YER: Malatya Belediyesi Fırat Toplantı Salonu
TARİH: 01 Kasım 2014
KATILIMCILAR
DERNEK, VAKIF VE GİRİŞİMLER
1 / Musiad (Hasan Kundaktepe)
2 / Mazlum Der (Nihal İlimen)
3 / Mimarlar Odası (Vefik Şahin)
4 / Sakatlar Derneği (Ali haydar Koyun)
5 / Toplum Gönüllüleri Birliği (Sinan Oral)
6 / Kurtuluş Kilisesi derneği (Timothy Stove)
7 / Uluslararası Af Örgütü (Ferman Salmış)
KANAAT ÖNDERİ VE BİREYLER
1 / Kadir Akgüneş
2 / Enver Bakır
3 / Mustafa Baştürk
4 / Asım Demirkök
5 / Hamza Doğuç
6 / Sabri Akın (Büyükşehir Belediyesi Fuarcılık A.Ş)
7 / İhsan Gencay (Malatya Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sosyal İşleri Daire Başkanı)
8 / Mükremin Yağbasan (Malatya Belediyesi)
KATILAN MİLLETVEKİLLERİ
Katılan Olmadı.
MESAJ YOLLAYANLAR
Ömer Faruk Öz
MODERATÖR
Eyüp Kutlubay-Avukat
KONULAR
GENEL KONU: İç Güvenlik Paketi ve Yaşamımıza Getirebilecekleri
KONUŞULANLAR
1 / Eyüp Kutlubay İç güvenlik tasarısıyla ilgili basında, internet sitelerinde bazı yorumlar var fakat henüz Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne gelmiş bir teklif sözkonusu değil. Başbakanın ayın 14’ün de ifade ettiği iç güvenlik reformuna ilişkin ifadeleri var. Genel hatlarıyla iç güvenlik reformuna baktığımızda en önemlisi bana göre sahil güvenlik ve jandarmanın İçişleri Bakanlığı’na bağlanmasıdır. Gösterilerde molotof kokteyli atanların daha ağır şekilde cezalandırılması ve molotof kokteylinin silah sayılması konusunda görüşler var. Türkiye’nin gündemini sık şekilde teşkil eden adli ve idari dinlemeler noktasında düzenlemeler var.Özellikle idari dinlemelerde kolluğun denetlenmesi konusunda bir birimin oluşturulması konusu var. Başbakanlık insan hakları biriminde Türkiye Barolar Birliği Başkanlığı, sivil toplumdan ve meclisten kişilerin katılacağı bir kurulun oluşturulması ve bu kurulun özellikle istihbari dinlemeleri önleyici ve dinlemeleri denetleyici konusunda görüşler var. Ayrıca yargılamada sıkça karşılaştığımız isim soyisim tashihlerinin artık mahkemeler vasıtasıyla değil de nüfüs müdürlüklerine giderek bir dilekçeyle şahsın bu işi halletmesi noktasında görüşler var. Doğum, evlenme, boşanma gibi durumların nüfus müdürlüklerine gitmeden daha kolay bir şekilde çözümlenmesi ayrıca ehliyet, pasaport gibi işlemlerin emniyet genel müdürlüğünden alınıp nüfus müdürlüklerine verilmesi noktasında düşünceler var. Uyuşturucuyla çok ciddi mücadele etme konsunda bonzainin uyuşturucu madde sayılması ve okul çevresinde uyuşturucu madde satanlara verilecek cezaların daha ağırlaştırılması var. Sanal ortamdaki şiddete, kin ve nefrete yönelik söylemlerin cezalandırılması ve gerekli tedbirlerin alınması konusunda görüş ve düşünceler var.
