YER: MÜSİAD Toplantı Salonu
TARİH: 05.12. 2015
KATILIMCILAR
DERNEK, VAKIF VE GİRİŞİMLER
1/ Emlakçılar Derneği ( Mehmet Kıran – Başkan )
2/ Hareketa Azadiya İslami ( M. Atik Okuyucu – İl Temsilcisi )
3/ İpekyolu Yardımlaşma Derneği ( Abdulkerim Avanoz – Başkan )
4/ Elazığ Kültür Sanat Derneği ( Serdar Kara – Başkan )
5/ Elazığ STK Platformu ( İbrahim Bahşi – Dönem Sözcüsü )
6/ Palu Derneği ( Muhittin Karabulut – Yön. Kur. Üyesi )
7/ Karayolları Trafik Güvenliği Derneği ( Hakkı Tüver – Başkan )
8/ Bingöllüler Derneği ( Suphi Döner – Başkan
9/ Gökdere Derneği ( Selahattin Gürgöze – Başkan )
10/ Birlik Vakfı ( Selahattin Canpolat – Bşk. Yard )
11/ Evrensel Hafızlar Derneği ( Abdurrahman Gül – Başkan )
12/ Arıcaklılar Derneği ( Abdulkadir Ünal – Başkan )
MESLEK ODALARI
SENDİKALAR
1/ Eğitim Bir Sen ( Yetgin Er – Başkan Yardımcısı )
2/ Sağlık Hak Sen ( Abdulkadir Ünal – İl Temsilcisi )
KANAAT ÖNDERİ VE BİREYLER
1/ Menderes Yıldırım – Eğitim Bir Sen Üyesi
2/ Sezai Somunkıran – İpekyolu Derneği Y.K.Ü
GÖZLEMCİLER
Siracettin Sarı ( Hak- Par İl Başkanı )
BELEDİYE BAŞKANLARI
MESAJ YOLLAYANLAR
DİĞER KATILIMCILAR
MEDYA
Kanal Fırat
Kanal 23
Kanal E
Kanal 5
MODERATÖR
Ercan Sözüer ( TkMM Girişimcisi )
KONULAR
GENEL KONU: Uluslararası İlişkiler ve Terör
KONUŞULANLAR
Atik Okuyucu: 1979’ da İran’da yapılan devrimin arkasında Amerika vardı. Daha sonra 1980’ de Türkiye’ de askeri bir darbe yapıldı. Bu darbenin ezdiği insanlar bugün Suriye’ de İran ile beraber hareket etmektedirler. Şia olarak adlandırdığımız bu mezhep Türkiye’ ye kendi fikirlerini ihraç etmeye çalışırken, Müslümanlar arasına nifak tohumları ekmeyi amaçlamaktadır.
Günümüzde terörün ortak bir tanımı yoktur. İngiltere’ nin İRA terörü varken, İspanya’ nın ETA terörü vardır. Türkiye’ nin PKK’ si Mısır’ ın ise Müslüman Kardeşleri vardır. Birilerine göre terör örgütü olan bir diğerine göre kurtuluş mücadelesi veren bir örgüt olabiliyor. Uluslar arası egemen güçler bütün kuvvetlerini Ortadoğu’ ya getirip burada gelişmiş yeni silahlarını denemektedirler. Bunu sırasıyla Irak, Mısır ve Libya’ da denediler bugün ise Suriye ile devam etmektedirler. Bunlar aslında leş kargalarıdırlar, Müslüman ülkelere hiçbir faydaları olmamaktadır. Müslüman olduğunu iddia eden İran ve Hizbullah hareketinin binlerce insanı katleden ve milyonlarcasının göç etmesine sebep olan Esed rejimini desteklemesi kabul edilemez bir durumdur. Burada bir din savaşı değil, birinci ve ikinci paylaşım savaşlarının devamı olarak bir paylaşım savaşı söz konusudur. Bizim ülke olarak üzerinde durmamız gereken şey bu egemen güçlere karşı takınmamız gereken tavırdır.
