YER: Muş Ticaret ve Sanayi Odası Toplantı Salonu
TARİH:02.03.20013
KATILIMCILAR
DERNEK, VAKIF VE GİRİŞİMLER
1/İHD (Saim Atılgan-Başkani)
2/HDK (Robin Erdenci-Delege)
3/Hayalim El Sanatları Derneği (Zübeyde Türüt-Başkan)
4/Teknikerler Birliği ( Mehmet Işık-Temsilci)
5/MKSM Koop. ( Kasım Sığınç-Başkan)
MESLEK ODALARI
SENDİKALAR
1/Eğitim-Sen (Ayşegül Duman- Kadın Sek)
2/Tes-İş sendikası (Ramazan Erdenci-Şube Başk.)
3/Eğitim-Sen (Abdurrahman Ünal-Üye)
KANAAT ÖNDERİ VE BİREYLER
GOZLEMCİLER Katılım yoktu
KATILAN MİLLETVEKİLLERİ Katılım yoktu
BELEDİYE BAŞKANLARI Katılım yoktu
MESAJ YOLLAYANLAR
DİĞER KATILIMCILAR
MEDYA
1/Necdet Yentürk (DİHA)
2/Bedrettin Çakmak (TRT Haber)
MODERATÖR Nurcan Çetinbaş
KONULAR
GENEL KONU: Kadına Yönelik Şiddet
YEREL KONU: Madde Bağımlılığı
KONUŞULANLAR
Nurcan Çetinbaş: Öncelikle kadına yönelik şiddetten kastımız nedir tanımı nasıl yapılmalıdır üzerinden gidersek “Kadına yönelik şiddet, ister kamusal, ister özel yaşamda meydana gelsin, kadınlara fiziksel, cinsel ya da psikolojik zarar veya acı veren ya da verebilecek olan herhangi bir cinsiyet-temelli şiddet eylemi…veya… bu tür eylemlerle tehdit etme, zorlama ya da keyfi olarak özgürlükten yoksun bırakmadır.” Bizim ülkemizde genelde şiddet mor göz yada kırıklar olarak algılanıyor. Toplum şiddeti o kadar normalleştirdi ki, babası annesini, abisi yengesini, komşusu karısını döverken gören çocuk büyüdüğünde aynısını uyguluyor.
Türkiye’de ki kadın hareketlerinin çok önemli bir rolü var. Kürt özgürlük hareketi kadın hareketini buralara kadar getirdi söylemine katılmıyorum elbette ki çok büyük katkısı oldu hatta en büyük destek Kürt özgürlük mücadelesinden geldi ama Türkiye’de ki kadın hareketi bu mücadelenin öncüleridir ve bu uğurda canla başla çalıştı/çalışmaktadır. Geçmiş tarihe baktığımızda da Che Guevara gibi devrimciler bile biz devrimimizi yapalım kadın meselesini sonra hallederiz denildi. Kürt özgürlük hareketinin kadına kota uygulaması, kadına şiddet uygulayan kişinin partide siyaset yapamaması, eş başkanlık sistemi gibi çok iyi adımları var. Şiddeti uygulayan erkeğin sağcısı, solcusu, demokratı, dincisi, okumuşu yok her türden erkek şiddet uygulayabiliyor. En yakın örneği oyuncu Ali Sürmeli eski sevgilisinin çalıştığı tiyatroyu basıyor orda yumurta fırlatıp küfrediyor. Tabi şiddetin bu kadar yaygın olması ve cezasız kalması var olan devlet yapısının büyük bir etkisi var. Hükümet kadını aile içinde değerlendiriyor. Evlilik danışmanlıkları veriyor evlilik danışmanlığını verirken kadına sen iyi anne, iyi eş, iyi aşçı olmalısın diyor yani toplumsal cinsiyet rollerini besliyor. Sonrasında Başbakan da diyor ki kadın 8 yerinden bıçaklanıyor bunu yapan adam serbest bırakılıyor bunu anlamıyorum. Anlamak için anlamaya çalışmak gerek. Son 5 yıl içinde kadına yönelik şiddet oranları yüzde bin beş yüz arttı. Bunun faturasını sadece hükümete kesmek doğru olmaz kalıplaşmış roller var bu roller değişip dönüşmeden şiddet devam edecek. Kadına edilgen roller yüklendikçe çiçek, gül muamelesi yapıldıkça erkeğe de yiğitlik, aslanlık, çınarlık verildikçe maalesef ki bu böyle devam edecek. Çalışan kadın bankamatik kartını kocasına vermek zorunda bırakılıyor. İş hayatına dahil olmuş kadınların emeğinin sömürülmesine devam edilmektedir. Genel olarak dinlere baktığımızda kadını korunması