YER: BODRUM BELEDİYE MECLİS SALONU
TARİH: 10.01.2015
KATILIMCILAR
DERNEK, VAKIF VE GİRİŞİMLER
1 / SERPİL SARGUT ÇYDD
2 / BODRUM DİYALOG GRUBU ADİL ÜLGEN
3/ GÜMÜŞLÜK PLATFORMU MEHMET UZUN
4/ BODRUM DEMOKRATİK DÜŞÜNCE PLATFORMU BEKİR ZEYYAT EKEN
5/ ZAFER UZUN SMMM
6/ BODRUM ADANALILAR DERNEĞİ SEVİM GERGİN
MESLEK ODALARI
1 / YOK
SENDİKALAR
1 / EĞİTİM-SEN ALİ GEZER
GOZLEMCİLER
1 / ADİL ÜLGEN AK PARTİ YÖN.KUR. ÜYESİ
2/ MEHMET POLAT HDP İLÇE BAŞKANI
3/ MEHMET ÇİLSAL ÖDP
KATILAN MİLLETVEKİLLERİ
YOK
BELEDİYE BAŞKANLARI
YOK
MESAJ YOLLAYANLAR
YOK
DİĞER KATILIMCILAR
Çeşitli sivil kuruluşlardan ve halktan toplam 18 izleyici/gözlemci katıldı.
MEDYA
1 / SELÇUK ŞİMŞEKTRT
2 / ALİ BALLI ANADOLU AJANSI
3 / KENT TV
MODERATÖR
AYHAN ONGUN (GAZETECİ-YAZAR)
KONULAR
GENEL KONU: DEVLET-PARALEL YAPILAR, GÜVENLİK VE YARGININ SAYGINLIĞI
YEREL KONU: KOYLARIMIZI NASIL KORUMALIYIZ
KONUŞMACILAR:
1- ERGİN CİNMEN
Türkiye cumhuriyet tarihi boyunca süregelen sorununun farklı bir şeklini yaşıyor.Mesela, İstiklal Mahkemeleri, Örfi İdae Mahkemeleri,Özel Yetkili Mahkemeler hep aynı zihniyetin farklı ürünleridir.
İktidara sahip olan, daima yargıyı kendine çekmek istedi.
4 bakan görevden alınırken,sebep hiç belirtilmedi.Makul şüphe tanımı nedense 17 Aralık 2013 de birdenbire demokrasinin güçlendiilmesi adına ortaya çıktı.Bu aşamada savunmanın elini kuvvetlendirecek yasalar acilen çıkarıldı.17 Aralık operasyonu riski bitince çıkan tüm yasalar iptal edildi ve cemaatin eli kolu bağlanmaya çalışıldı.
Türkiye ilk defa tarihinde bu denli büyük bir yara almış,kişi temel hak ve özgürlükleri kısıtlanmıştır.
2- SERPİL SARGUT
Bizim en büyük sorunumuz ülkemizde yaşayan vatandaşların gen haritalarının tesbit edilmemiş olmasıdır. Bu yüzden halkın algı tipi bilinmiyor.
Düşünmeyi tembellik kabul eden bu toplumda iktidar mevcut durumunu daha da derinleştirerek, halkı kendisine tebaa yapmıştır.”Makul şüphe “ ile toplum başına ne geleceğini bilmiyor.
Halk bilinçlenmedikçe biz bu kuyudan çıkamayız.Doğru bir düzeni yeniden kurmak için, 2002 den sonra çıkan tüm kanunları yok saymalı, bir müddet ülkeyi eski kanunlarla yönetirken,bir taraftan da çağa uygun yenilenmiş yasaları hazırlamalıyız.Ancak tüm bunları yapabilmek için,devlet mekanizmalarına derinlemesine yerleşmiş bu zihniyetin ürünü kadroları da yerlerinden almak gerekir. İşte bu nasıl yapılabilir. Bence Tayyip demek,Fethullah demek..Birlikte örgütlendiler,birbirlerinden farklı değiller.Bu örgütlenme 1950, 1960 lara kadar dayanıyor.
Muhakeme,sorgulama esası bireyin zihninde oluşmadıktan sonra,ülkenin çok şansı olacağını görmüyorum.
3- MUSTAFA DEMİRÖZ
Paralel yapı diye lanse edilen şey; suçluların suçlarını aklamaya yönelik kullandıkları baş argümandır. Kısaca biz masumuz veya onlar masum; başkaları çamur atıyor, demek için ortaya atılmıştır.
Cemaat bir hizmet hareketi oldu; cumhuriyet değerlerini hızlıca yıkmaya hizmet etti.İktidar ve gücü istediği gibi paylaşamayınca da aralarında kavga çıktı.
İlk kavga Mavi Marmara ile patlak verdi.Bu çıkan ikilikte Tayyip İsrael’e sert çıktı,Fethullah kanadı ise neden İsrael’e danışılmadan bu gemi yollandı, diyerek tavrını ortaya koydu. Bilinmelidir ki, devletin kadrolarında yer alan birikimli kişiler Gülen Cemaatinin adamlarıdır.
