Yer : Belediye Meclis Toplantı salonu
Tarih: 03.05.2014
Katılımcılar:
a. Dernek, Vakıf ve Girişimler
1. Mazlum-Der Şube Sekreteri (Meral DERVİŞOĞLU)
2. Kent Konseyi (Sabri DİŞLİ)
3. Şuurlu Öğretmenler Derneği ÖĞDER (Yunus YEĞİN)
4. Yaşam evi Dernek Başkanı (Hasret GÖKKAN)
5. İHD şube Başkanı (Hasret Bulutdoğan)
6. Emekli Disk Sen il Bşk (Necdet Şansal)
b. Meslek Odaları
1. Müsiad (Sıtkı ALOĞLU)
c. Sendikalar
1. Özgür EğitimSen şube BŞK (Abdulgani DEMİR)
2. Memursen il Başkanı (İbrahim COŞKUN)
3. Eğitim birsen Bozova şubesi (Mehmet AKCAN)
Diğer Katılımcılar:Çeşitli sivil kuruluşlardan ve halktan 10 izleyici katıldı.
1. Cemal BABAOĞLU (Belediye Meclis Encümeni)
2. Mehmet demir (Gazete ipekyol)
3. İsmail Tok (Aktivist)
4. Mehmet Yusuf AKBAŞ (Yazarlar Birliği )
5. Mustafa DEMİR (Aktivist)
6. Ömer YAŞAR
7. Gül SAN (aktivist)
8. Vehbi Uzundağ (Özgür eğitimsen sekreteri)
9. Hacı FIRAT(İhd eski yöneticisi)
10. Mehmet Emin TEKBAŞ (Aktivist)
11. Fethi TAPAÇ (Mazlumder urfa şube Sekreteri)
12. Eyüp Karagöl (Revşen Fikir dergisi Editörü)
13. Yahya DEMİRKOL (Avukat)
14. Misbah HİCRİ (Araştırmacı-yazar)
Siyasi Partiler:
1. BDP Cemal Babaoğlu
Katılan Milletvekilleri: Yok
Belediye Başkanı: Yok
Medya:
1. Gazete İpekyol
2. Gap Haber
3. Gap Gündemi
4. İLKHABER
Moderatör: Yrd. Doç. Dr. Mahmut KAYA (Sosyolog)
Konular
Genel Konu: “Cumhurbaşkanlığı Seçimi-Cumhurbaşkanı Yetki ve Sorumlulukları”
Yerel Konu: “Büyükşehir Belediyesinden Beklentilerimiz”
Konuşulanlar:
Mahmut KAYA: Cumhurbaşkanlığı seçimi tartışmaları aslında modernleşme meselesidir. Bu modernleşmeyi III. Selim’den itibaren ele alabiliriz. Şerif Mardin’in belirttiği Osmanlı modernleşmesinde azınlıkların yani gayrimüslimlerin ve Müslüman tebaayı siyasal bir sistem içerisinde tutacak siyasi iradeyi geliştiremedi. Tarihsel olarak yaşanan bu sıkıntı günümüze kadar devam etmiştir. Müslüman toplumun bile farklı mezhepsel tutumlarına karşı bunları bir arada tutacak uygun bir sistem geliştirilemedi.
Cumhurbaşkanlık sistemi ise demokratik sistem içerisinde Başkanlık sistemi, Yarıbaşkanlık sistemi ve parlamenter sistemler bulunmakta. Halihazırda Türkiye’de parlamenter sistem uygulanmaktadır. 2007 yılında özellikle referandumla birlikte Cumhurbaşkanlık seçiminin halk tarafından gerçekleştirilmesi bugünkü tartışmanın ana kaynağıdır. Cumhurbaşkanın görev ve yetkileri ise bildiğimiz gibi yasama, yürütme ve yargı görevleridir. Bence 105. madde olan Cumhurbaşkanın sorumsuzluk hali tartışmalıdır.
