YER: Güney doğu gazeteciler cemiyeti
TARİH: 07.06.2014
KATILIMCILAR
DERNEK, VAKIF VE GİRİŞİMLER
1/ Muhittin Batmanlı: Dicle Fırat Diyaloğu
2/HİTDER-Ramazan Devrim
3/AZADİ İnisiyatifi:Sedat Doğan
4/DKM Gençlik Akademisi:Mutesim Öger
MESLEK ODALARI
1/Esnaf Sanatkar Odası: Haşim Elkaan
SENDİKALAR
1/İbrahim Gökdemir:Bem-Bir sen
2/Kasım Akgönül:Eğitim Bir sen
3/Zübeyid Beştaş: KESK(Tarım Orman sen)
4/İsmail Fidan;Demokrat Eğitimciler Sendikası
5/Necmettin Alaş: Büro Memursen
6/İbrahim Bey:TEÇ-SEN
KANAAT ÖNDERİ VE AKADAMİSYANLAR
1/İzet Demir:İş Güvenliği ve Sağlığı Uzmanı(Asınıf)
2/Birdem Kaya:İş Güvenliği ve Sağlığı Uzmanı(C sınıfı)
3/Damis Yalar:Emekli Kamu Çalışanı
4/Ensari Kaya: Müteahhit
5/Sabri Önalan:Yürekli Anneler Platformu
6/Bedriye Gözlügül: Yürekli Anneler Platformu
7/Bedia Ulutaş: Yürekli Anneler Platformu
8/Gülşen Ölmez: Yürekli Anneler Platformu
9/Abdullah Dönmez:Eğitimci
KATILAN MİLLETVEKİLLERİ
YOK
BELEDİYE BAŞKANLARI
YOK
MESAJ YOLLAYANLAR
Diyarbakır Vekilleri: Mine Lök Beyaz
GÖZLEMCİLER
Yok
İZLEYİCİLER
1/İlyas Piçikçi: Kamu çalışanı
2/ Serhat Tarancı: Kameraman
3/ Ramazan Derinel: Kameraman
4/Ramazan Kaya: Kamu Çalışanı
MEDYA
Mahmut İrtem: Gazeteci
Fikret Özkaya: Gazeteci
İlke Haber Ajansı: üç kişi
MODERATÖR
Doç.Dr.Abdurrehim Emhan
KONULAR
GENEL KONU: Soma sonrası İş güvenliği
YEREL KONU: Yürekli Anneler Eylemi
KONUŞULANLAR
Bedriye Gözlü gül: Biz hepimiz kardeşiz. Bize insaf edin. Vicdanınız sızlasın. Biz sadece evlatlarımızı istiyoruz. Başkada bir talebimiz yok. Benim çocuğum bu işleri bilmeyen, bunlarla hiçbir alakası olmayan bir çocuk iken nasıl olurda kendi isteğiyle buraya gitmiş olabilir. Kur’anını okuyan, namazını kılan bir çocuk nasıl olurda gider bunlara katılır. Bunu bana nasıl bana izah edebilirler. Rica ediyorum. Çocuğumu bana geri getirsinler.Bir kızım matematik öğretmeni düğeri üniversite öğrencisidir. Çocuklarınızı istiyoruz. Kimin ne imkanı varsa çaba safrketsinler. Asker annelerini şehit annelerini yanımızda görmek istiyoruz. Sonuna kadar çocuklarımızı isteyeceğiz.(Kürtçeden çeviri yaıplıştır)
Bedia Ulutaş: Bizim kimseyle siyasi düzeyde polemik oluşturacak halimiz yok biz evlatlarımızı istiyoruz.herkesten katkı bekliyoruz. Çocuğum hasta ben hastayım.Kusura bakmayın ben daha fazla konuşamam. Hepinizin evlatları var. Okumak için elimden geleni yapıyordum. Biz çocuklarımız için dua ediyoruz. Çocuğum son sınıf öğrencisiydi. Çocuğumun gelmesini istiyoruz.
Gülşen Ölmez: Evladım daha çocuk hayalleri vardı, hayallerimiz vardı okuyacaktı, başarılı bir insan olacaktı.Tüm yetkililere sesleniyorum. Barış için ne gerekiyorsa yapın bu çocuklarımız aile ocağına dönsünler.Ben evladımı istiyorum.Bir an evvel bu barış sağlansın.Bizim yüreğimiz yandı başkasının yanmasın. Ben evladımı istiyorum. Ben onsuz yaşayamam.Herkese saygımız var.
