Yer: Şanlıurfa Belediye Meclis Toplantı Salonu
Tarih : 09.01.2010
Katılımcılar:
a. Dernek, Vakıf ve Girişimler:
1.Yaşamevi Kadın Dayanışma Derneği (Serpil Geyik – Bşk.)
2.MAZLUMDER (Meral Dervişoğlu – Bşk.)
3.Ortak Payda Derneği (Erkan Çiftbudak – Bşk.)
4.Şanlıurfa Vakfı (Şeyhmus Karahan – Yönetim Kurulu Üyesi)
5.Sevgiye Muhtaç Çocukları Koruma Derneği (Dilan Aygün – Bşk.)
6.İHD (Av. Sedat Gözkıran – Bşk.)
7.Kadın Aile Eğitim Kültür Derneği (Müzeyyen Şansal – Bşk.)
8.Hasta Hakları Koruma Derneği (Cuma Samaklı – Bşk.)
9.AYPİDER (Hakan Aydın – Bşk.)
10.Şanlıurfa Hukukçular Derneği (Av. Ömer Avcı – Bşk.)
b. Meslek Odaları
1.TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası (Abdullah Melik – Bşk.)
2.Şanlıurfa Barosu (Av. Bekir Kan – Yönetim Kurulu Üyesi)
3.TMMOB Makina Mühendisleri Odası (Mustafa Yazar – Bşk.)
c. Sendikalar
1.Eğitim-Bir-Sen (Mehmet Akcan – Bşk.)
2.KESK Haber-Sen (Ö. Faruk Kesik – Bşk.)
3.DİSK Genel-İş (Sadık Demir – Bşk.)
4.SES (Zeliha Açıkyıldız – Yönetim Kurulu Üyesi)
5.Emekli-Sen (Necdet Şansal – Bşk.)
Katılan Milletvekilleri: Milletvekili katılımı olmadı.
Belediye Başkanları: Şanlıurfa Belediye Başkanı Ahmet Eşref Fakıbaba
Mesaj Yollayanlar: Mesaj yollayan olmadı.
Moderatör: Rasim Ozan Kütahyalı (Taraf Gazetesi Köşe Yazarı)
Gözlemciler:
1.Hak-Par (Mustafa Rençber)
2.BDP Belediye Meclis Üyesi (Yüksel Çıbık
Diğer Katılımcılar:
1.Av. Şehmus Ülek (Aktivist – Yazar)
2.Gül San (Aktivist, Yazar)
3.Sümeyra Güven (MAZLUMDER – Yönetim Kurulu Üyesi)
4.Songül Pala (MAZLUMDER – Yönetim Kurulu Üyesi)
5.C.Azat Demir (Ortak Payda Derneği – Yönetim Kurulu Üyesi)
6.Emine Çiftçi (Yaşamevi Kadın Dayanışma Derneği – Yönetim Kurulu Üyesi)
7.Fatma Kürtgözü (Yaşamevi Kadın Dayanışma Derneği – Yönetim Kurulu Üyesi)
8.Süleyman Bilgin
Medya:
1.Edessa TV
2.Habertürk Televizyonu
3.Kanal A Televizyonu
4.GapHaber Gazetesi
Konular:
Genel Konu : Demokratik Açılım
Yerel Konu : STK ve Yerel Yönetim İlişkisi
Konuşulanlar:
Genel Konu– Demokratik Açılım
Rasim Ozan Kütahyalı (Moderatör): İlk konumuz demokratik açılım olacak. Aslında ben az konuşacağım, sizlerin söyleyeceklerini dinleyip Ankara’ya gittiğimde hem hükümetin üst düzey yetkilileri hem de TESEV’in hazırlayacağı raporla dillendireceğiz. Bizler bu süreci destekliyoruz. Hayat memat meselesi olarak görüyoruz. Yıllardan beri akan bir kan var. Çok acılar yarattı, çok travmalar yarattı toplumda bunu aşmak gerekiyor. Bu savaşın dışında da her şeyden evvel insanların hakkını, hukukunu bulması açısından bu demokratik açılım çok önemli. Çünkü bunda insanlar, dilini kullanamadı, kültürünü ifade edemedi. Bunları hangi koşulda olursa olsun gerçekleşmesi lazım. Onun için bu