YER: Sait Tanış Kültür Merkezi
TARİH:04/01/ 2013
KATILIMCILAR
DERNEK, VAKIF VE GİRİŞİMLER
1/Ada Fikir Kulübü-Şadi Tanış
2/İHD-Nesrin Gümüş
3/Sakarya Adalet Girişimi- Muharrem Demircan
4/Sakarya Mimarlar Odası- Hüsnü Gürpınar
5/Feta Girişimi- Menderes Daşkıran
6/Sakarya Romanlar Derneği- Orhan Tanyel
7/Ada Fikir Kulübü- Şadi Tanış
8/ÇYDD- Hüseyin Büyükakten
9/Sakarya Mavera Derneği- Turgay Turgut Erkal
10/Değirmen Dergisi- Mehmet Özdemir
MESLEK ODALARIKatılım Olmadı
SENDİKALAR
1/Eğitim- İlke- Sen – Beytullah Önce
2/Memur- Sen- Ahmet Öksüzali
3/Eğitim- Bir- Sen- Rıdvan Badanka
KANAAT ÖNDERİ VE BİREYLER
1/Şaban Günel
2/Ömer Yaşar
3/Yusuf Yavuzyılmaz
4/Veysel Saka
5/Kemal Vardal
6/Osman Karagüzel
7/Muzaffer Narman
GÖZLEMCİLER
1/Emre Durmuş
2/Ömer Abdullah Ayhan
3/Sacide Uras
4/Ali Arslanoğlu
5/Zeynep Korkmaz
KATILAN MİLLETVEKİLLERİ
1/AKP- Ali İhsan Yavuz
2/CHP- Engin Özkoç
BELEDİYE BAŞKANLARI
MESAJ YOLLAYANLAR
DİĞER KATILIMCILAR
1/Alaattin Özkoç
2/Mesut Temizel
3/Hülya Bilgin Çolakoğlu
4/Süleyman Karakuş
5/Suat Çokluk
6/Ömür Altınbilek
MEDYA
1/Çark Dergisi- Cengiz Olgaç
2/Rumeli TV- Şaban Mergül
MODERATÖR:Rüstem BUDAK
KONULAR
GENEL KONU:
1/ Şadi Tanış: Değerlendirmeyi AK partinin 10 yılı olarak mı değerlendirelim, yoksa Türkiye 10 yılda nerden nereye geldi diye bakmamız lazım. Yapılanlar karşılığında toplum olarak hangi bedelleri ödedik. Ödediğimiz bedele karşılık yapılanlar yeterli ise sorun yok. Sağlık, karayolları, demiryollarında önemli aşamalar kat edildi. Ulaşım ile ilgili önemli çalışmalar yapıldı. AB birliği uyum sürecinde yeterli adımların atıldığı söylenemez. Sağlık alanında hakeza önemli çalışmalar yapıldı. Bunlar yapılırken önemli bedeller ödendi. Bir çok kurum özelleştirildi, gelen zamlar… Devlet ciddi anlamda para topluyor. Hükümetler ait oldukları ideolojiye göre hizmet üretirler. Sol bir parti sosyal demokrasiye önem verecektir. Çalışma bakanının açıklamasında işsizlik sigortasının insanları tembelliğe ittiğini söyledi. Hâlbuki verilen para ciddi bir miktar değil. Sosyal demokrasiye ağırlık veren bir parti bunları söylemezdi. Hukuk sistemimiz yok. Gelişen teknolojiye bağlı olarak düzenleme yapılmalı. Hala başbakanın dinlendiği bir ülkede yaşıyoruz. Yerel yönetimlere ağırlık vermemiz gerekirken merkeziyetçilik güçlendiriliyor.
2/ Kemal Vardal: Ben bu 10 yılı genel olarak artı olarak değerlendiriyorum. Elbette bazı eksikleri var. Ancak ben Türkiye’de bir iktidar değil muhalefet sorunu olduğunu düşünüyorum. Ben eski kominist olarak özelleştirmeden yanayım. Hatta elimde yetki olsa birçok yapıları bedava verirdim. Özelleştirmeyi doğru buluyorum. İyi özelleştirme politikası bulunmaktadır. Kürt meselesinin Türkiye’nin en önemli sorunu olduğu düşünüyorum. Aka parti bu süreçte ayak sürtmektedir. Benim hıncım özellikle muhalefetedir. CHP sürekli muhalefettedir. Başbakan’ı zorlayan bir tavrı ortada görünmüyor. Kürt sorununda önemli yönelim bulunmaktadır. Öcalanla yapılan görüşmeleri olumlu buluyorum. Ayrıca bu sorunda sadece iç dinamikler değil dış dinamikler İsrail başta olmak üzere birçok ülke kullanmaktadır. Uzlaşı ne kadar olursa olsun çözümde zorlanacaklarını düşünüyorum.