Mehmet Kıran: Türkiye 1970 li yıllardan beri terör belasından bir türlü kurtulamamıştır. Tabii bunda dış güçlerin etkisi oldukça fazladır. Türkiye’ nin bu coğrafyada güçlenmesi ve lider ülke olması istenmemiş, bunun için kimin elinden ne geliyorsa yapmıştırlar. Türkiye’ nin bu coğrafyada 600 yıllık bir hakimiyeti vardır. Yüzyıllarca Osmanlıyı yıkmak için oynanan oyunlar bugün Türkiye Cumhuriyeti için oynanmaktadır. Bunun için; sağ-sol, Alevi-Sünni ve Türk-Kürt kartlarını ileri sürmüşlerdir. Oysa bugün ne sağ-sol ayrımı ne de Alevi – Sünni ayrımı söz konusudur. Yarın başımıza bir iş geldiğinde yine hep birlikte Çanakkale ruhuyla hareket edeceğimize inanıyorum. Dış güçler bilmelidirler ki; bizler Osmanlının son zamanında tüm gücümüzü ve silahlarımızı dahi kaybettiğimiz bir anda bile Çanakkale’ de destan yazmış bir milletiz. Kaldı ki bugün Türkiye her türlü askeri teçhizata ve dünyada ilk dörde giren bir orduya sahiptir. Bugüne kadar nasıl sahip olamadılarsa bundan böylede sahip olamayacaklardır.
Terör son birkaç yılda kendisine uzatılan zeytin dalını iyi değerlendiremedi. Keşke son beş altı ayda yaşanan olaylar olmasaydı, can kayıpları olmasaydı ve düşmanlarımız da bu duruma sevinmeseydi. Umuyorum terörün üst aklı olan insanlar bu hatalarından dönerler, silahlarını gömerler ve hep birlikte kardeşçe yaşamanın yollarını ararlar.
Rusya ile yaşanan uçak düşürme meselesinde Türkiye kesinlikle haklıdır. Türkiye her zaman sınırlarını koruyacak güce sahip olmuştur. Burada Türkiye’ yi haksız göstermeye çalışan Rus medyası diğer dünya devletlerinden gerekli cevabı almışlardır.
Abdulkerim Avanoz: Öncelikle hava sahamızı ihlal eden Rusya’nın devlet başkanının Türkiye’ ye yönelik tavırlarını şiddetle kınıyor ve lanetliyorum. Bitmek bilmeyen terörün iç ve dış destekçilerini de huzurlarınızda lanetliyorum. Türkiye dışında hiçbir yerde bir siyasi partinin sırtını bir terör örgütüne dayayarak meclise girip siyaset yaptığını sanmıyorum. Türkiye’ de meydana gelen bir terör eylemi o siyasi partinin başkanı tarafından hiç utanmadan ve sıkılmadan ülkenin başbakanına ve cumhurbaşkanına mal edilebiliyor. O genel başkanın Kandil’ deki elebaşları için tek kelime ettiğini ne gördük, ne de duyduk. Bu tür siyasi partilerin meclise girmelerine sebep olanlar kim olursa olsun bir yanlışın içerisindedirler. Her türlü hak arama meclis çatısı altında yapılabilir. Böyle otuz kırk yıl silaha sarılarak, Türkiye’nin gelişmesine engel olarak ve maddi ve manevi zarara uğratarak bir yere varılmaz. Terör örgütü tarafından kaçırılan ana muhalefet partisi milletvekili; arkadaşlar bana iyi davrandı diyor, o partinin genel başkanı hendek kazanlara; arkadaşlar bunu yapmasın diyor. Böyle bir söylem kabul edilemez ve terörle mücadele bu tür söylemlerle yürütülemez. Bu ülkede kimin dost, kimin düşman olduğu belli değil doğrusu.
Uluslar arası ilişkilerde elin atına binen her zaman yayadır. Mutlaka kendi kaynaklarımıza veya dostluklarına inandığımız ülkelerin kaynaklarına yönelmeliyiz. Türkiye’ nin savaş araç gereçlerini temin etmesi gerekir. Başka ülkelere güvenmek mutlaka bir gün pişmanlık yaratacaktır.
