Tarih: 05 Aralık 2009
Yer: VATSO Toplantı Salonu
küçük Millet Meclisi katılımcıları:
Erciş Kadınları Koruma ve Dayanışma Derneği -Emin Babürhan (Temsilci)
Mavigöl Kadın Derneği -Suna Şahin (Temsilci)
Van KAMER -Madellan Ertunç (Başkan)
Erdem-der -İsmail Almalı (Temsilci)
Umut ışığı Derneği -Erhan Şengül (Temsilci)
Tuyadder -İbrahim Ete (Başkan)
KESK- ESM -Mecit Sargut (Temsilci)
İnsan-der -Bilal Yakan (Temsilci)
Van Kadın Derneği -Zozan Özgökçe (Başkan)
Saray İlçesi Kadın Çocuk ve Aile İlişkilerini Geliştirme ve Modernleştirme Derneği -Hamide Yeni
ÇATAK-DER -Cemil Tolan
Mazlum-der -Fatma Erdemci
Van gölü Spor Kulübü Derneği -Ejder Koç
Kolektif Yaşam Derneği (Hüsnü Ürgün)
Memur Sen (Davut Okçu)
Bem-Bir-Sen -Harun Altın (Van Şube Başkanı)
Toplum der -Kemal Çelen
TUYADDER -İbrahim Ete
Umut ışığı Derneği -Erhan Şengül
ESM Van Şubesi -Mehmet Gündüz
Diğer Katılımcılar:
Filiz Koçer Mazlumder
Süheyla Akman Mazlumder
Zübeyde Ürgün -Van Kadın Derneği
Reyhan Gündüz
Abidin Engin -Mazlumder
Tacettin Ergioğuz VAN-TU-DER Eski YK Üyesi
Sayime Sürme -Mavigöl Kadın Derneği
Macit Orhan -İnsan-der
Suna Şahin -Mavigöl Kadın Derneği
Milletvekilleri:
1.Gülşen Orhan (AKP)
2.İkram Dinçer (AKP)
Mazeret bildiren vekiller:
Kayhan Türkmenoğlu (Yurtdışında olduğuna dolayısı ile katılamayacağına dair faks yolladı)
Kerem Altun (Plan ve Bütçe komisyonu çalışmaları varmış)
Belediye Başkanları: Katılım olmadı.
Kolaylaştırıcı (Moderatör): Kadri Salaz (VANGİAD)
Medya:
Şahabettin Akkuş (İHA)
Selim Kemal Arafat (Taraf Gazetesi)
Gülay Özek (DHA)
Serkan Aslan
********** Toplantı içeriği ***************
Konular: (Gündem)
1- Yerel Konu: Cezaevlerindeki durum ve Sınırdaki vurulma olayları
2- Genel Konu: Türkiye’nin bu günlerdeki durumu ve geleceği
Yerel Konu
Hamide Yeni (Saray Kadın Derneği): İlçemize yakın sınır kapısının açılmasını istiyoruz. 2009 Mart ayında açılacağı söylenmişti bize milletvekillerimiz tarafından. Sınır kapısından her şeyin geçmesini istiyoruz. Böylece kaçakçılıktansa insanlar ticarete yönelmiş olacaklar. Sınırda ölen insanların aileleri çocukları mağdur. Orada aileler ne olacak? Kadınlar ve çocuklar çok mağdur.
