Yer : KESK Toplantı Salonu
Tarih : 15.03.2014
KATILIMCILAR
DERNEK, VAKIF ve GİRİŞİMCİLER
1 / Muş Kadın Çatısı Derneği ( Nurcan ÇETİNBAŞ)
2 / İHD (Saim ATILGAN-Muş Şube Başk.)
3 / Muş Kadın Çatısı Derneği (Sevda ÖZDEMİR-Hazal ÖZBEY)
4 / Tük. Kor. Derneği (Sabahhattin KARADAĞ-Başkan)
5 / Liberal Düşünce İnisiyatifi ( Mahmut ÖZDEMİRKOL)
6 / Teknikerler İl Temsilcisi ( Mehmet IŞIK)
7 / Gençlik Meclisi ( Deniz KOÇMEN )
8 / Genç Çaba Derneği ( Serkan DEMİR )
MESLEK ODALARI
Katılım olmadı.
SENDİKALAR
Eğitim-Sen Eş Başkanı Derya YULCU
BELEDİYE BAŞKAN ADAYLARI
BDP Muş Belediye Eş Başkan Adayı ( Nimet SEZGİN)
CHP Muş Belediye Başkan Adayı ( Necip BİNGÖL )
BDP Muş Belediye Eş Başkan Adayı ( Halide BULAK )
HDP Eş Başkan (Robin ERDENCİ)
MİLLETVEKİLERİ
Katılım olmadı
GÖZLEMCİ
Katılım olmadı
MODERATÖR: Nurcan ÇETİNBAŞ
MEDYA
30 Nisan Gazetesi (Cevat DANIŞ)
KONULAR
GENEL KONU: Türkiye’de Kadının Durumu
Halide Bulak: BDP eş başkan adayıyım. Hepimiz Muş’ta yaşayan birer bireyiz, kadınız ya da burada yaşayan halkız. Dolayısıyla yapılamayanı da yapılması gerekeni de çok iyi biliyoruz. Demin arkadaşlar konuşurken bir şey dikkatimi çekti. Biz de eş başkanlık diğer partilerde başkanlıktır. Ben de en azından kendi parti anlayışımızı biraz paylaşmak istiyorum. Biz de başkanlık değil ekip işi vardır. Sadece ekip değil mevcut uzman arkadaşlardır. En önemlisi parti politikasıdır. Bu politikanın yerele ilişkin ortaya koyacağı pratiktir. Biz hep şunu savunuyoruz; biz halkımızla beraber belediyeyi yöneteceğiz. Dolayısıyla 30 Marttan sonra biz kazanırsak bunu bize hatırlatabilirsiniz. Biz halkımızla yöneteceğiz. Gençlerimizi, kadınlarımızı, yaşlılarımızı ve dezavantajlı gruplarımızı esas alarak belediyeyi yöneteceğiz. Bütün bu insanlarımızın görüşü bizim için esas olacak. Biliyorsunuz kent meclisleri ile yürüyeceğiz. STk, demokratik kitle örgütleri, kadın dernekleri yani ilde bulunan bütün bileşenlerle beraber hareket edeceğiz. Devamlı yapacağımız toplantılarla sorunlarımız tartışacağız. Öncelikli sorunları ortaya koyacağız ve bu sorunlara ilişkin merkezden bağımsız kendi yerelimizde cevaplar ve çözümler arayacağız. Bunu da yine hep beraber yapacağız. Arkadaşlar demin dedik ya belediye hangi olanaklarla yapacak? Aslında doğru temelde bir yaklaşım ve anlayışla öz kaynaklarımız doğru bir şekilde kullanırsak birçok sorunumuzu çözebiliriz. Belki ağır sorunlar başlangıçta bizi zorlayabilir. Ama bir yerden başlamak gerekirse, kooperatifleşme, belediye bünyesinde kurulacak şirketler ve bir bütün halktan gelecek çözüm önerileri ve daha akla gelmeyen bir çok yöntemle kendimizi ve kentimizi yönetebiliriz diye düşünüyorum. Muş inşallah BDP’ye o şansı verir. BDP’nin özellikle yerele dönük parti politikası, deneyimleri ve kazanımları vardır. Bunları Muş’ta da yapmak istiyoruz. Diyarbakır’da bir farklılık yarattığımızı düşünüyorum. Bu farkı Muş’ta da yaratabiliriz, diyor ve tüm arkadaşlara teşekkür ediyorum.
