YER: Ticaret Odası Toplantı Salonu
TARİH: 01.11.2014
KATILIMCILAR
DERNEK, VAKIF VE GİRİŞİMLER
1/ TEMA Vakfı Muş Temsilcisi (İhsan Aytemiş- Başkan)
2/ Muş Kadın Çatısı Derneği (Nurcan Çetinbaş)
3/ Dana Sığır Yetiştiriciler Birliği (Salih Özmen-Başkan)
4/ Yeşil-Der ( Kasım Sığınç )
5/ İHD Muş Şubesi (Mehmet Işık- Yön. Kur. Üyesi)
6/ Genç Birikim Derneği ( Serkan Demir- Yön. Kur. Başk.)
7/ Miskader ( Mustafa Sinecem- Başkan)
8/ Zehra-Der ( Nevzat Eminoğlu0 Yön. Kur. Üyesi)
MESLEK ODALARI
1 / Muş Ticaret Odası ( Şehmuz Sinecem-Başkan Yrd.)
2 /Öz-İş Güvenlik Sendikası Muş Şubesi ( Fatma Aktı-Başkan)
SENDİKALAR
1 / Tes-İş ( Ramazan Erdenci- Başkan)
KANAAT ÖNDERİ VE BİREYLER
KATILAN MİLLETVEKİLLERİ yok
BELEDİYE BAŞKANLARI yok
MESAJ YOLLAYANLAR yok
DİĞER KATILIMCILAR yok
MEDYA yok
MODERATÖR
Nurcan Çetinbaş Sosyal Çalışmacı Muş Kadın Çatısı Derneği
KONULAR
GENEL KONU: İç Güvenlik Yasası ve Yaşamımıza Etkileri
YEREL KONU: Hava Kirliliği
KONUŞULANLAR
1 / Şehmuz Sinecem:Toplumsal olarak halka veya bireylere baktığımızda yasalarda ciddi sorunlar var. Alt yapı hazırlanmadan getirip Almanya’ın uyguladığı yasaları getiriyor. Almanyada olan hakları sen burda uygula istersen ordaki yasanın 10 katı sertini bize uygula ama önce sen bize temel haklarımızı ver. Devlet bize sana demokratik haklarını tanımayacağım ama sen hak aradığında ben senin ensendeyim seni yakalarım diyor. Gerekli cezai yaptırımları uygularım. Bu kadar saçma ihlaller olamaz. Sen Alman yasasını uygulayacağını önce ordaki başka haklarrı örnek al. En temelde yaşam hakkını ver de sen vatandaşa diğerleri de gelir. Sen vatandaşa sosyal güvence, refah yaşam, iş vermesen insanlara ırklarından dolayı ayrımcılık yaparsan tabi ki sokağa çıkacak. Bu hakları verdikten sonra insanlar sokağa çıkarsa zarar verirse o zaman sen ceza ver. Doğrular haklıdır, kendini zorla kabül ettirir. Düne kadar Mısır, Filistin Türkiye demekti bu gün Kobani nereye Türkiye nere diyor. Niye çünkü burada bireysel çıkarlar var. 12 Eylül’de cuntaların hazırladığı yasa devam etmektedir. Bu yetmezmiş gibi üstüne daha ağır yasalar getiriliyo.
