Yer : Kamer Toplatı Salonu
Tarih : 05.03.2010
Katılımcılar:
a. Dernek, Vakıf ve Girişimler:
Anafatma Kadın Dayanışma Der. (Fatma Çiçek)
Tunceli Bedensel Engelliler Der. (Bedri Es)
Tunceli Gazeteciler Der. (Ercan Topaç)
KAMER (Nadide Doğmaz)
b. Meslek Odaları
TMMOB ZMO (Haydar Evcin)
Milletvekilleri: Milletvekili Katılımı Olmadı.
Belediye Başkanları: Belediye Başkanları Katılımı Olmadı.
Medya: Ercan Topaç ( Ntv- Tuncelinin Sesi Gazetesi – Halkın Sesi Gaz.)
Moderatör: Nadide Doğmaz Kamer Temsilcisi
Konular:
Ordu Ve Yargının Politik Yaşamımızdaki Rolü Ne Olmalıdır?
Sivil Anayasa
Konuşulanlar:
1- Haydar Evcin (Z.M.O): Öncelikle izlediğimiz sunuda da dendiği gibi yargının kendi başına tarafsız ya da bağımsız olması yeterli değildir. Elbette yargı hem tarafsız hem de bağımsız olmak zorundadır. Ancak geçmişten günümüze böyle bir şeyden bahsetmek ne yazık ki mümkün değildir. Özellikle AKP döneminde yargı daha bir yanlı ve taraftır. Zaten bu anlamda ülkenin en çok ihtiyacı olan anayasanın değişmesi konusu kitlelerde endişeyle karşılanıyor. Geçen ay konuştuğumuz vesayetler konusunun devamı gibi bir durum var ortada. Hükümet yargının bağımsız ve tarafsız olması gerektiğini unutmuş durumda. Buda sivil vesayetin bir parçası. İleri demokrasilerde ise örneğine hiç rastlanmayan bir durumdur ülkemizde yaşananlar. Tekrar tekrar vurgulamak gerekir ki tek çözüm anayasa değişikliğidir. Anayasanın ne şekilde değişeceği de ayrı bir tartışma konusudur. Yeni anayasa ilgili akademik çevreler, bilim insanlarından oluşan bir kurul ve sivil toplum kuruluşlarının çalışmalarıyla şekillenmelidir.
2- Bedri Es (Tunceli Bedensel Engelliler Der.) : Aslında düşünüldüğünde Ordunun ve Yargının politik yaşamımızda bir rolü olmamalıdır. Ordu ülkenin silahlı savunma kurumudur. Bu pozisyondaki bir kurumun politik yaşamımızda neden bir rolü olsun ki. Yargının’da durumu aynıdır. Bu iki kurumda politik yaşamımızdan elini çekmelidir.
3- Ercan Topaç ( Tunceli Gazeteciler Der.) : Ülkenin en hassas iki kurumunu burada konuşuyoruz. Bu benim ilk küçük Millet Meclisi toplantısına katılışım. Ve bu ilk toplantıda böylesine hassas iki kurumu konuşmak açıkçası biraz cesaret işi gibi duruyor. Ordunun politik yaşamımızdaki yeri dendiğinde akla ilk darbeler geliyor. Ancak tarihimize baktığımızda zaten ülkenin kuruluşunun bile militarist oluşu da ordunun ülkenin her şeyinde nasıl bir rol aldığının açık bir ispatıdır. Ve elbette ordu üstüne düşen görevleri yapmak zorundadır. Tabi burada üstüne düşen görevler derken iç hizmet kanunundan aldığı yetkiyle yaptıklarını kastetmiyorum. Yargının ise son olarak DTP’nin kapatılma süreciyle beraber tekrar gördük ki ne tarafsız nede bağımsız bir yargımız var ve buna rağmen politik yaşamımızın iliklerine işlemiş bir yargı. Ama yargıda politik yaşamımızdaki rolünden vazgeçmek zorundadır. Ordunun vazgeçmesi sivil bir devlet ve sivil siyaseti doğuracaktır. Yargının vazgeçmesi ise daha kendine güvenen bir siyaset ve devlet olmamıza sebep olacaktır.
