YER: MÜSİAD Toplantı Salonu
TARİH: 04.06. 2016
KATILIMCILAR
DERNEK, VAKIF VE GİRİŞİMLER
1 / Elazığ STK Platformu ( Hacı Ormanoğlu – STK Platformu Dönem Sözcüsü )
2 / Hareketa Azadiya İslami ( M. Atik Okuyucu – İl Temsilcisi )
3 / İlim ve Hayra Hizmet Vakfı ( Zülfü Biçerer – Genel Başkan )
4 / Birlik Vakfı ( Selahattin Canpolat – 2. Başkan )
5 / EHAD ( Abdurrahman Gül – Başkan )
6 / YADER ( Salih Çetin – Genel Başkan )
7 / İpekyolu Kültür ve Yardımlaşma Derneği ( Abdulkerim Avanoz – Başkan )
8 / Akıncılar Derneği ( Mehmet Ertuğrul – 2. Başkan )
9 / EVADER ( Yavuz Ormanoğlu – Yönetim Kurulu Üyesi )
10 / Tüm İşçi Emeklileri Derneği ( Mehmet Kayabaş – Şube Başkanı )
11 / Böbrek Hastaları Derneği ( Filiz Özel – Başkan )
12 / Harput Der ( Prof Dr. Eyüp Bağcı – Başkan )
MESLEK ODALARI
******************
SENDİKALAR
1 / Eğitim Bir Sen ( Fuat Yıldırım – Yön. Kur. Üyesi )
2 / Ulaştırma Memursen ( Mahmut Sakar – İl Temsilcisi )
KANAAT ÖNDERİ VE BİREYLER
Sezai Somunkıran
GÖZLEMCİLER
Şerafettin Yıldırım ( Ak Parti İl Başkan Yard. )
BELEDİYE BAŞKANLARI
Katılım olmadı.
MESAJ YOLLAYANLAR
DİĞER KATILIMCILAR
MEDYA
Kanal Fırat
Kanal E
MODERATÖR
Ercan Sözüer ( TkMM Girişimcisi )
KONULAR
GENEL KONU: Neden Başkanlık ve Nasıl Bir Başkanlık?
KONUŞULANLAR
1 / Zülfü Biçerer: Öncelikle Almanya parlamentosunda kabul edilen sözde soykırım tasarısını kınıyorum. Bizim tarihimizde soykırım yoktur, aksine batılı ülkelerin tarihleri soykırımlarla doludur. Bizlerde soykırıma uğrayan mazlum Müslüman halkların haklarının alınması adına Alman meclisinin bu kararını tanımıyoruz.
Asıl konumuza gelecek olursak; geçmiş koalisyon hükümetleri döneminde Türkiye’ nin kalkınması noktasında problemler vardı. O günkü dünyanın yapısı itibariyle idari mekanizmanın ekonomik ve siyasi noktada aldığı kararlar koalisyon hükümetlerinde zor uygulanmaktaydı. Günümüz koşullarında ise yönetimlerin güçlü olmasından dolayı alınan kararların hızlı ve etkili bir şekilde uygulanabilmesi için başkanlık sisteminin Türkiye için elzem olduğu, tam ve yarı başkanlık sistemleri üzerinde çalışılıp uygun olanın ülkemize uyarlanması gerekir. Bizim medeniyet anlayışımız ve tarihi kökenimize baktığımız zaman millet olarak büyük devletler kurmuşuz, tarihin derinliklerindeki medeniyet anlayışımız bugün itibariyle zirve yapmıştır.
Devlet idaresi dediğimiz mekanizmanın bir arı kovanı gibi olması lazım. Yani tek başlı bir yönetim anlayışı olmalı. Bizim inancımızda, kültür, örf ve adetlerimizde başkanlık sistemi hava ve su gibidir. Bugün siyasi arenada çok farklı sesler çıkmaktadır. Tüm bu seslerin kabul edilmesi ve ortak paydada birleşmesi gerekir. Türkiye’ nin ve bu coğrafyanın ümmet sorunu vardır. Türkiye’ nin başkanlık sistemine geçmesiyle diğer İslam devletlerine örnek teşkil edecektir. Onların da ittifakıyla bir baş, yani halifelik meydana gelmiş olacaktır.