demokratik açılım çok önemlidir. Açılım sürecinin iki tarafı var. Birinci muhatap Türkiye halkı, Kürtlerdir, diğer topluluklardır. Onların insan hak ve hukukunun tam olarak tesis edilmesidir. İkinci aşamada tabiî ki şüphesiz kanın durdurulmasıdır. Bu nasıl olabilir, nasıl olmalıdır. İşte bunları beraber konuşacağız. Sizin önerileriniz, fikirleriniz neler? Demokratik açılım lafta mı kaldı, ya da Urfa sokaklarına yansıdı mı? Mesela biri bir Kürtçe isimle dükkan açmak istediğinde valilik, emniyet sıkıntı çıkarıyor mu? Kendi dilinde bir tabele asmak istediğinde, kendi kültürel kimliğine dair talepler olduğunda mülki amirlikler nasıl davranıyor? Burada halka yönelik olumlu ve olumsuz ne varsa konuşalım. İşsizliği öbür kısımda konuşalım. Daha çok buna odaklanalım. Burada özgürlük ortamı, hukuk ortamı ne kadar tesis edilmiş durumda. Onları öncelikle konuşalım istiyorum.
Sadık Demir (DİSK Genel – İş Temsilcisi): Mevcut iktidarın bana göre çok çelişkili, kendiyle de çelişkili çünkü mevcut iktidarın sivil toplum örgütleri üzerinde, STK’ları kendine benzetmek için elinden gelen bütün baskıları oluşturuyor. Çünkü bu ülkede açılımdan bahsediliyor. Kürtler eşitlik, özgürlük ve demokrasi isteyince partileri kapatılıyor, seçilmiş yöneticileri, hitler faşizmini aratmayacak şekilde tutuklanıyor, gözaltına alınıyor. Bu ülkede işçiler hakkını ararken bunlar ideolojik oluyor. Ki hepiniz biliyorsunuz, tekel işçileri kapı dışarı edildi, ekmeğine sahip çıkmak için eylem yapıyorlar. O zaman başbakan bunları mücadele eden değil de, ideolojik olduklarını ifade etti. İşte eczacılar biliyorsunuz örgütlü bir odaları var. Örgütlü odaları bir gün haklarını kullanarak bir eylem yaptıkları için bunlar işte eczanenizi başınıza yıkarım, ilaçları da markette satarım zihniyetiyle, bir saldırıyla karşı karşıya kaldı. Dolayısıyla bu ülkede AKP hükümetine muhalif olabilecek, onların düşüncesini paylaşamayacak STK’lar olsun, diğer kurum ve kuruluşlar olsun hemen AKP’nin baskısına şiddetine maruz kalıyor. 1 Mayıs’ta işçilerin kendi bayramlarını kutlamaları için idari izinli sayılmalarını ve Newroz bayramı da, 1 Mayıs’ta tatil olunca, tatil olmadan önce ikisi için benim hakkımda soruşturma açıldı. Soruşturmayı açanda jandarma, jandarma Urfa’ya, sendikaya benim yanıma kadar geldi, rica mahiyetinde gelmiş. Ve ben inanıyorum ki, jandarmanın baskısıyla Suruç cumhuriyet başsavcılığı devreye girdi, hakkımda soruşturma açıldı. Bir yazı gönderildi bana ama hemen yanımda Newroz da idari izin, Newroz da olsa başka bir günde olsa bu işçilere tatil edildiyse, bunun en somut örneği Suruç asliyede Newroz bayramını talep ettiğim için görevi kötüye kullanma suçuyla suçlandım.