İbrahim Bahşi: Uluslar arası ilişkiler ve terör konusunu ele alırken fotoğrafın bütününe bakmak lazım. Yaşadığımız coğrafyada uluslararası ilişkileri ve terörü birbirinden bağımsız olarak ele almak mümkün değildir. Gönül coğrafyamızda ne zaman ki birileri ayağa kalkmış ve ümmeti temsil etmeye başlamışsa, bu millete değişik şekillerde tuzaklar kurulmuş ve engel olunmaya çalışılmıştır. Bugün bu durumun çok somut bir örneğini görmekteyiz. Suriye’ yi de aynı şekilde ele almak gerekir. Maalesef her gün coğrafyamızda yüzlerce ve binlerce Müslüman’ın kanı dökülürken kılını dahi kıpırdatmayan Avrupa, Paris’ te yaşanan bir terör eylemi sonucunda kıyametler koparabiliyor. Demokratik tüm hakları askıya alabiliyor, sokağa çıkma yasağı ilan edilebiliyor, iletişim kanallarına yasaklar getirebiliyor. Tüm dünya en üst düzeyde tepki gösterirken, söz konusu bizim coğrafyamız olduğunda ise herkes kör, sağır ve dilsiz olabiliyor.
Hak ve batıl arasındaki mücadele devam ettikçe ister PKK olsun ister başka bir örgüt olsun mutlaka bu ümmetin başına bela edilecektir. Önemli olan bizlerin ümmet ve millet olarak onlara karşı duruşumuzdur. Sadece dua ile değil fiili olarak ta bunu pratiğe dökmeliyiz. Müslüman ülkelerdeki kan ve gözyaşının dinmediği hepimizin malumudur. Bölgede dik duran, birliği bozulmamış ve ümmeti temsil eden tek ülke biziz. Üzerimizde oynanan oyun da bu yüzdendir. Tabii burada emperyalizmin sağ kolu Amerika ise Rusya sol koludur. Amerika ne kadar müttefik görünse de sağ gösterip sol vurmayı iyi bilen bir ülkedir. Bugün ülkemizi bir bataklığa çekme çabası vardır, Allah zalimlere bu fırsatı vermez inşallah.
Rusya ile yaşanan sorunda ülkemiz, angajman kurallarına göre ne yapılması gerekiyorsa onu yapmıştır ve biz millet olarak bunun arkasındayız. Tüm bu zulümler bölgemizde yaşanırken, yani Rusya olsun, Esad olsun, diğer Baas rejimleri olsun; Müslüman olduğunu iddia eden İran’ın tavrı bizleri ayrıca derinden üzmektedir. Türkiye’ de belli bir düşünceye sahip insanlara İrancı diye etiket vuran basın yayın organlarının bu duruma sessiz kalması ise çok manidardır.
Abdurrahman Gül: Arkadaşlarımız hemen hemen birçok konuya temas ettiler. Ancak Türkiye’nin ahlaki olarak büyük bir çöküntünün içerisinde olduğunu belirtmekte fayda görüyorum. Gavurdan dost domuzdan post olmaz diye bir gerçeklik vardır ve bizler buna karşılık kendi içimize bakacağız. Biz bir İslam ülkesiyiz, Osmanlı döneminde özellikle doğuyu ayakta tutan tekke ve zaviyeler vardı. Bunlar kaldırıldı ve burada yetişen nesil de ahrete intikal edince, yeni yetişen nesil inançsız bir şekilde yetişti. Bunu fırsat bilen dış güçler de gelip gençlerimizi sağcı yaptı, solcu yaptı ya da başka bir şey yapmaya devam edecekler.
