Yer: Adapazarı Belediyesi Meclis Salonu
Tarih: 04.06.2010
Katılımcılar:
a. Dernek, Vakıf ve Girişimler:
1- Mazlumder (Turgay Etçibaşı)
2- FETA (Menderes Daşkıran)
3- Sakarya Romanlar Derneği (Vural Toksal)
4- İHD (Neslin Gümüş)
5- Ada Fikir Kulübü (A. Şadi Tanış)
6- SAGED (Rüstem Budak)
7- Sakarya Dayanışma Derneği (Kadrican Mendi)
8- Özgürder (Murat Aydoğdu)
b. Meslek Odaları Katılım olmadı.
c. Sendikalar Katılım olmadı.
d. Kanaat önderi bireyler
1- Şaban Günel
2- Kemal Vardal
3- Serkan Cerrahoğlu
4- Hilmi Çil
5- Emre Durmuş
6- İhsan Çelik (Çamyolu Mah. Muhtarı)
Katılan Milletvekilleri: Katılım olmadı.
Belediye Başkanları: Katılım olmadı.
Mazeret Bildiren Vekiller: Mazeret bildiren olmadı.
Moderatör: Mustafa Çinkılıç
Gözlemciler:
1- EMEP (Turgay Yılmaz)
2- BDP (Veysel Saka)
Medya: Katılım olmadı.
Konular:
Genel konu:Anayasa Değişikliği Paketinde HSYK ve Askeri Yargı
Genel konu: Gazze’de Ambargo Krizi- Ne Yapmalı?
Yerel Konu: Adapazarı’nda Roman Yurttaşların Sorunları
Anayasa Değişikliği Paketinde HSYK ve Askeri Yargı Genel Konusu Üzerine Konuşulanlar:
1- Turgay Etçibaşı: HSYK, Danıştay gibi kurumların kendi kendilerini yargılayabilecek, denetleyebilecek yapılanmaları bulunmuyor. Kurumsal dokunulmazlıkların kalkması gerekmektedir.
2- Şaban Günel: Refah Partisi davasında olduğu gibi Anayasa Mahkemesi, Anayasanın belirlemediği hususlarda kendi kendine rol biçerek bir madde ekleyip yeni kanunlar uygulayabiliyor. Bir şey değişmeyecekse neden değişim yapılıyor. Ölümsüz önderlerin koyduğu göksel metinler halinde sunulan anayasa metinleri sorgulanmalıdır.
3- Kemal Vardal: Bundan önceki siyaset tasarımcıları, kanun koyucular ülke yönetiminde böylesi bir sivilleşmenin olacağını hesaplayamadıkları –bir Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanı olacağını, Tayyib Erdoğan’ın başbakanlığı düşünmedikleri, bunlar erine eni bir general geleceğini hayal ettikleri- bu sistemi kurmuşlardı. Bunu değiştirme iradesi belirince itiraz ediyorlar.
4- Kadrican Mengi: Anayasanın Kemalizm’den tasfiyesi gerekmektedir. Son 500 yıldır bireyin devlet karşısındaki konumunu koruyacak bir yapı oluşmuştur. Yargıdan hesap sorulamaz. Yargı hesap sorar. Yargı güçler ayrılığı üzerinden elde ettiği konumunu yitirmemelidir.
5- Turgay Yılmaz: Anayasa değişikliklerinde hükümet oyalama taktikleri uygulanıyor. Sistem kendi içinde kendini yapılandırıyor.
6- Emre Gümüş: Küçük azınlıkların görüşlerinin de alınması gerekiyor. Çoğunluğun görüşü adına bazı kesimler yok sayılamaz. Büyük olan benim, burada benim sözüm geçerli anlayışından vazgeçilmesi gerekiyor.
7- İhsan Çelik: Refah Partisi iktidarına kadar sistemin istediği kişi ve kurumlar egemen oldu. Refah Partisi sistem iradesi dışından gelen sivil bir çıkış oldu. Elit tabakalar bu sivilleşme sürecinden rahatsız oldular. Yargının kendini her şeyin üstünde gören konumu değiştirilmelidir. İdeolojik yargı sistemi demokratik bir ruh ve anlayışa geçmelidir.
8- Rüstem Budak: Türkiye’deki anayasa metinleri sivil bir algının ürünleri olmamıştır. Türkiye’de halkın içinde bulunduğu, müdahil olduğu bir metin çalışması bir çok eksikleriyle beraber önemli bir konumdadır. Korku ideolojileriyle sürdürülen siyaset anlayışları terk edilmelidir.
