Yer: Kocasinan Belediyesi Meclis Salonu
Tarih: 02.04.2016
KATILIMCILAR
DERNEK,VAKIF VE GİRİŞİMLER
1. MAZLUMDER (Recep YAŞAR)
2. TOÇ BİR SEN (Yasin YAŞAR)
3. BİRKONFED (Tuğba YÖRK ÖZTĞÜK)
4. ŞEFKAT-DER (Atilla AYASALLI)
5. ENSAR VAKFI (Hayri ÖZSARAÇ)
6. HİMAYEDER (Esat YAKUT)
7. KUDER (Muhammed KAYA)
8. RİBAT VAKFI (Habip KÜÇÜK)
SENDİKALAR
1. BÜRO-MEMURSEN (Bahri GÖÇMEN-Üye)
2. EĞİTİM BİR-SEN (Harun GÖZTAŞ – Yön. Kur. Üyesi)
3. SAĞLIK-SEN (Hatice EVSEN)
SİYASİ PARTİLER
1. Katılım yok
BELEDİYELER
1. Katılım yok
GÖZLEMCİLER
1. Lutfi ÇETİNKAYA (Emekli Müftü)
2. Ali İhsan FETİH (Çalışan)
3. Mustafa TÜRKMEN (Kişisel Gelişim Uzmanı)
4. Hakan DERİNGÖL (Öğrenci)
5. Hasan Hüseyin AĞCA (Avukat)
MEDYA
1. KAYTV
KANAAT ÖNDERİ
1 Katılım yok
MİLLETVEKİLİ
1 Katılım yok
Çeşitli sivil kuruluşlardan ve gözlemcilerden toplam 37 izleyici katıldı.
MODERATÖR:Adnan EVSEN
Kayseri küçük Millet Meclisinin Nisan Ayı Konukları HİMAYEDER Genel Başkanı Hülya TURHAN ve Avukat Hakkı TÜRKDÖZNMEZ oldu.
Kayseri küçük Millet Meclisinin Nisan ayı toplantısının özel konukları genel gündem konusunda Kayseri Barosu avukatlarından Hakkı TÜRKDÖNMEZ ve yerel gündem konusunda HİMAYEDER Genel Başkanı Hülya TURHAN oldu.
2 Nisan 2016 Tarihinde Cumartesi günü Kocasinan Belediyesi Meclis salonunda yapılan toplantıya birçok sivil toplum kuruluşuna ait temsilciler, gözlemciler, belediye yetkilisi, medya ve üniversite öğrencileri katıldı.
Yerel Gündem Özel Konuk Hülya TURHAN;
Bağımlılık kişinin bedensel, ruhsal ve sosyal hayatını olumsuz etkileyip normal yaşantısını kısıtlaması ruh ve beden sağlını tehlikeye sokmasıdır. Zararlı sonuçlarını gözetmeksizin, kontrolsüz bir şekilde ısrarla yapılan işlere bağımlılık diyebiliriz. Bağımlı olan kişiler bağımlı oldukları maddenin zararlı sonuçlarını görmezden gelerek “istesem bırakırım” gibi cümlelerin arkasına sığınırlar. Kişi bağımlı olduğu maddeye karşı kendini engelleyemez. Kendisine zarar verdiğini kabul etmez; çünkü keyif aldığını sanmaktadır. İşte en çıkılmaz durum burada başlar. Keyif veren bir madde ya da uğraş pek çok kişi tarafından kolayca terk edilemez. Hele ki bağımlılık söz konusu ise bundan kurtulmak için oldukça itinalı davranmak gerekmektedir.
DÜNYA SAĞLIK ÖRGÜTÜ’NÜN SINIFLANDIRDIĞI MADDELER VE BAĞIMLILIK TİPLERİ;
Opyat Tipi Bağımlılık: morfin, eroin ve kokain metanfetamin esrar bonzai ectasy maddelerini kapsayan bağımlılık tipidir.
Alkol, Barbütürat Tipi Bağımlılık: bunların en etken olduğu ise alkoldür ve türevleridir.
