YER: SAİT TANIŞ KÜLTÜR MERKEZİ
TARİH:03/02/ 2012
KATILIMCILAR
DERNEK, VAKIF VE GİRİŞİMLER
1/Şehir Sakinleri Hareketi (Emre Mert- Temsilci)
2/Özgür Yazarlar Birliği (Beytullah Önce- Temsilci)
3/Feta Girişimi (Menderes Daşkıran)
4/Ada Fikir Kulübü (Şadi Tanış)
5/Özgür Yazarlar Birliği (Beytullah Önce)
6/İHD (Nesrin Gümüş)
MESLEK ODALARI
1/İnşaat Mühendisleri Odası (Hüsnü Gürpınar)
SENDİKALAR Katılım olmadı.
KANAAT ÖNDERİ VE BİREYLER
1/Şaban Günel
2/Kemal Vardal
3/Yusuf Yavuzyılmaz
4/Veysel Saka
5/Dursun Ali Arslanoğlu
GÖZLEMCİLER Emre Durmuş
KATILAN MİLLETVEKİLLERİ
BELEDİYE BAŞKANLARI
MESAJ YOLLAYANLAR
DİĞER KATILIMCILAR
MEDYA
MODERATÖR: Rüstem BUDAK
KONULAR
GENEL KONU: Türkiye’de Yargı ve Son Değişiklik Paketi
1/ Şadi Tanış: En çok tartışılan konuların başında mahkemeye çıkarılıncaya kadar mahkûmiyet sürelerinin uzunluğudur. Yeni paket bu süreyi sınırlandırıyor. Geçtiğimiz hafta bir dava vardı. 30 yıl süren dev- yol davası galiba düştü. Anneannemin bir tarla davası vardı. 5- 6 avukat eceliyle vefat ettikten sonra neticelenebildi. Mahkeme sürecinin de sınırlandırılması lazım. Çek yasası çok saçma idi. Ben mal sattım. Çek aldım. Adam ödemedi. Mahkemeye başvurdum. Mahkeme bir ceza kesiyordu. Eğer adam cezayı öderse girmiyordu. Ödenen para devlete gidiyordu. Ceza kesme işi ortadan kalktı. Hapis cezası da kalktı. Bu kanun çıkar çıkmaz millet çeklerini ödememeye başladı. Alacaklı kişiyi koruyan bir kanun çıkmadı.
2/ Dursun Ali Arslanoğlu: kanunları çıktıktan sonra anlatmakta zorlanıyorum. Yeni getirilen kanunda anlaşılmaz ve genişlik kazandıran maddeler konulmuş. Kamu zararını tahsil edilirken memura getirilen ödeme yükümlülüğü suçun işlendiği tarih mi, yoksa tebliğ tarihinin esas alınması noktasında ihtilaf var. Memura bunu anlatamıyorsunuz. Haczedilecek eşya konusunda neredeyse haczedilecek bir şey kalmıyor.
3/ Şaban Günel: Haciz memuru hacze gittiğinde neredeyse hiçbir şey bulamıyor. Kaybedecek bir şeyi olmayanlar izzet- i nefis meselesi yapıyor. Ticari olarak sesinle yapacağım alışverişlerde ona göre davranırım. Hiç gözaltına alınan var mı? Tutukluluğu azaltacaklarmış. Toplu sözleşmede pazarlık yaparken sendika 1 ay tutukluluk izni vermiş. 30 gün içinde tahliye oldu oldun, yoksa iş akdin fesh olur. 30 günü geçti 40. günü suçsuz bulundun, tahliye edildin. Ama senin iznin 30 gün olduğu için işten çıkarılıyorsun. Ben daha delilleri toplayamadım. Seni tutuklayacağım diyor. Sonra bir türlü deliller toplanamıyor. Beni tutukladı ya. Kaçma ihtimali diyor devlet. Kaçma ihtimaline karşı insan tutuklanır mı? Kaçırtmayacaksın, devletsen. Bu senin görevin. O kadar ordu, polis, muhbir, mit o kadar güç var kaçma ihtimalinden tutuklanıyor. Maliyetlerin düşürülmesi için erişimin engellenmesi durumu var yargıda. Yargı süreçlerinden halkı alıkoymak için erişim imkânları azaltılmaktadır. İnsanları bezdiriyorlar. Adalet saraylarında öyle mimari unsur kullanılmış ki hak aramaya gelen kendini küçük hissetsin. Adalet söz konusu olduğunda örnek vermemek lazım. Zaten adalet isteyecek olduğumuzda herkes için adalet istiyoruz. Ergenekon- Kck derken herkes kendi içinde kendisi içi adalet istiyor. Adalet olsun herkes yararlansın.
