YER: Karşıyaka Belediyesi Kültür Merkezi
TARİH:04.06.2016
KATILIMCILAR
DERNEK, VAKIF VE GİRİŞİMLER
1-Berin Tursun/Başkan Yardımcısı
2-Selami Atalay/Baran Tursun Vakfı/Üye
3-Adem Kızılçay/10 Ekim-Der
4-Veysel Çamlıbel/PEN ÜYESİ
5-M.İbarhaim Övgün/YSGP
6-Süleyman Eryılmaz/Düşünce Özg. Ağ.Gir.
7-Rıza Babacanoğlu/AKD üyesi
8-Hüseyin Görer/AKD Gen.Başk. Yard.
9-Ali Özcanlı/PSAKD
10-Mehmet Necati Karaçam/Anadolu Birliği
11-Kızbes Aydın/ÇEKEV
12-Koçali Al/AB
13-Hüseyin Cemiloğlu/ABF
14-Adnan Şahin/Çorum Dern.Fed. Genl Başk.
15-Özden Mızrak/EMEP
MESLEK ODALARI yok
SENDİKALAR yok
KANAAT ÖNDERİ VE BİREYLER yok
GOZLEMCİLER (TkMM toplantılarında partilerin il yöneticileri gözlemci oluyor)
1 / Özden Mızrak/EMEP/Yönetici
2/ İbrahim Övgün/YSGP/Yönetici
KATILAN MİLLETVEKİLLERİ yok
BELEDYE BAŞKANLARI yok
MESAJ YOLLAYANLAR
1/ Murat Bakan CHP İzmir Milletvekili
2 / A.Tuncay Özkan/CHP İzmir Milletvekili
DİĞER KATILIMCILAR
Çeşitli sivil kuruluşlardan ve halktan toplam 14 izleyici/gözlemci katıldı.
MEDYA
1 / Egenin Sesi/Ayten Demir Güneş
MODERATÖR
Yakup Karbacak/TkMM/Hamal
KONULAR
GENEL KONU: Neden Başkanlık Nasıl Başkanlık
YEREL KONU: —————-
ANAYASA (Genel konu ile ilişkili olarak)
KONUŞULANLAR
1-Kocaali AL, Anadolu Birliği Federasyonu:
Türkiye’de kurucu meclis 10-15 milyon bir nüfusa göre kurulmuş. Şu anda Türkiye 80 milyona dayanmış durumdadır. Türkiye’de sorunlar var, bir defa Yerel yönetimlerin güçlendirilmesini ve merkezi hükümetçe yerel yönetimlere inisiyatif verilmesini ve yetkilerinin arttırılması gerekmektedir. 20 milyon Kürt var,20 n-milyon Alevi var, hiç birinin sorunu çözülmemiş, yani Türkiye’de her şey bitti, sıra Başkanlığa mı geldi. Yani 20 milyon Kürdün, 20 milyon alevinin sorunları çözülecek mi, kendi fikirlerini ve kendi düşüncelerini söylemeyecek ve kendi istediği gibi hareket etmeyecekse başkanlığa neden geçiyoruz. En temel sorunlar yerinde dururken, Alevi sorunu, Kürt sorunu ve inanç sorunu ve özgürlük sorunu olduğu bir yerde sıra başkanlığa gelmez. Öncellikle bu temel sorunları çözmemiz gerekmektedir. Demokratikleşme sorunu vardır, bunu hal etmemiz gerekmektedir. Bu sorunlar ortadan kaldırılmadan başkanlık tartışmalarının anlamsızlığını söylemek istiyorum.
Düşünce özgürlüğünün ülkenin önemli bir sorunu olduğunu. Şuan sistemin tıkanmış durumdadır bu tıkanma başkanlık sistemi veya parlamenter sistemi kapsamında değerlendirmemek lazım. Bu tıkanıklığın başlıca nedeni,Türkiye’de demokratikleşme sorunu ve özgürlükler sorunudur. Bunların tümü de şu anda Türkiye’de kısıtlıdır. Kürt yerleşim yerlerindeki devlet katliamlarının doruk yaptığı şu günlerde başkanlık sisteminin aldatmacadan başka bir şey ifade etmediğini. İstediğiniz Danıştay başkanının değiştiriyorsunuz, istediğiniz Sayıştay,Yargıtay başkanını değiştiriyorsunuz, Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunu değiştireceksiniz, ondan sonra da her şey normal diyeceksiniz.