2 / Atik Okuyucu: Öncelikle başkanlık sisteminin kamuoyunda tartışılması gerekiyor. Tabii ki mevcut cumhurbaşkanımızı halk seçmiştir ancak yetkileri nedir, kime karşı sorumludur o bir tartışma konusudur. İktidar partisi de dahil olmak şartıyla nasıl bir başkanlık getirmek istediklerini kimse bilmemektedir. Çünkü dünyada farklı başkanlık sistemleri uygulanmaktadır. Bizler de hangisinin bize uyarlanacağını bilmek isteriz. Daha da önemlisi başkanlık sisteminden önce siyasi partiler yasası, seçim yasası ve anayasanın değişmesi gerekmektedir. Bunlar değişmediği sürece başkanlık sisteminin gelip gelmediği çok da önemli değildir. Çünkü bizler vekillerimizi seçemiyoruz, bizim vekillerimizi genel başkanlar belirlemektedir. Bunu sonucu olarak da seçimlerden sonra hiçbir milletvekilini bu toplantılarda göremedik. Yeri geldiği zaman ülkeyi ve şehri birlikte yöneteceğiz diyorlar ama bunu pratikte görmek pek mümkün olmuyor. Bir an önce tercihli oy sistemine geçilmesi gerekiyor. Başkanlık sisteminin de içinin doldurulup halkın önüne koyulması gerekmektedir. 12 Eylül darbesi ve anayasasıyla bugünkü parlamenter sistem çökmüştür. 367 meselesi de bunun en bariz örneğidir. Bunlar statükocuların ve darbecilerin getirmiş oldukları şeylerdir.
3 / Abdulkerim Avanoz: Öncelikle Alman parlamentosunun almış olduğu Ermeni soykırımı yasasını şiddetle ve nefretle kınıyoruz. Dünyadaki bütün terörün sebebi olan ABD ve Avrupa başkalarını suçlayarak kendi yaptıklarını gizlemektedirler. Bugün Türkiye’ nin gündeminde olan başkanlık sisteminin toplumun tüm kesimlerinin fikri alınarak ve detaylı bir şekilde incelenerek hayata geçirilmesinin elzem olduğuna inanıyoruz. İki başlılık hayatın hiçbir safhasında verimli bir şekilde yürümez. Cumhurbaşkanı aynı partiden dahi olsa aralarında zaman zaman görüş ayrılıkları olduğu görülmüştür. Özellikle 12 Eylül darbesi yapılmadan önce 7-8 ay cumhurbaşkanlığı seçimiyle oyalanmıştı. Yine son dönemlerde başbakan Ecevit’in özenle seçtirdiği Ahmet Necdet Sezer ile de aralarında görüş ayrılıkları yaşanmıştı. Bu görüş ayrılıklarının memlekete zarar getirdiğini hepimiz görmekteyiz. Dolayısıyla başkanlık sistemi Türkiye için önemli bir yönetim sistemidir. İki başlı yönetim ortadan kaldırılmalı ve toplumun tüm kesimlerinin hassasiyetleri göz önüne alınarak Türk tipi bir başkanlık sistemi hayata geçirilmelidir.
4 / Selahattin Canpolat: Bugün gelişmiş ülkelere baktığımızda birçoğu başkanlık sistemiyle yönetilmeye devam etmektedirler. Başarılarını da bu sisteme borçludurlar. Karar almaları ve uygulamaları oldukça kısa sürede gerçekleştirmektedirler. Bir de bizim meclisimize bakıyoruz; günlerce sabahlara kadar devam eden toplantılara rağmen istenilen sonuç alınamamaktadır. Gelişmiş ülkelerdeki uygulamaya baktığımızda ise; toplantılarda alınan kararlar çok kısa sürede uygulamaya koyulabilmektedir. Ülkemiz içerisinde küçük anketlerle de olsa konuyla ilgili çalışmalar yapılmalı ve bu doğrultuda ülkemiz için daha hayırlı olacağına inandığım başkanlık sistemine geçilmesini umarım.