Rasim Ozan Kütahyalı (Moderatör): Şimdi söylediğimiz iki şey var Tekel işçileri konusunda doğrudan hükümet muhataptır. Orda ne söyleyecekseniz hükümete söylersiniz. Ama bu sistemde hükümet hala tam hakim değil onu da görmek lazım. Parti kapatılmayı da doğrudan Ak Parti ile ilişkilendirmek doğru değildir. AKP muhalifi STK’lar dışında konuşmak isteyen.
Av. Şehmus Ülek (Yazar, aktivist): Demokratik açılım öncesinden daha önceden başlatılan Ergenekon operasyonlarını ben ülkenin geleceği açısından, toplumsal geleceğimiz açısından son derece önemsiyorum. Çünkü bu Ergenekon operasyonları sorunların çözümünde tek belirleyici olması gereken, siyasetin üzerindeki vesayeti kaldırması açısından son derece önemlidir. Demokratik açılım da bunu kalıcılaştırmak, bunu geleceğe taşımak, siyasette sivil toplumu önce çıkarmak açısından önemlidir. Öne çıkan bazı söylemler doğrusu bizde kuşku yaratıyor. Bir güven sorunu ortaya çıkartıyor. Açılım projesine başlanırken, başta bu bir Türkiye modeli olacak denildi, sonra ısrarla bu bir devlet politikasıdır şeklinde söylemlerle ortaya çıktı. Şimdi biz özellikle Kürdistan’daki insanlar devleti bu anlamda iyi tanıyoruz. Eğer bu devlet projesiyse ciddi anlamda kuşkulanmaya başlıyoruz. Çünkü bu devleti köy yakmalarla, köy boşaltmalarla faili meçhullerle, sürgünlerle, katliamlarla hatta soykırıma varan insanlık suçlarıyla tanıyoruz. Bu devleti Anayasa tanımlanmış. Anayasanın 2. maddesinde Demokratik, sosyal, laik, hukuk devletidir deniliyor.
İHD Şube başkanı Av. Sedat Gözkıran: Şanlıurfa Cezaevi’nde geçmiş yıllara nazaran daha fazla hükümlü ve tutuklu bulunuyor. Sanırım bu durum Açılım sürecine rağmen geldiğimiz noktayı gösteriyor.
Şanlıurfa Belediye Başkanı Ahmet Eşref Fakıbaba: Ben Urfa’nın hepsi Türk olsa, bundan bir şey anlamam. Urfa’nın hepsi Kürt olsa bundan yine bir şey anlamam, Urfa’nın hepsi Arap olsa bundan yine bir şey anlamam. Urfa Kürdüyle, Türküyle, Arabıyla beraber olduğu zaman mükemmeldir. Ben hiçbir zaman milliyetçi bir yaklaşım içinde olmadım. Hepimiz insanız. Bakın şu Romenlerin şu olayı çok acı bir olay. Yani şimdi buna niye tepki gösterilmiyor. Beni yanlış anlatmış olabilir. Siz bir gazeteci olarak cümlelerden bir tanesini cımbızla çekerseniz olur biter. Ben Kürdüyle, Türküyle, Arabıyla hepsini insan, önce insan olacak, falan olur, Yunan olur, Rus olur onunla da gurur duyarım. Bizim birlik beraberliğimiz her şeyin üstündedir. Ama eğer gerçekten efendim ben şu milliyetçiyim dediği zaman ben ona iyi bakmıyorum.
Yerel Konu- STK ile Yerel Yönetim İlişkisi
Av. Şehmus Ülek (Yazar, aktivist): Şanlıurfa’da milletvekilleri, belediye başkanı, vali arasında kopukluk var. Urfa’da her anlamda eksikliklerimiz var. Vali bey Şanlıurfa’ya geleli doğru dürüst bir hizmet yapmadı. Milli eğitim müdürü derseniz aynı şekilde başarısız.
