YER : Adana Tabip Odası Toplantı salonu
TARİH: 10.01.2015
KATILIMCILAR
DERNEK, VAKIF VE GİRİŞİMLER
1./ TİHV (Mustafa ÇİNKILIÇ – Adana Temsilcisi )
2./MAZLUM DER (Osman GÖKTAŞ- Adana Şb. Bşk.)
3./KADER (Ferah NALCI Adana Şb. Temsilcisi)
4./BARO (Merdan ÖZBEK –Baro Genel Sekreteri)
5./ ÇYDD (Fatma TEMEL- Şb. Temsilcisi)
6/Çukurova Üniversitesi (Ahmet Burak MERSİN)
SENDİKALAR
KANAAT ÖNDERİ VE BİREYLER
GOZLEMCİLER
KATILAN MİLLETVEKİLLERİ
Katılan milletvekili olmadı
BELEDİYE BAŞKANLARI
Ali ŞİMŞEK ( Adana Büyükşehir Belediyesi Başkan vekili)
Nermin AKRAY (Adana Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yrd.)
MESAJ YOLLAYANLAR
DİĞER KATILIMCILAR
Halime BÜYÜKGÜZEL ( MHP İmamoğlu Belediye Başkan A.A)
MEDYA
MODERATÖR
TİHV (Mustafa ÇİNKILIÇ – Adana Temsilcisi )
KONULAR
GENEL KONU: “Devlet –Paralel Yapılar, Güvenlik ve Yargının Saygınlığı ”
YEREL KONU : “Çukurova Belediyesine Silahlı Saldırı ve Belediyelerde Neler Oluyor”
KONUŞULANLAR
GENEL KONU: “Devlet –Paralel Yapılar, Güvenlik ve Yargının Saygınlığı”
FATMA TEMEL: AKP –Cemaat Çatışması olarak gündeme gelen “Paralel yapı” tartışması, aslında ülkeyi yönetmekte anlaşamayan güçlerin çatışmasıdır. Bir demokrasi ve özgürlük çatışması değildir. Bunlar yıllarca kol kola sistemi kendi istedikleri yönde dönüştürmeye çalıştılar. Araları çok iyiyken ve dönemin başbakanının “ Ne istediler de vermedik? “ dediğini hepimiz biliyoruz. Aralarının bozulduğu açık ama niye bozulduğunu net olarak bilmiyorum. Ama yaşanan zaten olmayan yargıya güveni daha da kötü duruma getirdi.
HALİME BÜYÜKGÜZEL: Ben hükümetin belirttiği gibi bir paralel yapı olduğuna inanmıyorum. Bunlar kardeş kavgası, göz boyama. Asıl Paralel yapı KCK ve PKK dır. Yol kesen, mahalleleri kapatan kendi polisini ve kaymakamını atayan bir KCK-PKK varken hükümet yıllardır beraber olduğu cemaati “Paralel yapı” diye gösterip birşeylerin üzerini örtmeye çalışıyor. Gerçek gündem KCK paralel yapılanması olmalıydı.
ORHAN GÖKTAŞ: Dünyada iyi kötü mücadelesi sürüyor. Emperyalist batı güçleri Müslüman topluluk üzerinde oyunlarına devam ediyor. Bizim ülkemiz üzerinde de bu oyun oynanıyor. AKP Cemaat çatışması da bu oyunu bir parçası. ABD Cemaate dünyadaki Türk okulları o-üzerinden destek veriyor ve onun üzerinden ülkemizi dizayn etmeye çalışıyor. Cemaat, AKP çatışması, Paralel yapı tartışmaları biz, biz sağlıklı bir birlikteliğimizi kurana kadar devam eder. Ben sorunların çözümünün ve kurtuluşun islam anlayışı temelinde tüm Müslümanların birlikteliğinden geçtiğini düşünüyorum. Biz islam temelinde sağlıklı bir birlik kurarsak Emperyalistlerinde oyununa gelmeyiz. Yaşanan kargaşadan yargı da payını aldı, güven tamamen ortadan kalktı.
NURTEN MERSİNLİ: Bu gün “Paralel” denilen yapı var. Aslında çok büyük bir güç değil. Sayısal olarak belirli bir güç değil ama devletin belirli yerlerine yerleşmiş olduğu görünüyor. Poliste, yargıda son bir yılda yaşananlar polise de yargıya da güveni zedeledi. Birlikte bu güne kadar gelen iki anlayış, yolsuzluk ve operasyon dosyalarıyla, çatışmaya başladı. Bu bir demokrasi kavgasından çok çıkar kavgası. Bakın TBMM yolsuzluk komisyonunda AKP bakanları aklama kararı aldı. Kim bu saatten sonra neye güvenecek.?