kollanması gereken bir cins olarak tanımlamakla beraber onları ikinci sıra da da bırakıyor bizler çok iyi biliyoruz ki dinler bizlere erkekler tarafından aktarıldı bu aktarılma yapılırken işlerine gelen şekilde aktardılar. Ben özellikle İslamiyet’in kadınlara çok iyi haklar getirdiğini ve kadın erkek arasında herhangi bir ayrımcılık yapmadığını düşünüyor araştırdıkça da bunun doğru olduğunu görüyorum. Türkiye’de İslamcı feministler dini yeniden gözden geçiriyor ve araştırıyorlar. Kadına karşı şiddet uygulayan, tecavüz eden, istismar eden erkekse ben erkek değilim diyen erkeklerin oluşturduğu ‘Ben erkek değilim inisiyatifi’ var burada bulunan STK temsilcilerini bu inisiyatife davet ediyorum.
Ayşegül Duman: Biz Kesk’li kadınlar olarak kadın bakanlığımızı geri istiyoruz. Bakanlığın ismini değişmesinin uygun olmadığını bir çok kez dile getirdik. Yeni çıkan yasaya ve uygulamaya baktığımızda kadını aile içine almaya çalışıyorlar. Medya ve çizgi filmler şiddeti öğretiyor. Pepe diye bir çizgi film var orda kadınların var olan rollerini besleyen ve kadınlarla ilgili yanlış mesajlar veriyorlar. Erkek egemen zihniyeti besliyor. Başbakan 3 çocuk 5 çocuk yapın diyerek kadının doğurganlığı üzerinden gitmesi ve kadının doğurma özelliği dışında başka bir kutsallığı yoktur demesi kadını toplum nezdinde değersizleştiriyor. Kreş yardımı deniliyor kreş yardımı nedir ya bu kelime oyunlarına dikkat etmek gerekiyor ne yardımı kreş haktır, çocuk yardımı deniliyor bi biat kültürü oluşturuluyor.
Kasım Sığınç: Az önce izlediğimiz videoda da gördüğümüz üzere konu çok köklü. Şiddet meşrulaştırılıyor. Çözüm konusunda zihniyet değişikliğine ihtiyaç var. Bunu sağlamanın yolunu aramak gerekiyor. Bu zihniyet değişikliği gerçekleşmeden aile bakanlığın da değişmez, çok iyi kanunlarda çıksa netice itibari ile hayata geçmez. Zihniyet değişikliği için camilerde Cuma namazlarında imamların söylemleri genelde Çanakkale yada başka bir sürü şeyden söz ediyorlar ama kadına yönelik şiddet ve kadının hakları üzerine vaazlar verilse eminim çok etkili olacaktır. Köylerde kırsal alanlarda kısaca varoş denilen yerlerde yaşayan kişilere kadın erkek eşitliği üzerine eğitimler verilmeli. Okullarda toplumsal cinsiyet mi denir kadın haklarımı denir artık bu konular hakkında ders konulmalı. Bu derslerin zorunlu olması gerekiyor. Hemen değişeceğini söylemiyorum ama zaman içinde etkisi büyük olur. Bu değişiklikler olurda biz bize sunulan erkeklikten vazgeçer miyiz bilmiyorum ama bizden sonra ki kuşaklar umarım bu rahatlığı yaşar. Toplum erkeklere de toplum çok büyük sorumluluklar yüklüyor hep benimsin, bana aitsin, ben kollarım ben bilirim diyerek sağlıklı düşünemiyorlar. Dolayısıyla sonraki nesillerin çok daha iyi olacaktır. Az önce Nurcan hanımında itiraz ettiği gibi kadınların naif ve bir çiçek olarak görülmesi sorunludur tamam kadınlar çiçek olarak kalsın da bize hep kadının korunması gereken bir erkek tarafından yardıma ihtiyaç duyan bir cins olduğu öğretildi. Sen erkeksin sen mükemmelsin diyerek bizleri daha çok egemenliğe ittiler. Kadın seni tamamlar debildi çünkü senin kaburga kemiğinden yaratıldı. Adam profesör de olsa şiddeti uygulayabiliyor çünkü profesörler de toplumsal cinsiyet üzerine eğitim almıyorlar. Eskiden 8 Mart’a bölgede bu kadar ses getiren kutlamalar yapılmıyordu.
