YER: ALTAŞ TV
TARİH: 12/11/2011
KATILIMCILAR
DERNEK, VAKIF VE GİRİŞİMLER
1 / Yok
2 / Yok
MESLEK ODALARI
1 / Ordu İnşaat Mühendisleri Odası Temsilciliği(Hakan ŞAHİN – Yönetim kurulu üyesi)
2 / İl Afet Ve Acil Durum Müdürlüğü (Osman IŞIK – Kurum Müdürü)
SENDİKALAR
1 / Demokratik Sendika (Bekir CANDAN – Temsilci)
KANAAT ÖNDERİ VE BİREYLER (Bir sosyal grup var ama örgütsüz ise veya o kentin simgesi bir kişi varsa)
1 / Yok
2 / Yok
GOZLEMCİLER (TkMM toplantılarında partilerin il yöneticileri gözlemci oluyor)
1 / Yok
2/ Yok
KATILAN MİLLETVEKİLLERİ
BELEDİYE BAŞKANLARI
MESAJ YOLLAYANLAR
1/ İdris YILDIZ (CHP)
DİĞER KATILIMCILAR Çeşitli sivil kuruluşlardan ve halktan toplam 1 izleyici/gözlemci katıldı.
MEDYA
1 / ALTAŞ TV
MODERATÖR Cengiz KESKİN, Eğitim
KONULAR
GENEL KONU: Türkiye depremlere ne kadar hazır? Van için bu yıkım kader miydi? Bir daha yaşamamak için neler yapılmalı?
YEREL KONU: Ordu’da 7.2 büyüklüğünde deprem olsa ne olurdu?
ANAYASA (Genel konu ile ilişkili olarak)
KONUŞULANLAR
1 / Hakan ŞAHİN: Bu soruları mühendislik ve yapım kuralları açısından ele alırsak; Cumhuriyet tarihi boyunca onlarca yıkıcı deprem meydana gelmiş ve her deprem sonrasında can ve mal kaybı artarak devam etmiş. Deprem kuşağında yer alan dünyadaki gelişmiş ülkelere (ör. Japonya
gibi) baktığımızda durum tam tersinedir. Bu gerçeği göz önüne aldığımızda, Türkiye’nin depreme hazır olmadığı ve depremde meydana gelen can ve mal kayıplarının bir kader olmadığı açıkça ortadadır. Daha da acısı, Türkiye teknik olarak dünya standardını yakalamasına rağmen bu acı tabloların yaşanması oldukça düşündürücüdür.
Depremden sonra bir daha ağır faturalar ödememek için,
A- Yeni yapılacak yapılarda;
1- Öncelikle mevcut imar kanunu da dahil olmak üzere yasal düzenlemeler dünya standardına getirilmeli ve yapım aşamasında çapraz denetimler yapılmalı.
2- Yapılaşma alanları jeolojik ve geoteknik çalışmalar yapıldıktan sonra imara açılmalı
(ör. Yapılaşma alanları fay hatlarına, alüvyonlu ve zemin sıvılaşma potansiyeli yüksek bölgelerden uzak daha az risk taşıyan araziler seçilmeli).
3-Malzeme kalitesi sıkı kontrol edilmeli
4-Uygulama aşamasında bütün uygulayıcılarda (teknik elemanlar, ustalar ve müteahhitlerde) yetkinlik aranmalı ve belli kurallar ve standartlar dâhilinde olmalı.
5- Kaçak yapılaşmaya kesinlikle izin verilmemeli.
B- Mevcut yapılarda;
1- Mevcut yapı stoğunun depreme karşı davranışı hakkında bir envanteri çıkarılmalı.
2- Çıkarılan bu envantere göre her binaya depreme karşı davranışını belirleyen bir güvenlik sertifikası verilmeli.
3- Güçlendirme yöntemi ile güvenli hale gelebilecek binalar bir sonraki depremi beklemeden acilen güçlendirilmeli. Güçlendirilmesi mümkün olmayan binalar ise derhal yıkılarak yenilenmelidir.
