YER: SAİT TANIŞ KÜLTÜR MERKEZİ
TARİH:06/01/ 2012
KATILIMCILAR
DERNEK, VAKIF VE GİRİŞİMLER
1/Şehir Sakinleri Hareketi- Emre Mert- Temsilci
2/Özgür Yazarlar Birliği- Beytullah Önce- Temsilci
3/Feta Girişimi- Menderes Daşkıran
4/Ada Fikir Klübü-Şadi Tanış
5/Sakarya Dayanışma Derneği- Muharrem Demircan
MESLEK ODALARIKatılım Olmadı
SENDİKALARKatılım Olmadı
KANAAT ÖNDERİ VE BİREYLER
1/Şaban Günel
2/Kemal Vardal
3/Osman Karagüzel
4/Ali Aktaş
5/Yusuf Yavuzyılmaz
6/Veysel Saka
GÖZLEMCİLER
1/Ömer Yaşar
2/Emre Durmuş
3/Barış Gökçek
KATILAN MİLLETVEKİLLERİ
BELEDİYE BAŞKANLARI
MESAJ YOLLAYANLAR
DİĞER KATILIMCILAR Çeşitli sivil kuruluşlardan ve halktan toplam 1 izleyici/gözlemci katıldı.
MEDYA
MODERATÖR Rüstem BUDAK
KOLAYLAŞTIRICI Ali AKTAŞ- SOSYOLOG
KONULAR
GENEL KONU: 1915’te Ne Oldu?
YEREL KONU: Sakarya’da Etnik Çeşitlilik: Etkileşim- İşbirliği- Kardeşlik
1/ Osman Karagüzel: Biz tarihçi değiliz. 1915 te neler oldu. Ya tarihçileri dinleyeceğiz, ya da canlı şahitlerini dinleyeceğiz. Bizim doğrudan neler oldu? Sorusuna cevap vermemiz bir kanser hücresi hakkında tahmin etmemiz gibi bir şey. Biz neler biliyoruz? Duyduklarımız var. Bu sorun ile ilgili kitaplar okuduk. Kadir Mısıroğlu’nun ermeni mezalimini okumuştum. Birçok kitaplar ve makaleler okuduk bugüne kadar. Ayrıca canlı şahitleri dinlemişliğim var. Gümüşhane, Bayburt ve Erzurum da bulundum. En büyük ermeni olaylarının yaşandığı merkezlerdi. 1915 yaşanan olaylar sırasında 10–15 yaşlarında olan o günlerde 70–75 yaşlarında olan insanlarla konuşma fırsatı oldu. Erzurum Atatürk üniversitesi tarih bölümün yayınlarını okumuştum. Bu katliamın Rus işgaliyle birlikte Ermeniler tarafından başlatıldığını, camiye doldurularak halkın yakıldığını, çocukların süngülendiğine dair envai çeşit hatıra dinledim. 2004 yılında Trabzon’da Hrant Dink’in de katıldığı bir panelde bulundum. Empati grubunun bir paneliydi. 2 gün sürdü. Bir oturumun konusu etnisite ve soykırımdı. Oral Çalışlar, Rıdvan Akar, Kürşat Bumin ve Hrant Dink konuşmacıydı. Konuşmacıların tamamı ermeni soykırımının olduğunu söyledi. Sıra Hrant Dink’teydi. O da bir hikâye ile söz girdi. Kayseri’de bir ermenin dedesi soykırım sırasında döveni tamir ederken, çocukları ‘dede Ermeniler geliyor, döveni bırak kaçalım’ dediklerinde de ‘yavrum evladım, ekinler var, harmanlar var. Arızalı döveni onlara bırakamayız.’ Yok, edilirken bile Türkleri düşündüklerini anlatıyordu. Ben de kendisine ‘madalyonun diğer tarafını da anlat, sizin yaptıklarınızı da anlatın’ dedim. O da ‘anlatayım, anlatayım’ dedi. ‘Ermeniler sadece Erzurum ve karsta Türklere mezalim yaptı. Ermenilere tüm Anadolu’da yapıldı’ dedi. Tarihçilere işi bırakmalıyız diye düşünüyorum. Batılıların bu meseleyi gündeme getirmelerinde de bir sahtekârlık olduğunu düşünüyorum. Ermenileri düşündüklerinden değil tarihten beri niyetleri belli. Haçlı zihniyetin eseri bunlar. Gelecekteki hesapları için bunları kullanacaklar. Doğrudan işgal veya baskı için bunlar araç olarak kullanılıyor. Özür dilenmeli mi? Varsayalım geçmişte bir hükümet yaptı? Bana ne? Bu şunu getirir? Dedem bir adam vurdu? Bunun hesabını ben mi vereceğim. Sorumlu muyum? Geçmişteki bir olay için özür dilenmemelidir. Yanlışı ben yapmadığım için hesap veremem. Bu konuda ilk hesap vermeleri gerekenlerin onlar olduğunu düşünüyorum. Kırımda, Afrikada, Libyada, Cezayirde, Ruanadada soykırım yapan onlar. Onlar güçlüdür, onların soykırımından söz edemezsiniz, onlar sizden bahsedecekler. Siyasi hedef olarak kullanılmamalıdır. Bu konuda bizim söyleyeceğimiz bir şey yok.
