YER: Türkan Saylan Kültür Merkezi – Benal Nevzat Salonu Kat: 7 – Alsancak/İzmir
TARİH: 06.03.2015, Cuma
KATILIMCILAR
DERNEK, VAKIF VE GİRİŞİMLER
1/ Funda Bayrı Ersoy – DOHAYDER Bşk. Yrd.
2/ Ö. Mustafa Aytekin – İZDİM Bşk.
3/ Göknur Yazıcı – Kadın Yazarlar Derneği
4/ Abdullah Çıstır – İzmir Romanlar Derneği Bşk.
5/ Ferhan Ademhan – Anadolu Birlikleri Federasyonu Bşk.
6/ Günseli Türkoğlu – ENKAFED (Ege Nilüfer Kadın Der. Federasyonu) Yön. Kur. Bşk.
7/ Şehrazat Mercan – EGEÇEP (Ege Çevre Platformu)
8/ Hülya Uslu – KA-DER
9/ Ayla Erdoğan – KİHEP (Kadının İnsan Hakları Eğitim Programı)
10/ Mete Hüsünbeyi – Konak Kent Konseyi Mülteci ve Göçmen Çalışma Grubu Bşk.
11/ Badegül Güler – İzmir Kadın Dayanışma Derneği
12/ Semra Tokerler – Konak Kent Konseyi Kadın Meclisi
13/ Özlem Coşan – EYYİD
14/ Elif Candüz – İzmir Üniversiteli Çalışan Kadınlar Derneği
MESLEK ODALARI YOK!
SENDİKALAR YOK!
KANAAT ÖNDERİ VE BİREYLER
1/ Koç Ali Al – Anadolu Birlikleri Federasyonu Onursal Bşk.
2/ Nilden Şahika Bayrı – Köşe Yazarı
3/ Mustafa Bilen – Emekli Öğretmen
4/ Ali Gül – BNM Haber Sitesi
5/ Esra Ben – İzmir Romanlar Derneği
6/ Şevki Figen – Emekli CEO
7/ Hüseyin Cemiloğlu – Anadolu Birlikleri Federasyonu
8/ Fikriye Şahin – İZDİM
9/ Batuhan Canözler
10/ Ekrem Yelmaz – İZDİM Basın
11/ Mustafa Sayın – Ege Üniversitesi Gazetecilik
12/ Mustafa Poyraz – İZDİM
13/ Meltem Rusçuklu – Reklamcı
14/ Noyan Rusçuklu – Mimar
15/ Serdar Bağ – Çalışma Bakanlığı
16/ Meral Yalçın – Emekli (İzmir Büyükşehir Bel.)
17/ Nilgün Akdeniz – Emekli Bankacı
18/ Figen Tütüncüoğlu – Emekli
19/ Salim Çetin – Konak Belediyesi
20/ Aylin Kadıoğlu – Konak Belediyesi
21/ Çağatay K. Eren – Bilkent Üniversitesi
22/ Taner Doğan – Bornova Belediyesi Meclis Üyesi
23/ Nilgün Kebapçıoğlu – Emekli
24/ Birsen Sütçü – Emekli Öğretmen
25/ Cangül Bilgehan –
26/ Hülya Yardım – Mustafa Balbay Danışman
27/ Sevgi Göcek – Emekli
28/ Nur Duman- Konak Kent Konseyi Kadın Meclisi
29/ Müzeyyen Dinçer – Konak Kent Konseyi Kadın Meclisi
30/ E. Şennur Barutçu – CHP
31/ Süleyman Eryılmaz – HDP Yön. Kurulu
32/ Hasan Ali Kemal – YSGP
33/ Sema Kaya – Konak Kadın Meclisi
34/ Pervin Mısırlıoğlu E.
35/ Burak Oğuz
36/ Hürriyet Mısırlıoğlu
KATILAN MİLLETVEKİLİ
Mustafa Ali Balbay – CHP İzmir Milletvekili
BELEDİYE BAŞKANLARI Yok!