3/ Veysel Saka: 10 yıllık duruma bakarken ekonomik ve demokratik hak ve taleplere bakarım. Ekonomik gelişmişlikte avrupanın önde gelen ekonomilerindendir diyoruz, ama gelir adaletsizliğinde arakadan 3. cü durumda. 2002’den bu yana bir çok alanda geçmiş hükümetlerde olduğu gibi nerem ağrısa oraya bakarım. Bu noktada benim için en önemli sorun kürt sorunudur. Bu sorun ekonomiyi, eşitliği, insan haklarını içeriyor. 10 yıllık uygulamalarda 10 bin demokratik siyasetçi cezaevinde, 1000 öğrenci cezaevinde, parasız eğitim isteyen cezaevinde… ben demokrasi ve barış partisinin kongresinde konuşma yapacağım ve 25 gün ceza alacağım. Ve sosyal medyada yazı yazacağım 1 sene 3 ay ceza alacağım. Dolayısıyla trt 6, seçmeli ders vs. Açlık grevlerinde talebler; savunmayı Kürtçe yapmak, Anadil eğitim talebi, Öcalan üzerindeki tecritin kaldırılması idi. Baktığımızda bir mahkemede Kürtçe bilinmeyen dil olarak yazıldı. Barış girişimlerini olumluyorum. Yapılanlar özgürlük ve demokrasi güçlerinin mücadelesi ile oldu. Akan kanın durması lazım. Hükümetin diyalogcu olması lazım. Terörler mücadele yasası bizimle ilgili. Düşünce ve inançlarımızı ifade edemiyoruz. Var olan yapı içinde anadil eğitimi ve savunma talebi var. Hapishanelerin kapasitesi 66 bin. En son 5000 kişi kısmi af ile dışarı çıktı. Bu ülkede bir barış isteniyorsa tek tek değil bütün kültürlerin kendilerini ifade ettiği zemini ortaya koymamız lazım. Ben çiftçiyim. Her şey çok pahalandı. Sorunlarda çözümcül tarz işletilse çok güzel olacak.
4/ Yusuf Yavuzyılmaz: İktidarı belirleyen parametreler noktasında kafa karışıklığı var. sol gelenek bunun ekonomik gelişmeler olduğunu söyler. Bu açıdan ak parti başarılıdır. Örneğin; Giresun ilk seçimlerde ak partinin oy oranı %30 civarıdır. Ve fındık fiyatı 7.5 tldir. Son seçimlerde %60 civarındadır. Ama fındık fiyatı 3.5 tldir. Burada tek taraflı bakmamak lazımç muhalefet ve iktidar söylemi her zaman değişiklik arz ediyor. Refah partisi bunu 28 şubatta yaşadı. Ak parti kurulurken nasıl bir muhalefet söylemi geliştirelim ki iktidar geldiğimizde damdan düşer gibi olmayalım. Bu tartışma çok yapıldı. Abdullah Gül’ün başını çektiği grup mutlaka dış etkenlerinde ikna edilmesi gerektiğini düşünüyordu. İslami gelenekte politika yapanlar yaşadıkları 18 Şubat süreci ile birlikte yeni bir siyasi dil geliştirmeyi zorunlu gördüler. Bu siyasi dil toplumu kucaklayıcı ve devleti de ikna edici olmalıydı. Ak partinin bütün yumuşak çabalarına rağmen partiye kapatma davası da açıldı. Burada Ak partiyi ayakta tutan ana unsur bürokratik devlet ile demokratik devletin uyumunun sağlanması oldu. Bürokrasinin özellikle askeri kanadına yönelik etkiyi azaltma çabalarının diğer ekonomik argümanların üzerini örttüğü kanaatindeyim. Evet sorunlar, ama bunu giderecek yollar da açıldı. Geçmişte asker ile toplum arasında müthiş gerilim vardı. Bu gerilimin gazını almaya dönük çabalar arttı. 28 Şubatın mağdurları artık devlet biziz, bizim askerimiz deme noktasına geldiler. Kürt sorununda soruyu şu şekilde de sormak lazım. Kürtler demokratik bir dil geliştirmekte ne kadar başarılılar? Bu dil daha şiddeti mi barındırıyor, yoksa barışı mı? Evet devletin şiddete dayalı dili var. Bunun karşısındaki güç demokratik dil üretmedi. Sosyal demokratların siyaseti belirleyen alt yapıdan hareketle yaptığında yapılan eleştiriler işe yaramıyor. Başka bir siyasal dil üretmek zorunlu oluyor.