2 / Abdulkadir Baharçiçek Güvenlik tarih boyunca hem bireyler hem de devletler için önemli bir konu olmuş. Devletler dediğimiz siyasal örgütler ortaya çıktıktan bugüne kadar belki en önemli hedefleri amaçları güvenliklerini sağlamak olmuştur. Bireyler için de böyledir, bireyler için de en önemli şey varlığını sürdürmektir. Güvenlik en temel ihtiyaçtır. Siz eğer varsanız ondan sonraki ihtiyacınız, çıkarlarınız, hedefleriniz bir anlam ifade eder. Güvenlik bu kadar önemli olunca devletler tarih boyunca güvenlik eksenli politikalar üretmişlerdir hem dış politika hem de iç politikada. Soğuk savaş döneminde de dünyada güvenliği merkeze alan politikalar daha fazla öne çıktı. Çünkü bir güvenlik ikilemi yaşanıyordu, rekabet, kutuplaşma, silahlanma yarışı vs. Dolayısıyla bireysel haklar, bireyin özgürlükleri genellikle göz ardı edilebiliyordu. Önce ideoloji, devlet,sistem, batı dünyası, sosoyalist dünya, kapitalist dünya, komünizm vs. geliyordu birey önemli değildi. Fakat 1990 lardan sonra bunların tersi bir dalga, bir hava ortaya çıktı. Temel hak ve özgürlükleri merkeze alan, bireyin özgürlüğünü merkeze alan bir yaklaşım ortaya çıktı. Güvenlik tamam ama esas olan insandır, insanın özgürlüğü ve haklarıdır. Bunları zedeleyen, bunları yok sayan, merkeze almayan hiçbir güvenlik tedbiri insanı mutlu etmez anlayışı ortaya çıktı. 11 Eylül saldırıları bir dönüm noktası oldu ve bu pozitif gidişi kesti. Son on beş yıldır güvenlik-özgürlük ikilemi dünyada tartışılıyor,Türkiyede’de bu devam ediyor. Devletin ve toplumun güvenliği gerekçesiyle bireysel hak ve özgürlükleri kısıtlamak hiçbir zaman çözüm olmadı, insanlık tarihi bunu tecrübelerle gördü ve yaşadı. Güvenliği merkeze alıp özgürlüklerden fedakarlık yapmak hiçbir zaman güvenliği de sağlamıyor. Güvenlik sadece polisiye ve askeri tedbirlerle, sert politikalarla sağlanabilecek bir şey de değil. Türkiye’de geleneksel bir durum var;herhangi bir sorun yaşandığında tepki olarak bir çözüm üretiliyor. Temel hak ve özgürlüklerden fedakarlık yaparak güvenliği sağlayamazsınız. Özgürlüklerden geriye gitmek güvenliğimizi daha fazla güçlendirmez. Ortaya çıkan bir sorunun çözümü nedeniyle bir takım hak ve özgürlükleri tekrar kısıtlamaya çalışmak aslında yeni güvenlik sorunları yaratır diye düşünüyorum. Daha aklı selim düşünmemiz gerekir.
3 / Hamza Doğuç Güvenlik birimleri hangi ölçülerle gerçek suçluyu yakalayacak veya yakalamayacak. İç işleri bakanlığının bir tarafında emniyet genel müdürlüğü var diğer blokta da jandarma genel komutanlığı ve asayişe yönelik temsilcileri var. İçişleri bakanlığını illerde valiler temsil eder ilçede de kaymakamların sağ ve sol kolu gibidir jandarma ve emniyet teşkilatı. Bu yasa üzerinde çok kafa yormak lazım hemen acelece yapılacak bir şey değil.
4 / Asım Demirkök Dün onbuçuk saat süren bir Milli Güvenlik Kurulu toplantısı oldu. O toplantıda devleti tehdit eden unsurlar tek tek sıralanıyor ama bize açıklanmayanlar kırmızı kitapta yayınlanıyor. Büyük fotoğrafa baktığımız zaman büyük şüphe vs. esas konunun özü devletlerin varoluş sürecinden itibaren toplumlarda devlete karşı unsurlar öne çıkar ve güvenlik tedbirleri alınır. Ulus devletler hem hunhar hem acımasız hem de toplumun görünür kimliklerini birbirine düşürerek varlığını sürdürmek istiyor. Sorun şurda; devletin ve iktidarların önümüze getirip sundukları güvenlik yasalarını tartışıyoruz, devletin kendisini tartışmıyoruz. Devlet mekanizmasını,erki biz toplum olarak nasıl sınırlayacağız, nasıl alacağız? Toplumda kendini farklı hisseden kimlik sahipleri,inanç sahipleri, ötekileştirilenlerin ortaklaşması lazım. Devlet bunların ortakşamaması için tedbirleri öne çıkarıyor. Bir kısmımız bu tedbirleri savunuyoruz, bir kısmımız da redediyoruz. Devletin meşru olmayan hareketlerini savunan anayasaya koyduğu hükümlerdir. Hep birlikte anayasayı değiştirelim devletin erkini sınırlandıralım eğer bunu sınırlandırmazsak ortaklaşma olmaz. Siyaseti küçümsediğimiz zaman başka güçler meşrulaşıyor. Siyasetin kendisi meşrudur, siyaset dışı olan her şey de gayrı meşrudur.
