YER: Pazarcılar Derneği
TARİH: 15. 03. 2014
KATILIMCILAR
DERNEK, VAKIF VE GİRİŞİMLER
1 / ZİÇEV (Mehmet Güleç – Başkan)
2 / Mamuret-ül Aziz Vakfı ( Burhan Güneş – Başkan )
3/ İnsiyatifa Azadiya İslami ( M. Atik Okuyucu – İl Temsilcisi )
4 / Goncalar Solmasın Derneği ( Hacı Ormanoğlu – Başkan )
5 / İlim ve Hayra Hizmet Vakfı ( Zülfü Biçerer – Yön. Kur. Üyesi )
6 / İpekyolu Derneği (Abdülkerim Avanos– Başkan )
7/ Kan Arıyorum Derneği ( Murat Özekinci – Başkan )
8 / Pazarcılar Derneği ( İbrahim Özdemir – Başkan )
MESLEK ODALARI
Katılım Olmadı
SENDİKALAR
1 / Bem Bir Sen ( Süleyman Akay – Başkan )
KANAAT ÖNDERİ VE BİREYLER
Hayri Bilgehan ( Araştırmacı )
GÖZLEMCİLER
KATILAN MİLLETVEKİLLERİ
Katılım olmadı
BELEDİYE BAŞKANLARI
Katılım Olmadı
MESAJ YOLLAYANLAR
Mesaj yollayan olmadı.
DİĞER KATILIMCILAR
MEDYA
1 / Kanal 23
MODERATÖR
Hacı Ormanoğlu ( Goncalar Solmasın Dernek Başkanı )
KONULAR
GENEL KONU:
Dinleme Operasyonları
YEREL KONU:
KONUŞULANLAR
Hacı Ormanoğlu: Bugün yine ülkenin gündemini yoğun bir şekilde meşgul eden bir konuyu TkMM’ de tartışacağız. Seçimlere az bir zaman kala, seçimlerin hayırlı bir şekilde sonuçlanmasını umuyorum. Bu yoğun geçen süreçte bir üslup sıkıntısı olduğunu düşünüyorum. Bu sürecin liderlerin öfkesini değil de projelerini anlattıkları bir süreç olması gerektiğini düşünüyorum. Daha önce de belirttiğim gibi Müslümanların birbirine attığı taşlarla birileri aşağıda kaleler yapıyor. Hepimiz müslümanız ve hepimiz kardeşiz, aday olan insanlarda dışarıdan gelmiş insanlar değil, onlar da bizim kardeşlerimizdir ve hepsine başarılar diliyorum. Geçen gün bize dört tane bayan öğrenci geldi ve yurttan kovulduklarını söylediler. Sebebini sorduğumuzda ise ‘‘bize A partisinin aleyhine çalışacaksınız dediler, biz kabul etmeyince yurttan kovulduk’’ dediler. Ülke gündemini meşgul eden bu konu öğrencilerin işi olmamalı, çünkü bunlar buraya sadece okumaya gelmişler.
Mehmet Güleç: TkMM’ lerin bu toplantıları gerçekten çok güzel, gündemi tartışmamıza ve günceli yakalamamıza sebep olmaktadır. Ancak katılımın az olması işin heyecanının düşmesine neden oluyor. Ancak biz bu heyecanı mümkün olduğu kadar yüksek tutmak için elimizden geleni yapacağız.
Bildiğiniz gibi Türkiye hemen her dönemde bir takım provokatörler tarafından karıştırılmak istenmiştir. Az önce sunumda da izlediğimiz; bekletilen ve zamanı gelince ortaya dökülen kirli çamaşırların, ahlaksızlıkların ve terbiyesizliklerin bizim inancımızda yeri yoktur. Açık bir kapıdan veya pencereden bakmanın haram olduğu bir dinin mensupları olarak yapılanların ahlaksızca olduğunu düşünüyorum. Asıl burada, gizlenen şeyler üzerinde durmak lazım. Bize cambaza bak deniliyor, biz cambaza bakarken de arkada başka şeyler dönüyor. Bu kapsamda esas mesele; suçu işleyenlerin üzerine gidilmiyor ancak bir kaset veya ses kaydı ‘‘ montaj olsun veya olmasın ’’ ortaya atılıyor ve onun üzerinden bir kör dövüşü yapılıyor. Bu durum gerçekten ülkemizi germektedir. Oysa ortada bir suç varsa bunun üzerine gidilmeli ve bu suçu işleyenler cezalandırılmalıdırlar. Genel olarak kanunsuz dinlemelerin suç olduğunu ve bunu medya yoluyla milleti birbirine düşürecek şekilde sunmanın daha da büyük bir suç olması gerektiğini düşünüyorum. Ülkemiz ve dünya ilginç bir dönem geçiriyor. Yasadışı dinlemelerle siyasete yön verilmeye çalışılıyor. Bunun için yeni stratejiler geliştirilmeli, ilgili kanun maddeleri anayasaya koyulmalı ve bu tür suçlar cezasız bırakılmamalıdır.
