YER: Muş Ticaret ve Sanayi Odası Toplantı Salonu
TARİH:02.02.2013
KATILIMCILAR
DERNEK, VAKIF VE GİRİŞİMLER
1/Muş Kültür Sanat Merkezi ( Kasım Sığınç-Başkan)
2/İHD (Saim Atılgan-Başkanı/Sabahattin Göçmen-Üye)
3/Muş Kadın Derneği (Elif Çetinbaş-Başkan Yrd.)
4/HDK (Robin Erdenci-Delege)
5/Kariyer-Der (Y. Emre Seydanlıoğlu-Başkan)
6/Tuhadder (Ali Yıldız-Başkan)
7/Kamer (Necmiye Boz-Temsilci)
8/Tema (İhsan Aytemiş-Temsilci)
9/Miskad-Der (Mustafa Sinecem-Başkan)
MESLEK ODALARI
1/Ticaret Odası (Şehmuz Sinecem-Başkan)
2/Teknikerler Birliği (Mehmet Işık-Temsilci)
SENDİKALAR
1/Eğitim-Sen (Necmi Erol –Şube Bşk.)
2/Tes-İş sendikası (Ramazan Erdenci-Şube Bşk.)
KANAAT ÖNDERİ VE BİREYLER Katılan yoktu
GOZLEMCİLER Katılım yoktu
KATILAN MİLLETVEKİLLERİ Katılım yoktu
BELEDİYE BAŞKANLARI Katılım yoktu
MESAJ YOLLAYANLAR
1/ Muzaffer Sonduk, Şehmuz Solgun katılamayacaklarını bildirdi.
DİĞER KATILIMCILAR
MEDYA
1/TRT Bedrettin Çakmak
MODERATÖR Robin Erdenci
KONULAR
GENEL KONU: Öcalan Görüşmeleri
YEREL KONU: Muş’ta Yapılan/yapılacak olan HESLER
KONUŞULANLAR
1/ Kasım Sığınç: İlk kurşun atıldığından bu güne 30 yıl geçti. Zaman zaman çatışmalar durdu zaman zaman arttı. Fakat gelinen noktada bu savaş hala devam ediyor. Yaşım itibari ile bu süreçlerin tanığıyım. İnsanların doğuştan var olan hakları var ve insanlar bu hakları kullanmalı. Kimlik, kültürel haklar, anadilde eğitim ve kendi kendini yönetmek gibi haklar. Toplumlar insanlar 100 yıl önce birlikte yaşıyorlarmış. Demokratik ülkelerde çözüm noktası partiler oluyor. Bu günkü hükümetin bu konuyla ilgili büyük bir sorumluluğu var. Kürt sorunu yoktur demek başlı başına bir sorun. Görüşmeler karşılıklı yapılır tek taraflı görüşmeler yapılamaz. Ben yaparım, ben başlatır, ben bitiririm demesi süreci sıkıntıya koyar. Hükümetin saldırgan tutumu umudumuzu yitiriyor. Bu süreç hepimiz için hayati önem taşımaktadır
2/ Saim Atılgan: Milletvekillerinin bu toplantıya katılmamasını kınıyorum. Onların buraya gelmesi için baskı unsurları oluşturmalıyız. Sürecin hızlanması gerektiğinin altını çizmek isterim. 2012 yılında hak gaspı olay sayısı 200 yaralı, 11 yaralı, çatışmalarda 284 ölü, 2012 yılında İHD raporuna göre 21 bin 207 hak ihlali gerçekleşmiştir. Bu rakamları paylaşıyoruz ama sadece duyarlı STK temsilcileri ile konuşabiliyoruz. Bu sorunun çözüme ulaşması gerekiyor artık kaybetmeye tahammül edemiyoruz.
3/ Mehmet Işık: İmralı görüşmeleri Kürtlerin önemsediği bir süreç. Anadilde eğitim Türkiye’yi böler mantığının hala var olması beni umutsuzluğa düşürüyor. Çatışmaların ve tutuklamaların devam ettiği bir havada barıştan söz etmek havada kalıyor. 30 yıldır binlerce insanın hayatına mal oldu can kayıplarına tahammül kalmadı. Dünyada örnekler var bu örnekleri göz önünde bulundurmak gerek. En büyük sorunumuz olan ‘Kürt Sorunu’ ile ilgili AB uyum sürecinde olumlu adımlar atacağını bu sorunu çözeceğini iddia etmişti ama sonraki süreci tamamen kendi çıkarları doğrultusunda yönetti. En son Uludere katliamında da gördük üzerinden bir yıl geçmesine rağmen suçluların ortaya çıkarılmaması kamuoyunda büyük bir güvensizlik yarattı.