İbrahim COŞKUN: Spekülatif bir tartışmadır. Bizde Cumhurbaşkanlığı sistemi etkin bir şekilde kullanılamıyordu. Yeni dönemde hükümetle parelel bir şekilde yürüyordu. Türkiye’de garip bir durum var. 1982 anayasası askeri bir anayasadır. Kenan Evren yasası hükümetin işlerini frenleme aracı olarak kullanılmıştır. Erdoğan’ın var olan Cumhurbaşkanın yetkilerini kullanma isteği bu tartışmaları ortaya çıkarmıştır. Bu sıkıntıların giderilmesi için yeni bir anayasaya ihtiyaç vardır.
Gül SAN: Yaşadığımız siyasi süreç Türkiye’nin değişimini zorunlu hale getirmiştir. Turgut Özal deneyimi hatırlanmalıdır. Pasif bir başkanlık istememişti. Erdoğan Özal’ın bıraktığı yerden devam etmek istiyor. Bence de başkanlık sistemi olmalı. Çünkü Abdullah Gül ne yaptı? Ve hangi yetkilerini kullandı? Kuvvetler ayrılığı varsa her erk yetkilerini kullanmalıdır. ABD bunu yapıyorsa biz neden yapmayalım. Ama şunu da belirteyim: Cumhurbaşkanlığı tartışmalarını Erdoğan’a endekslemek yanlıştır. Bu bir sistemdir. Bu sistem ise yeni bir anayasaya ihtiyaç duyuyor.
Sıtkı ALOĞLU: Biz siviliz. Cumhurbaşkanını halkın seçmesi bir haktır. Uygulamayı güzel buluyorum. Hükümetle paralel olmalı ama gerektiğinde de hükümete tavır olabilmelidir. Cumhurbaşkanı seçildikten sonra her kesimin güvencesi olabilmelidir. Şuana kadar bu makam sembolikti. Yaşananlar bunu göstermektedir. Başkanlık veya yarı başkanlık sistemi de olabilir.
Necdet ŞANSAL: Türkiye’de yaşanan bu sorun demokrasiyle çözülebilir. Cumhurbaşkanlığı seçiminin halk tarafından seçiliyor olması önemlidir. Bu bir eğitim meselesidir. Ancak gelişmemiş toplumlarda halk tarafından seçilmesi sıkıntılıdır. Bu makama gelecek kişinin ehil olması önemlidir. Şuan için Cumhurbaşkanı olacak kişi Erdoğan’ın olacağı kesin gibi. Ama Cumhurbaşkanı olursa Türkiye halklarını temsil etmeyecektir. Kutuplaşma; hayran ve muhalif kesim bunun göstergesidir. Cumhurbaşkanı Türkiye halklarının birliğini temsil eder.
Cemal BABAOĞLU: Mevcut iktidar tek adamlığa oynuyor. Türkiye’nin kuruluşundaki CHP’li mantık bu dönemde bir tavır olarak yine karşımızda. Aydın insanlar sadece cumhurbaşkanlığı değil; 1 Mayıs Taksim sendromu, 17 Mayıs gözaltında kayıplar meselesi, Ermeni soykırımı gibi konuları özgürce tartışmalı. Türkiye’nin yumuşak karnı olabilecek yani dış politikasını bunlara göre değil de hukukun baz alındığı ve süreçte STK’ların etkili olduğu bir şekilde çözülmelidir.
Yunus YEĞİN: Cumhurbaşkanın halk tarafından seçilmesi çok önemli bir durumdur. Toplumun yaşadığı sıkıntıların aşılabilmesi için eğitim önemlidir. Cumhurbaşkanı toplumu rahatlatmak istiyorsa herkesi kucaklamalı, % 50’nin başkanı vurgusu yanlış bir durumdur. Başbakan’ın Ermeni meselesini taziye mesajı önemli bir açıklamadır. Ancak toplumun hazır olmadığını gördük. Kendi çelişkilerimiz bulunmaktadır. Eğitimi toplumsallaştırıp Türkiye’nin sıkıntılarıyla yüzleşmeliyiz.