5 / Ferman Salmış Türkiye’de birçok problem var ve bu problemlerin tümünün konuşulması gerekiyor. Haliyle benim meselemin dışında bir mesele konuşulduğunda ya kulaklarımı kapatıyorum veya önemsizleştiriyorum. Birlikte düşünme, ortak bir akıl ve ortak vicdan oluşturma meselesi var. Güvenlik konusunda da öyle. Çözüm sürecinin de çatırdamaya başladığı bir süreçte acaba yeni bir güvenlik konsepti mi geliyor? Çözüm süreci iki yıldır Türkiye’ye ekonomik bir dinamizm ve demokratik bir dinamizm kazandırdı. Tarafların bu konuyu çok önemsedikleri kanaatinde değilim iki tarafın da bu konuda ciddi sancıları ve eksiklikleri var. Ama çözüm sürecinin toplum tarafından çok sağlam karşılanan bir yönü var. Taraflar önce toplumun ikna olmasını istediler toplum ikna oldu fakat bu kez taraflar tartışmalı hale geldi. Gerekçesi ne olursa olsun oturulup konuşulması gerekiyor. Güvenlik yasa tasarısı bir bakıma çözüm sürecinin tartışılmasıyla alakalı, o nedenle de çözüm sürecine daha çok vurgu yapılması gerekir. Diğer bir nokta da polis yetkisinin artırılması anti demokratik bir uygulamayı tetikleyecektir. Paket tek yönlü bir paket değil. Bu tip süreçler daha fazla demokrasiyle aşılır. O nedenle kamu düzeni önemlidir fakat kamu düzeninin problemli hale gelmesinde uygulamalar, yasalar, verilen sözlerin yerine getirilememesi, hükümetin de yapması gereken birçok şeyin askıda tutulması ve pazarlık konusu yapılması bana göre problemli bir şey.
6 / Kadir Akgüneş 2005’te yürürlüğe giren Cmk yasamız var. Bu on yıllık süreç içerisinde baktılar ki bu istismar ediliyor yeni bir düzenleme yapma gereği duyuldu. Kuvvetli şüphe ifadesi getirildi ama aradan sekiz ay geçtikten sonra yine eski haline dönmeyi düşünüyorlar. Şimdi sekiz ayda ne değişti? Güvenlik güçlerinin eline keyfi davranacak böyle bir şey verirsen istediği gibi kullanıyor. Bu değişikliği toplum için değil de siyasi iktidar kendini düşündüğü için yaptığı inancındayım. Kobani olayları gerekçe gösterilerek yapıldı ama o olayları yapanlar genç insanlar ve onların eğitilmeleri daha önceliklidir.