2-Süleyman Eryılmaz, Düşünce Özgürlüğü İzmir temsilcisi:
Koçali bey aslında söylediklerimizi söyledi. Bir ayrıntıya dikkatinizi çekmek istiyorum. Sunumda bir eksiklik olduğunu düşünüyorum. İlk 367 tartışmasına genel kurmak başkanı da katıldığını atlatmışız. Bu bir darbe girişimidir. Açıkçası ifade etmek isterim i AKP nin de dik durduğunu ifade etmekte yarar vardır. Sunumda olmamasından dolayı bu bir eksiklik olarak kaydedilsin lütfen. İzmir küçük millet meclisinin toplantılarına katılıyorum ve seviyeli oluyor. Sayın Kılıçdaroğlu’nun deyimi ile kan falan demiyoruz,yanlış anlaşılmasın. Biz kimsenin kanının dökülmesini istemeyiz. Kürtler de böyle bir şey istemiyor, zaten Koçali beyin Kürt meselesini anlatırken bunu dile getirdi. Ben sevgili Demirtaş’ın 7 haziran seçimlerine damga vuran o sözlerini hatırlamaktan yarar vardır. “seni başkan yaptırmayacağız” aslında sözün özü budur. Şu anda başkanlık ile ilgili bu kadar söylemek isterim. Ülke şu anda 367 sorunlarından daha geri kalmış durumdadır. Size bir şey anlatayım. Dün akşam Kuşadası’nda 3- 5 Kürt genç 1 Mayıs’ta halay çekerken, marş söylerken, fotoğrafları ele geçiriliyor. Tutuklamak istemiyle adliyeye sevk ediliyor.
Yani kısaca arkadaşlar önce savaşı durduralım. Diyorum.
Muhalefet Parti Liderleri, Demirtaş ve Kılıçdaroğlu’nun başkanlık karşıtlığı yorumlarına değinmiştir. Kürt illerindeki savaşın ve yıkımın önceliğinin ortadan kaldırılmasının önceliği var iken başkanlığın ülke gündemine damgasını vurmasının çağdışılığı vurgulanmıştır. Daha sonra düşünceye özgürlük girişi için söz verilirse bir şeyler söyleyeceğim.
3-Kızbes Seyhan Aydın, ÇEKEV (İzmir Çiğli Kadın Emeğini Değerlendirme ve Dayanışma Kültür evi)
Ben Tursun Başkanıma da söylemiştim. Küçük millet meclisi milletin yarısı da kadın olduğu için, aslında gündemi de kadın gündemi yapmamız gerekir. Eğer kadınlarında küçük millet meclisine çekmek istiyorsanız kadın sorunlarına ele atmamız lazım.
İkMM’nin kadın sorunlarına da yönelikte gündem maddesi oluşturması lazım.
Türkiye’de katılımcı Demokratik yönetişimi eksiği vardır. Bu katılımcı yönetişim bir yana bize padişahlıktan gelen biat kültürü vardır. Başkanlığa karşı olduğumuzu söylüyoruz amam zihniyet olarak bunu başarmıyoruz. Her birimiz görev aldığımız STK lar da başkanlık yapıyoruz arkadaşlar. Başkanlığa sadece devlet başkanlığına karşı çıkmak olamaz. En küçük STK da dahi başkanlık yerine demokratik katılımcı yönetişim sistemi olmalıdır. Şimdi ülkemizde nasıl oluyor da demokratik özerklik denince savaş nedeni sayılıyor, öz yönetim denince savaş nedeni sayılıyor. Ama fiilen Anayasa durduğu halde başkanlık sistemini uygulamak savaş nedeni falan değildir yani bunu biraz açmak istiyorum Demokratik özerklik, öz yönetim tartışmaları savaş sebebi sayılırken, başkanlık sistemi tartışması en yüksek düzeyde anayasa hiçe sayılarak fiilen durumlar yaratılıyor.Oysa her ikisi de silahların gölgesinden çıkarılarak özgürce tartışılmalıdır. Bu da anlaşılıyor ki halktan biri bir şey söylediği zaman bu suçtur. Ama müktedirlerden biri söylediği zaman suç olmuyor. Bu anlamda ben Koçali beyin düşüncesine katılıyorum. 50 milyon Kürdün demokratik özerklik veya öz yönetimin tartışılmadığı bir ülkede başkanlık sistemi sağlıklı olarak tarışılmaz.
