YER: SAİT TANIŞ KÜLTÜR MERKEZİ
TARİH:06/ 06/ 2014
KATILIMCILAR
DERNEK, VAKIF VE GİRİŞİMLER
1/ Sakarya Dayanışma Derneği- Muharrem Demircan
2/ Sakarya İnşaat Mühendisleri Odası- Hüsnü Gürpınar
3/ Sakarya Gönüllü Eğitimciler Derneği- Rüstem Budak
4/ Mazlumder- Sacide Uras
5/ Ada Fikir Kulübü/ Şadi Tanış
MESLEK ODALARI
SENDİKALAR
1 / Eğitim- İlke- Sen/ Beytullah Önce
KANAAT ÖNDERİ VE BİREYLER
1/ Ömer Yaşar
2/ Özcan Çamdağ
KATILAN MİLLETVEKİLLERİ Yok
BELEDİYE BAŞKANLARI Yok
MEDYA Yok
GENEL GÜNDEM: Soma Maden Kazası
Sacide Uras: Aileler korkunç bekliyorduk. Gittiğimizde çoğu ağlayamıyorduk. Her iki evde cenaze vardı. Aileler eşlerinden duydukları kadarıyla anlattıkları büyük bir ihmalin olduğunu söylediler. Elektrik panosundaki sıkıntıyı paylaştıklarında çözüm aranmıyor. Denetimin ciddi bir şekilde yapılmadığını, genellikle geçiştirildiğini, oksijen tüplerinin çalışmadığını, eğitim olmadığı için çalıştırmayı bilmediklerini, gayri insani şartlarda çalıştırıldıklarını, şirketin kredi vererek işçiyi bağladığını, kovulma riskinden dolayı insanların sesiz kaldığını, sendikanın şeffaf seçimleri yapılmadığını, üye zorunlu olarak yapılıyor, ancak olmayanlara ayrımcılık yapılmadığından bahsettiler.
Beytullah Önce: Bilmeyenler için anlatayım, bu meclis medyayı takip ediyor, meslek örgütlerinden gelen bilgilerle, işçiler ve işçi yakınları tarafından yapılan bildirimleri kayıt altına alıyor ve aylık bazda raporluyor. Geçtiğimiz yıla ilişkin hazırladıkları raporda, 2014’t en az 1235 işçinin hayatını kaybettiği yazıyordu. Son aylık raporunda ise 2014 yılının sadece ilk beş ayında en az 810 emekçinin iş cinayetlerine kurban gittiği belirtilmişti. Meclis’in raporlarında öne çıkan birkaç temel vurgusu var.
Birincisi, iş kazalarının aslında önlenebilir ya da en aza indirgenebilir olduğu. Bu sebeple de “iş kazası” değil “iş cinayeti” tanımını kullanıyor. İkincisi ise yasalardaki “iş sağlığı” kavramının işçinin değil işin sağlığını, başka bir açıdan işletmenin verimliliğini, kârlılığını hedefleyen bir anlayışı ifade ettiği.. Bu sebeple de “iş sağlığı” yerine “işçi sağlığı”na dikkat çekmeyi önemsiyorlar.
Bir diğeri de “iş güvenliği” konusunu iş süreçlerinin bütünüyle ilgili olarak değerlendiriyorlar… Açıkçası bu bakış açısına ben de katılıyorum. Aslında bu kavramsal yaklaşımlar, bizim meseleyi kavrayışımızı, dolayısıyla çözüm için geliştireceğimiz teklifleri de doğrudan ilgilendiriyor. Örneğin meseleyi “kaza” diye tanımlamak ve hatta bunu, en son Soma örneğinde gördüğümüz gibi “kader, fıtrat” gibi dini referanslarla izah edip, geçiştirmeye kalkışmak, aslında mevcut düzenin devamını sağlamaktan başka bir sonuç vermez. Dahası bu “kaza”yı, bir kriz anı gibi görüp, bunu da fırsata çevirmeye kalkışmak tam bir ahlaksızlık örneğidir. Demek istediğim şu: Hükümet, yer altı madenlerinde çalışma koşullarının yeniden düzenlenmesini görüntüsü altında bir torba yasa tasarısını Meclise getirdi. Bunu da her zaman kullandığı bir taktikle yaptı. Görüntüde çoğu kimsenin kabul edebileceği düzenlemeleri öne çıkardı, bunun ardına ise herkesin tepkisini çekebilecek maddeleri sıraladı. Yani, bir yandan madenlerdeki insanlık dışı çalışma koşullarını gündeme getirdi ve bunda eksik de kalsa yerinde olan bazı iyileştirmeler teklif etti. Diğer yandan da aynı torbaya yasaya, her yıl binlerce insanın ölümünde çok önemli bir sistem sorununa işaret eden taşeronluğu, kalıcı hale getiren değişikliklere gitti. Şahsen tüm hedefi daha çok büyüme, sürekli kalkınma