4/ Sabahattin Göçmen: Bu toplantıda bulunan arkadaşların hepsi duyarlı arkadaşlar. Şerafettin Elçi sadece Kürdüm dediği için tutuklandı. Şimdi bana Kürt sorunun silahla çözüleceğini söyleseler ben olmaz derdim ama 20 yıl önce sorsalardı silahsız olmaz derdim. 21. Yüzyılda silahlarla sorunların çözülmesi mümkün değil. Zaten hükümet yapamadığı her şeyin sorumlusu olarak terörü bahane ediyor. Hem hükümet hem de Kürt’ler bu süreci karşılıklı diyalogla çözebilir.
5/ İhsan Aytemiş: Milletvekillerinin bu toplantıya katılmamasını kınıyorum. İmralı süreci birçok davanın başlangıcı olduğu için ben bu süreci çok önemsiyorum. Bu gün bu sürecin önünü tıkamak isteyen kim olursa olsun bunlara kulak tıkamak gerekiyor. Barış süreci zorlu bir süreçtir karşılıklı fedakârlıklar yapmak gerekir.
6/ Necmi Erol: Görüşmelerin yapıldığını biliyoruz ama onun dışında neler oluyor bilmiyoruz. Gelinen sürecin heba olması Türkiye’yi karanlığa götürür. Bu süreci iyi değerlendirmek gerekiyor. Bir yerde bir isyan olduysa devlet isyan eden tarafın liderlerini çağırdı ve astı ya da ceza evine attı bu sürecin olumlu sonuçlanması için bütün katmanların bu sürece sahip çıkması gerek. Barış sürecine dair atılan adımlara biz çok çok büyük umutlara kapılmıyoruz ama televizyonda gördüğümüzde heyecana kapılıyoruz, bunu birçok arkadaşımda da gördüm. Demek ki iktidarın eli bu noktada güçlüdür, bu sürecin şeffaf gitmesi gerekiyor. Üstü kapalı tehditlerle çözüme gidilmez. İktidarın aklında gerisinde çıkarcı bir düşünce varsa kısa zaman içinde gerçekler ortaya çıkar. Bu sürecin müzakereye dönüşmesi gerekir. Dünyada ki örneklere de baktığımızda onurlu barış süreçleri müzakere ile yapılır. Milletvekillerinin bu toplantıya katılmamasını kınıyorum. Ancak bir görüşmenin süresiyle ilgili bir fikrimizi var ancak son 30 yılık Türkiye’de yaşayan atışmadan ve savaştan kaynaklı herkesin bir müfteriliği var yani. Türkiye’de işte hem halklar anlamında Kürt halkı hem Türk halkı diğer halklar işte sermaye kesimi dindarlar bir bütün olarak bir muhariple söz konusu ve artık bir bıkkınlık noktasına geldik. Bundan kaynaklı aslında hükümetin bir avantajı söz konusudur bu görüşmeler bu görüşmeler son 10 15 yıl belli dönemlerde yapılmış olsa da belki bu şekilde aleni görüşmeler yapılmadı. Bu görüşmeler anali bir şekilde görüşmeler ortaya çıkmadı yıllardır. Basın ve medyadan izlediğim kadarıyla böyle bir görüşme olursa bir infial olur durumu ortaya çıkmadı aslında herkesin bir şekilde bu süreci desteklediği ortaya çıktı. Hükümetin adı bu kadar güçlüyken aslında bu sürecin devamını artırmasında surecin müzakere everilmesiyle ilgili bir beklentimiz söz konusudur yeri geldiğinde sivil toplumların ilgili temsilcileri kanat önderleri bu süreci gerçekten devam ettirip müzakere dönüşmesi gerektiğiyle ilgili beyanlarda oldu. Hükümetin bunu dikkate alması gerekiyor ama şunu görüyoruz ki gerçekten var olan hükümet bu sonunu gerçekten iki eşit tarafın bir araya oturup bu sorunu müzakere etmekten ziyade bir ille diğerinin alt yapıya yönelik bir girişim olduğu görüyoruz. Bununla ilgili kaygılarımız var; ama belli bir girişim olsa var olan süreç gerçekten tıkanıp gidecek bu haber olacak Türkiye’nin gerçekten karanlık bir döneme gitmesi gerektirir. Nitekim bölgesel anlamda birçok anlamda değişim meydana gelmektedir. Diyelim Suriye’de değişim olacak Suriye’de farklı yapılanma olacak güneyde bir Kürdistan şekillenmiş yani… Türkiye aslında bir türlü bu sıkıntıları üzerinden atamadı. Bu Kürt fobisinden kurtulmadı işte; 20 milyona yakın Türk vatandaşı var halen bu fobiyle yaşamak zorunda kalıyor. Sanki yanı başında Kürtler hak elde ettiğinde bu ona zarar verecekmiş onun ulusal çıkarlarını zedeleyecekmiş fobisi söz konusu olduğu için. İşin aslında Kürtlerle bunu müzakere etmeyi de gündeme almıyor, nitekim aslında Suriye’yle ilgili belli bir yan başlık açınca önümüzdeki 8 Şubat müsavimle ilgili bir miting yapılacak. Gerçekten Kürtlerin yanında olmaktan ziyade adına özgür Suriye’yle ilgili bir kesim Suriye’yle ilgili sıkıntıların bitmesini istiyoruz.