Başkanlık sisteminden önce katılımcı demokratik yönetişim ve güçlendirilmiş yerel yönetimler tartışılmalıdır…
4-Hüseyin Görel Alevi Kültür Dernekleri genel başkan yardımcısı: Sayın başkan değerli katılımcı arkadaşlar. Şimdi başkanlık sistemi sorunları anlatıldı. Bu sadece AKP nin dillendirdiği bir söylem değildir. Turgut Özal bunu demişti, daha sonra Demirel bunu dile getirmişti. Turgut Özal cumhurbaşkanın yetkilerinin çok fazla olduğu ve bu yetkilerin bir kısmının da almak gerektiğini söylemişti. Ama Özal cumhurbaşkanı seçildikten sonra bunun tam tersini söylemişti. Aynı şey bu gün Erdoğan için de geçerlidir. Kendisi Başbakan iken Başkanlık sisteminin Türkiye’ye uymadığı yönünde söylemleri vardır. Başkanlık sistemi Türkiye toplumunda yeteri kadar tartışıldığını düşünmüyorum. Biri başkanlık diyor, bir diğeri başkanlık olmaz diyor. Bu anlamda sistemsel olarak başkanlık veya Parlamenter sistemin ne olduğunu toplumun hafızasına girecek bir söylem geliştirmek lazımdır.dünyada 40 yakın ülkede başkanlık yarı başkanlık uygulanıyor. Bunun şu anda rağbet gören ve sorunsuz işlenen ülke Amerika birleşik devletleridir. Güçler ayrılığı çok net bir şekilde bir birinden ayrılmıştır. Yasamanın yetkisi ile yürütmenin yetkisi çok net bir şekilde ayırtılmıştır.
Ayrıca yargı erki de kendi alanında tam bağımsız ve durduğu yeri belirtmiştir.
Bu kadar hassas bir sistemi getirip Ortadoğu ülkelerinde uygulayabilir miyiz. Ülkemizde bir orta doğu ülkesidir. Bu uygulanmaz. Şimdi bir sistemi bir yerde uygulamak için, o toplumun Sosyo ekonomik yapısını, kültürel yapısını eğitim yapısının hazır olup olmadığı da önemlidir. Ülkemizdeki parlamenter sistemini daha işlevsel duruma getirmek için çalışılacağına başkanlık sistemi tartışılıyor.
5-Veysel Çamlıbel, PEN üyesi
Zaman 5 dakika 5 dakikada ne anlatılır. Önce peşinen ben bir şeyi ifade edeyim. Türkiye’de siyasi yaşamın ve siyasi yaşamın meclisi sayıla bilen parlamentonun öyle sayılabilecek gibi bir saygınlığı yoktur. Elini kolunu sallayarak gelip parlamentoyu ele geçiren askere karşı tek bir parti, tek bir vekil, tek bir başbakan direnmedi. Yani parlamenter sistem Türkiye’de çalışıyor diyemeyiz. İktidar Türkiye’de iktidar ama muhalefet Türkiye’de muhalefet gibi hiçbir zaman olmamıştır. Başkanlık sistemi her zaman tartışılabilinir, fakat eğer parlamentosu işleyemeyen, itibardan yoksun olan, parlementonun saygınlığını ve onurunu koruyamayan bir parlamenter sistem nasıl dönüşür onu konuşmak lazımdır. Ve buna yoğunlaşmak lazımdır. Bu da muhalefet partilerin görevlerinden biridir. Gelelim başkanlık sistemine. Başkanlık sistemi eğer toplumu güçlendirecekse, bireyi yurttaşı güçlendirecekse, demokrasiyi güçlendirecekse, herkesin kendi mahallesini sokağını korumak için güçlenecekse bu da toplumda tartılmalıdır.
Parlamento muhalefetinin iktidarın uygulamalarına karşı yetersiz kaldığını…TBMM ‘ şu an itibariyle ülke sorunlarına karşı gerçek politikalar üretemediği bir hayrı olmadığı sürece, Küçük Millet Meclisleri ne yapabilecektir.Bu meclislerin yerine yerel demokratik meclisler olarak başka adlarla faaliyetler yapmak gerektiğini.
Parlementerizmin onurunu koruyamayanların başkanlık sisteminde; bireyi, demokrasiyi, doğayı, yerellerdeki insan haklarını nasıl koruyacaktır.Başkanlığın RTE’nin hırsından kaynaklandığını.Osmanlı dış politikasına özenildiğini, otoriter rejimi getirmenin yolunun yapıldığını.Yarı başkanlık sisteminin de tartışılması gerektiğini.Gündemdeki başkanlık sisteminin ögürlük, adalet ve özgür halk yönetimleri mi getirecektir. Dini inaç özgrlüğü mü getirercektir…bunların konuşulması gerekiyor.