Atik Okuyucu: Son günlerde yaşanan olaylarda hayatını kaybeden Berkin’ e, Burak’ a ve Tunceli’ de hayatını kaybeden polis memuruna Allah’ tan rahmet diliyorum. Bu tür dinlemeler ilk değildir. Örneğin Salih Mirzabeyoğlu ve onun gibi İslami cenaha mensup birçok genç bu tür dinlemeler sonucunda cezaevlerine atıldılar. Sonrasında KCK ve Ergenekon operasyonları da dinlemeler sonucunda gerçekleştirildi. Sayın başbakanın son günlerdeki gerilim kokan politikalarını tasvip etmiyoruz. Ölen 14 yaşında bir insandır ve bu ülkenin vatandaşıdır. Bir başbakan olarak en azından ‘‘ Allah rahmet eylesin ’’ diyebilmeliydi. O çocuk İslami açıdan masumdur, çünkü 14 yaşındadır ve henüz reşit olmamıştır. Bu dinlemeler aslında bir insanlık suçudur. Sayın başbakan hep paralel bir yapıdan bahsetmektedir. Aslında Türkiye’ de paralel bir din de vardır ancak kimse bundan bahsetmiyor. Allah’ ın dinine karşı bir din oluşturulmuştur. Bu paralel devleti yeni mi keşfettiniz? Siz bu paralel yapıyla generalleri içeriye attınız, şimdi başka bir paralel yapıyla mı ittifak yapıyorsunuz. Peygamber efendimiz ‘‘ biri pencerenizden bakarsa onu vursanız suç değildir çünkü mahreminizi ihlal etmiştir’’ demiştir. Bu tür dinlemeler ülkemiz için kesinlikle zararlıdır. Bakıyoruz benzer şeyler Avrupa’ da olduğunda kimseden bir ses çıkmıyor. Söz konusu Türkiye olduğunda ise AP’ den ve ABD’ den hemen mesajlar yayınlanmaya başlanıyor. Bu ülkede on binlerce insan öldüğü ve binlerce köy boşaltıldığı halde AP’ nin bir yaptırım gücü olduğunu görmedim. İşte Suriye ortada binlerce insan öldürülüyor ve bütün dünya da bu durumu seyrediyor.
Zülfü Biçerer: Sorunu yazılı ve görsel basından hepimiz izliyoruz ve biliyoruz. Ancak bu yara pansumanla tedavi edilecek gibi değil, ciddi bir operasyon gerekmektedir. Meseleye objektif ve gerçekçi bakmamız gerekmektedir. Gerçek olan şudur ki; kimse ayranım ekşidir demiyor. Ortada bir yangın var herkes yangını söndürmek için bir şeyler söylüyor ancak kimse özveride bulunmuyor. Dünyada bir erk var ve bu erk diğer devlet ve devletçikleri dinleme ve daha başka stratejilerle kendi çıkarları adına kullanmaktadırlar. Bu ülkede birileri bu milletin refahını yükseltmek için çalışır ve eğitimde, sağlıkta ve ulaşımda ileriye götürürse birileri bundan rahatsız olur. Bu rahatsızlıktan dolayı direkt müdahale edemediği için bu tür yollara başvurmaktadırlar. Türkiye’ de mevcut bir hükümet var, bunu yaptığı hizmetleri göz ardı etmemek lazım. Bu ülkede üretim ve hizmet arttıkça bu tür müdahalelerin de arttığını görmekteyiz. Adeta meyve veren ağaç taşlanır misali vicdanen ve ahlaken söylüyorum; geçmişteki hükümetlerle mevcut hükümetin icraatları arasında dünya kadar fark var. En basitinden, insanlar bugün bunun gibi toplantılarla bir araya gelip sorunlarını çağdaşça ve insanca birbirlerine anlatabilmekte ve tartışabilmektedirler. Eskiden bir Kürt kardeşimiz kendi kimliğini bile gizliyordu oysa bugün kendi dilinde siyasetini ve propagandasını yapabilmektedir. Bu ülkenin her türlü alanda ileriye gitmesi için ortak bir paydada birleşmemiz lazım ve kardeş olduğumuzu bilmemiz gerekir.