5/ Menderes Daşkıran: Bir takım öngörüler var. Matematiksel olarak 2050 yılında dünyaya yetecek aynı güçte 3 dünyaya ihtiyaç bulunmaktadır. Bu hesaplamalar yenilecektir. Türkiyenin bu kadar gelişeceğini düşünemedik, 2050 yılında değil de 2040 yılında 3 dünyaya ihtiyaç var. önümüzde kalkınmacı parti var. Ülkeyi kalkındırmaya çalışıyor. Ama bu bizi sona yaklaştırıyor. Nükleer enerji noktasından tutunda diğer noktalar bu konuda bizi uyarıyor. Ecelini bilmeyen ama felakete sürüklenen bir insan konumunda. Patinin adaleti ön plana alarak hareket etmesi lazım. Kalkınma ile ilgili tasavvurlarını gözden geçirmesi lazım. Ak parti sistemi esnetti. İç veya dış etkenlerle olsun sistemi esnetti. Bunun için teşekkür etmemiz lazım. Bu süreçte elbette bazı hatalar vardır. Ama bunun bedeli CHP’ye aittir, muhalefetin ödemesi gerekiyor. 2. Mahmud döneminde başlayan batılaşmanın zirvesini yaşatıyor. Eğitimciyim. Ak partinin eğitim alanında aldığı karar var. Serbest kıyafet alanında attığı adımları alkışlıyorum. Ancak karşıtı olduğu 28 Şubat sürecinde nasıl yasakçı zihniyetin zorunlu eğitim adına yaptığı çalışmalar onlara benzemesine yol açtı. Zorunluluk noktasında oluşan yaklaşımlar bize 28 Şubatı hatırlattı.
6/ Hüsnü Gürpınar: Türkiye’de Kürt sorunu olduğunu düşünüyorum. Bu noktada emperyalistlerin bir oyunu olduğunu düşünüyorum. Özelleştirme bir politikadır. Özelleştirme taraftarıyım. 2. dünya savaşından sonra bir takım yatırımlar gerekiyordu. Devlet bunları yapmak zorunda kaldı. Çok partili hayat ile birlikte durum değişti. Artık o dönem geride kaldı. Her konuda özelleştirme yapan Ak partinin inşaat sektöründe devletleşmesi yadırganacak durumdur. Sorgulanması gerekir. Sektörümüzde bu işi yapacak her türlü alt yapı var. Toki kanalıyla devletleşme var. Hem genelde hem yerelde çıkan yasalar- kararlar ben yaptım oldu mantığı içinde hareket edilmektedir. Kimsenin fikri alınmıyor. Kentsel dönüşüm yasası meclisten çıkarken kimseye danışılmadı. Uygulayıcı olarak sahadakilerin fikrini alırsa daha iyi olur.
7/ Hüseyin Büyükakten: Sakarya’nın 10 yılı üzerine bazı notlar paylaşmak istiyorum. 800 bin kişi varız. 57 bin kişi sosyal yardımlaşmadan yardım alıyor. 61 kişi yeşil kartı vardı. Alttaki böyle ise üstteki 57 bin neler alıyor bilmemiz lazım. Sakarya’da kişi başı gelir 14 bin dolar gelir var deniliyor. Bunun ne kadar benim- senin cebine giriyor. 4+4+4 ten sonra eğitim ne durumda farkında mıyız? Okullar ikili öğretimde sabah- akşam öğrencilerin durumunu biliyor muyuz? Kadın tacizleri ve şiddet ile sürekli gündeme geliyoruz. Kentsel dönüşümde neredeyiz. Düşünmeliyiz. Kabahat chp ye ait deniliyor. Ak partinin suçu yok mu? Özelleştirilen kurumları bugüne getiren emekçilerin hakkı hiç yok mu? Sakaryada inşaat sektörünün durumu nedir?