5 / Salih Çetin: Öncelikle şu iyi bilinmeli Amerika hariç diğer birçok batılı ülkede krallık vardır ve parlamenter sistemle yönetilmeye devam etmektedirler. Parlamenter sistem 1923 de Türkiye’ ye dayatılmış bir sistem olup halen daha devam etmektedir. Ancak 10 Ağustos itibariyle gözden kaçan bir şey var. Mesele başkanlık sistemi değil, halk meselesidir. Halk aslında Erdoğan’ ı değil kendinden birini seçmiştir. Aslında 10 Ağustos’ da yapılan bir halk devrimidir. Yapılması gereken zaten pratikte yürümekte olan başkanlık sistemine yasal bir statü kazandırmaktır. Bu cumhurbaşkanımızın dayattığı bir sistem değil, halkın talep ettiği bir sistemdir. Biz Türkiye modeli bir başkanlık sistemini destekliyoruz. Bu Ak Parti ile alakalı bir durum değil halkın hangi partiye destek veriği ile alakalı bir durumdur. 2002 den beri seçimlerle test edilen bir durum varsa bu; Ak Parti meselesi değil halkın takdirinin bir sonucudur.
6 / Hacı Ormanoğlu: Zaten cumhurbaşkanının seçimle iş başına gelmesiyle pratikte başkanlık sistemine geçilmiştir. Az önce sunumda da izlediğimiz gibi gelişmiş birçok batılı devlette hala krallık vardır. Keşke bizde de halifelik hala devam etseydi. Bizde halifelik kaldırıldıktan sonra dünya Müslümanlarının hali ortadadır. Bugün eğer 200’ e yakın kişiye toplantı hatırlatılmış ve sadece 20 kişiyle burada toplantı yapıyorsak bizlerinde kendimizi sorgulaması gerekir. Milletvekilleri de kendilerini sorgulamalı STK’ lar da. Bizlerin STK olarak temsil ettiği binlerce insan var, peki biz onlar adına bir şeyler üretebiliyor muyuz? Bu bir haktır ve şayet bunun hakkını veremiyorsak yerimizi başkalarına bırakmalıyız diye düşünüyorum. Günümüz dünyasında değişim kaçınılmazdır. Ancak biz diyoruz ki; bu değişim yerli olsun. Anayasamız da yerli olsun, başkanlık sistemimiz de. Yıllardır bizlere darbelerle dayatılan bu elbiseler bizlerin bedenini sıkmaktadır. Adamların yüz yıllık anlaşmalarının süresi dolmak üzere ve bizlere yenisini dayatmak istemektedirler. Güçlü ve huzurlu bir Türkiye istemiyorlar. Bu yüzden en çok birlik, beraberlik ve kardeşliğe ihtiyacımızın olduğu bir dönemi yaşamaktayız.
7 / Filiz Özel: Şayet Türkiye gelişecekse ve güzel bir yerlere gelecekse tabii ki biz de başkanlık sistemini destekleriz. Ancak ben şunu merak ediyorum; başkanlık sistemi Türkiye’ de neyi değiştirecek. Bunun cevabını Ak Partili hocamızdan alırsam memnun olurum.
8 / Fuat Yıldırım: Parlamenter sistem bizim insanımıza, coğrafyamıza ve ülkemize uygun bir uygun bir sistem olmayıp, zoraki dayatılmış bir sistemdir. Parlamenter sistem daha az nüfuslu, daha küçük ülkelerde ve daha sakin coğrafyalarda belki işlevsel olabilir ancak aynı şeyi bizim bulunduğumuz coğrafya için söylemek pek mümkün değil. Bizim bulunduğumuz bölgede kararların çabucak alınıp çabucak da uygulanması gerekiyor. Bu da bir sistem değişikliğini kaçınılmaz kılmaktadır. Tıpkı Osmanlı’ da olduğu gibi tek başlı olduğumuz sürece güçlü olabiliriz. Zaten sayın cumhurbaşkanımızın seçimle iş başına gelmesiyle fiilen başkanlık sistemine geçmiş bulunuyoruz. Tek eksiğimiz mevcut durumun henüz yasal bir zemine oturtulmamasıdır.