BÜROKRAT Yok!
AKADEMİSYEN Yok!
MESAJ YOLLAYANLAR!
Erdal Kalkan – İzmir Bağımsız Milletvekili
DİĞER KATILIMCILAR
1/ Nazik Işık – CHP Sosyal Politikalardan Sorumlu MYK Üye Yrd. – Eşit Yaşam Derneği
2/ İbrahim Akın – YSGP MYK – HDK
3/ Sondre Bjotveit – Norveç Büyük Elçiliği 1. Sekreteri
MEDYA
1/ Yeni Ekonomi – Orkan İştar
MODERATÖR
İlhami Mısırlıoğlu – İzmirizmir.Net Yayın Danışmanı
KONULAR
GENEL KONU: Toplumda şiddet kültürü: Kadına, azınlıklara ve farklılıklara şiddet hangi zeminde yükseliyor?
YEREL KONU: Genel Seçim atmosferi
Başlama: 14:02
Bitiş: 16:55
PM: İlhami Mısırlıoğlu’nun uyarısıyla toplantıyı zamanında açtı. Bugünkü toplantının İ. Mısırlıoğlu moderatörlüğünde yapılacağını ifade ederek toplantıyı başlattı. Mustafa Balbay aradı ve yolda olduğunu bildirdi.
İM: Her ayın ilk Cuma, Cumartesi ve Pazar günleri Türkiye’nin 22 ilinde bir sivil girişim olarak bir araya gelen ve Vekil- müvekkil buluşması olan TkMM’yi, ilk kez katılanlar için kısaca tanıtalım. İki konu tartışılıyor, bir genel, bir de yerel konu ve sonra raporlanıyor. TkMM sitesinde yayınlanıyor. Bir yıllığına Norveç, TkMM'ye destek verdi. Bir yıl sonra bir araya gelince "verilen para doğru değerlendirildi, biz bundan çok memnunuz, daha uzun vadeli plan yapabilmeniz için 3 yıllık destek daha vermek istiyoruz" dediler. Bu vesile ile birlikte çalıştığımız Norveç Büyük elçiliğinden bir yetkili (Mr. Sondre Bjotveit) bugün izleyici olarak aramızda aramızda. Katılımı nedeniyle kendisine teşekkür ediyoruz.
Balbay’la olan arkadaşlığından söz eden Mısırlıoğlu, “Ben burada İGD’nin bölge sekreteri iken Balbay İGD’nin birim sorumlularımızdandı. Zor dönemlerden geçildi. Bugün aramızda kimi konularda farklı yaklaşımlar olsa da bir ortak geçmişimiz var” dedi.
PM: Saat değişikliklerinden ve programın akışından bahsetti. Videonun izlettirilmesini istedi.
İ.M: Başta kadına yönelik olmak üzere, şiddet konusunda toplum gerçeklerle yüzleşmek zorundadır. Biz buraya ön yargılarımızı dışarıda bırakarak geliyoruz. Sakin, sabırlı, ön yargısız tartışmalar yapmalıyız.
14:15 video izlemeye geçildi.
İM: Şiddetin ailede büyütüldüğüne dair kültürümüzdeki ERKEK çocuğu koruyan sözlerinin ardından STK’ların 5’er dakikalık konuşma hakkı olduğundan ve kurallardan bahsetti.
Abdullah Çıstır (İzmir Romanlar Derneği Bşk): Dezavantaljı toplumuz ve kendimizi ifade edemiyoruz. Biz buradayız dedikçe onlar olamazsınız dediler. 2010'daki 5 Ocak Selendi olaylarında romanlara saldırı oldu ama ben ÇİNGENE demek istiyorum. Selendi’de 76 romana eziyet edildi. Bu sistem bu iktidar çingenelere Selendi’de bakamadı, oradan Gördes’e, Salihli’ye, Kula’ya ve Manisa’ya gönderildiler. Hem mağdur oldular hem fişlendiler. Biz kamu otoritesini sorguladık. Birkaç dernek dışında kimseyi göremedik, kınıyoruz. Herhangi bir düğünde biz sizi çok seviyoruz diyorlar ama bu yaşanan olaylarda yanımızda kimseyi görmedik. Savcı 226 ile başladı ama 126 ile ilerledi. Süreçte dava güvenlik sebebi ile Selendi’den Uşak’a alındı, savcının 3-116 yıl açtığı davada herhangi bir suçlu yok. Savcı tutanakla ifade alabilir ama yüzleştirilmesini isterdik.