Vehbi UZUNDAĞ: Cumhurbaşkanını meclis seçiyor, buradaki mantık sistemi halktan korumaktır. Özal kendisi halktan biri olarak bu yetkiyi kullanmış ama mevcut sistem buna müsaade etmemiştir. 1982 anayasası mevcut sıkıntıların ta kendisidir. Sivil bir anayasaya şiddetle ihtiyaç vardır. Türkiye elbette normalleşecektir. Ama ister % 100, ister % 51 seçilen cumhurbaşkanı bütün halkın cumhurbaşkanıdır. Bunu da herkes kabullenmelidir. Yetki ve sorumluluklarını da demokratik bir zemine çekmeliyiz.
Meral DERVİŞOĞLU: Halihazırda darbe anayasasıyla yönetiliyoruz. Bütün iktidarlarda bu anayasayla topluma hükmetmişlerdir. Bu dönemde bunun değişmesi gerekiyordu. 17 aralık sonrası tartışmalar yeni bir süreci başlattı. Türkiye kutuplaştırıldı; kutsal sayılan kurumlar çöktü. Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ülkeye demokrasi gelecek mi, toplum ve Türkiye normalleşecek mi? STK’lar bunu konuşmalı. Biz sesimizi duyurmaya çalışıyoruz. İktidarlar sesleri duymuyor. Demokrasi beklentilerimiz olacaktır. STK’lar iktidarla ilişkilerini sorgulamalı. Son olarak cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi önemlidir. Seçilen kişi kapsayıcı, kuşatıcı bir anlayışla hareket etmelidir.
Mehmet Emin TEKBAŞ: Burada olması gerekeni değil olanıyla alakalı durum tespiti yapmak istiyorum. Türkiye’de lider kültü bulunmakta. Halk bu lideri sevdi. Bu halk kim? Bu halk Burada bulunan STK’lara üye olmayan ve seçimle varlığını hissettiren halkdır. Yeni bir anayasa gerekiyor doğrudur ama yapılamadı. Son olarak bu tartışmalara rağmen görelim Mevla’m ne eyler, neylerse güzel eyler.
Hasret BULUTDOĞAN: Demokratik şartlar oluşturulduktan sonra hiçbir sıkıntı yoktur. Ama yerel seçimlerde gördük ki Türkiye’de seçimler demokratik bir ortamda gerçekleşmiyor. Ve son olarak Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığına karşıyız.
Hacı FIRAT: Mevcut anayasa değişmeden normalleşme olmayacaktır. Gelen kişilik demokratik olmalıdır. Anayasa değişebilecek mi? Kürt sorununu çözebilecek mi? Bunları çözebilecek şahsı kucaklamaya hazırız. Halkın seçmesi elbette önemlidir. Hep birlikte kutuplaşmadan Türkiye’nin sorunlarına çözüm üretmeliyiz.
Yusuf AKBAŞ: Birinci düğmesi yanlış iliklenen bir gömleği düzeltmeye çalışıyoruz bizler. Aslında bu işe 1921’den başlamalıyız. Yani ilk anayasadan. Eğri cetvelle doğru çizilmez. Mevcut anayasaya göre cumhurbaşkanlığı halka karşı emniyet sibobu görevi görmüştür. Yenileşme hareketine baktığımız vakit sürekli bir çatışma olmuş. 2007 yılında değişim olmuş, bu bir süreçtir. Erdoğan bu süreçte etkili olacaktır.
Mehmet AKCAN: Başkanlık sistemini bu topluma önerenler bu toplumun geçmişine bakmayanlardır. Felsefi derinliği olmayan, halka giydirilecek olan deli gömleğidir. Hukuk getirmeyecek bir uygulamadır. Bu toplumun modernleşme tarihine bakmakta fayda vardır. Kültür devrimini sosyal ve siyasal olarak bu işin fikirsel boyutunu Batıcılık ve Osmanlıcılık şeklinde jön Türkler vizyonu modernleştirme çabalarını bakıp yeni önerilen Başkanlık sistemini tartışmalıyız. Ayrıca sorumsuzluk diye bir şey olamaz. Hukuk önemlidir. Burada şu önerilebilir. Tarihsel medeniyetimizde dört halife seçimi sistemi de bulunmaktadır. Bunun incelenmesi gerekmektedir.
