Yer: VAKAD Toplantı Salonu
Tarih: 06.11.2010
Katılımcılar:
a. Dernek, Vakıf ve Girişimler:
1- Umutışığı Derneği (Fırat Toprak)
2- Van Kadın Derneği (Zozan Özgökçe)
3- VANGİAD (Kadri Salaz)
b. Meslek Odaları:
c. Sendikalar:
d. Kanaat Önderleri:
1- Aşiran Batur
2- Gül Kıran
Katılan Milletvekilleri: Katılım olmadı.
Belediye Başkanları: Katılım olmadı.
Mesaj Yollayanlar: Katılım olmadı.
Gözlemciler: Siyasi partilerden katılım olmadı.
Medya:
1- VanTimes
2- Şehrivan Gazetesi
Konular:
Genel konu: Kamusal Alan ve Başörtüsü
Yerel konu: Van Belediyesinin çalışmaları
Konuşulanlar:
Genel Konu Üzerine Konuşulanlar:
1- Zozan Özgökçe: Beni Sokakta sarıklı adamları görmek korkutuyor. Kadınların zorla kapanması durumundan nefret ediyorum ki bunlar azınlık değildir.
2- Kadri Salaz: Herkeste bu korku var. Şeriattan, İslam dan uzak duranlarda bu korku var. Onlara bunun böyle olmadığı anlatılmalıdır. Başörtülü ve başörtüsüz birlikte birçok şey yapıyor. Neden yapmaya devam edilmiyor. İçen ile içilmeyen arasında hoşgörü yaygınlaştırmak gerekir. Ben işin toplumsal boyutuyla elle alınmasını isterim. Osmanlılardan sonra saltanat el değişti. Saltanatı ittihat teorik el koydu. Bu darbe devrim olarak süstendi. Kılık, kıyafet, şapka ile yenilendi. Türkiye de 60-70 yıllık bir bocalama vardır. Bir harf devrimi ile bir gecede okuma bilmeyenler cahil ilan edildi. İttihatta bunlar sorgulanmıyordu. Ama Ergenekon la sorgulamaya başlandı. İran, Suriye, Irak gibi kendi kendine yeten bir yapı olsaydı kimse geri götüremezdi. Eskiden dedem imamken bir fotoğrafta başı açık mini etekli kadınlar vardı. Şimdi baskı yaratılıyor. Şimdiki süreç bir süre sonra normal sürece gelecektir.
3- Fırat Toprak: Zozan’daki bu korkuya şaşırdım. Türkiye deki laikliği Fransız laikliği olarak değerlendiriliyor. Nasıl ki Kürt denildiğinde bir ayırım korkusu varsa başörtüde de böyle. Abdullah GÜLLÜN eşinin başörtülü olması şeriatın geleceği korkusu yayılıyor. Türkiye ‘ de normalleşmeyi sağlayan çevre yine muhafazakâr din çevresidir. Biz şimdiye kadar korkularımızla yaşadık. Hep ön kabullerimiz var. Dindar kesime hep dini yasakların getirileceği korkusuyla yaklaşılıyor. Osmanlı öncede peygamber döneminde bile makasında (ont) herkes kendi kültürünü yaşayacak maddesi vardır. Mesele TRT 6 açıldığında korkular attı. Yıllardır bu korkulardan çok çektik. Bu başörtüsünde bu kadar kan dökülmediği için böyle oldu. Kürt meselesinde bu kadar kan döküldüğü için gündemdedir. Türkiye de devlete millet yanıltılıyor. 10. yıl marşında bu vardır. Devletin resmi ideolojisinde kendine bir millet yaratma vardır.
4- Aşiran Batur: Başörtülü kadınların başörtüsüz kadınlara başörtüsüz kadınlara bakış açılar başörtülü meselesinin zorlaştığını düşünüyorum. Başörtülü herkesi bizim gibi sadece kadın ve sorunlarımız olarak görmeli.
5- Fırat Toprak: Bunlar mahalle baskısıdır. Şimdi herkes birbirini kabul etmek zorundadır. Ortak değerler olmalı bunlar genel kiri ter olmalı. Birbirini ikna etme olmalı. Herkes kendi anlatmalı ve karşısındakini ikna etmeli. Türkiye de kutuplaşmış kadınların yarısı örtülü yarısı değil. Medya toplum baskısı altında kalmış. Kürt ve başörtüsünde de korkulara teslim olmamak gerekli. Normalleşmeye bir refleks var. Ama birkaç olayla bu aslında kamusal olanı sorgulamak gerekli CHP AKP. İlköğretim ve kamusal alandaki başörtüyü yasayla kanıtlamak istiyor. Bir hak kayıtsız şartsız kabul edilmelidir. Başörtüsü bir inanç meselesinin başka şekilde formüle edilmesi yanlış ilk açık ün, kapalı kamu açık. Normalleşme süreci iyi gidiyor. 2 yıl sonra ne Kürt nede başörtü sorunu kalacak. Başörtüsünde ziyade Kürt meselsinde batının yaklaşımını merak ediyorum. Çünkü Kürt meselesinde kan vardır. Batıdaki milliyetçilik olmasına rağmen haledilebiliyorsa başörtüsü ise en kısa sürede halledilip gündemde düşeceğine inanıyorum.
Öneriler:
Ortak sonuç:
Değerlendirme:
İletişim:
a. Sivil toplum ile
b. Milletvekilleri ile
c. Katılımcılarla
d. Medya ile
Değerlendirenler: Zozan Özgökçe/ Van kMM Girişimcisi
06.11.2010 Van kMM Toplantı Tutanağı
previous post