Bursa’da olay oldu, at pisliği olarak yansıyan münferit olayda yerel yönetim tarafından mağdur edildik.
Konu Roman olunca devletin de sisteminde bizi yanlış konumlandırdığını YUNUS EVİ’nde gördük.
Birkaç ay sonra İZNİK olayları başladı. Taziye sonrası 400 kişi Romanlara saldırıyor ve sayın vali sadece seyirci.
Hala yaklaşımlar sığ, nefret hukuku yeterince gelişmemiş.
Funda Bayrı Ersoy (DOHAYDER Bşk. Yrd): İnsanlar türcülük yapıyor. Bütün canlıları eşit görürsek sorun çözülür. En alttaki sessiz canlıları korumadıktan sonra sorunu çözemeyiz. Bunlara çocuklar tarafından işkence yapılıp videoya çekiliyor ve tıklama rekorları kırıyorlar. Maalesef hayvanlara şiddet çocuk yaşta başlıyor.
Mavi Şehir’de bir çocuk (11 yaşında) köpeğine kedileri paylaştırıyordu. Ama reşit olmadığı için emniyet müdürü bir şey yapmadı. Ama sonra bir proje yapıp sorunu çözmeye çalıştık. Sevgiye yönelik yetişen birey topluma faydalı olacaktır. Küçük canlılara faydalı olan herkese faydalı olacaktır. Bütün canlılar eşittir. Hayvanların hakkını alan da bizleriz. Hayvanlar binaların arasına sıkışmış, belediyeler sahip çıkmıyor. “İt bana oy mu verecek” diyen belediye başkanları var. Küçük canlıya saygı duymasını bilen bireyler ancak insanlara da saygı duyar. İlk önce en küçük canlıya merhamet ve sevgi. İlk diploma ailedendir.
İM: Eskilerden örnek verdi, kaba kuvvet devri kapandı ve erkeklerin bir bölümü bunun farkında değil. İktidarın paylaşılması gerekiyor. Teknoloji parmak ucumuzda artık, kadınlar bu konuda daha başarılı. Erkek egemen zihniyeti hakimiyeti sonuna kadar savunuyor. Ama hepsi böyle değil. Bir de şiddet artınca her şeyi toptan iktidara bağlamak doğru değil. Eskiden de bunlar vardı, ama duyulmuyordu. Gazetelerin arkasında kalıyordu. Bugün duyarlılık artmıştır.
Ferhan Ademhan (Anadolu Birlikleri Federasyonu Bşk): Şiddeti önlemek için ailemizi ve eğitim sistemimizi gözden geçirmek gerekiyor. Ben de 3 kız çocuk babasıyım, olanları kabul edemem. Nasıl bir toplumda yaşadığımız önemli; Alsancak ile Kadifekale farkını görmemiz gerekiyor. İzmir kMM öncülük ederse biz Anadolu Birliği olarak buna destek veririz.
Biz çözüm sürecine destek veriyoruz. Ama tribünlere oynamaya karşıyız. Bu sürecin durması demek yeniden 2 milyon kişinin ölmesi demek. Bu seçim sürecinde kimse tribünlere oynamamalıdır. Ama bu şiddet yasası ile aile ve toplum yönünde gelişmelere destek vereceğiz.
İM: Toplantı formatını ve söz isteyenleri bilgilendirdi.