8/ Ahmet Öksüzali: 10 yıllık süreçte yeni anayasa çalışmaları, 12 Eylül referandumu çerçevesinde yeni bir aşamaya geçilmesi gerekiyor. Kürtlerin başta olmak üzere bulunan etnik yapıların sorunları var. Ekonomik olarak güçlü olmamız gereken zamanda birçok gelir savaş ekonomisine dönüşüyor. 28 Şubat sürecinde birçok insan çok acılar çekti. Başbakanına hakaret eden askerler, ekonomik krize ülkenin sürüklenmesi, bankaların batması ile birlikte çok zorlu süreçte geçildi. Askeri hiyerarşinin yargılanması çok sevindirici. Halen yasaklar devam ediyor. Başörtüsü yasağı başta olmak üzere bir çok yasak devam ediyor.
9/ Nesrin Gümüş: Evet demokratikleşme- kürt sorununda birçok gelişmeler var. Her iktidar kendi iktidarını kuruyor. Geçmişte polis cop ile çıkıyordu şimdi gaz ile çıkıyor. Çok yoğun işsizlik var. İnsanlar her şeye razı halde iş arıyor. İşsizlik sigortası parası ile kim nasıl geçinsin. Sağlık alanında reformlar var deniliyor. Ama en son yatırdığımız hasta için 165 bin tl para ödedik. Yarına dair kaygıların olmadığı bir dünya olmasını temenni ediyorum. %90’nın işi yok romanların. Valilikçe artık gezmeleri yasaklanmış.
10/ Orhan Tanyel: Nasıl kürt sorunu varsa üzerinde kısa bir şekilde konuşulan ama şimdilerde rafa kaldırılan roman açılımı vardır. Romanlar bu noktada hayal kırıklığına uğramışlardır. İşsizliğin ön planda olması devam ediyor. Kentsel dönüşüm dolayısıyla ellerinden alınacak hakları var. Ne belirlenmişse ona razı olmamız isteniyor. Binlerce insan mağdur edilecek. %5’inin işi var. Diğerlerinin işleri yok. Kötü bir önyargı var.
11/ Rıdvan Badanka: Büyük mecliste sertleşmeler olduğu gibi burada da sertleşmelerin olması beni üzdü. Gönül ister ki hükümet- muhalefet el birliği etsin. Özal ile İnönü arasında tv konuşması vardı. Özal projeniz nedir dedi, İnönü kopya çekersiniz diye veremem dedi. Amerikada olduğu gibi işbirliğini özlüyoruz. Adalette – ulaşımda birçok yenilik yapıldı. Eğitimde bürokratik oligarşi var. Sabah erkenden ders konulması çok saçmalık. Yerelde okulların paylaşılması 3 yıla yayıldı. Öğretmen- öğrenci nasıl yapacak belli değil. Bu Millet çok bedel ödedi. Asit kuyuları bunu özetliyor. Soruna yaklaşımda doğudakilerin talepleri belli değil. Her kafadan bir şey çıkıyor. Ak partiye artık başörtüsünü çözmelerini bekliyoruz.
12/ Muzaffer Narman: başbakanın böcek bulunması ile olarak iktidar olmak ile muktedir olmak arasındaki ilişki çok ilginç. Başbakanın mağdur rolü oynaması sorunlara nasıl yaklaşıldığının ifadesi. Her muhalif gösteriye müdahale edilmesi buna karşılık mağdur rolü oynamak zayıflık işareti. Yapılan yeniliklerin alt yapısı yoktur. Toplumsal uzlaşmayı, kendi kendimizle buluşarak uzlaşma oluşturduğumuzu düşünüyoruz.
13/ Ömer Yaşar: Güzel bir akşam oluyor. Mutluyum. Buradaki güzel dokunun devamını isteriz. 10 yıllık süreci ekonomi, sağlık, eğitim açısından değerlendirilecekti. Türkiyede sorunlar yumağı var. Bu milletin sırtından inmeyen güruh sorunu var. %10 sorunu var. Sorunları kürt sorunu diye sorunlarımızı küçültmeyelim. Sunumda Şanar Yurdatapan şunu gündeme getirmedi. Kürtaj sorunu gündeme geliyor, ama zinanın serbestliği gündeme gelmiyor. Her konuda 10 yıllık hüsran var. Eleştirdiğimizde yollar ve hastaneler gündeme geliyor. Türkiye yol demek, hastane demek miydi? Fuhuş oranı %120 arttı. Aynı şekilde taciz suçları da arttı. Alkol tüketimi 4 kat arttı. Ak parti deyince sadece 10 yıllık süreçle sınırlandırmamak lazım. Milli görüş çizgisinin saptırılarak bugünkü iktidar oluşturuldu.