Ahmet Eşref Fakıbaba (Şanlıurfa Belediye Başkanı): Biz hangi parti olursa olsun niye önceden demiyoruz. Şunlar bizim adayımız. Bunlar a partisi olur, b partisi olur, c partisi olur ve biz bakarız diyoruz. Bize bakan verdiğiniz takdirde biz sizi destekleyeceğiz. Böyle bir şey yok. Şimdi şu var 11 tane milletvekilimiz var. Bunlar bizim milletvekilimiz, eleştiririz severiz veya sevmeyiz. Bunlar bizim milletvekilimizdir. Bunlar maaşını bizlerden alıyor, belediye başkanı maaşını benim verdiğim vergilerden alıyor. Biz olaya öyle bakmamız lazım. Sorgulamamız lazım. Eğer bir sınıfa yüz kişilik öğrenciyi doldurursanız. Tabiî ki orda başarısızlık olacaktır. Şunu sormamız lazım; yüz kişilik bir sınıfı 30’a düşürmek için ne çaba sarf ettiniz. Bakın bir kişi geldi, Sayın Valim ve bu altı ayda bir de beş yıl içinde yapılan derslik sayısına bakın. Herkes görevini yapacak ve herkes görevini iyi yapacak. Benim görevim valilik değildir, benim görevim belediye başkanlığıdır. Yani benim eski vali ile uyuşmamamızın sebebi benim işime müdahil olduğu için anlaşamıyorduk. Adamcağız kendi işini yapıyor. Benim işim valilik değil ki, benim işim milli eğitim de değil. Kendi işimi yapıyorum. Kanun bunu açık bir şekilde belirlemiş. Bir kere insanlar önce kendi işini yapacak eğer toplumda insanlar saygı görmek istiyorlarsa, toplumda insanlar önce ben kendi işimi yapacağım sonra başkalarının işlerine bulaşmaya başlayacağım. Kendi işimi bitireceğim çok başarılı olacağım. Olmaz işinizi yapamayacaksınız ona buna laf atacaksınız. Türk çocuklar yetiştirmek, türk varlığına uygun çocuklar yetiştirmek gibi lafları oluyormuş bu aslında başarısızlığın ötesinde bir de niyet olarak bir problemdir.
Av. Şehmus Ülek (Yazar, aktivist): Sayın başkan Vali beyin derslik sayısını arttırdığını söyledi. Bildiğim kadarıyla, ben bir eğitimci değilim ama bir derslik sayısında artış olduğunu düşünmüyorum. Sadece tüm okullarda ana sınıfı, okul öncesi eğitime yönelik ana sınıfının her tarafının açılması yönünde her tarafta kampanya başlattı. Yaptığı sadece bu, bunun da bu bölgede asimilasyona yönelik, bilinçli bir politika olduğunu düşünüyorum.
Meral Dervişoğlu (MAZLUMDER): Şanlıurfa’nın kenar semtlerinde çadırda barınmak zorunda olan insanlar var. Belediye kenar mahallerle, modern semtlere eşit hizmet vermiyor. Devlet tüm vatandaşlarına eşit hizmet vermek durumundadır.
Ahmet Eşref Fakıbaba (Şanlıurfa Belediye Başkanı): Ben geldiğim günden bu yana kenar mahallelere hizmet verdim. Daha yeni yeni Bahçelievler’e sıra geldi.
Hakan Aydın (AYPİDER): Şanlıurfa belediyesinin desteğiyle hizmete girilen ve kadınların iş imkanı bulduğu Hanımeli Çarşısı gibi çarşıların Urfa’da çoğaltılması lazım. Ayrıca erkeklere de istihdam alanları oluşturacak projelerin yürürlüğe konulması gerekiyor.
Ahmet Eşref Fakıbaba (Şanlıurfa Belediye Başkanı): Şanlıurfa’da kadınlara mikrokredi vererek kadınların iş hayatına atılmasına ve kendilerinin para kazanmasına yardımcı olduk. Bununla da yetinmedik onlara çarşı açtık. Önümüzdeki günlerde buna benzer çarşılar giderek çoğalacaktır.