Esrar Tipi Bağımlılık: Marihuana Hint Keneviri denilen bitkinin yapraklarının kurutulması ile, haşhaş ise bitki özsuyunun çözücülerde işlenmesi ile elde edilir.
Kokain Tipi Bağımlılık: Kokain çok şiddetli bir uyarıcıdır. Öyle ki, doğrudan beyin kabuğunu etkiler. Alındıktan kısa bir zaman sonra metabolize olur. Yaklaşık 20 dakikada vücuda dağıldığından kısa sürede tekrar alıma arzusu ortaya çıkar. Aşırı dozdan meydana gelen ölümler kokainin çabucak metabolize olmasından kaynaklanır.
Solunan Çözücü Tipi Bağımlılık: Oje, kuru temizleme maddeleri, daksil, yapıştırıcılar, saça şekil veren püskürtücüler, metal parlatıcılar ve hatta kokulu kalem ve silgiler bu tip bağımlılığa yol açan etkenlerdir. Bu maddelerin ulaşılabilme kolaylığı ve temin edilme ucuzluğu nedeniyle yaygın olarak kullanılması nedeniyle çok küçük yaşlarda bağımlılığa yol açmakta ve havadaki yoğunluğu nedeniyle dolaylı yoldan bağımlılık yapmaktadır.
Tütün Tipi Bağımlılık: Ülkemizde bir toplum sağlığı sorunu olarak alkolle birlikte en yaygın bağımlılık tipidir. En az alkol kadar geçmişe sahip bir bağımlılıktır.
ÜLKEMİZDE MADDE KULLANIM VERİLERİ
Anket çalışmaları dışında yüz yüze yapılan tek bir çalışma vardır. 2002 yılında 72 ilde yapılan bu çalışmada yaşam boyu en az bir kez madde kullandığını belirtenlerin oranı %1.3’tür.
Erkeklerde kadınlara göre, 15-24 yaş grubunda ise 25 yaş üstüne göre madde kullanımı tespit edilmiştir. 1991 yılındadır. 1500 lise öğrencisi ile yapılan çalışmada %2.6, esrar kullanım oranı ise %0.7 olarak bulunmuştur.
Yüz yüze anket çalışmasının ikincisini biz yaptık. Mimarsinan parkında yaptığımız yüz yüze anket çalışmasında 350 kişi üzerinde yapılan çalışmada 127 kullanıcı tespit edilmiştir
2011 yılında %2.7 kullanıcı yaşı 15-24 ve erkeler çoğunlukta gelir düzeyi 500 TL ve altı.
EMNİYET Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele (EGM-KOM) Daire Başkanlığı’na bağlı Türkiye Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığı İzleme Merkezi’nce (TUBİM) hazırlanan 2011 yılına ait 105’i doğrudan, 260’ı dolaylı olmak üzere toplam 365 madde bağlantılı ölüm meydana geldiği kaydedildi. Yasak madde kullanma yaşının ise 14’e düştüğü ifade edildi. 15-16 yaş grubunda ise %1,5 olarak belirlenmiştir. %3,5 erkek %2,6 ise kadındır.
2012 yılında bağımlılık ile ilgili yüzde verilmezken 6 ilde bağlı yatarak tedavi gören sayısı AMATEM de 5.845 olarak kayda geçmiştir. 2012 yılı içerisinde ayaktan tedavi başvuru sayısı 187.329 olup, bunların 90.121’i Denetimli Serbestlik uygulamaları kapsamında gerçekleşmiştir. 2012 yılında yatarak tedavi görenlerin cinsiyete göre dağılımları incelendiğinde; %93,8’inin (4.427) si erkek, %6,2’sinin (293) kadın olduğu anlaşılmaktadır yaş grupları ise 20 ile 29 arası olup tedavi alan hasta sayısı %53’dür.
2013 yılında ise AMATEM ile yapılan bir çalışmada ise sadece başvuru sayısında (afyon) kullanımı ile Ankara'da 5.800 İstanbul'da problemli esrar kullanıcısı 25.000 civarında saptanmıştır.