14/ Beytullah Önce: Türkiye, son 10 senedir bir dönüşüm yaşıyor, bu gerçek. Fakat bu sürecin AK Parti ile başlamadığı ve bu zaman zarfında dünyanın da aynı kalmadığı başka bir gerçek.
2000’li yıllara geldiğimizde, Türkiye’de siyasal ve ekonomik bir kriz yaşanıyordu, diğer taraftan devlet geniş bir halk kitlesi nezdinde hem kurucu ideolojisiyle hem de yönetim biçimiyle meşruiyet sorunu çekiyordu. 12 Eylül darbesi, ardından 90’larda Kürt coğrafyasındaki şiddet politikası, 28 Şubat, faili meçhuller vs. derken sistem çöküşün eşiğindeydi ve aslında bu kriz anı, halk adına iyi bir siyasetle kazanıma dönüşebilecekken, AK Parti sistemi değiştirmek yerine işine geldiği kadarıyla yeniden düzenlemeye talip oldu, izlediği politikalar sonucunda halkın siyasi iradesini, devletin bürokratik egemenliğinin yeniden üretilmesine ciro etti.
10 yıl süresince tartıştığımız konular, aslında sistemin kriz üreten alanlarıyla ilgiliydi ve bugün dahi bu meseleleri konuşuyor olmamız dahi neyin ne kadar değiştiği konusunda fikir verebilir. Neydi 10 sene önceki toplumsal beklentiler? Toplumsal bir sözleşme olabilecek yeni bir anayasanın yapılması, başörtülü kadınların şartsız-sınırsız özgürlük talebi, Kürt sorununda eşit hak, özgürlük, statü talebi, Alevilerin cemevlerinin tanınması ve zorunlu din kültürü derslerinin kaldırılması beklentisi, seçim barajının indirilmesi, emekçilerin insanca çalışma şartları ve asgari ücret yerine adil bir ücret isteği, kamu hizmetlerinin taşeronlaşmasına karşı kadro ve sosyal güvence talebi, devleti değil hakkı gözeten adil bir hukuk sistemi, özgürlükçü bir eğitim sistemi beklentisi, ifade ve örgütlenme konusundaki engellerin kaldırılması… 10 yıl sonra bugün de aynı taleplerin gündemde olması ibret verici değil mi?
Sosyal ve iktisadi adalet de tesis edilemedi. Kayıtlı her iki çalışandan biri asgari ücretli ve bu ücret 2013 itibariyle de açlık sınırının altında tutuldu. Neredeyse tüm hizmet alanları, güvencesizliğe mahkûm edilmiş taşeron işçiler tarafından dolduruldu. Sadece geçen yıl 867 işçi iş kaza süsü verilmiş iş cinayetlerinde hayatını kaybetti ve bunlardan 15’i, 14 yaşından küçüktü. Enflasyonun geçen yıl yüzde 5 civarında seyrettiği açıklanmışken, temel tüketim malzemelerinde ortalama yüzde 25’lik bir artış yaşandı. Tüketim ve faiz odaklı sistemde, kredi kartı takibe uğrayan borçlu sayısı yüzde 90 arttı. Halkın bankalara toplam borcu 265 milyara ulaştı.
Evet, Türkiye’de son 10 yıllık süreçte çok şey değişti ve sanki tüm bu değişimler, her şey aynı kalsın diye yapıldı; dolayısıyla sistem sorunu devam ediyor.
15/ Sacide Uras: Yüksek binalar üzerinden sosyal adalet aramamak lazım. Orada çalışanların oldukları asgari ücreti gördüğümüzde, kürtaj üzerinden roboski edebiyatı yapmak işi çözmüyor. Hükümet bunun hesabını vermelidir. Kılık kıyafet yönetmeliğinde yasaklar kaldırılmıyor. Ne kadar serbestlik geldiği söylense de başörütülülere yönelik saldırılar devam ediyor. İlk- orta- lise öğrencileri ve kamudakiler için halen yasak sürüyor. Her Türk asker doğar düşüncesinden, her fakir asker doğan düşüncesine gidildi. Vicdani retçiler işkence görüyorlar. 28 şubat sürecinde sağ kesim coplanıyor, saldırılara uğruyordu. Şimdi sol ve Kürtler aynı baskıya maruz kalıyorlar. En son roboski için yapılan eylemde atılan gaz bombası bir çocuğu yaraladı. Arap baharı ile birlikte barışı destekleyen hükümet, Nato’yu bu ülkeye getiriyor. Kalkınmayı gerçekleştirirken, adaleti unutuyor. Kalkınma adına yükselen binaların altında herkesi eziyor.
