YER: Çankaya Bld. Ek Binası Mithatpaşa Cad. No:52 3. Kat Kızılay
TARİH: 7 Mayıs Cumartesi
KATILIMCILAR
DERNEK, VAKIF VE GİRİŞİMLER
1 / Sosyal Demokrat Avukatlar Derneği (Kemal Akkurt – Başkan)
2 / Kürd-Der (Mehmet İhsan Kandemir – YK Üyesi)
3 / Şiddetsiz Toplum Derneği (Nuri Erol – Üye)
4 / Doğal Yaşam Derneği (Enes Solhan – Üye)
5 / Öğrenci Velileri Derneği – ÖVDER (Enver Önder – Gen. Bşk.)
6 / CİSST ( Burak Göksel – Gönüllü)
7 / Cinsel İhmal ve İstismarı Önleme Ağı (Türkay Asma – Başkan)
8 / İHAD (Serhat Özdili– Temsilci)
9 / Ankara Düşünceye Özgürlük Girişimi (Mahmut Konuk – Sözcü)
10 / İlk-Der (Nazik Akyüz – YK Üyesi)
11 / Cinsiyet Eşitliği İzleme Derneği – CEİD (Göksu Günay – Üye)
12 / Hevi Eğitim ve Dayanışma Derneği (Mehmet Yıldız – Gen. Sekreter)
13 / Kırmızı Şemsiye Cinsel Sağlık ve İnsan Hakları Derneği (Belgin Çelik – Üye)
14 / Mazlum Der (Ayşegül Sarıkaya – YK Üyesi)
15 / Yasama Derneği (Haluk Kurnaz – Üye)
16 / Alternatif Düşünce Kuruluşu (Beyhan Atalar – YK Üyesi)
17 / Parlamento Danışmanları Derneği (Mehmet Azeritürk – Başkan Yard.)
18 / Liberal Düşünce Topluluğu (Harun Kaban – Koordinatör)
SENDİKALAR – KONFEDERASYONLAR
1 / Hak- İş (Hakkı Sever – Temsilci)
DİĞER KATILIMCILAR
Çeşitli sivil kuruluşlardan ve halktan toplam 7 izleyici katıldı.
MODERATÖR
Oya Özden
GENEL KONU: Milletvekili Dokunulmazlıkları ve Siyasi Etik Kanunu
KONUŞULANLAR
1 / Kemal Akkurt: Anayasada yasama sorumsuzluğu ve dokunulmazlığı düzenlenmiştir ancak birbiriyle karıştırılmaktadır. Yasama sorumsuzluğu, milletvekillerinin yasama faaliyetindeki sözlerinden, düşüncelerinden ve verdikleri oylardan dolayı hukuki veya cezai takibata uğramamalarıdır ve sadece TBMM’deki faaliyetlerle sınırlı değildir. Kürsü dokunulmazlığı olarak da ifade edilen dokunulmazlık, yasama sorumsuzluğudur. AKP ve MHP’nin bu konuda kafalarının karışık olduğu anlaşılıyor. AKP iktidarda olduğu sürece, dokunulmazlığın yasama sorumsuzluğu veya kürsü dokunulmazlığı ile sınırlı olmasını istemedi. İstediği yasama dokunulmazlığıdır. Ancak son zamanlarda özellikle HDP milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılıp tarafsız ve bağımsız yargının eliyle itibarsızlaştırmaları ve belki de özel yetkilendirilmiş Sulh Ceza Yargıçları eliyle tutuklanmaları için yapılan bir hamle olduğu anlaşılıyor. Yasama dokunulmazlığı, milletvekillerinin suç işlediklerinden bahisle, parlamentonun izni olmadan, gözaltı veya tutuklama gibi işlemlerin yapılamayacağı anlamına geliyor. Yani milletvekilinin suç işlediği kabul edilmesine rağmen, hakkında ceza yargılaması yapılmasına izin verilmiyor. Yasama dokunulmazlığı anayasadan tamamen kaldırıldığında, özellikle muhalefet milletvekillerinin mahkemelere taşınmaları, böylece yasama faaliyetlerinin aksaması kaçınılmaz olacaktır. Bu nedenle vekillerin yasama sorumsuzluğu dışındaki cezai sorumluluklarını içeren yargılamaların kesinlikle Yargıtay’da, bu konuda uzmanlaşmış bir Ceza Dairesi’nde yapılması gerekir. Yasama dokunulmazlıkları tamamen kaldırılabilir ancak meclis içinde ve dışındaki düşünce ve ifade özgürlüğünü içeren yasama sorumsuzluğu mutlak olarak korunmalıdır. Türkiye’nin dönemsel ve siyasi hesaplara kurban edilecek geçici düzenlemelere değil, mutlak yasama sorumsuzluğunun tersine ve kalıcı olarak yasama dokunulmazlığının anayasadan çıkarılmasına ihtiyacı vardır.