7/ Kasım Sığınç: Milletvekillerini izlemek komitesi kursak desek ki milletvekilleri izleyen özelliklede iktidar durumundaki bizim iktidardaki milletvekillerimiz kaç tane yasa önerisi vermiş, kaç tane Muş’un sorununu meclis kürsüsüne taşımış bir bakanlıkla görüşme yapmış. Bir tane milletvekilimiz açıklama yapmış yerel gazetelere. Geldi kaç tane okul açtık Muşta eğitim bacası sanayidir. Dolayısıyla buraya bir sürü insan aldık bu kadar insan öğretmen olarak atandı ne oldu Muşun sorunu hallettik noktasına böyle basitleştiren Muş’un gelişimine sanayisine tanıtımına vs. içinden ciddi kişiler yetiştirecek bir potansiyel eğitim ortamı çıkması dönük ne tür hizmetler yapmıştır. Bunları sorgulayacak bu pratiklerini izleme komitesi kursak diyor. Acaba ne çıkacak bunun sonunda? Bil hassa sivil örgütleri olarak bununda yapmamız gerekiyor. Bizim adımıza orada bulunan muhalefetteki partiyi de izlememiz gerekiyor mecliste meclis başkanına ya da hangi milletvekilimiz Muş’un sorunlarıyla ilgilenmiştir
8/ Mustafa Sinecem: Her dönemde sade Kürtler olduğu bunun için mi bunlar böyle oluyor? Türkiye’de yaşayan her bireyin barışı istemesi gerekiyor. Hani Kürtlerin zor dönemler yaşadığı kadar Türklerin de zor dönem yaşadığı aşikâr; ama biz niye hep barışı istiyoruz? Ya da niye hep biz üsteliyoruz yani birazda onlar üstlense yani acaba hükümetin düşüncesi buda olabilir ya da mitin düşüncesi bu da olabilir. Kürt sol görüşü sivil toplum kuruluşları sol görüşlü partiler hep barış süresinde en önde yer alıyorlar. Acaba bunlar bizden çok mu istiyor ya da bunlar kendilerini ağırdan satma olayı mı oluyor? Türkiye’de özellikle her kesimin istemesi herkese iyi anlatılmasını istiyorum. Hükümetin derin devlet onları çok sıkı tutmasını bu süreçte görevleri birse iki yapmasını süreci baltalayacak olayların olmaması… Bir örnek vererek açıklamak istiyorum: kurtlar vadisi diye bir dizinde bir hafta önce olaylar yayınlanıyor bir hafta sonraki gündemi belirliyor. Bu haftaki bir bölümünde Leyla Zana’nın ders sırasında kafasına sıkarak… İşte derin devletin MİT’in elamanları sıkıyor; acaba Kürt milletvekillerine bir girişimde mi bulunacak? Bunun da devletin daha iyi düşünülmesi ya da daha iyi algılanmasını istiyorum gerçekten hükümetin derin devlet olayına bir çözüm bulması gerekiyor. Bu sürece balta vurulmaması lazım evet sadece bu sorunları Kürtler ödemesin
9/ Ali Yıldız: Bir başkanlık seçimi olsaydı herkes burada olurdu. Fakat konu Kürt olunca kimseler yok. Şahitlerim var 10 yıl önce Erdoğan başa gelirse Ortadoğu’yu kan götürür demiştim ve götürüyor. Bu adamın samimiyetine inanmıyorum. Kim hak ihlali yaparsa asıl kâfir odur. Kürtlere para ve güçle hükmedeceğini sanıyor ama yok öyle yağma biz direndik direnmeye devam edeceğiz. Kim ki kardeşine istemezse o bizden değildir. . Kürtlerin istediği ile devletin istekleri aynı noktada değil. Bir taraftan hükümet sistemi rahatlatmaya çalışıyor