Ferhan Ademhan’a “şiddet ve 2.000.000 ölüm ne demek” diye soruldu. Ademhan, çözüm sürecinden vazgeçilirse bu olacaktır, dedi.
Şehrazat Mercan (Egeçep ve CHP MV.A.Adayı): Adı küçük, kalbi büyük meclise teşekkürler. İlkokul öğretmeniyim. Çocukları bizlere teslim ettiniz; biz ilk olarak sevgiyi öğretiriz. Çocuk okula geldiğinde ailesinde ne kadar sevgi gördüyse, biz çok az üzerine koyabiliyoruz.
Bir gazeteye gönüllü yazı yazdım, bunun için günde 5 gazete okudum. Sonra 8 Mart Dünya Kadınlar Günü için bir yazı yazdım, “her yıl diye diye herhangi bir gelişme göremiyoruz” dedim, yazı işleri müdürü arayıp yazıyı koyamadık dedi. Her yerde kadına karşı bir duvar var. Konak Belediye Başkanı Sema Pekdaş ile bugün Konak’ta duvar ördük. Aday adayıyım destek istiyorum" dedi.
Hülya Uslu (KA-DER): Uslu konuşmasına Özgecan’ı anarak başladı. Eğer ciddi mücadele başlatılmazsa bu daha da artacaktır. Ne zaman kadına şiddet ile mücadele başladı, şiddet arttı. Tuik 2014 rakamlarına baktım. 235 kadın öldürüldü, 88 tecavüz, 499 kadın görünür biçimde şiddete uğradı. Bunlar bilinen kısım. Buz dağının görünmeyen yanını rakamlar ile ifade etmek mümkün değil. Siyasette de şiddet uygulanacaktır.
İM: Sokakta ilkokul çocuklarına rastladım; şiddet tonu dikkatimi çekti. Her kelime arasında AMK ekliyorlardı, virgül gibi. Cinsel ilişkiyi küfür olarak, karşı tarafı ezme amacı kullanılan DİL var ve biz bu dili kışla, kahve ve okullarda, bir de stadyumlarda çoğaltıyoruz. Buna engel olmanın yolu aileden başlayarak, mücadele etmektir.
Badegül Güler (İzmir Kadın Dayanışması Derneği Yön. Kur. Bşk): Kadına şiddette mağdur kadınlara yönelik çalışan bir derneğiz. Çocukları anneler yetiştiriyor denen konuşmayı kabul etmiyoruz; babalar da sorumludur. Erkek egemen zihniyeti değiştirmeden bu sorunları değiştiremeyiz. Kadın erkek eşitliğinden bahsederken fiziksel eşitlik değil haklardan bahsediyoruz. Seçimler yaklaşıyor, kadınlar karar alma mekanizmalarında bulunmazsa hiçbir şey değişmez. Özellikle cezalar caydırıcı değilse, olmaz.
6284 yasa ve İstanbul sözleşmesi Türkiye’de uygulanmazsa kadına şiddet bitmeyecektir.
3-5 çocuk hikayesi ile kadınları eve kapatarak siyasetten uzaklaştırıyorlar.
Biz kotayı destekleyen kadınlar değiliz ama % 30 yine başarı. Kota kullanıp kadınları sona koyuyorlar biliyoruz. Partiler başarılı olmak istiyorsa, kadınları meclise koysun. İktidar partisine kadınları listeleri listelerini süslemek için kullanıp sonlara yazmasınlar.
İzmir’de danışma meclisleri ve sığınma evleri yeterli değil.
Erkekler, lütfen kadınları yanınıza alın, lütfen çocukları birlikte yetiştirelim.