2/ Ali Aktaş: Arkadaşımız kimsenin söyleyeceği bir şey yok sözünün yanlış olduğunu belirtmem lazım. Herkesin çocukları ve torunları aracılığıyla aktardığı hatıralar olmuştur. Sakarya’da neler oldu? Konuya buradan başlamak istiyorum. Ahmet şerif bey bu bölgeyi geziyor. 1913-1914te Ermeni köy ve mahalle sayısı Sakarya’da 36 idi. 16.500 kişilik nüfusu var. %16sına tekabül ediyor. Rumlar 19 mahalle ve köyde yaşıyorlar. 6.761 kişi nüfusu var. Nüfusun %6 sı. Kafkas ve balkan göçlerinden önce bu oran daha yüksekti. Tüm zanaatların %70ini oluşturuyordu. İster asimilasyon, ister TC. Vatandaşı yapmak çabalarının olduğunu düşünün, bu çabalar çok önceden başlamıştı. Modern Türkiye’nin şifresi iletişim yayınlarından çıktı. İttihat ve terakki çok ciddi araştırmalar yapıyor. Araştırmalarında Esat Uras’ın belge yayınlarından çıkan 1000 sayfalık kitabı var. Baha Sait beyin Alevi- Bektaşiler üzerinde yayımlanmış kitabı var. Müstear isimlerle yayımlanmış Kürtler ve Türkmenler üzerine kitaplar var. Osmanlının son döneminde etnisite üzerine yayımlanmış çok ciddi eserler var. Anadolu’da coğrafyasında gayri müslim nüfusun azaltılması çalışmalar yapılmış. Önce tespit çalışmaları ardından Müslüman nüfusu konuşlandırma çabalarının olduğunu biliyoruz. Örnek olarak 1864 ten itibaren Sakarya’da ne milletsiniz sorusuna rastlıyoruz. Herkes bunu etnik köken olarak anlıyor. Osmanlı payitahtı güvence altına almak için himaye ettiği Kafkas halklarını İstanbul’un çevresine Balıkesir, bursa, Sakarya, Çanakkale hilaline yerleştirir. Romanya, Bulgaristan ve Yunanistan hilaline yerleştirir. Bununla da yetinmez. Kendisine güvence altına almak için Samsun’dan Ceyhan’a doğru düz bir çizgi üzerine yerleştirir. Anadolu’yu ikiye böler. İzmir’den Muş’a kadar paralel çizgi halinde etnik yapıya müdahale eder. Bu ciddi bir etnisite mühendisliğidir. Osmanlının kendisini güvence altına almak için Anadolu’ya karşı koruma çabasıdır. İttihatçılar bunu daha ileriye götürür. Bizim elimizdeki verilere göre ne patrikhanenin dediği gibi 2.500.000 ne de Türk tarih kurumunun dediği 1.250.000 bize göre 1.700.000 gayri Müslim nüfus var. Göç hareket sırasında 450.000 nüfus ölüyor. Ulus devletlerin kendilerini sağlama alma çabaları mı dersiniz, dünyada bunun örnekleri bulunmaktadır. Bugün Sakarya’da yaşayan gayri müslim sayısı toplam 70 kişi. Bunların 16 tanesi geçmişten bugüne kadar, geriye kalan 54 tanesi sonradan gelip yerleşmiş. Tehcir sırasında bu bölgede de bazı hareketlenmeler yaşanmıştır. Mübadele de genelde bizler kendi hikâyemizi anlatıyoruz. Karşı tarafın neler yaşadığını anlatmıyoruz. Ermeniler de çok masum değil. Kaynarca’nın 33 köyünde tecavüz, yağmalama olayının çift taraflı olarak yaşandığını biliyoruz. Nasıl Bosna’da binlerce yıl birlikte yaşayan insanların bir kıvılcımla birbirini yok ettiklerini gördük. Ermeniler çok Türkçe konuşurlar. Kadınların belgelerde aynı Türkler gibi yaşadıklarını görüyoruz. Sebebi ne olursa olsun geçmişteki gibi birlikte yaşayan halk yok. 13. yüzyıl 