YER: Ordu Belediye Konservatuarı
TARİH: 08.01.2011 – Cumartesi
KATILIMCILAR
DERNEK, VAKIF VE GİRİŞİMLER
1 / Fındık Üreticileri Koruma Derneği (Eşref Bayraktar – Başkan)
2 / Ordu İş Adamları Derneği(ORİŞAD) (Fatih Baş – Genel Sekreter)
MESLEK ODALARI
1 / Ordu Arı Yetiştiricileri Birliği(Ünal Özyurt – Başkan Yrd.)
SENDİKALAR
1 / Demokrat Eğitimciler Sendikası(Bekir Candan – İl Temsilcisi)
KANAAT ÖNDERİ VE BİREYLER Katılım Yok
GOZLEMCİLER Katılım Yok
KATILAN MİLLETVEKİLLERİ Katılım Yok
BELEDİYE BAŞKANLARI Katılım Yok
MESAJ YOLLAYANLAR
1/ Ertuğrul Günay (AKP)
DİĞER KATILIMCILAR Çeşitli sivil kuruluşlardan ve halktan toplam 1 izleyici/gözlemci katıldı.
MEDYA Katılım Yok
MODERATÖR Cengiz KESKIN, Eğitimci
KONULAR
GENEL KONU: Siyasette ve toplumda üslup
YEREL KONU: Yerel Sivil Toplum Örgütlerinde işbirliği eksikliği
KONUŞULANLAR
1/ Eşref Bayraktar: Siyasette ve toplumda üslup çok önemlidir. Bilhassa siyasetçiler Türkiye de rejimin teminatlarıdırlar. Siyasi partilerin başında bulunan liderler vatandaşın huzurunda, topluma seslenirken: anlayışlı, düzgün ve kendilerine yakışır şekilde seslerini duyurmaya iç barışı daha çabuk yakalamak adına mecburdurlar. Bugünlerde siyasetçilerin üslupları tamamen yanlış yöndedir. Toplumun sokak ağzı ile bir siyasetçinin konuşması yanlıştır. Toplumun eğitim seviyesi ortadadır. Siyasi liderlerin eğitim seviyeleri ve aldıkları kültür de ortadadır. Sonuçta onlarda uzaydan gelmediler. Bu toplumun içinden çıktılar ama çok ağır ve zor bir görev üstlendiler. Sorumlulukları var. Yol göstermek ve çözüm üretmek zorundalar. Bunu da yaparken halkın anlayacağı dilden konuşmaları gerekir. Fakat bu hiçbir zaman belden aşağı, bayağı ve küfür tarzında olmamalıdır. Siyaset yapanlar kendi aralarında ve siyasetçilerin vatandaş ile konuşmalarında, aile ve kişilikleri üzerine çirkeflik halinde üslup olmamalıdır. Televizyon programlarında da siyasetçilerin birbirlerine karşı üslupları kötüyse yayınlanmamalıdır. Ama onlar reyting için her yolu mubah sayıyorlar. Yemek yarışmasından tutunda magazin haberlerine kadar hep aykırı üsluplar var. Bu halk özellikle eğitilmek istenmiyor gibi sanki.
Yerel sivil toplum örgütleri tabi ki bilinçli kadrolardan oluşmaktadır. Kendisini yenilemeye taraftar dahi bulamamaktadır. Ancak bulunduğu yerde kendisini göstermektedir. Nasıl? STK adıyla! İcraat yok, eylem yok ama bir STK ismi ve başkan adı var. Nedir bu? STK iş yapma konusunda ekonomik olarak zayıftır. Çünkü üyeler aidatlarını ödemez veya yardım etmezler. Üyelerin de ekonomik gelirleri sorgulanmalıdır. Bir de öncelikleri vardır. STK onun için hangi önceliktedir. Kişiler hep kendi çıkarlarını hesaplıyor, toplumun değil! Ülkemizin bugün STK açısından yetersizliği bundandır. Her şey birbiriyle bağlantılıdır.
2 / Fatih Baş: Memleket sevdalısı olduğumuz gibi üslup ustası da olmalıyız. Taraflı tarafsız siyasette birbirimize saygımız yok. Eleştirende, eleştiriye maruz olanda (her ikisi de) sokak ağzı ile konuştuğundan bunun halka yansıması da dostlukların bozulmasına neden olabiliyor. Siyasilerden özellikle ricamız üsluplarını düzeltmeleridir. Milletin iradesine saygı duymalarıdır. Siyasiler millet adına konuştuklarını hiçbir zaman unutmamalıdır. Toplumda üslup: toplumun içinde bulunduğu koşullar, eğitim ve kültürü ile bağlantılıdır. Okuyandan çok izleyen (TV) bir toplum olduğumuz ortadadır. Bununda sebep sonuç ilişkisi önemlidir. Yapılması gereken bellidir. Üslup konusunda herkesin ve her kesimin özenli, dikkatli olması ve seçici davranmasıdır.