Mehmet Işık: Kadınlara yapılan her türlü şiddeti lanetliyorum. ( Mart dünya kadınlar gününü kutluyorum. Orjin İslam dediğim gerçek İslam kadına şiddeti men ediyor. Aslında şiddeti kime karşı işlemiş olursa olsun şiddeti işleyen kişi hala elhamdülillah ben Müslümanım diyeni İslamiyet men etmiştir. Biz şiddetin önüne geçmeliyiz kangren haline gelen bir konudur. Tek bir kurum tarafından halledilmesi mümkün değil bütün kamunun STK nın el ele verip haftada bir toplanılıp bu konu ile ilgili çalışmalar yapmalıyız. Sosyal konularda şiddetten vazgeçiliyorsa bunun üzerinde çalışmalıyız. Kürt özgürlük hareketinin kadınların özgürleşmesi yolunda çok ciddi çabaları oldu. Kadını kadın konumuna getiren Kürt özgürlük mücadelesi olmuştur bunu da dile getirmek gerek.
Ramazan Erdenci: Bir meseleden yola çıkmak istiyorum; Efsaneye göre o dönemde bütün hayvanlar konuşuyorlarmış. Bir öküzün sahibi öküze sürekli eziyet ediyormuş öküz bu adam sürekli bize eziyet ediyormuş ne Hz. Musa’yı ne Hz. İsa’ ne de Hz. Muhammed’i tanımıyor eğer bu adamın dinlerden haberi olsaydı bize bu kadar eziyet etmezdi. Bakıyoruz her yerde hakaret, zülüm, şiddet almış başını gidiyor. Kadınlar özel bir taarruz altındalar. İslam’da bir insanı öldürmek bütün insanlığı öldürmek gibidir. Ama biz bunları bile bile annemizi, bacımızı, komşumuzu öldürüyoruz. Biz kadınları namus adına kadınları öldürüyoruz peki namussuz oğlu namussuz sen gidip namussuzluk yaptığında neden cezasını çekmiyorsun. Namusumu temizledim deyip kadını öldüren adam kahraman ilan ediliyor. Kardeşimiz namussuzluk ettiğinde onu cezalandırmıyoruz ama kadın olsa, kız olsa cezası hemen verilir. Adamlar dışarda istediklerini yapıyorlar yiyorlar, içiyorlar, geziyorlar ama eşlerini bir gün bile yemeğe çıkarmıyorlar.