7 / Nihal İlimen Türkiye’nin geçmişine baktığımız zaman geçen ay yaşadığımız olaylardan daha şiddetli olanlarını gördük. Şimdi ne oldu da böyle bir güvenlik yasası çıkarılıyor bunu anlamakta zorlanıyoruz. Aslında devletin yetkilerinin sınırlandırılması devlete karşı bireyi koruma altına almak gerekir. Çünkü devlet büyük bir güçtür, büyük bir aygıttır bu nedenle de insan hakları kavramı ortaya çıkmıştır. Toplumda her zaman daha iyiyi isteyenler ve bir şeylere muhlefet edenler mutlaka olacaktır. Yapılanları kabul etmekle birlikte yanlışları da eleştirerek daha iyiye gitmek için bir yola girmek gerekir. Mevcut hükümete baktığımızda en ufak bir muhalefeti, eleştiriyi, bir toplumsal gösteriyi kendisine karşı yapılmış bir kalkışma, bir darbe, hainlik yaratma algısı var ve bu algı üzerine toplum ikiye bölünüyor. Bir kısım hükümetin yanında yer alarak ve o korkuyu besleyerek ona sahip çıkma, onun yanında durmaya çalışıyor. Bu, toplumun ikiye bölünmesi tarih öncesi çağlardan beri olan bir şey. Bu hükümet de o statükoyu değiştirecek bir şey yapmak istemiyor. Yeni bir anayasa, sivil bir anayasa yapmak istemiyorlar çünkü onların çıkarlarına aykırı. Kendi iktidarlarını ne kadar sürdürebilirlerse onun telaşındalar. Bugün çıkacak bir güvenlik yasası da kendi iktidarlarını daha ne kadar süre uzatabilirlerin çabası diye görüyorum. Kanunları değiştirmek bizim on yıllarımızı alacak, o kanunlar değişinceye kadar da kim bilir ne kadar insanın canı yanacak. Sivil insiyatifin harekete geçmesi gerekir.
8/ İhsan Gencay Güvenlik yasası dediğimiz yasa ortada yok ama biz faraziyeler üzerinden bir şeyler söylemeye çalışıyoruz. Güvenlik sadece silahlı güçlerle sağlanacak bir olgu da değildir. Herşeyden önce insanların birbirine saygılı olması, birbirinin hak ve hukukuna riayet etmesi, insan hakları dediğimiz şeyi birebir kendi pratiğinde de yaşatması lazım. Hükümetin gündeme getirdiği iki temel konu var. Birincisi,makul şüphe bir diğeri de göstericilerin yüzlerini kapatarak gösteri yapması. Hükümet bu son yasa tasarısını durup dururken çıkarmadı son olaylarda yaşananları herkes gördü. Önce düzenlemeyi görmemiz gerek yoksa gazete küpürleri ve internet haberleri üzerinde tartışmak çok sağlıklı değil. Yeni anayasayı da gündemimize alıp asıl problemimizin o olduğunu düşünüyorum.
9 / Hasan Kundaktepe Meydana gelen olaylarda oradaki esnaf çok zor durumda kaldı.Kobaniyi’yi bahane ederek ensar görevini üstlenecek kişilerin teşviki ile yüzünü gözünü sararak başta esnaf olmak üzere tüm halka zarar verdiler. Kobani’den 170 bin kişi gelmiş onlara yardım yapılacağına kalkıp şehri, devletin kasası olan esnafın kapısını, bacasını kırıyorsun ondan sonra da diyorsunuz ki birey hakkı. Birey eğer topluma zarar veriyorsa o bireyin hiçbir hakkı yoktur. Ekonomik boyutta esnafın büyük zararları var. Güneydoğulu iş adamları yatırımlarını götürüp batıya yapmak zorunda kalıyor. Hızla iş güvenliği yasasının çıkması gerekir ve taban çözüm sürecinin tamamlanmasını istiyor.
10 / Sabri Akın Aslında güvenlik insanların en çok ihtiyaç duyduğu bir olgu. Güvenliğin olmadığı bir yerde insan yaşamı, ekonomik, sosyal ve kültürel yaşamını sürdürmesi mümkün değil. Tabi ki bu çok ciddi bir temel ihtiyaç olduğu için en büyük görev yönetim aygıtı olan devlete düşüyor. Devletlerin öncelikli görevi toplumun can ve mal güvenliğini sağlamak. Ortadoğu coğrafyasında bulunan yönetimlerin en temel sorunu; güvenlik sorunun halkın can ve mal güvenliğini sağlamaktan öte devletin güvenliğini sürekli ön planda tutmalarıdır. Çünkü genellikle bu bölgelerde yürürlükte olan sistemlerin çoğunluğu halka rağmen oluşmuş olan sistemler ve sürekli olarak halktan gelen talepler kendileri için bir tehlike unsuru olarak algılanmış ve sürekli takip ve kontrol altına alınmak istenmiştir. Aslında ülkemizde son on yıldır bu algı değiştirilmeye çalışıldı, halkla devlet barıştırılmaya gayret edildi. Biraz da Ortadoğu halkları olarak bireysel hakları kullanma konusunda birikimli ve tecrübeli değiliz. Güvenlik ve özgürlük dengesini iyi sağlamak gerekiyor. Bu konuda temel sorun dönem dönem bir takım baskı unsurlarının olması ve bunların da süreci kendilerinin istediği gibi yönlendirmesi. Uygulamada da uygulayıcıdan kaynaklı bir takım ciddi sorunlarla da karşılaşabiliriz. Tabi sivil toplum kuruluşları ve bireylerin duyarlı olması gerekir.