16/ Osman Karagüzel: Öncelikle bu kadar önemli sorunları 4 dk. ile sınırlandırmamak lazım. Küçük millet meclisinin sesinin kısıldığını düşünüyorum. Türkiye’de terör var. Bunun bir ırk üzerinden adlandırılması ayrımcılığın en zirve noktasıdır. Ayrımcılık her yerde var. Irkçı adlandırmalar üzerinden sorun tanımlanıyor. Bunu adının insan hakları sorunu vardır. Romanlar derneği başkanı hepimiz Ademin çocuklarıyız demişti. Kendilerini tebrik ettim. Sorun birçok bölünmeye vesile olacak tanımlamalar çoğaltılıyor. Ak parti yapacağının fazlasını yaptı. Hatta tavize doğru gitti. Bütün partilerin birleşmesi gerekiyor. Meydan bölücü örgüte bırakıldı. Mutlu bir azınlığın tahakkümünü görüyoruz. Bölgede örgüt ırkçılık üzerinden prim yapmaya çalışıyor. Erkeğin kadına değil kadının erkeğe şiddeti vardır. Birçok boyutta kadının erkeğe şiddeti devam ediyor. Yeni yasada aile reisinin eşitlenmesi ile sorun derinleştirilmiştir. Örtü meselesinin CHP’nin çözeceğine inanıyorum.
17/ Muharrem Demircan: 1950’den itibaren çok ciddi bir paradigma değişikliği ihtiyacı vardır. Aynı coğrafyada sıkıntılar var. kürt sorunu var, 10 yıllık iktidar var. Öncesinde menderes ve özal dönemide vardı. Bunu ne özal ne de menderes döneminde çözebildik. Formasyonumuz mu yetmiyor bunda acaba. Her insanın dünya üzerinde istediği yere istediği zamanda gitsin.
18/ Emre Durmuş: Kürt sorununun çözümünde muhalefet olmasın. Başka şeylerde muhalefet olsun. Gelecekte çocuklarımız bu haberlerle büyümesin.
19/ Ömer Abdullah Ayhan: Bugün çok ilginç şeyler yaşadım. Başörtülü kızımız hükümet karşıtı, eski kominist bir insan ise hükümet yanlısı olabiliyor. Çok ciddi israf toplum haline geldik. Her şeyi israf ediyoruz. Devlet eliyle de bu politikanın desteklenmesi gerekiyor. kamu kurumlarında israf çok büyük haldedir. Toplumsal bilinç bu noktada yönlendirilmelidir.
20/ Turgay Turgut Erkal: aile hekimiyim. Aile- komşuluk ilişkileri zayıfladı. Toplumsal olarak sosyolojik yapımız var. Bunu bozan nedir? Çıkan kanunlar Türk toplumun özellikleri göz önünde bulundurulmuyor. Suçluyu suçsuz, suçsuzu ise suçlu gösteriyor. Türkiye’de toplum karakteri anlaşılmıyor. Doğudaki insanların talepleri bilinmiyor. Onları kimse düşünmüyor. Ankara’da çıkan kanun ağrıya uygun mu, batıya uygun mu bakmak lazım. Değer yargılarına bakarak kanunlar çıkmalıdır. Romen veya kürt açılımları değil bütün toplumsal yapıya dönük politikalar üretilmelidir. Her ile rehabilitasyon olmalıdır. Suçluları rehabilite edilmelidir.
21/ Mehmet Özdemir: Sorunları değişik şekilde adlandırılıyor. Batman’da bir kadın tecavüz ve işkence ile öldürülüyor. Kürt sorunundan bahsedenler bu sorun karşısında susuyor. Son dönemde faiz çok büyük boyutlarda arttı. Bankalar tefeci gibi çalışıyor. Özelleştirme olarak örnek verelim. Şu anda Sakarya’daki SEDAŞ’ın uyguladığı faizden dolayı icraya giden insanların durumu nedir? Elektrik ve su insanlığın malıdır. Yapılan hukuksuz uygulamaların önüne geçilmelidir.
22/ Milletvekili Engin Özkoç: Birincisi ben yurtseverim. Aynı yurtta yaşayan insanlar Birbirini dinlerken ne söylediğini değil kimin söylediğini önemser noktaya gelinmişse çok ciddi sorunlar var demektir. Hangi partiden birinin söylediğini önemserlerse ciddi sorun var demektir. Önemli sorunlar konuşulurken bile telefon ile adam çağırılmıştır. Kendileri elini taşın altına sokmasın düşüncesi yaygındır. 2 milletvekilinin katıldığı bu toplantıya bile başkaları konuşsun- yapsınlar diye hareket ediyorlar.