Bizler birer babayız, birer aile reisiyiz ve bunun sonucu olarak ta evlatlarımıza sahip çıkmak zorundayız. Bu konuda sivil toplum kuruluşları da sorumluluklarını bilmeli ve bu konularda duyarlılık göstermek zorundadırlar. Bir çocuk dünyaya geldiğinde kafası, midesi ve ruhu boş olarak gelir. Kafasını ilimle doldurmadın mı cahil kalır, midesini helal lokmayla doldurmadın mı cani olur, ruhunu da ibadetle doldurmadın mı isyankâr olur. Bizim en büyük zayiatımız Kur’an’ sız bir hayat güneşsiz bir dünya gibidir. Kur’an’ ın emirlerinin yaşanmadığı yerde hak, hukuk ve adaletten bahsedilemez. Bizler birbirimize bağlanıp birbirimizi sevmek ve birlikte yaşamak zorundayız.
Muhittin Karabulut: Anarşi ve terör dünyanın kuruluşundan beri vardır. Habil ve Kabil’ den tutunda günümüze kadar gelmektedir. Bugün Ortadoğu’da zalimane işler yapılıyor ve çok büyük bir dram yaşanmaktadır. Bizlerin yalvararak bu terörü durdurma şansı yoktur. Rusya gibi, ABD ve İngiltere gibi sınırı olmayan, ırktaşı olmayan ülkelerin gelip Ortadoğu’ da Müslüman kanı akıtmaları kabul edilemez. Namus olarak kabul ettiğimiz sınırlarımızın ihlal edilmesi sonucu düşürdüğümüz uçaktan dolayı Ruslar, içimizden bir sürü taraftar bulmaktadır. Bu; Müslümanlar için acı bir durumdur. Bugün bizim çocuklarımız Ege ve Akdeniz’ de boğulmaktadır. Kenar mahallelerimizdeki Suriyeli kardeşlerimizin durumu içler acısıdır. Bu duruma nasıl dayanabiliyoruz ona da hayret ediyorum.
Bölge aktörlerinden İran bugüne kadar hiçbir zaman Müslüman olamayan bir ülke ile savaşmamıştır ve adeta Müslümanların başına bela olmuş bir durumdadır. Bugün Yemen’ de Suriye’ de ve Lübnan’da durmadan fitne üretmektedir. Dün Cuma namazında Rusya’ya dua edildiğini de bilmenizi isterim. Bu çok acı ve kabul edilemez bir durumdur.
Bugün Türkiye’ de ki olaylara baktığımızda artık hak arama mücadelesinden çıkmış ve çete gibi, eşkıya gibi hareket etme durumu söz konusudur. Tamamen Müslüman kanı akıtmaya odaklanılmış. Bizim her şeyden önce güçlü ve birlik ve beraberlik içerisinde olmamız gerekiyor. Dünyanın neresinde zulme uğrayan bir Müslüman varsa onun acısını yüreğimizde hissetmeliyiz.
Hakkı Tüver: Terör tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’ de de tüm hızıyla devam etmektedir. Bizim gelişmemiz önündeki en büyük engeldir. Daha güçlü ve huzurlu bir ülke olabilmemiz için bu zilletten bir an önce kurtulmamız gerekiyor. Terörün kaynağına inip, yüzde doksan dokuzu Müslüman olan bir ülkede sebeplerini ortaya çıkarmalıyız. Birlikteliği nasıl sağlayacağımızı düşünmeliyiz. İslam kardeşliğini sağlamalıyız.
Bugün demokrasi dediğimiz şey herkes için gereklidir ve bir gün mutlaka herkese lazım olacaktır. Dört bir yanımız sorunlarla çevrilidir. Bugün Bayırbucak Türkmenlerine yardım edebilmemiz için bizim güçlü bir ülke olmamız gerekir. İyi bir siyaset izleyip uluslar arası güçlerle birlikte hareket edilmelidir.
Ülkemizin sınırları, ülkemizin varlığıyla yokluğu açısından çok büyük önem taşımaktadır. Bir ihlale göz yumulduğu ve sessiz kalındığı zaman bu hep böyle devam eder.
Türkiye’ nin bölgede söz sahibi olabilmesi için İslam kardeşliğini ön plana çıkarmalıdır. Hak ve hukuka riayet edebilmemiz için gençliğimizin üzerine önemle eğilmeliyiz.