Abdulkerim Avanoz: Ben yerel medyanın bu toplantıyı bırakıp gitmesini doğru bulmuyorum. Burada farklı düşüncedeki insanlar bir araya gelmişiz konuşup tartışıyoruz. İçimizde çok iyi ve doğru fikirler olabilir. Bunların televizyonlarda yayınlanmasının faydalı olacağını düşünüyorum. Gidip üç beş kuruş para aldıkları siyasi partilerin peşinden koşuyorlar. Oysa siyasiler hep aynı şeyleri konuşmaktadırlar. Burada konuştuklarımızda çok önemlidir. Bu konuda basını uyarmalıyız. Bizim bir TBMM’ miz var, genelkurmayımız var, MİT’ imiz ve emniyetimiz var ancak yıllardır sorunlarımıza bir çözüm bulunamıyor. Yıllardır yabancı istihbarat ajanları ülkemizde cirit atmaktadırlar. Asıl dinlenmesi gereken onlarken bizler dinleniyoruz. Onların zararlı faaliyetlerine engel olunamıyor. Türkiye’ nin milli menfaatlerine zarar veren hangi kurum, kuruluş, teşkilat, milletvekili ve bürokrat varsa bunların engellenmesi ve cezalandırılması için yasalar çıkarılmalı ve uygulanmalıdır. Bu hiyerarşik yapımız hangi günler için var. Birbirlerine seviyesizce bir dil kullanan siyasi parti liderlerinin asıl yapması gereken budur. Bu dinlemeler sonucunda ortaya çıkarılanlar doğruysa yapanlar cezalandırılmalı, yok şayet yalan ve iftiraysa dinlemeyi yapanlar cezalandırılmalıdır. Bu zor bir şey olmadığı gibi, siyasi parti liderlerinin samimi olmadığını da gösterir. Bu ülkenin yasamasın da da, yürütmesinde de sıkıntı var. Yapılanların cezasız bırakılması bunun en basit örneğidir. Bu konularda STK’ lar da da sıkıntı var. Bugün burada toplanmış bir konu üzerinde tartışıyorsak, tüm STK’ lar buna iştirak etmeliydi. Sağda solda lak lak etmenin kimseye bir faydası olmaz.
Burhan Güneş: Cumhuriyet kurulalı yaklaşık 90 yıl oldu. 1950 yılından beri çok partili dönemle birlikte de ülkemizin demokrasiyle yönetildiğini iddia ediyoruz. Elli yıldan beri darbeler ve muhtıralar gibi de çok ciddi sıkıntılar yaşıyoruz. Her geçen gün bu sancıların bitmesini beklerken maalesef bitmiyor. Yeni sancı ve problemlerle karşı karşıya kalıyoruz. Ben bunun sebebinin yönetimin ve halkın yeterli olgunluğa erişememesine bağlıyorum. 2000 li yıllara kadar demokrasinin sadece adı vardı. Sizin seçtiğiniz insanlar hükümet olabiliyordu ama iktidar olamıyorlardı. Birtakım insanların ve grupların vesayeti altındaydılar. Tabi o durum nispeten azaldı ancak o vesayetten boşalan yeri doldurmak için birileri harekete geçti. Demokrasilerde devlet tüm vatandaşlarının mutluluğunu ve refahını sağlamak üzere kurulmuş bir organizasyondur. Devletin kutsallığı da söz konusudur ancak bu görevini ve yükümlülüğünü yerine getirdiği oranda değer kazanır. Ve devlet hizmet götürdüğü insanlara da eşit mesafede olmalıdır. Ama maalesef Türkiye’ de böyle bir devlet yapısı oluşturamadığımız için, her grup devleti ele geçirmek ve söz sahibi olabilmek için yıllardır mücadele vermektedir. Kim devleti ele geçirirse kendi ideolojisine, kendi grubuna fayda sağladığı için o erkte yer almak istemektedir. Çünkü siz o erkte yer almadığınız zaman bir takım hizmetlerden faydalanamıyorsunuz. Bunun için Türkiye’ de devlete sahip olmak çok ciddi anlamda bir önem taşımaktadır. Bundan dolayı ileri demokratik ülkelere nazaran Türkiye’ de hükümet olmak farklı bir anlam kazanıyor. Demokrasinin bir takım umdeleri vardır. Şeffaflık, hesap verebilirlik ve en önemlisi hukukun üstünlüğü gibi. Bunu anayasaya yazarız, başka birçok yere yazarız ama bugün yaşadığımız olaylar hukuku üstün tutamayışımızın sonucudur. Hukukun üstünlüğü demek; her birimin ve her kurumun kendine ayrılmış olan görev sınırları içerisinde kalabilmesidir. Maalesef Türkiye’ de hukukun üstünlüğü olmadığı ve güç sahibi insanlar söz sahibi olduğu için bu anlamda problemler yaşanmaktadır. Geçmişte darbelerle yapılan iktidarı yıkma girişimleri bugün bu tür yöntemlerle yapılmaya çalışılmaktadır. Dinlemeler elbette yapılabilir ancak bir dinleme mahkeme kararıyla ve hukuk çerçevesinde yapılmalıdır.