2 / Mahmut Konuk: HDP projesi, bağımsız olarak seçimlere katıldığı süreçten bugüne geldiği noktada, Türkiye’deki bütün halklara değmeye başladığını ve tüm halkların temsil edildiği bir iklimin doğmasına yol açtığını görüyoruz. Çözüm sürecinde yeniden anayasa umutları yeşeriyordu, geldiğimiz noktada tümünün önünü tıkayan yeni bir anayasa çalışması geliyor. Kimse bu anayasadan demokrasi beklemesin; ırkçı, tekçi, tek millet, tek devlet, tek bayrak hatta tek şef anayasasına geçiyoruz. Önümüzdeki süreçte Ortadoğu’da ve bu ülkede, kan, gözyaşı ve baskı dönemi yeniden başlayacak. AKP’nin kapatılması sürecini göz önüne alalım, ama büyük burjuvazinin büyük kalemşörleri dediler ki; AKP kapatılırsa doğuda başka Türk partisi kalmaz. 7 Haziran seçimlerinde Türk partisi kalmadı. Yeni süreç bunun eseridir. Belki buradaki görüşlerimizden ötürü yargılanacağız. Ya bu karanlığı yırtmak için direneceğiz ya da soykırım ve sindirme programı yeniden başlıyor.
3 / Serhat Özdili: Konuya insan hakları perspektifinde bakmak istiyorum. Biz sivil girişimler olarak bu noktaya geldiysek, ya yeterince bedel ödemedik ya da bu topluma rağmen sivil toplumculuk yapıyoruz. Kürsü dokunulmazlığı ile bir siyasi terbiye biçimi olarak muhalefetin etkisizleştirilmesi iddiası var. Aynı zamanda bu dokunulmazlıklar gündeme gelirken sadece bir dönemi kapsayacak. Burada bir algı oluşturuluyor. Anayasaya aykırı olduğunu bilerek dokunulmazlıkların kaldırılmasına evet denmesiyle, ilerleyen süreçte, laiklik başta olmak üzere insan haklarının tartışmaya açılabileceğiyle ilgili CHP tarafından haklı bir zemin yaratıldı. Bunu tehlikeli buluyorum. Bu sadece HDP’ye dönük olarak algılansa da CHP’den de birçok insanın yargılanabileceği ortada. Cumhurbaşkanına hakaret gibi müstakil bir suç da var. Bu siyasi krizde söylenebilecek her sözün Cumhurbaşkanına hakaret gibi bir fezlekeyle dönme olasılığı yüksek. Sayıştay raporlarını bile meclise getirmeyen bir yapının siyasi etiği amaçladığını düşünmüyorum.
4 / Nuri Erol: Gündemimizin dışına çıktığını düşünüyorum ben. İki gündemimiz vardı, meclisteki iki yasa tasarısı. Bunların dışına çıkıp Kürt, Türk, Laz, Çerkez, Ermeni’ye getirmeye başladık; bence bunları konuşmasak daha iyi olur. Ben ırk ayrımı yapan biri değilim ama burada kişisel fikirleri buraya taşımak yanlış olur diye düşünüyorum, hele ki şu ortamda.
Mahmut Konuk: Gündemin kendisini konuşuyoruz zaten. Dokunulmazlıkların niye kaldırıldığını.
Oya Özden: Karşılıklı konuşmuyoruz. Beyefendi hassasiyetini dile getirdi.
Mahmut Konuk: Dönüyor, tekrar vurgu yapıyor, bana dönüyor.