2/ Kasım Sığınç: Olayın bir çok boyutu var, Şehmuz beyin söylediklerine katılarak devam edeceğim. Somut olarak 3 gün önce peşmergeler habur sınır kapısından halkın coşkulu kutlaması eşliğinde Suruca kadar geldiler burda da kutlamalar sloganlar devam etti, orda polis sert müdahale etmeyince kargaşa çıkmadı herkes evine döndü. Ne zamanki polis ona tanınan yetkiyi de aşarak vatandaşa sen öyle diyemezsin, böyle davranamazsın dedikçe insanlar kızıyor ve daha da kontrolsüz olabiliyor. Bu gün Türkiye’in geldiği durum düşündürücüdür, slogandan korkan raddeye gelmesi zihniyet sorunudur. İnsanlar bir araya gelirler dugularını düşüncelerini paylaşmak isterler. Demeokratik hak budur. İnsanlar slogan atmışsa, poster açmışsa o orayla sınırlı kalacak herkes demokratik hakkını kullandığında evine dönecek. Ama siz müdahale ettiğiniz halde herkesin daha çok dikkat kesilir. Bir slogandan, pankarrtan korkmak Türkiye Cumhuriyeninin bırakması gereken küçük işlerdir. O yüzden öncelikle hak hukuk tanınacak daha sonra güvenlikçi yöntemlere gereksinim duyulursa toplumun bütün kesimleri ile ifade edilecek. Ak Parti hükümetlerinin geldiği günden bu güne canı yanan insanlara demokrasi havarisi pozu kesiyor. Örnek verelim, 2006’da terörle mücadele kanunu hem de polis selayeti kanunu değiştirdiler polislerin yetkisini arttırdılar. Oda polise taş atan çocuklara sadece 1 taş attığı için aylarca ayrgılanıyordu yıllarca ceza evinde kalıyordu. Bunlar çocuktu aynı çocuklar Filistin’de İsraile taş ataan çocuklar kahraman oluyor, ama Türkiye’de taş attığı zaman yıllarca ceza evinde kalıyordu. Böyle bir durum toplumsal kesimin muhalefetine takılınca döndüler bunu 2-3 sene sonra değiştirdiler. Ak parti ne kadar demokrattır dedirten hikayeler çıkarıldı.Özellikle Mili Eğitimde sözleşmeli personel alacağız kadrolu hale getireceğiz deiler uygulamaya getiren sen kaldıran sen. Ama kahram olan yine sen. Aynı şeyi bu iç güvenlik yasasında da karşımıza getirecekler. Bu yasa özellikle yetkileri arttırılan polisin elinde dayanılmaz hale getirilecek. Kürdünden Türküne, sağcısından solcusuna kadar herkes çok çekecek büyük muhalefet durumu karşısında geri adım atacak sonra demokratik parti olarak lanse edilecek. Kitlelerin insanların aklı ile alay ediyorlar. Tabiki kıranı dökeni kamu düzenini bozanı cezalandıracak. Ama demokratik zemin yaratmadan güvenlikçi tedbir almak geçmişten bu güne kadar yaşadığımız olaylarda gördüğümğz gibi ters tebecektir. Yeni paket çıkacak heralde burda isim soy isim pasapot gibi meselelere kolaylık getirilecek olumlu alkışlanabilecek yasalarda çıkıyor.
3/ Mehmet Işık: AK parti hükümeti insanları insansızlaştırma kendisine bağlama, köle haline getirmektedir. Kişilerin bireysel, siyasal örgütlenme hakkını elinden alan bir iç güvenlik paketi çıkartılmaya çalışılıyor. Tahmin edersem alt komisyona sunulmuş, Umarım yasa çıkmaz ama büyük ihtimal meclise geldiğinden çoğunluktan dolayı geçecek. İş güvenlik yasası toplantı, gösteri konusunda başında taktığı bereden, sarıktan hatta eşarptan dolayı yargılanabilir. Kadınların örttüğü örtü bile suç aleti sayılabilir. 24 saat polis savcısız göz altına alınabilir. Polis savcıdan izin alırsa 78 saate kadar bir vatandaş suçu tespit edilmeden içerde kalabilir. Öyle bir durum çıkıyorki insanları hapseden bir anlayış hakim. Şüpheli gördüğü vatandaşın evini, arabasını , iş yerini arayabilir önce mahkeme kararı yada savcı izni ile yapılan birşeyken şimdi polis kendi insiyatifi ile yapabilir. Benim elimdeki şemsiyeyi bile şuç aleti olarak sunabilir. Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana getirilen yasalardan en sıkıntılı yasalardan olacak. Daha önce 6 ay ile 2 yıl arasında verilen cezalar 6 yıla çıkıyor. CMK’ın 106. Maddesi geniş hale getiriliyor. Ben burda ciddi risk görüyorum.
