Yer : Belediye Meclis Toplantı Salonu
Tarih: 08.03.2014
KATILIMCILAR
DERNEK, VAKIF ve GİRİŞİMCİLER
1 / Mazlum-Der Şube Başkanı (Meral Dervişoğlu)
2 / Kent Konseyi Başkanı (Sabri Dişli)
3 / İlköncüler Derneği (Fatma Altun)
4 / El birliği Dernek Başkanı (Handan Karataş)
MESLEK ODALARI
1 / Baro Başkan Yardımcısı (Hikmet Delebe)
SENDİKALAR
1 / Eğitim Bir Sen
DİĞER KATILIMCILAR
Çeşitli sivil kuruluşlardan ve halktan 10 izleyici katıldı.
1 / Av. Yahya Demirkol (Baro eski il başkanı)
2 / Cüneyt ALTIPARMAK Avukat- Yazar
3 / İsmail Tok (Aktivist)
4 / Mehmet Yusuf AKBAŞ (Yazarlar Birliği )
5 / Mahmut Kaya (Akademisyen)
6 / Emin GÜNEŞ (Hüda par Büyük Şehir Belediye Başkan Adayı)
7 / Leyla Akça (BDP Büyük Şehir Eş Başkan Adayı)
8 / Gülay Koca (BDP Karaköprü Belediye Başkan Adayı)
9 / Serhat Yaşargöz (Hakpar Gençlik Kolları Başkanı)
10 / Asuman Şeyma Hangah (Araştırmacı)
SİYASİ PARTİLER
1 / HüdaPar Yalçın Lokman (Hüdapar İl Bşk.)
2 / Hakpar Reşat Düngül (Hakpar İl Bşk.)
3 / BDP Leyla Akça (Eş Başkan)
KATILAN MİLLETVEKİLLERİ
Katılım yok
BELEDİYE BAŞKANLARI
Katılım yok
MEDYA
1 / Gazete İpekyol
2 / Gap Haber
3 / Gap Gündemi
4 / Ruha Tv
MODERATÖR
Dilşah ÖZTÜRKMEN – Kent Konseyi Kadın Meclisi Başkanı ve Akademisyen
KONULAR
Genel Konu: “Kadına yönelik şiddet”
Yerel Konu: “Sivil Toplum Belediye Başkan Adaylarıyla Buluşuyor”
KONUŞULANLAR
Dilşah Öztürkmen: Tarihin modernleştiği bir zaman diliminde şiddetin konuşulması utanç verici. Şiddeti erkek ve kadın olarak ayırmak istemiyorum. Şiddet toplumsal bir olgudur. İnsanlık şiddet görmekte, ülkemizde ise kadına yönelik şiddet daha bir hissedilir durumdadır maalesef. Şiddet, sorunlarımızın çözümü olamaz, erkekler çözüm yerine ölümü seçti. Şiddete maruz kalan kadınlardan değil de şiddeti uygulayan erkekleri dinlemek isteriz bugün.
Emin Güneş: Şiddetin kadın ve erkek olarak algılanması yanlıştır. Temel mesele insandır. Toplumsal cinayetler toplumun cinnet geçirdiğinin kanıtıdır. Sosyolojik vakıalar toplumu vahşileştirmiştir. Kadına yönelik şiddet bir sonuçtur, sebeplere inilmiyor. Parti olarak şiarımız şudur: “şehirlerin imarına insandan başlamak” gerekir.
Gülay Koca: Sivil hareketleri önemsiyoruz. Partimizin uygulanmış olduğu eş başkanlık sistemi de demokratikleşmenin atılan bir adımıdır. Kentin bütün sorunlarını kadınlar yaşıyor ve kadın maalesef yönetime katılamıyor. Şiddete gelince; en önemli faktör toplumsal cinsiyet algısında yatıyor. Bunu besleyen süreç ise geleneksel bakış açısıdır.
Leyla Akça: Yıllardır kadın meclislerinde faaliyetler gösteriyoruz. Partimizde uyguladığımız eş başkanlık sistemini diğer partilerde de görmek bizim arzumuzdur. Şuan parlemantodaki siyasi hareketlerdeki kadın sayısı bile ülkeye yöne veren partilerin kadına bakış açısı için önümüzde ciddi bir veridir aslında. Kadına yönelik şiddet ise; feodal yapıdan kaynaklanmaktadır. Ama burada bir sıkıntı var. Bu meselenin çözümünü sadece kadınlar değil hep birlikte çözmeliyiz. Bir bütün olarak şiddete uğrayan kadınlara ulaşamıyoruz. Son olarak hiçbir erkek kendi iktidarını kaybetmek istemiyor.