Cüneyt Caniş (İnsan Hakları Derneği Van Şubesi): Son 5 aylık süreçte 38 yurttaş sınırdaki mevcut durumdan dolayı vuruldu. Van milletvekilleri aracılığı ile TBBM ye bir önerge verildi. Bu önergeye İçişleri Bakanlığı ’sınırda TC askerlerinin açtığı ateşle ölen olmamıştır’ dedi. Ancak halk karakoldan çıkan ateş sonucu olduğunu söylüyor. Halk ile görüşmeler yapıyoruz ‘Bizim sınıra gidişimiz ölüme gitmek demek’ diyor halk. Başkale, Saray, Özalp açısından ciddi problemler var. Akaryakıt Kaçakçılık ve diğer kaçaklık türlerinin derhal gündeme alınması lazım. Siyasal partiler. Bir rapor hazırlanıyor bunları sizlere göndermek istiyoruz. Gündemleştirmek istedik çeşitli şeyler yaptık. Bu sorun özellikle yaşam hakkı üzerinden değerlendirmeli. İnsanların yaşama hakkı güvence altına alınmalı. Sınır bölgelerindeki insanlar ekonomik sorunlarından dolayı bile bile ölüme gidiyorlar. Van’ın 7 milletvekili bir araya gelerek bu sorunları TBMM’ye taşımalı. İran ile görüşülmeli
Abidin Engin (Mazlumder): Saray da sınır kapılarının açılması hakkında ve Cüneyt bey’in kaçakçılık yaparkenki vurulmalardan bahsedildi. Başkale tarafındaki sınır kapılarının da açılması lazım. Biz görüştüğümüzde insanla diyordu ki bizleri her gün öldürseler de bunu yapmak zorundayız. Çocuklarımız var. AKP’nin bununla ilgili bir projesi var mı? Köylerin sosyal ekonomik gelişmesi için bir projesi var mı? Özellikle bunu meclise götürmeyi ve görüşmenizi istiyoruz. Herkes yaşama hakkında sahiptir. Yaşam hakkı kutsaldır. Sınır bölgelerinde yaşayanlar ‘Her gün birimiz ikimiz öldürülse bile başka çaremiz yok. Biz bu kaçakçılığı yapacağız’ diyor.
Fırat Toprak (Umut der): Cüneyt bey ve Abidin bey’in söylemlerine katılmamak mümkün değil. Saray sınır kapısının açılmasının hayati önemi var. Sınır tic kapsamında ağır aksak işleten bir işlem var. Ancak insan geçişini de açmalı. Ağır aksak meyve sebze gidiyor ancak bunun daha da rahatlatılması gerekmektedir. GDO analizi isteniyor şimdide. Ve bu analizi Antakya, Adana, Ankara ,Bursa gibi illerde oluyor. Günlük gelen sebzeler açısından zor oluyor.
Süleyman Balkan (TMMOB): Bu yaz ben o köyleri dolaştım. Dağlık köyler bunlar yani tarım alanı çok az ancak hayvancılık yapılabilir. Kapıköy sınır kapısı inşaat olarak açılmaya hazırdır ancak daha var.
Hüsnü Ürgün (Kolektif Yaşam Derneği ve Zıtlar birliği Düşünce Grubu): Devletin bu ülkenin nüfusu kadar iş üretme zorunluluğu vardır. Sınırdaki vatandaşımız ölümü göze alacak kadar yoksuldur. Özalp’te falan bombalı araziler vardır. Ben tarım projeleri yapıyorum. Bize lazım olan su ve topraktır bunların her ikisi de buralarda vardır. Devlet vatandaşını yasalar önünde eşitlerse sorun olmaz. Biz aynılıklarımızla değil zıtlıklarımızla eşit olacağız. Önce kendimiz verebilmeliyiz ki paylaşımdan bahsedelim. Tarafsız bir yönetime ihtiyaç vardır. Devlet vatandaşını sınır ticaretine mecbur bırakılıyor. Fırat’ın ötesindeki yasalar bu tarafta da geçerli olsun .