Sabri Önlan: Çocuğun Marmara üniversitesi son sınıf öğrencisiydi.hafızul kuran ve ibadetine bağlı bir insandı. bizler evlatlarımızı istiyoruz. Bizim herhangi bir insana düşmanlığımız yok. çocuğum Kuran hafızıdır. Bir gün olsun namazını kaçırdığına şahit olmadık. Ancak bu gün bu noktaya geldi. Kaderi ilahidir. Bir şey demiyoruz. Ancak yetkililerden talebimiz; bir an önce barışın gelmesi ve çocuklarımızın bir an önce getirilmesini istiyoruz. bizler bir evlat kaybetmişiz. Bu bir koyun değil. Bu bir hayvan değil. Bizler evlat kaybetmişiz. Allah rızası için ne olur. Biriler bizleri de anlasın. Barış için bir adım atsınlar. Barış için hazırlanan dosyalarını ne olur açsınlar. Bu sorunların bitmesi için bir adım atsınlar.
Bizim bu derdimizi, ellerini vicdanlarına koyarak değerlendirsinler. Biz buraya bunun için geldik ve çocuklarımızı almadan buradan gitmeyeceğiz. Çünkü ben eve gitsem de bir huzurum olmayacak. Annesi 2,5 aydır psikolojik tedavi görüyor. Evde kimsem yok ve her kesi geride bırakarak buraya gelmiş çocuğumu talep ediyorum.” ifadelerini kullandı. hani Mazlum Der diye bir dernek vardı. Bizler mazlum değil miyiz? Niye bir gün olsun yanımızda göremiyoruz bunları? İnsan Hakları Derneği vardı, BARO vardı. İnsan haklarından bahsederdiler. Demokrasiden bahsederdiler. Soruyorum nerde bu insanlar? Niye bu STK’lar bu gün yanımızda değiller? Benim kimseye bir düşmanlığım yok. Ancak bunu sormadan da edemiyorum.” siteminde bulundu.
o zaman dernekler ayaklanmış, 40 gün boyunca televizyonlar gündeminden düşürmemişti. Peki, soruyorum; Bizim evlatlarımızın o köpek kadar değeri yok mu? 3 tane ağaç söküldü diye İstanbul’u ve bütün dünyayı ayağa kaldırdılar. Bizim bu çocuklar o iki ağaç kadarda değerli değiller mi? Bunu onların vicdanlarına havale ediyoruz.” ifadelerini kullandı
Sedat Doğan, “Bu kadınlar, rol yapmıyor. Bu kadınların yüreği yanıyor. Çocuktan gerilla, komutan, mücahit olmaz. Çocuk çocuktur, çocuk masumiyettir.” diyerek, çocukların dağa kaçırılmasıyla ilgili annelerin yaşadığı zorluk meselesinin insanca bir çözümünün olması gerektiğini dile getirdi.
Fikret Özkan, “Soma faciasıyla meydana gelen sorunun çözümü iş sağlığı meselesinde. Siz 6331 sayılı bir yasa çıkaracaksınız. Bu yasa kapsamında her iş yerinin bir iş güvenliği uzmanı temin etmesini sağlayacaksınız ve bunun kumandasını iş sahibinin eline vereceksiniz. Hiç kimsenin kendisini şikâyet edecek bir personeli istihdam etmeyeceğini takdir edersiniz. Aileler hususuna gelince, anneler ağlamasın denilerek çıkılan bu yolda görüyoruz ki artık babalar ağlamaya başladı. Zira süreç yamuk bir temel üzerine bina edilmiş ve toplumun asıl dinamikleri görülmezlikten gelinmiştir. ilk günden bu yana bu işin içindeyiz. Sinan Böçkün’ü ilk haber yapan biziz. Annelerin bir anda ortaya çıkması, bu noktaya gelmesi artık annelerin feryadının basit bir şey olmadığını bize gösterdi.” şeklinde konuştu.