10/ Yunus Emre Seydanlıoğlu: Başbakan söylem olarak hani Kürt sorunu yoktur PPK sorunu vardır diyor; ama hani çalışmaların boyutuna baktığın zaman belki daha barışçıl belki siyaseten öyle söylemesi gerekiyor belki barışçıl yaklaştığınızda ihtimallerimizin arasına almamız gerekiyor. Tabi ki başbakan bir konuşmasında Kürt sorunu hepimizin sorunudur herkesin sorunu diyerek ulusala yaymıştır. Bunun güzel bir şey ama bir yerde de Kürt sorununu da üzerine vazife olmayan insanlarında medyada dillendirmesinde pek bir anlam ifade etmiyor. Yani Kürt sorunu nu şahsını siyaseten sevmesinde tarzın oluşumunu en azından kişilik anlamında Hüseyin Çelik ilgilenebilir; çünkü bölge milletvekilliği yapmıştır; bölgede hocalık yapmıştır. Hani iktidar adına bi Ahmet Türk PKK’nın başındadır. Görüşmelere müdahil olabilir veya bölgedeki bir sendika başkanı bu eğitimsen olabilir. Bunlar muhataptır ama sorun tam çözülürken ülkedeki ortam tam sıcakkan Hüseyin Aygül’ün gidip te bölgede barışa hizmet edermiş gibi hareket etmesi ardından kendi partisi içerisinde ikiye bölünmüş ulusalcı ve halkçı
Yerel Konu: Muş’ta Yapılan/Yapılacak Olan HESLER
11/ İhsan Aytemiş: HES’ler artık bölgemize daha fazla kaymaya başladı sebebi de burada ki halkın ses çıkarmaması itiraz etmemesi. Bölgemizde akarsular çok var. Elazığ’dan buraya kadar baraj yapılabilir. Diğer bölgelerde nerdeyse yüzlerce HES kapandı oradaki halkın ve Çevreci derneklerin itirazından dolayı. Bizim bölgemizde de yayılmaya başladı. Bitlis, Bingöl’de de yapılıyor. Biz bu HES’lere karşı çıkmalıyız. Doğal yaşama zarar veriyor. Ekolojik dengeyi bozuyor. Akarsularda ki türlerin yok olmasına sebep oluyor. Bazı şirketler %40’nı falan bırakırız diyorlar ama işi bağladıktan sonra tamamını kesiyorlar. Doğal yaşam canlı varlık tamamen yok oluyor. Buda eko sistemin yok olması, hastalıkların çıkması demektir dolayısıyla insanlığın sonu anlamına geliyor. Burada STK’lar olarak birleşmemiz gerek, halkı bilinçlendirmek HES’lerin zararını anlatmamız gerek. Evet, bize elektrik lazım yenilenebilir enerji var güneşin ve rüzgârın çok aldığı bölgedeyiz. Bunlardan faydalanılabilir. Bir rüzgâr enerjisinden enerji sağlamak pahalı ama sürdürebilirliği olduğundan uzun zamanda hesaplarsak HES’ler daha pahalıya mal oluyor. Sularımız verimli topraklarımız bizim ve çocuklarımızın güvencesidir. Biz TEMA olarak karşı çıkıyoruz Vali beyin de bu konuda duyarlı olması gerekmektedir. Bu sadece Vakfımızın veya STK’ların sorunu değil herkesin sorunudur.
12/ Kasım Sığınç: Bizim köyümüz boşaltılmış bir köy orda HES’ler yapılacak. Orda olan insanlar nasıl mücadele vereceklerini bilmiyorlar. Bu sadece orda yaşayan insanların sorunu değil hepimizin ortak sorunu. Özellikle STK’lar olarak bu sorunu görünür kılmalıyız. Bütün insanların hayatını etkileyecek. Sosyal sorumluluk bağlamında Baro’nun, Tema’nın ve STK’ların bu işte öncülü etmesi gerek. İnsanlar bu konu hakkında bilgi sahibi değil. Burada Allah’ın hakkı da var, bir kurbağanın bile yaşam hakkına müdahale ediliyor. Biz Müslümansak inanıyorsak bunları da görmeliyiz. Bu sorunları iyi anlatırsak insanların mobilize olacağına inanıyorum.
13/ Ramazan Erdenci: HES’ler büyük bir katliam. İnsanların katledilmesine nasıl sessiz kalamıyorsak hayvanların da yaşam haklarını korumalıyız. Görevim nedeni ile Varto’nun birkaç köyüne gittim oradaki ağaçlar kesilmiş arkadaşlar dedim siz kendi ormanlarımıza sahip çıkmalıyız. Süreli orda sel oluyor. Bu sorun hepimizin sorunu.