SEBAHATTİN GÜMÜŞ: Ben olayın yargısal boyutuna bakacağım. Bu iki yapı diyeyim cemaat ve AKP DGM/ Özel Yetkili Mahkemeleri birlikte yürüttüler. Açık ifade edeyim mahkemeler hukuksal değil polis etkisiyle kara veriyorlar. Yargı üzerinde en büyük güç üniformadır. Üniforma dediğim, polistir, jandarmadır, iktidar baskısıdır. Yani yargının özgür karar vermediğini söylüyorum. Mahkemeye klasörler dolusu gelen dosyada biz kimin bu hakimlere brifing verdiğine bakarız. Çünkü bunca dosyayı hakimlerin okuyup karar vermesi maddeten imkansızdır. Yönlendirmelerle karar veriliyor. Evrensel hukuk kuralları Türkiye ye uyarlanırken hata yapılmıştır. “Türkiye de yargı olsun ama beni yargılamasın”, anlayışı vardır. Türkiye de herkes yargıyı istiyor ama kendisine yargı istiyor. Kukla siyaset uygulanıyor. Kukla olarak parayı kim veriyorsa onun siyasetini yapıyor. Paralel yapı özellikle iki kurumu ele geçirmek için yoğun bir çaba içinde olduğu yargı camiasında konuşuluyor. Bunu biri ordu diğeri yargıdır. Ordunu bu sızmaları önlemek için kendine özgü katı kuralları var. Yargı bu konuda korumasızdır. Bu sürede bilgisinden deneyiminden yola çıkılarak değil özel ilişkilerle atanan yargıçları gördük ve bunlar çok kötü kararlar verdiler. Çıkarlar ortakken birlikte yürüyenlerin çıkarlar çatışınca nasıl birbirlerine düştüklerinin en büyük örneğidir; hükümet ve cemaat çatışması.
ALİ ŞİMŞEK : Sayın Büyükşehir belediye başkanımız Hüseyin Sözlü Adana’da olmadığı için vekil olarak ben katıldım. Bu küçük milleti meclisi çalışmanız topluma yararlı önemli bir çalışmadır. Sizi kutluyorum. Bu gün buraya Devlet –Paralel Yapılar, Güvenlik ve Yargının Saygınlığını konuşmak için toplandık. Öncelikle devlet hepimizin. Türkiye cumhuriyeti devleti köklü geçmişi olan önemli bir devlettir. Siyasi iktidarlar değişir, bugün var olan iktidar yarın olmaya bilir ama biz millet olarak devletimizin gelişip güçlenmesini isteriz. Yargı da kadıya mülk değildir. Devlet içindeki sistemde bazı aksaklıklar vardır. Ama seçilmiş ve atanmışların kişisel hatalarını devlete mal etmemek gerekir. Bunlar yüzünden devletimizi zan altında tutmamak gerekir. Suçlular var ise onlar ortaya çıkarılıp yargılanmalı. Yargıya güvenmeleriz. Yasama, yürütme ve yargının ahenk içinde çalışmalı. Kurumlar içindeki çatışmaya sebep vermemek lazım. Yasamanın her şeyi yapmak gibi bir hakkı olmaz onunda bir sınırı olmalı yasalar “yaz boz tahtası” olmamalı. Bir gün herkes yargıya ihtiyaç duyar. Ben çok net ifade edeyim. Yargıya güvenmemek devlete güvenmemektir. Siyasilerin “yargıya güvenmiyorum” gibi bir laf etmesini doğru bulmuyorum. İktidarda olanlar bu gün geldikleri yere cumhuriyet sayesinde gelmişlerdir.
MERDAN ÖZBEK: İnsanlığın geldiği noktada geliştirdiği en önemli kurum “hukuk devletidir” 2015 yılında Türkiye’de böyle bir gündemi konuşuyor olmak bile hazindir. Devletlerin hayatı insanların hayatı gibi değildir. Cumhuriyetimiz gençtir. Sorunları ir an önce çözmesi beklenemez. Biraz o tarafa biraz bu tarafa savrulacağız ama gelişeceğiz. Kuvvetler ayrılığı çağımızda önemli bir kavramdır. Türkiye’de uzun yıllardır, devlet içinde yerleşen hatta” vaktinden önce açmayın” diye talimat verilen bir yapını varlığı biliniyor. Ancak bu gün kamuoyunu doğru yönlendirilmediğini görüyoruz. Örneğin ben rahmetli Erbakan’ın 28 şubat kararlarını imzalamadığını yöne öğrendim. Gerçekten sağlıklı bir kamu oyu oluşmasını istiyorsak önce tarafsız ve objektif bir basını olması gerekir. Paralel yapını oluşup oluşmadığını ben bilemem. Okuduklarım, dinlediklerim tam olarak sağlıklı yansıtılmadığı için ben kati bir görüşe sahip değilim., Tabiki devlet içinde emir komutayı başka yerden alan bir otorite kabul elemez bu kim olursa olsun cemaat, mafya vs. Devlet buna müsaade edemez. Ancak hukukun evrensel ilkeleri vardır. Hukuka yuğun delil toplanır, yargılanır, bu süreçte hiç kimse linçe tabi tutmazsınız. Önce linç ediyor sonra onu temizlemeye çalışıyoruz. Askeri casusluk, balyoz davası gibi… paralel yapı varsa bağımsız mahkemeler Mc Carticilik yapılmamalı. Dünyanın hiçbir ülkesinde sırf yasalarla güvenlik sağlayamazsınız. Hoş görü ortamı olmalı. İktidarlar bunları sağlamalı toplumsal barış olmalı., Yargı kararları ile konuşur ve saygın olması gereken bir kurumdur. Kararlarını uygulanmaması kaos yaratır. “Ben karar uymam” demek kabul edilemez. Devlet kurumunu bitiririz.