YEREL KONU:Yerel Yönetimin Kültür ve Sanat Etkinlikleri
1 / İhsan Gencay Malatya Belediyesinin kültür hizmetleri son on beş yıldır var fakat 2009’da sanat merkezinin açılmasıyla ciddi bir ivme kazanmış. Şunu da konuşmak lazım;kültür yerel yönetimlerin işimi yoksa merkezi hükümetin işi mi? Daha önce önce herhalde merkezi yönetimlerin işi olarak görülmüş ve kültür hizmetleri il müdürlüklerini kurmuşlar. Daha sonra işin içine belediyeler girmiş ama tabi tüm belediyelerin çalışmaları aynı düzeyde değil. Malatya belediyesi iki ayaklı çalışıyor;bir memur olarak bizim bulunduğumuz Büyükşehir Belediyesi sosyal ve kültür işleri daire başkanlığı diye bir birim var bir de geçmiş adı fuarcılık olan Kültür A.Ş. var. Biz neler yapıyoruz; bizim şu anda beşi semt konağı iki de merkez binadan döüştürülmüş birimlerimiz var. Buralarda maddi geliri düşük olan ailelerin çocuklarına yönelik 5,6,7,8. Sınıf öğrencilerine takviye ders yapıyoruz hafta içi ve hafta sonunda. Tüm bu semt konaklarımızda mahallelinin talepleri doğrultusunda hobi kurslarımız var. Resim, müzik, kadınlara yönelik mefruşat kursları gibi. Burada sanat merkezimiz var ve hemen hemen sanat alanındaki tüm dallarda kurslar var. Çok da yoğun bir katılım var yılda ortalama beş bin insan bu sanat kurslardan geçiyor. Kadın kültür ve spor merkezimiz var. Burada da kadınlara yönelik kurslarımız var. Yine Aile Danışma merkezimiz var. Özellikle problemli ailelerle görüşerek boşanma öncesinde danışmanlık yapıyorlar ve boşanma sürecinde baroyla yaptığımız bir protokol çerçevesinde onların talebi doğrultusunda haftada bir gün avukat gönderiyorlar. Biz o avukatla aileyi görüştürüyoruz, hukuki anlamda haklarını öğrenmelerini sağlıyoruz. Bizim yine iki müzik koromuz var; Türk halk müziği ve sanat müziği koroları. Bu korolarımız 45 günde bir programı yapmaya çalışıyorlar. Eğer oluşturabilirsek bir de çocuk korosu oluşturacağız. Malatya belediyesi şehir tiyatromuz da oldukça aktif, şimdiye kadar 30 a yakın oyun sergilendi.Yine bir tiyatro tırımız var, bu da okullarda gösteri yaptı. Panel,konferaranslar ayın haftanın konusuna göre yapılıyor. Tanıtım konusunda, kültürel etkinlikleri Malatya halkına duyurma konusunda ciddi eksiğimiz var. Sanat sokağı oluşturduk, galerilerimizi oraya taşıyacağız. Çocuk müzesi ve uygulama bahçesi oluşturmaya çalışacağız.
2 / Sabri Akın Bizim yaptığımız çalışmalar daha çok fuarlarla ilgili. Hedeflediğimiz şey daha çok Malatya’nın tanıtılması ve Malatya’da yapmış olduğumuz fuarlarla Malatyalılara katkıda bulunmak. Fuarlarımızın kültürel boyutu da sözkonusu. Dört yıldır yaptığımız kitap fuarını daha geniş katılımlı yapmayı planlıyoruz. Fuar alanımız ihtiyaca karşılık vermiyor. Daha büyük 10.000 metrekarelik belediyenin arka tarafını düzenleyip fuarlarımızı oraya taşımayı düşünüyoruz. Bizim asıl üzerinde durduğumuz Malatya’ya ekonomik katkısı da olan tarım fuarımız. Yine Ankara,İstanbul ve bu yıl İzmir’de yaptığımız Malatya tanıtım günlerini bizler organize ediyoruz. Sivil toplum örgütleriyle zaman zaman bir araya gelip ortak akılla bir şeyler üretmeye çalışıyoruz.