Av. Sedat Gözkıran (İHD Şube Başkanı): STK’lar ve yerel yönetim arası iletişim kopukluğu var. Örneğin STK temsilcileri belediye meclis toplantısına katıldık, bir önerimiz olacaktı söz hakkı istedik başkan söz hakkı vermedi.
Ahmet Eşref Fakıbaba (Şanlıurfa Belediye Başkanı): Ben Belediye Meclis toplantısına katılan izleyiciler söz hakkı istediğinde, ne olduğunu bilmeden söz hakkı veremem ki. Orada bulunan üyelere yönelik bir saldırı olabilir. Toplantıyı yönettiğim için bana demezler mi niye söz hakkı verdin diye. Kapım her zaman STK’lara açık. İstediğiniz zaman gelip görüşebilirsiniz.
Öneriler:
Belediye Başkanı Ahmet Eşref Fakıbaba: Daha çok sivil toplum kuruluşunun katılımını sağlamamız lazım.
Değerlendirme:
İletişim:
a. Sivil toplum ile
50’ye yakın Sivil Toplum Kuruluşuna E-mail, SMS ve Telefonla ulaşıldı.
b. Milletvekilleri ile
Telefon ve SMS ile milletvekillerinin çoğuna ulaşıldı. Ulaştığımız MV’lerinden Yahya Akman Şanlıurfa’ya gelemeyeceğini, Ramazan Başak, Mersin’de taziyesinin olduğunu, Müfit Yetkin ise gelip-gelmeyeceğinin belli olmadığını, Şanlıurfa’ya gelmesi halinde katılacağını söyledi. Ancak MV Müfit Yetkin Urfa’ya geldi ama toplantıya katılmadı.
c. Katılımcılarla
E-Mail gönderildi ve Telefonla görüşüldü.
d. Medya ile
50’ye yakın ulusal ve yerel basın temsilcisine E-Mail ve SMS gönderildi. Ayrıca 10’a yakın basın çalışanı ile birebir görüşüldü.
Çoğu medya kuruluşu nasıl olsa haberleri onları geçiyoruz diye gelmedi. Ama Edessa TV ana haber bülteni sonrası toplam 24 dakika ŞkMM toplantısından görüntüleri haber yaptı. Bundan sonraki toplantıları canlı yayın bile yapmayı düşündüklerini belirtti haber koordinatörleri. Konuk moderatör Rasim Ozan Kütahyalı’yı canlı yayına almak istediler ancak Kütahyalı o saatte belediye başkanının özel davetlisiydi.
Sonuçlar:
Ak Parti teşkilatının aynı gün Siyaset Akademisi düzenliyor olması bizim açımızdan dezavantaj, toplantının formatını çok beğendiklerini ancak bu nedenle katılamayacaklarını belirttiler. Ben temsilci düzeyinde katılmaları konusunda ısrar ettim, bakacaklarını söylediler ama katılmadılar.
Ayrıca birçok meslek örgütü olan odaların seçimleri vardı bu nedenle çoğu oda temsilcileri katılamadı.
Rasim Ozan Kütahyalı’nın geldiğini duyan ama bir türlü irtibat kuramadığımız STK temsilcisi ve yazar bundan sonra bunun gibi toplantılara davet edilmek istediklerini söylediler.
Değerlendirme:
Şanlıurfa belediyesinin moderatör masraflarını karşılaması konusunda görüşmelerin uzun sürmesi nedeniyle, ŞkMM’nin Ocak buluşmasına üç gün kala organizasyonu başlatabildim. Moderatörü de üç gün önce davet ettim. Buna rağmen daha önce düzenlediğimiz toplantılara oranla katılım daha fazlaydı. Önümüzdeki ay düzenleyeceğimiz toplantının moderatörü erkenden belli olursa, katılacak STK’nın önceki toplantıya kıyasla iki katı olacağını düşünüyorum.
Mustafa Arısüt- ŞkMM Hamalı