Nuri Erol: Her seçim öncesinde siyasi partiler yasasını ve seçim yasasını değiştireceğiz, dokunulmazlıkları kaldıracağız sözleri verilir ama somut adımlar atmazlar. Her iki yasanın da siyasi nedenlerle ortaya atıldığını düşünüyorum. CHP’nin desteklemesinin nedenine değinildi. Burada amaç başta HDP’li vekillerin üzerine gitmek değil mi, hepimiz biliyoruz. Diğer partilerde de açılmış dosyalar var. Ben asıl hedefin onlar olduğunu düşünüyorum. Bana göre dokunulmazlıkların tümüyle kaldırılması lazım. Dünyadaki uygulamalar da genelde kürsü dokunulmazlığı olarak geçiyor. HDP’lilerin dokunulmazlıkları kaldırıldığında Güneydoğu’dan gelen şehit cenazeleri 5 yerine 50 olur mu diye düşünüyorum. Böyle bir ortamda yaşıyoruz. Siyasi etik tasarısının amacı “meclis üyeleri, dışarıdan atanan bakanlar, saydamlık, tarafsızlık, dürüstlük, hesap verebilirlik ve kamu yararını gözetme gibi uymaları gereken kararları belirlemek ve mecliste komisyon kurulmasının koşullarını belirlemek” olarak açıklanmış. Komisyonda bu kaldırılmış, sadece milletvekilleri olarak gündemde. Sadece vekillerin değil, cumhurbaşkanı, başbakan, bakanlar ve yardımcıları hatta siyasi parti yöneticileri de bu etik yasasına dahil edilmeli.
Oya Özden: Siyasi etik tasarı değil teklif olarak geldi. Orada dar kapsamıyla ele alındı. Normalde siyasetin finansmanını konuşmadan siyasi etiği konuşamayız.
5 / Mehmet İhsan Kandemir: Beni rahatsız eden bir söylemi paylaşmak istiyorum. Ne zaman Kürt, Türk, Alevi ya da şehit dile gelse, “Benim gelinim de Kürt’tür, benim arkadaşım da Alevi’dir” söylemleri beliriyor. Bence hoş değil, Türkiye’nin bunu aştığını düşünüyorum. Herkes eşittir, öyle bakmak lazım. Bu, ötekileştiren bir söylem, bunları konuşurken dikkat edelim. Mecliste 4 parti var ama ben 3 olduğunu düşünüyorum, AKP ve MHP’nin farkı kalmamış. Özellikle Kürtler söz konusu olunca üç parti bir araya geliyor, karşı bir blok oluşturuyorlar. Bu durum Kürtlerde daha çok kırılmaya yol açıyor maalesef. Dokunulmazlık neden gündeme geldi, çatışmasızlık süreci neden bitti? Başkanlık hevesinin sonucuydu, olmayınca masa devrildi. Dokunulmazlıklar kaldırılırsa ne olur? 90’lardaki gibi olmaz. Bugün Kürtler seçeneksiz değildir, özellikle HDP projesi ile bir arada yaşama iradesini ortaya koydu. Bunu sonuna kadar götürecektir. Her gün cenazeler geliyor. Dokunulmazların kaldırılması, halklar arasındaki köprülerin dinamitlenmesi demektir. Bugün fiili anlamda tekçi bir dikta rejimi var. Halklar kendi parlamentolarını kurar dedi Demirtaş. Parlamentodan atılırsan mecburen kendi siyasetini uygulayacaksın. Dokunulmazlıkların kaldırılmasının sonuçlarını çok düşünmek istemiyorum.