Gülşen Orhan (Van Milletvekili): İnsan yaşamı korunmalı, aksi düşünülemez. Ölüme sebebiyet veren taraf belirlenmelidir. Sınırda vurulmalar hakkında araştırma yapmak lazım. Cüneyt bey’in vereceği bilgileri ben de isterim. Hazırlanacak rapor bana da verilirse iyi olur. Size söz veriyorum bu konuda girişimlerde bulunacağım. Sınır kapısı meselesinde de İran tarafından kaynaklanan sorunlar var. Hala onların yasal prosedürleri ağır ayrıca yollarında sorun var. Bizim zorlamalarımızla bugüne gelindi. Bina ve müştemilat tamamlandı. Personel atandı. İran yolu bile tamamlanmadı. Sanırım 2 hafta evvel de Başbakanımıza ilettik. Resmi görüşmelere bu sorunları dâhil etmek için çalışmalar yaptık. Dışişleri Bakanı bir teknik ekiple birlikte kapıda inceleme yapacak. Bürokrasiyi aşmaya çalışıyoruz. GDO analizlerinin şehir dışında yapılması konusunda gerekli görüşmeleri yapacağım ve sonuçları size bildireceğim. GDO analizi için gerekli koşulların iyileştirilmesi ve altyapıyı sıkıntıya sokmayacak düzenleme gerekmekte. Bazı temenniler oldu konuşmalar esnasında. Ülkede çok şey değişiyor. Eğer demokrasi olmazsa ekonomi de gelişmez. Demokratik anlamda Türkiye’nin geleceği açısından çok önemli bir gelecek bulunmakta. Bu sürece dâhil olup elimizden geleni yapmak zorundayız. Devlet vermeyi bilmeli. Bu hepimizin temennisi.
M.Emin Babürhan (Erçiş Kadınları Koruma ve Dayanışma Derneği) : Bazı konulara vekilimiz temas etti. Ancak bizim sorunlarımızın en iyi bizler biliriz. İran kapısına gelene kadar 2 defa müdahale ediliyorsa bu taraftan 10 kez oluyor. Bilirsiniz 9500 kamyona el konuluyor. Sonra mağdur ediyorlar. Sınır ticaretinde önce gevşetme yapılıyor. Sonra arabaya el konuluyor.
Gülşen Orhan (milletvekili) :Bunları bizlerle paylaşınız lütfen özellikle bürokratik zorluklarınızda. Hiçbir kurumun kaynakların size ulaşmasını engellemeye hakkı yok.
Kadri Salaz (VANGİAD): Ekonomik sorunlar gayri nizami uygulamalara dönüştürüldüğü zaman sorunlar doğar. Onca kamyon çürüdü. O ticarete giren insanlar bunu göze alıyor.
Gülmay Ertunç (Yaka-koop): Ayrıca yollar elverişli değil dolayısı ile yollarda çok kaza olmaktadır.
Cemil Tolan (Çatak der): Kamyon satmak için bunları çıkardılar. Onca kamyon satıldı. Şimdi de gümrüğe bırakmışlar. Çürümeye terk etmişler. Bunlara çare bulunmalı.
Macit Ertunç (İnsan der): Cezaevleri suç işlemiş insanların ıslah edildiği yerlerdir. İnsan haklarına yakışmayacak şekilde uygulamalar var. Mesela Şefika teyze: imam nikahlı evli ancak oğlu ile görüşemiyor. İnsanlık dışı muameleler çok. Ayrıca İmralı ile ilgili sıkıntılar oldu. Fotoğraflar yayınlandı ancak insanların şüphesi var. Güler Zere’nin affedilmesinden dolayı bir çok tutsak bekliyor.