13.5 milyon, 1927 nüfus sayımı 13 milyon. Tüm Türkiye için düşündüğümüzde çok ciddi nüfus hareketi ve ciddi kayıplar ile karşı karşıyayız. Sivas’ın %50si ermenidir. Şimdi ise nerdeyse kalmadı. Tehcir belgelerinin çoğunluğu yayımlanmadı. Murat bardakçı bazılarını yayımladı. Talat ve Enver paşanın belgelerinin bir bölümünü yayımlandı. Ermeni ve Rumları buralara davet etmek isterdim. Gidenlerin çocukları bile Türkçe konuşuyorlar. Orada da dışlanıyorlar. Osmanlıyı ayakta tutan zanaatkârlar buraya çok şey katacaklardır. Türkiye’nin Avrupa birliğine girişini kolaylaştıracaktı. Şu anda birlikte yaşama kültürü yeniden yakalamalıyız. Osmanlıdaki birlikte yaşama kültürünün bugün hiç olmadığını görüyoruz. Umarım demokratikleşme kültürü bu süreci hazırlar. İnsanlar yok olma korkusu yaşayınca bir araya geliyorlar. Bir araya gelince de egemen olmak istiyorlar.
3/ Şaban Günel: Tarihçiler konuşsun deniliyor ama dedesinin nerde asker olduğunu kaç nöbeti tuttuğunu da biliyor. İşin uzmanını sormak dersek o zaman bir daha ki toplantıyı yapmamız lazım. Bunlar yanlış. Çok güzel cevaplar veriliyor. Ben gözümü dünyaya açtığımdan beri ben bu cevapları dinliyorum çok ikna ediciler. Ben ikna oldum. Ben ilkokulda iken uyumadan okula gittiğimi biliyorum. Gâvurlar bize küçük yer bırakmışlar diye. Okuduklarım ve dinlediklerim çok ikna edici. Dinlemeden verilen cevaplar çok güzel. Ermeni iddiaları daha hala hiç cevaplanmış değil. Gelecekle ilgili beklentisi olanlar, oy peşinde olanlar doğrusunu bize söylemeyecekler. Yalan söylediler bize. Adamlar soykırım yapıldı diyor. Müslümanlar hemen cevap veriyor. Nende hemen cevap veriyor çünkü kendisini devlet sanıyor. Türkler kesti demiyor. Sosyalistler kesti demiyor. Eğer öyle derse ben o zaman cevap üretirim. Üretmiyorum bu iddiaya bir cevap. Ve daha kimse cevaplamadı. İttihat terakki alçak namussuz deyyus olduğu öğretildi bize. Herkes bunları zalim tanıyor. Ama bunlar Ermenilere gelince merhametli davranıyor. Herkes kendisini devlet sanıp savunmaya geçmesin. Rum İkizcesindenim. Köy meydanında bir yer gösterdiler. Burada kilise vardı. Buraya doldurduk yaktık dediler. Onlardan şu namussuzluğu gördük, alçaklığı gördük demediler. Yeni adı İkizce Müslim. Büyükannelerimizin anlatımı vardır. Kundaktaki çocuğunu evin kapısı önüne atıp gitmişler. Oy peşinde olmayan, endişesi olmayan canlı tanıklar var. Fransa’ya kızıyoruz. Bu topraklarda ne soykırımı yapılmadı. Alevi, Türkmen katliamı yapıldı. Osmanlının karısı ve paşası iyi diye öğretildi bize. Osmanlının her şeyi kötü diye öğretildi. Sende Cezayir’de yaptın diyoruz. Cezayirliler biz soykırıma uğratılırken siz ne yaptınız diye sorarlarsa ne diyeceğiz. O dönemde Türkiye cumhuriyeti Fransa’nın yaptığı doğrudur diye oy kullanıyordu. İnsan biraz utanır. Ulus devletlerin hepsi soykırım yapmıştır. Ermeniler ve Rumlarda suç işlemiştir. Nende işlemesinler. Aynı iklimin insanlarıyız. Birbirimizden çok farklı değiliz. Mahkeme kanalıyla hesabı sorulan bir durumdan haberdar değiliz.