Göknur Yazıcı (Kadın Yazarlar Derneği): Stk’lar gelişmiş ülkelerde çok var ve devlete baskı yapıyorlar, bu çok önemli. Şiddeti besleyen, sıradanlaştıran bir toplum haline geldik. Ben Kürt-Alevi olarak çok mağdur oldum. Özgecan’dan sonra birçok kişi öldürüldü ama bunlar unutuldu. Bir ağacı katleden, insanları da çok rahat katleder. Sistemi değiştirmeden bu sorunu çözemeyiz. Ataerkil yapıdan vazgeçmeliyiz. Erkeklerin şiddet uygulaması kanıksanıyor, normal karşılanıyor. Şiddetten 1. derece devlet sorumlu. İllerde kadın sığınma evleri yok, kadın başvuruyor karakola ama önlem alınmadığı için sonrasında erkek tarafından öldürülüyor.
Devletimiz sosyal devlet değil, o nedenle bu sorunu çözemiyor. Empati kursak, Kürtlerin, Alevilerin nasıl şiddet gördüğünü anlarız.
Özlem Coşan (Yerel Yönetimleri İzleme Platformu): Sadece kadına şiddet değil, ayrımcılığın her türlüsünü konuşmalıyız. Kadına yönelik ayrımcılık pozitif olsa da kabul etmiyorum. Ayrımcılık pozitif olsa da olmasın. Fırsat eşitliğini konuşmalıyız. Sabah haberlerinde maalesef hep 3. sayfa kanlı haberleri var. Şiddet şiddeti doğurur. Video oyunlarında bile kadına, çocuğa şiddet içerikli olanlar daha pahalıya satılıyor. Medya buna ilgi gösteriyor. İnsanlar duydukça bazı konulara daha fazla ilgi gösteriyor. 8 yıl ABD’de kaldım, BM’de çalıştım. “Türkiye’de acının dili yoktur“ projesini hazırladım. Bir şeyler yapıyoruz ama medyada sadece konu başlıkları olarak kalıyor. Sadece fiziki şiddet değil, kabul edilmiyoruz, eğitim kısıtlaması, ücret kısıtlaması birçok şiddet de var. Bu konudaki mücadeleyi sadece devletten beklememeliyiz. Bizler de elimizi taşın altına koymalıyız. Birtakım şeyleri öğrenilmiş çaresizlik olarak görmemeliyiz.
Kadının kadına şiddeti de var. Bir kadın, balkondan atılan kadın çocuğunu kaybetti. Eşi atsa da, ilk sopayı vuran kayın validesi.
PM: (Bu sırada M. BALBAY salona girdi.) (15:17) Medya ile tam konuşacağım zaman içeriye en zorlu meslektaşım girdi. Bir gazeteci, gazetesinde kadını açık saçık koymuş ve tecavüzü en iyi ben bilirim şeklinde sunmuş. Hayvanlarla ilgili “belediye bugün köpekleri itlaf etti” lafına alışmıştık ama bugün insanlar su vermeyince bile kabul edemiyoruz.
İM: Erk elde etmek eskisi gibi kolay değil ama erkeklerin bir kısmı da bunu korumaya çalışınca öldürmeye kadar da varıyor. Nuh Köklü olayından bahseden Mısırlıoğlu, onun durumu elbette ki toplumdaki şiddetin bir parçası ama az önce izlediğimiz mutfağın videosunda, olay yanlış bir algının parçası olarak sunulmuş. "Esnaf", "şiddet" "hükümet" sözcükleri belirli bir algıyı destek veriliyormuş izlenimiyle verildi. Elbette toplumda böyle düşünen kişi olabilir, ancak tarafsız yapılması gereken sunumun işi, böyle olmamalıydı. Toplumda her gün onlarcası yaşanan günlük bir şiddet olayını alıp kadına şiddete, ötekileştirme şiddetine konulması çok doğru olmamış. Videoda işi biraz abartmışız.