Yerelde STK’ları bir araya getirmek ve birlikte hareket etmek çok zor. Neredeyse hiç yok gibi. Yeni sivil toplum platformu bir birliktelik yapıyor. Bu da yetersiz bir kesimi içeriyor. Ve diğer kesimi dışlıyor gibi algılanıyor. Bunun için her kesimin kendisini ifade edebilmesi için TkMM’yi bulunmaz bir nimet olarak görüyorum.
3 / Ünal Özyurt: Siyasilerimiz toplumun istediği, arzuladığı dili kullanmayı marifet sayar oldular. Kim daha agresif konuşursa beğeni topladığı sanılıyor. Uzlaştırılmak istenen toplumu demagoji ve başkalarına saldırarak yönlendirip asıl gündemi saptırıyorlar. Doğru olmayan bu yaklaşım halk arasında da bazen benimsenirken bazen de yüksek oranda olumsuz yönde eleştiriliyor. Toplum gereksiz yere ayrıştırılıyor, gerginleştiriliyor, öfkelendiriliyor. Doğru bulmuyor ve tasvip etmiyorum. Liderler sokak ağzı üslubunu kullanmamalıdır.
Yerelde ve genelde: Asıl yönetenlerin uzlaşmaz tavrı, sivil toplum örgütlerini de etkilemiştir. STK’ların temsil ettiği kitlelerin sorunları objektif olarak belirlenirse uzlaşılacak asgari müşterekler bulunabilir.
4 / Bekir Candan: İnsanların birbirleriyle iletişiminin ana unsuru olan konuşma ve onun ifade tarzı olan üslup bir anlamda kişiyi tanımlar. Kendine mahsusu ifade tarzı olan üslup aslında o kişi demektir. Kişinin eğitimi, yaşadığı çevre, kültürel altyapısı, görgüsü, bilgisi ve kişiliği ifade tarzına yansır dolayısıyla üslubunu belirler. Toplumumuzda günlük konuşmalar maalesef sokak ağzı diyebileceğimiz bir yapıda. İnsanların herhangi bir konuyu aktarmalarında küfürlerle örülmüş bir dil kullandığına tanık oluyoruz. Eğitimlisi veya eğitimsizi olsun, nesillerin aynı üslupta konuştuklarına tanık oluyoruz. Bireyin eğitim ve kültürel yapısı konuşulanların bilgiyle çoğaltılmasını oluşturuyor. Gençlerimizin kendi aralarındaki konuşmaları hiç de iç açıcı değil. Bizler yeni nesli nezaketsiz yetiştiriyoruz. Gençler aile ve çevre ortamının etkisinde, bazen bu faktörlerin de dışında kalıp, kaba saba oluyorlar. Çağımızda, üslubu düzgün nesiller olmasını beklemek çok doğal ancak bir yerlerde bir eksikliğin olduğunu bu durumu genelleştiremediğimizden anlayabiliriz. Siyasetçide bu toplumdan çıktığına göre, toplumun yapısı siyasete de yansımış görünüyor. Her mesleğin kendi ifade tarzı olabildiğine göre siyasetçinin de tarzı üslubuna yansıyor. İnsanlar önemsediği ideolojiyi anlatırken ayrı üslup, savunurken ayrı üslup sergiliyor. Ve ideolojisini anlatırken, oldukça nazik bir dil kullanırken karşı tarafın düşüncelerini eleştirirken iş çığırından çıkıyor. Bu durumu kahvedeki konuşmalarda da sohbet ortamında da görebilirsiniz, siyaseten yetişmiş olduğunu düşündüğümüz politikacılarda da görebilirsiniz. Dünyada kuralların ve kurumların geliştiği toplum yapıları saygıyı oluşturabilmiş. Ve Siyasi kültürü bizden çok önce oluşturan ülkelerde, bizim gibi yeni demokrasi ülkelerine göre durum daha iyi diyebiliriz.