İbrahim Ete (TUYADDER): Türkiye’de, Rize, Kalkandere, Kandıra birebir irtibat kurduğum cezaevleridir. Türkiye’de cezaevlerinde siyasi tutsak olup 39 tane ölüm sınırında olan tutuklu var. Hizmet abla mesela, Muzaffer Kızartıcı Bayburt cezaevinde şu anda ölümle yüz yüze. Gürgün ….. Muş cezaevinde kendisi ekim ayı sonunda hastaneye kaldırıldı akciğer hastası yani ciğerler neredeyse iflas etmiş. Bu hastanın ameliyat olması risktir. Yine Nasip Turan şu an Siirt cezaevinde. Muzaffer Kızartıcı’nın raporlarını biz Cumhurbaşkanına v..s ye yolladığımız halde…… anjiyo olması gerekiyor. Van f tipi cezaevinde içerde bekleme salonu olmasına rağmen insanlar dışarıda bekletiliyor. Görüşme zamanı gelene kadar soğukta, yağmurda dışarıda bekletiliyorlar. Daha sonra askeri düzen şekilde içeri giriyorlar. Cezaevine gönderdiğimiz kitaplar alınmadı. Şeref name, Mehmet Uzun’un kitapları alınmıyor. Bir tutuklunun 2 ayakkabı, 2 pantolon v.s. sokma hakkı.Van M tipinde siz 2 taneden fazla gönderemiyorsunuz. Eğer gönderirseniz almıyorlar. Ayrıca ailesi uzakta olan insanlar var uzun süre aralıklarla gelip gidebiliyorlar. Van m tipinde İranlı insanlar var. Aileleri uzun aralıklarla geliyor. Yemekler ise: resmen çamaşır suyu. Bir insan eğer sokaktan alınıp cezaevine alınırsa ona bakım gerekir. Tüm hakları ihlal ediliyor. Devlet Özellikle siyasi suçlular üzerinden intikam alıyor. Hasan Kaçar isimli tutuklu yasadan gelen haklarını kullanmak istediği için ‘iç görüş hakkı’ ‘hobi odasını kullanmama’ ‘aile dışında 3 kişi ile görüşme’ hakkı var ancak bu hakkından faydalanmak isteyenler ceza alıyor. Örneğin: Adem Başdinç gibi cezası bitmiş ancak cezaevindeki cezasından dolayı çıkamamıştır.
Kadri Salaz(VANGİAD): Türkiye Cumhuriyeti kurulduğundan bu yana Atatürk ten sonra seçilmişler muktedir olmamaktadırlar.
Davut Okçu (Memur sen): Gerek Van’da gerek bu Ergenekon kapsamında anlatılanlarla bu anlatılanlar arasında çok fark var. Kimileri hastanede ağırlanıyor. Diyarbakır cezaevlerinde olanları izledik. Cezaevlerinde kalanların bir takım hakları var ancak
Fatma Erdemci (Mazlumder): Bitlis cezaevinde yaşanan bir sorundan bahsetmek istiyorum. Arkadaşımın üstündeki pardösünün üstünde metal düğme var diye içeri alınmamış. Oradaki görevli kanun benim demiş. Bakarsanız dışarıda da kanun onlar. Bakıyorsunuz yargı ile TSK’nin işbirliğini görüyoruz. İçerde de aynı sıkıntılar dışarıda da aynı sıkıntılar. Katsayının iptali gibi her yerde birinin gücü gözetilmeye çalışılıyor. İçerdeki kişilerin çaresizliklerini gözlemleyebiliyoruz. Dışarıdaki ülkelerdeki cezaevleri içlerimizi acıtırken buradakiler de içimizi acıtmalı.
İbrahim Ete (TUYADDER): Van m tipinde ‘a takım’ denen bir takım var. İzmir’de de kendilerine ‘robokop’ diyorlar. Türkiye cezaevlerinde Panama usulü bir yönetim var. Cezaevlerinde Kürtçe konuşulmuyor. Yusuf Dündar mesela ailesi ile Kürtçe konuştuğu için cezası uzamıştır. Görüşmeler merkezi santral sisteminden dinleniyor Kürtçe konuşulunca kesiliyor.
Suna Şahin (Mavigöl Kadın Derneği): Çocuklarını ziyarete giden anneler özellikle f tipine kadar yürüttürülüyorlar. Mesela kadın yürüyemiyor uzun süre yürütülüyor. Ve kadınlar iç çamaşırlarına kadar aranıyorlar. Tehdit ediyorlarmış içerdekileri. Daha önce benim Avrupa’da İranlı Kürt biri vardı. İranlılar Soranca konuşuyor Erzurum’da çocuğunu ziyarete gitmiş ancak görüşememiş. Bu ülkede hukuk dışı davrananlar ceza almıyor ki. Uğur Kaymaz 12 kurşun ile öldürüldü, Hakkari de ki çocuk yine öyle. Ama hiçbir zaman bunu yapan polise bir şey olmadı. Yapılmayınca polis de Hukuk benim diyor.