Mahmut Özdemiroğlu: Sondan başlamak istiyorum. Doğrudan demokrasiyi savunan partilerin desteklenmesi dedi Başkan, tabi ki bunu tartışabiliriz. Ama Türkiye’de doğrudan demokrasiyi destekleyen parti yok. BDP bu çizgiye yakındır. Ancak BDP de kendisine çizdiği demokratik özerklik anlayışının çok gerisindedir. Ekonomik iyileşme ile özgürlüğün artması birbirine karıştırılıyor. Evet Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisi doğrudur. Ancak her ekonomik düzelme daha fazla özgürlük getirmez. Mesela bir iş kadınına olanak verin, bir de erkeğe aynı olanağı verin, eğer kadın bakış açısı ve anlayış olarak kendisini eşit hissetmiyorsa, kadının ekonomik gücü onun özgürlük alanını genişletmez. Mesela kendi hayatımdan biliyorum. Küçükken pamuk toplamaya veya Karadeniz’e fındık toplamaya giderdik. Kadın erkek birlikte çalışmaya gider. Aynı ücreti alırlar. Akşam eve gittiklerinde kadının işi yatıncaya kadar devam eder. Yemek yapar, çocuğa bakar, temizlik yapar. Ama erkek tarladan geldikten sonra akşam sekizde işi biter.
Derya Yolcu: Yaptıkları iş karşılığında işçilerin aldıkları ücretler ve insani koşulların uygun olmadığını biliyoruz. O dönemde işçiler zaten çok zor koşullarda yaşıyorlardı. Ama kadın işçiler sırf kadın oldukları için çok daha ağır koşullara mahkum edildiler. Günümüzde de halen aynı işi yaptıkları halde kadınlar ve erkekler farklı ücretlerle çalıştırılabiliyor. Farklı muamelelere maruz kalabiliyorlar. Onun dışında 25 Kasım kadına yönelik şiddet ile mücadele günümüz. O da Arjantinli iki kız kardeşin sistem tarafında tecavüze uğrayıp öldürülmesi. O kadın yoldaşlarımız da politik kadınlardı. Var olan faşist iktidarla mücadele ediyorlardı. Ve Bu şekilde cezalandırıldılar. Günümüze geldiğimizde 2012 yılında Paris’te katledilen 3 Kürt kadını var biliyorsunuz. Bunun sebebi de Kürt kadınlarının artık dünya kadın mücadelesine sağladıkları ciddi katkılar, Kürt hareketinin dünya özgürlük mücadelesine yaptıkları ciddi katkıların olmasıydı. Sonuçta kadın mücadelesi artık önemli bir boyutta ve bu var olan sistemin artık bitmesi gerektiğin vurguluyor. Her şey artık var olan bu düzenin bitmesi gerektiğini işaret ediyor. Biz kadınlar açısından yanımızda yer alan erkek yoldaşlarımız konusunda ciddi sıkıntılar var. Çünkü belki ideolojik anlamda bir farklılık görünmüyor. Ama yaşanan sorunlar noktasında gerekli duyarlılık ve samimiyet gösterilmiyor. Bence sıkıntı bu. Yani görüntü ve konuşmada bir kadın mücadelesi var ama içerikte ideolojik boyutta ciddi sıkıntıların olduğunu görmekteyiz. Bunu kurumlarımızda yaşayabiliyoruz. Seçim süreçlerinde görebiliyoruz. Yani özellikle erkekte var olan iktidar yaklaşımı ve kadında da olmayan yani kadın emektar, ama özellikle yönetimlere gelmek istemeyen bir kesimdir. Bu noktada da yine yetiştirilme biçimi, aldığı eğitim, gördüğü toplumsal baskılar ciddi sorunlar yaratmaktadır. Biz örgütlü kadınlar olarak dünyadaki sistemin eşitlik boyutuyla değiştirilmesi gerektiğini, her cinsin, her dilin, her dinin, her ırkın birbirine baskı yapmadan yaşaması gerektiğini ve dünyadaki zenginliklerin adaletli bir şekilde dağıtılması gerektiğini savunuyoruz. Teşekkür ederim.