Mahmut İrtem, “Devlet kendisine karşı işlenen suçları en katı bir şekilde bastırıyor. Bir kulun diğer bir kula karşı işlediği adli suçları ise istediği zaman affettiğini görebiliyoruz. Soma’da meydana gelen facia eğer devlete karşı işlenen siyasi bir suç olsaydı şu anda Türkiye’deki durum ve vakalar daha çok olurdu. Fakat orada hayatını kaybeden 301 insan belki bundan sonra unutturulmaya çalışılır. Diğer taraftan, dağa kaçırılan çocuklar yeni bir mesele değil. Bugün mili eğitim, güvenlik güçleri veya farklı kurumlar olsun hepsi, anneler meydana çıkmayana kadar kaç tane çocuğun dağa çıkarıldığını çok iyi biliyorlardı.”diye belirtti
İzzet Demir: Eskiden biri iş kazasında öldüğü zaman bir baş sağlığı dileniyor ailesine bir katkıda bulunuluyordu o kadar ancak AB müktesebatı buna müsaade etmiyor 150 milyon kaza 1.2 milyon insan ölüyor dünyada.2003’te bir yasa çıkardık yetmedi 2012’de yine kapsamlı bir yasa çıkardık.Şu anda mevzuatımızda bir sorun yok.
Yılda dünyada 40 milyar dolar %5 oranında kazaya gidiyor bunu %3, %1,%1’lere çekebilsek dünyada aç kalmaz. İnsan hayatı kutsaldır buna sebep olmaktan kaçınmak lazım.
Kendi oturduğumuz yerde çevremizin güvenliğini sağlamak lazım. İş kazaları %88’i insan kaynaklı %10’u makine kaynaklı ki o da insandan kaynaklanıyor. %2 ise kaçınılmaz kazadır.
İşletme, üretin, çalışan ve cevre sağlığını sağlamakla yükümlüyüz. Bir iş yaparken diğer canlıların hayatını da korumalıyız. Gök kubbenin altında tüm canlıların hayatını korumalıyız.
Soma faciası ihmalkarlığın bir neticesi olduğu kanaatini taşıyorum.
Kasım Akgönül: İnancımıza göre mazlumun hakkını takip etmekle yükümlüyüz. Bu annelerin yanına durmak onlara destek olmakla yükümlüyüz. Aramızda masum olan yoktur. Kadına değer verdiğini iddia eden kimseler bu gün bu annelerin yanında olmalıydılar.
İbrahim Gökdemir: Bu annelerin mücadelesini desteklemek lazım. Bu anneleri belediyenin önünden attılar sözüm ona temizlik yapıyorlardı. Belediyenin önünde eylem yapan anne sayısı 100’e çıktı. Bu anneler birilerinin oyununu bozacağı kanaatindeyim. Diyarbakır insanını bu annelerin yanına davet ediyorum. Devlet bu meseleye el atmalı böyle giderse Kürtler arasında bir kavga çıkabilir. Çünkü ortamı rahat bulan PKK Kürt dindarlara saldırıda bulunuyor.
İbrahim Bey:Dinimiz var, dilimiz var, eğitimimiz var fakat yararlanamıyoruz. Şehit anneleri, cumartesi anneleri, çocuk anneleri maalesef biz erkekler bu anneleri ağlatıyoruz. İşlerimiz kanuna uyduruluyor ama pratikte tersini yapıyormuş işlerimiz kağıt üzerinde kalıyor. Van’da 19 yaşında bir kızımıza 33 yıl ceza verildi artık bu yanlışlara dur dememiz lazım. Benim mazlumum senin mazlumun diyerek çözüm üretmek çok zor.
Haşim Elkaan:Annelerimizin yanındayız. Bunu ortak bir bildiriyle deklere etmek lazım. Yasalar çıkarıldığında ilgililerle danışmak lazım.
Necmeddin Alaş: Ülkemize insana gereken önem verilemiyor. Soma hadisesini unutmamalıyız. Kaderi su-i istimal etmemek gerekir. Eskiden anneleri devlet ağlatıyordu, şimdi de başkaları ağlatıyor. Bu acıyı PKK, KCK sonuçlandırabilir. Bu gün dağlara giden çocuklara yazık değil mi? Çocuk gelinlere hayır diyenler bu annelerin yanında yer almıyor. Bir Kemalist zulümden kurtulduk derken başka bir eziyetle karşı karşıya kaldık. PKK Bingül yolu kapatmış Kürtlere zulüm ediyor.Bu yolların açılmasını bekliyoruz. Soma’da teftişin nasıl da geçiştirdiğini görüyoruz.