Gazze’de Ambargo- Ne Yapmalı Konusu Üzerine Konuşulanlar:
1- İhsan Çelik: Gemiye yapılan müdahale tüm psikolojimizi alt üst etti. İsrail’in sert müdahalesi ile olaylar istenmeyen noktalara ve kayıplara neden oldu. İsrail’in “Ben yaptım oldu” anlayışındaki pervasızlığının hesabı sorulmalıdır.
2- Kemal Vardal: İnsani yardımın içerik ve yöntemine yönelik eleştiri yerine çalışmanın amacını gözetmek gerekir. Yahudi milleti karşımıza almamalıyız. Onların içinde bu sürece karşı çıkan insanlar sahiplenilmelidir. Hükümetin uyguladığı yöntemi doğru buluyorum.
3- Şaban Günel: Akıl, namus ve vicdan sahibi insanların müdahalesi ile sorun çözümlenebilir. Ulus devletler, başka bir ulus devlete müdahale edemez. İsrail bunu hep yapıyor. Ulus devletler kendilerini yarın meşru kılmak için bugünden bu sorunlara gerçek anlamda çözmeye yanaşmıyor. Birleşmiş milletlerden umudumuzu yitirmeliyiz.
4- Turgay Etçibaşı: İnsan hakları sopasıyla birçok ülke dövüldü. Söz söyleme selahiyeti bize geçti. Artık öyle her canları istediklerinde gelip bize müdahale edemezler. İsrail halkımızın düşman, devletin dost olduğu bir devlet iken şimdi her ikisi de düşman konseptine girdi. Bu durum İsrail için büyük kayıptır.
5- Veysel Saka: Bu eylem insani ve demokratik bir eylem gerçekleştirildi. Şiddet sarmalını teşhir edecek bu tür eylemleri desteklemek ve genişletmek gerekir. Türkiye’de de bu tür itirazların dikkate alınması gerekir. Bizim de insan hakları temelinde sorunlarımız var. Bunları da görmek gerekir.
6- Kadrican Mendi: “Bir Başka Dünya Mümkün” anlayışının sivil ifadesi olmuştur. Ayrıca İsrail’e yönelik tutumların çoğunluğu Yahudi düşmanlığından besleniyor. Bu ayrımı dikkatli yapmak gerekiyor. Türk- İsrail ilişkilerinin bozulmayacağını düşünüyorum. Halen Türk- İsrail dostluk grubuna üye olan milletvekilleri vardı. İskenderun’daki saldırılar ile İsrail ilişkilendirilerek İsrail’e yönelik nefret temelinde psikolojik bir yönlendirme yapılmaktadır.
7- Emre Gümüş: Uluslararası sulardaki bu müdahale sorgulanmalıdır. Küresel sistem bu tür uluslar arası hukuksuz müdahaleler engellenmelidir. Güvenlik için başka bir ülkei işgal etmek gibi tavırlara insanlar çok ciddi bir tavır konulmadı. ABD’nin yaptığına tepki konulmadı, İsrail’in yaptıklarına konulmaya çalışılıyor.
8- Kemal Vardal: Hükümet iç ve dışta koyduğu tavırlarda tutarlı olmalıdır. STK hükümetleri etkilemek zorundadır. Hükümetlerden bağımsız bir politika konulamaz, geliştirilemez.
9- Murat Aydoğdu: İnsiyatif devletlerden sivil topluma geçmiştir. İsrail’in uluslar arası toplum ve yapıda yalnızlaşması önemli kazanımdır.
10- Turgay Yılmaz: Başbakan aldığı nişanı geri vermeli, anlaşmaları iptal edilmelidir.
11- Rüstem Budak: Siyonizm ideolojisi kendini kendi güç ve imkânlarını çok iyi kurdu. Ve bu güçten hareketle her istediğini yapabiliyor. Talepler sadece ambargo krizi merkezinde değil işgalin sonlandırılması temelinde değerlendirilmelidir. Halkın açtığı direniş yolu çeşitli projelerle desteklenmelidir. Çevre ülke ve devletler bu mücadeleyi yürütecek tavırlardan yoksun durumdadır. “Türk Kanı” gibi faşist tanımlamalar merkezinde olay düşünülmemelidir.
Değerlendirme:
İletişim:
a. Sivil toplum ile
Her toplantı öncesi fırsat buldukça ziyaret edilip bilgilendiriliyor.
b. Milletvekilleri ile
Faks ve mail ile tümüne davet gönderildi.
c. Medya ile
34 yerel medya kuruluşu mail yoluyla davet edildi
Değerlendirenler: M. Faik Bostancı/ Sakarya kMM Girişimcisi