4- HAYATİ ŞENER
Gerçek güçlüler gizlenmez. Türkiye’de devlet bile içeriye dışarıya karşı gizli ekipler kuruyor.Demek ki işler açık değil,saklanacak şeyler var.
Zaman içinde bu ülkede açıklığı,şeffaflığı solcuları tesbit için kullanmışlardı.Ülkede halen dış güçlerin örgütlenmesini de 1800 lerden beri görmekteyiz. Ör: Fr. Liseleri v.b..Bu kurumlar belli siyasi ve ekonomik amaçlara hizmet için açıldı.
Muhalefet ağaçlardan ormanı görememeye başladı..Beceriksiz muhalefete hesap sormak gerekir: “ 100 senedir sen bu ülke siyasi hayatında vardın,bu durumlarda senin de suçun var. Anadolu’dan kopuksun, halkın içinde değilsin. İyi de söylesen sana inanmazlar.
İktidarın da yapısal sorunu var belki de kendini ve gücünü kavgalarla besliyor ve yaşatıyor.
5- SERPİL SARGUT
Paraleli hiç kabul etmiyoruz,bunlar menfaatçi ,teokratik devleti kurmak istiyorlar.2002 de geldiklerinde hazırlıksız yakalandılar, Gülen Cemaati’ nin iyi yetişmiş insan gücünü belli konumlara yerleştirmek zorunda kaldılar.Bu arada cemaat pazarlıkta yargı ve
Sonra cemaat ( paralel) MİT’İ istiyoruz diye dayatınca, Tayyip uyandı.Büyük kavgalar bundan sonra başladı.
Tüm bunları halka anlatamadıktan ve halk da anlayamadıktan sonra çaremiz yok.Köy Enstitüleri’nin kapanışı ile sağduyulu,algısı açık Anadolu insan profili maalesef bitti.
KİSSE BÜKÜ MÜCADELEMİZ
Kisse Bükü ile ilgili genel bilgi ve hukuk mücadelesinde gelinen son durum, Bodrum Denizciler Derneği Başkanı Sn. Mustafa Demiröz tarafından konuklara aktarıldı.
MUSTAFA DEMİRÖZ
Kisse bükü yapılaşmaya açılıyor. Mücadelemizde toplumsal bilinç yanımızda olmadığı için, sonuç alamadık.
Artık sesimizi çok çıkaracağız zira bıçak kemiğe dayandı.Bu yarımada son değerini de böylelikle kaybediyor.
Kissebükü denizcilik açısından ayrıca çok büyük bir önem taşır; Gökova körfezinin başlangıcında yer alır ve çok iyi bilinen mavi yolculuk rotasının ilkgün ve son gün durağıdır.
Mavi yolculukta kullandığımız Gökova Körfezi’ni ekonomik ve turizm açısından hassasiyetle korumalıyız.Kissebükü’nün bakir ve doğal hali yiyicilere hedef oldu, onları harekete geçirdi.
Bu yöre Bodrum’a ( 14 mil uzaklıkta )en yakın bakir koydur. Her döneme ait antik eserleri içinde barındırmaktadır.2. derece sit alanıdır.Bir büyük koy içinde yer alan üç küçük koydan müteşekkildir.
Koyun “ Adalı Yalı “ kısmındaki orman arazisi içinde tahsis alınarak tesis yapılmaya çalışılmaktadır.Yani orman arazisini imara açmaya zorluyorlar.
Sadece bunu yapabilmek için, kanunu da değiştirdiler.Menfaat için hiç boş durmuyorlar.
Bizim gibi duyarlı insanlar açısından ülkede büyük bir çaresizlik var; çünkü tüm bu talanı hukuk yoluyla nasıl önleyeceğimizi bilemiyecek haldeyiz.
Kissebükü’nden Yalı Beldesine kadar ne yazık ki, tüm çabalarımıza rağmen, “ Turizm Koruma İmar Planları “ çıkmıştır. Bu demek oluyor ki; artık buralar bu yasa çerçevesinde yapılaşmaya resmen açılıyor.Muğla-Milas/ Çökertme( Ören’e kadar ) imar planları da benzer şekilde yapılmıştır. Bu planların tamamı “ yağma imar planları” dır.
Mesela bizim yarımadamızda Gökçebel Köyü’müzün mera alanını imara açan yazının altındaki imza, o tarihte bizzat Sn. Başbakan Tayyip Erdoğan’a aittir. ( Şimdi Cumhurbaşkanımız.)
Halk olarak kitlesel biçimde bu talanı protesto etmeliz. Bu yüzden 25 Ocak 2015 ‘de büyük katılımlı bir doğa yürüyüşünü Kisse Bükü’nde gerçekleştireceğiz. Yarımada halkının duyarlı insanlarından bu protestoya destek istiyoruz.
Konuşmacının bu talebi konuklardan positiv tepki almıştır.Her konuk kendi bölgesinden ve yakın çevresinden bu yürüyüş için organize olmaya söz vermiştir.