Robin Erdenci: Kadın erkek dönemini değerlendirmek için çok geçmişten bakmak gerekiyor. Matriarkal dönemde kadının egemen olduğu savaşların olmadığı, yerleşik hayata geçen insanların huzur içinde yaşadığını biliyoruz. Sonrasında erkeklerin beden gücünü kullanarak avcılık yeteneklerinin farklı yerlerde farklı koşullarda erkek bedeni üzerinden giden ve bu beden gücünü savaşta kullanan, dışardan ganimet getirdikçe rolünü arttıran ve zaman içinde erkek egemenliğini oluşturdu. Bu gücü kadının üzerinde de şiddet kullanarak test ediyor. Sömürü düzeninin geliştiğini görmek gerekiyor. Aile içi şiddetin artmasının kaynağı kendisini keşfedememiş, insanlık duygunu geliştirememiş, kendi içine doğru yolculuk yapamamış, eksikleri ile yüzleşememiş kendi eksikliklerini baskılamak için en yakınındaki insana şiddet uygulayarak bastırmak istiyor. Hem fiziksel müdahale ile dövme, yaralama, öldürmeye kadar giden fiziksel şiddet çok yoğun bir şekilde karşımıza çıkıyor. Şiddeti sadece fiziksel olarak algılamamak gerek duygusal şiddet ve psikolojik şiddette var. Benim kızım 12 yaşında sabah kızımla kadına yönelik şiddet konusunda sohbet ettik kızım ‘Peygamber efendimiz kadına zulmetmeyin şüphesiz kadına şiddet uygulayan bunun hesabını kıyamette ödeyecektir.’ Demiş dedi. Dolayısıyla dinler tarihinde de her ne kadar kadına erkeklere verdiği kadar hak vermese de dinlerde kadınların korunması gereken, naif, kırılgan varlılar olarak tanımlamakta ve kadını koruma altına almaktadır. Bu mesajlarda dikkate alındığında kadına yönelik şiddetin olmaması kadınlarında erkekler gibi sosyal hayata dahil olması gerektiği, ekonomik olarak kendi ayakları üzerinde durması gerektiği ile ilgili mesajlar var. Kadın bir erkeğin sahip olduğu bir araç gereç değil. Toplumdaki namus algısı namusun erkeğe ait olduğu yönünde kadının namusu kendisine aittir. Biz bunu söylediğimizde tepki ile karşılaşıyoruz. Namuslu çizgi denilen şey nasıl bir çizgi ise bana göre insanların cinsiyeti ile değerlendirilebilen bir şey değil. Gençlerle bunu konuştuğumuzda birazda öğrenmeye açıklarsa bunu zaman içinde anlıyorlar. Mesela siyasetçilerin önemli bir rolü var tecavüz sonrası hamile kalan kadın doğursun biz bakarız diyen bir bakan olursa tecavüzün meşrulaşması da olağan hale gelir. Başbakanın da buna yakın söylemleri var kürtaj katliamdır gibi. Şimdi tecavüz mağduru bir kadın 9 ay boyunca istemediği bir çocuğu içinde taşıma ve onun sonrasında karşılaşabileceği muhtemel sonuçlarla kadınlar baş başa bırakılmaktadır. Kadınlar ne kadar özgür olursa hayatı o kadar iyi yaşar bu bizlerinde işine gelir. Kadın erkek arasındaki ilişki dengesizliğinin mağdurlarından biriyim. Kadını bir meta gibi gören bir sürü ölçüsüz egolarını kadın üzerinden giderilmeye çalışması üzücüdür. Kadına şiddet uygulayan, tecavüz eden erkekse ben erkek değilim. Kadınların mücadelesini ortaklaşması gerektiğini düşünüyorum. Şunu özellikle belirtmek isterim benim kadın algımı Kürt özgürlük hareketinde aldığım eğitimler sonucu evrildi ve olumlu yönde değişti.
Saim Atılgan: Aslında arkadaşlar çok şeye değindi tamamlamak babında birkaç cümle kuracağım. Binyıllardır erkek egemen sistemin biz erkeklere kattığı erkek egemen bakışı ve algıyı bazılarımız işine geldiği gibi kullanıyor. Bunu tartışmalardan evet dinler, inançlar açısından baktığımızda belki pozitif anlamda feminist dinlerin kadınlara verdiği olumlu hakları biraz daha göz önünde bulunmasını sağlamak oradan yararlanmak doğru bir yaklaşım olabilir. Geleneksel yapımızda kadını iyi yerde tutan örnekleri de gündeme getirmek olumlu yönlerini kullanmak gerektiğine inanıyorum. Bunlardan öte bizlerin bu sorunları evrensel değerler üzerinden ele almamız gerekir. Kurumlara, bireylere düşün görevler neler olur. Bir takım uluslar arası anlaşmalarda kadına yönelik şiddetin önlenmesi din, dil, ırk, cinsiyet, cinsel yönelimine bakılmaksızın haklar bakımından eşit olduğu yazılmaktadır. Anayasamızda da var uygulamakta sıkıntı çekiyoruz. Devlet baba zihniyeti ile bu sorunun üstesinden gelemeyiz bir bakanlık ismi bile belirlenirken erkeklerin istediği isim konuluyorsa burada bizim durup düşünmemiz gerekiyor. Bence kadın örgütleri bu işlerin öncülüğünü yapmalı tabi İnsan hakları dernekleri olarak yada diğer STK’lar olarak destekleyici olacağız. Zihniyet o kadar yanlış ki milli eğitim kitaplarında bile kadını mutfağa konumlayan erkeğe araba yıkatan roller veriyor. Bu anlamda bir reform başlatılacaksa buna eğitimden başlamak gerekiyor.