Raporda, 2014 yılında 648 kişinin doğrudan veya dolaylı olarak uyuşturucuya bağlı hayatını kaybettiği yer alırken bir diğer korkunç gerçek ise 13 yaşında bir çocuğun uyuşturucudan ölmesi.
2014 yılında yüzde 17 artarak 2016 yılında ise bonzai, metanfetamin, uyarcı maddelerin kullanımı ise yüzde 38 artmasıdır. 2015- 2016 uyuşturucu sonuçları ise daha yayımlanmamıştır .
Kayseri de ise yerel basından ve emniyetimizden alınan bilgi ve vatandaşımızın da desteği ile az da olsa verileri çıkarta biliyoruz .
2016 içerisinde uyuşturucu satışında yakalanan sayısı 100 e yaklaşmıştır. En vahimi ise İranlı 71 yasındaki F.J adında ki kadındır.
Türkiye Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığı İzleme Merkezi (TUBİM) in kayseri için verdiği veriler ise şöyledir .
2014 yılı işlem yapılan kişi sayısı 913, tutuklanan sayısı 150, 2015 yılı işlem yapılan kişi sayısı 1415, tutuklanan sayısı 230 dur.
Kayseri için madde kullanım yaş ortalaması 10 ila 25 yaş arası kullanıcı sayısı %70 bulmaktadır.
Kayseri de Uyuşturucu Mücadele konusunda gerek bağımlılığın önlenmesi amacıyla yaptıkları eğitim faaliyetleri, okul önünde alınan tedbirler, internet kafe gibi umuma açık yerlerde yaptıkları kontroller ile örnek çalışmalar gösteren, aynı zamanda satıcılara yönelik başarılı operasyonlar düzenleyen Kayseri Emniyet Müdürlüğü Uyuşturucu ile Mücadele Şube Müdürlüğümüzün güzide personellerine sonsuz teşekkür ediyorum .
Önleme konusunda ise ailelerimize çok büyük görev düşmektedir iki yıl önce sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde Yeşilay Cemiyetinin bir çalışması oldu üç gün boyunca 150 aşkın ülke ile istişare edildi. Her ülke kendi dininde eğitimi destekledi. Dini, örfü ve ahlaki eğitim şart ve aile fertlerini bir arada tutmanın önemine vurgu yapıldı. Burada Dinayet İşleri Başkanlığına, Milli Eğitim Bakanlığına, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına ve en çokta ailelere büyük görev düşüyor.
Habip KÜÇÜK (Ribat Vakfı)
Uyuşturucuyu ve keyf veren maddeler başka ülkelerden bize geliyor. Bunları biz üretmiyoruz. Kayseri, İran dan gelen uyuşturucularda geçiş noktasında ikinci sırada yer almaktadır. Kimse uyuşturucu ile mücadeleye gereken desteği vermiyor. Aileler deşifre olmaktan çekiniyor. Ancak sorun kendilerini bulduğu zaman perişan oluyorlar. Uyuşturucunun tedavisi pahalıdır. Bizim de bu tür derneklere ve çalışmalara destek vermemiz gerekir.
Hatice EVSEN (Sağlık Sen)
Madde bağımlısı olan kişilere ulaşım anlamında zorluklar yaşanıyor. Kişilere sevgi ile yaklaşılmalı. Arkadaş imkanlarından faydalanılmalıdır.
Hayri ÖZSARAÇ (Ensar Vakfı)
Uyuşturucu diğer ülkelerden bizim ülkemize geliyor. devlet bunu kontrol altına almalı. Sıkı denetim yapılmalıdır. Okul önlerinde kafelerde ve her yerde ciddi denetimler yapılmalıdır.
Salih DEMİRAYAK (Fakir ve Muhtaçlara Yardım Derneği)
Bağımlılık yapan maddeler gümrüklerden ülkemize giriyor. Gümrüklerde kesin tedbirler alındığında sorunların bir kısmı azalacaktır diye düşünüyorum. Keyif veren çakmak gazı, bali, ve bazı maddeler açıktan satılıyor. Bunlara önlemler alınmalı. Keyif veren maddelerin satılması yeniden düzenlenmelidir.
