedir. Öyle de olması lazım, bundan sonra öyle kalması lazım. Ama bu tür hadiseler ne yazık ki iki ülke arasında kırılma noktalarını oluşturabiliyorlar. O nedenle her iki ülkenin de bu tür nezakete dikkat etmesi gerekir. Almanya'nın almış olduğu bu karardan sonra Türkiye-Almanya arasındaki ilişiklerde kırılmalar olabilir.
Bu tür ortamlarda özgün fikirlerin ortaya çıkması gerekiyor. Ekonomilerin globalleştiği, politikaların ulusallaştığı dönemdeyiz. Büyüyen Türkiye'nin güçlü yapısı ortaya çıkmalı.
TÜRKİYE'DEKİ BAŞKANLIK SİSTEMİ TARTIŞMALARI YENİ DEĞİL
Sistemin aslında Milli Selamet Partisi'nden bu yana konuşulmasına rağmen, uygulanması için henüz ortam oluştur. Başkanlık sistemi ile ilgili olarak Alparslan Türkeş, Turgut Özal, Süleyman Demirel de tartışılmasını ve yönetim şeklinin başkanlık olması gerektiği konusunda kanaat belirtmişlerdir.
Gayri safi yurtiçi hasılası para birimleri değişmeksizin üç katına çıkıyorsa ve o ülkenin idari sistemi o ülkeye dar geliyorsa bunları konuşmanın herhangi bir mahsuru yok. Sayın Cumhurbaşkanımızın dominant, baskın kişiliğinin, güçlü liderliğinin böyle bir konuşmaya mani olmaması lazım geldiğini düşünüyorum.
PARLAMENTER SİSTEM TÜRKİYE'NİN GELİŞMESİ ÖNÜNDE ENGEL
Biz değişen ve gelişen Türkiye'nin parlamenter sistemle bu kaba sığamayacağına inanıyoruz. Değişmez ise sistem yine öyle böyle ilerler, şu şekliyle olduğu gibi ülke yönetilmez değil yönetilir ama bizim hedeflerimiz farklı. Parlamenter sistem Türkiye'nin gelişmesi önünde engeldir. Biz, Türkiye'nin hedeflerinin büyüdüğüne inanıyoruz, büyüyen hedeflerin küçülen idari sistemi olmaz. Muhalefet partilerinin liderleri yargı sisteminin güçlenmesi gerektiğini söylüyorlar. Elbette güçlenmesi lazım, biz zayıf kalsın demiyoruz. Adaletin ve adalete olan inancın olmadığı bir yerde çok şey aksar. Ama bu, başkanlık sistemine mani olan bir şey değildir. Yani burada Sayın Cumhurbaşkanımızın olgusunu başkanlığa mani bir hale getirmeye çalışmayı maksatlı buluyoruz.
Bu ülke eğer başkanlık sistemine geçecekse Anayasa'nın öngördüğü usuller takip edilerek yapılacaktır. Kaymak süte tabidir. Vatandaş bu işe hayır derse sistem değişikliği yapılamaz. Bugüne kadar antidemokratik anayasalar ile bugünlere kadar geldik. Bir çok kesim bu anayasadan rahatsız olmasına rağmen değişim gerçekleşmedi. 1921 den bu tarafa 63 hükümet kuruldu. Ortalama on yılda bir darbe yapıldı.
Başkanlık sisteminde güçler ayrılığı daha dengeli olmalı. Yasama ve yürütmenin seçimleri ayrı yapılmalıdır. Parlamentonun üyesi aynı zamanda yürütmede görev alamaz. Milletvekili bakan olduğu zaman milletvekilliğinden ayrılmalı. Başkanlık sisteminin karar mekanizması daha hızlıdır. Bakanlığım döneminde nükleer santral görüşmeleri 19 ay sürdü. Koalisyonlarda bu kararlar asla alınamaz. Başkan çalışacağı ekibi bizzat seçecektir. Bu sistemde siyasi ve sosyal istikrar artacaktır. Federasyon asla kabul edilemez.
Davut ŞAVLI (ULAŞTIRMA MEMUR-SEN):
Sistem bir insanın vücuduna benzer. Ayrı merkezlerden farklı komutlar alarak çalışmaz. Tek bir yerden komut alması gerekir. Bu da beyindir. Başkanlık sistemi buna benzemektedir. Modern ve gelişen Türkiye için başkanlık sistemi muhakkak gerektir. Ancak yeteri kadar bilgilendirme yapılmalıdır.
Ömer FARUK AKSEBZECİ (DARULACEZE VAKFI):
Gelişmek istiyoruz ve başkanlık sistemi hoşuma gidiyor. Parlamentoda muhalefet var. Bunların da ikna edilmesi gerekir. Sistem içerisindeki bürokratların gücü alındığında nasıl bir sonuç ortaya çıkacak merak ediyorum.