Serdar Kara: Yapılan konuşmalara baktığımızda genellikle gerçeklikten uzak ve duygusal olarak olaylara yaklaşıyoruz diyebiliriz. Uluslararası ilişkilerde Türkiye’ nin en büyük eksikliği milli bir politikasının olmamasıdır. Bugün komşularımızdan hemen hiç biriyle ilişkilerimiz iyi değil. Bizim önce kendi eteğimizdeki taşları dökmemiz gerekiyor. Biz ne yaptık ve neden bu hale geldik diyebilmeliyiz. Bunun da sebepleri; siyasilerin ciddi olarak bu işin üzerine gitmemeleri, dış politikada liyakat sahibi kişilere görev verilmemesidir. Dolayısıyla bu durum biz seçmenlerden kaynaklanmaktadır. Şimdi gündemde yeni bir anayasa var ancak bunun tam olarak çözüm getireceğine inanmıyorum. Dış güçler her zaman puslu havayı sevmiştir. Ben 38 yaşındayım ve bildiğimden beri Türkiye hep böyle bir terör yumağı içerisinde yuvarlanmıştır. Bunun temel sebeplerinden biri Allah korkusunun insanların içerisinden alınmış olmasıdır. Bunun da sebebi iletişim belasının içerisinde olan bir Türkiye’ nin olmasıdır. Bunun başında da televizyonlar var. Siz dünyanın hiçbir yerinde bir ülkeyi haklı olduğu halde haksız gibi gösteren bir medya ordusu göremezsiniz. Bakıyoruz bunların başında Amerikalılar ve Rus iş adamları var. Zaten biz kendimizi onlara teslim etmişiz. Dün bir köşe yazısında ‘‘one minute ’’ olayından sonra Türkiye’nin ticaretinin en çok arttığı ülkelerinin başında İsrail gelmektedir. Bu da, bizim kişilere veya ülkelere göre politika ürettiğimizi göstermektedir. Çok acilen Türkiye’ nin oturup milli bir dış politika belirlemesi lazım.
Bugün bir kurumda hata yapan bir kişinin sürgün edilmesi söz konusu olduğunda ilk olarak neresi akla gelir, tabii ki doğu bölgelerimiz akla gelir. Peki bu insanları oraya gönderdiğinizde zaten karışık olan o bölgede bu insanlardan ne kadar verim alabileceksiniz. Ne malum ki gidip onlardan olmayacak. Biraz da kendi terörümüzü kendimiz yaratmıyor muyuz?
Bugün hangi Amerikan filminde Amerikan bayrağı gösterilmiyor, sorarım size. Şayet para almak istiyorsanız kanunun da gerekli kıldığı şekilde Amerikan bayrağını filmin en az bir sahnesinde göstermek zorundasınız. Bir de bizim filmlerimize bakın. En milliyetçi filmlerimizde bile ne bayrak ne de ezan sesi görebiliyorsunuz.
Bu dönemde insanları vurmak istiyorsanız ya eğitimle vurursunuz ya da televizyonla vurursunuz. Türkiye’ de herkes her şeyi çok iyi biliyor, herkes her şeye vakıf ancak masada imzaları atamıyoruz. Onlar yüz yıllık politika yaparken biz bir ay sonrasına çek verirken bile iki defa düşünmek zorunda kalıyoruz.
Selahattin Gürgöze: Tabii ki biz duygusal bir toplumuz, ancak duygusallıktan öte genel anlamda sesimizin Ankara’ya ulaşması ve alınabilecek tedbirlerin alınması önemlidir. Yapılacak bir anayasada köklü ve kalıcı değişiklikler yapılmalı. Bunun nen önemli gerekçesi de; batı toplumunda birkaç kişinin ölmesiyle kıyametler koparılırken, bizim coğrafyamızda her gün yüzlerce kişi ölmesine rağmen onlar için bir anlam ifade etmemesidir. Bu durumu yakın zamanda görünce bizlerin silkelenip kendimize gelmemizin önemi bir kez daha öne çıktı. Mevcut durumda ülkemizin birlik ve beraberliğe ne kadar ihtiyacının olduğu bir kez daha gözler önüne serilmiştir. Bizler içeride birbirimize karşı barışık olmaz isek dış güçlerin ellerinden gelse Rusya hadisesinde olduğu gibi bizleri bir kaşık suda boğmak istediklerini bir kez daha gördük. Sevenimizin olmadığı ve kafirden dost olmayacağı Kur’an-ı Kerim’ de açıkça belirtilmiştir. Müslüman aleminde liderlik vasfının bizim üzerimizde olduğu açıkça ortadadır. Rusya’ nın bu tavrını şiddetle kınıyor ve dik ve onurlu tavrımızın devam etmesini umuyorum.