Ben aynı zamanda antiemperyalistim. Türkiye’de olan tüm sorunların alt yapısında emperyalizm vardır. Dünden bugüne aynı politikalar devam ediyor. Bir şirket 1 yıl karını %10 artırmazsa kar etmeden devam ederse 3. yıl iflas eder. öz sermayesi yoksa çöker. Bir şirket iflas eder.
Kapitalizm her 30 yılda bir buhran yaşamıştır. 30 yılda bir savaş çıkarır. Tamamen bir ülkeyi yok etmek korkusu yerine sanal düşman yaratma çabasına giriştiler. Düşman yarattılar. Hedef Ortadoğu. Teröristbaşı da Müslüman. El- kaide liderinin dinlenildiği kanaatinde değilim. Ladini sardılar, sarmaladılar, denize attılar. Saddam’ı sehpada konuşturulmadan öldürüldüğünü gördük.
Mısırda internet üzerinden örgütlenmiş isyana giriştiler. Sıkıldık, Mübarek’i istemiyoruz mu dediler. Sonra libyada, sonra Suriye ayaklanmaya başladı. Bunlar lidersiz, kadrosuz halde devrim yaptılar. Örgütlenmeden devrim yaptılar. Devrim yapanlar mısırda yeni diktatörü ve ansayasını kabul ettiler.
Neden Libya liderini allahu ekber diyerek öldürülürken, savunma bakanı devlet başkanı yapıldı.
Amerika Irakta nükleer silah var dedi. Oğulları savaşarak öldüler. Libya lideri kaçmadı. Oğulları kaçmadı. Savaşarak öldüler.
Bu olaylar yaşanırken Türkiye’yi şekillendiriyorlar. Sağ partileri yok ettiler. Refah partisini bitirdiler. Erbakan’ın söylemi vardı. Ağır sanayi… Sanayi bir ülke kapitalizm ile kendi sanayisi ile mücadele edebilir. Adamı iktidar yapmadılar. 28 şubat emperyalizmin getirdiği bir süreçtir. Şu anda 2 parti bıraktılar. Sokakta insanımız şöyle diyor. Bankaya borçlarım var, pancar gitti, mısır, buğday, hayvan ithal ediliyor, diyor ardından verecek başka parti mi var? o kadar güzel anlıyoruz ki onu. Diyor ki ben sağ parti geleneği ile büyüdüm. Ben sol partiye veremeyeceğime göre başka parti yok.
Türkiye’yi Ak partinin yönetmediğini nerden anlıyoruz. Mhp’nin getirdiği başörtüsü yasağı kaldırma teklifini red etti. Libya’yı önce işgal ettirmem deyip ardından NATO’yu oraya sokmazdı. Irakta 1.5 milyon Müslüman zulüm gördükten sonra bu ülkenin başbakanı “ırakta ABD askerleri görevlerini başarıyla görevlerini yerine getirdiler” dedi. Bu ülkede parti ayrımı aldatmacadır. Bu ülkede yurttaşlar var, halk var.
Seçim büromda herkesi dinlemeye çalışıyorum.
Başımı yastığa indirdiğimizde vicdanıma, öldüğümde Allah’a verecek hesabımız var.
Pkk’yi abd istediğinde bitirebilirdi. Abd hem pkkyi besliyor, ardından masaya oturtuyor. Bu ülkenin gücü var. Sorunlarını çözebilir.
23/ Milletvekili Ali İhsan Yavuz: Hayırlı akşamlar. Çok istifade ettim. Deşifresini istiyorum. Değerlendirmeleri önemsiyorum. Arkadaşlar hallerinden içten konuşuyorlar. Değerlendirmelerin bazıları göreceli hususlar. Değişkenlik arz ediyor. Değerlendirmelerin bazılarının eksiklik barındırdığını da söylemeliyim. Ama bu ülkede çok önemli şeyler oldu. Ben de bir özet yapmak istiyorum.
Türkiye’nin normal bir ülke olmadığını bilmek lazım. Normal algılarla sonuç alamayız. 1930larda yabancı kelimeleri kaldıralım, yerine Türkçe kelimeler koyalım denildi. Başarılı olunmayınca yabancı kelimleri Türkçe kelimeler olduğunu ilan edelim denildi. Darbeler yapılıyor. Muhtıralar veriliyor. Başbakanlar asılıyor.