Halide Bulak: Muş BDP eş başkan adayıyım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum. Ben de Derya arkadaşımızın söylediklerine ek olarak şuradan devam etmek istiyorum. Kürt özgürlük mücadelesi aynı zamanda ciddi bir kadın özgürlük mücadelesini ortaya çıkardı. Çünkü Kürt özgürlük mücadelesi bireyin özgürleşmesini esas alan ve bir bütün halkı ve o halkın bütün bileşenlerinin örgütlü gücünü ortaya çıkarmayı esas alan bir çalışma ve mücadele alanıdır. Bizim Kürt kadınları olarak da ortaya koyduğumuz mücadele aslında dünyada örnek teşkil edecek bir mücadeledir. Biz siyasi çalışmalarımızda öncelikle kadının özgün örgütlenmesi noktasında bir karara vardık ve başta kadın komisyonları ila başladık. Bunu kadın kolları ile devam ettirdik. Mücadelemiz sonuç verdikçe biz bunun kadın meclisleri ile devam etmesi gerektiğini ifade ettik. Bizler pozitif ayrımcılık ilkesini esas alan ilk partiyiz. Ve kotalarla kadına hem siyaset yolunu açma hem de sosyal alanda kadının gücünü ortaya koyma sorumluluğu ile hareket ettik. Bugün geldiğimiz noktada ileri demokrasinin bir örneği olarak da eş başkanlık sistemini hayata geçirdik. Bunun yerel yönetimlerde de uygulamaya çalışacağız. Biz bununla birçok şeyi hedefledik. Bunlardan ilki eşit temsiliyet hakkı, ikincisi demokraside erkek iktidarını ortadan kaldırmak, üçüncüsü ise karar alma süreçlerine kadının dahil olmasını sağlamak hedeflerimiz arasındadır. Bunun yanı sıra kadının siyasal, sosyal ve ekonomik olarak güçlenmesinin sağlayacak proje, çalışma ve bilinçlendirme faaliyetleri planlamaktayız. Şimdilik söyleyeceklerim bu kadar. Teşekkür ediyorum.