Menderes Yıldırım: Ben küçük resmin herkes tarafından doğru yorumlanacağına inandığım için, büyük resmi yorumlamaya çalışacağım. İki tane dünya savaşı geçiren dünyamızda şekillenme güçlüler tarafından yapıldı ve güçsüz çoğunluğa rağmen yapıldı. İstisnaları tenzih ederim ancak kurtuluş savaşları adı altında kurtarıcılar ikram edildi, heykeller dikildi ama işin altı boştu ve tüm bunlar halka rağmen yapıldı. Bugün de bunun sancısı yaşanmaktadır, kapitalizmin sunduğu projeler ve cetvelle çizilen sınırlar çöktü ve resmiyette olmasa da gayri resmi olarak bitmiştir. Arap baharına baktığımızda bu sunulan rejimler ve kahramanlar orada da çöktü ancak bu İslami cemaatlerin grupların ve partilerin hazır olduklarından dolayı değil hakikate rağmen sunulduğu için çöktü. Tabii ki yerli halklar yabancı zihniyetlere karşı hazır olmadıkları için büyük bir sancının içine girdiler ve Suriye’ de olduğu gibi halen de artarak devam etmektedir. Ancak bu yerli halklar sonucu belirleyecek unsur olmaktan çok uzaktırlar. İster Türkiye olsun ister İran, sonucu belirleyecek güçler değillerdir. Birleşmiş Milletler’ in beş daimi ülkesi fiilen ordadırlar ve üçüncü dünya savaşının ya hazırlığını yapıyorlar ya da başlangıcını yapmış bulunmaktadırlar. Bizim yapmamız gereken nerde olursa olsun iktidarın yanında olmalıyız ancak zülfü yare de dokunmalıyız.
Bugün Türkiye’ nin yaşadığı sancılar ikinci dünya savaşının dünyaya verdiği sancılardır. Herkes kendi çapına göre bu sancıları çekmektedir. Özellikle Ortadoğu çok ciddi bir dönemeçtedir. Biz bugün nasıl ki Tanzimat neslini batılılaşma konusunda kınıyorsak yarın ki nesil de bizleri kınayacaktır. Türkiye’ de mesele ırk, mezhep ve tarikatların ötesinde yarınları görme adına tek vücut olma zamanıdır. Kendi doğru ve gerçeklerimizin yanında değil genel doğru ve gerçeklerin yanında olmalıyız diye düşünüyorum.
Bugün Güneydoğu’ da hendek kazanların arkasında milyonların desteği yoktur ve devlet erkinin de can, mal ve namus güvenliği için ben buradayım demesi lazım. Bunların geçeceğine inanıyorum çünkü halkın feraseti hakikatin yanındadır. Bu realiteyi görüp yargısız infazlar yapmamalıyız.
Selahattin Canpolat: Geçmişte yaşadığımız ikiz kuleler meselesini hepimiz hatırlıyoruz. Bunun yanı sıra Irak, Libya gibi Arap ülkelerini hepimiz takip ediyoruz. İkiz kuleler vurulduğunda söylendi ki; o gün Yahudiler’ in kulağına fısıldanmış ve kimse işe gitmemiş. Bundan yola çıkarak; kendi ırklarını kurtarmak adına birçok ırkı yok edebiliyorlar diyebiliriz. Yani tüm Müslümanlara savaş açmak için iki uçakla tertiplenmiş iyi bir senaryoyu hayata geçirdiler. Bizler de ancak meydanlarda kitlesel basın açıklamalarıyla yetindik.