Zübeyde Türüt: Bireylerin şiddete meyilli olmasının sebebi aileden aldığı eğitimlerdir. Kültürümüzün çok ciddi etkisi var. Biz kız çocuğuna gittiğinde kocana şöyle davran böyle ol diyoruz gittiği ortama da uyum sağlamak zorunda kalıyor. Kürt’ler kadınlara çok önem veriyor. Kadını benimsiyor söylemlerine önem veriyor. Şiddeti sadece eğitimsiz insan uygulamıyor.
Necdet Yentürk: Kadınlardan söz ederken ilk olarak inançtan başlanıyor. Hz. Havva ve Hz. Adem üzerinden başlarsak. Hz. Havva Hz. Adem’in kaburga kemiğinden yaratıldı gibi hurafeler var oysa ki sadece bir örnek verilmiştir, kadının erkeğin sol kaburga kemiğinden yaratılması meselesi burada sadece kadının inceliğine değinilmiş düzeltilirse kırılır, çok eğilirse kırılır mesajını veren bir ayettir. Bunun yanlış şekilde lanse edilmesi alim insanların eksiğidir. Allah’u Teâlâ’nın Hz. Meryem’e verdiği kutsallık Hz. İsa’yı tek başına büyütmüş o dönemde kadınların tek başına neler yapabileceğini gösteren devrimci bir kadındır. Kuran’ı Kerim’de kadın çok iyi anlatılmıştır. Allah kadına kendi ismini vermiş insanın oluştuğu Rahim bölgesi. Prof. Dr. İhsan Eliaçık’ın mealinde her şeyi daha net görebiliriz. Peygamber efendimizin döneminde İslamiyet gelmeden önce kız çocukları diri diri gömülüyordu Efendimiz kızını omuzuna alıp Mekke sokaklarında geziyordu. Bu da kadına verdiği değerdir.
ÖNERİLER
1 /
ORTAK SONUÇ
Kürt sorunu konusunda son süreçte atılan adımların olumlu olduğu, Muş’ta ki STK’ların bu konuda barışa destek vermesi gerektiği konusunda ortaklaşıldı..
DEĞERLENDİRME
Sivil Toplum Kuruluşları ve katılımcılar birbirlerini dinledi. Siyasi temsilciler olmadığından toplantı düzenine uygun bir katılım gerçekleştirildi. M. Vekilleriyle tek tek görüşülmesine ve görevlendirilmelerine rağmen vekillerin katılmaması STK’lar tarafından hoş karşılanmadı. Mutfaktan milletvekillerinin katılımlarını sağlamaları konusunda çalışmalara devam etmeli. Farklı görüşe sahip olan STK temsilcilerinin gelmemesi eleştirildi.
İLETİŞİM
SİVİL TOPLUM İLE
Değerlendirme: a. Sivil toplum ile STK ve belediyeler ile toplam 115 kişiye SMS yolu ile bilgi verildi,
b. Milletvekilleri ile önce bilgilendirme mesajı gönderildi sonrasında telefonla 4 milletvekili ile görüşüldü,
c. Katılımcılarla daha önceden STK ile yapmış olduğumuz toplantıda yerel gündemimizi belirlemiştik
MİLLETVEKİLLERİ İLE
Bütün vekillerle görüşüldü ama katılımları olmadı.
MEDYA İLE
3 ulusal 8 yerel gazetelere mail ve sms yolu ile bilgilendirme yapıldı. 2 Ulusal gazete katılım sağladı.
DEĞERLENDİREN KİŞİ Nurcan Çetinbaş
02.03.2013 Muş kMM Toplantı Tutanağı
previous post