4- Fatma Çiçek (Anafatma Kadın Der.) : Aslında Ercan Topaç’ın söylediklerinin tamamına katılıyorum. Gerçi sadece Ercan değil diğer arkadaşlarda aynı şeyleri söylediler. Sonuçta aklın yolu birdir. Ülkemizin militarist düzeni politik hayatımıza da yerleşmiştir. Ordu sadece politik hayatımızda değil bireylerin günlük hayatında da bir rol üstlenmiş durumdadır. Hatta bu rol çoğu zaman başrol olmuştur. İç hizmet kanununundan aldığı yetkiye dayanarak başrolü almış, kendi senaryolarını yazıp kendi yönetmiş ve kendi oynamıştır. Yargının bağımsızlığı mı tarafsızlığı mı tartışıladursun 12 eylül cunta anayasası varken yargının kendisinden bahsetmek olanaksızdır. Yargılayan asan kesen bir yargımız var elbette. Hatta adalet mülkün temeli olduğuna göre biz mülksüzlerin hiç birşey beklemediği bir yargımız var. Taş atan çocukları kapalı cezaevlerine gönderip ağır ceza mahkemelerinde yargılayan ama buna karşılık testere ile kafa keseni çocuk cezaevine gönderip çocuk mahkemelerinde yargılayan bir yargı. Bu şartlar altında kimsenin güvenmediği bir yargımız var demektir.
5- Nadide Doğmaz (KAMER) : Evet Fatma Çiçek Güzel bir konuya değindi. Kimsenin güvenmediği yargı. Erzincan savcısının haberlerini okuduğumda gizli tanık diye biri çıkıyor. Kim olduğunu kimse bilmiyor ama bunun için savcı içeri alınıyor. Bunun benzeri bir olayda Dersim’de yaşandı. Gizli tanık diye biri çıktı akıllımı delimi in mi cin mi bilinmiyor ama dört tane gencimiz YDGM üyeliğinden içerde yatıyorlar altı aydan fazladır. Baktığımızda DGM’lerden günümüze pek bir şeyin değişmediğini görüyoruz aslında. Hatta abartmış sayılmayız istiklal mahkemelinden ağır cezaya değişen tek şey isimlerdir dersek. Buda ülkede ordunun politik yaşamımıza olan müdahalelerinden kaynaklanmaktadır. Ordu politik hayatımızdan elini eteğini çekerse işler zaten düzelecektir. İşte o zaman bağımsız ve tarafsız bir yargıdan bahsedilebilir.
Öneriler:
Öneri olmadı.
Ortak sonuç:
Ordu ve Yargı Politik yaşamımızda rol almamalıdır.
Devlet militarist yapısından kurtulup sivil bir devlet olmalıdır.
Elbette 82 Anayasası gibi bir anayasa varken sivil bir devlet olması beklenemez. 82 Anayasası değişmelidir.
Anayasa değişikliği sadece hükümete bırakılmamalıdır.
Yargı sadece bağımsız yada sadece tarafsız değil, hem bağımsız hem tarafsız olmak zorundadır.
Değerlendirme:
1. İletişim
a. Sivil toplum ile
23 sivil toplum kuruluşuna telefon ile ulaştık. Sadece 5 kişi katıldı.
b. Milletvekilleri ile
SMS ve faks ile iki milletvekiline de ulaştık, her iki vekilimizde mazeret bildirmeyerek toplatımıza katılmadılar.
3. Medya
Ulusal basın temsilcileri ve yerel basın mensupları davet edildi. 1 muhabir toplantıyı izlemek için salona geldi.
Değerlendirenler: Nazım Arslan – Dersim kMM Hamalı