Bir yandan bunlar yaşanırken bizim Müslüman ülkelerdeki liderler iki gece geçirmek için 7 tırla Türkiye’ye gelecek kadar şaşırmış durumdalar. Bunun bir Müslüman’ a ne kadar yakıştığı hepinizin malumudur. Bugün Mursi seçilmiş bir cumhurbaşkanı olarak içeridedir ve bizler yine kitlesel basın açıklamaları ve duadan başka bir şey yapamadık.
Güneydoğu’ da yaşananların bir Kürt meselesi olmadığını her zaman ki gibi yinelemek isterim. Bir grup başka inanca sahip insanların ülkemizi karıştırmak adına yaptıkları bir şeydir. Bu insanlar ne istedi de talepleri kabul edilmedi ben merak ediyorum doğrusu. Tüm bu olaylar yaşanırken öte yandan bunlara oy verip güçlü kalmalarını sağlayanlara da bir anlam vermekte zorlanıyorum.
Siracettin Sarı: Tabii konumuz çok geniş ve bugün dünyada en çok konuşulan konuların başında gelmektedir. Terörün henüz tam olarak yapılmış bir tanımı yok bizim ülkemizde. Şiddetin ucu kime dokunursa bir tepki gösteriyor ama dokunmadığı sürece de ona bir tanım getirip üzerinde durmamaktadır. Terörizm günümüzde evrensel bir konuma geçmiş bulunmaktadır. Herhangi bir ülkede veya bölgede yaşanan bir olgu değildir. Tabii terörizm durup dururken ortaya çıkmıyor. Bunun siyasal, sosyolojik, ekonomik ve kültürel nedenleri vardır. Örneğin bugün Ortadoğu’da böyle bir sarmalla karşı karşıyayız. Ancak bunu yaratan sorunları görmeden sadece soyut olarak yaklaşmak terörizm sorununa bir çözüm getirmez. Terörizmin amacı korku ve kaos ortamı yaratmaktır, yoksa gidebileceği bir nokta yoktur. Gerek ön Asya’ da, gerek Ortadoğu’ da gerekse Avrupa’ da olsun bunların amaçladıkları bir yer yoktur ama bir korku ve panik yaratmak ve devletler arasında huzursuzluk yaratmak gibi bir amaçları vardır. Fakat terörizm bugün Ortadoğu’da geniş alanlarda hakimiyet sağlıyor ve yerleşik bir hal almaya başladı ve buradan dünyaya terör ihraç eder bir hale geldi. Bu durumun ortaya çıkmasında emperyalist dediğimiz devletlerin büyük bir payı vardır. Bin ladin bu durumun en somut örneğidir. Yani kendi yetiştirdikleriyle şimdi tekrar savaşmak zorunda kalıyorlar. Bugün uluslar arası kargaşanın sebebi ne dinsel savaştır ne de mezhepsel savaştır. Tamamen bir çıkar ve egemen olma savaşıdır. Örneğin daha düne kadar Rusya ile dosttuk. G 7 zirvesinde Putin ile Erdoğan sarmaş dolaştılar. Ne oldu da hemen karşıt güçler haline geldiler. Demek ki buradan çıkaracağımız ders şudur; devletlerde ebedi dostluk ve ebedi düşmanlık yoktur, ebedi çıkar vardır.
ÖNERİLER
ORTAK SONUÇ
DEĞERLENDİRME
İLETİŞİM
SİVİL TOPLUM İLE
80 den fazla sivil toplum örgütüne E-Mail, SMS ve sözlü olarak haber verildi.
MİLLETVEKİLLERİ İLE
Milletvekillerine E-Mail ve SMS atılarak toplantı hatırlatıldı.
MEDYA İLE
İldeki neredeyse tüm yazılı ve görsel basın davet edildi, dört tv kanalı katıldı.
KATILIMCILARLA
SONUÇLAR
DEĞERLENDİREN KİŞİ
Ercan Sözüer / Elazığ kMM Girişimcisi