14/ Mehmet Işık: Hidroelektrik santrallerine birey olarak ben karşıyım. Bir kere ekolojik dengeyi bozuyor. Yolların yapılması, ormanların kesilmesi, dinamit patlatılması ekolojik dengeyi bozuyor. Yıllardır biz insanlara bunu anlatamadık ve yahut ta görevimizi yerine getiremedik. Rüzgâr, biyogaz, güneş gibi enerji kaynakları var ve gelişmiş ülkeler bunlardan faydalanıyor. Varto Çaylar Sağlıca köyü halkı HES’ler kurulduğu zaman karar alınması için özel idareye başvurması lazım. Ben il genel meclisinde tartışılarak 8 sefer yapmama kararı çıktı. Buna rağmen enerji bakanlığının bakanlık kararıyla yapıldı. Hiçbir encümen kararı bakanlık kararının üstü değil. Verilen ruhsat direk bakanlıktan alınıyor. İkincisi Vatandaşı ikna etmek için istimlak yapılıyor, bu birazda vatandaşın cebine para giriyor diye vatandaşın sesi çıkmıyor. Ben HES’leri katliam olarak görüyorum. Bizde başvurular var. Bunların önünü kesmek için derhal harekete geçmeliyiz.
Yunus Seydanlıoğlu: Ben HES’lerin bu kadar zararlı olduğunu bilmiyordum. Ama az çok enerji bakanlığında mesaim olduğundan bu işte çok para var. Türkiye’de en çok HES’leri alan firmalardan biri maalesef bizim hemşerimiz İlciler, Muş’ta kini onlar mı yapıyor bilmiyorum ama ivedilikle müdahale edilmesi lazım. HES’lerin yapılacağı yerlerin tespit edildiği bilgileri geliyor. Edirne’de ki halk sürekli tehaküs halinde orda da Ali Ağaoğlu tarafından HES’ler yapılmaya çalışılıyor. Devlet bu konuda da yüklü teşvikler veriyor. Doğanın ekolojik dengesinin bozulmasının geri dönüşümü yok. Barış olsa da bizim yaşayacak yerimiz kalmayabilir.
ÖNERİLER
1 / Kasım Sığınç Ak Partili vekillerin hükümetle yaptığı ve Muş’a yaptığı çalışmaları izleyen bir komisyon oluşturulması.
2/Vekillerin toplantıya katılmaları için baskı unsuru oluşturmak.
ORTAK SONUÇ
Kürt sorunu konusunda son süreçte atılan adımların olumlu olduğu, Muş’ta ki STK’ların bu konuda barışa destek vermesi gerektiği konusunda ortaklaşıldı. Karşılıklı diyalogla sorunun çözüme gidebileceğini ve sürecin şeffaf gitmesi gerektiği konularında ortaklaşıldı. HES’ler konusunda Muş’ta ki STK’ların bu konu hakkında farkındalık çalışması başlatması. HES’lerin yapılmaması gerektiği konusunda ortaklaşıldı.
DEĞERLENDİRME
Sivil Toplum Kuruluşları ve katılımcılar birbirlerini dinledi. Siyasi temsilciler olmadığından toplantı düzenine uygun bir katılım gerçekleştirildi. M. Vekilleriyle tek tek görüşülmesine ve görevlendirilmelerine rağmen vekillerin katılmaması STK’lar tarafından hoş karşılanmadı. Mutfaktan milletvekillerinin katılımlarını sağlamaları konusunda çalışmalara devam etmeli.
İLETİŞİM
SİVİL TOPLUM İLE
Değerlendirme: a. Sivil toplum ile STK ve belediyeler ile toplam 115 kişiye SMS yolu ile bilgi verildi,
b. Milletvekilleri ile önce bilgilendirme mesajı gönderildi sonrasında telefonla 4 milletvekili ile görüşüldü,
c. Katılımcılarla daha önceden STK ile yapmış olduğumuz toplantıda yerel gündemimizi belirlemiştik
MİLLETVEKİLLERİ İLE
Ak Parti M. Vekili Faruk Işık toplantıya geleceğini söyledi fakat gelmedi. Bütün vekillerle görüşüldü ama katılımları olmadı.
MEDYA İLE
3 ulusal 8 yerel gazeteye mail ve SMS yolu ile bilgilendirme yapıldı. 1 Ulusal gazete katılım sağladı.
DEĞERLENDİREN KİŞİ Nurcan Çetinbaş
02.02.2013 Muş kMM Toplantı Tutanağı
previous post