Ordu’da 7.2 büyüklüğünde deprem olsa ne olurdu?
1- Ordu 1990 ‘lı yılların ortalarına kadar 4. derece deprem kuşağında yer almaktaydı, bu nedenle 4 kata kadar yapılan binalarda deprem hesapları yapılmıyordu. Son deprem bölgeleri haritasında ise Ordu merkez 3. derece deprem bölgesi içine alınmıştır.
2- Ordu ‘da; zaman zaman deprem güvenliğinin ne olduğu belli olmayan ve imar afları nedeniyle ruhsat verilen kaçak ve denetimsiz yapılar azımsanmayacak kadar çok olduğu, ayrıca proje harici ilave kat ve çatı katlarının yapıldığı yapıların depreme karşı dayanıksız olduğu bilinmektedir.
3- Ordu’ya hazır beton 1990’lı yılların başında gelmiş 2000’li yılların ortalarında yaygınlaşmıştır. Bilinen bir gerçek vardır ki oda elle üretilen betonun istenilen proje standardında olası mümkün olmadığıdır. Proje standardında olmayan elle üretilen betonla yapılan bina sayısı Ordu’da oldukça yüksektir.
4- Ordu’da 2000’li yılların başına kadar binalarda uygulanan temel sistemleri genellikle depreme karşı daha zayıf mütemadi kiriş ve tekil (pabuç) temellerden meydana gelmekteydi.
5- Ordu’nun yerleşim havzası, deprem esnasında yıkıma neden olacak seviyede zemin sıvılaşma potansiyeli taşımakta ve bu riski bu güne kadar giderecek önlemler alınmadığı da bilinmektedir.
Yukarıda sayılan bütün etkenler göz önüne alınırsa; Ordu’da 7.2 büyüklüğünde bir deprem olması halinde yüksek ihtimalle yüzlerce bina yıkılabilir ve binlerce insanımız hayatını kaybedebilir. Bu acı gerçeği Ordu halkının bilmesi en doğal hakkı ve bu konu da halkı bilinçlendirmekte bizim asli görevimizdir.
2 / Osman IŞIK: Ülkemizin bir deprem ülkesi olduğu gerçeğinden hareket ederek, afet risklerinin belirlenmesi, zarar azaltma çalışmalarının hızla yapılması gerekmektedir. Afetlere karşı hazır bir toplum olmalıyız. Eğitilmiş, bilinçli bir toplum yaratmalıyız. İlimizde bu güne kadar bir deprem olmamasına rağmen kuzey doğu Anadolu fay hattı ilimizi tehdit etmektedir. İlimizin coğrafik yapısı, iklim özelliği, bol yağış alması ve yerleşim yerlerinin yanlış seçimi sonucu afetlere karşı hassas hale gelmiş, birçok afet olaylarına maruz kalmıştır. Bu nedenle yerleşim alanlarının iyi seçilmesi, jeolojik etütlerin mutlaka yapılması, yapılarımızı yaparken mevcut yasalara uygun yapılması, insanlarımızı afet öncesi, afet anı ve afet sonrasında nasıl davranmaları gerektiği konusunda bilinçlendirmeliyiz. Afetlere karşı duyarlı bir toplum olmalıyız.
3 / Bekir CANDAN: 1900 yılından itibaren gözlemsel deprem oluşum sıklığı;
Çok şiddeti (8 den büyük) yıllık ortalama 1 Her yer harap olur.
Şiddetli (7-8) yıllık ortalama 18 Yaygın bir panik durumu. Sağlam binalar ayakta kalır. Yer kabuğunda büyük çatlaklar oluşur. Heyelanlar meydana gelir.
Güçlü (6-7) yıllık ortalama 120 Panik durumu. Binalar güçlü sarsıntıdan etkilenirler.
Orta (5-6) yıllık ortalama 800 Herkes tarafından hissedilir. Bacalar devrilir.