Mehmet Işık: Teknikerler şube başkanıyım. Kadına şiddeti kınıyorum. Aynı zamanda kadınların örgütlü olmasını da kutluyorum. Kadının özgür olmadığı hiçbir yerde halk özgür olamaz. Çünkü kadın annedir. Bizi doğuran, bizi yaşatan, bizimle uyuyan annelerimizdir. Kürt ve Türk kadınları evlerinin yakılması ile evlatlarının öldürülmesiyle 35 yıldır bedel ödemiştir. Ödemeye de devam ediyorlar. Konuyu biraz da İslami açıdan ele almak gerekir. Şimdi Peygamber efendimiz, kadına şiddeti kesinlikle men etmiştir. Ama bugün 12-13 yaşındaki kız çocuklarımız fetva verilerek erkekle evlendirilmektedir. Bu da tabi ki çok vahim bir durumdur. İkinci bir konu Peygamber efendimize, Hz. Ayşe döneminde bir kadın peygamber efendi ile görüşmek için gider. Babasının onu amca çocuğu ile evlendireceğini ifade eder. Peygamber efendimiz kızın babasını çağırarak o olayı orada men ediyor. Günümüzde hem manevi hem de demokratik anlamda yoksunuz. AKP döneminde kadına yönelik şiddet artmıştır. Bunun sebebini irdelemek lazım. Neden? İkinci bir konu ise kadınlarımızın çoğunun köle muamelesi gördüğüdür. Bazı kadınlarımız buna karşı direniyorlar. Bizler kadın haklarından bahsederken ataerkilliğimiz ön plandadır. Buradaki tüm erkekler için de bu geçerlidir. Bir yandan kadın haklarını savunuyoruz. Öte yandan da kadınları, kardeşlerimizi, bacılarımızı ataerkil özelliğimiz ile arka plana itiyor veya onları haklarını kısıtlıyoruz. Bunlardan vazgeçmeliyiz. Şu anda cahiliye dönemini yaşadığımızı söyleyebilirim. O zaman kız çocukları diri diri mezara gömülüyordu. Şimdi 21. Yüzyılda da bizler kadınları, gelinlerimizi, kız çocuklarımızı onlara reva gördüğümüz muamele sonucu bir nevi mezara gömüyoruz. Söyleyeceklerim bu kadardır. Hepinizi sevgiyle selamlıyorum.
Mahmut Özdemirkol: Liberal düşünce inisiyatifindeyim. İnisiyatif diyorum. Çünkü daha ikinci kişiyi bulamadım. Büyük devrimcilere göre düşünce bireyden başlar. Bireysel olarak bunun gerçekleştirmeleri gerektiğine inanırlar. Bugün eğer kadın sorunlarından bahsediyorsak veya eğer ben kardeşime, arkadaşıma veya eşime davranışlarımda kadın haklarına riayet etmiyorsam bunun düşünmenin çok bir anlamı yok. BDP nin eş başkanlık veya partide koymasını saygıyla karşılıyorum. Ancak ben şahsen kotaya karşıyım. Kota koyduğunuzda bir yerde eşitlik olmadığını kabul ediyorsunuz. Ayrıca BDP eş başkanlık veya yerel düzeyde getirdiği bu kotaya il genel meclis üyeliğine neden getiremiyor? Bunu merak ediyorum. Herkesi saygıyla selamlıyorum.
Necip Bingöl: CHP Muş belediye başkan adayıyım. Şimdiye kadar söylenenlere katılıyorum. Toplantının konsepti açısından düşüncelerimi 2 bölümde açıklayacağım. Birincisi sizler gibi diğer STK ların diğer dernek ve STK lar ile birlikte hareket etmesi verimliliği sağlayacaktır. Amak ideolojik olarak yaklaşıldığında bunun olumsuz sonuçlar doğuracağına inanıyorum. Yani kadına karşı yapılan haksızlığı, Kürt kadını, Türk kadını, Çerkez kadını olarak düşünmek değil, bir toplum olarak ele alındığında bunun çarelerini aranabilir. Böylece dernekler, STK lar ve toplum olarak başarılı olabiliriz. Eğer bir belediye başkanı sivil toplum örgütleri ile kollektif olarak çalışmadığı takdirde bu sorunların hiçbiri çözülemez. İkinci olarak da ben yaptım oldu düşüncesinin varlığıdır. Bu düşünce yanlıştır. Bu zihniyet bilinçli insanlar, dernekler ve örgütlü çalışmalar ile değiştirilebilir. Muş’ta işsizlik %65 lerde ise ve biz bununla mücadele edemiyorsak, o zaman bizi vahim sonuçlar ve kötü bir gelecek bekliyor demektir. Hepinize saygılar sunuyorum.