Harun GÖZTAŞ (Eğitim Bir Sen)
Kayseri'de bazı yerlerde bu tür keyif veren maddelerin satıldığı biliniyor. Emniyet görevlileri büyük satıcıyı yakalamak için bu tür küçük satıcılara zaman zaman göz yumuyor. Bu doğru bir uygulama değil. Gerektiği yerlerde müdahale edilmelidir.
Esat YAKUT (HİMAYEDER)
Madde bağımlılığı konusunda Hülya hanım gibi insanları değerlendirmeliyiz. Gençlerimiz heder olup gidiyor. Himayeder maddi ve manevi olarak desteklenmelidir.Daha çok ilgiyi hak ediyorlar bence. Hem kamu kurumları hem de bireysel olarak gerekeni yapmamız gerekir.
Lutfi ÇETİNKAYA (Emekli Müftü)
Çocukların kullandıkları silgi, kokulu kalemler ile başlayan haz alma duyguları ile başlar ve madde bağımlılığına kadar gider. Özellikle parçalanmış ailelerde, çocuklarda horlanma varsa uyuşturucuya yol açabiliyor. Dikkat etmek gerekiyor. Ailelerin parçalanmadan boşanmadan sağlıklı bir şekilde evliliklerini devam ettirmeleri madde bağımlılığını engelleyecektir.
Bahri GÖÇMEN (Büro Memursen)
Okul-Aile Birlikleri toplantılarında sürekli gündeme gelen bal, çakmak gazı kullanımı çok yüksek diye. İçki inancımıza göre haramdır. Sarhoşluk veren her şey haramdır. Aile ortamında beraber yaşasalar bile eğer anne baba çalışıyorsa çocuklarını komşuya bırakılıyor. Bu da ev ortamı şeklinde değil otel gibi kullanıldığı ve aile ortamı taşımadığı gerçeğini ortaya çıkarıyor. Çocuklar ilgisizlik yüzünden bu tür yollara düşüyor. Anne ve babanın sevgini çocuklarına vermesi gerekir.
Yerel Gündem Ortak sonuç:
1. Madde bağımlılığı, öncelikle parçalanmış ailelerde ortaya çıkıyor. Bu anlamda ailenin korunması gerekiyor.
2. Keyif veren maddelerin satışı konusunda yeniden düzenleme yapılmalıdır. Madde bağımlılığı konusunda hizmet veren sivil toplum kuruluşlarına kamu ve bireysel olarak maddi ve manevi destek verilmelidir.
3. Madde bağımlısı olanlara ulaşmanın yolları aranmalı. Tedavileri konusunda ücret talebi olmamalıdır.
HAKKI TÜRKDÖNMEZ: Sığınma Hakkı, Dünyadaki Uygulama ve TR-AB Anlaşması
Sığınma hakkı; Dünyada kabul görmüş temel insan haklarından biri olan can güvenlikli ve sağlıklı bir ortamda yaşama hakkını güvenceye alan uluslararası hukukla ilgili önemli bir insan hakkıdır.
Sığınma hakkı ya da iltica hakkı, kimi ülkelerin önceden o ülke tarafından tek taraflı olarak yada uluslararası anlaşmalarla belirlenmiş şartlara uygun başvurularda bulunan kimselere verdiği, hukuki ve siyasi bir ikamet hakkıdır. Yaşadıkları ülkede cinsel, ırksal, dinsel, politik, kültürel ve benzeri konularda ayrımcılığa uğradıklarını gösteren belgelerle hak tanıyan ülkelerin adlî yada idari makamlarına başvuran kimselerin başvuruları ülkenin ilgili komisyonlarınca incelenir ve eğer kabul görürse kişiye sığınma hakkı verilir. Böylece kişi yani sığınmacı- mülteci söz konusu devletin hukuki koruması altına girer. Bunun yanı sıra kendi ülkelerinde yaşam şartlarının ağır derecede kötüleşmesi ya da can güvenliğinin tehlikede olması durumunda da iltica talebinde bulunulabilir. Bir ülkede yaşanan iç savaş, savaş, çatışma, katliam, soykırım, terör, ekonomik çöküş gibi bir insanın bulunduğu ülkede normal yaşamının tehlikeye girdiği durumlarda sığınma isteği yapılabilir.