4/ Yusuf Yavuzyılmaz: Sorun olan bir kültürün öteki olarak gördüğü din, inanç, felsefeye dönük politika üretip üretmediğidir. Ulus devletler ile ilgili söylenen doğru. Yeni bir kimlik inşa etmek gereği ortaya çıkıyor. Bu kimliğin ana parametreleri toprağa bağlı, milli kültüre dayalı unsurlara dayanır. İttihat terakki birden uyanıp bir şeyler yapalım demediler. Bu hareketin önderleri Fransa’dan beslenen kişiler. Ulus devlet olma potansiyeline giden her devlet içindeki farklı etnik yapıları eritmek zorundadır. Yoksa ulus devlet olmaz. Hitler soykırım yaparken içerdeki Yahudi nüfuzundan şikayetçiydi. Bunlarla birlikte bir alman devleti kurulmamalıydı. İttihatçılar burada milli devlete giden durum var. Yeni bir kimlik lazım. Bu da Türk kimliği lazım. Bunun için Yahudiler, Ermeniler, Rumlar tehdit görülmeye başlıyor. Kendisini Türk görmeyenler Türkleştirilecek. Ermeniler Türkleşir mi hayır. Alevi Türkmenleri almıyordu çoğu kez. Müslüman- Hanefi- Türk kimliği seçilmiştir. Mübadelelerde bu ölçüye göre davranılıyordu. Ermeni devleti kurulduğunda da farklı olanlara aynı şekilde davranılıyor. Etnik arındırma, göç birer araçtır. Ulus devletler farklı etnik ve dini kimliklerin bir arada yaşamasına uygun bir model midir? Değil midir? Tartışma burada çıkıyor. Ya öldürecek, ya sürgün… Ya da bir arada yaşayacaktı. Demokratikleşme de tam bu demek.
5/ Barış Gökçek: Uygur Türklerinin bahsi geçmez. Irak topraklarında öldürülen insanların haddi hesabı yok. Her doğrunun bir bedeli vardır. Eski bir başbakan yunan topraklarından ormanların yakıldığını söyledi. Şimdi büyük bir tazminat ile karşı karşıyayız. Bir şey söylediğimiz zaman karşımıza büyük bir maliyet olarak çıkıyor. Fransızlar şurda burada şunu yaptık bunu yaptık demiyor. Biz neden söyleyelim. Kabul edelim. Ülke tarihçilerinin ve bilim adamlarının hakikate eğilmeleri gerekir.
6/ Emre Durmuş: Bir şey kötü ise Kürttü. Benim asker arkadaşım ermeni idi. Başkasının sırasını alan kişiye ermeni dedikleri için kantinde üzgün bir şekilde oturuyordu. Düşman olan ermeni değildi belki ama kötü ermeni ismi ile tanımlanıyordu. Ortada bir kötülük var. keşke gitmeselerdi. Bu sorunu kendi içimizde çözebilseydik. Birbirimize dayatmasaydık. Kendi halkımızla konuşmamız lazım.