Nimet Sezgin : Bu platformda farklı konu ve sorunlar konuşuluyor ve tartışılıyor. Çok güzel bir toplantı. Ancak katılımcılar genellikle aynı kişiler veya aktif girişimciler oluyor. Diğerleri neden gelmiyor bu toplantılara? Sorunları ortak bir şekilde konuşmalı ve çözüme kavuşturmalıyız. Kadın sorununa geldiğimizde biz bu bölgede yaşadığımız için Kürt kadınının sorunu çok büyük. Herhalde arkadaşlar onlardan bahsediyorlar. Halen sokakta şunu söyleyebiliyoruz. Kadınları çocuk parası ile kandırabiliyoruz. Eğer bunu diyebiliyorsak zihniyet ve yaklaşım sorunumuz var demektir. Özellikle erkeklerin bu tarz yaklaşımı sorunludur. Bence kadınlar kendi aralarında örgüt değiller. Erkekler zaten iktidar alanlarını onlarla paylaşmak istemiyor. İşkur önünde 14 yerinden bıçaklanarak öldürülen kadınımız var. Bunun için hangi kadın dernekleri, hangi örgütler yürüyüş, eylem gerçekleştirdi. Yapan yok. Bunun cahiliye döneminden ne farkı vardır. Bunların değişebilmesi için öncelikle kadınların örgütlü olması gerekiyor. Nasıl giyindikleri, ne düşündükleri, hangi ırktan oldukları veya neye inandıkları önemli olmaksızın önemli olan kadınların birlikte, örgütlü ve toplum değişim ve dönüşüme geçirebilecek gücü kendilerinde bulmalarıdır. Eğer kadınlar, erkekler ile eşit ve aynı hakka sahip olduklarının bilincindelerse önce kendilerini, sonra ailelerinin, arkadaşlarını ve en sonunda ise toplumu değiştirmeye başlamışlar demektir. Kadınların sorunları tüm dünyada var ama kadın sorunları özellikle Ortadoğu’da ve coğrafyamızda kanayan bir yaradır. Bunun için kadınların mücadelesi örgütlü olmalıdır. Dünyanın her yerindeki kadının sorunlarını kendi sorunumuz olarak gördüğümüz zaman mesele daha kolay hale gelebilir. Ben böyle düşünüyorum. Teşekkür ediyorum.
Robin Erdenci: HDP il başkanıyım. Erkek zihniyet olarak kadın sorunları bizim üzerinde çok fazla fikir beyan edebileceğimiz bir konu değil. Çünkü kadın sorunu 5 bin yıllık eril zihniyetin yarattığı bir sorundur. Erkeğin her alanda fiziksel üstünlüğünü kullanarak iktidarı ele geçirme hırs ve arzusunun bir sonucudur. Dolayısıyla buna karşı mücadeleyi kadınların yükseltmesi gerekiyor. Kadınların örgütlenmesi, erkeğe karşı direnmesi, kadın özgürlüğünün önünün açacaktır, diye düşünüyorum. Eril zihniyet elindeki avantajları asla kaybetmek istemeyecektir. Bu siyasal, sosyal veya ticari alanların hepsi için geçerlidir. O yüzden kadın arkadaşların örgütlü mücadelesi anlamlıdır. Ancak bazı alanlarda da erkeğin kadın hegemonyasından kurtulması gerekmektedir. Çünkü kadının da erkeği kısıtladığı ve hakimiyet kurduğu alanlar olabilir. Mesela kadın cinayetlerinin aidiyet duygusundan gelmesi gibi. Ayrıca BDP nin demokratik özerklik konusuna da değinmek istiyorum. Demokratik özerklik doğrudan demokrasinin işlemesi için bir araçtır. Burada tabi ki şeffaflık, hesap verebilirlik olmalıdır. BDP nin de talebi bu yöndedir. Bugünkü temsili demokrasinin doğurduğu sorunlar için alternatif bir sistem önerisidir. Bütün arkadaşları saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