6 / Harun Kaban: TBMM’nin yapamadığı bir şeyi TkMM olarak biz de yapamıyoruz. Esasa takıldıktan sonra, usulü ikinci plana itiyoruz. 7 Haziran seçimlerinden sonra Kürt milliyetçisi olarak gördüğüm HDP’nin 80 vekili vardı, Türk milliyetçilerinin partisinin 79 vekili vardı; bu çok ciddi bir siyasi açılımdı. Ama hemen sonrasında şöyle bir durum vardı; AKP tek adam olarak yok, buyrun siyaset sizin. HDP’nin siyaseti de şuydu, asmayacağız, yargılayacağız. Sonrasında CHP, MHP’nin siyaseti koalisyona, hükümet kurmaya karşı olmaktı. CHP’nin ne olduğu belirsiz bir siyaset. 7 Haziran seçimlerinden sonra HDP siyaset yapmak istemedi, yaptırılmadı değil. Her şeyi AKP ve Erdoğan üzerinden konuşuyoruz; Erdoğan’ın siyasi zekasını küçümsüyoruz. Her olaydan sıyrılmayı bilen bir siyasi. Siyasetin Erdoğan üzerinden yürütülmesi kaçınılmaz. Neden böyle oldu? Biz Erdoğan’ı yüzde 52 ile cumhurbaşkanı seçtiğimizde sistem fiilen değişti, bunu görmek istemediğimiz için hayal kırıklığı yaşıyoruz. Kürsü dokunulmazlığı olmalı, bunun haricindeki cezai durumlarda belli bir vekilleri bloke edebilecek şekilde dava açılmasını önleyecek ama yolsuzlukların tartışılmasının önünü açabilecek bir sistem olmalı. Biz hala yüzde 10 seçim barajına mahkumuz. İçeriğe dair tartışmadık zamanında, yöntem olarak kaybettiğimiz bir şey. Dokunulmazlıklar ve siyasi etik yasasının içeriğinin de şu an için hiçbir önemi yok çünkü usul olarak tartışamıyoruz. Böyle oldukça da Erdoğan’ın siyasi hamlelerinin ne olduğuna bakmamız gerekecek ve bunun sonuçlarını tartışacağız. AKP’ye yapılan eleştirileri küçümsemiyorum ama diğer partilere getirilen eleştirilerin de daha fonksiyonel olması gerektiğini düşünüyorum. Cumhurbaşkanı ve başbakan arasındaki de böyle bir usul sorunudur.
7 / Mehmet Yıldız: Siyasi dokunulmazlıklar konusunda tarihimiz pek temiz değil. Osmanlı’dan söz ederken tarihini bilmiyoruz. 1923’ten 1950’ye kadar olan dönemin üzeri kapalı, tek parti dönemi var. Dünyada bunun adı krallık ya da diktatörlüktür. Bugün bunu söylemek bir tabudur. 1924’te bir anayasa yapılmış, kime sorulmuş. Vatandaş liste hazırlayıp kendi istediğini vekil yapmış. Laiklik 1937’ye kadar gelmiş, o zamana kadar yok. Bazı şeylere demokratik demekle demokratik olmuyor. Cumhuriyet deyince çoğulcu olmuyoruz. Hala dokunulamayanların başında Mustafa Kemal var.
Kemal Akkurt: Ona dokunuluyor, Tayyip Bey’e dokunulmuyor.
Oya Özden: Karşılıklı konuşmuyoruz.
Kemal Akkurt: Tahammül gücü var insanın.
Oya Özden: Siz nasıl görüşünüzü söylediyseniz…
Konuşmacılar teklifsiz olarak polemiğe girdiler; Şiddetsiz Toplum Derneği temsilcisi Nuri Erol toplantıyı terk etti.
Oya Özden: Moderasyonuma müdahale etmeyin. Hakaret, ırkçılık, cinsiyetçilik, ayrımcılık yaptı da ben durdurmadım mı? O zaman lütfen müdahale etmeyin. Buyrun.
Mehmet Yıldız: 1924’te de vekillere yapılan yüz kızartıcı bir şeydi. Hepsi alkış tuttular. Deniz Gezmişler de idam edilirken, solu ve demokratları görmedik. 1999’da Merve Kavakçı sadece başörtülü olduğundan dolayı kürsüyü işgal ettiler ve tempo tuttular DSPli vekiller, o kadının dışarı attılar. Nerede milletvekili dokunulmazlığı? Yemin etmesine müsaade etmediler; böyle kirli bir geçmişimiz var. dokunulmazlıklar bugün elbette kişiye özel olarak kaldırılıyor. Kanun hükmünde deniyor ki bir kereye mahsus; şiddeti öven kişilerin dokunulmazlığını kaldırın. HDP 7 Haziran’daki başarısını sonrasında gösterememiştir. Türkleri Kürtler, Müslümanlar, solcular, burjuvalar hatta Beşiktaş sosyetesi bile HDP’ye oy vermişse, acaba HDP bir umut olabilir mi diye oy vermiştir. Ancak bugün HDP hendek siyasetine karşı tek bir cümle söyleyememiştir. Apo’nun ve PKK’nin esiri olmuş bir partidir. Tayyip Erdoğan nasıl diktatörse, HDP de Apo’ya karşı tek bir cümle söyleyemez. Bu mudur demokratlık? Siyaset yapan bir parti sırtını PKK’ye, PYD’ye dayadığını söyleyemez. Diyorsan dağa çıkacaksın, parlamentoda durmayacaksın. Siyasi etik konusuna gelince; bir ilkokula müdür atamak için üniversite mezunu arıyoruz ama bir milletvekilinin, belediye başkanının seçilme şartı ilkokul diplomasıdır. Bu da yanlıştır. Bir devlet yöneticisi olacak kişi iki tane kitap okumuş olsun, siyasi bir birikimi olsun. Siyasi etiğe buradan başlanması gerektiğini düşünüyorum.