Ordu da sayıları yüzleri bulan sivil toplum örgütü olmasına rağmen işbirliği içinde oldukları söylenemez. Aynı kulvarda yer alan sivil toplum örgütleri aidiyet hissettikleri grubun temsilcileri gibi davranmaktadır. Ortak konularda ise her kesim temsilcileri daha sivil toplum organizasyonu olan siyasi parti gruplarının etkisiyle ortak akıl oluşturamıyor TkMM gibi paylaşım toplantılarında bile sivil toplum temsilcilerinin katılım ilgileri yeterli değil. Hatta katılan STK temsilcileri, karar alma ve uygulama süreci olmayan bu toplantılarda işbirliği oluşturamıyor. Farklı düşüncelerde olmaları pek tabiidir ancak herkes benim doğrularım daha geçerlidir anlayışı nedenliyle zıtlaşmalar yaşanabilmektedir. Yerel STK’lar yerelde ki faaliyetleri organize ettiğine göre bu kadar dar alanda daha aktif hareket etmek yerine bir boş vermiş içindeler. Yani birçoğu işlevsel olmayan tabela örgütleri durumundadır. Bence toplumsal bilgi ve kişilerin dinamik yapıları aslında bu tür örgütlenmeleri dizayn edebilecek seviyededir. Batıda STK’lar sayısal bakımdan, üye sayısı açısından ve etkinlikleri yönünden ülkemizden çok ileridedir. Bizler rahatlıkla aradaki farkı kapatabiliriz. Herkes şikayet ediyor ancak çözümü başkalarından bekliyor. Bizler tartışmalara bilek güreşi anlayışıyla bakıyoruz, bu durumda bilgi paylaşımını ve birlikte hareket etmeyi engelliyor. Ekonomik etkenler STK etkinliğini etkiliyor. Güçlü ekonomik yapısı yoksa uzun süre varlığını sürdüremiyor. Hatta bir çoğunun ofisi, tabelası bile bulunmuyor. STK’lar insanların sosyalleşme yerleridir. Ve faaliyetlerini yapabilecekleri bir tesis bulunmuyor. Sanırım mekan sorununu çözmek hizmet üretenlere kalıyor.
4 / Cengiz Keskin: Üslûp: Konuşmacının duygu, düşünce ve bilgilerini karşı tarafa aktarmada, değişik yollar kullanmasıdır. 1.Sade Üslûp: Doğal ve açık anlatım özelliğine “sade üslûp” denir. Bu üslûpta uzun ve süslü sözler, gösterişli parlak hayaller yerine; kolay, anlaşılır bir tarz esastır. Kolay ve pratik öğretmek, eğlendirmek, sade üslûbun niteliklerindendir. 2.Yüksek üslûp: Düşünceler ve duygular çok yüksek, sanatlı ve görkemliyse bu tür anlatıma “yüksek üslûp” adı verilir. Bu üslûpta kelimeler, seçkin ve parlaktır. Sade ve kolay anlaşılan cümleler yerine İmajlara ve söz sanatlarına dayalı ifadeler kullanılır. Yüksek üslûbu kültürlü insanlar anlarlar. 3. Karışık üslûp: Herkesin anlayacağı nitelikteki anlatım özelliğine de “karışık üslûp” denir. Bu tür söyleyişte sade ve yüksek üslûbun karışımı görülür. Bu üslûbu her sınıftaki insan anlayabilir. Üslup konusunda toplumsal mutabakatın sağlanması gerekir. Medyanın özellikle televizyon kanallarının tartışma programları başta olmak üzere, üslup üzerinde etkin rolü vardır. Siyasi parti liderleri kitlesel eğiticilerdir. Ve model durumundadırlar. Liderler tasvip edilmeyen sokak ağzı kullanmamalı ve özellikle belden aşağı çağrışım yapacak, hakaret içerecek üsluptan uzak durmalıdır. "Akıllı insan, düşündüğü her şeyi söylemez; ama her söylediğini düşünür."(Aristoteles) "Akıllı konuşur, çünkü söylemek istedikleri vardır; aptal konuşur, çünkü kendisinin bir şeyler söylemek zorunda olduğunu sanır."(platon) “Kulağımızla işitir; zihnimizle dinleriz.” “Konuşma sentez, dinleme analizdir.”(İtalyan atasözü) “Ne kadar bilirsen bil, söylediklerinin değeri karşındakinin anlayacağı kadardır.”(Mevlana). Üslup üzerine milli eğitim bakanlığı, RTÜK ve YÖK tarafından bir çalışma yapılması, okullarda ve üniversitelerde bu konu üzerine mutlak surette durulması gerekir. Siyasi parti liderleri, modern ve çağdaş liderlik ilkelerine uygun hareket etmelidir.