Süleyman Akay: Dinlemeyi kim yapıyor ve kim kimi dinliyor? Devlet devleti dinliyor. Bununla devlet aciziyetini gün yüzüne çıkarıyor. Yani iktidar erk sahibi olamadığını tüm halkın gözü önünde deklare ediyor. Yani diyor ki; ben aciz kaldım devletimin bir kolu beni dinledi ve benim açıklarımı deşifre etti. Bu deşifre edilen şeyleri ise toplum göz ardı ediyor. Bakıyoruz dinleme var mı var, herhangi bir itiraz var mı bu dinlemeye yok. Ortada devlete karşı işlenen bir suç varsa ve devlet bunun üstüne gitmiyorsa o devlet devlet değildir. Herkesin yaptığının yanına kar kaldığı bir durumdan söz ediyorum. Demokrasi dediğimiz şey, kendisine karşı olan bir girişimin önünü kesmeyecekse burada devletin rolü nedir acaba. Devlete kimse ulaşamamalı ve onu yıpratamamalı. O beni dinliyor, şu bana düşman diyerek toplum kutuplaştırıldı ve geleceğe güvenle bakamaz olduk. Hamaset yapıyoruz ve günü geçiştirmeye çalışıyoruz. Yarınımızın ne olacağı belli değil. Sırf demokrasi adına devletin ağır olan yönünü yok ettik. Hangi demokrasiden ve nerde ki demokrasiden bahsediyorsunuz. Amerikan demokrasisini New York’ un arka sokaklarında görüyoruz. İngiliz demokrasisini kraliyetin arka sokaklarında görüyoruz. İnsanların açlıktan öldüğü bir dönemde yaşıyoruz maalesef. Devlet şunu yapmalı: dinleme mi yapıldı, hem yapandan hem de yaptırandan hesap sormalı. Meydanlarda bağırarak, insanları kamplaştırarak ve birbirlerine hakaret ederek bu iş çözülmez. Tamamen siyasi rant devşirilen bir durum söz konusudur. Sıradan, saf ve temiz vatandaş ta ikisi arasında bir tercih yapmak zorunda bırakılmaktadır.
