Yer : Gençlik Kültür Merkezi Toplantı Salonu
Tarih : 06.06.2010
Yerel Katılım:
Munzur Çevre Derneği (Enver Devletli – Tunceli Temsilcisi)
Tunceli Gazeteciler Derneği (Haydar Toprakçı – Dernek Başkan Yrd.)
Anafatma Kadın Dayanışma Derneği (Fatma Çiçek – Dernek Başkanı)
Tunceli Sanayi ve Ticaret Odası ( Mehmet Katurman – Oda Sekreteri)
Milletvekilleri: Milletvekili katılımı olmadı
Belediye Başkanları: Belediye Başkanı katılımı olmadı
Medya:
Tuncelinin Sesi Gazetesi
Halkın Sesi Gazetesi
Moderatör: Ragıp Zarakolu (Gazeteci – Yazar )
Konular:
Genel konu: Anayasa Değişiklik Paketindeki Anayasa Mahkemesi ve HSYK
Genel konu: Gazze’de Ambargo Krizi, Ne Yapmalı.
Yerel Konu: Barajlar ve Çevre
Konuşulanlar:
Enver Devletli: Türkiye Cumhuriyet Devleti kurulduğundan beri Anayasası ırkçı, şöven, devleti yücelten, vatandaşını korkutan bir anayasadır. Bu anayasa azınlıkları koruyacak, din ve inanç özgürlüğünü güvence altına alacak şekilde tamamen sivil olmak şartıyla değişmelidir. Gazze konusuna gelince bu konuda en son konuşacak ülke Türkiye’dir. Çünkü Türkiye Devleti Kürtlere karşı adeta bir İsrail Devletidir. Kendi ülkesindeki savaşın insani boyutunu düşünmeden Filistin’e taraf olmanın mantığı olmadığını düşünüyorum. Çevre konusunda ise devlet Dersim’e 3. 38 harekatını başlattı diye düşünüyorum. 2. 38 1994 yılında yapılan köy boşaltmalardı. Çevreyi korumak adına mutlaka arıtma tesisi yapılmalıdır. Ki bu arıtma tesisi bile barajların ekolojik zararlarını önlemek konusunda yeterli olmayacağı da bir gerçektir. Devlet baraj projelerinden vazgeçmelidir.
Haydar Toprakçı: Artık kesinlikle kabul ediyorum ki toplumlar hak ettikleri şekilde yönetiliyormuş. Doğru insanları seçmiyoruz. Yeni anayasa ile birlikte sosyal devlet düzenlenmeleri tam ve yeterli değil, azınlık hakları güvence altına alınmıyor, inançlar güvence altına alınmıyor. Bu durumda demokratik bir anayasadan bahsetmek zor. Anayasa Sivil Toplum Kuruluşları ve tüm halk kesimlerinin temsilcileriyle birlikte hazırlanmalıdır. Mevcut değişiklikler Türkiye’nin beklentilerini karşılayamaz. Gazze konusunda yaşananlar Yahudi düşmanlığını doğurdu. Ben olaya temel insan hakları açısından bakıyorum. Savaşların bir etiği ve kuralları var. İsrail yıllardır bu savaşta sivilleri, çocukları öldürüyor. Şimdide bütün bunlar yetmezmiş gibi uluslar arası sularda seyreden gemilere saldırdı. İsrail’in yaptığı terör ve katliamdır. Yerel gündemimiz olan çevre konusunda ise Devlet bölgeyi turizme açmalıdır. Çünkü bölge turizm cennetidir. Barajlarla yok etmek yerine turizmde değerlendirmek daha karlı olacaktır.
Mehmet Katurman: Anayasayı bu meclis yaptığına göre elbette kendilerine göre yapacaklardır. 42 yıldır oy kullanıyorum. Ve hala mecliste tam olarak temsil edildiğimi düşünmüyorum. Yapılacak değişiklikleri de yeterli görmüyorum. Anayasa değişikliğinde Sivil Toplum Örgütlerinden yararlanılmalıdır. Kürtleri ve bütün azınlıkları kapsayan bir anayasa hazırlanmalıdır. Gazze meselesi kelimenin tam anlamıyla terördür. İnsani yardım taşıdığını düşündüğümüz gemilere saldırmak savaş ahlakına aykırıdır. Çevre konusunda ise barajlar elbette kötüdür. Ama sorun kendi başına Uzunçayır barajı değildir. Mesele bütün barajlardır. Devlet Tunceli’de barajlarla elektrik üretme derdinde değil, bölgeyi insansızlaştırma derdindedir.
Fatma Çiçek: Katıldığım bütün küçük Millet Meclisi toplantılarında vurguluyorum bu anayasa elbette değişmek zorundadır. Hem de temelden değişmek zorundadır. Öyle yamalama ile olacak iş değildir. AKP kendi vesayetini sağlamak ve sağlamlaştırmak için elinden geleni yapıyor. Türkiye’de çatışmaların arasında büyümüş biri olarak Gazze konusunda söyleyecek çok sözüm var. Türkiye kendi ülkesinin İsrail’idir dedi Enver bey. Yürekten katılıyorum. Filistin sorunu kürt sorununun aynısıdır. Elbette vicdani olarak İsrail zulmü vardır. Devlette 38’de kadın ve çocukları öldürmüştür. Bir diğer merak ettiğim konuda şudur; Türkiye’nin kendi insani yardım kuruluşu olan Kızılay varken İHH’nin yardım götürmesine devlet olarak neden taraf olunuyor. İHH sivil toplum kuruluşudur. Ancak devlet İHH’ye yapılan saldırıyı neden üstleniyor. Burada tabiî ki üstlenmesin demiyorum ama Kızılay nerde? Barajlar ve çevre konusunda ise daha öncede konuştuk ve hep söylüyoruz. Barajların amacı bölgeyi insansızlaştırmak ve bu coğrafyayı sular altına gömmektir.
Öneriler:
Ortak sonuç:
Değerlendirme:
1. İletişim
a. Sivil toplum ile
15 sivil toplum kuruluşuna haber verildi. TkMM broşürleri dağıtıldı.
b. Milletvekilleri ile
Telefon, SMS ve mail ile 2 vekilimize ulaştık, milletvekili katılı olmadığı gibi mazaret bildiren milletvekilide olmadı.
3. Medya
5 tane ulusal basın temsilcileri ve yerel basın mensupları davet edildi. İki gazeteci katıldı.
Değerlendirenler: Nazım Arslan (Tunceli kMM Girişimcisi)