Ordu da yaklaşık bin dernek, onlarca vakıf var. Tek ortak noktaları Ordu olmasına rağmen bir araya gelip ortak bir çalışma sergilemiş değiller. Bunun en büyük nedeni ekonomiktir. Sonra hoşgörü eksikliği ve tahammül edememedir. Ayrıca yüzde sekseni tabela ve belge üzerinde kalmış, aktif değildir. Bir kişinin şu veya bu sebeple söz söyleyebilmek, ekonomik çıkar elde edebilmek adına yapay olarak oluşturmuş olduğu STK‘lar da vardır. Ordu ili sevgisini, milliyetçiliğini ve ekonomik, kültürel kalkınmasını sağlayabilmek adına STK’lar bir araya gelmelidir. Özellikle “Bize her yer Ordu “ diyebilmek için farkındalık eğitim ve yayımlarına gidilmelidir. Avrupa ve Amerika’dan sonra Türkiye’de de etkili bir güç odağı haline gelmeye çalışan Sivil Toplum Kuruluşları (STK); yasama, yürütme, yargı ve medyadan sonra “beşinci güç”, kamu ve özel kesimden sonra “üçüncü sektör” olarak tarif edilmektedir. Bu açıdan etkinliği oldukça artan STK’ların örgütlü katılımı sağlamadaki başarılı çalışmaları yerel yönetimlerin gündeminde önemli yer teşkil etmeye başlamıştır. Bu nedenle son yıllarda yerel hizmetlerin yerine getirilişinde daha çok katılım ve yönetişim gündeme gelmiş, sivil toplum kuruluşlarına maddi – manevi katkı sağlanmaya çalışılmıştır. Gelişmiş ve AB ülkelerinde STK etkinliklerinin desteklenmesi için belediyeler bütçe oluşturmaktadır. Devlet il özel idaresi veya belediye bütçesinde böyle bir kalem oluşturulmalıdır. Bunun için gerekli kanun çıkartılmalı ve STK’lar desteklenmelidir. Gelişmiş ülkelerde STK’lar; yerel hesap verilebilirliğin güçlendirilmesi, yerel hizmetlerin kullanıcılara ulaşması ve tertip/düzen açısından başarıya ulaşılması için anahtar bir konum teşkil etmektedir. Yerel yönetimler bulundukları yerde daha iyi hizmet verip gerekenleri yapabilmeleri için sivil toplum kuruluşlarının uzmanlık alanlarından ve girişimlerinden faydalanmaktadırlar. Ordu da, İçersinde en az 150-250 kişilik toplantı salonu, tam teknolojik donanımlı(bilgisayarlar, sunum cihazı, akıllı tahtası vb.) eğitim sınıfları, kafeteryası, idari birimleri bulunan araç park alanı oluşturulmuş modern Sivil Toplum Geliştirme Merkezine ihtiyacımız var.
ÖNERİLER
1 / Cengiz KESKIN, Ordu Sivil Toplum Geliştirme Merkezine ihtiyacımız var. Belediye bütçelerine STK destekleme kalemi konulmalıdır.
ORTAK SONUÇ
1 / Ordu Sivil Toplum Geliştirme Merkezine ihtiyacımız var.
2 / Belediye bütçelerine STK destekleme kalemi konulmalıdır. Bunun için Kanun çıkartılmalıdır.
DEĞERLENDİRME
İLETİŞİM
SİVİL TOPLUM İLE
40 Sivil toplum kuruluşuna e-mail duyuru yapıldı. Toplantı lobisinde TkMM hakkında oluşturulmuş olan www.TkMM.oRg tanıtıldı.
MİLLETVEKİLLERİ İLE
Ordu Milletvekillerine e-posta ile bildirimde bulunuldu.
Ertuğrul GÜNAY, Kültür ve turizm bakanı Web_Fono ile telgraf günderdi.
“OkMM olarak düzenlediğiniz toplantıya ilişkin davetinize teşekkür ediyor, başarı dileklerimle tüm katılımcılara selam ve sevgilerimi sunuyorum”
MEDYA İLE
Yerel ve genel medya mensuplarına e-posta ile bildirimde bulunuldu.
KATILIMCILARLA
E-mail ile tüm katılımcılardan konu istedik, sıfır yanıt geldi.
SONUÇLAR
TkMM ilkelerimiz videosu ile genel konuya ilişkin videolar gösterildi.
DEĞERLENDİREN KİŞİ Cengiz KESKİN, OkMM Hamalı
05.02.2011 Ordu kMM Toplantı Tutanağı
previous post