3 / Hamza Doğuç Bilim sanat merkezimiz var. Burda üstün zekalı çocukların eğitimine yönelik hizmet veriliyor. Yine çıraklık eğitim merkezi var burada ara eleman yetişiyor buradaki gençlerin sosyal ve kültürel aktivitelere katmak gerekiyor. Yine güzel sanatlar lisesi ile spor lisemiz var bunların da aktivitelerini artırmak gerekiyor. Malatya’ya özgü bir sınav merkezi kurulursa bu da bir katkı sağlar.
4 / Sinan Oral Sitelerdeki oyun parklarında oyun oynayan çocuklar artık bireysel oyunlar oynuyorlar. Çocuklarımıza paylaşımcılığı öğreten eski oyunlarımızı hatırlatacak bir yaptırım olabilir mi? Çocukların hepsi ellerinde birer tablet vahşet içeren oyunlar oynuyorlar. Bu anlamda çocuk parklarımızı yeniden dizayn edebilir mi?
5 / Asım Demirkök Son yıllarda Malatya’da kültür sanat işlerinin iyi yapıldığını gözlemliyorum. Bana göre kültür sanat işi yerel yönetimlerin işi olmalıdır. Kentimiz büyük göç aldığı için gelenleri kendilerini hemşeri olarak hissetmelerini sağlamalıyız. Özellikle kadınların bu kurslara katılması çok önemli. Bu çalışmaları mahallelere taşımak gerekir. Fuar alanı konusunda iyi bir yer seçilmelidir. Kent konseyinin yaptığı kültür hizmetlerinin ortaklaştırılması ve tek bir elden organize edilmesi daha doğrudur.
6 / Ferman Salmış Geleneksel spor oyunları merkezinin Malatya’da kurulması ve yılda bir spor oyunlarının düzenlenmesi gerektiğini düşünüyorum. Levent ve Girmana vadilerine belediyenin belli günlerde ve hafta sonları tur düzenlemesinin çok iyi olacağını düşünüyorum. Kitap fuarına ilişkin bir danışma birimi oluşturulmalıdır. Bunun içerisinde akademisyenler, kültür insanları, yazarlar vs. olmalıdır. Kitap fuarının çeşitlilik arz etmesi gerekiyor. Yeni dönem için hem kültürel renkleriyle hem yeni alan çalışmalarıyla demokratik katılımla düşünsel anlamda da yeni bir anlayış getirilmelidir.
7 / Eyüp Kutlubay Bir araştırmaya göre şehirden en memnun olmayan kesim gelir seviyesi yüksek olan kesim olarak görülüyor. Acaba burada yaşayanlara hitap edecek sosyal ve kültürel etkinliklerimiz yeterince yok mu?
8 / Kadir Akgüneş Malatya’nın kendine has bir kültürü var. Dışardan geleni Malatya’ya entegre etmek onu asimile etmektir. Malatya bir kürt şehri eğer böyle tekçi zihniyetle giderseniz bizde karşıt tepki gelişir. Burda da Kürtlerin kültürünün gelişmesine ihtiyaç var. Kendi kültürümüzü yaşatacak etkinlikler yapmalıyız.
DEĞERLENDİRME
İLETİŞİM
SİVİL TOPLUM İLE
Görüşme, email ve sms çağrı yaptık.
MİLLETVEKİLLERİ İLE
Mail, sms davet edildiler.
MEDYA İLE
30 civarında tv, gazete ve internet sitesine çağrıda bulunduk.
KATILIMCILARLA
Email ve sms davet ettik.
SONUÇLAR
DEĞERLENDİREN KİŞİ
Semine Dengeşik
Malatya kMM Girişimcisi