Hüsnü Ürgün (Kolektif Yaşam Derneği ve Zıtlar birliği Düşünce Grubu): Bizim yeteri kadar yasamız vardır zaten, ancak kanunları uygulayan kim?
Hamide Yeni (Saray Kadın Derneği): Saray’daki Sıdıka Pilatin’nin mahkemesinde mesela Sıdıka Kürtçe konuşuyor. Eğer mahkemelerde bunlar oluyorsa biz kalkıp cezaevlerinden bahsediyoruz oralarda neler oluyordur.
Zübeyde Ürgün (Van Kadın Derneği): Ben cezaevine gittim. Kadınların iç çamaşırlarındaki metallerden dolayı bile sorun çıkıyor. Cezaevlerindekiler ceza alıyor ama aile de o cezayı çekiyor.
Tacettin Erginoğuz (Tamara-San-der): Herkese saygılarımı sunuyorum. Bu ülkede yetkililer de vardır yani olmalı. İktidardakiler bu olanları biliyor ancak hükümet bu olaylara karşı tavrını ortaya koymalı. İşkenceye 0 tolerans diyor ancak dediğini yapmıyor. Halkın yetkisini kullanamıyorum diyemezler. Diyorlar ki biz seçildik ancak Yetkisini kullanamayıp istifa eden de olmadı. Herkes mağduriyet yaşamış. iktidar partisi de mağduriyet yaşamış. Bir Türkiye toplumu bu ülkenin cezaevlerinde yok edildi. Bu ülkenin beyinleri yok edildi. Özellikle Kürtlere ayrımcı, intikamcı bir yaklaşım var. Herkes buna susuyor. Basına da yansıdı bu ‘Kürtse iyi olmuş’. Sorumlu yetkili kişiler iş yapamayacaklarsa bize bunu söylesinler. Bir gün sokakta vatandaş iken devletin bankosunun arkasına geçince birden davranışlar değişiyor. Bunların hepsi zihniyet sorunu, sistem sorunu.
İsmail Alamalı( erdem der): Hükümetimizin insan hakları alanında yaptığı bazı çalışmalar gayet iyidir. Ancak yürütme de sorunlar var. Bir çok kişi El kaideyi yönetme sebebi ile tutuklandı. Bizim o örgütle alakamız yoktur. 15 ekim günü yüzü maskeli bir sürü kişi her türlü kirli yöntem kullanılarak geldi ve biz gözaltına alındık. Hala mahkememiz açılmamıştır. O. Nuri Gülaçar hocamız da eski vekilimizin yakını. Bunun El-Kaide ile ilgisi yoktur. Hala tutukludur. Bu İslam çevrelerini rahatsız etmektedir. Hocamıza demirci bir adam telefon açmış. O yüzden tutuklanmıştır. Bu yasadışı uygulamaların devam etmesi hükümetin aleyhinedir.
Kadri Salaz (VANGİAD): Ali Suat Ertosun diye bir adam var. Bu Ergenekon’un beyni. Şimdi hakimler savcılar bir şeyi. Bu ve benzeri bürokratlar hala devletin içinde.