Nurcan Çetinbaş: Ben de kadın sorunları üzerine konuşmak istiyorum. Genel olarak erkekler kadın hakları üzerine konuştuklarında, kadınlar bizim annemizdir, bacımızdır, kardeşimizdir diyorlar. Biz anne, bacı, kardeş olarak değil kadın olarak önemsenmek istiyoruz. Bir kuluçka makinası olarak değerlendirilmek istemiyoruz. Biz nasıl erkeğe, abi, baba olarak değer vermiyor ve onun üzerinden kutsamıyorsak, aynı değeri biz cinsiyet olarak istiyoruz. Yani eşitliği savunurken annelik, babalık, bacılık üzerinden gidilmemesinin rica ediyoruz. Muş’ta yıllardır kadın sığınma evi olsun istiyoruz. Ben 9 yıldır kadın alanında mücadele veriyorum. Birçok kadın derneğinde aktif olarak çalıştım. Şimdi de Muş Kadın Çatısı derneğinde çalışmalarıma devam ediyorum. Yıllarca kadın sığınma evi için mücadele verdik, imza kampanyaları düzenledik. Belediyeler, valilikler kendilerine göre savunmalarını yaptılar. Ama onlardan anladığımız şuydu: Kesinlikle kadının ölümünü, çocuk yaşta evliliğini dikkate almadıkları için, sistem içerisinde kadını yok saydıkları için, aslında kadınları önemsemedikleri için kadınlarla ilgili mekanizmaların kurulmasını istemediler, istemiyorlar. Biraz da korkuyorlar. Buradaki toplumsal cinsiyet rollerinden ve var olan erkek egemen sistemden dolayı belediyelerin oy kaygısı, valiliklerin de tehdit korkusu oluyor. Bunları yetkili kişilerden duyuyorduk ve zamanında ciddi hayal kırıklıkları yaşadık. Dünyada kadına yönelik şiddet oranları çok yüksek, Ortadoğu’ya gelince din adı altında bu daha da çoğalıyor. Özellikle Türkiye’de son 5 yıl içerisinde %1400 oranında artış gösterdi. Bu resmi rakam değil ancak kadın dernekleri ve kamu kurumlarına yapılan başvurular ve kadın cinayetleri değerlendirildiğinde bu rakam karşımıza çıkmaktadır. Bunun en temel sebebi kadınların kara alma mekanizmalarında yer almamasıdır. Siyasete katılımın az olması ve bu alanda kadınların önünün kesilmesi de diğer sebeplerdir. CHP nin Türkiye geneli Kadın oranı %4, AKP %1.4, MHP %2.2 ve HDp ile BDP eş başkanlık getirdiğinden bu anlamda onlara teşekkür ediyorum ve devamını istiyoruz. Herkese teşekkür ediyorum. Şimdi 10 istek üzerine konuşacağız.
YEREL KONU: Belediye Başkan Adaylarından Muş İçin 10 istek
Mehmet Işık: Ben tekrar tüm arkadaşları selamlıyorum. Yerel yönetim ve yerel basından öğrendiğimiz kadarıyla belediye mücavir alanına alınan 9 adet köyümüz var. Bunlardan Ağaçlık, Bağlar, Güzeltepe, Sapne, Çörlü, Tandoğan, vd. köylerin mevzi imar planları ile ilgili ne yapmayı düşünüyorlar? Bu köyler daha önce mücavir alan yani belediye sınırları dışındayken 5393 Sayılı yasa ile belediye sınırlarına dahil edildi. İkinci bir konu ise üniversite öğrencilerinin istihdam, ulaşım ve barınma sorunları çok önemli sorunlardır. Bugün Muş dışında herhangi bir ile gittiğinizde üniversite öğrencilerinin sosyal alan ve faaliyetlere ulaşması daha olanaklıdır. Ancak Muş için bunu söylememiz pek de mümkün değildir. Üçüncü bir husus da AKP döneminde gündeme getirilen kentsel dönüşüm yasasıdır. Tabi ki bu yasa çok önemlidir. Muş birinci deprem bölgesidir. Bir yapının ömrü 50 yıl olduğu bilinmektedir. Eğer siz belediye başkanı seçilirseniz bu kentsel dönüşüm yasası ile ilgili ne gibi projeler yapmayı hedefliyorsunuz? 50 yıllık süresini dolduran yapılarla ilgili nasıl bir çalışma izleyeceksiniz? Ayrıca Muş olarak garaj sorunumuz var. İlçe belediyelere baktığımızda onlar bile garaj sorunlarını halletmiş durumdalar. Park sorunlarımız, yürüyüp gezebileceğimiz kaldırımlarımız yok. Kaldırımlar işgal edilmiş. Bununla ilgili Başkan adayları neler söylemek isterler? 21. Yüzyılda su sorunumuz var. Bu sorun yıllardır çözülmedi. Siz geldiğinizde nasıl çözmeyi planlıyorsunuz? Altyapı sorunumuz var. Hepinize saygılar sunarım.