Mete Hüsünbeyi (Konak Kent Konseyi Mülteci ve Çalışma Grubu Kom. Başk): Mülteci denince Almanya’da Neo Nazi cinayetleri vardı ve Türklere yönelikti. Bunun nedeni önyargılar ve toplumsal sorunlardı. Günümüzde ülkemizde de aynı sorunlar var. Ülkemiz geçiş ülkesiydi ancak artık Suriye ile varış ülkesi oldu. 2.000.000 civarı mülteci var. Partilerin ve gazetelerin yaklaşımı önemli. Şu söylem ortaya atılıyor, Suriyeliler oy kullanacak; AKP’ye oy verecek. Bu doğru değil. Anayasaya göre oy kullanmak için TC vatandaşı olunması gerekiyor. Suriyeliler ise TC vatandaşı olamıyor.
Mete Hüsünbeyi, TC vatandaşı olma ve oy kullanma için hukuki bilgi ve istatistik verdi. Sayının çok az olduğunu söyledi. Ön yargı ile bakılmamalı dedi.
Yeni çıkan geçici koruma yönetmeliği ile onlara ancak tanıtım kartı veriliyor ve sadece okul ve sağlıktan faydalanabiliyorlar.
Bizim işsizlerimiz varken sığınmacılara hak verilirse, bizim işsizlerimiz artacak.
Ancak onlara da çalışma hakkı verilmesi gerekiyor, dedi.
İM: 10 yıl Hollanda'da politik mültecilik yaşadım. Gittikten 1 yıl sonra kapımdan yerel seçim için bir seçmen pusulası atıldı. Meğer genel seçim için o ülke vatandaşı olunması gerekiyormuş ama yerel seçimlerde, o yörede 6 ay kalan herkes oy kullanabiliyormuş; gidip oyumu kullandım.
Mustafa Ali BALBAY (CHP İzmir Milletvekili): Şu günlerde kendimi arıyorum meşgul çalıyor.
Mecliste yasaların şiddetle yapıldığı bir ülkede toplumun nasıl olacağı ortadadır. Çalışma şiddetti uygulandı Mecliste. 21:30’da 21. sırada konuşma gelecek dendi, sabah 7:30’da sıra geldi yani 18 saat sonra. Aklımda 4-5 şiddet şekli vardı. Biri siyaset dilinin şiddeti. Yakında meclis çatısı altında terbiyemi bozacağım. Maalesef medya sadece şiddeti haber yapıyor. İnsanlar şiddete şiddetle karşı çıkıyor. CB’nin bu yasa illaki çıkacak demesi çok önemli.
En büyük şiddet bence gelir uçurumu! Yüz yıllar önce insanlar zorla köle yapılıyordu, şimdi zorla köle olmak istiyorlar. 1970’li yıllarda zengin kuzey ile fakir güney farkı % 60’dı, bugün fark % 85 oldu. İnsan kaçakçılığı çok önemli ve Akdeniz bu konuda merkez.
Mecliste bu şiddeti uygulayanı hadım mı edelim deneceğine, adam edelim dense.
Sorular (15:43): 15 saniye içinde sorulacak uyarısı yapıldı.
Göknur Yazıcı (Kadın Yazarlar Derneği): Azınlıklara karşı yapılan ayrımcılık ve katliam hakkında görüşleri?
BALBAY: Maraş’a gittim, 13 Şubat’ta Diyarbakır’a gittim. Ülke tarihinde ne ararsanız onu bulursunuz. Şiddeti ararsanız onu bulursunuz; uzlaşma ve kültürü ararsanız onu bulursunuz. Ben 2. yi arıyorum.
Mete Hüsünbeyi (Konak Kent Konseyi Mülteci ve Çalışma Grubu Kom. Başk): Yunanistan'da Syriza iş başında. Göçmenler açısından yeni bir durum olabilir mi?
BALBAY: Yunanistan’daki Syriza’nın göçmen yaklaşımını övdü ve başarılar diledi; Balbay Türkiye’nin bu konudaki yaklaşımının kötü gittiğini söyledi. Son iki yüzyılda Balkanlardan 5 milyon, Araplardan 2, Kafkaslardan 4 milyon insan geldi ülkemize. Türkler Anadolu’yu fethetti; Anadolu da Türkleri fethetti.