Yahya Demirkol: Türkiyede kişi başına milli gelir esas alındığında dünyanın en büyük 17. ekonomisine sahip ülkedir. Ancak bu ekonomik büyümenin farklı kesimlere ve kadınlara eşit ölçüde yansıdığını söyleyemeyiz. Ve bölgesel eşitsizliklerde işin bir başka tarafı. Yöntem olarak diyalektik düşünceyi geliştirmeliyiz. Kadına yönelik şiddet konuşuluyorsa şiddeti lokal değil alt başlıklarıyla ele almalıyız. Yani şiddeti yeniden tanımlayarak: fiziksel, cinsel, psikolojik ve ekonomik şiddet olarak…
Meral Dervişoğlu: Bugün için onurlu ama mutlu değilim. Şiddet konuşuluyorsa toplumların sosyolojik yapısı göz ardı edilemez. Her bölgenin sosyal dokusu farklıdır. Basına yansımayan ve intihar vakıası olarak kayıtlara geçen olayların temelinde şiddet yatmakta ve kadınlarımız uğradıkları bu şiddetten dolayı utanmaktadırlar. Sorunlardan çok çözümü konuşmak önemlidir. Kadınlara karşı ayrımcılığı önlemenin yolu toplumsal cinsiyete yönelik politikalar geliştirilmeli. Kamunun hem merkezde hem de yerelde sosyolojik yapıya uygun kadına yönelik şiddeti durduran yeni bir dil geliştirmeliyiz. Bunun içinde Diyanet, aydınlar, barolar, dernekler aktif rol almalı. Yılda bir kadınlar günü olarak toplanmak yeterli değildir. Mazlumder olarak insan hakları literatöründen meseleye yaklaşıyoruz.
Necdet Şansal: Türkiye’nin kimlik bunalımı var. Toplumun bir eğitim devrimine ihtiyacı var. Ancak bu yolla cinayetleri ve şiddeti azaltabiliriz. Toplumda yaşayan vakıalar bizim için acı bir sızıdır.
Asuman Şeyma Hangan: Kadınların sosyal yaşamda var olabilmeleri önemli ancak kadının sosyal yaşamda olabilmesi için istihdamını beklersek yazık olur. Kadına yönelik şiddet bütün katmanlarıyla değerlendirilip hemen aktif hale getirilmelidir.
Serhat Yaşargöz: Kadına yönelik Şiddet dünyanın her yerinde artmış durumdadır. Aslında bunun iç dinamiklerine yönelmemiz gerekir. Küçük yaşta evlendirilmeleri, ekonomik nedenler gibi… kadınlar birey olduklarını hissetmelidirler. Ve biz parti olarak bunun için atılacak her adımda elimizi taşın altına koymaya hazırız.
Mehmet Akbaş: Tarihsel sürece bakmak lazım. Kadının özne olarak değil de nesneleştiği bir dönem yaşıyoruz. Kapitalizm, materyalizm gibi sistemlerin kadına bakışı yani modern toplum kadına bir meta gözüyle bakmaktadır. Gerçek din yaşanmadığı için bunlar yaşanmaktadır. İslam nettir. Nisa süresi bunun iyi bir örneğidir. Cahiliye dönemi kızların diri diri gömülmesini yasaklayan bir dinden bahsediyorum. Toplum olarak bu değerlerimizi canlı tutarsak şiddette azalır.
Hikmet Delebe: Toplumda şiddet kültürü bulunmaktadır. Ortadoğu ülkelerinde kadına yönelik şiddet çok daha yaygın iken İskandinav ülkelerinde şiddet daha azdır. Bunun alt yapısında ise zihinsel, ekonomik ve kültürel sebepler yatmaktadır.
Cüneyt Altıparmak: Modernleşme döneminde zihniyetler değişmeli. Ve çözüm yollarını konuşmalıyız. Ana kaynağı din olan toplumlarda da şiddeti görebiliyorken kapitalizmi benimseyen sistemlerde de kadını hoyratça kullanıldığını görebilmekteyiz. Burada “Nasılı” konuşmalıyız. Yeni bir zihin nasıl inşa edilir?
Fatma Altun: Ben hiç kimsenin kadın gününü kutlamıyorum. Katledilen kadın değil insanlıktır.
Lokman Yalçın: Bölgemizde bir çok sıkıntılar yaşamakla birlikte kadına yönelik şiddette bu sıkıntılardan bir nüvedir. İstatiksellere boğmak istemiyorum ama 2008 yılında 5 intihar vakıası görülürken 2011 ‘de bu sayı 145’e yükselmiştir. Bunun ciddi bir şekilde irdelenmesi gerekiyor. Biz parti olarak kimsenin alternatifi değiliz. Ama sistemin alternatifiyiz. Sistemin değişmesi lazım. Üç temel ihtiyacımız var. Emniyet, adalet ve refah.
Handan Karataş: Toplumda kadın görünür olunca yani haklarının farkına varınca toplumda var olabilme mücadelesi başlattı. Bizce toplum iki kanatlı bir kuştur. Erkek kendi mücadelesinde bu kanatlardan birini yok sayarak aslında kendi intiharını gerçekleştirmiş oluyor. Bu gibi günler vesilesiyle bu yanlışta olan erkeğe bir duyurudur bizim sesimiz.
DEĞERLENDİRENLER:
Şanlıurfa kMM Hamalı Süleyman Çoban ve Bilal Kaplan
08.03.2014 Şanlıurfa kMM Toplantı Tutanağı
previous post