Nimet Sezgin: Mehmet beyin tüm söylediklerini biliyoruz. Bu istekler Muş için çok önemli ve önceliklidir. Elbette ki zaman içinde söylediğiniz 10 isteği yerine getireceğiz. Son konuşulan sorunlardan su, kanalizasyon ve imar sorunu çok büyük ve önemli sorunlardır. Bunlar üzerinde durulması gereken konulardır.
AB nin yerel yönetimler özerklik şartı aynı zamanda yerindenin özerk olmasını getiriyor. Bundan bir hafta önce emniyet müdürünü ziyaret ettik. Bu ziyarette emniyet müdürü benimle birkaç proje paylaştı. Bu projelere göre Avrupai bir sistem gelecek ve yerel yönetimler özerkleşecek. Artık yerel meclisler oluşacak ve emniyetler belediyeye bağlı olacak, siye söyledi. Ayrıca yanlış bir algı oluşmasın biz bağımsız devlet istemiyoruz. AB sınırları kaldırmıştır. Biz de bu yeni konjonktüre göre orta doğudaki halklarla beraber barış içinde yaşamak istiyoruz. Halkların kardeşliğini, ülkenin birlik ve bütünlüğünün sadece eşit hukuk sistemi içerisinde istiyoruz. Hepinize teşekkür ediyorum.
Serkan Demir: bu istekleri mail olarak size göndermiştik. Sanırım ilk istek benim yazmış olduğum istekti. Çok kısa bir şekilde şunu söylemek istiyorum. Az önce başkanın da söylediği gibi çok da ütopik olmamak lazım. Aynı zamanda bu 10 maddenin uygulanabilirliğini de tartışmamız gerekir. Ama özellikle siz önem sırasına göre istemiştiniz. Bana sorarsanız muş için yerel olarak düşündüğümüzde işsizlik ve eğitim olarak 2 başlık altında toparlamak istiyorum. Çünkü işsizlik sorunu çözüldüğünde bana göre buradaki 10 maddenin neredeyse yarısı direk veya dolaylı olarak çözülmüş olacaktır. Yine eğitim problemini çözdüğümüz zaman geri kalan maddeler de bir şekilde dolaylı olarak da olsa halledilmiş olacaktır. Bence temelde işsizlik çok önemli. Arkadaşlar burada çok teknik boyutlara girdiler ben de öğretmen olduğum için biraz konu dışında kaldım. Yani kendi eğitim bakış açımla söylemem gerekirse mesela Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisi vardır. Biz de üniversitede eğitim bilimlerinde veya pedagojik formasyon derslerinde gördük. Bu eğitimlerde verilen şey o ihtiyaçlar hiyerarşisine göre artık dünyada kabul edilen bu basamaklar insanın kendi kişisel gelişimi için temel basmaklardır. En alttaki basamak yeme- içme ve barınmadır. Bir insanın yeme-içme- barınma gibi temel ihtiyaçları hal olmadan diğer maddelerin çok önemi olmaz. Şimdi mesela basit bir şekilde tarif etmek gerekirse benim burada işim olmasaydı gelmezdim. Yani bence işsizlik sorununun çözülmesi gerekir. İnsanlar, Muş’taki gençler veya aile geçindiren bireylerin işsizlik problemini çözmeden veya onların ekonomik özgürlüklerini tam anlamıyla sağlamadan diğer maddelerin uygulanabilir olacağını düşünmüyorum.