Oya Özden: Bizim en büyük farkımız her şeye rağmen burada toplanabilmek ve konuşabilmek. Ben burada farklı seslerin olmasını çok önemsiyorum. Bazen ağırlıklı olarak tek taraflı olarak konuşuyoruz. Burada arkadaşımızın söyledikleri kendi görüşleri; bunları dinlemeliyiz. Bu konuda özen gösterelim lütfen.
8 / Enver Önder: Özünde Türkiye’de dokunulmazlık bir ayrıcalık olarak kullanılmaktadır. Seçilenlerin, seçildikleri bölge insanı için ulusal çıkarlar için, toplumun bütünlüğü ve mutluluğu için düşünce açıklama özgürlüğü değil, parlamenterlerin trafik polisi ve doktor tartaklamak için, hırsızlıklarını örtmek için kullandıkları bir şey olmuştur. Buna karşın talihsiz bir gelişmedir. Şu anda dokunulmazlıkların kaldırılması diye öne sürülen şeyin arkasında, çok küçük ve sinsi bir hesap vardır; HDP’yi meclisten uzaklaştırabilmek. Bu aslında toplumsal deneyimlerin ve gelişmelere tarihsel perspektiften bakmamış olmanın getirdiği bir sonuçtur. Vekillerin başlarına bastırarak polis otolarının içine doldurdunuz, onları cezaevlerine doldurdunuz; peki siz ne yaptınız? Bugün gelinen noktada HDP’nin mecliste bulunması, bu toplumun uygarlığı ve gelişmesi açısından şanstır. HDP, Kürt milliyetçisi bir parti değildir; Türkiye’deki sosyalistlerle Kürt örgütlerinin ortaklaşa oluşturdukları Türkiyelileştirme çabasının ürünü olan bir partidir. Çoğunluğu Güneydoğu’dan olan vekilleri bulunan bir parti, Kürt de dinlemiyorum, PKK de dinlemiyorum dediğinde kendisini inkar etmiş olmayacak mı? Uğraşlarının temel nedeni kan dökülmesini ortadan kaldırmaktır. Türkiye devleti terörizmi kendisi geliştirmektedir. Önce demokrasiyi savunmak gerekiyor, yurttaşları eşit görmek gerekiyor. Kan dökülmeden çözümün nasıl bulunacağı konuşulmalı. Bunun en güzel yeri parlamentodur. Orada da konuşturmuyorsanız, eline kalaşnikofu al diyorsanız; terörist sizsiniz.
9 / Haluk Kurnaz: Ben teknik bilgileri aktaracağım. Şu anda meclisin önünde 643 dosya var. bu dosyaların partilere göre dağılımı da TBMM sitesinde var. Bir suç işlediği varsayılan bir vekil, ya vekilliğinden önce mahkeme yargılanıyordur ya da milletvekili olduktan sonra söz, düşünce, eylem ya da davranışlarından herhangi birinden dolayı ilgili Cumhuriyet Savcılığı; mahkemeyse durma kararı, savcılıklar soruşturma fezlekesi açıyor. İdari incelemesi varsa, yargılanabilmesi için meclisin kararına ihtiyaç duyuluyor. Adalet bakanlığı ceza işleri’ne yazı yazılıyor ve ilgili evraklar meclis başkanlığına gönderiliyor. Meclis iç tüzüğünden kaynaklanan bir durum var, gelen kağıtların kamuoyuna ilan edilmesi gerekiyor. Anayasa ve adalet komisyonu karma komisyonuna gönderiliyor. Böylesi bir süreç var. Şu an genel kurulda bir süre yok. İki gün sonra da bir yıl sonra da görüşülebilir. Bu, normal prosedürdür. Eğer dokunulmazlık kaldırılsa da vekilin vekilliği düşmüyor, bir yıldan fazla ceza alırsa düşüyor. HDP’nin 366, CHP’nin 187, AKP’nin 46, MHP’nin 18, Bağımsızların 5 dosyası var. Siyasi etik konusu sadece vekillerle ilgili bir konu değil, kamu görevlilerini de ilgilendiriyor. İlk siyasi etik konusuyla ilgili kanun teklifi 1983’te verilmiş, bugüne kadar 18 kez gündeme gelmiş. Siyasi etikte, bir vekil için suç ve ceza üretme yok, onun eylemi ya da düşüncesi neyse ve suçsa zaten yasama dokunulmazlığına giren bir husus. Vekilden beklenen siyasi davranış. Avrupa’da ve dünyada ya parlamento kararıyla çıkmış ya içtüzüğe konmuş veya meclis başkanının aldığı ilkeler manzumesi olarak düşünülmüş. Vekiller şunları yapmayacak ya da şunlara dikkat edecek denmiş.