Ahmet TAŞ (KAYSERİ GÖNÜLLÜ KURULUŞLAR PLATFORMU):
Başkanlık sisteminde hakanlar var, toy ve kurultaylar var. Ülke veya diğer meseleler kurultayda veya toyda görüşülür son sözü hakanlar söyler. Bizim tarihimizde bu örnekler ve uygulamalar çok. Başkanlık sistemi tartışması cumhurbaşkanı Erdoğan'dan gelmemiş olsaydı bu kadar tartışılmazdı. Muhalefet sistemi Erdoğan üzerinden tartışmaya açıyor.
Cemil GÖRÜCÜ (KAYSERİ STRATEJİ DERNEĞİ):
Başkanlık sisteminde halk hala partili anlayışla ilgileniyor. Kamu spotu yapılarak daha fazla bilgilendirme yapılmalıdır. Siyaset ve bürokraside liyakatı arzu ediyoruz. Halkın başkanlık sistemi konusunda yeteri kadar bilgili olduğunu düşünmüyorum. Daha fazla efor sarf edilmelidir.
Hülya TURHAN (HİMAYEDER):
Başkalık sistemi hem Türk dünyasının hem de İslam dünyasının önünü açacak, yeni ufuklara sebebiyet verecek bir yönetim sistemi olduğunu düşünüyorum. Başkanlık sistemi halkın önüne bir seçenek olarak gelmelidir. Ben destekliyorum.
Mükremin ÖNER (BİRLŞİK KAFKAS KÜLTÜR VAKFI):
Geçmiş yıllardaki hükümetler ile cumhurbaşkanları arasındaki sürtüşme ve kavgalardan dolayı ne denli çalışılamaz olduğunu her beraber gördük. Sistemin adı değil nasıl işlediği ve işletildiği önemlidir. Başkanlık sisteminde adaletin ve hakkaniyetin daha fazla yer alacağına inancım vardır.
KAYSERİ YAZARLAR BİRLİĞİ (Mustafa KURBAN);
Dünyanın bir çok ülkesinde değişik inanç gruplarına sahip toplumlarda başkanlık sistemi var ve herhangi bir tartışma söz konusu değildir. Beden bizim ülkemizde başkanlık sistemi diktatörlük ile eşit muamele yapılıyor bence burada bir algı yönetimi var. Bakıyoruz MHP'ye Sayın Türkeş başkanlık sisteminden yana, ancak Bahçeli değil. Demek ki burada kişilerin hegomanyası ön plana çıkıyor. Mesel güçlü bir İslam ülkesinin olup olmamamsıdır. Başkanlık sistemini Erdoğan üzerinden tartışmak son derece yanlıştır. Başkanlık sistemi halka daha iyi anlatılmalıdır.
Salih DEMİRAYAK (FAKİR VE MUHTAÇLARA YARDIM DERNEĞİ):
Cumhurbaşkanlığı forsunda bulunan 16 adet Türk ve İslam devletlerinin tamamında yönetim şekli başkanlık veya başkanlık sistemine çok yakın idare sistemleridir. Türk milleti ilk defa parlamenter sistem 1920 den sonra tanıdı. Bu sistemi de ilan ederken herhangi bir tartışma da yapılmadı. Yarın parlamenter sistem ilan ediliyor dendi ve biz bu sisteme başladık. Şimdi daha sağlıklı gidiliyor. En azından tartışıyoruz. Başkanlık sistemini daha çok tartışarak daha sağlıklı bir sistem kurmalıyız. Şu anda defakto olan yönetim biçimi bizi farklı sonuçlara götürebilir.
Hasan ARPACIK (MİMAR VE MÜHENDİSLER GRUBU):
Başkanlık sisteminin ne şekilde olacağı ve nasıl bir başkanlık olacağı seçeneğinin halkın önüne getirilmesi gerekir. Eğer bu sistem parlamenter sistemin aksayan yanlarını deruhte edecekse, adaleti yürütmenin elinden alacaksa, yasama ve yürütme erglerinin tanımlandığı şekli ile uygulamaya geçecekse bu bizlerin önüne seçenek olarak sunulmalıdır.
Genel Gündem Ortak Sonuç:
1. Başkanlık sisteminin ne olduğ ve nasıl bir başkanlık sistemi istendiği konunda yeteri kadar tanıtım ve bilgilendirme yapılmıyor. İsteyenler Erdoğan üzerinden istiyor. İstemeyenler Erdoğan üzerinden istemiyor. Başkanlık sisteminin halka daha fazla anlatılması gerekiyor.
2. Şu anda hem hükümetin hem de Cumhurbaşkanının seçimle gelmesi nedeniyle defakto bir durum söz konusudur. Bu durum yeni seçimlerden önce giderilmelidir. Hükümet başkanı ve başbakanın farklı partilerden olması defakto durumu derinleştirecektir.
3. Türk tarihinde de görüleceği üzere bugüne kadar kurulmuş olan Türk devletlerinin yönetim biçimi başkanlık sistemine oldukça yakındır. Bir anlamda sistemin adının ne olduğu değil nasıl işletildiği önemlidir. Başkanlık sistemine geçilecekse halk iradesine baş vurulmalıdır.
Değerlendirenler
Adnan EVSEN
Kayseri kMM Hamalı