7/ Veysel Saka: Olmuş mu olmamış mı? Olmuş olduğu ortada. Önemli olan birlikte nasıl yaşarız. Ulusalcı mantık milliyetçiliğe geçiyor. Var olan hepimize suç işlediğimizde aynı cezayı veriyor. Osmanlı’dan cumhuriyete, Mustafa Suphilerden, dersimlerden başlayarak, onun üzerinden toplumsal olarak nasıl yüzleşeceğiz. Maraş, Sivas, çorum yerinde duruyor. Uludereden başlayarak birlikte yaşama kültürü ile ilgili başlangıç yapmalıyız. Mecliste başlanmalıdır. Çelişkileri tanıyarak birlikte nasıl yaşarız sorusunun cevabını aramalıyız. Dilimiz kirlenmiş, temizlemeliyiz.
8/ Muharrem Demircan: Tartışmalar bir yerde tıkanıyor. Halkın reflekleri yanında toplum ayrışmış halde bulunanların gösterdikleri refleksler var. Ermeni meselesi bizi NATOdan uzaklaştırmadığına göre o kadar çok önemli bir mesele değil. Bu bizi NATOdan atmıyor. Ülke kar- zarar oranına göre yönetiliyor. Bu meseleyi tarihçilere bırakarak gerçeği ortaya çıkarılmalıdır. Hala ulus- devlet olarak olgunlaşmamışlık var. Hala iç meselelerde bu sorunlara ihtiyaç duyuyorum. Fransa Türkiye’nin almak istediği rolü görüyor ve onun yerine oynamak istiyor.
9/ Menderes Daşkıran: krizler aynı zamanda fırsat içerdiği iddia edilir. Ulus devlet çok büyük krizler üretiyor. Bireysel sorunlar üzerinden olaya yaklaşıyoruz. Toplum mühendisliği var. batıdan gelen bu üretim çok kötü bir şekilde taklit edilmiştir. Toplum ve devletlerin kabul ettikleri ilkelerden saparak pratik ortaya konulabilmektedir. Ortaya konulan paradigmalardan en uygununu yakalanması gerekir.
10/ Kemal Vardal: Başkaları bize karışmasın diyemeyiz. Dünya artık birbirine karışacak. Herkes birbirine karşı sorumlu. Tam bağımsızlık falan yok. Herkes birbirine karşı kalın zincirlerle bağlı. İletişim sınırları kalktı. Bu benim devletim diyemezsiniz. Ulusal devlet içindeki halklarla değil tüm dünya ülkeleri ile birlikte yaşamanın formülünü yakalamalıyız. Şili’ye, Almanya’ya git herkes bir ekmek verirler. Yatacak yer verirler. Bunları ön plana getirmemiz lazım. Güven içinde yaşamı ancak bu şekilde bırakırız. bu ülkede soykırım yapılmıştır diyen taraftayım. Önce devlet kurulmuş, sonra millet oluşturulmaya çalışılmış. Osmanlının durumu belli. Ermeniler bu dönemde ayrık bir unsur olarak görülmüş. Kürtler bu çerçevenin içinde kabul edilmiş. 1. mecliste toplumun her kesimi temsil ediliyordu. Osmanlıda Ermeniler tehcir edildikten sonra sıra Kürtlere geldi. onlarda dağ türkü oldu. Çerkezler- Arnavutlar dışardan geldikleri için sadık unsuru oldular
ÖNERİLER
Öneri Olmadı
ORTAK SONUÇ
DEĞERLENDİRME
İLETİŞİM
SİVİL TOPLUM İLE
25 sivil toplum örgütüne duyuru yapıldı. E- mail, mesaj ve telefon ile ulaşıldı.
MİLLETVEKİLLERİ İLE
Sakarya Milletvekilleri Hasan Ali Çelik- Ayşenur İslam- Ali İhsan Yavuz- Ayhan Sefer Üstün- Münir Kutluata- Engin Özkoç ile görüşüldü.
MEDYA İLE
Sakarya ilinde faaliyet göstermekte olan ulusal basın temsilcileri ve yerel basın mensupları davet edildi.
KATILIMCILARLA
SONUÇLAR
DEĞERLENDİREN KİŞİ Rüstem Budak
06.01.2012 Sakarya kMM Toplantı Tutanağı
previous post