10 / Mehmet Azeritürk: Dokunulmazlıklar eskiden bu yana tartışılan bir konu. Dokunulmazlıklar kalkmıyor aslında, yargılama biçimi değişiyor. Bugünkü terör ortamı dikkate alındığında milletvekillerinin buna çanak tuttuğu ve zaman kaybı olacağı gerekçesiyle dokunulmazlık konusu gündeme geliyor. Şunu sormalı; bugüne kadar bu kadar fezlekeyi neden biriktirdiniz? İnsanların üzerine atılı suçlar da var, kamuoyunda rahat etmek istiyorlar. İçlerinde sadece terör değil, yüz kızartıcı, itibar kaybettirici davalar da var içlerinde. Biliyoruz ki, bu bir siyasi karar, hukuki değil. Herkes HDP üzerinden yürüyor. Ya HDP dışında da başka şeyler olursa, bunu neden algılamıyoruz? AKP’den 40 kişi var, belki bu kişileri ellerinde tutmak istiyorlar, olamaz mı? Bunun bir siyasi sonucu mutlaka olacak. Demokrasi kültürümüz oturmadı hala. Çoğulculuk açısından düşününce, bir şehirde bir partiye yüzde 70 oy çıkması insanları rahatsız etmeli. Toplumsal demokrasiyi oturtmalıyız öncelikle. Bizdeki karizmatik demokrasi. Karizmatik bir lider ve onun etrafında toplanan bir kesim var. Bunu değiştiremiyoruz çünkü yeni bir karizmatik lidere ihtiyacımız var. Türkiye Atatürk’ten bu yana karizmatik bir lider etrafında şekilleniyor. Örneğin İnönü silik bir tipti ama çok demokratik biriydi ama o hiçbir zaman lider olamadı. Dokunulmazlıkları tartışıyorsak önce özgürlükleri tartışmamız lazım. İktidardaki yapı neden değişiyor? Karizmatik lider sarayda gezerken herkesin gözü bağlıydı, birisi kralı çıplak gördü. O gözü bağlamak gerekiyordu, bağlayamayınca saraydan çıksın dendi. Olay budur.
11 / Belgin Çelik: Biz TBMM’den küçük meclis olarak çok daha iyiyiz. Yeter ki burada bazı değerlere hakaret etmeyelim. Herkesin değeri kendine yücedir. TBMM’deki dört bakanın etik kurallara göre yargılanması gerekiyordu ama yapılmadı. Bugün ülkede başbakan yok. Kilis’e her gün IŞİD tarafından bombalar atılıyor ama Türkiye Cumhuriyeti oturuyor. Misliyle karşılık veriyoruz deniyor. Nereden tekrar geliyorlar o halde? Kilis sahipsiz bir şekilde. Binlerce ev yıkıldı Doğu’da. 35 yıldır terörün belini kıramadık. Her gelen hükümet anayasayı yıkma aldatmacasıyla geldi. Olan oradaki Türk ve Kürt halklarına oldu. Bitmedi, bitmeyecek. Davutoğlu yüzde 49 ile geldi. Cumhurbaşkanı yüzde 52 ile geldiği için övünüyor. Davutoğlu senin desteğinle gelmişti, ne oldu peki? Sana oy veren insanlara hiç mi minnet duygun yok? Şimdi de vasıfsız başbakanımızı bekliyoruz.