MUSTAFA ÇİNKILIÇ: Bizim vakıf olarak temel yaklaşımımız insandır. Bizi “güvenlikle özgürlük” arasına sıkıştırıyorlar. Bakın özgürlükler artarsa , güvenliğiniz tehlikede diyorlar. Bu korkutma ile güvelik önlemleri arttırıldıkça arttırılıyor. Bu gün cemaatle hükümet arasında yaşananlarda özgürlük ve adalet değil bir güç çatışmasıdır. Hükümet bizim “paralel yapı “ ile ne kadar tehlikede olduğumuzu anlatarak yapılanları hoş görmemizi ve desteklememizi istiyor. Öncelikle bir hukukçuda olarak belirtmeliyim ki cemaatten “ silahlı çete” çıkarmak çok zorlama olur. Ancak bir korku atmosferi yaratmak için bilinçli yapılıyor. Devlet içinde devletin her türlü olanağını kendi yandaşlarını çıkarına kullanmak için tabir yerindeyse köşe başlarını tutmaya çalışan bir yapılanmanı varlığı biliniyor, hissediliyor. Hatta Balyoz, Ergenekon ve benzeri davlarda bu yapını delil ürettiğine ilişkin bilgiler bu günlerde daha da netleşiyor. Ama unutulmaması gereken bu süreçler yaşanırken yani bu gün iktidarın “paralel yapı” diye bütün olumsuzlukları üzerine yıktığı yapılanma dün iktidarla birlikteydi ve dönemin başbakanı üretilen sahte delillerle yapılan yargılamaların “savcısı “ olduğunu söylüyordu. Ahmet Şık’ın son kitabını adı “Paralel Yürüdük Biz Bu Yollarda” dır. Dolayısıyla buradan bir özgürlük değil, korku yaratarak oluşturula bir diktatörlük çıkacak gibi görünüyor. Buna karşı olmalı ve özgürlükleri savunmalıyız. “Paralelci” de olsa Adil Yargılanma Hakkını savunmalıyız mesela.. Dün HSYK yı birlikte kurmuşlar, iktidarın hizmetine sunmuşlar ve demokrat hakimlerin canına okumuşlardı. Şimdi HSYK yı yeniden oluşturarak ve yine iktidarın hizmetine sunuyorlar. Yargının bağımsız olduğuna aklı başında hiç kimse inanmaz.
YEREL KONU : “Çukurova Belediyesine Silahlı Saldırı ve Belediyelerde Neler Oluyor”
ALİ ŞİMŞEK : Belediye başkanları seçilmiş, toplum tarafından güvenilir olduğuna kanaat getirilmiş insanlardır. Kamu yararına hizmet etmek için çaba sarf eden bu kişileri korkutarak, onlara şantaj yaparak deyim yerindeyse diz çöktürerek halka hizmet yerine kedilerine hizmete zorlamak yönünde yapılan baskılar doğru değildir. Yapılan işlemlerin kanun içerisinde yapılması ve talep edilmesi gerekir. Halkında korkan şantaja boyun eğen bir başkanı düşünmemek lazım. Eğer ortada bir yanlış var ise kişilerin yargıya müracaat etmesi gerekir. Mağduriyetini yasal yollardan gidermelidir. Öfkeyle başkana, çalışana, belediye malzemelerine bir zarar vermeye kalkabilir ama bu doğru değildir. Belediyelerde yapılan işlemler yasalara uygun yapılıyor. İhaleler yasalara uygun yapılırken kişiyi veya bir şirketi kayırma var ise şikayet yoluyla bu giderilebilir. Bütün ihaleler Kamu İhale Kurumunun denetimine tabidir. Bir usulsüzlüğün olması söz konusu değildir. Yapılmışsa bile biraz önce söylediğimiz gibi yargıya giderek hak aranmalıdır. Hukuk dışı yol ve yöntemler tasvip edilemez. Kamu oyunun da belediyelere sahip çıkması gerekir. Bu yasadışı yol ve yöntemlere cesaret verici davranışlardan kaçınmalı.