Dünyada uygulamada en çok ABD ve KANADA ülkelerine Meksika ve Güney Amerika başta olmak üzere dünyanın her yerinden sığınmacı gelmektedir. Avrupa Birliği ülkeleri ile diğer Avrupa ülkelerine de Ortadoğu ve Uzakdoğu ülkeleri ile Afrika dan sığınmacı gelmektedir. Uzak doğuda da gelişmiş ülkelere ve Avustralya ülkesine aynı bölgeden sığınmacı gelmektedir. Normal şartlarda savaş ve benzeri nedenlerle ani ve toplu göçmen ve sığınması hareketleri olmadıkça ülkeler ekonomik güçleri ve siyasi önceliklerine göre sığınmacı kabul etmektedirler. Sığınmacı hukukunun bizi ilgilendiren yönü kendi coğrafyamızda Türkiye ye gelen sığınmacılar ile başta Suriyeliler olmak üzere AB ülkelerine uzanan göç hareketleridir.
Geri Kabul Anlaşmasının Türkiye Cumhuriyeti ile Avrupa Birliği arasında imzalandığını, AB ülkelerinde izinsiz ikamet eden kişilerin geri kabulüne ilişkin anlaşma olduğunu söyledi. Anlaşmaya göre; Avrupa Birliği ülkelerine, Türkiye üzerinden geçerek çeşitli yollarla ulaşan mülteci ve göçmenlerin bir kısmının ülkemize geri alınmasıdır. AB tarafından Türkiye'ye vize muafiyeti uygulanması görüşmelerinde şart koşulan bir konudur.
Avrupa birliğine başvuran sığınmacılardan pasaportuyla birlikte vize alarak yada resmi yollarla gelenlerin durumu ile hiçbir resmi izin olmadan kaçak yollarla yada kitlesel olarak AB ülkelerine ulaşanların durumu bir birinden farklıdır. Bu şekilde iki grup sığınmacı vardır.
TÜRKİYE kaynak yada transit ülkede kişiye kötü muamele veya ceza vb şartlar var ise yada açık sebep göstererek kamu düzeni, iç güvenlik, milli menfaat vb nedenlerle gerekli gördüğü kişilerin geri kabulünü reddetme hakkı vardır. Yani Suriyeli mülteciler ve diğer mülteciler kaynak ülkelerine sürülmeyecektir. Türk halkının en önemli beklentisi artık AB de kalma umutları kalmadığı için denizlerde ölüm olayı da olmayacaktır. Geri gelen bir kişi için bir kişiye iltica hakkı verilecektir. Kaçak göçmenler ülkelerine gidinceye kadar Türkiye’de barınacak.Türkiye ayrıca, sınırlarda kontrol ve gözetimi arttıracak. Avrupa Birliği, pilot süre boyunca Türkiye’nin yükümlülüklerini yerine getirip getirmediğini kontrol edecek. Eğer anlaşmanın tüm gerekleri sağlanırsa, Avrupa Birliği, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına vize uygulamasını kaldıracak.
TÜRKDÖZNMEZ: ANLAŞMA TÜRKİYE'NİN DURUMUNU MEVCUTTAN DAHA KÖTÜ YAPMAYACAKTIR.
Ülkemizin hukuku, sosyal, ekonomik yapısına göre, 4-5 yıldır gerekli hazırlıklar yapıldığından dolayı, anlaşma TÜRKİYE'NİN DURUMUNU MEVCUTTAN DAHA KÖTÜ YAPMAYACAKTIR. Öngörülemez şekilde çok fazla aşırı bir yük getirmemektedir. Söz konusu sığınmacıların tamamına yakını Suriyelidir. Türkiye zaten geri kabul anlaşmasıyla gelecek mültecileri ayrıca hesaba katmadan çok sayıda mülteciyi barındıracak hukuki, teknik, sosyal altyapıya sahiptir. Ancak çeşitli alanlarda iyileştirmeler yapılmalı ayrıca devlet politikası olarak ileriki yıllar ciddi olarak planlanmalıdır. Kamuoyunda durum denizlerde mülteci ölümlerinin bitmesi yönünden olumlu karşılanmaktadır.