Hayri Bilgehan: İlk defa geldiğim bu toplantıdan iyi şeyler öğrendik ve iyi fikirler edindik. Konuşan arkadaşlar kendi çaplarında hepsi haklıdırlar. Haksız olan ise bu siyasetçiler için bilerek veya bilmeyerek oy avcılığı yapan insanlarımızdır. Ben 2011 yılına kadar hükümetin icraatlarını takdirle karşılıyordum. Daha önce projeye alınan ama hayata geçirilemeyen birçok proje bu hükümet döneminde hayata geçirilmiştir. Gündemi meşgul eden bu ses kayıtları ve dinlemelerin meydanlarda bu kadar dile getirilmesi siyasetçilerin oy avcılığının bir sonucudur. Ancak şunu da belirtmek gerekir ki; devletin bekası ve geleceği için dinlemenin yapılması gerekiyor. Sultan 2. Abdulhamit Han 33 yıl bu istihbarat yöntemiyle devleti ayakta tutmayı başarmıştır. Dinleme yabancı istihbaratlara, yıkıcı ve bölücü faaliyetlere karşı yapılmalıdır. Ancak bu da hukuk çerçevesinde yapılmalıdır. Maalesef bugün Türkiye’ de hukukun üstünlüğü yoktur ve herkes kendine göre bir hukuk dizayn etmeye çalışmaktadır. Ortada bir dinleme var ve bu dinleme hükümet tarafından Fethullah Hoca Efendi cemaatine mal edilmektedir. Ancak hükümet bu konuyu ispat konusunda sıkıntı yaşamaktadır. Paralel yapının varlığı da meydanlarda bağırarak ispat edilemez. Yarın öbür gün bu dinlemelerin Amerikan veya Rus ajanları tarafından yapıldığı anlaşılırsa bu insanların yüzüne nasıl bakacaklar. Sayın başbakan çocuklarınızı dershaneye göndermeyin demesi tamamen toplumu kamplaştırmaya yöneliktir ve doğru bir şey değildir. Bütün mesele demokrasi gömleğinin bize büyük gelmesidir. Çünkü Türkiye’ de kişilere göre demokrasi vardır, kişilere göre hukuk vardır ve yargı da adamına göre davranır. Bana göre Türkiye’ nin yeni bir siyasi ahlaka ve yeni bir anayasaya ihtiyacı var. Hukukun üstünlüğü ancak bu şekilde sağlanabilir. Bunu başarmakta iktidara veya muhalefete değil bizlere düşmektedir.
İbrahim Özdemir: Devlet kimseyi dinlemez. Birbirini dinleyen cemaat ve hükümettir. Yani 2001 den 2011 e kadar yan yana, kol kola, arka arkaya birlikte yürüyen insanlardan bahsediyoruz. Birlikte bu devleti yöneten insanlara ne oldu da birbirlerine düştüler. Acaba ortadaki pastadan birisi fazla mı aldı. Bu dinlemeler sonucunda 17 Aralık operasyonu oldu ve aralarında bakan çocukları dahil bir sürü gözaltı oldu ancak hükümet buna tepki gösterdi sen bunları gözaltına alamazsın ve yargılayamazsın dedi. Bu kabul edilemez. Oysa gerçekten ortada bir suç yoksa bu gözaltına alınanlar serbest bırakılır ve nitekim öyle de oldu. Bu operasyon sonucunda yeni kanun maddeleri çıkartıldı, hakim ve savcılar değiştirildi ve polisler sağa sola sürüldü. Ne oldu! Bütün bunlarla sen devlet içinde birlik ve beraberliği sağlayabildin mi? Ateş topu atıldı milletin içine bakalım ne olacak. Birileri kalkıp 14 yaşındaki gencin ölümünden rant sağlamaya çalışıyor. Ötekisi başka bir gencin ölümü üzerinden rant sağlıyor. Ancak sayın vekillerin çocukları sadece üç ay içeride kaldılar. sayın başbakana sesleniyorum ‘’lütfen herkese eşit mesafede olun, ortada bir pasta varsa bunun herkese eşit parçalar halinden dağıtılması lazım. Meydanlarda üsluplara dikkat edilmesi gerekir. Vatandaşta bu konuda sağduyulu davranmalı ve çocuklarını sokaktan uzak tutmalıdır.
Mehmet Güleç: Her şeyin birbirine girdiği ve herkesin birbirini itibarsızlaştırmaya çalıştığı bir dönemde Allah memleketimize zeval vermesin ve bize samimi siyasetçiler nasip etsin. Sadece Devlet bahçeli tarafından ‘‘ bu iktidar sandıkla geldi, sandıkla gider’’ dendi. Olması gereken de budur.
Atik Okuyucu: Başbakan mağduru oynamaktadır. Dün içeri atılan Ergenekoncular bugün hepsi dışarıdalar ve devleti tehdit etmektedirler. Bugün cemaate yapılmak istenende aynı şeydir. Varsa ortada bir suç bunun belgelerle açıklanması gerekir.
ÖNERİLER
ORTAK SONUÇ
DEĞERLENDİRME
İLETİŞİM
SİVİL TOPLUM :
80 den fazla sivil toplum örgütüne E-Mail, SMS, Sözlü olarak haber verildi.
MİLLETVEKİLLERİ :
5 milletvekiline E-Mail ve SMS atılarak toplantı hatırlatıldı.
MEDYA İLE
İldeki neredeyse tüm yazılı ve görsel basın davet edildi, 3 TV kanalı katıldı.
KATILIMCILARLA
SONUÇLAR
DEĞERLENDİREN KİŞİ
Elazığ kMM Hamalı Ercan Sözüer