Hafif (4-5) yıllık ortalama 6200 Pek çok insan hisseder. Asılı objeler sallanır. Tabak çanak ve pencereler şangırdar. Ve kırılabilir.
Çok hafif (3-4) yıllık ortalama 49000 yüklü kamyon geçişi gibi titreme
Çok çok hafif (1-2-3) ortalama her gün 5000 sadece aletler kaydeder
Az katlı veya çok rijit binaların periyotları küçük, çok katlı esnek binaların periyotları ise büyüktür. Yüksek yapılar uzak depremlerden, kısa yapılar yakın depremlerden etkilenir
Dolaylı etkiler
• Heyelanlar
• Yangınlar
• Tsunami
• Yaşamsal hatlardaki (altyapı) hasar
• Yeraltı su düzeyindeki değişimler
Bazı afet uzmanlarına göre afetler artmıyor, tam aksine azalıyor. Ama afetlerin şiddeti artıyor
• Küresel deprem Riski’nin her zamankinden daha fazla yönetilmeye ihtiyacı vardır.
• Güncel gayretler yeterli değildir. Çünkü risk hızla artmaktadır.
• Mevcut kaynaklar yetersiz ve yanlış yönlendirilmiştir.
• Bu problemi göğüsleyecek kapasitede bir organizasyon bulunmamaktadır
Dünyada fay hattından kaynaklanan deprem yoğunlukları İncelendiğinde Japonya Çin in okyanus yakınları, Hindistanda okyanus yakını Pakistan Afganistan iran ve Anadolu boyunca yer alan fay hattının uzandığı görülür. Yine dünyada yıkım etkisi çok fazla olan 8-9 şiddetindeki depremler daha çok diğer bölgelerde görülür. Türkiye deki yıkıcı depremler 7 şiddetinde olmaktadır.
Ülkemizde ortalama her 7-8 yılda bir yıkıcı deprem olmaktadır. Yani her nesil gerek yaşayarak gerekse haberdar olarak ömründe 4-5 depreme tanık oluyor.
Olacağı beklenen ve büyük hasar veren depremlere maalesef hiçbir konuda hazırlıklı değiliz. Ne önlem almada nede deprem sonrası tedbirlerde durum ülkemiz için yeterli değil.
Sadece Kızılay ın ihtiyaçları temin etmede hazırlıklı olduğu görülüyor. Kurumlar arası koordineli bir çalışma maalesef olmuyor. Bu noktada ciddi eksiklikler var. Ülkelerin afetlerden zarar görmesinin asıl nedeni sosyo-ekonomik koşullardır.
Ordu ilinin geçmiş kayıtlarında yıkıcı deprem olmadığı görülüyor. Jeolojik araştırma sonuçlarına göre de yakın gelecekte ordu merkezli deprem öngörülmüyor. En yakın deprem (fay) hattı Orduya 200 km mesafede bu nedenle 3. deprem kuşağında yer alıyor. Depremi uzaktan hisseden bir il durumundadır. Depremin dolaylı etkisi olan tusunami, toprak kayması ve yangın gibi etkiler görülebilir. Bu şekilde ki etkiye veya direk fay kırığı şeklindeki etkiye Türkiye gibi Ordu da hazırlıklı değil. Doğal afetlerin hepsi önceden kestirilemez sonuçlar ortaya çıkarıyor. Dolayısıyla hazırlıklı olmakla ancak beklenilen sonuçlara çözüm oluşturabiliyor. Ülkemizde tedbirli olmak yerine geçmiş olsun taziyeleriyle afet sonrası acı paylaşılarak bir sonraki afet e kadar çalışma yapılmıyor. Böyle gelmiş.. böyle de gidiyor. Ordu nun ilçeleri de benzer durumda. Bu bakımdan nüfus yoğunluğu, yerleşim alanı büyüklüğü ya da büyükşehir olunması önceden hazırlık adına yeterli olmuyor. Depremler ve afetler sadece belediyelerin sorumluluğuna bırakılamaz. Bence