Hayri ÖZSARAÇ (Ensar Vakfı)
Türkiye mültecilere yaklaşık 9 milyar dolar harcadı. AB den sadece 3 milyar dolar gelecek. Resmi rakamlara göre Türkiye'deki mülteci sayısı yaklaşık üç milyon ama gayri resmi rakamlara göre mülteci sayısı sekiz milyondur. Açıklanan bu rakam devletin harcamış olduğu rakamdır. Bir de STK'ların harcadığı rakamlar var.
Harun GÖZTAŞ (Eğitim Bir Sen)
Mültecilerin iskan politikalarında hatalar yapıldı. Suriyeli vatandaşları ülkemizde büyük sorun oluşturan ve terör örgütlerine yardım eden illere yerleştirmesi gerekirdi. İskan bu illerde daha düzenli olurdu. Güvenlik sorunları daha minimize olabilirdi. Kız alıp vermeler ile sorunlar azalırdı. Teröre destek verenler ihbar edilirdi. Suriyelilerin çoğu bu ülkede sadık vatandaş olarak kalırlar. Milli menfaatlerimiz için yeniden bir iskan politikası yapılmalıdır. SUR gibi yerlerde yeniden yerleşimler yapılmalı. terör unsurları dikkate alınmalıdır.
Esat YAKUT (HİMAYEDER)
Ülkemizde sığınmacılar konusunda yanlış politikalar uygulandı. her yerde sokakta, cami avlusunda Suriyeli var. Oysa bunlar kamplarda durmalıydı. Bu konuda sınıfta kaldık. Geri Kabul Anlaşması ile takas yapılacaktır. Bu takaslar neye göre yapılacaktır. AB ülkeleri kalifiye göçmenleri kabul edecek ancak vasıfsız olanlar bizim ülkemizde kalacaktır. Bu çok anormal bir durumdur. Doktorlar, öğretmenler ülkemizde doktorluk ve öğretmenlik yapamıyor.
Recep YAŞAR (MAZLUMDER)
Vizelerin kaldırılması iyi sonuçlar verebilir. Vize muafiyeti önce meslek gruplarına açılacak diye düşünüyorum. Suriyelilerin asgari geçim standardını aslında devlet sağlıyor. Suriye gibi baskıcı bir rejimden kopup gelen insanların bir kısmı kötü yollara düştü. Bir kısmı terör örgütlerinin eline geçti. Türkiye sığınmacıları aldıktan sonra daha iyi bir ortam hazırlaması gerekirdi. Eğitim ve intibaklar daha ciddi yapılmalıydı. Bu insanları kaldıkları yerler varoş veya daha kötü yerlerdir. Bu tür yerlerde kalanlar bir süre sonra madde tacirlerinin eline düşebiliyor.
Adnan EVSEN: (Kayseri kMM Temsilcisi):
Geri kabul anlaşması iyi sonuçlar vermeyebilir. Silah altında kalan Suriyelileri ülkemize almak noktasında bir sorun yok. Ancak diğer batılı ülkeler gereği kadar destek vermiyorlar. Sınıfta kalan AB ülkeleri. İnsan ölümlerinin para ile karşılığı olamaz. Türkiye'ye gelen Suriyelilerin eğitimleri, intibakları, meslek edinmeleri daha ciddi sağlanmalıdır.
Recep YAŞAR (MAZLUMDER)
Vizelerin kaldırılması iyi sonuçlar verebilir.
Genel Gündem Ortak Sonuç:
1. Sığınmacılar konusunda Türkiye üzerine düşeni AB ülkelerinden daha fazla yapmaktadır. AB tarafından yapılan yardımlar yetersiz. Daha fazla yardım yapılmalıdır.
2. Sığınmacıların iskan politikaları için daha stratejik öneme sahip bölgeler seçilmelidir. Bu tür politikalar terörün önlenmesi noktasında katkı sağlayabilir.
Değerlendirenler
Adnan EVSEN
Kayseri kMM Hamalı