6-Mehmet Necti Karaçam, Anadolu Federasyonu:
Başkanlık sistemiyle ilgili bir şey söylemek istiyorum. Başkanlık konusu tali bir konu değil Türkiye’nin esas konusudur. Özellikle bunu belirtmek isterim. Ben başkanlık sistemini destekliyorum. Başkanlık sistemini desteklediğini, akan kanın durmasının önemi, parlamentonun tıkanıklığına tarihsel olarak tanık olduğumuzu…
Cumhuriyet kurulduğu günden beri, 65 hükümet değişmiş,65 hükümet kuruşmuş. Bu da şu anlama geliyor, her 1,5 yılda bir hükümetler değişmiş. 1,5 yılda değişen hükümet değişikliklerinden istikrar beklenir mi? Elbette beklenmez. Bu da açıkça bunu gösteriyor ki parlamenter sistem uygulanamıyor ve tıkanıklığa sebep oluyor. Bu tıkanıklığın giderilmesinin temel yolunun başkanlık sisteminden geçtiğini düşünüyoruz. Türkiye Büyük Millet Meclisinin bana göre bunu kabul edip, bir şekilde adı başkanlık sistemi olmasa bile yapılacaklarını yazmak çizmek gerekiyor. Tüm konuşmacı arkadaşların başkanlık sistemini istemedikleri şeklindedir. Bana göre de başkanlık sistemi istenip istenmeme değil de, Recep Tayyip Erdoğan’ı istememe şeklindedir. Onu istemeyenlerin de doğal olarak başkanlık sistemine karşı çıkıyor. Ama bir gerçek var o gerçeği kabul etmek gerekiyor. Bu gün Recep Tayyip Erdoğan değil de başka birisi olsaydı beklide bu gün çoğunluk başkanlık sistemine karşı gelmezdi.
Hal böyle olunca bu gün ülkemizde tartışılan yarı başkanlık sistemi değil, Partili Başkanlık sistemine değil, Recep Tayyip Erdoğan’dır. İnsanlar RTE’nin başkanlığına karşılar,muhalifler… işin özü budur.
Başkanlığa taraf veya karşıtlık anlamında değil de başkanlık sisteminin üzerinde konuşmak gerekmektedir.
7-H.İbrahim Övgün,Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi
Meseleye böyle bakıyorum, başımıza ne geldiyse yerleşik düzene geçince geldi.
Birilerin birilerini yönetmesi gerektiği akıllara geldi. Dinlerde böyle geldi, kutsal ruh üçgeninde kutsallarımız oldu ve ağır babalar geldiler bizi yönetmeye başladı.
Süreç içerisinde, krallar ve padişahlar bizi yönetti. Bir gün dediler ki yöneticilerimizi değiştirelim dediler, sanırım bu Fransa oldu. Kendi yöneticilerini değiştirenler kendi sistemine parlamento dediler, yani parlamenter sistem. Bu sefer de bunlar kendi aralarında faşizan uygulamalar yaptılar ve kendi faşistlerini yarattılar. Bu klasik demokrasi anlaşıldı ki faşizme gidiyor. Bunu önlemenin yolu özgür toplum ve bireyi özgürleştirmekten geçtiğini düşünüldü. Yani ne yiyorsam ve içiyorsam kendim karar vermeliyim. Evime ne almam gerekiyorsa kendim karar vermem gerekiyor. Özgür birey aynı zamanda sisteminde özgürleşmesinin önünü açıyor. Sistemin özgürleştirilmesi aslında çok basit yetkileri yukarıdan aşağıya doğru yaymak, yani ademi merkeziyetçilik durumu. Dolayısıyla geldiğimiz durumda radikal demokrasiye geçmemiz gerekiyor. Türkiye’ye baktığımızda özellikle 12 Eylül Anayasası ile bu iş başarılamadı, hatta sistemin önüne ciddi engeller kattı. Turgut Özal’ın, Demirel’in Erdoğan’ın cumhurbaşkanın yetkilerinin artırması gerektiğini söylemeleri, yetkileri az olduğu için böyle konuşmadılar. Yetkilerinin artırması kendi kişisel sorunlarından değil, tam tersine sistemin onları buraya getirmesidir. Dolayısıyla bizim bir başkanlık sorunumuz yoktur. Asıl sorunumuz cumhurbaşkanı sorunudur.