9 / Abdurrahman Gül: Her ne hikmetse Türkiye Cumhuriyeti tarihinde partili sisteme geçtikten sonra, iktidar ne yaparsa yapsın muhalefet mutlaka karşı çıkmaktadır. Doğrusu bunu anlamakta zorlanıyorum. Nitekim bir ilerleme olmadığını da hepimiz görmekteyiz. Ben de şahsen başkanlık sistemine geçilmesini arzu ediyorum. Küfür tek millettir ve bu yüzden dış güçlerden bize fayda gelmez. Şuursuz bir toplum oluşturuldu ve bizleri birbirimize vurdurarak Müslümanların kanı akıtılmaktadır. Ben, getirilecek olan başkanlık sisteminin tüm İslam alemine hayırlar getireceğine inanıyorum.
10 / Eyüp Bağcı: Aslında cumhurbaşkanının seçimle gelmesiyle bir anlamda başkanlık sistemine geçildi. Toplumun çoğunluğu da başkanlık sistemini istiyor ama bu sistemin avantajlı yönleri olduğu gibi dezavantajlı yönleri de bulunmaktadır. Doğrusu işin teknik boyutunu pek bilmiyoruz. Karar mekanizmasına çok kimselerin dahil olmaması güzel bir şey tabii. Bunun sonucuna da katlanacak olan millettir. Bugün sayın cumhurbaşkanı hepimizin bildiği, sevdiği bir insan ancak ondan sonra gelecek olan biri nasıl olur orası biraz muamma. Bu sistem gelecek gibi görünüyor ama bu işin biraz da hukuki boyutu var. Yasama, yürütme ve yargı işliyor gibi görünüyor ancak bir yerlerde tıkanıyor. Her şeye rağmen memlekete hayırlı olmasını ve faydamıza olacak sonuçlar doğurmasını diliyorum.
11 / Mehmet Ertuğrul: Doksan yıldır parlamenter sistemle yönetiliyoruz. Türkiye hiçbir yere de varamadı. Dolayısıyla bir rejim değişikliğine ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. Ama şu anda meydanlara inip başkanlık sistemini anlatanlar bile nasıl bir başkanlık sistemi olacağını bilmiyorlar. Amerikan tipi tam başkanlık mı, yoksa Fransız tipi yarı başkanlık mı? Son zamanlarda Türkiye’ nin yaşadığı terör belası, Suriye meselesi, mezhepçilik ve her gün gelen şehit cenazelerinin yanında başkanlık sisteminin tartışılması çok mu gerekliydi bilemiyorum. Derse girecek bir öğretmenin anlatacağı dersi öncelikle kendisinin çalışıp öğrenmesi gerekmez mi? Başkanlık sistemini Demirel, Özal ve Erbakan’ da dile getirmişlerdi ancak nasıl ir başkanlık sistemi olduğunu anlatan yok.
12 / Mehmet Kayabaş: Yasama, yürütme ve yargı organları arasında kesin bir ayrıma ve dengeye dayanan yasama ve yargı organlarının demokratik denetimi içinde yürütmenin iktidar olanaklarını genişleten bir hükümet sistemidir. Yasamanın yürütmeyi feshetme yetkisi yoktur. Türkiye’ nin Osmanlı’ dan beri bir başkanlık geleneği var. Yerelimize bakın; mahalle muhtarı, belediye başkanı, kalkınma bölgeleri… Anadolu insanında başkanla sorun çözme kültürü var. Yani bize en uygun sistem başkanlık sistemidir.
Doğrudan halkın aylarıyla seçilen başkanın anayasal gücü artar. Başkanlık sistemiyle birbirinden ayrılan başkanlık ve yasama organı bu şekilde birbirlerini denetleyebiliyorlar. Karar alma ve uygulama süreçleri hızlanabilir. Görevinde istikrarlı bir şekilde 4 yıl boyunca kalan başkan, her an görevden alınma ihtimali olan bir başbakandan daha çok istikrar sağlar.