İkram Dinçer (Milletvekili): Bir meselede bir sonuca ulaşmamız için konuyu teferruatı ile görüşmemiz gerekir. Ön yarılar giremez afişi de dikkatimi çekti. Beynime kazıdım. Çok farklı kesinler var bu platformda. Yaş ortalaması bayağı yüksek. 11 arkadaşımız konuştu. Dün ile bugünü karşılaştırdığımız zaman. Önce kendi notlarıma aldım. Her inanca ve düşünceye sahip insanlar var burada. TC 'yi askerler kurdu. Bunu kimsenin görmemesi yok sayması mümkün değildir. Siz nitekim yasaya bakarsınız, ancak uygulamada sorun var. Cezaevlerinin sıkıntıları var ancak uygulayıcılar da sıkıntılı. Ben bu konuları Zafer Üskül ve Sadettin Ergül ile görüşeceğim. Türkiye’de 80 yıldır devam eden bir sorun var. Var olan bir şeye yok diyemezsiniz. Eğer maksadımız üzüm yemekse hepimizin katkı sağlaması lazım. Ben tandır evinde büyümüş bir kardeşinizim. Biz ne yapıyoruz? Yani şu anda başbakanın şu andaki tutumunda, durumunda biz ne yapıyoruz. Ailevilerin sıkıntısı kadar Kürtlerin sıkıntısı var. Ekonomik sosyal bir çok sıkıntı var. Ergenekon nasıl yapıyorsa bugün aynı benzer tutumlarla karşılaşıyoruz. Ergenekon susuyor.
İbrahim Ete (TUYADDER): Burada 2 sorun var. 1 ekonomik 2. Kürt kanının ucuz olması: yeni kapıda bir gecenizi geçirin. Yenikapı dan bir gecede geçen mazot buradan 1 yılda olan mazottan fazladır. Antep bu son 1-2 yılda cezalandırıldı. Ancak Antep in Suriye ile yaptığı hayali ihracatın haddi ve hesabı yoktur.
Davut Okçu (Memur sen): Türkiye’nin sınırları sorunludur. Suriye ile aramızda mayın olması çok sorunludur. Bakın Avrupa Birliği’ne tek bir kimlikle bir sürü yere gidiliyor. En azında bu sınırların açılması için çalışma yapılmalı.
Emin Babürhan(Erciş Kadınları Koruma ve Dayanışma Derneği): Kalkınma programı adı altında bir çok hibe var bu paraların çoğu yandaş politikalara kullanıldığı gibi etkisi de çok az.
Genel Konu:
Süleyman Balkan (TMMOB): Benim öncelikle belirtmek istediğim konu hükümet bu demokratik açılım konusunda geri adım atmasın. Ayrıca televizyonda yayınlanan ‘BU Kalp seni unutur mu’ programını izlemenizi tavsiye ederim.
Ercan Kırımi (Tabipler Odası) : Demokratik açılım konusu hekimler arasında da ilgi görüyor. Demokratik açılım gerçekleşirse bölgenin hekim sorunu çözülür, bayağı önemli bir katkıda bulunur. Ayrıca bölgenin sağlık durumu da bayağı düzelecek.
Abidin Engin (Mazlumder): Şu anda somut bir girişim yok. Taslaklar halinde çalışılıyor. Bu önem kazandırmıyor demokratik açılım söylemine. Anadilde eğitim, Kürt sorununun gündeminden düşmemesi gerekiyor. Somut yasalarla desteklenmesi gerekiyor bu sürecin. Sivil bir anayasa gerçekleşmezse bu çabalar boşa gider.
Hüsnü Ürgün: Başbakan dik durmalı ve tutarlı olmalı.
Fırat Toprak (Umut der): Uygulamada yanlışlar var. Pazarlık yapılmamalı. STK’ların da görüşü alınarak sivil bir anayasa yapılmalıdır. Ergenekon süreci başarılı olursa tek sıçrama yaparız.
Gülşen Orhan(milletvekili): Bazı temenniler oldu konuşmalar esnasında. Ülkede çok şey değişiyor. Eğer demokrasi olmazsa ekonomi de gelişmez. Demokratik anlamda Türkiye’nin geleceği açısından çok önemli bir gelecek bulunmakta. Bu sürece dâhil olup elimizden geleni yapmak zorundayız. Devlet vermeyi bilmeli. Bu hepimizin temennisi.
Dokümantasyon:
Değerlendirme: Toplantı yönetimi ilgili sorunlar var. İktidar muhalefet tartışması olmamalı. Her katılımcı ona müdahale edilmeden görüşmelerini derli toplu zamana dikkat ederek belirtmeli. Herkese eşit konuşma imkanı tanınmalı.
Değerlendirenler: Toplum-der – VAKAD