Özlem Coşan (Yerel Yönetimleri İzleme Platformu): Kadına şiddete yönelik yasaların uygulanabilirliği konusunda denetim mekanizması için yaptıklarınız ve yapacaklarınız?
BALBAY: Denetim mekanizması devlette kalktı. Kadına yönelik şiddet kadın sorunu gibi anlatılıyor ama bence erkek sorunudur. Erkeğe genel ev açık, kadında ise hala bekaret sorunu dert ediliyor…
Konuya ilişkin bir Papaz fıkrası anlattı: “Zamanın birinde bir ülkede iyiliksever bir Papaz karısına, ‘Ben yoksullara yardım edeceğim’ demiş. Karısı ‘Nasıl?’ diye sormuş. Papaz, 'Zenginlerden alıp yoksullara dağıtacağım' demiş. Köydeki herkesle tek tek konuşmuş. Sonucu merakla soran karısına, ‘Köyün yarısını ikna etmeyi başardım" demiş. Gözünde şaşkınlık ve soru işaretleriyle bakan karısına şu sözleri söylemiş: "Yoksulların hepsi bu projeme sıcak bakıyor. Geriye kaldı yüzde 50."
Kadına şiddet konusunda bizde de durum aynı galiba. Kadınları ikna ettik, geriye erkekleri ikna etmek kaldı.”
Nazik Işık (CHP Sosyal Politikalardan Sorumlu MYK Üye Yrd. – Eşit Yaşam Derneği): Son yıllarda artan sorun üstünde siyasi irade eksikliği olduğunu düşünüyorum? Bu nasıl giderilir?
BALBAY: Sadece eksiklik değil denetim mekanizmaları her yönüyle, tamamen ortadan kaldırılıyor. Bana bir yetki verilirse siyasi irade olarak her şeyi yapabilirim diyor.
A.Ü’de yapılan araştırmada eğitimli erkelerin de eşini dövdüğü görülmüş. Demek ki eğitim cehaleti alır, gerisi baki kalır.
Şennur Barutçu (CHP): Meclisteki şiddet için ne düşünüyorsunuz?
Mustafa Ali Balbay: En son programda sesimi yükseltmemi istediler; ben üslubum bu dedim, kadınlar üslubunuzu bozmayın dedi; oyladık, “bozsun” çıktı.
TBMM toplumun bir yansımasıdır. Öyle bir psikoloji ki… CHP’de kadın ve genç kotası var, yakında BOKSÖR kotası da olacak. Ödemiş’te bize:“Gardeşim habire dayak yiyonuz ne olcek, accık da siz dövün beee” dediler.
İM: Sayın milletvekilinin üslubu çok yumuşak. Bu üslup çok önemli; toplumun buna ihtiyacı var.
BALBAY: Silivri yargılamalarında insanlar mahkeme heyetine çok ağır şeyler söylediler. Sen bu suçu işledin, işlemediğini anlat dediler. Siz Uğur Mumcu’yu öldüren heyete üyesiniz, bunun olmadığını ispatlayınız, dediler… Hakimlerden biri, ertesi gün, Sayın Balbay, dün söylediklerinizin suç olduğunu eve gidince anladım, dedi.
Aile fotoğrafı çekildi.
Şevki Figen, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü dolayısıyla kısa bir açıklama yaptı. Köy enstitüleri ve kadına şiddetten bahsetti.
İKİNCİ BÖLÜM (İzmir'de Genel Seçim atmosferi)
İM: HDP’den Süleyman Eryılmaz ilk bölümde neden parti adına konuşturulmadık diye eleştiride bulundu. Böyle bir engel yok, olamaz da. Konuşma talebi gelmedi…
Süleyman Eryılmaz (HDP YK): Söylenecek çok şey var Partim adına. TBMM’de gurubu olan partiyiz. Umarım 7 Haziran’da İzmir’den vekillerimiz olacak. O zaman buraya getireceğiz. Çaba sarf edeceğiz. Bu biliniyor. Bizim yöntemimiz, kadın meselelerini erkekler konuşmuyor. Biz adaylarımızı eşit sistem ile belirleyeceğiz. Fermuar sistemi ile. 1. sırada kadın arkadaşımız varsa, 2. sırada erkek olacak, 3. sırada yine kadın arkadaşımız olacak. Buna “fermuar sistemi” diyoruz.
