Yer: Van Ticaret ve Sanayi Odası Toplantı Salonu
Tarih: 06.03.2010
Katılımcılar:
a. Dernek, Vakıf ve Girişimler:
1- Tuyadder (İbrahim Ete)
2- İnsan-Der (Macit Orhan)
3- Van Kadın Derneği (Zozan Özgökçe)
4- Çatak- Der (Cemil Tolan)
5- Vakfiyad (Musa Koç)
6- Mazlumder (Şahin Aladağ)
7- Vangiad (Kadri Salaz)
8- Arıcılar ve Balcılar Birliği (Nurettin Çağırcı)
b. Sendikalar
1- KESK (Lezgin Botan)
c. Diğer Katılımcılar
1- Hamide Ürgün
2- Tacettin Ergioğuz
3- Madellan Ertunç
4- Asiye Babürhan
5- Güneş Kayhan
6- Adil Elbir
Katılan Milletvekilleri: Milletvekili katılımı olmadı.
Belediye Başkanları: Katılım olmadı.
Mesaj Yollayanlar:
1- Kayhan Türkmenoğlu telgraf çekti.
2- Gülşen Orhan mazeret bildirdi.
3- Fatma Kurtulan mazeret bildirdi.
Gözlemciler: Katılım olmadı.
Moderatör: Şanar Yurdatapan
Medya: Katılım olmadı.
Konular:
Genel Konu : Ordu ve Yargı’nın Politikadaki rolü nedir? Ne olmalıdır?
Yerel Konu : Kadına Yönelik Ayrımcılık
Genel Konu Üzerine Konuşulanlar:
1- Asiye Babürhan : Bugün yaşadıklarımız 12 eylülden farklı değildir. Ordu tamamen yok olmalı, yaptığımız her şeyde bize engeldir.
2- Kemal Çelen : Türkiye’ de iyisi ile kötüsü ile bir yönetim söz konusudur. Osmanlı’dan sonra kurulan bir cumhuriyet var; padişahların paşalık ünvanı generallere geçmiştir. Ülkeyi yöneten padişahlık kurumu gibi ordudur; ordu haddini bilmelidir. Ordu komşularla veya herhangi bir yerle sıkıntı olursa iş başında olacaktır. Ordu siyasette olmamalı. Siyasi partiler iktidar olmuşlardır; ancak muktedir olmamıştır. Yargı da benzer durumdadır. Ordu mevcut hükümete tabi olmalıdır. Başbakana bağlı olmalı. Ne kadar bugün de yasalarda bağlı olsa da, arka planda farklı bir durum söz konusudur.
3- Macit Orhan : Ordu milli savunma bakanlığına bağlı olmalıdır. Milli Güvenlik Kurulu toplantılarında tutanak tutulmuyor. Silah alımlarında olduğu gibi, biz hala ordunun bütçesini denetleyemiyoruz.. Medya ordudan biri konuşunca başbakan konuşmuş gibi yer veriyor. Milli güvenlik siyaset belgesi diye bir şey var. Emasya protokolü kaldırıldı bu olumludur. Umarım toplumun bir kesimini düşman olarak gören bu zihniyet son bulur. Yargı insanı ele almayan devleti ele alan bir yöntem izliyor. Doğan Öz’ ün öldürülmesinde bunu gördük. Mesela Hrant Dink olayında da yargı toplumsal ve milliyetçi dalgalara esir kaldı. Yargının evrensel normda değişenleri takip etmesi gerekir. Milli siyaset belgesi olmalıdır; ancak öneriler şeklinde olmalıdır. Geçen ay askeri ve sivil vesayetten bahsettik. Fikret başkaya imdadıma yetişti. Sivilin olduğu yerde vesayet olmaz.
4- Hamide Ürgün : AKP iktidar olduğunu ama muktedir olamadığını zaten kendisi de belirtiyor. Ancak onlar da, dini çimento olarak görerek başka bir yanlış yapıyorlar. Devlet tüm dinlere eşit mesafede olmalıdır. Yargıda da sorun var. Onda da şeffaflık yok. Biz önce iğneyi kendimize batıralım. Örn: benim kardeşim savcılık sınavlarında ilk 100 sıraya girdi. Ama kardeşim mülakatta kalıyor. Askeri yargının kalkması gerekiyor. O zaman doktorlara da yargı lazım. Ordunun medyada yer alması önemli. Diğer ülkelerde kimse askerlerin adını bilmez. Anayasanın değişmesi gerekir. İnsanlarımız hep şiddetle kalktı şiddetle oturdu. Hala biz askerden çekiniyoruz. Bu yöredeki insanların yaşadığı psikolojik travmadır. Çocuklar silahla oturup silahla kalkıyor.
5- Şahin Aladağ : Ordulara neden ihtiyaç vardır, toprak neden kutsaldır? 70’ de solcuları ezdi bu ordu.. 80 de onu ezdi. Toprakları bu kadar kutsuyoruz. Ordu ile ilgili konuşacaksak bence neden toprakları kutsal görüyoruz. Mete Tuncay geçtiğimiz günlerde yayınlanan röportajında bahsediyor;. Hindistan’dan gönderilen o paralardan… Sürekli yanlışlar üzerinden kendimizi tarif ediyoruz.
6- İbrahim Ete : Türkiye’ de yargı hukuku geliştiremiyor. Yargı siyaset üzerinde gelişiyor. Hukuk güme gidiyor. Yakın zamanda Bekir Bozdağ’la paylaşılan bir konu; Cmk. Bir insan dağa gidiyor savaşıyor. Bu şahıs yakalanıyor. Bu şahsın evine gidip yemek yediği kişiye verilen ceza 11 yıl. Kişi ben çatışma yaşamadım v.s. deyince serbest; ama ben bu evde yemek yedim derse o ev yıkılıyor. Stk’lar yeni bir tarz ortaya çıkarabilir. Bizim derneğimizin üyesi 309 kişi tutuklu. Yargı eğer hukuka göre karar vermiyorsa, bunu tartışmamızın da bir anlamı yok. Hukuk yok çünkü. Taş atan çocuğa 12-15 yıl ceza veriliyor. 2 hafta önce Haydar Maho diye bir vatandaş dtp nin mitingine katılmış, Türkçe bilmiyor. Mahkemede sormuşlar, avukat ister misin; yok demiş. Tercüman ister misin? Onu da istemiyorum. 1. celsede 6 yıl ceza almış. Bu eylemleri bastırmak için bir gözdağı. Eğer yargıdan bahsedeceksek hukuk olmalı. Bizim ülke hukukla ortaya koyduğu ve altına imza koyduğu hiçbir sözleşmeye uymuyor.
Değerlendirenler: Zozan Özgökçe- Van kMM Girişimcisi