4/Nevzat Eminoğlu: Eskiden başka arkadaşlar geliyordu, bundan sonra ben katılacağım, Çok anlamlı Muş için ülke için faydalı bir toplantı olduğunu düşünüyorum. Karar mekanizmaları ile olmak ta çok önemli. Ülkemizin kuruluşundan beri belli başlı sorunlar var. Bunların ortaya çıkış kaynağı askeri ve güvenlikçi yaklaşımlardır. İster Kürt sorunu ister dindarların sorunu, ister gayri müslimlerin sorunu, ister hak gaspları olsun hepsi bu yaklaşımların sonucu olarak çıktı. Son çatışmalar 70 yıla darbesini vurdu. 200 yılına yakın dönemde güvenlikçi paradigmadan özgürlükçü paradigmaya geçişte bu sorunlar yavaş yavaş çözüm sürecine girdi. Son dönemdeki hükümetlerin açılım çalışmaları geçmiş kronik sorunları çözmede taktir gören ve atılması gereken adımlardı. Sorunu çözmeselerde iyi adımlar atıldı. Son dönemlerde ara ara özgürlükçü yaklaşımlardan sanki geriye dönüşler oluyor. Tekrar sorunların eski hale dönmesine neden oluyor. Her yerde bu sorunları anlatmak olumsuz değişimlerin önüne geçmek önemli bişey, her kesimden katılımın sağlanması çok kıymetli. Yanlışları teşhir edecek daha özgürlükçü adımların atılmasına teşvik edecek.
5/İhsan Aytemiş: Biraz kısa fakat farklı bir açıdan bakacağım. Hatırlarsanınz bundan 10-12 yıl önce bu yasalar biraz farklı idi ama vardı. Ak parti avrupa süreci derken yaslarada değişiklik yaptılar. Daha önce çok oy alan partiler %5’de takıldılar kaldılar. Burda da ülke öyle bir duruma geldiki herkes bu baskılardan nefret etti. Karanlık bir dünyayı aytınlatacağız diyen partiye halk %50’ye varan desteği verdi. Özal gibi düşüneceğiz Cemaatlere baskı yapmayacağız. İsteyen istediğini yapsın dedi. Ben Ozalın açtığı yplu daha geniş bir persfektifle devam edeceğim dedi. Şu anda ise Cumhurbaşkanımızın ve başbakanımızın derdi sadece oy belli kesimlere oynuyorlar oylarını geri almaya çalışıyorlar. Doğu’da %30 halk bana oy veriyor ne yapsamda onlar bana oy verecek rahatlığuında. Gülen cemaati dışında bütün cemaatler bana nasıl olsa oy verecek diyor. Onun için Kürt meselesi gibi hususlarda acelesi yok ne zaman istesem o zaman yaparım rahatlığı ile kareket ediyor. Bu iç güvenlik paketi de seçimde kaldırılacak ve oyları arttıracak. Artık çözüm sürecinde Cumhurbaşkanımızın beyninde Kürtler silinmiştir ve süreç bitmek üzeredir.Başbakanın Kobani düştü düşecek gibi açıklamaları sanki amaç çok başka gibi geldi. Bunca faali mechul cinayet var bunu açığa çıkarmıyor var olan demokratik yasaları yürütmüyorlam ama işleri geliğinde tak diye yeni yasa çıkarıyorlar. Bu yasa da birden çıkmadı en az 6 aylık bir hazırlama süreci var. Birden çıkmadı.
6/Salih Özmen: Alman anayasına Türkiye hazır değil. Ben 15 yıl Almanya’da kaldım herkes hakkını hukukunu bilir, vatandaş devlete karşı sorumluluğunu bilir. Devlette vatandaşa ne vereceğini bilir. Adilane bir şekilde yasalar uygulansa ve ülkede ona göre haklar verilse sorun yok. Eylemlerde yüzü kapalı olanların kim olduğu bilinmez o eylem grubunda yada partide
7/Serkan Demir: Birçok şeye değinildi. Yeni iç güvenlik yasası ile ilgili çok iyi bir benzetme var. Türkiye bu şekilde yarı açık ceza evine dönecek diye, bu anlamda bende yeni yasayı eleştiriyorum. İnsanların en demokratik hakkı olan eylem yapma, slogan atma gibi eylemliliklerini engellemek çok yanlış. Yasalar malzeme olarak çıkmamalı. Bu yasada halkla ilgili olumsuz şeyler var. Ha şöyle bir yasa olsaydı, insanlar eylem yapar slogan atara ama çevreye zarar verenler yada insanlara zarar verenler ceza alır denilse idi tamam ama burda hakları polise teslim etmek sıkıntılıdır. Kobani, Filistin yada başka bişey için yürüsek bile polisin bize bakışı bizi rahatsız edecektir. Bırakın insanlar demokratik haklarını kullansın, bırakın enerjilerini döksün insana ve cevreye zarar vermediği sürece bu korku yersiz. Birde sert davranan tazikli su sıkan polisler de ceza almalı. Bu yasa halkın değil seçilmişlerin yasası. Kasım hocanın da dediği gibi bende öğretmenim bu süreci çok iyi biliyorum. Önce sözleşmeyi getirdi sonra kadro verdi kendi uygulamayı getirdi kendi kaldırdı. Önceki hükümetin askeri baskısını ve Kürt meselesine olan yaklaşımını eleştiren Ak Parti hükümetleri zaman zaman aynı hataya düşüyor. Hükümet sürekli biz %50 oy aldık diyor sanki bu oy oranı onlara bütün herşeyi yapmaya hak veriyormuş gibi. İnsanları insansızlaştıran bir sistem oluşuyor.