Muhittin Batmanlı: Bu gün oturma eylemi yapan annelerin yanına gittim kendimden utandım. Kürtler birbirini sahiplenmelidir. Bir çok insanımız gereksiz yere öldürüldü. PKK bir çok zulümler yaptı, Hizbullahın yanlışları oldu fakat bu gün BDP var, Hüda-Par var sesleri renkleri değişmiş. Belediyenin bu annelere sahip çıkmalıydı fakat ne çare ki belediyeden bir ilgi gözükmüyor. Barış için çalışıp çaba göstermeliyiz.
Zübeyit Beştaş:Ben tüm insanlık için dua ediyorum. Başka ülkelerde 59.yılda maden işçileri kurtuluyorsa ve bu gün Soma’da 301 vatandaşım şehit oluyorsa burada bir ihmal bir yanlışlık var. Bu suç Hükümet, Meclis ve PKK sorununun paydaşlarıdır. Belediye bu sorunu çözemez.
Ramazan Devrim: BDP işine gelmeyen sorunları görmezlikten geliyor, bazı haksızlıklara ilgisiz kalıyor. Sorunlar çok biz üzerimize düşeni yerine getirdikten sonra Yüce Allah bizden razı olacak, kendimizi kahredercesine sıkmayalım. Güzel bakalım güzel görelim, güzel görelim hayatta lezzet alalım. Ama sorunlara ilgisiz kalmayalım kendimize düşen görevi yapalım.
Birdem Kaya: Ben iş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanıyım,Soma’da 13 tane iş güvenliği uzmanı çalışıyordu. Bunların ücreti iş veren tarafından ödendiği için işi gevşet tuttular. Bu uzmanların devlet tarafından atanması lazım. Ayrıca toplum olarak nitelikli insan problemlerimiz var, bu kusa giderken 220 saatlik kursta sınıfta 5-6 kişiyle ders işleniyordu diğerleri kursa gelmeden bir vesileyle sertifika aldılar, bu tür insanlar nasıl sağlam çalışabilirler ki?
Ayrıca Tekirdağ CHP vekili oturma eylemi yapan anneleri ziyaret etmeye geldiği halde Gültan Kışanak bu annelerin halini sormadı acaba bir yerlerden bir talimat mı bekliyor?
Abdullah Sönmez: Bu tür sıkıntılarda dindar kavramıyla değil insan kavramıyla izah edelim. Ensar kardeşliği diyoruz fakat uygulamada yapamıyoruz. Karadenizliyim buraya geldim diye bana şaşkın baktılar, buraya geldim burada da zaman zaman bana, neden geldiniz gibisinden bakanlar oluyor. Bu sorunu çözmemiz lazım.
Abdurrahim Emhan: İnsani değer açısından İslam dünyasında bir dualite sorunu var. 12 Eylül sonrası Diyarbakır ceza evinde birileri işkence görürken kalben bile olsa rahatsız olduk mu? Biz demokrasiyi içselleştirmemişiz, uzun zaman güç birilerinin elinde kalınca diktatörleşiyor. Annelerimiz haklıdır, çocuğu askerde olan da dağda olanda anne yüreği aynen yanıyor. Bu coğrafyada dörde bölünmüş vaziyette Kürtler var, fakat Türkiye’de Kürtler adına birileri ortaya çıkması ve Kürtlerin temsilcisi benim demesi de demokratik bir durum değildir.
DEĞERLENDİRME
İLETİŞİM
SİVİL TOPLUM İLE
300 STK’larına mail gönderildi 8-10 kişi telefonla arandı 100 kişiye mesaj gönderildi
MİLLETVEKİLLERİ İLE
Milletvekilleri telefonla arandı e-mail gönderildi, AK Parti ve BDP İl başkanlıkları telefonla arandı.
MEDYA İLE
İki gün önce kahvaltılı basın toplantısında duyurulmuştu.İLKE Haber ajan. katıldı
SONUÇLAR
Genel konuya ilişkin video gösterildi.
DEĞERLENDİREN KİŞİ
Diyarbakır kMM Girişimcisi:Eyüphan Kaya-Ahmedi Elaltunkara