Robin Erdenci: İşsizlik ve eğitim sorunları gerçekten birçok sorunun kaynağını oluşturuyor. İnsanlar belli bir eğitim düzeyinde olmadan belli bir işe sahip olmadan diğer ihtiyaçları ister istemez geri planda kalıyor. Ben de Serkan’a katılıyorum eğitim ve işsizlik sorunları önemli. Şimdi burada bazı maddeler sıralanmış. Hangi maddeleri belediye gerçekleştirebilir, hangilerini yapamaz. Bu çok önemli değil. Yani belediyenin inisiyatif alması destekleyici konumda olması, sorumluluktan kaçmaması önemlidir. Zaten belediye bütün bu sorunları çözsün denilmiyor. Hiçbir ST örgütünün böyle bir talebi yok. Ama belediyenin pozitif inisiyatif alması, destekleyici olması önemlidir. CHP adayının ‘’Üretici için yeni Pazar alanları oluşturmak önemlidir. Üreticinin ürünlerini pazarlama noktasında ona yardımcı olabiliriz. Bu imkanları yaratabiliriz.’’ Yaklaşımı önemliydi. Buralarda üreticinin tarımsal ve hayvansal ürünleri de pazarlayabilmesi için de bir veya birkaç kişinin yapması zor olabilir. Ama belediyenin öncülüğünde bu tarz bir girişim daha başarılı ve etkili olabilir. Böylece sonuç almak kolay olabilir. Temsili demokrasilerde 5 yıllığına bir yerin veya alanın hâkimiyetini bir kişiye teslim ediyoruz. Bu da sorunların ana kaynağını oluşturmaktadır. Doğrudan demokrasiyi savunan bir anlayışı desteklemek gerekir. Yani ST örgütleri sürece dahil olmak istiyorlarsa doğrudan demokrasiyi savunan partiyi desteklemeleri gerekir, diye düşünüyorum. Yapı ruhsatları ve alan kullanımıyla ilgili arkadaşlar zaten düşüncelerini söylediler. Yapıların çok katlı olması illaki depreme dayanıksız olacağı anlamına gelmiyor. Japonya2da çok katlı yapılar var. Ama depreme de dayanıklıdır. Nihayetinde önemli olan insanların buna dikkat etmesidir. Bu alanda yapılan denetimin güçlü olması ve çürük yapılara izin verilmemesi de önemlidir. Tarihi kültürel varlıkların restorasyonu önemli. Zamanında Muş belediye başkanlığı yapmış Tevfik Sırrı GÜR Muş’un tarihi ve kültürel varlıklarını yok eden bir adamdır. Ama ne yazık ki okula adı verilmiş. Aslında Muş’un tarihi yapıları da var. Turist çekebilecek potansiyeli de var. Burada birçok kilise ve manastır bulunmaktadır. 1600 yıllık Çengilli Kilisesi de bunlardan biridir. Belki de binlerce turist çekebilecekken 1950’den sonra yıkılmış bir yapıdır. Belediyenin de desteği ile onun restorasyonu yapılabilir, diye düşünüyorum.
ÖNERİLER
ORTAK SONUÇ
DEĞERLENDİRME
SONUÇLAR
Sivil Toplum Kuruluşları ve katılımcılar birbirlerini dinledi. Toplantı düzenine uygun bir katılım gerçekleştirildi. M. Vekilleriyle tek tek görüşülmesine rağmen kimsenin katılmaması STK’lar tarafından hoş karşılanmadı. Mutfaktan milletvekillerinin katılımlarını sağlamaları konusunda çalışmalara devam etmeli.
DEĞERLENDİREN: Nurcan Çetinbaş