Bireyin özgürleşmesinin önemini vurgularken ve Ademi merkeziyetçi idarenin buna engel olduğunu. Dolayısıyle yerel inisiyatiflerde bireyin önemi vurgulamak İsterim
8-Özden Mızrak, EMEP
Değerli arkadaşlar aslında tartıştığımız konu, şimdi başkanlık sistemini tartışırken, bunların teknik detaylarına girmek istemiyorum. İşin özüne bakmak gerekir, özüne bakarken de, birincisi 50 yıldır, 60 yıldır uygulanan parlamenter sistem sıkıştı bu işleri çözemedi, onun için başkanlık gereklidir. Meclis gerekli yasaları çıkartamadı ve uyum yasaları çıkartamadığı için bir gerekçe gösteriliyor. Arkadaşlar başkanlık sisteminde veya yarı başkanlık sisteminde başkanların yasama görevleri yoktur. Yasa teklifleri verme hakları da yoktur. Dolayısıyla meclisin çıkartamadığı bir yasayı mantiken de başkanın çıkartması söylenemez. İkincisi hep böyle Amerika’dan örnek verilir, diğer benzerlerinden örnekler verilir, parlamenter sistemin kötlüğünden örnekler verilir. Arkadaşlar İngiltere’de 1215 yılından beri uygulanan bir parlamenter sistem vardır. Almanya’da 1870 ler de sonra kanlı burjuva devriminden sonra gelişti ve o günden bu güne dek devam ediyor ve her hangi bir tıkanma yoktur. Tıkanma ne anlamda yok, burjuva demokrasisi anlamında tıkanma yoktur. Elbette bizim istediğimiz demokrasi anlamında değildir. Ne radikal demokrasi ne burjuva demokrasi istiyoruz. İstediğimiz halk demokrasisidir. Bu anlamda bir parlamenter sistemi olmadığı için her şey tıkandı. Ve bu durum devam ettiği sürece başkanın gelmesi veya başkanlık sisteminin gelmesi de bir şey değiştirmeyecektir.
Başkanlık konusunda, Magna Carte ve Bismarck örneğininden hareketle, Burjuva demokrasisinde tıkanıklık olmadığını; AKP ve RTE’nin baskıcı diktatörlüğünün yasal dayanağını hazırlamak için başkanlık olgusu yürürlüğe sokulmuştur.
Bizler ülkemizde halk demokrasisinin inşasına çalışalım, partili Başkanlık’ın yasal dayanağının oluşturulmasının önünün açılmaya çalışıldığını
9-Hüseyin Cemiloğlu, Anadolu Birliği Fed.
Başkanlık sisteminin kamuoyunda ayrıntılı tartışılamadığını,halkın bilgisinin yetersiz olduğunu dolayısıyle çalışmalar yapılması gerektiğini.
Başkanlığın, AKP’nin diktatörlük yolunu açtığını. seçim ve siyasi parti yasalarının değiştirilmesinin önemli demokrasi sorunu olduğu ve parlamentonun işlerliğinin bu şekilde sağlanacağına inanıyoruz. Ben kısaca bunları açıklamak istiyorum.
.
ÖNERİLER
1 / küçük millet meclisinin “küçük” kelimesinin değiştirilmesini öneriyorum
2 / Öneren kişi: Veysel Çamlıbel/Yazar/PEN üyesi
ORTAK SONUÇ (Yalnızca eğer varsa. Yoksa Ortak Payda yaratmak için uğraşmak amacımız değil. Yerel Forumlar, karar alma meclisi değil, en aykırı seslerin bile duyulma ve duyurulma olanağı bulduğu yerler olmalı. Nadiren de olsa bir konuda mutabakat sağlanmışsa, tabii bun u da duyururuz ama o ortak sonucu yaşama geçirmek için yapılacak aktivist çalışmaların yeri kendi platformlarıdır.)
1 / Ortak görüş olumlu toplantılar
2 / Ortak görüş bu toplantıların devamı
DEĞERLENDİRME
İLETİŞİM
SİVİL TOPLUM İLE
60 civarında sivil toplum kuruluşuna duyuru yapıldı. Bu duyurular, E-mail? Faks? Yazı ile? Sözlü? Telefonla yapıldı.
MİLLETVEKİLLERİ İLE
Telefon ve mail ile duyur yapıldı. 6 vekile ulaştık, sonuç şöyle şöyle oldu:fiilen toplantıya katılan olmadı, 2 vekil mesaj gönderdi
MEDYA İLE
Ulusal ve yerel basına mail ile duyuru yapıldı, Egenin sesi gazetesi muhabiri katıldı.
KATILIMCILARLA
E-mail ile tüm katılımcılardan konu istedik, 1 yanıt geldi
SONUÇLAR
TkMM ilkelerimiz videosu ile genel konuya ilişkin videolar gösterildi. Genel konu, yerel konu ve genel konunun anayasa olan ilişkisi ele alındı. Neler olumlu, neler olumsuzdu, düzeltmek için neler yapılmalı? Mutfaktan istenen ve beklenen şeyler varsa bunlar neler?
DEĞERLENDİREN KİŞİ
İzmir kMM Hamalı Mehmet Tursun