Yahya DEMİRKOL: Geçmişten bugüne devlet mekanizmasıyla halk hep çatışa gelmiştir. Cumhurbaşkanı halkın seçmesi yani kendi liderini belirlemesi bu yetkiyi paylaşması anlamına geliyor. Fakat bu yetkiyi alan siyasi erk halkı sistemin dışına iterse gerilimi daha artırabilir. Bu da dikkat edilmesi gereken bir ayrıntıdır. Asıl olan uygulamadır.
YEREL GÜNDEM
Mahmut KAYA : Şimdi ikinci gündemimize geçeceğiz. Ancak gönül isterdi ki bu işin muhatabı belediyecilerimiz de burada olsun. Yapacak bir şey yok. Duyarlılık farklı bir durumdur. Aslında yerel seçim öncesi ŞkMM’lerde 10 istek çalışmaları bu başlığımızı irdelemişti. Burada yine hatırlatalım. İdeal bir kent nasıldır? Kent sosyolojisi verileri bize oturma, çalışma, dinlenme ve dolaşım hakkında fikirler sunmaktadır. Konutlar kent sağlığını bozmayacak şekilde ele alınmalı tarihi dokuyu bozmadan yapılmalı ayrıca ulaşım sorunu da rasyonalize edilmeli.
Gül SAN: Büyükşehir olduk ama zihinsel olarak büyümedik. Yeni durumda işe göre kişi seçilmeliydi ama adama göre iş arıyoruz. Siyasi bir tavır var. Yükselen değerler demokrasi yerelde başlar, STK’lar katılmalı ama şehrimizin şehirleşememe sıkıntısı var.
Necdet ŞANSAL: Büyükşehir belediyesi tarafsız olmalı, ayrım yapmamalı. Urfa mozaik bir yapı arzetmektedir. Tarihi yerlerde Kürtçe yazılar yazılmalı. Milliyetçi perspektiften kurtulmalı. Büyükşehir sosyal imkanları artırmalı yoksulların durumları iyileştirilmesi yönünde çalışmalar yürütmeli, şehrin diğer sıkıntıları da çözülmeli ayrıca demokratik kültür çalışmaları yapılmalı. İşsizlikle mücadele edilmeli hakka riayet edilmeli.
Mehmet AKCAN: Büyükşehir olduktan sonra itfaiye, su, kanalizasyon hizmetleri gibi çalışmalar büyükşehire devredildi. Diğer belediyelerin sadece çöp toplama görevi bulunmakta. Kenti ilgilendiren durumların büyük çoğunluğu sadece büyükşehire devredildi. Urfa’nın belediyecilik anlayışı bilimle işbirliği yapmama sıkıntısı bulunmakta. Şehrimizin sosyal dokusu, dini yapısı göz önüne alınmıyor. Son alınan şehir içi ulaşım araçları İstanbul ve İzmir illeri örnek alınarak alınmış oysaki bu araçlar urfanın sosyal dokusuna uymuyor. Araçların koltuk biçimi ayakta daha çok yolcu taşınsın diye arka arkaya değil de yan yana yani şahısların dizleri birbirine değmekte bu urfa’nın sosyal yapısına uyan bir durum değildir.
Hasret BULUTDOĞAN: Şehir yaşanılır kılınmalı. Kadınların daha da görünür kılınması için çalışmalar yapılmalı. Kültür sanat merkezlerimiz yok, kreşlerimiz yok ve tarihi dokuyu korumalıyız.
Değerlendiren: Süleyman Çoban, Bilal Kaplan