NERMİN AKRAY: İhaleleri takip için satın olma birimi kurulmuştur. İhaleler basın açıktır. Gazetede yayımlanır. Web sayfamızda yayımlanır. Valiliğe bilgi verilerek yapılır. İhalede bir usulsüzlük iddiası var ise bize itiraz ediyorlar. Alına cevaptan hoşnut olmadıklarını düşünüyorlarsa yargıya müracaat edebilirler. İhaleler şeffaftır.
MUSTAFA ÇİNKILIÇ : Gerçekten de yasal budur bu ancak yine de belli ki bu usule uyulmadığı, birilerinin kayırıldığı, yada belirli çıkar çevrelerinin çıkarları zedelendiği için ihale, ihale yolsuzlukları vb. haberler sık duyuluyor ve bazen Çukurova belediyesinde olduğu gibi silahlar patlıyor. Haksız kazanç sağladığı için bu yolları kesilenler yada haklı olduğu işlerin yapılmadığına inananlar sorunlarını bu yolla çözmeye çalışıyorlar. Çukurova belediyesine silah sıkılması saat 22.30 civarlarında olmuş, belli belli kişi yada kişiler, belediyede personelin olmadığı bir sırada bu eylemi yaparak bir gözdağı vermek istiyorlar. Zanlılar yakalanmış nedeni ortaya çıkacaktır. Ama zaman zaman kayrılmalar, zaman zaman verilen sözlerin tutulmaması ile belediyeleri yönelik gerilimin arttığı bir gerçek. Yerel yönetimler yerel halk tarafından yeterince denetlenemiyor. Aslında onlarda böyle bir denetim olsun istemiyor. Mali kaynaklar bizim yani halkın. Bu nedenle nerelere harcandığını da bilmek hakkımız. Tüm olumsuz gelişmelere ve denetimsizliğe rağmen sorunu çözümü yine de demokratik yol ve yöntemlerle olmalı. Şiddet ve yasadışı yol sivil toplumu yolu olamaz.
ORHAN GÖKTAŞ: Bende geçmişte belediyede 3 yıl çalıştığımdan yaşananlara yakından tanığım. Helen de davam devam ediyor. Belediyeleri kazanan partilerin taraftarları belediyelerden beklentileri nedeniyle belediyelere yükleniyor. Ruhsattır, imardır vb. bazıları arabuluculuk yapıyor ben işinizi hallederim diye vatandaşı dolandırıyor. Ben örneğin böyle bir olaydan yargılandım. Ben güya bir vatandaşın işini yapacakmışım da yapmamışım. Kesinlikle haberim yok. Ama aracılar öyle söylemiş. Bu süreçler sonucu istifa ettim. Sayın başkan vekilinin dediği gibi bütün işler yasalara uygun olmuyor.
SEBAHATTİN GÜMÜŞ:Hukuk devleti ilkeleri çerçevesinde, yerel yönetimlerin hukuk çerçevesinde hizmet etmeli. Ancak tuz kokmuştur. Yargı bu konuda sağlıklı yürümüyor. Yargıya intikal eden dosyalarda bilirkişiye yolluyor ve oradan gelen rapora göre kara veriyor. Raporların ne kadar sağlıklı olduğu da tartışılır. Kısacası ceza almayan ve denetlenmeyen yerel yönetimlerde her türlü olumsuzluk oluyor.
AHMET BURAK MERSİN: Belediyeler sadece alacak ihaleler nedeniyle değil, imar uygulamaları nedeniyle de vatandaşın husumetinin yöneltildiği yerler olabiliyor. Ayrıca başkan vekili ihalelerin şeffaflığından bahsetti. Siz ihaleye öyle bir tanım koyarsınız ki; o tarif istenilen kişiyi, şirketi, malı tanımlar. Ayrıca doğrudan temin adı altında, doğrudan ilgili kişilerden alınması da söz konusu. Dolayısıyla var olan yasaları dolanmak mümkün hele bir de yasalar buna müsaitse çözüm demokrasini daha fazla gelişmesini istemek ve demokratik kanallarla sivil toplumun belediyeleri denetlemesidir.
SONUÇLAR
Mutfağın hazırladığı sunum gösterildi. Kuruluşumuz, Temel ilkelerimiz ve Milletvekillerinin fotoğraflarını içeren karnesi slayt halinde hazırlanmıştı, gösterildi. Belediyeden katılım toplantıyı daha canlı kıldı.
Adana kMM Hamalı Mustafa Çinkılıç