13 / Şerafettin Yıldırım: Takdir edersiniz ki bizim genlerimizle oynandı. Yüzyıllardır sancılı bir coğrafyada yaşıyoruz. Oysa çok güzel günlerin yaşandığı bir ülkenin mirasçılarıyız. Oysa geldiğimiz noktada dışarıda bir şey aramaya gerek yok, içeridekilerde hep bir korku imparatorluğu egemen. Bu biraz da geçmişten beri süregelen yapıların kalıntılarıdır. Güvensizlik duygusu had safhadadır. Farklı kelimelerle de yapılmış olsa, konuşmaların özet cümlesi: ‘‘evet, başkanlık ama nasıl bir başkanlık’’ tır. Ve arkasından bir endişe veya korku dile getirilmektedir. Çünkü geçmişte yasama, yürütme ve yargı erklerini ele geçirenlerin ne tür zalimlikler yaptıklarına hepimiz az çok şahidiz. İşte tekrar böyle bir şey gündeme gelir mi diye düşünenler oluyor.
14 yıl önce insan onurunun ayaklar altına alındığı bir durumdan bu günlere gelmiş bulunuyoruz. Gelinen noktanın mükemmel olduğunu iddia etmiyorum ancak geçmişle kıyaslandığında çok önemli işlerin başarıldığını da inkar edemeyiz. Hatta iyi niyetlerle çok ağır bedeller ödendi. Hata yapıldı mı yapıldı ancak samimiyetle kan akmaması için çok uğraş verildi.
Bugün başkanlıkla ilgili olarak defakto bir durum oluştu zaten. Siz cumhurbaşkanını seçerken halkoyunu tercih ettiğiniz andan itibaren başkanlığa da bir adım atmış oluyorsunuz. Ancak burada bu durumun bir ayağı eksik, çünkü öte yandan seçilmiş bir başbakan da var. Bugün ikisinin de kökeni bir olduğu için bir sorun yokmuş gibi görünüyor olabilir ama durum her zaman böyle olmayabilir. Sivil bir cumhurbaşkanlığı olayı ilk defa gerçekleştiği için bu biraz da hazımsızlığa neden oldu. Ezber bozulduğu için rahatsız olanlar çıktı. Aslında olan sadece normale dönmemizdir.
Bu normalleşmeye geçme sürecine herkes katkıda bulunmalı diye düşünüyorum. Burada olan veya olmayan tüm STK’ lar bu normalleşme sürecine nasıl pozitif katkı sunacaklarını düşünmeli ve bu doğrultuda hareket etmelidirler. Aslında düşünülen başkanlık sistemi toplumun düşünceleri doğrultusunda düşünülen bir başkanlık sistemidir. Merak edilen birçok sorunun cevabı henüz verilmiş değil ancak üzerinde çalışıldığı söylenebilir. Bir başkanlık ana başlığı koyulmuş, altı ise toplumun değerlendirmeleri sonucunda doldurulacaktır. Şayet bu olmazsa mevcut siyasi iktidar kendi düşünceleri doğrultusunda düşündüğü sistemi toplumun önüne getirip koyacaktır ve seçimi de topluma bırakılacaktır.
ÖNERİLER
ORTAK SONUÇ
DEĞERLENDİRME
İLETİŞİM
SİVİL TOPLUM İLE
100’ e yakın sivil toplum örgütüne E-Mail, SMS ve sözlü olarak haber verildi.
MİLLETVEKİLLERİ İLE
Milletvekillerine E-Mail ve SMS atılarak toplantı hatırlatıldı.
MEDYA İLE
İldeki neredeyse tüm yazılı ve görsel basın davet edildi, 2 tv kanalı katıldı.
KATILIMCILARLA
SONUÇLAR
DEĞERLENDİREN KİŞİ
Ercan Sözüer / Elazığ kMM Girişimcisi