8/Nurcan Çetinbaş: İç güvenlik yasası adı altında hayatlarımıza el koymaya çalışıyorlar. Bu ülke ne çektiyse askeri baskıdan darbeden ve baskıcı rejimden çekti. Ak Parti hükümeti yürüttüğü seçim kampanyalarını özgürlük üzerine yaptı. Kürt sorununu çözeceğim dedi bizleri çok umutlandırdı. İlk attığı adımlar yaptığı girişimler çok iyi idi bizlerde sivil toplum kuruluşları olarak elimizden gelen desteği verdik yine de veririz. Yeterki vad ettiği özgürlükçü adımları yeniden atsın ve Kürt sorununu çözsün. Bu sorunlara çözüm bulunmazsa ülke yeniden kaasa dönecek ve korkarımki bu süreç diğerlerinden çok daha kötü olacak. 10 maddeye baktığımızda benim avukatımın benim dosyama erişme engelinin olması başlıbaşına bir hak ihlali ve hukuk dışıdır. İnsanlar sadece eyleme katıldıkları için ceza alabilecek bu olursa insanlar kontrolden çıkar, şimdi azda olsa kontrol edilen gruplar kontrol edilemeyecek. Molotofla insanların hayatına kast eden ateşli silah aynı suç aleti olarak kabul edilecek. Tabiki molotof kullanılmaması gerek ama bu kadar ölümcül bir şeymidir ki aynı kapsamda değerlendiriliyor. Hükümetin toplumsal refleksini darbe olarak algılaması da sıkıntılıdır. İnsanlar kendi devletlerine kast etmez heleki halk bunu yapmaz, kendi devleti yanlış yaptığında uyarır bunu eylem yaparak, slogan atarak, dilekçe vererek, pankart taşıyarak, oy kullanarak yapar bunların hepsi demokratik haktır. Vatandaş kendi ülkesinde bunları yaparken engelleniyorsa o ülkede demokrasiden hukuktan söz edilemez. Umuyorum ki bu iç güvenliksiz yasa meclise gelmez.
ÖNERİLER
1 / Millet veklleri ile görüşelim katılımları sağlansın.
ORTAK SONUÇ: Yeni getirilmesi planlanan iç güvenlik yasası, insanların ifade özgürlüğü, savunma hakkı, eylem yapma hakkı gibi konularda haksızlıklara neden olacağı ve demokrasiden söz eden bir ülke için uygulanmaması gerektiği konusunda fikir birliğine varıldı.
DEĞERLENDİRME
İLETİŞİM
SİVİL TOPLUM İLE
120 sivil toplum kuruluşuna duyuru yapıldı. (E-mail atıldı, sosyal medyada paylaşıldı, telefonla mesaj atıldı.
MİLLETVEKİLLERİ İLE
Telefon ve mail ile Muş’un vekillere ulaştık, ama hiçbir vekil gelmedi.
MEDYA İLE
3 ulusal basın temsilcileri ve 7 yerel basın mensupları davet edildi. Basın katılım sağlamadı.
KATILIMCILARLA
E-mail ile tüm katılımcılardan konu istedik, 4 kişi dönüş yaptı öneriler yerel konu olarak ele alındı.
SONUÇLAR
TkMM ilkelerimiz videosu ile genel konuya ilişkin videolar gösterildi. Genel konu, yerel konu ve genel konunun anayasa olan ilişkisi ele alındı.
DEĞERLENDİREN KİŞİ
Nurcan Çetinbaş