En önemli nokta darbeler dönemi bitmedi ama 12 eylül referandumu kırılma noktası oldu. 26 maddelik anayasa paketi geçti. Bu noktaya işaret etmemiz lazım. Neler yapıldı? 2008 yılında 6 yıllık iktidar döneminde parti kapatılma tehdidi geçirdi. Kime sorarsanı bu gerekçelerle parti kapatılamaz. Kapatılma gerekçesi olan sebepler yokken, kapatılmasından ekonomik sebeplerden dolayı kapatılmadı. Yeni istikrarsız ortama girilmesi istenmediğinden kapatılmadı. Mahkemede “it yese kudurur” kabilinden delillerle parti kapatılmak istendi. Daha önce beraatle sonuçlanmış birçok eylemle irtibatlandırılıyordu. Partiyle ilgili ilgisiz bir çok kişi suçları üzerinden dava açıldı. Suç olarak bildirilen eylemler mesela; İzmir’de başörtülü olarak gitmesi kapatılma gerekçesi oldu. Dinleyici locasına gitmiş. Geçmişte başörtülü milletvekilini meclisten attılar ama dinleyici locasından atamazsınız. Bir belediye başkanı Kur’an-ı Kerim dağıtmış, bir milletvekili namaz kıldırmış. Bu delillerle parti kapatamazsınız.
2010 12 Eylül referandumu önemli bir eşik olmuştur. Çetin Doğan 2003 yılında herkesi fişlemişler. Beni de fişlemişler. Suç izafe etmişler. Mahkeme dosyasından onları aldım. Beni Akyazı’da bulunan örgütün başı olarak belirtmişler. O dönemde Hasan Celal Güzel darbe olacağını söylemişlerdi de biz de gülmüştük. Burada fişlenen insanları çok iyi tanımıyorum. Hepsinin sonuna onlarla alakası olmayan bir şeyler yazmışlar.
3 Kasım seçiminde Ak parti iktidar oldu. 30 Kasımda olağanüstü hal kaldırıldı. 12 eylül referandumunda Anayasa mahkemesinin yapısı değişti. Anayasa mahkemesinin anayasa değişikliğindeki hakkı esastan denetleme değil ama kendisi her defasında esastan denetleme yapmıştır. Laiklik maddesini zayıflatıyor diye bir çok cezalar verildi. Böyle bir mahkemenin yapısı değişmiştir. HSYK al gülüm ver gülüm tarzı oluyordu. Askeri mahkemelerin yapısı değişti. YAŞ kararları denetime açılmıştır.
Bugün geldiğimiz noktada bizim kendimize ait hiçbir şey yapılmamıştı. Şu anda peşpeşe yapılmaya başlanmıştır. Türkiye terörle mücadele ilk defa yekvücut yapılmaya başlamıştır. Göktürk-2 uydusu fırlatıldı. Milli adımlar atılıyor.
Türkiye’nin asli unsuru herkestir. Ademin çocuklarıyız.
Ekonomi olmadan olmaz. Bir takım şeyler olmadan olmuyor. Bir basamak bir basamak çıkarsanız diğerleriyle araya kapatamaz. Diğerleriyle arasını kapatmak için hızlı olmalıdır. 5 er 5 er basmak çıkılmaya çalışıldığında sorunlar oluşuyor.
Başbakan’ın bir sözü var; Eskiden siyaset paraya hükmediyordu, şimdilerde ekonomi siyasete hükmediyor.
ÖNERİLER
Öneri Olmadı
ORTAK SONUÇ
DEĞERLENDİRME
İLETİŞİM
SİVİL TOPLUM İLE
25 sivil toplum örgütüne duyuru yapıldı. E- mail, mesaj ve telefon ile ulaşıldı.
MİLLETVEKİLLERİ İLE
Sakarya Milletvekilleri Hasan Ali Çelik- Ayşenur İslam- Ali İhsan Yavuz- Ayhan Sefer Üstün- Münir Kutluata- Engin Özkoç
MEDYA İLE
Sakarya ilinde faaliyet göstermekte olan ulusal basın temsilcileri ve yerel basın mensupları davet edildi.
KATILIMCILARLA
SONUÇLAR
DEĞERLENDİREN KİŞİ Rüstem BUDAK
04.01.2013 Sakarya kMM Toplantı Tutanağı
previous post