Nuh Köklü konusunda, İlhami beyin eleştirisine katılmıyorum. Bence olması koyulması iyi olmuş. Özgecan’ın katledilmesinden hemen sonra idam ve linç kültürü ortaya çıktı. Bu Cumhurbaşkanının (Başbakan iken) Gezi olayları sırasında esnaf bekçilik yapar söyleminden gelmiştir. Aslında şiddetin nasıl doğduğunu göstermektedir.
(Arada yapılan açıklama) İM: Nuh Köklü konusunda böyle düşünmeniz normal. Bir siyasi yaklaşımınız var. Ancak mutfak bu konuyu tam da bu nedenle tarafsız ele almalıydı çünkü diğer partilerden farklı yaklaşımlar da var… Mutfak taraf olmamalıydı.
Nazik Işık (CHP Sosyal Politikalardan Sorumlu MYK Üye Yrd. – Eşit Yaşam Derneği): CHP’den kontenjan adayıyım. Neden ön seçime girmediğimi anlatayım. Gerçekten İzmir’i temsil edecek biri olmasını istedim, önseçim garantisidir diye düşündüm. Genel Merkez İzmir’den 6 kontenjan hedefliyor.
Bizde, Türkiye’de milletvekili sistemi yok. Senatosu olan bir ülke değiliz. O zaman bir kısım milletvekillerimizi güçlü olduğumuz illere koymak bir mecburiyet. Türkiye MV yapabileceğine inandığını söyledi…
İzmir merkezi kaynaklardan yeterince yararlanamayan bir şehir. (35 projenin gerçekleşmediğini söyledi.)
Türkiye’de bugün kritik bir noktada duruyoruz, parlamenter sistem ve başkanlık seçimi kritik. Başkanlık sistemi konusunda Cumhurbaşkanı zaten anayasayı tanımadığını söylüyor. AKP, anayasa konusunda açıkça tavır alarak seçime giriyor. Başkanlık sistemini dayatarak. Seçimlere girerken, her gün artan şekilde korkulu bir şey üretiliyor bu ülkede.
Bu ülkede demokrasiden söz etmek istiyorsak, hak ve özgürlüklerimizi koruma istiyorsak, gerçekten barış türküleri söylemek, dayanışma, kardeşlik istiyorsak seçimlerde yapılacaklar çok net.
Kürt meselesi başta olmak üzere bütün sorunları çözebilecek güce sahip olduğumuzu düşünüyorum.
Süleyman Eryılmaz (HDP YK): Demokrasi karşıtlarına karşı bir safta yer almak gerekiyor. Bunun için de Nazik Işık hanıma katılıyorum, haklısınız.
HDP homojen değil; bileşenler partisi, organik partiden çok bağımsız bireylerin yer aldığı bir parti. Bizim YK ve adaylıklarımızda % 60 kurumlardan, % 40 bireylerden oluşur. Hiçbir siyasi kuruluşa üye olmayan ama siyaset yapmak isteyenlere de açıktır, örneğin Pervin Mısırlıoğlu gibi…
Aday adaylıkları konusu bizde halen sürüyor. 20 Nisan’a kadar teslim edeceğiz isimleri.
Kadın adaylar konusunda erkekler hiçbir söz söyleyemeyecek.
Nazik Işık (CHP Sosyal Politikalardan Sorumlu MYK Üye Yrd. – Eşit Yaşam Derneği): İkMM’nin 3 Nisan toplantısında Yerel Gündem için bir konu önerisinde bulunmak istiyorum; “STK’lar siyasilerden İzmir için ne istiyor?”