bu konuda tam bir yetki paylaşım kargaşası var. iyi niyet li olunması olayların üstesinden gelmeye yeterli olmuyor. Ordu aktif fay hattında yer almıyor bu bakımdan şanslı bir il. Ancak nüfusunun bir o kadarı il dışında bu yüzden deprem herkesi ilgilendiriyor. Deprem simülatörü ilk basamak oluşturacak şekilde ilimizde kurulabilir. Bunun çalışmasını yürüten kuruluşlarla irtibat kurularak model bir tesis kurularak eğlendirirken öğreten bir deprem simülatörü ilimizde yapılabilir. Zannedersem ülkemiz için de bir ilk olacaktır. Van depreminde çok sayıda evsizin mağdur olduğu, soğukta perişan oldukları görüldü. Benzer durumlarda Devlet kurumlarının imkanları barınak için düşünülmelidir. Özellikle deprem sonrası barınma için okulların kullanılması yönünde çalışmalar yapılmalıdır. Depreme dayanıklı binaların yapılmasının gerekliliği her zaman söylenir ancak bu binaların nasıl yapılacağını ustalar bilmezler. Hatta birçok müteahhit ve inşaat mühendislerinin de pek ilgili olduklarını söyleyemeyiz. Deprem vergisi adı altında toplanan paraların ilgili yerlere harcanmadığı van depreminde görüldü. Bu yüzden ayrı bir fon da biriktirilerek Deprem Koordinasyon Kurulunun çalışmalarında kullanılabilir. Denetimleri zaten her 7-8 yılda deprem oluşumunda kendiliğinden yapılır.
ÖNERİLER
1 / Bekir CANDAN: Deprem simülatörü ilk basamak oluşturacak şekilde ilimizde kurulabilir. Ve burada ilköğretimden itibaren, herkese ve her yaş kesimine; deprem gerçeği eğlendirirken öğretilebilir.
ORTAK SONUÇ (Deprem similatörü hayata geçirilmelidir.)
1 / Ortak görüş: Deprem simülatörü ilk basamak oluşturacak şekilde ilimizde kurulabilir.
2 / Ortak görüş: Türkiye bir deprem ülkesidir. Bilimsel çalışmalar ışığında yerleşim alanları belirlenmelidir. Ve yaşam alanları ile inşaatların yapımlarında deprem gerçeği göz önünde bulundurulmalı(malzemeler, işçilikler, mimari çizimler, şehircilik anlayışı, toplu taşıma ve ulaşım hizmetleri, iletişim alt yapıları, sanatsal yapılar, kanalizasyonlar, barajlar vb.) deprem gerçeğine göre yapılmalıdır. Var olan binalar tek tek incelenmeli ve risk haritaları çıkartılarak kentsel dönüşümler yapılmalıdır.
DEĞERLENDİRME
İLETİŞİM
SİVİL TOPLUM İLE
45 Sivil Topluma E-mail gönderildi. Toplantı lobisinde 3 TkMM broşürü verildi
MİLLETVEKİLLERİ İLE
5 milletvekiline e-posta gönderildi. Telefon açıldı. Fatih Han ÜNAL, İhsan ŞENER ile direkt görüşüldü. Diğerlerine danışmanları kanalıyla ulaşılmaya çalışıldı. Sonuç hiçbir ordu milletvekilinden OkMM toplantısına katılım olmadı.
MEDYA İLE
Ordu merkez ile ilçelerde bulunanlara ve ulusal basın temsilcileri ile ajans temsilcilerine; toplam 85 basın mensubuna e-posta ile bilgi verildi.
KATILIMCILARLA
E-mail ile tüm katılımcılardan konu istedik, 3 yanıt geldi, sonuç kasım toplantısı gerçekleşmiş oldu.
SONUÇLAR
TkMM ilkelerimiz videosu ile genel konuya ilişkin videolar gösterildi. Genel konu, yerel konu ele alındı.
DEĞERLENDİREN KİŞİ Cengiz KESKİN