Yargıcın- yargının bağımsız olması mümkün değil. Bunlarında kaygıları var. Mahkûm edilen bir kişinin saldırısına karşı koruyacak kimse var mı? Yargıcı sorumlu tutmam. Ben hükümeti- siyasi iradeyi sorumlu tutarım. Bana gelince babalanıyorsun. Yargı bağımlı haline geldi diyor. Yargı hiçbir zaman bağımsız olmadı ki.
4/ Yusuf Yavuzyılmaz: Türkiye’de bu taleplerin ön plana çıkması birazda batının taleplerinden kaynaklanıyor. Ergenekon davaları olmasa bu konu gündeme gelmeyecekti. Nice insanlar bu konuda mağdur oldu. Ben elimdeki tutukluyu koruyamıyorum diyerek mahkûm edilemez. Bu durum dünyada da var yalnız. Oralarda tutukluluk süreleri bu kadar uzun değil. Mağdur olan da şikâyetçi. Adam diyor ki ben adamı şikâyet ettim adam hala dışarıda. Veya adam ben neden içerideyim. Neden bana bildirilmiyor. Ergenekon davasından AİHM’e yapılan tutukluluk süreleri ilgili başvuruları görmezlikten geliyor. Ama sadece bu dava için. Ama diğer davalarda hep Türkiye’nin aleyhine geliyor. Bir hukuk problemi var. Parça parça değiştirmeye çalışıyoruz ama bir şeye yaramıyor. Bunun yanında değişiklikler uygulanamıyor. Yargıçların kafası değişmediği için kanunlar uygulanamıyor. Yargıçlar devleti korumak güdüsünden hareketle devlete karşı suçlarda ceza vermeye çalışıyor. Bütün bunlar dönüp dolaşacak ve anayasa değişikliğine gelecek. Anayasa değişikliği problem olarak halkın zihninde yer etmiyor. Çok gerilerde yer alıyor. Aslında çok az kimse 12 eylül anayasasından müzdarip. Halk ikiyüzlü davranıyor. Bu anayasa iktidar için çok kullanışlı. Türkler yine oylansa bu anayasaya evet diyecektir. Anayasa mahkemesi kararlarında hâkimlerin sahip olduğu ideolojik konum kararı etkilemektedir. Hukuk normu ve felsefesi değişebilmektedir. Adnan Menderes bugün yargılansa aynı cezayı onaylamayacaktı. Bunu nasıl izah edeceğiz?
5/ Menderes Daşkıran: İslam tarihinde bir yöneticinin uygulama kararlarında kendi reyine bakarakta karar vereceğini söylüyor. Merkeziyetçi bir devlet var. Devlet her konuda derin işliyor. Merkezi her şey teferruatlandırılmış. Neden her gün topluma yeni bir kanun yapmak zorunda hissediyor. Hukukta sektörel bir durum var. Hareketlendirmek için girdi- çıktılar yapılıyor. Özgürlük ile ilgili kişiye karışanının olmaması hali. Müthiş bir kontrol var. Bunun aşılması lazım.
6/ Veysel Saka: Bir şey anlatırken sorunum nerdeyse ordan başlayacağım. Hukuk deyince üst yapının silahlı adamlardan aldığı direktifleri hukuk eliyle gerçekleştirilir. KCK ile ilgili avukatlar tutuklanıyor. Bir yasa çıkıyor. Bir taraftan Mehmet Haberal diğer yandan Öcalan var. Elinde çakı olmayan 5000 insan tutuklu. Bu hukuk sürecinde empati yapmak lazım. 80’li yıllarda bir sloganımız vardı. ‘DGM’yi ezdik, sıra MES’te’ diye. Şimdi DGM’lerin yerini Özel yetkili mahkemeler aldı. Hâkim ve savcıların üzerinde müsteşar- bakan var.
7/ Hüsnü Gürpınar: hukuk herkese eşit davranmalıdır. Uygulayıcıları özerk kılmamız lazım. Çekte yeni mağduriyetler oluşturulacak. Geçmişte olduğu gibi çek- senet mafyaları türeyecektir. Boşluğu birisi dolduracaktır.