ve küresel rekabet olan bir anlayışın, böylesine bir siyaset izlemesi şaşırtıcı gelmiyor. Sonuçta karşımızda sonuçları belli bir denklem var. Türkiye’deki iş gücünü, sermaye için ucuzluk cennetine çevirecekseniz, bu emekçi için ister istemez cehenneme dönüşecektir. Kapitalizmin “kitab”ı da “fıtrat”ı da bunu gerektiriyor! “Cehennem” demişken bir şeyi söylemeden geçmeyeyim. Hatırlarsanız, iki yıl önce Esenyurt’ta, taşeronun da taşeronu olan şirketin yaptığı AVM inşaatında çalışan ve naylon çadırlarda kalan 11 işçi yanarak hayatını kaybetmişti. Davadaki son duruma bakarsak, ölen 11 işçi sünger yatakları şeflerinden aldıkları talimatla ranzaya dizerek can güvenliklerini tehlikeye attıkları için tali kusurlu bulunmuş… İşte şimdi bu düzen, yeni yasalarla daha da kalıcı hale getirilmek isteniyorsa, Meclis’in çıkaracağı yasaların yeni cinayetlere sebebiyet vermekten başka bir sonuç üretmeyeceğini anlamamız gerekiyor… Bu sebeple meselemizin “iş güvenliği” değil, “emeğin hakkını, değerini bilecek ve koruyacak” bir sistemin inşası olması daha doğru bir yaklaşımdır… O zaman öne çıkaracağımız çözümler, daha çok kâr değil, daha insanca çalışma hakkı olacaktır.
Olması gereken de budur.
Ömer Yaşar: Üzüldük. Kendi kendimizi sorguladık. Kapitalist sistem teorik olarak okuduk. Uyanışın olduğuna inanıyorum. Yaşam odaları dendi. Yaşam odası olan- olmayan maden farkını biliyoruz. Yapılan yardımlar meselenin üzerini örtmemelidir. Dünyada sahip olduğumuz işçi güvenliği derecesini düşünmeliyiz. Eğitimli insan çalıştırılmalıdır.
Cengiz Çamdağ: Devlet görevlerini yerine getirmiyor. 10 günlük gündem oluşuyor. Ondan sonra unutuluyor. Sermaye herkesi teslim almış durumdadır.
Şadi Tanış: kurum ve bireyleir ayırmak azlım. En fazla ölümleirn olduğu sektör inşaat sektörüdür. İşçiye bakıyorsunuz emniyet kemerini takmaz, baret takmaz. Toplumsal olarak kadercilik anlayışı ile hareket ediyoruz. Yaşam odası hemen çözüm gibi pompalandı. Oysaki tek başına çözüm değildir. Günlük hayatımızda enerji israfı yapıyoruz.Karşı çıkarken kendimize dikkat etmiyoruz. Devlet işverene teslim olmuş durumdadır. İşveren ne derse o oluyor. İşveren sendika ile birlikte iş götürüyor. Hak aramayı bilmiyoruz.
Hüsnü Gürpınar: Kaza olarak yorumlamıyorum. Tamamen cinayet, tedbirsizlik. Kaza olarak bakamayız. İşaretler verilmiş. Tedbirler alınması gerekiyordu. Dünyanın gelişmiş ülkelerde doğru dürüst iş kazası yok. Bilim siyasetin önüne geçmelidir. Denetimin kamusal görev algılanması gerekir. AB çerçevesinde yasalar çıkardık. Yasa çıkarırken Türkiye şartlarında nasıl yapabilirizin cevabını aramıyoruz. İş güvenliği uzmanlığı geldi.Ölümlü iş kazası olduğu sektörde iş güvenliği uzmanları tam bilmiyor. kendi alanları ile ilgili değiller. Ben madende ne yapabilirim. İş güvenliği sınavı geçmem o işi hakkıyla yapmam anlamına gelmiyor. İşçiye güvenlik için yapılmayanları yapmadığı zaman işten atılacağını bilmelidir. İşten atıldığı zaman başka bir yerde iş buluyor.
ÖNERİLER
Öneri Olmadı
ORTAK SONUÇ
DEĞERLENDİRME
İLETİŞİM
SİVİL TOPLUM İLE
25 sivil toplum örgütüne duyuru yapıldı. E- mail, mesaj ve telefon ile ulaşıldı.
MİLLETVEKİLLERİ İLE
Sakarya Milletvekilleri Hasan Ali Çelik- Ayşenur İslam- Ali İhsan Yavuz- Ayhan Sefer Üstün- Münir Kutluata- Engin Özkoç
MEDYA İLE
Sakarya ilinde faaliyet göstermekte olan ulusal basın temsilcileri ve yerel basın mensupları davet edildi.
KATILIMCILARLA
SONUÇLAR
DEĞERLENDİREN KİŞİ
Rüstem BUDAK-
06.06.2014 Sakarya kMM Toplantı Tutanağı
previous post