12 / Nazik Akyüz: Seçim öncesinde de sık sık kaldırılması vaadinde bulunulan yasama dokunulmazlığının kaldırılması, üç yüz yıl öncesine dayanan bir konudur. Ülkemizde de Kanuni Esasi’den beri uygulamaya geçilmiştir. Yasama dokunulmazlığı anayasanın 83. maddesidir; karar olarak dokunulmaz meclis kararı ile kaldırılır ancak bu kuralın istisnası olan anayasada belirtilen iki ayrı meclis kararına gerek kalmadan dokunulmazlık kendiliğinden kaldırılır. Dokunulmazlığı kaldırılan vekilin milletvekilliği düşmez, meclis faaliyetlerine katılabilir. 14. madde var. Vatanın bölünmez bütünlüğü konu ediliyor. Dokunulmazlıkların kaldırılmasının HDP’ye yönelik olduğu söylendi. Şu an ülkemiz bir güvenlik sorunu yaşıyor. Bu çerçevede 14. Maddeye dayanarak dokunulmazlığın kaldırılması gerektiğini düşünüyoruz. Bir milletvekilinin bagajında silah bulunmuşsa, bir vekil bir canlı bombanın cenazesine katılıyorsa veya “Biz PKK’nın tükürüğüyle boğarız” gibi cümleler kuruluyorsa, bunlar özgürlüklerle bağdaştırılamaz.
13 / Göksu Baykal: Ülkenin bölünmezliği noktasında çok daha vahim bir durum yaşıyoruz çünkü IŞİD’e çok destek çıkıldığı, hatta 70 IŞİD’linin Adana’da Acıbadem Hastanesi’nde tedavi edildiği, Antep’te gene IŞİD militanlarının olduğu ve Ceylanpınar’da 3 bin IŞİD’linin olduğu ve tüm şehirlerde IŞİD hücreleri söyleniyor. Eğer konu ülkenin bölünmez bütünlüğü ise, hükümetin IŞİD’e destek olduğu bilinirken, hangi milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılması gerekli diye düşünüyorum. Kilis boşaltılıyor. IŞİD çok açık biçimde, Antep, Nizip, Kamışlı ve Kilis’i tehdit etti zaten. Davutoğlu’nun düşürülmesi konusuna gelince; o günkü konuşmasındaki gizli kodları okumak lazım. Davutoğlu o gün bir hareketten ve davadan söz etti. Yakın tarihe ve geçmişe bakınca Davutoğlu’nun hangi hareketi temsil ettiğinin kodlarını bulabiliyoruz çünkü bir rejim değişikliği yapılmak isteniyor ve kastettiği hareket de bu. Ne kadar üzgün olduğuna dair cümleler de kursa, esas olan davaları. Bu dava da Erdoğan’ın başkan olmasıyla ilgili bir dava. Parlamenter rejimden artık vazgeçiliyor ve tek adamlık geliyor. Davutoğlu parlamenter rejimi savunmuş ya da Cumhurbaşkanının başkanlığına karşı çıkmış olabilir bilemiyorum ama gözle görülür bir sistem değişikliği var. Bazı şeyleri açıkça konuşmamız gerek, barış olmalı, HDP’yi meclisten atma projesine kesinlikle karşıyım.
14 / Enes Solhan: Bence dokunulmazlık kaldırılmalı. Vekiller bunu bir araç olarak kullanıyor. Suç işliyor, hırsızlık yapıyorlar. Sadece meclis içinde dokunulmazlık olmalı. Bagajında silah bulundurmak filan suç oluyor. Bu nedenle kaldırılmalı diye düşünüyoruz.
Oya Özden: Bu ülke olağan günlerden geçmiyor fakat 1 Kasım’dan bu yana yaşadıklarımız olağanüstü koşullar. Bizim mecliste yaşadıklarımızın küçük meclise yansıması da gözle görülür biçimde. Artık sivil toplumdaki arkadaşlarımız çok umutsuzlar, adalet ve demokrasiden umut kesmişler. Burası bir demokrasi, diyalog zemini ancak artık diyoruz ki burası bir çatı olsun. Biz bir çatı olalım. Birbirimizi sevmek zorunda değiliz ama bu çatı altında bir arada kalalım. Ülkenin yapamadığı şeyi biz yapalım.
SİVİL TOPLUM İLE İLETİŞİM
340 sivil toplum kuruluşuna e-mail ve telefon yoluyla duyuru yapıldı.
DEĞERLENDİREN KİŞİ
Ankara kMM Hamalı Nagihan Konukcu