8/ Beytullah Önce: Sarayı yıktığını iddia eden bir devletin adaleti sarayla ilişkilendirip adaleti sağlama iddiası zaten yeterli bir örnektir. Sarayın egemen olduğu yargı neyi değiştirecektir. Hak ve adalet ne kadar tecelli eder. Bu büyük soru işareti. TESEV’in yaptığı araştırmada hâkimlerin karar aşmasında toplumu değil devleti gözettikleri belirtiliyordu. Devlet topluma karşı konumlandırıldığı için her zaman topluma karşı devlet konuşlanır. Toplumun kendi arasındaki davalarda adli süreç biraz normal sonuçlanır. Ama eğer devlet bekasını ilgilendiren dava ise devlet lehine değerlendirilir. Darbecilik ile siyasal olarak hesaplaşmadığınız sürece bu işi yargıya yüklerseniz bundan bir hukuki sonuç çıkacaktır anca istenen siyasal- sosyal sonucu doğurmayacaktır. 28 Şubatta eleştirilen şuydu. Hâkimlere savcılara irticaya karşı brifing verilmesiydi. 1 hafta önce emniyet tarafından hâkimlere terörün mali kaynaklarına ilişkin brifing verildi. Eğer mesele adaleti herkes için sağlamaksa güç dengeleri değişti diye aynı yöntemlere başvurulamaz. Referandum ile yargı dolaylı olarak iktidarın etkisine mahkûm edildi. Deniz feneri örneğinde olduğu gibi iktidar yargısal süreçleri kendi denetimine götürmeye çalıştı. Bir zamanlar Kemalistlerin insanların kafasına vurduğu şey bugün Kemalistlerin kafasına vuruluyorsa buradaki feryat edilen şeyin en olduğuna bakmak lazım. Feryat edenin kim olduğuna bakılıyor. Türkiye’de yoruma açık alan bırakıldığında kanunlar toplumun lehine sonuçlanmıyor. Kanunda sadece olan değil olmayanlarda kanunlarda yer almalıdır. Kanunlar ile olmaması gerekenlerde tarif edilmesi gerekmektedir. Yapılan değişiklikler devletin nüfuzunu korumak için yapılmaktadır. Anayasa hukuki bir metin olarak algılanıyor hâlbuki siyasi bir metindir.
9/ Nesrin Gümüş: Yıllardır yargı- anayasa tartışmaları sürüyor. Toplumun lehine ve menfaatine sonuçlanmıyor. Hukuk öyle olmalı ki tartışmaya mahal vermemeli. Ne olacaksa o olmalı. Her gelen iktidar ile hukuk renk kazanacaksa, düşünce özgürlüğünü ona göre tarif edecekse ona göre şekil almamalıdır. Geçmişte başbakan düşünce özgürlüğünden dolayı hapse düştüğünde karşı çıkmıştık. Bugün Ragıp Zarakolu hapsediliyor.
Geçtiğimiz yıllarda Mahkemeye gittik. Üç arkadaş gittik. Mahkemede hemen yargılama yapıldı bitti. Hapis ve para cezasına çarptırıldık. Dışarı çıktık. Birkaç avukat arkadaşla birlikte dilekçe yazdık. Hapis cezaları para cezasına dönüştürüldü. 2 yıl geçtikten sonra bir suça ceza verilmez diye çağırdılar. Paralarımızı iade ettiler. Bu nasıl uygulama böyle. Bu kadar farklı uygulama hâkimler arasında nasıl olabiliyor. Ben vatandaş olarak ekonomik durumun elverişli olmadan yargıya başvuramıyorum. Avukatlık ve diğer yargı süreçleri yargıya başvurmaktan alıkoyuyor insanı.
10/ Emre Günel: Amerikanın bütün hukuki engellere rağmen yine hukuka uydurarak dünyayı işgal etme çabaları var. Irak’a demokrasi ve kitle imha silahları bahane edilerek girildi. 1 atom bombasının öldürebileceği insandan fazlasını öldürdü. Boby Cent cezaevinde hukuka uygun şekilde öldürülmüş.19 Aralık katliamı- Hrant Dink’in öldürülmesi hukuka uygun yapılmış. Kürtler isyan ediyor. Kara, hava kuvvetleri devreye giriyor. Suçlu varsa böyle adalet dağıtılmaz. Sonra suçun bulaşma ihtimali olanlar da öldürülüyor. Yeraltından cesetler fırlıyor. Kimse hesabını vermiyor. Bütün insanları demir kafesler içinde güvenli kılabilirsiniz ama mutlu edemezsiniz.
ÖNERİLER
Öneri Olmadı
ORTAK SONUÇ
DEĞERLENDİRME
İLETİŞİM
SİVİL TOPLUM İLE
25 sivil toplum örgütüne duyuru yapıldı. E- mail, mesaj ve telefon ile ulaşıldı.
MİLLETVEKİLLERİ İLE
Sakarya Milletvekilleri Hasan Ali Çelik- Ayşenur İslam- Ali İhsan Yavuz- Ayhan Sefer Üstün- Münir Kutluata- Engin Özkoç
MEDYA İLE
Sakarya ilinde faaliyet göstermekte olan ulusal basın temsilcileri ve yerel basın mensupları davet edildi.
KATILIMCILARLA
SONUÇLAR
DEĞERLENDİREN KİŞİ Rüstem BUDAK- Moderatör
03.02.2012 Sakarya kMM Toplantı Tutanağı
previous post